Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin (İBB) işgal edilmesine ilişkin soruşturma tamamlandı. 50 şüpheli hakkında 3'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle düzenlenen iddianame ağır ceza mahkemesine gönderildi. Şüpheliler arasında 1 albay, 3 yüzbaşı, 1 teğmen, 1 asteğmen, 2 uzman çavuş ve 42 er bulunuyor. 15 Temmuz Darbe girişimi sırasında İBB önünde darbecilere karşı direnen 14 vatandaş şehit olmuş, 152 vatandaş ise yaralanmıştı.
29.07.2017 15:11 Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin (İBB) işgal edilmesine ilişkin soruşturma tamamlandı. 50 şüpheli hakkında 3'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle düzenlenen iddianame ağır ceza mahkemesine gönderildi.
24 Temmuz'daki gelişmeye göre, iddianamede, biri albay, 3'ü yüzbaşı, biri teğmen, biri asteğmen, ikisi uzman çavuş ve 42'si de er olmak üzere 50 tutuklu şüpheli yer alıyor. İddianamede, tüm şüphelilerce darbe girişimini engellemeye çalışan vatandaşlar ve emniyet güçlerinin üzerilerine açılan ateş sonucu Prof. Dr. İlhan Varank'ın da aralarında bulunduğu 14 kişinin şehit olduğu, 152 kişinin ise yaralandığı belirtildi.
İddianamede, darbe girişimi sırasında 47. Motorlu Piyade Alay Komutanlığı 2. Tabur 4. Bölük emrinde görevli subay, uzman çavuş ve şüpheli erler ile söz konusu alayın faaliyetlerini darbe girişimi kapsamında takviye etmek amacıyla görevlendirilen kurmay subay ve kurmay öğrenci subay şüphelilerin eylemleri anlatılıyor.
3 DARBECİ ÖLDÜRÜLDÜ
İddianamede, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin işgal edilmesi için 53 şüphelinin görevlendirildiği ifade edildi. Bu şüpheliler arasındaki yüzbaşılar Ömer Faruk Nazlıcan ve Cihan Şahin ile er Emrah Akbulut tarafından vatandaşlara ve emniyet güçlerine ateş açıldığı vurgulanan iddianamede, bunun karşılığında güvenlik güçlerince hakkın kullanılması suretiyle yapılan silahlı müdahale akabinde söz konusu üç şahsın etkisiz hale getirildiği ifade edildi.
İddianamede, 50 şüphelinin 'anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek', 'Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek' ve 'TBMM'yi ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek' suçlarından 3'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması talep edildi. Ayrıca bazı şüpheliler yönünde de çeşitli suçlardan hapis cezası istenen iddianame, başsavcılıkça onaylanarak incelenmek üzere İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi.
DARBECİLERİ İBB SİVİL SAVUNMA SEKRETERİ KARŞILADI
İddianamede, 15 Temmuz akşamı 7 subay, 1 asteğmen, 2 uzman çavuş ve 43 er olmak üzere 53 askerin saat 22.00 sıralarından kışladan çıktıkları, 23.04'te ise İstanbul Büyükşehir Belediyesi önüne geldikleri belirtildi. Darbecileri burada İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde Sivil Savunma Sekreteri olarak görev yapan Mehmet Tunç'un karşıladığı belirtildi.
Tunç'un 6.Motorlu Piyade Alay Komutanı Müslüm Kaya ile irtibata geçerek darbe girişimi kapsamında kendileri ile birlikte hareket edeceğini ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ni halledeceğini bildirdiği kaydedildi. İddianamede 'Bu durumu, Yurtta Sulh isimli WhatsApp grubunda yazılan 'Belediyeden yüksek seviyedeki Mehmet Tunç bey itaat ediyor. İBB'yi halledeceğim diyor. Bana zarar vermesinler diyor' şeklindeki mesajdan da anlaşılmaktadır' denildi.
'BELEDİYEYE EL KOYDUK, BUNDAN SONRA BİZİM TARAFIMIZDAN YÖNETİLECEK'
Mehmet Tunç'un ayrıca belediyenin güvenlik görevlilerine de talimat vererek gelen askerlere mukavemet göstermemelerini söylediği, şüpheli albay Zeki Demir'in başında olduğu askerler de belediye gelerek Mehmet Tunç'u sordukları, ardından tüm güvenlik görevlilerinin silahlarına ve telefonlarına el koyarak, 'Belediyeye el koyduk, bundan sonra bizim tarafımızdan yönetilecek, silahlarınızı ve telefonlarınızı verin, bizim sizinle işimiz yok, bundan sonra daha hayırlı olacak' dedikleri' anlatıldı.
'HALKIN ÜZERİNE ATEŞ EDİN. BİR MERMİ BİR İNSAN'
İddianamede, Cumhurbaşkanının çağrısı üzerine belediye önünde toplanan vatandaşların şüphelileri ikna etmeye çalıştıkları ayrıca olay yerine gelen emniyet güçlerinin de şüphelilere 'teslim ol' çağrısını yaptıkları ancak şüphelilerin tüm çabalara rağmen teslim olmayarak vatandaşlara, 'Evinize gidin vatan hainleri' şeklinde bağırdıkları kaydedildi. İddianamede, eski albay Zeki Demir'in askerlere, 'Ben emir verdiğimde istediğiniz şekilde her yere ateş edebilirsiniz' şeklinde talimat verdiği anlatıldı. Talimatın ardından şüphelilerin vatandaşlara ve emniyet güçlerine hedef gözeterek ateş etmeye başladıkları, albay Zeki Demir'in bu kez askerlere, 'Hiç bi merminiz boşa gitmeyecek. Halkın üzerine ateş edin. Bir mermi bir insan' şeklinde emir verdiği belirtildi.
14 ŞEHİT 152 YARALI...
Açılan ateş sonucu aralarında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Başdanışmanı Mustafa Varank'ın ağabeyi Prof.Dr. İlhan Varank, Erkan Pala, Adil Büyükcengiz, Tahsin Gerekli, Ömer Cankatar, Murat Kocatürk, Haki Aras, İbrahim Yılmaz, Yunus Emre Ezer, Şuayp Seferoğlu, Ahmet Kara, Metin Arslan, Ramazan Sarıkaya ve Tolga Ecebalın isimli vatandaşların şehit oldukları, 152 kişinin de yaralandığı kaydedildi.
İLHAN VARANK'IN EŞİ OLAY GÜNÜNÜ ANLATTI
İddianamede İlhan Varank'ın eşi Saadet Varank'ın müşteki olarak alınan ifadesine de yer verildi. Saadet Varank, Cumhurbaşkanının çağrısı üzerine eşinin 'sen evde kal' diyerek darbe girişimine karşı durmak amacıyla dışarı çıkıp önce Vatan Caddesine daha sonra ise İBB binasına gittiğini, bir süre sonra eşinin hastanede olduğunu öğrendiğini ve Bezmialem hastanesine gittiğini, eşinin şehit olduğunu öğrendiğini, nasıl veya ne şekilde şehit olduğunu bilmediğini, şüphelilerden davacı ve şikayetçi olduğunu söylediği kaydedildi.
İddianamede, darbeci askerlerin karargah binasındaki görüntülerine ilişkin fotoğrafları da yer aldı. Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) tarafından 15 Temmuz'da gerçekleştirilen darbe girişimi sırasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin (İBB) işgal edilmesine yönelik iddianame hazırlandı. Sanık Mustafa Düzenli'nin 15 Temmuz günü gerçekleştirilen darbe girişimini planlamak üzere Ankara'dan İstanbul'a geldiği belirtilen iddianamede, 2. Zırhlı Tugay Komutanlığında yapılan toplantıda 15 Temmuz günü kritik bölgelerde konuşlandırılacak olan askeri personelin ve araçların planlamasının, gerçekleştirilecek faaliyetlerin, personel dağılımının ve görevlendirmenin görüşüldüğüne yer verildi. İddianamede, kamera görüntülerine göre darbe girişimine katılan askeri personelin 2. Zırhlı Tugay Komutanlığına peyderpey geldikleri, bunlardan dikkat çekici olan Albay Muzaffer Düzenli'nin elinde çantalı bir vaziyette 13 Temmuz'da komuta katından makam odalarına doğru yürüdüğü, Albay Mürsel Çıkrıkçı'nın 12 Temmuz tarihindeki toplantıya katılırken, 13 Temmuz tarihindeki toplantıya katılmadığı ve 16 askeri personelin toplantıya katıldığı anlatıldı.
İddianamede yer alan kamera görüntülerinde darbeci askerlerin zaman zaman karargah binası önüne çıktıkları, Tuğgeneral Özkan Aydoğdu, Tuğgeneral Eyüp Gürler, Albay Uzay Şahin, Albay Muzaffer Düzenli, Albay Rıfkı Keser, Yarbay Murat Yanık, Binbaşı Mehmet Murat Çelebioğlu'nun sivil kıyafetli, diğer askeri personelin ise ekseriyetle tugay personeli olması sebebiyle üniformalı oldukları, sadece Albay Ömer Faruk Özköse'nin kışlaya üniformalı olarak geldiği belirtildi. Kamera görüntüleri ve alınan ifadeler kapsamında olay günü tugayın nöbetçi subayının Zafer Gümüş olduğu anlatılan iddianamede, toplantı esnasında en düşük rütbeli subay olan Yüzbaşı Mehmet Karabekir'in çay servisi yaptığı ve içeriye subay sınıfı haricinde başka askeri personelin alınmadığı yer aldı. İddianamede, toplantıya katılanların toplantı bitimi 14 Temmuz günü saat 01.45'de sırayla toplantıdan çıktıkları ve koridora geçtikleri belirtilerek, Özkan Aydoğdu'n Eyyüp Gürler ile birlikte karargahtan ayrıldığı, saat 02.30 sıralarında tugay karargahında nöbetçi Subay Zafer Gümüş haricinde herhangi bir kişinin kalmadığı kaydedildi.
'Üzerlerine Ateş Edin' Emrini Veren Albay, Hafıza Kaybı Yaşamış
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ni işgali sırasında vatandaşların ve polisin üzerine ateş edilmesi yönünde emirler veren ve kendisi de yaralanan eski Kurmay Albay Zeki Demir, olayla ilgili bir şey hatırlamayarak hafıza kaybı yaşadığını öne sürdü.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu'nca, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi sırasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin işgali ve burada çıkan olaylarda 14 kişinin şehit edilmesiyle ilgili tutuklu 50 asker hakkında hazırlanan iddianamenin detayları belli oldu.
İddianamede, Hava Harp Okulu'nda yapılan toplantıda İstanbul'daki ana davanın sanıkları eski Albay Muzaffer Düzenli'nin, yine ana darbe davası sanıklarından Sadık Cebeci'ye darbe girişimi kapsamında emrindeki birliklerle İstanbul Valiliği, AK Parti İstanbul İl Binası ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin işgal edilmesi görevini verdiği ifade edildi.
Cebeci'nin, darbe kalkışması öncesinde örgüt mensupları tarafından 2. Zırhlı Tugay Komutanlığı, Hava Harp Okulu ve 66.Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı'nda yapılan toplantılara bizzat iştirak ettiği ve darbe faaliyetleri kapsamında İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne intikal edecek askeri birliği hazırlamakla görevlendirildiği anlatılan iddianamede, Cebeci'nin de şüpheli eski Kurmay Albay Zeki Demir'in emir ve komutasında bazı askerleri belediyenin işgalinde görevlendirdiği dile getirildi.
İddianamede, Demir'in şüpheliler Ramazan Ertürk, Ömer Faruk Nazlıcan, Mustafa Alper Şengören, Cihan Şahin ve Yakup Karaçelik'e belediyenin krokisi üzerinden kimin işgal eylemi sırasında nerede duracağı ve hangi görevi yapacağını tek tek anlattığı kaydedildi.
'İdam mangası edasıyla vatandaşlara ateş edildi'
Demir'in emri üzerine işgal eylemine katılan tüm şüphelilerin vatandaşların ayaklarına doğru ateş etmeye başladığı anlatılan iddianamede, Demir'in ise 'Yere doğru değil, üzerilerine ateş edin.' şeklinde emri üzerine şüphelilerin canlarını hiçe sayarak fedakarca bir mücadele gösteren vatandaşların ve emniyet güçlerinin üzerine hedef gözeterek ateş etmeye başladıkları belirtildi.
İddianamede, özellikle olay tarihindeki saat 01.22'deki kamera kayıtları incelendiğinde, Demir'in emri altındaki şüpheli erlerin diz çökerek, adeta bir idam mangası edasıyla hunharca, hedef gözeterek ateş ettiklerinin görüldüğü anlatıldı.
Olaylar sırasında Şehzadebaşı Camisi'nden okunan selaya dahi tahammül edemeyen Demir'in, şüpheli Ömer Sevim'e camiye gidip selayı susturmaları için emir verdiği ancak kapı kilitli olduğu için içeriye girilemediği aktarıldı.
Şüpheliler Zeki Demir, Ömer Faruk Nazlıcan, Cihan Şahin, Yakup Karaçelik, Mustafa Alper Şengören ve Ramazan Ertürk'ün, olaylar sırasında yaralanan şüpheli erler Yasin Akgül ve Özgün Çetin'in ambulansla hastaneye götürülmelerine dahi belli bir süre izin vermedikleri ifade edilen iddianamede, yine şüphelilerin atışları sonucu yaralanan müşteki Ufuk Küpeli'nin de ambulansa alınmasına müsaade etmedikleri anlatıldı.
'Darbe varmış la'
İddianamede, şüphelilerin askeri darbe girişiminin olduğu gün ve saatte, önceden yapılan plan ve görevlendirmeler doğrultusunda, yeterince mühimmat ile etkili silahlar bulundurmak suretiyle İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ni ele geçirmek ve buradaki darbe kapsamındaki faaliyetlere yön vermek için 47. Motorlu Piyade Alay Komutanlığı'ndan hareket ettikleri kaydedildi.
Darbe akşamı şüpheli er Hakan Kavun'a ait olan telefonun dijital incelemesinde, şüpheli er Ahmet Özdemir'in 'Darbe varmış la' şeklinde bir mesaj gönderdiği belirtilen iddianamede, şüphelilerin 'askeri kalkışma' olduğunu bilmedikleri, polise destek amacıyla olay yerine gittikleri şeklindeki savunmalarına itibar edilmediği vurgulandı.
Yabancı öğrenci de yaralanmış
Müşteki ifadelerine de yer verilen iddianamede, işgal girişi sırasında Türkiye'de öğrenci olarak yaşayan Omar Darwichah'ın da yaralandığı belirtildi.
Olay günü Yenikapı'ya geldiğinde vatandaşlardan darbe girişimini öğrenen Darwichah, kalabalıkla beraber belediye binasına gittiğini, burada askerlerin silahlarıyla rastgele ateş ettiğini, yaralananların olduğunu gördüğünü ifade ederek, yaralılara yardım ederken sırtından vurulduğunu, çevredeki vatandaşlar tarafından hastaneye kaldırıldığını ve 2 defa ameliyat edildiğini söyledi.
İddianamede ifadesine yer verilen şüpheli Zeki Demir, 2014'ten beri Genelkurmay Karargahı Proje Yönetim Daire Başkanlığı Bilgi Birikim Şube müdürü olarak görev yaptığını, Mart 2016'dan beri İstanbul'daki Harp Akademileri Komutanlığı'nda Yüksek Sevk İdare Akademisi öğrencisi olarak kursa katıldığını belirtti.
Olay tarihine kadar görev yaptığı birlik içerisinde rutinin dışında herhangi bir hareketlilik fark etmediğini, 15 Temmuz gününe ait ise herhangi bir şey hatırlamadığını dile getiren Demir, 16 Temmuz'da Samatya Devlet Hastanesi'nde gözünü açtığında doktorların kasıktan vurulmuş olduğunu söylediğini kaydetti.
Demir, nerede, ne şekilde ve kim tarafından vurulduğunu hatırlamadığını, yaralanmaların öncesinde nerede olduğunu, herhangi bir göreve gidip gitmediğini de bilmediğini ifade ederek, daha önce bir kez paraşütten atlarken benzer bir hafıza kaybı yaşadığını dile getirdi.
Şüpheli eri Albay vurdu iddiası
İddianamede, şüpheli erler Mustafa Dişli ve Şahin Demiray'ın şüpheli Yasin Akgül'ü Zeki Demir'in vurduğunu söyledikleri belirtildi.
Yasin Akgül'ün ise kendisini kimin vurduğunu görmediğini, ateşin geldiği tarafta ise Zeki Demir'in ve vatandaşların olduğunu ifade ettiği anlatılan iddianamede, kendisinin vatandaşlara ateş etmemesi üzerine 'Vururum' diyen Demir'den bu nedenle şüphelendiğini kaydettiği aktarıldı.
Akgül iddianamedeki ifadesinde, şunları söyledi:
'Oraya gittiğimizde halk kalabalıktı. Bize halkı geçirmemiz emredildi. Bu emri veren albaydı (Zeki Demir). Hatta halkı ittirmemizi söyledi. Bizi halkın içine doğru itti. Korkmuş bir vaziyette adım attığım sırada ayağımdan vuruldum. Vurulmama sebep olan kurşunun ön taraftan geldiğini düşünüyorum. Komutanlarımdan bana bilerek ateş eden olmadı. Sağ ön tarafımda albay vardı. Kendisi bana sıktı mı sıkmadı mı bilemiyorum. Bu albaydan şüpheleniyorum.
Vurulduktan sonra Sercan Uzman ambulans çağırdı, bana müdahalede bulundu. Albay ambulansın gelmesine izin vermedi. Yaklaşık yarım saat ambulansın içinde bekledim. Daha sonra ambulans şoförü beni kaçırdı. Bir buçuk gün hastanede kaldım. Akabinde burada mahkemeye çıkarıldım. Oraya bizi tatbikat var, diye götürdüler. Suçlamaları kabul etmiyorum. Ben bu olayda daha çok mağdurum. 2 parmağım oynamıyor. Ayak topuğum hariç bütün ayak kemiklerim parçalanmış. Ayakta fazla duramıyorum. Bazı ihtiyaçlarımı göremiyorum. Fizik tedaviye devam ediyorum.'
İddianamede, yaralanan şüpheli er Özgün Çetin kendisi gibi ateş etmeyen bazı askerler olduğunu belirterek, bunun üzerine Albay Zeki Demir'in 'Sıkmazsanız kafanıza sıkarım.' demesi üzerine birçok erin ateş etmeye başladığını anlattığı kaydedildi.
(29 Temmuz 2017, 15:11)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: