Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) Beytepe Jandarma Okullar Komutanlığı'ndaki 'mahrem' yapılanmasına ilişkin 88'i asker, 52'si sivil, 140 kişinin yargılandığı davaya, sanık savunmalarıyla devam edildi.
12.08.2017 14:04 Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) Beytepe Jandarma Okullar Komutanlığı'ndaki 'mahrem' yapılanmasına ilişkin 88'i asker, 52'si sivil, 140 kişinin yargılandığı davaya, sanık savunmalarıyla devam edildi.
08.08.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, FETÖ'nün mahrem imamları ile bunlardan talimat aldıkları belirlenen sanık eski jandarma personeli hakim karşısına çıktı.
Tutuklu sanık Şükrü Harmancı, FETÖ üyesi olmadığını, hakkında isnat edilen suçlamalara ilişkin iddianamede somut delillere yer verilmediğini iddia etti. Örgütün kriptolu haberleşme programı ByLock kullandığına ilişkin tespiti kabul etmediğini belirten Harmancı, geçmişte FETÖ'ye bağlı okullarda görev yaptığı için yargılandığını iddia etti.
Harmancı, hazırlık aşamasındaki ifadesinde etkin pişmanlıktan yararlanmak istediğini ancak bu aşamada etkin pişmanlıktan faydalanmak istemediğini, önceki talebini geri çektiğini söyledi.
Sanık Ali Mutlu da örgütün evlerine gitmediğini, yaşamı boyu FETÖ ile irtibat kurmadığını iddia etti.
Mahkeme Başkanı Abdullah Köksal'ın sorusu üzerine Mutlu, '15 Temmuz darbe girişimini FETÖ yapmıştır, Fetullah Gülen de bu darbeyi yapan, darbe girişimini gerçekleştiren yapının lideridir.' cevabını verdi.
'Cezaevinde baskı mı gördün?'
'Mahrem imam' olduğu iddia edilen sanık Doğan kod isimli Abdülkadir Erdoğan ise kolluk ve savcılıkta verdiği ifadeleri kabul etmediğini, mahkeme huzurundaki beyanlarının esas alınmasını isteyerek savunmasına başladı.
Batman'da görülen bir başka FETÖ davasının da sanığı olduğunu belirten Erdoğan, hakkında isnat edilen suçlamaları kabul etmediğini ifade etti. ByLock kullandığına ilişkin iddianamedeki tespitin gerçeği yansıtmadığını iddia eden Erdoğan, 'Bu yapı içinde bulunmadım, hem kendi evlatlarıma hem de öğrencilerime bayrak sevgisi aşıladım.' iddiasında bulundu.
Erdoğan, çapraz sorgu sırasında 2002-2011 yılları arasında FETÖ'nün eğitim kurumlarında öğretmen olarak görev yaptığın kaydetti.
Mahkeme Başkanı Köksal'ın, savcılık sorgusu sırasında etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istediğini, bu kapsamda birçok sivil imamı deşifre ettiğini hatırlatması üzerine Erdoğan, etkin pişmanlıktan yararlanmak istemediğini söyledi.
Bunun üzerine Başkan Köksal'ın, 'Cezaevinde baskı mı gördün, birileri seni yönlendirdi mi? İlk başta etkin pişmanlıktan yararlanmak istediğini belirtmişsin neden vazgeçiyorsun?' sorusuna Erdoğan, hür iradesiyle bu kararı verdiğini savundu.
Çapraz sorgu sırasında bir soru üzerine 15 Temmuz için 'Hain bir darbe girişimidir' diyen Erdoğan, 'FETÖ'nün yapmış olduğu bir darbe girişimidir. Fetullah Gülen, önceki cemaat lideri bildiğimiz, sonra da örgüt lideri olarak gördüğümüzü bir kişidir. FETÖ, 15 Temmuz'da devlete karşı hain bir girişimde bulunmuştur, Gülen de bu yapının lideridir.' değerlendirmesini yaptı.
'Gülen din istismarcısıdır'
Batman Cezaevi'nden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden duruşmaya katılan sanık Mustafa Pınar, jandarma personelinden sorumlu 'hususi abi' olduğuna ilişkin tespitleri kabul etmediğini ifade etti.
'Hususiler' kavramını medyadan öğrendiğini savunan Pınar, 2010'dan beri kullandığı cep telefonunda ByLock olduğuna ilişkin iddianameye yansıyan bilgiyi hatırlatarak, söz konusu programı kullanmadığını öne sürdü.
ByLock üzerinde yaptığı yazışma ve sesli görüşme bilgilerinin mahkeme heyeti tarafından açıklanması üzerine sanık Pınar, 'Tutuklanmadan önce TRT Haber'de muhabir olarak görev yapıyordum. Ankara'da bakanlık programlarına katılmadan önce telefonlarımızı polis kontrol noktasına bırakıyorduk. Program boyunca telefonlarımız orada kalıyordu. Telefonuma burada müdahale yapılmış olabilir.' iddiasında bulundu.
ByLock yazışma grubunda yer aldığı belirlenen Cemil Doğan, Cevheri Güven, Lütfi Kapan, Onur Kafalı ve Ersin Şanlı'yı TRT'de görev yapmalarından dolayı tanıdığını belirten Pınar, bu isimlerle yazışma yapmadığını savundu.
FETÖ ile irtibatının mümkün olmayacağını, sigara içtiğini, alkol aldığını dile getiren Pınar, örgüt yapısı dışında bir yaşam tarzı benimsediğini sözlerine ekledi.
'Kontrollü darbe olarak görmüyorum'
Sanık eski Jandarma Astsubay Ahmet Arslan da FETÖ'nün kapatılan yayın organı Zaman gazetesinin bir dönem aleyhinde yaptığı haberler nedeniyle ceza aldığını, bu nedenle örgütten nefret ettiğini söyledi.
İlerleyen zamanlarda girdiği istihbarat sınavında başarılı olduktan sonra Konya'ya atandığını söyleyen Arslan, burada FETÖ üyelerine ilişkin tespit çalışmaları yaptığını, bunların ıslak imza ile kayıt altına alındığını savundu.
Sanık Orhan Özay ise çapraz sorgu sırasında Mahkeme Başkanı Köksal'ın 'Ülkenin sosyal demokrat lideri 15 Temmuz için 'kontrollü darbe' diyor. Sen ne düşünüyorsun darbe girişimi için?' sorusuna, 'FETÖ tarafından gerçekleşen bir darbedir, kontrollü darbe olarak görmüyorum. Gülen, ülkeyi kaosa sürüklemek isteyen, sinsi planlar yapan biridir. Bu darbeyi yapanları lanetliyorum.' cevabını verdi.
Sanık Ertuğrul Gör de çapraz sorgu sırasında, 'Şu anda medyada takip ettiğim kadarıyla Gülen, FETÖ lideridir.' ifadesini kullanırken, sanık Ertuğrul Uysal da Gülen için 'Din istismarcısıdır.' değerlendirmesini yaptı.
Duruşmaya yarın sanık savunmalarıyla devam edilecek.
09.08.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, bazı tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları katıldı.
Sanık eski astsubay Bedrettin Dallı, uzun yıllar terörle mücadele operasyonlarında görev aldığını, üzerine atılı olan örgüt üyeliği suçlamasını kabul etmediğini belirtti.
FETÖ'nün şifreli haberleşme programı 'ByLock'u kullanmadığını ifade eden Dallı, iddianamede yazan tarihlerde ByLock'u kullanmasının imkansız olduğunu, o dönemde kırsalda terörle mücadele operasyonlarında görevlendirildiğini öne sürdü.
Mahkeme Başkanı Abdullah Köksal'ın, 'İddianamede geçen tarihlerde kullandığın cep telefonun nerede?' sorusu üzerine sanık Dallı, 'Terör operasyonlarında telefonum zarar gördü, zırhlı araçla operasyona giderken camı kırıldı ve sonra da attım.' dedi.
Sanık Orhan Uğur da ByLock kullanıcısı olduğu, örgüt faaliyetleri kapsamında dini konularda rehberlik ettiği ve himmet adı altında para topladığı yönündeki iddiaları reddederek bazı sanıkların kendisine iftira attığını ileri sürdü.
Uğur, örgüt üyesi olmadığını, orduda görev yaptığı süre zarfında herhangi bir terfi ve rütbe almadığını, yükselme sınavlarına girmediğini ve örgütle ilişkilendirilecek hiçbir kod adı kullanmadığını beyan etti.
Sanık İsmail Bülbül de hakkındaki tanık beyanlarını reddederek, askeri okul sınavlarından önce ve sınavdan sonra örgütün toplantılarına katılmadığını, astsubaylık sınav sorularının gösterilmesi iddiasının iftira olduğunu öne sürdü.
Jandarma ve savcılıktaki ifadeleri baskı altında verdiğini öne süren Bülbül, 'Önceki ifadelerimi şiddet altında ve göreve dönme tehdidi altında verdim. Şu an etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istemiyorum. Türkiye'de faaliyet gösteren tüm cemaatlere ve tarikatlara karşıyım. Örgütü lanetliyorum, şu an hala destekleyenleri de lanetliyorum.' dedi.
Sanık Şaban İba da örgütün yurdunda kalmadığını, dershane ve okullarına gitmediğini, telefonuna ByLock yüklemediğini belirterek, tahliyesini talep etti.
Mahkeme Başkanı Köksal'ın '15 Temmuz'u kim yapmıştır, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'i ne olarak görüyorsun?' sorusuna İba, 'FETÖ'nün işidir. Gülen, hain şerefsiz, bu ülkeyi bölmek isteyen en büyük vatan hainidir.' yanıtını verdi.
Sanıklardan ByLock kullanıcısı ve sivil imam oldukları öne sürülen Gökhan Kazan ile Hamza Eşit de haklarındaki suçlamaları kabul etmedi.
Tutuklu sanık Kasım Yakar savunmasında, telefonunda yüklü olduğu iddia edilen ByLock programını kullanmadığını, FETÖ'ye ait okullarda okumadığını ve bu yapıyı bir terör örgütü olarak gördüğünü belirterek tahliyesini talep etti.
İtirafçı sanık eski astsubay H.D. de bir dönem FETÖ'nün Samsun'daki ışık evlerinde kaldığını, 'ByLock' kullandığını, etkin pişmanlıktan yararlandığını ve örgütün çözülmesine yönelik bildiği her şeyi anlattığını söyledi.
Örgüt üyeleriyle, üniversiteye başladığında yaşadığı maddi imkansızlıklar nedeniyle tanıştığını ifade eden H.D, 'Samsun'da üniversite kazandığımda FETÖ üyelerinin açtığı standa gittim, param olmadığını, onlarla kalmak istediğimi söyledim. Beni dershaneye götürdüler, sonra eve yerleştirdiler ve kurallarını söylediler. Kod adı İsak olan kişi bana ikinci senenin sonunda 'Polis ya da subay olmak ister misin?' diye sordu. Ben de çaresizlikten kabul ettim.' dedi.
H.D, örgüt evlerinden tanıdığı bazı sanıkları daha sonra Jandarma Komutanlığı'nda gördüğünü belirtti. Ankara'da Beytepe'deki öğrenciliği sırasında kendisinden sorumlu olan mahrem imamın Konya'ya tayin olduğunu ve kendisini Cemil kod adlı başka bir imama devrettiğini anlatan H.D, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Adını bilmediğim Cemil kod adlı kişi, bana Konya'da ByLock programını yükledi. Ben örgütten ayrılmak istiyordum, 'kız arkadaşın olmayacak, bizim istediğimiz kişiyle evleneceksin, himmet vereceksin.' gibi talepleri oldu. Korktum, ayrılmak istedim ama ayrılamadım. Örgüt, üyesi olan astsubaylarda gizliliği ön planda tutardı. 'Tanıdığınız biri olursa görmezden gelin.' derlerdi. Gizli kalmak için aynı evde kaldığımız kişilerle bile birbirimizi tanımazdan gelirdik.'
İhraç edildikten sonra memleketinde çobanlık yapmaya başladığını söyleyen H.D, maddi imkansızlıktan dolayı mahkemeye gelemeyeceğini belirterek davadan vareste tutulmasını talep etti.
Duruşmaya, yarın devam edilecek.
10.08.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, bazı tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları katıldı.
Tutuksuz yargılanan itirafçı sanık eski Astsubay M.A.G, savcılık ve jandarmada verdiği ifadesi nedeniyle bazı sanıkların kendisine iftira attığını öne sürerek, bildiği her şeyi mahkeme huzurunda da anlatacağını söyledi.
M.A.G, ailesinin maddi sıkıntıları sebebiyle dershaneye gidemediğini, öğretmeninin tavsiyesiyle İstanbul Maltepe'deki FETÖ'nün ışık evlerine gittiğini, orada KPSS ve askeri lise sınavlarına hazırlandığını belirtti.
Sanık M.A.G, örgüte girdikten sonra yaşadıklarını şöyle anlattı:
'Ailemle sorunlarım vardı, dershaneye gidecek param yoktu. 'Askeri sınavlar ve diğer tüm sınavlara çalıştıracağız seni' dediler. İstanbul'a gittim. Bana ders çalışacağım, dini ibadetimi yapacağım ve sınavlara hazırlanacağım söylendi. Ancak İstanbul'da görüştüğüm 'İsa' kod adlı şahıs bana 'ev abiliği' teklif etti. Sınavlarıma hazırlandım. Savcılıkta tespit ettiğim bazı sanıklarla aynı evde kaldık. Onlar üniversite öğrencisiydi, okullarına gidiyorlardı ben de mezun olduğum için gündüzleri test çözüyordum. 2015 Haziran'da jandarmanın açtığı astsubaylık sınavını kazandım. İstanbul'da benden sorumlu olan kişi, beni Ankara'da kod adı 'Yavuz' olan imama devretti. 2015 Aralık'ta rütbe alınca eve çıkmak durumunda kaldım. Yavuz, Ankara'daki birçok evden sorumluydu. Beni de diğer bölüklerden birkaç astsubayla aynı eve çıkmam için zorladı.'
Mahkeme Başkanı Abdullah Köksal'ın 'Örgüt tarafından herhangi bir zorlama ya da tehdide maruz kaldın mı?' sorusu üzerine sanık M.A.G, 'Sözlü baskı yaptılar, 'Ayrılırsan sonuçlarına katlanırsın, okuldan atılman komutanlarının bir cümlesine bakar. Bizim her yerde abilerimiz var. Gerekli kulağın çekilmesi yapılır' şeklinde mesleki tehditlere maruz kaldım.' dedi.
Örgütün jandarma okullarından sorumlu 'mahrem imamı' olduğu öne sürülen sanık Muhittin Menteşoğlu ise kolluk ve savcılıkta verdiği ifadeleri kabul etmediğini, mahkeme huzurundaki beyanlarının esas alınmasını istedi.
Menteşoğlu, iddianamede geçen 'Muhsin' kod adının kendisine ait olmadığını, 'ByLock' kullanmadığını savunarak, uzun süre tutuklu olduğundan tahliyesini talep etti.
'Mahrem imam' olduğu iddia edilen tutuklu sanık Nail Yıldırım da cezaevi koşullarından dolayı rahatsızlık geçirdiğini öne sürerek, iddianameyi okumadığını belirtip bu nedenle savunması için ek süre talebinde bulundu.
11.08.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, soruşturma aşamasında etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak isteyen eski astsubay H.A, isteyerek bir suça karışmadığını, FETÖ'nün gerçek yüzünü darbe girişiminden sonra gördüğünü dile getirdi.
Üniversite yıllarında maddi imkansızlıkları nedeniyle bu yapıya ait evlerde kalmak zorunda kaldığını belirten H.A,15 Temmuz darbe girişiminden önce bu yapıyla bağını kestiğini iddia etti.
Telefonunda ByLock kullandığına dair iddianamedeki tespite ilişkin açıklama yapmak isteyen H.A, üniversitede kaldığı evden sorumlu FETÖ mensubu S.A'ya verdiği hat üzerinden programın kullanıldığını öne sürerek, kendisinin ByLock kullanmadığını iddia etti.
Aynı evde kaldığı FETÖ mensuplarının isimlerini de mahkemede paylaşan H.A, mahkeme heyetinin 15 Temmuz ve Fetullah Gülen hakkındaki görüşlerini sorması üzerine, '15 Temmuz, Fetullahçı Terör Örgütü'nün hain darbe girişimidir. Gülen'i ise terörist elebaşı olarak görüyorum.' cevabını verdi.?
'Yemin ettirip soruları verdiler'
Etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak isteyen sanık E.C de örgütle lise son sınıfta tanıştığını, öğrenci olduğu yıllarda maddi imkansızlıklar nedeniyle o dönem cemaat olarak bilinen terör örgütünün yurdunda kaldığını anlattı.
Hasan Hüseyin isimli cemaat abisinin askeri sınavlara girmesi için kendisini yönlendirdiğini belirten E.C, bu şahsın, kendisinin de aralarında olduğu arkadaş grubunu daha önce gitmediği bir iş hanına çağırdığını ifade etti. Sanık, E.C, 'Kur'an-ı Kerim'e el basarak 'burada yaşanılanları kimseyle paylaşmayacağımıza dair' yemin ettik. Ankara'da bir şahsın gelip bize askeri sınav hakkında bilgi vereceğini söyledi. O şahıs, bize 15 dakika boyunca soruları gösterdi.' ifadelerini kullandı.
Önceden gösterilen soruların bir kısmının sınavda çıktığını söyleyen E.C, sınavı kazanıp jandarma astsubay olarak mezun olduktan sonra sanık İsmail Serçe'nin kendisi ile irtibata geçtiğini ifade etti.
Serçe'nin gösterdiği örgüt evinde 15 günde bir düzenlenen toplantılara katıldığını kaydeden E.C, bu toplantılar sırasında himmet adı altında para vermediğini savundu.
'Maaşımdan himmet istedi'
Etkin pişmanlıktan yararlanmak istediğini mahkemede bir kez daha dile getiren sanık K.A ise ortaokulda örgüte ait dershaneye gittiğini, buradaki öğretmenlerin yönlendirmesiyle 'cemaat evlerine' gitmeye başladığını anlattı.
Lise yıllarında 'Oğuz' kod isimli Osman Kılıç ile tanıştığını ifade eden K.A, 'Oğuz bize geldi, kısa yoldan meslek sahibi olmak için askerlik ya da polisliğe başvurmak gerektiğini söyledi. Ben de askerliğe sıcak baktım. Astsubaylık sınavını kazanmamda Oğuz'un bir katkısının olup olmadığını net bilmiyorum. Çünkü üniversite sınav puanımla başvurdum ve kazandım.' dedi.
Astsubaylık öğrenimi gördüğü sırada Oğuz kod adlı Osman Kılıç'ın kendisini Cemil isimli bir başka örgüt abisiyle tanıştırdığını belirten K.A, 'Konya'ya tayinim çıkınca öğretmen evinde kalmaya başladım. Cemil, eve çıkmamızı istedi. Ancak onların gelip gitmemesi için öğretmenevinde kalmaya devam ettim. Cemil, bir akşam geldi beni bir eve götürdü. Orada kalmaya başladım. Cemil, maaşımızın 6'da bir oranını istedi ama kesinlikle vermedim. Kredi çekip araba almıştım, araba almama karşı çıkmıştı.' savunmasını yaptı.
Mahkeme Başkanı Abdullah Köksal'ın sorusu üzerine K.A, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in adalete hesap vermesini istediğini belirterek, 'Fetullah Gülen, Allah'ından bulsun, benim gözümde vatan hainidir.' dedi.
'Kul hakkıdır, bu soruları almam diyen olmadı mı?'
Soruşturma aşamasında itirafçı olan sanık B.A da astsubaylık sınavına girmeden önce bir grup arkadaşıyla gittiği evde kendisine soruların gösterildiğini söyledi.
Sorulardan kaç tanesinin sınavda çıktığını hatırlayamadığını savunan B.A, şöyle devam etti:
'Bizi Isparta'da bir eve götürdüler. Burada Kur'an-ı Kerim'e el bastırıp yemin aldılar. Daha önce görmediğim bir şahıs bilgisayarını açtı, cebinden çıkardığı taşınabilir diski taktı. 120 ya da 130 kadar soru vardı. Bunlara 10 dakika kadar baktık. Bu soruların sınavda çıkıp çıkmayacağına ilişkin bir şey denilmedi.'
Mahkeme Başkanı Köksal'ın, 'Bu sorular verilirken 'kul hakkıdır, alamam' diye karşı çıkan olmadım mı? Dini sohbetlere gidiyormuşsunuz, bu konuda bir hassasiyetiniz oluşmuştur, itiraz eden olmadı mı?' sorusuna sanık B.A, olayların çok hızlı geliştiğini, bu sorgulamayı yapabilecek bir ortamın olmadığını ileri sürdü.
Duruşmaya Pazartesi günü sanık savunmalarıyla devam edilecek.
İDDİANAME
İddianamede, sanıklardan 7'sinin 'anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs', 'TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs', 'Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs' ve 'terör örgütü üyesi olmak', 133'ünün ise 'terör örgütü üyesi olmak' suçlarından cezalandırılması isteniyor.
Sanık askerlerin tamamının darbe girişiminin ardından görevlerinden ihraç edildiği belirtilen iddianamede, sanıkların 76'sının itirafçı olarak, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istediği, 71'inin ise ByLock kullandığı kaydediliyor.
İddianamede, 15 Temmuz 2016'da darbe girişiminde bulunan örgütle bağlantılı olan, örgüt güdümünde hareket eden kurum ve kuruluşlara yönelik yapılan işlemler sonucunda, Ankara İl Jandarma Komutanlığı bünyesinde görev yapan rütbeli personel listesinin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği, bunun üzerine personel hakkında 'FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyesi olmak' suçundan soruşturmaya başlandığı ifade ediliyor.
Mutlak iktidar ve güce hükmetme amacıyla hareket eden örgüt liderinin nihai emellerine ulaşmada en önemli basamaklardan birinin Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) kontrol altına alınması olduğu belirtilen iddianamede, 'Örgüt, TSK içerisinde de kendi kadrolarının önünü açmak amacıyla bürokrasi, üniversiteler ve diğer kurumlarda olduğu gibi, önlerinde engel gördükleri kişileri bir takım dava ve suçlamalarla, haksız disiplin işlemleri ya da şantaj gibi değişik yöntemlerle tasfiye etmiştir.' ifadesine yer veriliyor.
Örgütün JATEK yapılanması
İddianamede, FETÖ'nün, her kurumda olduğu gibi Jandarma Astsubay Temel Kursunda (JATEK) da yapılandığı, buradaki yapılanması doğrultusunda sivil örgüt mensuplarından oluşan 'müdür', 'müdür yardımcısı' ve 'öğretmen' şeklinde örgütlenme oluşturduğu anlatılıyor.
JATEK'in paralel yapılanmasının başında 'müdür' olarak nitelendirilen sivil bir kişinin bulunduğu, 'müdür'e bağlı 'müdür yardımcıları', onlara bağlı olarak ise 'öğretmen' olarak nitelendirilen sivil örgüt mensuplarının görev yaptıklarına yer verilen iddianamede, ihtiyaca göre değişmekle birlikte 'müdür'e bağlı 6 'müdür yardımcısı', her 'müdür yardımcısı'na bağlı 4 'öğretmen' ve her 'öğretmen'in sorumluluğunda da 6-8 öğrenci bulunduğu bildiriliyor.
Aynı 'müdür yardımcısı'na bağlı olan bekar 'öğretmenler'in aynı evde kaldığı belirtilen iddianamede, JATEK kursiyeri olan örgüt mensuplarının rütbe takıp dışarıda kendi evlerini tutmaya hak kazanana kadar hafta sonları bu evlerde onlarla buluşulduğu, bu şekilde örgütsel bağlılığın devamının sağlandığı vurgulanıyor.
İddianamede, örgütün JATEK'teki yapılanmasına ilişkin şu tespitler bulunuyor:
'FETÖ/PDY ile iltisaklı olan ve JATEK'e girmeye hak kazanan örgüt mensubu öğrenciler astsubay okuluna başlamadan önce bulundukları illerde kendilerinden sorumlu olan örgüt mensubu abileri vasıtasıyla JATEK'in paralel yapılanmasının içerisinde bulunan ve Ankara'da JATEK'te okurken kendilerinden sorumlu olacak olan müdür yardımcısı ve öğretmen ile tanıştırılmaktadırlar. Bu tanışma işlemi için müdür yardımcıları ve öğretmenler müdür tarafından taşınabilir bellek içerisinde kendilerine verilen ve içerisinde gidecekleri illerde JATEK'e gelecek örgüt mensubu öğrencilerin FETÖ/PDY içerisindeki faaliyetleri, nerede okuduğu, kendisinden hangi abinin sorumlu olduğu, temasın nasıl kurulacağı gibi bilgilerin yazılı olduğu çizelgeden faydalanmaktadırlar. Bilgilerden yararlanarak geldikleri illerde FETÖ/PDY mensubu abileri vasıtasıyla JATEK adayı öğrenciler ile tanışan müdür yardımcıları ve öğretmenler, öğrencilere Ankara'ya geldiklerinde nasıl temas kurulacağı hususunda bilgiler vererek öğrencilerin telefon numaralarını almakta, ancak kendi bilgilerini ve telefon numaralarını vermemektedirler. Buralara ilk gidişte okula başlamadan önce belirtilen tarih ve saatte, belirlenen yerde buluşma sağlandığında, fiziksel herhangi bir temasa girilmeden göz teması kurulmakta, örgüt mensubu öğrenci örgüt mensubu öğretmeni uzaktan takip etmekte ve esas görüşmenin yapılacağı ve rütbe takıp dışarıda ev tutmaya hak kazanana kadar öğretmen ile buluşacağı yere gelinmektedir. Gerek öğretmenlerin kaldıkları evlerde gerekse öğrencilerin kendi tuttukları evlerde gerçekleşen buluşmalarda öğrenciler Fetullah Gülen'in videokasetleri ve kitaplarıyla örgütsel ideolojik eğitime tabi tutulmaktadırlar.'
İddianamede, 'öğretmen' ya da 'müdür yardımcısı'nın, öğrencilerin okuldaki rütbeliler, diğer öğrenciler ve okul hayatı hakkında verdikleri her bilgiyi kaydettikleri belirtiliyor.
Faaliyet yürütülen evlerde gizliliğe büyük önem verildiği, öğrenciler ve 'öğretmen'ler arasında elektronik haberleşme araçlarının neredeyse hiç kullanılmadığı vurgulanan iddianamede, öğrencinin mezuniyeti yaklaştığı ve yeni görev yeri belli olduğu zaman gideceği yerde öğrenciden sorumlu olacak 'öğretmen' veya 'müdür yardımcısı'nın Ankara'ya gelerek öğrenci ile tanışması ve irtibatın nasıl kurulacağı konusunda bilgi alışverişinde bulunmalarının sağlandığı, böylece örgütsel faaliyetlerin devamlılığı ve öğrencinin örgütten kopuşunun engellendiği ifade ediliyor.
Paralel yapı-13 Haziran (2017) 'Ankara Beytepe Jandarma Okullar Komutanlığı Yapılanması 140 sanık' davası
(12 Ağustos 2017, 14:04)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: