Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında, AK Parti İstanbul İl Başkanlığı'nın işgal girişimine katıldığı iddia edilen 7'si tutuklu 75 sanığın yargılandığı davaya devam edildi. Hakkında yakalama kararı bulunan 7 tutuksuz sanık tutuklandı.
29.07.2017 15:32 Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında, AK Parti İstanbul İl Başkanlığı'nın işgal girişimine katıldığı iddia edilen 7'si tutuklu 75 sanığın yargılandığı davaya devam edildi. Hakkında yakalama kararı bulunan 7 tutuksuz sanık tutuklandı.
24.07.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, AK Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk 'müşteki' sıfatıyla ifade verdi.
Darbe girişimi haberini alır almaz il başkanlığına gittiğini anlatan Külünk, oradaki darbeci askerlere, il başkanlığını teslim etmeyeceklerini söylediğini aktardı.
Külünk, kitle yoğunlaşınca barikat kuran işgalciler karşısında, vatandaşlar iradelerini beyan edince askerlerle aralarında bir sürtüşme yaşandığını söyledi.
Olay yerindeyken silahla ateş edildiğini duymadığını ancak yanında bulunan arkadaşlarının kendisine silah sıkıldığını söylediğini belirterek, 'İçeri girmek için adım attığımızda askerlerin hattı yarıldı. Sanıklardan üsteğmen Muzaffer Dikencik gelip 'siz geçin' dedi. Yanımdaki yardımcımla içeri girdikten sonra barikat yarıldı ve il başkanlığını darbecilerin elinden aldık.' diye konuştu.
Külünk, saat 23.25 sıralarında AK Parti İl Başkanı Selim Temurci ile görüştükten sonra bağlandığı radyo ve kanallarda 'sokağa çıkın' çağrısı yaptığını dile getirerek, bu sırada aradığı İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan'ın 1. Ordu Komutanı Orgeneral Ümit Dündar'la köprüye çıktığını söylediğini bildirdi.
Olay gecesi saat 23.40'ta A Haber canlı yayınına bağlanarak, 'Bu işgal girişimidir. Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini teslim etmeyeceğiz' dedikten sonra, Asya kıtasındaki vatandaşların Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın konutunun bulunduğu Kısıklı'ya, Avrupa yakasındaki vatandaşların da il binasına gelmesi yönünde çağrı yaptığını ifade etti.
Külünk, daha sonra il binasından aşağı indiğini belirterek, buradaki askerlere, 'Bu kalkışma hedefine ulaşamayacak. Siz şu anda anne ve babanıza karşı silahla çıkmışsınız, kışlanıza dönün.' dediğini anlattı.
Burada sürekli tansiyonun yükseldiğini, bu tansiyonu düşürerek süreci yöneteceğini düşündüğünü ifade eden Külünk, rampa olan bölgede barikatla karşı karşıya geldiklerini ve burada da sürekli 'sakin olun' dediğini vurguladı.
Metin Külünk, sanıklardan Muzaffer Dikencik'in yanına gelerek, 'Tansiyon çok yüksek, bana 'vur' emri verilmiş. Emir verildi' dediğini belirterek, şunları kaydetti:
'Muzaffer Dikencik, üniformasının önünü açarak, 'bu asker elbisemi çıkarma pahasına da olsa vatandaşıma kursun sıkmam' dedi. Ben de bunun üzerine iki yanağından öptüm, teşekkür ettim ve size bir koridor açıp güvenli bir şekilde araçlara binip kışlaya gitmenizi sağlayacağım, çıkın ve birliğinize dönün' dedim. Sonra üsteğmen Muzaffer, askerini korumak tedirginliği hissetti. Ona, 'araçlara ben bindireceğim' dedim. O da tereddüt ettikten sonra 'arka taraftan çıkalım' dedi ve il binası kısa bir işgalin ardından tekrar teslim alındı. Vatandaşlarımız il binasının bütün katlarına girmişti.'
'Cumhurbaşkanımıza çelik yelek giydirmesini söyledim'
Tutuklu sanıklardan Muzaffer Dikencik'in 'çıkıyoruz' demesinin ardından, tekrar il binasına çıktığını anlatan Külünk, şöyle devam etti:
'Cumhurbaşkanımızın geleceği bilgisine ulaştım. Sonra koruma müdürünü arayarak, Cumhurbaşkanımıza çelik yelek giydirmesini söyledim. Ardından köprüdeki olaylar, Saraçhane ve diğer yerlerdeki durumu takip ediyorduk, köprüde durumun çok vahim olduğunu gördüm. Emniyet Müdürünü aradım kendisi bana 'bunlar teslim olmuyor' dedi. Ben de vatandaşlara sokağa çıkın çağrısı yaptık dedim.'
Külünk, İl Başkanı Temurci'nin Cumhurbaşkanının Atatürk Havalimanı'na geleceğini söylemesi üzerine, işgalcilerden aldıkları il binasından çıkarak havalimanına gittiklerini aktardı.
'Vur emrinin muhatabı bendim'
Mahkeme Heyeti Başkanı Ali Öztürk'ün, 'Şikayetçi misin, davaya katılma talebin var mı?' diye sorması üzerine, Külünk 'şikayetçiyim ve katılma talebim vardır.' dedi. Külünk, 'Bu planlı bir işgal girişimidir. Benim il binasına girişim engellenmiş, 'vur' emri verilmiş ve bu emrin oradaki doğrudan muhatabı benim, vatandaşların da il binasına girişleri engellenerek anayasal hakları bu işgalciler tarafından engellenmiştir. Milletvekili kimliğimin yanı sıra bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak da şikayetçiyim.' diye konuştu.
Külünk, Mahkeme Heyeti Başkanı Öztürk'ün, oradaki askerleri teşhis edip edemeyeceğini sorması üzerine, olay yerinde uzakta iki rütbeli daha gördüğünü ancak Dikencik dışındaki diğer askerleri teşhis etmesinin zor olduğunu söyledi.
'SAT komandoları Haliç'te bekliyordu bilgisi geldi'
Kendisine özel bir bilgi geldiğini ancak bunların teyide muhtaç olduğunu ifade eden Külünk, 'SAT timlerinden oluşan bir grubun Haliç'te beklediğine dair teyide muhtaç özel bir bilgi aldım ama bunun tanığı değilim.' dedi.
Külünk, sanıkların ifadelerinde, 'terör saldırısı olacağının söylendiğine' dikkati çekerek, şunları kaydetti:
'Bunun doğruluğu mümkün değildir, İçişleri Bakanı, Başbakan, Cumhurbaşkanının bilgisi dışında bir grup öğlen saatlerinde toplantı yapıyor, içtima alıyor, bir kısmına ihtiyaç duyulma ihtimaline karşı izin verilip, raporlar aldırılıyor. Kalkışmanın planlı olduğu çok açık. Muzaffer Dikencik'in paniklemiş ve bir büyük yanlışın içinde olduğunu hissettim. Bu planlı bir kalkışmadır ve saati de 03.00 olarak planlanmıştı.'
Duruşmada söz alan bazı sanıklar da Külünk'e teşekkür ederek, olay gecesi sağ salim bölgeden ayrılmalarında büyük emeğinin olduğunu söyledi.
Külünk, tutuklu sanıklardan birinin AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı'nın olay günü il binasına ne zaman geldiğini sorması üzerine, 'İl binasını işgalcilerden aldıktan sonra Atatürk Havalimanı'na gitmek istediğimiz sırada Genel Başkan Yardımcımız Hayati Bey teşrif ettiler.' dedi.
Tutuklu sanığın olay yerinde provokatörlerin olup olmadığını sorduğu Külünk, 'Demek ki orada provokatörler yoktu, sadece millet vardı ki milletin sağduyusuyla teslim alındı.' yanıtını verdi.
Davada tutuklu sayısı 14'e yükseldi
Külünk'ün ifadesinin ardından SEGBİS aracılığıyla duruşmaya bağlanan sanıkların savunmaları alındı.
Sanık savunmalarına ara veren Mahkeme Heyeti Başkanı Ali Öztürk, celse arasında elde edilen yeni deliller doğrultusunda 10 sanık hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarıldığını anımsattı.
Öztürk, hakkında yakalama kararı bulunan ve duruşmada hazır bulunan uzman çavuşlar Şahin Kurt, İbrahim Tıraş, Cem Karaaslan, Hüseyin Can Çatal, Berkay Demir, Arif Emre Esen ve Ali Aydoğan'ın kimlik tespitlerinin yapılmasının ardından yakalama kararının gerekçesini okudu.
Başkan Öztürk, yakalama kararına gerekçe olarak sanık Mustafa Ulaş'ın ifadesi ile İstanbul Emniyet Müdürlüğünden mahkemeye gönderilen dijital döküm belgesinde yer alan sanıklara ait dijital dökümlerin olduğunu söyledi.
Yakalama kararına ilişkin söz alan sanık avukatları da müvekkilleri hakkında çıkarılan yakalama kararının tutuklamaya çevrilmemesini talep etti.
Mahkeme heyeti, 7 sanık hakkındaki yakalama kararını tutuklamaya çevrilmesine karar vererek, duruşmayı yarına erteledi.
Sabah yapılan duruşmada hakkında yakalama kararı bulunan tutuksuz sanık uzman çavuşlar Fahrettin Kemal ve Feyyaz Yörük de tutuklanmıştı. Mahkemenin son kararı ile birlikte hakkında yakalama kararı bulunan 10 kişiden 9'u tutuklanmış oldu. Böylece davada tutuklu sayısı 14'e yükseldi.
25.07.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında AK Parti İstanbul İl Başkanlığı'nın işgal girişimine ilişkin 14'ü tutuklu 75 sanığın yargılandığı davanın 10. duruşmasında, Eyüp Belediye Başkanı Remzi Aydın'ın da aralarında bulunduğu 6 tanık dinlenildi.
İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada tanıklık yapan Aydın darbe girişimi esnasında yaşananları anlattı ve sanıklardan şikayetçi olduğunu söyledi. Aydın, avukatı aracılığıyla da davaya katılma talebinde bulundu.
Aydın'ın ardından 15 Temmuz darbe girişimi sırasında AK Parti İstanbul İl Başkanlığı'nda bulunan aralarında polislerin de bulunduğu 5 tanık daha dinlenildi.
Tanıkların dinlenmesinin ardından mahkeme heyeti duruşmayı yarına erteledi.
Yarınki duruşmada, AK Parti İl Başkanı Selim Temurci'nin de tanık olarak dinlenilmesi bekleniyor.
26.07.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında AK Parti İstanbul İl Başkanlığının işgal girişimine ilişkin 14'ü tutuklu 75 sanığın yargılandığı davada AK Parti İstanbul İl Başkanı Selim Temurci tanık olarak ifade verdi.
İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada 6 tutuklu sanık ile tarafların avukatları hazır bulundu.
Tutuklu 3 sanığın da SEGBİS'le bağlandığı duruşmaya, Fatih, Beyoğlu, Sultangazi ve Kağıthane belediye başkanları ile bazı AK Parti ilçe başkanları da izleyici olarak katıldı.
Mahkeme Heyeti Başkanı Ali Öztürk, duruşma başlamadan önce izleyici ve diğer katılımcıları fotoğraf ve görüntü çekmemeleri konusunda uyardı.
Kimin hangi eylemden yargılanırsa yargılansın burada sanık, sanık yakınları, mağdur ve müştekilere hakaret içeren, duruşma inzibatını bozucu davranış sergilenmesi halinde bu eylemi yapan kişiler hakkında gereğinin yapılacağını dile getiren Öztürk, 'Duruşma salonları duygusal tepki verilecek yerler değil. Mahkeme heyeti dahil olmak üzere herkes kişisel yargılarını dışarıda bırakıp girerler.' diye konuştu.
Daha sonra 'tanık' olarak ifade veren Temurci, 15 Temmuz 2016 akşamı saat 21.00 sıralarında bazı partililerle il binasında toplantı yaptıklarını anlatarak, bir süre sonra köprünün üzerinde zırhlı araçların bulunduğu haberini aldıklarını söyledi.
Bunun ilk başta bir terör olayı olduğunu düşündüğünü ifade eden Temurci, daha sonra gelen haberlerde birçok noktada askeri hareketliliğin yaşandığını öğrendiklerini kaydetti.
Temurci, İstanbul Valisi Vasip Şahin'i arayarak durumun ne olduğunu sorduğunda Şahin'in herhangi bir malumatının olmadığını söylediğini aktararak, 'Hatta Vali Bey, 'haberim yok' deyince ben de 'validen habersiz dışarıda tanklar varsa darbe mi oldu' esprisini yaptım. Sona İl Emniyet Müdürü ve 1. Ordu Komutanını aradım ama ilk başta ulaşamadım.' dedi.
Bayrampaşa'daki Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğünde polislerin silahlarının toplandığı bilgisini alması üzerine İl Bakanlığında bulunan yardımcılarına hemen ilçe başkanları ve belediye başkanlarını araması talimatını verdiğini anlatan Temurci, Kağıthane, Şişli, Beyoğu gibi ilçe teşkilatlarının il başkanlığına, diğer teşkilatların da ilçe meydanlarında toplanmasını istediğini kaydetti.
'İl müftüsünden sela okunmasını istedim'
Temurci, köprüdeki tankların o görüntüsünün Türkiye'de bir darbeyi, bir işgal hareketini ve çok moral bozucu bir tabloyu gösterdiğini vurgulayarak, saat 22.30'da Esenler'deki olaylar, Bayrampaşa Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğünde yaşananları duyduktan sonra il müftüsünü arayarak tüm camilerde sela okunması gerektiğini söylediğini aktardı.
İl müftüsünün de Ankara'dan böyle bir talimatın gelmesi gerektiğini söylediğini belirten Temurci, 'Ben de 'şu anda birçok kişiye ulaşamıyoruz. Bir işgal hareketiyle karşı karşıyayız, sorumluluk almanızı istiyorum' dedim.' ifadelerini kullandı.
Ondan sonraki süreçte 22.50 civarında da İstanbul'da 2 milyonu aşkın üyeye mesaj atarak halkı meydanlara çağırdıklarını aktaran Temurci, Başbakan Binali Yıldırım'ın da bunun bir kalkışma olduğunu açıklamasının ardından güvenlik amirini makama çağırarak il başkanlığında bulunan tüm personelin 4. katta çıkması talimatını verdiğini söyledi.
'Oyalama taktiği izleyip televizyonlardan halka çağrı yaptım'
Temurci, İl Başkanlığını kesinlikle teslim etmeyecekleri kararını aldıklarına dikkati çekerek, şöyle devam etti:
'Saat 23.15 sularında güvenlik sorumlumuz yanıma gelerek 70-80 civarında askerin zırhlı araçlarla bina önüne geldiğin söyledi. O sırada talimatım üzerine tüm arkadaşlar, 4. kata çıkmışlardı. Askerler geldiğinde ben 4. katta pencereleri açtım. Askerler içeri girerken güvenlik görevlilerimizin ağır silahlarını ellerinden aldıklarını gördüm. Birkaç silah aldılar, çok kısa bir sürede oradaki çevik kuvvetin otobüse binerek ayrıldığını seyrettim.'
Bu sırada bazı televizyon kanallarına bağlanarak durumu anlatmaya çalıştığını dile getiren Temurci, askerlerin bina önüne gelmesinden itibaren bir oyalama taktiği izleyerek televizyonlardan halkı alanlara davet ettiğini vurguladı.
Temurci, güvenlik görevlilerinin odasına gelerek yukarı çıkan bir binbaşının kendisiyle görüşmek istediğini söylemesi üzerine 'dışarıda tutun' talimatı verdiğini dile getirerek, görevlilerin de silahla kimseyi içeri almayacaklarını söyleyerek söz konusu şahsı geri çevirdiklerini aktardı.
AK Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk'ün saat 23.20 civarında kendisini arayarak 'Başkan ne yapıyoruz, oraya gelelim.' dediğini dile getiren Temurci, kendisinin de 'Gelseniz iyi olur.' dedikten bir süre sonra Külünk'ün de parti binasına geldiğini kaydetti.
Temurci, darbeci askerlerle birlikte vatandaşların da eş zamanlı olarak İl Başkanlığı önünde toplanmaya başladığına dikkati çekerek, toplanan vatandaşların hareket ve mücadele alanlarını genişletmelerine vesile olduğunu ifade etti.
Cumhurbaşkanlığının Kısıklı'da konutu bulunması nedeniyle vatandaşların bir kısmını burada kalması, geri kalanların ise 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'ne yürümesi talimatını verdiğini belirten Temurci, sahadaki partilileri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklama yaptığı saate kadar yönlendirmeye devam ettiğini anlattı.
'Bu koltuklarda oturan insanlar gerektiğinde ölebilecekler'
Temurci, televizyonlarda açıklama yaptıktan sonra bir üsteğmenin kapıya geldiği bilgisi aldığını anlatarak, şunları kaydetti:
'Ben bütün medya ile görüşme yaptığım için rahat bir şekilde 'tamam girsin' dedim.
Ben odama aldım, oturduk ve kendisi emir aldıklarını binayı boşaltmamız gerektiğini söyledi. Ben de televizyon ekranlarında Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ın derdest edildiği haberlerini göstererek. 'Genelkurmay başkanı derdest edilmiş emri kimden aldınız?' diye sordum. O da 'Sayın Başkan bizi zorlamayın' dedi. Bunu söyleyince ben de bu koltuklarda oturan insanların gerektiğinde ölebileceklerini ancak burayı teslim etmeyeceğimizi söyleyerek karşılık verdim.'
'Çevik kuvvet neden ayrıldı?'
Tutuklu sanıklardan üsteğmen Muzaffer Dikencik'e, girdikleri yanlıştan dönülmesi gerektiğini, bunu birlikte düzeltebileceklerini söylediğini belirten Temurci, karşısında konuşan üsteğmeni bir asker edasıyla değil de biraz korkmuş bir halde gördüğüne vurgu yaptı.
Temurci, bir süre sonra Külünk ve vatandaşların İl Başkanlığının girişinde askerlerin oluşturduğu barikatı yarıp koşarak binaya girdiğini ifade ederek, üsteğmen Muzaffer Dikencik'in de bu sırada yanından ayrıldığını söyledi.
Gelen arkadaşlarından birine, bina önündeki çevik kuvvet ekiplerinin nasıl olur da askerlerin gelmesiyle hemen İl Başkanlığından ayrıldığını sorduğunu anlatan Temurci, 'O da, 'Bunlara bir yerden bir emir geldi ve onlar İl Başkanlığını terk ettiler bilgisini aldık.' dedi. Ama aşağıdan bizi endişeye sevk eden en önemli şey, binbaşı 'havaya ateş açın' diyordu.' diye konuştu.
Temurci, barikat kırıldıktan sonra askerlerin bir yerde toplandığını ifade ederek, kendisine 'sakinleştirici bir şey yapmazsanız erlere yönelik insanlar hücumda bulunurlar' bilgisi gelmesi üzerine megafonu yanına alarak askerlerin bulunduğu yere gidip vatandaşları sakinleştirdiğini anlattı.
AK Parti İstanbul İl Başkanı Temurci, vatandaşlara, askerlere zarar vermemeleri konusunda konuşma yaptıktan sonra Cumhurbaşkanın geleceği Atatürk Havalimanı'na geçtiklerini anlattı.
İfadesinin ardından bir soru sormak istediğini belirten Temurci'ye, Mahkeme Başkanı Öztürk, tanığın mahkeme heyetine soru sorma gibi bir usulün bulunmadığını söyledi.
Öztürk ile Temurci arasında müdahillik talebine ilişkin bir diyalog yaşandı.
AK Parti İstanbul İl Başkanlığı güvenlik amiri Selahattin Gelir'in de tanık sıfatıyla dinlenilmesinin ardından mahkeme heyeti, duruşmaya kısa bir ara verdi.
Aradan sonra darbe girişimi sırasında partide güvenlik görevlisi olarak çalışan 2 kişi ile bir koruma memurunun tanık sıfatıyla ifadeleri alındı. Tanıklar, olay anına ilişkin görgülerini anlatarak avukatların sorularına cevap verdi.
Mahkeme heyeti, beyanların alımlarına ara vererek duruşmayı yarına erteledi.
27.07.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında AK Parti İstanbul İl Başkanlığının işgal girişimine ilişkin 14'ü tutuklu 75 sanığın yargılandığı davanın 12. duruşması başladı.
İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya tutuklu 12 sanık ile tarafların avukatları katıldı.
Duruşmada gelen evrakı okuyan Mahkeme Heyeti Başkanı Ali Öztürk, tutuklu sanıklardan İbrahim Tıraş'la ilgili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığında yürütülen bir soruşturma kapsamında açılan davanın bu dosya ile birleştirmesine karar verildiğini söyledi.
Söz konusu davanın, AK Parti'nin Sütlüce'deki İl Başkanlığı binasının işgal edilme girişimi sırasında protestolara katılan Lokman Adil Arıcı'nın şikayeti üzerine açıldığını belirten Başkan Öztürk, Arıcı'nın protestolar sırasında sanık Tıraş'ın kendisini yanındaki askerleri hedef göstererek 'vurun' dediğini söylediğini aktardı.
Öztürk, Arıcı'nın, bu sırada yaşanan arbedede bariyerlerin ayaklarının üzerine devrilmesi sonucu yaralandığını anlattığını belirterek, müşteki Arıcı'nın gösterilen fotoğraflardan sanık Tıraş'ı teşhis ettiğini kaydetti.
Bunun üzerine söz verilen sanık Tıraş, üzerine atılı suçu kabul etmediğini belirterek, olay gecesi bariyerlerin devrilmesi gibi bir durumun söz konusu olmadığını savundu.
28.07.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki 13. duruşmaya, tutuklu 12 sanık katıldı.Tutuklu 2 sanığın SEGBİS'le bağlandığı duruşmada tarafların avukatları hazır bulundu.
Tanıkların dinlenilmesinin ardından mahkeme heyeti, sanık ve avukatların tahliye ve diğer taleplerini dinledi.
Taleplere ilişkin ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, tutuklu sanıkların bu hallerinin devamına karar verdi. Mahkeme, tutuklu sanıklar eski binbaşı Faruk Şimşek, yüzbaşı Gökhan Güney, Hasan Hüseyin Altunsoy ve üsteğmen Muzaffer Dikencik ile diğer astsubay ve uzman çavuşların da yer aldığı biri firari 15 sanık dışında kalan erlerle ilgili dosyanın ayrılmasına hükmetti. TBMM, Başbakanlık ve Milli Savunma Bakanlığı adına katılan talebinde bulunan avukatların taleplerini kabul eden mahkeme heyeti, duruşmayı 18 Aralık 2017'ye erteledi.
Ceza istemleri
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, sanıklar hakkında 'cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs etmek', 'cebir ve şiddet kullanarak TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya TBMM'nin görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs etmek' ve 'cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek' suçlarından üçer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor.
Ayrıca bazı sanıklar hakkında 'silahlı terör örgütüne üye olmak', bir kısımı hakkında da 'örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına faaliyette bulunmak' suçundan beşer yıldan 10'ar yıla kadar hapis cezası talep ediliyor.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-06 Aralık (2016) 'İstanbul 75 sanık Darbe Yap./Ak Parti İl Binası İşgali' davası
(29 Temmuz 2017, 15:32)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: