FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Hürriyet, CNN Türk, Kanal D ve DHA'nın da bulunduğu Doğan Medya Center binasını basan 3'ü tutuklu 19 askerin yargılandığı davaya devam edildi.
12.08.2017 16:37 FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Hürriyet, CNN Türk, Kanal D ve DHA'nın da bulunduğu Doğan Medya Center binasını basan 3'ü tutuklu 19 askerin yargılandığı davaya devam edildi.
07.08.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuklu yüzbaşılar Erdal Şeker, Süleyman Ahmet Kaya ve Mehmet Akif Aslan ile 10 tutuksuz sanık katıldı. Davanın müdahili olan Doğan Medya Center, Başbakanlık, Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Savunma Bakanlığı ile olaylarda şehit olan Vedat Barceğci'nin yakınlarının avukatlarının temsil ettiği duruşmayı, eski Kültür ve Turizm Bakanı AK Parti Milletvekili Nabi Avcı da izledi.
Duruşma başlamadan önce izleyici sırasında oturan bir müşteki, "Bizim acımız var, onlar gülümsüyor" diyerek sanıklara su şişesi fırlattı. Bağırmaya devam eden bu müşteki, özel güvenlik görevlileri tarafından salon dışına çıkarıldı.
Savunması alınan tutuklu sanıklardan Harp Akademileri öğrencisi Yüzbaşı Mehmet Akif Aslan, olayın merkezinde CNN Türk televizyon kanalı olduğu için davanın medyatik bir dava olduğunu ve olayla ilgili görüntüleri izleyen kişilerin yanlış izlenimlere kapıldığını gördüğünü savunarak, olayın gerçekten anlaşılabilmesi için fotoğrafın bütününe bakmak gerektiğini söyledi.
"Terör bahanesiyle irademiz sakatlandı"
Davanın müdahili olan Doğan Medya çalışanlarıyla hiç bir probleminin bulunmadığını anlatan Aslan, "15 Temmuz'da terör bahanesiyle irademiz sakatlandı. Komutanlarımızın gizli ajandasının olduğunu dikkate almadan yapılacak bir yargılama haksızlık doğuracaktır. Bütün suçlamaları reddediyorum. Sadece emre itaat ettim ve hiçbir şekilde emir dışına çıkmadım." dedi.
FETÖ ile herhangi bir bağlantısının olmadığını ve CNN Türk'e, terör saldırısına karşı binayı kuşatma emri aldıkları için gittiklerini öne süren Aslan, "Bu emri yerine getirmesem kurmay subay olamadan, akademiden ilişkim kesilirdi. Son zamanlarda terör olayları artmıştı ve akademide de terör saldırılarıyla ilgili, dikkat edilmesi hususunda emirler geliyordu. Akademideki öğrencilerin takviye ekip olarak ordu karargahına takviye ekip olarak gitmesi normal bir uygulamadır. Her şeyden önce askeriz, sonra öğrenciyiz. Emrin sorgulanması olmaz. Bir dönem görev yaptığım Şırnak'ta da aynıydı, 15 Temmuz'da da aynıydı. Ben bir gecede mi hain oldum. Bunu diyenlere laflarını iade ediyorum." diye konuştu.
"Vatandaşların niye geldiklerini, bize saldırdıklarını anlayamadık"
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) en önemli özelliğinin disiplin ve emre itaat olduğuna dikkati çeken Aslan, şu savunmayı yaptı:
"Emrin yerine getirilmemesi söz konusu değildir. Büyük resmi bilemediğimiz için, o gece değil CNN Türk'e, Reina deseler yine giderdik. Çünkü kamu güvenliği söz konusu. Komutanımız Ahmet Albay, 'CNN Türk'e terör saldırısı olacağı, Genelkurmay'ın emriyle binanın boşaltılması gerektiği' emrini verdi. Hazırlandık gittik. Saat 03.17'de içinde olduğumuz helikopter CNN Türk otoparkına indi. Karşılayanlara, 'derhal binayı boşaltın' dedik. Kameramanı çekim yapmaması için uyardık. Bizim tek derdimiz binanın bir an önce boşaltılmasıydı. Herkes telefonla çekim yapıyordu. Omuzlarımıza asılı silahlarımızın namlusu aşağı bakacak şekildeydi, kimseye silah doğrultmadık. Vatandaşların canlı yayının durdurulmasından 10 dakika önce nizamiyede 50 kişilik gruplar halinde toplanması manidardır. Polisler gelip vatandaşlarla aramıza girdi. Bir komiser bize küfür ederek tehdit etti. Onlara asayişi korumak için geldiğimizi söyledik. Daha sonra farklı bir girişim olduğunu anladık."
Vatandaşlardan 20 kişilik bir grubun üst kata çıkarak kendilerini linç etmeye çalıştığını ve buna rağmen kimseye ateş etmediğini savunan Aslan, "Askerlere ait olan piyade tüfekleriyle polislerin göreve gittiğini dikkat çekmek istiyorum. Bize kesinlikle sıkı yönetim emri verilmedi. Nedim Şener'e, 'vururum seni' dediğim iddia edilmiş. Kullandığı sözleri kendisine yakıştıramadım. Kendisi üzerimize yürüyerek hakaret etmiş ve bize saldırmıştır. Bütün görüntüler iddianameye ekli değildir. Şener, vatandaşları binaya alarak binanın zarar görmesine, olayın bu hale gelmesine neden olmuştur. Bu yaptığı, provokatörlerin ölüme sebebiyet vermesine yol açabilirdi." ifadesini kullandı.
"Genelkurmay, 'kışlalarınızdan çıkmayın' mesajı atabilirdi"
Sanık Mehmet Akif Aslan, 15 Temmuz'da darbe olacağının aklına bile gelmediğini de öne sürerek, şöyle devam etti:
"MİT'e istihbarat geldiği bilgileri dolaştı. 15 Temmuz'da bile darbe girişimi olacağına dair istihbarat almışlar. İhbar ile ilk açıklama arasında 9.5 saat vardı. Bunlar darbe olacağını anlamamışken benim anlamam mümkün değildir. Sosyal medya hesabım yok ve görevimi yaparken internete de bakmadım. Özel Kuvvetler Komutanı Muharrem Aksakallı'nın söylediği gibi, kışlalara giriş çıkış yasaklansaydı bu durum yaşanmazdı. Bize, eşimize doğum günü, bayram mesajı gönderen Genelkurmay Başkanlığı, bize mesaj atıp 'kışladan çıkmayın' uyarısında bulunabilirdi. Gerekli tedbirler alınsa, Türkiye bu darbe rezilliğini yaşamaz, ölümler olmaz, bir sürü vatan evladı bu kadar rencide edilmezdi. Keşke bu şahısları başımıza tayin etmeselerdi. Siz Adalet Bakanını seçemeyeceğiniz gibi, biz de amirlerimizi seçemeyiz. Bence 15 Temmuz'da TSK'da 'mutlak itaat' özelliği hedef alınmıştır. Burada bizi mahkum etmekle TSK'yı nefessiz bırakacaksınız. Emre itaat etmeye uygun kimse kalmayacak orduda. Biz arkadaşlarımızla 15 Temmuz'da kandırıldık. Halkın zarar görmesine de sağduyumuz engel olmuştur. Bize 'terörist' diyorlar. IŞİD üyesi terörist bir saatte 50 kişiyi öldürdü. Daha eğitimli olduğum halde kimse zarar görmedi. Yaralanmalar provokatif vatandaşlar nedeniyle meydana geldi. Görüntüler her zaman gerçeği söylemez. Tabancayı kullananlar karanlıkta kalmıştır. Oyunu yazanlar ve oynayanlar farklıdır. Subay ve erler bana göre masumdur. Hakikatler en kısa zamanda ortaya çıkacak. "
"Ellerini havaya kaldıranların arkasında terörist mi var?"
Savunmasının ardından Aslan'a yönelik bir konuşma yapan mahkeme heyeti başkanı Abdurrahman Orkun Dağ, "Savunma dışında bir takım yorumlara yer verdiniz. Savunmanızda, 'polislerin, vatandaşla askerleri karşı karşıya getirdiğini' söylediğinizi duydum. Yorum olarak savunma parçası ama dikkate değer değil. Öyle olsa, vatandaşın oradaki er ve subaylara daha fazla zarar vermesi gerekirdi." dedi.
Eski beyanlarını baskı altında verdiği için kabul etmediğini de aktaran Aslan, kendisini korumak için binanın içinde 3. katta tavana doğru ateş ettiğini de belirtti. Müdahil avukatının, "Yaptığınızdan pişman mısınız?" diye sorduğu Aslan, "Yine aynı şekilde, 'terör saldırısı var' deseler giderim. Darbe teşebbüsüne alet oluğum için üzgünüm." dedi.
Üye hakimin, "Her şey göründüğü gibi değildir' dediniz. Görüntülerde, boğazı sıkılanlar elleri havada olanlar var. Ellerini havaya kaldıranların arkasında terörist mi var, bizim göremediğimiz neydi? ya da boğazı sıkılan kişinin boğazında kanama vardı da, durduruyor muydunuz?" diye sordu. Aslan da, "Benim olduğum yerde böyle bir şey yaşanmadı." diye cevapladı.
Savunması sorulan tutuklu sanıklardan Yüzbaşı Erdal Şeker de iddianamenin kopyala yapıştır yöntemiyle yazıldığını ve kendi görevinin bile tam yazılamadığını savunarak, CNN Türk binasına terör saldırısı ihbarı alındığı ve binayı boşaltmaları yönünde emir verildiği için gittiğini, emre uymasa suç işlemiş sayılacağını söyledi.
Sanık Şeker, "Olayları anlamaya başlayınca emri veren komutanımız Ahmet Zeki Gerehan'ı arayıp, vatandaşların geldiğini, direndiğini, polislerin olduğunu söyledim. Israrla, 'Emir var, orayı boşaltmaya devam edin' dedi. Kandırıldığımı anlayıp teslim olma kararı verdim." diye konuştu.
Başkan Dağ: "Burası tarihe not düşme yeri değil, savunma yapın"
Polisler tarafından işkence gördüğünü anlatan Şeker'i uyaran başkan Dağ, "Burada kayıt yapılıyor diye her şeyi söyleyemezsiniz. Burası tarihe not düşme yeri değil. Savunma yapacaksınız. Derdiniz varsa şikayet edeceksiniz." dedi.
Savunma yapan sanık Şeker de hiç bir zaman 'bu bir darbedir' ifadesi kullanmadığını, polislere 'takviye gelecek' demediğini anlatarak, "Silah namustur verilmez. ya kendini bilmez bir sivilin eline geçse ve o da sağa sola ateş etseydi? Darbe girişiminin CNN Türk ile ne ilgisi olabilir? Darbeyle ilgim yoktur. Emirle ilgili de art niyet aramadım. 15 Temmuz'da askeri hiyerarşi içinde farklı amaçlarla hareket eden odaklar olduğu gizleniyor. Asıl sorulması gereken CNN Türk'e girmek değil, orduya kumpas kurulup kurulmadığıdır." ifadesini kullandı.
Sanık Şeker'in savunmasında, Mustafa Kemal Atatürk sözlerinden örnekler vererek, "Asker emri yerine getirmese bugün Türkiye Cumhuriyeti olmazdı. O gün aldığım hiç bir emri yerine getirmemezlik etmedim, sorgulamadım" demesi üzerine araya giren başkan Dağ, Şeker'e, "Savunmanızda Atatürk'ten bahsettiniz ama, Atatürk'ün yazdığı Gençliğe Hitabe'de, 'Birinci vazifen Türk Cumhuriyetini muhafaza etmektir' ifadesi yer alır. Bu görev cumhuriyetin ordusuna verilmiştir. Gerçi bu görevi beceremediği zamanlar da olmuştur. Bu gariban millet, darbe girişimi gecesi kendisine vazife ederek dışarı çıktı, bazıları şehit oldu. Sen kurmay bir subay olarak böyle bir düşünceye kapılmadın mı, bunun bir darbe girişimi olduğunu anlamadın mı?" diye sordu.
Şeker de, polisin ve vatandaşın olay yerine gelmesiyle olayın normal olmadığını anladığını ve emir veren komutanını bu yüzden aradığını söyledi.
Davada, tutuklu yüzbaşı sanık Süleyman Ahmet Kaya savunmasını yaptı. Vedat Barceğci'nin öldürülmesinden sorumlu tutulan sanık Kaya, "Amirlerime mutlak itaat duygusuyla davrandım. Kimseyi öldürmedim" diyerek suçlamaları reddetti.
Tutuklu sanık Süleyman Ahmet Kaya savunmasında, darbe girişiminden hiçbir şekilde haberdar olmadığını belirterek "Amirlerime mutlak itaat duygusuyla davrandım. Kimseye herhangi bir zarar vermedim" dedi. Maktül Vedat Barceğci isimli vatandaşın hayatını kaybetmesine neden olduğu iddiasını da yalanlayan sanık Kaya, "Herhangi bir canlıya ateş etmedim. Kimseyi öldürmedim. Askerlere ateş emri vermedim. Tarafıma atılı tüm suçlamaları reddediyorum" diye konuştu.
Sanık Kaya, Kurmay Albay Ahmet Zeki Gerehan tarafından verilen emir üzerine CNN Türk binasına girdiklerini belirterek bina içinde Hürriyet Daily News Genel Yayın Yönetmeni Murat Yetkin ile olan karşılaşmasını anlattı. Sanık Kaya, "Murat Yetkin'e binanın güvenliğini alacağımızı söyleyerek boşaltmalarını söyledim. Murat Yetkin, 'Ne hakla diyerek emri kimden aldığımızı sordu. Ben de emri amirlerimden aldığımı söyleyerek binayı boşaltmalarını söyledim. O da 'Hayır boşaltmıyoruz, bu bir kalkışma. Sizi kandırıyorlar. Kendinizi yakmayın' dedi. Murat Yetkin'in sözleri karşısında tereddüt yaşasam da amirlerime itaat ve itimat ederek binanın tahliyesini istedim. Daha sonra yayın odasını sordum. Murat Yetkin de burasının holding binası olduğunu söyledi, daha sonra da çalışanların askerler silah doğrulttuğu için tedirgin olduğunu söyledi. Bunun üzerine çalışanlara, 'Korkmayın, kimseye zarar vermeye niyetimiz yok. Askerlerin talimatlarına uyun' dedim. Çalışanların bazıları, ev ve araç telefonlarını almak için izin istedi. Yardımcı oldum. Oradaki diyaloglarımdan da iyi niyetli olduğumu anlamışlardır" diye konuştu.
Daha sonra dışarıdan yoğun ateş sesi geldiğini, sesler kesilince dışarı çıktığını anlatan sanık Kaya, "Üzerime ateş açıldı. Yanımdaki bir asker 'Kurşunlar önümüze düşüyor, komutanım' deyince hepsini içeri aldım. İçeri girince askerlerden biri ateş açanların polis olabileceğini, etrafta polis aracı gördüğünü söyledi. Ancak bundan emin olamadım. O sırada kamera odasına girdim. Cumhurbaşkanının televizyondaki açıklamasını görünce şok oldum. O an olayın aslını anladım. Emrimdeki askerlerle birlikte teslim olacaktım, ancak polisler geldi. Üzerime ateş açtılar, bacağımdan vuruldum. 'Ateş açmayın, teslim olacağım' dememe rağmen üzerime ateş edilince öldürülmek istendiğimi anladım. Polis çocuğu olarak bir polise kurşun sıkmayı kabul edemezdim. Bana ateş edilen kısmın tersi yönünde ateş açtım. Sonra gaz gelince odaya kaçtım. Telefonumla komutanımı aradım. Görevime devam etmemi söyledi. Sinirlendim ve telefonu kapattım. Bunun o anda üzerime yapılan komplo olduğunu anladım. Tekrar teslim olmak istedim. Ateş etmeyeceklerini söyleyince teslim oldum" şeklinde konuştu. Sanığın savunmasını tamamlamasının ardından duruşma yarına bırakıldı. Yarınki duruşmada müştekiler ifade verecek.
Duruşmanın akşamki bölümünde, eski yüzbaşı tutuklu sanık Süleyman Ahmet Kaya savunma yaptı.
Kaya, darbe girişimini lanetlediğini ve hiçbir şekilde haberinin olmadığını iddia ederek, "Amirlerime mutlak itaat duygusuyla davrandım. Kimseye herhangi bir zarar vermedim. Herhangi bir canlıya ateş etmedim. Kimseyi öldürmedim. Askerlere ateş emri vermedim. Tarafıma atılı tüm suçlamaları reddediyorum" dedi.
İşgalci sanık iyi niyetliymiş
Kurmay Albay Ahmet Zeki Gerehan tarafından verilen emir üzerine CNN Türk binasına girdiklerini söyleyen sanık Kaya, bina içinde müşteki Murat Yetkin ile olan karşılaşmasını da şöyle anlattı:
"Murat Yetkin'e binayı güvenliğe alacağımızı söyleyerek boşaltmalarını söyledim. Murat Yetkin, 'Ne hakla' diyerek emri kimden aldığımızı sordu. Ben de amirlerimden aldığımı söyleyerek boşaltmalarını söyledim. O da 'Hayır boşaltmıyoruz, bu bir kalkışma. Sizi kandırıyorlar, kendinizi yakmayın' dedi. Murat Yetkin'in sözleri karşısında tereddüt yaşasamda amirlerime itaat ve itimat ederek binanın tahliyesini istedim. Daha sonra yayın odasını sordum. Murat Yetkin de burasının holding binası olduğunu söyledi, daha sonra da çalışanların askerler silah doğrulttuğu için korktuğunu söyledi. Askerleri tanımadığım, eğitim seviyelerini bilmediğim, bir tehdit aldıklarında atış pozisyonu aldıkları için çalışanlara, 'Korkmayın, kimseye zarar vermeye niyetimiz yok. Askerlerin talimatlarına uyun' dedim. Çalışanların bazıları, ev ve araç telefonlarını almak için izin istedi. Yardımcı oldum. Oradaki diyaloglarımdan da iyi niyetli olduğumu anlamışlardır."
Sanık Kaya, daha sonra dışarıdan yoğun ateş sesi geldiğini, sesler kesilince dışarı çıktığını, üzerine ateş açıldığını belirterek, "Yanımdaki bir asker kurşunlar önümüze düşüyor, komutanım deyince hepsini içeri aldım. İçeri girince askerlerden biri ateş açanların polis olabileceğini, etrafta polis aracı gördüğünü söyledi. Ancak bundan emin olamadım. O sırada kamera odasına girdim. Cumhurbaşkanının televizyondaki açıklamasını görünce şok oldum. O an olayın aslını anladım." iddiasında bulundu.
"Bana herkesin komplosu olduğunu düşünüyorum"
Emrindeki askerlerle teslim olmaya karar verdiğini, ancak polislerin geldiğini ve üzerine ateş açtıklarını öne süren sanık Kaya, "Ateş açmayın, teslim olacağım' dememe rağmen üzerime ateş edilince öldürülmek istendiğimi anladım. Polis çocuğu olarak bir polise kurşun sıkmayı kabul edemezdim." ifadesini kullandı.
Sanık Kaya, telefonla komutanını aradığını, komutanının da görevine devam etmesi gerektiğini söylemesi üzerine sinirlendiğini iddia ederek, bunun o anda kendisine yapılan komplo olduğunu anladığını söyledi. Sanık Kaya, maktül Vedat Barceğci isimli vatandaşın hayatını kaybetmesine neden olduğu iddiasını da kabul etmedi.
Sanık, ifadelerinin ardından heyetin ve avukatların sorularını cevapladı.
Üye hakimin, "Sana birden fazla sorum var ama hepsini reddettiğin için tek bir şey soracağım. Bu kadar sanık, müşteki, mağdur, polisin sana ne garezi var?" sorusuna sanık Kaya, "Bana herkesin komplosu olduğunu düşünüyorum." yanıtını verdi.
Sanığın sorgusunun bitmesinin ardından duruşmaya ara verilerek yarına ertelendi.
08.08.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Hürriyet, CNN Türk, Kanal D ve DHA'nın da bulunduğu Doğan Medya Center binasını basan 19 askerin yargılandığı davaya devam edildi. İstanbul Adalet Sarayı'ndaki İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, tutuklu sanıklar eski yüzbaşılar Erdal Şeker, Süleyman Ahmet Kaya ve Mehmet Akif Aslan getirildi. Tutuksuz sanıkların katılmadığı duruşmada bugün şikayetçilerin ifadeleri alınmaya başlandı.
MÜŞTEKİ MURAT YETKİN
Şikayetçi Hürriyet Daily News Genel Yayın Yönetmeni Murat Yetkin ifadesinde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kalkışma olduğu şeklindeki CNN Türk'teki açıklamasından sonra bir helikopter sesi duyduklarını, daha sonra binaya askerlerin girdiğini gördüğünü belirtti.
Yetkin, güvenlik görevlilerinin askerlerle münakaşa ettiklerini gördüğünü, bu sırada haberci refleksiyle kendisinin de cep telefonundan görüntü aldığını ifade etti. Murat Yetkin, "Askerlerin başında olan şahsa 'Ne işiniz var, ne yapıyorsunuz' diye sordum. Bana, 'Biz burayı almaya geldik, binayı boşaltmaya geldik' dedi. Aramızda sert denebilecek bir sohbet oldu. Kendilerine yanlış yapıldığını, bu işi bırakmalarının doğru olacağını söyledim. Yüzbaşına 'Tüfekleri indirin, biz gazeteciyiz' dedim. Bunun üzerine silahı indirdiler. Baskın yapan askerlerin başındaki kişi bilinçle hareket ediyordu. Ama erler yataklarında kaldırılıp getirilmiş gibilerdi. Hepsi genç insanlar, hiç kimsenin istemeyeceği kötü sonuçlar çıkabilirdi. Tüfeklerin namlusunun yere indirilmesini o anda çok önemsedim" diye konuştu. Yüzbaşının telefonla konuşma yaptıktan sonra sinirlendiğini anlatan Yetkin, "Askerlerin namlusunu üzerimize çevirme emri verdi. 'Yanlış yapan olursa müdahale edin' dedi. Tekrar konuştuk, "tekrar indirdiler silahı" dedi. Bina tahliye edilirken kendisinin kaldığını söyleyen Murat Yetkin, "Sonra bir helikopter ön bahçeye inmeye çalıştı. Zırhlı polis aracından ateş açıldı. Helikopteri indirmediler helikopter gitti. Polisler bize gaz kullanacaklarını söyleyerek uzaklaşmamızı söyledi. Uzaklaştık, gaz kullandılar. Zaten sonra çatışma başladı" şeklinde konuştu.
MÜŞTEKİ ERDOĞAN AKTAŞ
CNN Türk Genel Müdürü Erdoğan Aktaş ise darbe girişimi gecesi helikopter otoparka indikten sonra askerlerin de inmesinin ardından yayının asla kesilmeyeceğini, her koşulda yayın yapılacağını belirterek bazı kameraların sabit tutulması için teknik talimatlar verdiğini anlattı. Daha sonra iki askerin bulundukları kata geldiğini söyleyen Aktaş, "Memleket gidiyor, darbenin ne kadar yanlış olduğunu düşünerek tarihe not düşmek için yayın yapmayı düşündüm. Gelen askerlere, 'Benim sizin yaşınızda çocuğum var, darbenin yanlış olduğunu ve kanunsuz emri uygulamama hakkı olduğunu söyledim. Onlar da emir aldıklarını binayı boşaltmak istediklerini söylediler. Telsiz mikrofon vardı onu cebime koydum. Yayının devam etmesi gerekiyordu. Yayın kuruluşunu ele geçirmenin halkı olumsuz etkileyeceği için, yayının devam etmesi benim için çok önemliydi" dedi.
Darbecilere karşı olan vatandaşların da binaya girdiğini ve kargaşa olduğunu söyleyen Aktaş,"Ben de tekrar üçüncü kata çıktım. Yayın masasına oturdum. Yayını devraldım ve ben anlatmaya başladım. Bir süre sonra memleketin normale döndüğünü öğrendik ve izleyicilere aktardık" diye konuştu.
Kanal D Haber Yayın Yönetmeni Süleyman Sarılar da, "Benim odam binanın köşesindedir. Bir helikopter ses duydum. Otoparka indi, 14 asker indi. 2-3 rütbeli vardı. Askerleri sıraya dizdi. Tam binanın ortasına geldiklerinde ikiye ayrıldılar, biri arkaya gitti. Birinci kattan çıkan merdivenlerin başında yüzbaşı Erdal Şeker ile karşılaştım. 'Sizin ne işiniz var burada' dedim. 'Ordu komutanı emri var' dedi. 'Eğer 1. Ordu Komutanı ise az önce yayın yaptık. Darbe girişimi olduğunu söyledi. Kim bu komutan?' deyince 'Çekil kenara deyip, yayını durdurmamı söyledi" diye konuştu.
Üst kata çıktıklarında CNN Türk kameramanı Ahmet Akpolat'ın çekim yaptığını, askerlerin bu nedenle Akpolat'ı ittiğini anlatan Sarılar, "Bir asker Ahmet'in boğazına sarıldı. Ben kaldırmaya çalışıyorum, askerlere alın onu diyorum. Benim belime de asker silahını dayamıştı. İtiş kakış oldu. Sonra üst kata çıktılar, orada 'yayını kesin' diye bağırıyorlardı. 'Yayını kesin, elektriği kesin' diyorlardı. Ben de 'Elektrik mühendisi miyim yayını keseyim' dedim" şeklinde konuştu. Sarılar, daha sonra yayının asker tarafından kesildiğini ifade ederek polisin gelmesinin ardından binadan ayrıldıklarını söyledi.
CNN Türk kameramanı Ahmet Akpolat da helikopterin indiğini duyar duymaz kamerasını aldığını, askerlerin binaya giriş görüntülerini çektiğini, ilk aşamada kendisinin çekim yaptığını rütbelilerin görmediğini söyledi. Daha sonra rütbelilerden birinin, "Kamerayı kapat" dediğini anlatan Akpolat, "Askerler üstüme geliyorlardı. Üzerime gelerek kamerayı tuttular. Kameramı almak istediler, ben de vermeyeceğimi söyledim. Süleyman Sarılar onları ikna etmeye çalışıyordu. 'Vuruyorsan vur, kamerayı vermeyeceğim' dedim. Yüzbaşı Erdal Şeker beni boğazımdan itti. Arkamdaki er benim boğazımdan sarıldı. Daha sonra kameranın içindeki kartı verdim" dedi. Şikayetçilerin ifadelerinin ardından olay gecesine ait Doğan Medya Center'ın işgal edilip yayınının kesilmesine ilişkin kamera görüntüleri izlendi. Duruşmaya diğer şikayetçilerin ifadesiyle devam edileceğini belirtilerek ara verildi.
MÜŞTEKİ NEDİM ŞENER
Davada müşteki olarak dinlenilen gazeteci Nedim Şener, "İçinde bulunduğum psikolojiyle evden, bu darbecilerle karşılaşmak, yüzleşmek, çatışmak için çıktım." dedi.
İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, 15 Temmuz gecesi baskına uğrayan CNN Türk televizyonunda bulunan ve kapıları açarak vatandaşları içeri aldığı belirtilen gazeteci Nedim Şener'in, müşteki olarak beyanı alındı.
Hrant Dink cinayetini araştırdığı ve FETÖ ile bağlantısını ortaya koyduğu için 2011 yılında Ergenekon davasından tutuklandığını hatırlatan Şener, tutuklanmasının, yaptıklarının bedeli olduğunu bildiğini söyledi.
"CNN Türk baskınını duyunca kendimi sokağa attım"
Darbe girişimi gecesinde, Ergenekon gibi davalar sürecinde yargılanmış birçok askerin ve bürokratın sokağa çıkması, silahını alıp çatışmasının, FETÖ ile mücadele yönündeki karar neticesinde ortaya çıktığını düşündüğünü de aktaran Şener, o akşam, FETÖ ile ilgili çatı iddianamesini okuduğunu ve CNN Türk baskınını duyunca kendisini sokağa attığını ifade etti.
Özel arabasıyla CNN Türk'e geldiğini, büyük bir halk kalabalığının orada beklediğini ve darbecilerin içeriyi işgal ettiklerini gördüğünü anlatan Şener, şunları söyledi:
"Daha önce çalıştığım binanın her tarafını biliyorum. Döner kapı kilitliydi ve yanda tek giriş vardı. Kendimi tanıtıp girdim, asansöre yöneldim. Nereye gideceğimi çok iyi biliyordum. 3. kata bastığım zaman karşımda askerleri gördüm. Görür görmez, 'bunun yanlış olduğunu' çok açık beyan ettim. 'Yaptıklarınızdan utanacaksınız, çocuklarınıza ne anlatacaksınız, evimize girdiniz' dedim. Paylaşılan görüntüler 2. katta ama bahsettiğim olaylar 3. katta gerçekleşiyor. İçinde bulunduğum psikolojiyle evden, bu darbecilerle karşılaşmak, yüzleşmek, çatışmak için çıktım. Benim içimdeki meseleydi bu. Başka türlü mücadele edemezsiniz çünkü FETÖ ile. Halka ateş eden örgütle başka türlü mücadele edilmezdi ve bu kendi kişisel kanaatimdi zaten. Bağırdım onlara; 'burada duramazsınız, ekmek kazandığımız yer burası' dedim. Tepkim sertleşince yüzbaşı da bana bağırdı yüksek sesle. O bağırınca erler de silahlarını çektiler bana karşı. Bu durum beni daha çok çıldırttı, 'ulan' diye bağırdım ve hatta sinkaflı sözler söylediğimi sonradan video kaydından görüyorum. 'Vurun şerefsizler diye' bağırdım. Arkadaşlar sakinleştirmek istediler, 'sakin ol polis operasyon yapacak' dediler. 'Zavallı erlere olan olacak' diye düşündüm. 'Ya polis ölürse, gazeteci arkadaşlar var' diye düşündüm. Beni zorla aşağı indirdiler, Kanal D katına geldik. Benzer sözleri orada da söyledim. Tabii peşimizi bırakmıyorlar. Oradan da zorla asansöre bindirip bir kat aşağıya indirdiler."
"Doğan grubuna tepkili olduğunu söyleyenler, Doğan grubunu kurtarmaya geldi"
Bütün Türkiye'de darbeyi halkın durdurduğunu ve bu görüntülerin o gece paylaşıldığını da söyleyen Şener, "Halkın nasıl inançlı olduğunu gördüm. Doğan grubuna tepkili olduğunu söyleyen insanların, Doğan grubunu kurtarmaya geldiklerini gördüm ben. 'Bunu onlar çözer' dedim. Gittim tek kişilik kapının olduğu bölümü açtım ve vatandaş içeri girdi. O kalabalığın etkisi askerlerin teslim olmasına yönelikti. Polis de sonradan askerleri teslim aldı." diye konuştu.
Kapıyı açmadan, vatandaşlar içeri girmeden önce içeride tek tük polis bulunduğunu ancak bunların askerleri alaşağı etmek için yeterli olmayacağını düşündüğünü de kaydeden Şener, "Çatışma esnasında çok zayiat olurdu. Halkın bunu çözeceği çok belliydi ve ben de kapıyı açtım içeri girdiler." ifadesini kullandı.
O geceye ait görüntülerin de izletildiği Şener, "Sanıkların, 'binayı korumak için geldikleri' ifadesi tamamen yalan. El koymak için gelmişlerdi tamamen. Sayın Cumhurbaşkanı, Hande Fırat ile yayın yaptı. Askerler de kanalı durdurmak için talimat vermişler. Koruma falan değil. Aslında bu kişiler, terörist olarak o insanları kanaldan çıkarıyorlar." dedi.
Duruşmada daha sonra tanık ifadelerine geçildi.
09.08.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
FETÖ'nün 15 Temmuz'daki darbe girişiminde Hürriyet, CNN Türk, Kanal D ve DHA'nın da bulunduğu Doğan Medya Center binasının işgal edilip yayınının kesilmesi ve çıkan olaylarda bir kişinin şehit edilmesine ilişkin 3'ü tutuklu 19 sanığın yargılandığı davanın 5. duruşması görülüyor. Duruşma olay günü kaydedilen güvenlik kameralarının izlenmesiyle devam ediyor.
İstanbul Adalet Sarayı'ndaki İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya tutuklu yüzbaşılar Erdal Şeker, Süleyman Ahmet Kaya ve Mehmet Akif Aslan katıldı. Tutksuz sanıklar duruşmaya gelmedi. Duruşmada, davanın müdahili olan Doğan Medya Center, Başbakanlık, TBMM ve Savunma Bakanlığı ile olaylarda şehit olan Vedat Barceğci'nin yakınlarının avukatları hazır bulundu. Duruşma, tanıkların, sanıkların ve müştekilerin verdikleri ifadeler arasındaki çelişkilerin giderilmesi ve olayın oluş şeklinin tam olarak anlaşılması amacıyla güvenlik kamera kayıtlarının izlenmesiyle devam ediyor.
Duruşmada, CNN Türk spikeri Başak Şengül'ün, müşteki olarak beyanı alındı. Şengül, 15 Temmuz'da televizyon kanalında normal program akışında yayın yapıldığını anlatarak, köprünün askerler tarafından kapatılmasının ardından yayın akışının değiştirildiğini söyledi.
Başbakan Binali Yıldırım'ın "TSK içindeki bir grubun kalkışması" şeklindeki açıklamasından sonra olayın farkına vardığını ifade eden Şengül, daha sonra askerlerin geldiğini belirterek, yayından bunu duyurduğunu söyledi.
Kanal yönetimi tarafından "Rejiyi kilitliyoruz, sen yayına devam et" denildiğini belirten Şengül, "Askerler binamıza girmişti. Yayını sürdürebileceğimiz kadar sürdürdük. Askerlerin kanal içindeki seslerini yaklaştıkça daha fazla duymaya başladım. Askerin önce kameranın arkasından geldiğini gördüm. Yanıma geldi ve 'Hadi artık boşaltıyoruz' dedi. Yayının kesildiğini düşündüm ve mikrofonu çıkardım. Binadan çıkarken dışarıdaki kalabalığın toplandığını gördüm, diğer kapıdan dışarı çıktım. Helikopter ve çok yoğun silah sesi duydum. Taksiyle çok yakın bir arkadaşımın evine gittim. Şikayetçiyim. davaya müdahil olmak istiyorum" dedi.
MAHKEME BAŞKANI: ÇARPITMALARIN FARKINDAYIZ
Duruşmada güvenlik kamera görüntülerinin izlendiği sırada sanıkların "Tüfeklerimiz çapraz tutuşta" demesi üzerine Mahkeme Başkanı Abdurrahman Orkun Dağ, "Bize gördüğümüzü de yedirmeyin artık. Nasıl tuttuğunuz ortada" diye konuştu. Sanıkların görüntüler izlenirken beyanda bulunmasına itiraz eden Doğan Medya adına müdahil olan avukat Şehnaz Yüzer, sanıkların görüntüleri çarpıtarak beyanda bulunduklarını, gerçeği saklamaya çalıştıklarını belirterek, mahkemenin görüntüleri ve bu beyanlarını dikkate alarak bir değerlendirme yapacağını umduklarını söyledi. Mahkeme Başkanı Dağ ise zaman zaman sanıkların bu çarpıtmalarının farkında olduklarını ve buna göre değerlendirme yapacakları konusunda kimsenin kuşkusunun olmaması gerektiğini belirtti. Duruşma, güvenlik kamera görüntülerinin izlenmesiyle devam etti.
ARA KARAR
İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmanın öğleden sonraki bölümünde sanık ve avukatların talepleri alındı.
Taleplere ilişkin ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, işgal sırasında şehit edilen Bağcerci'nin ölümüyle ilgili 15 Ekim'de keşif yapılmasına karar verdi. Tutuksuz sanıklardan Harun Ayan'ın ifade vermediği, yazılan talimata rağmen nöbetçi mahkemeye gitmediği için sanık hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarılmasına hükmeden heyet, sanıklar yüzbaşılar Erdal Şeker, Süleyman Ahmet Kaya ve Mehmet Akif Aslan'ın tutukluluk hallerinin devamını kararlaştırdı.
Diğer tutuksuz sanıkların tutuklanmasına ilişkin talebin oy çokluğuyla reddine karar veren heyet, darbe girişimi sırasında 1. Ordu Komutanlığında da görevli iki subay ile müşteki polis memurlarının tanık sıfatıyla dinlenilmesine hükmetti.
Sanıkların OYAK Bank hesapları üzerindeki mal varlığı tedbirinin kaldırılmasına, olay gecesine ait kamera görüntülerinin ilgili yerlerden istenmesine de karar veren heyet, duruşmayı 6 Kasım'a erteledi.
Üye hakim Ramazan Çiçek, tutuksuz sanık astsubay Muhammet Çınar'ın birliğinde görevli olmayan üstlerine silah temin ettiği, sanık Abdullah Akar'ın ise er olarak görev yaptığı ancak olay yerinde aktif hareketlerde bulunduğu, sadece bu erin silah kullandığı gerekçesiyle haklarında tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarılması görüşünde olduğundan çoğunluğun bu konudaki kararına muhalif kaldığını tutanağa yazdırdı.
İDDİANAME
İddianamede tutuklu eski yüzbaşılar Erdal Şeker, Süleyman Ahmet Kaya, Mehmet Akif Aslan ile astsubaylar Muhammet Orhan Kaya, Muhammet Çınar ve 14 er "sanık", şehit edilen Vedat Barceğci "maktul", olaylarda yaralanan 4 kişi ise "mağdur" olarak yer alıyor. Doğan TV, Doğan Müzik Yapım, Hürriyet Radyo, D Yapım Reklamcılık ve Dağıtım, Doğan Uydu Haberleşme Hizmetleri'nin de arasında bulunduğu 21 kurum ve kişi ise "müşteki" sıfatıyla yer alıyor.
İddianamede, sanıkların "Cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs", "Cebir ve şiddet kullanarak TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya TBMM'nin görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs", "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs" suçlarından 3'er kez ağırlaştırılmış müebbet ve "Silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 7,5'er yıldan 15'er yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi. Sanık Süleyman Ahmet Kaya'nın, Vedat Barceğci'nin öldürülmesi eyleminden dolayı "Kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet ile "Silahla tehdit", 9 kez uygulanmak üzere "Kasten öldürmeye teşebbüs", "Basın ve yayın organının yayınının hukuka aykırı şekilde engellenmesi" suçlarından 125 yıldan 215 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istendi. İddianamede, sanık Mehmet Akif Aslan'ın "Silahla tehdit", iki kez uygulanmak üzere "Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" suçlarından 12 yıldan 39 yıla kadar, sanık Erdal Şeker'in "Silahla tehdit" ve "Basın ve yayın organının yayınının hukuka aykırı şekilde engellenmesi" suçlarından 4 yıldan 12,5 yıla kadar hapis cezasına çarptırılmaları öngörüldü. Sanık 14 erin çeşitli suçlardan 4'er yıldan 200'er yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-16 Mart (2017) 'İstanbul 19 sanık Darbe Yap./CNN Türk İşgali' davası
(12 Ağustos 2017, 16:37)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: