Fotokopisinin Haziran ayında bürosunda ele geçirilmesiyle ´Komplo Belgesi´ skandalının patlamasına yol açan Ergenekon tutuklusu avukat Serdar Öztürk, ´İrtica ile Mücadele Eylem Planı´ belgesindeki ıslak imzanın Albay Dursun Çiçek´in eli ürünü olduğu şeklindeki raporda imzaları bulunan 3 adli tıp uzmanı hakkında, ´sahte resmi belge düzenlemek´, ´görevi kötüye kullanmak´ ve ´bilirkişinin gerçeğe aykırı mütalaa vermesi´ gerekçeleriyle soruşturma açılmasını istedi. Öztürk belgenin ofisinde bulunması üzerine oraya polis tarafından yerleştirildiğini iddia etmiş, aramaların saniye saniye polis kamerasıyla kaydedildiğinin ve aramalarda bulunan üç avukatının arama tutanaklarını imzaladığının ortaya çıkması üzerine bu iddiasından vazgeçmek zorunda kalmıştı. Öztürk´ün şovları bununla bitmemiş, gözaltına alındığında Cumhurbaşkanı Sezer tarafından yıllar önce kendisine verilmiş olan üstün hizmet madalyasını avukatı aracılığıyla Cumhurbaşkanı Gül´e iade etmek istemiş, ayrıca kendisini sivil değil askeri savcıların sorgulamasını isteyerek bürosunda ele geçen harddiski avukatları aracılığıyla askeri savcılığa teslim etmişti. Gözaltına alındığının ertesi günü bürosunda bulunan belgelere itiraz etmiş ve hakim huzurunda belgeleri, güya parmak izi bırakmamak için eldiven giyerek incelemeye çalışmıştı. Daha sonraki süreçte belgenin polis tarafından konulduğu iddiasından vazgeçen Öztürk, bu kez belgenin polis ve Ergenekon savcılarınca Taraf gazetesine sızdırıldığını iddia etmeye başlayarak bu görevliler hakkında HSYK´ya suç duyurusu yapmış, bununla da hızını alamayarak Fatih Cumhuriyet Savcılığı´na da ayrıca suç duyurusu yapmıştı. Suç duyurularının hiçbirisinden sonuç çıkmayan Öztürk pes etmemiş ve üstün hizmet madalyasını hakedecek kadar gayretli olduğunu gösterecek şekilde tekrar piyasaya çıkmış ve suç duyurusu şovlarına devam ederek bu kez, bürosuna belgeyi sokaktan geçen sabıkalı birisinin koyduğunu iddia etmiş, bu kişinin de telefon kayıtları incelenerek bulunması için savcılığa suç duyurusunda bulunmuştu. ´Üstün hizmet´çinin son isteği ise ıslak imzanın gerçek olamayacağını ima ederek belgenin aslı ve ihbar mektubunun incelenmesi için Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı´na gönderilmesini talep etmek olmuştu: ´Dursun Çiçek bu işi yaptı, ortaya çıkınca her belgeyi imha etti de bir bu belgenin aslını bıraktı, sonra da o vatansever subay bunu aldı savcılara gönderdi öyle mi?´ diyen Öztürk, buna inanmadığını ifade etmişti.
Skandalı patlatan Üstün Hizmet´çiden ´ıslak´ şova devam
Fotokopisinin Haziran ayında bürosunda ele geçirilmesiyle ´Komplo Belgesi´ skandalının patlamasına yol açan Ergenekon tutuklusu avukat Serdar Öztürk, ´İrtica ile Mücadele Eylem Planı´ belgesindeki ıslak imzanın Albay Dursun Çiçek´in eli ürünü olduğu şeklindeki raporda imzaları bulunan 3 adli tıp uzmanı hakkında, ´sahte resmi belge düzenlemek´, ´görevi kötüye kullanmak´ ve ´bilirkişinin gerçeğe aykırı mütalaa vermesi´ gerekçeleriyle soruşturma açılmasını istedi. Öztürk belgenin ofisinde bulunması üzerine oraya polis tarafından yerleştirildiğini iddia etmiş, aramaların saniye saniye polis kamerasıyla kaydedildiğinin ve aramalarda bulunan üç avukatının arama tutanaklarını imzaladığının ortaya çıkması üzerine bu iddiasından vazgeçmek zorunda kalmıştı. Öztürk´ün şovları bununla bitmemiş, gözaltına alındığında Cumhurbaşkanı Sezer tarafından yıllar önce kendisine verilmiş olan üstün hizmet madalyasını avukatı aracılığıyla Cumhurbaşkanı Gül´e iade etmek istemiş, ayrıca kendisini sivil değil askeri savcıların sorgulamasını isteyerek bürosunda ele geçen harddiski avukatları aracılığıyla askeri savcılığa teslim etmişti. Gözaltına alındığının ertesi günü bürosunda bulunan belgelere itiraz etmiş ve hakim huzurunda belgeleri, güya parmak izi bırakmamak için eldiven giyerek incelemeye çalışmıştı. Daha sonraki süreçte belgenin polis tarafından konulduğu iddiasından vazgeçen Öztürk, bu kez belgenin polis ve Ergenekon savcılarınca Taraf gazetesine sızdırıldığını iddia etmeye başlayarak bu görevliler hakkında HSYK´ya suç duyurusu yapmış, bununla da hızını alamayarak Fatih Cumhuriyet Savcılığı´na da ayrıca suç duyurusu yapmıştı. Suç duyurularının hiçbirisinden sonuç çıkmayan Öztürk pes etmemiş ve üstün hizmet madalyasını hakedecek kadar gayretli olduğunu gösterecek şekilde çok geçmeden tekrar piyasaya çıkmış ve suç duyurusu şovlarına devam ederek bu kez, bürosuna belgeyi sokaktan geçen sabıkalı birisinin koyduğunu iddia etmiş, bu kişinin de telefon kayıtları incelenerek bulunması için savcılığa suç duyurusunda bulunmuştu. ´Üstün hizmet´çinin son isteği ise ıslak imzanın gerçek olamayacağını ima ederek belgenin aslı ve ihbar mektubunun incelenmesi için Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı´na gönderilmesini talep etmek olmuştu: ´Dursun Çiçek bu işi yaptı, ortaya çıkınca her belgeyi imha etti de bir bu belgenin aslını bıraktı, sonra da o vatansever subay bunu aldı savcılara gönderdi öyle mi?´ diyen Öztürk, buna inanmadığını ifade etmişti.
Pişkin hırsız ev sahibini bastırırmış.. Ancak hırsızlar bu kez fena yakalandı..
Orjinal belgenin ortaya çıkmasıyla kötü yakalandılar çok canları yandı
Öztürk´ün avukatı Demet Reçber tarafından Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı´na verilen dilekçede, ihbar mektubuyla birlikte savcılığa gelen belgenin Adli Tıp Kurumu´na gönderildiğini, burada prosedüre göre önemli belgelerin kurulun tüm uzmanlarının katılımı ile incelendiği yönündeki yerleşik uygulamaya göre incelenmediği ileri sürüldü. Dilekçede, incelemeden bir hafta önce kuruma atandıkları iddia edilen adli tıp uzmanı olan Hacı Mehmet Akın ile Lokman Başer´in tıp doktorları olduğu ve görevlendirme sonucu uzman sıfatıyla belgeyi inceleyerek, Belgenin ıslak imzaya sahip olduğu ve imzanın Albay Dursun Çiçek´in eli ürünü olduğu kanaatine varıldığı yönünde mütalaa verdikleri öne sürülerek, kurumun Fizik İhtisas Dairesi Başkanı Prof. Dr. Bülent Üner´in de incelemeye katılmadığı halde, usul gereği raporu imzaladığı savunuldu.Bu iki uzmanın grafolog olmadıkları, tıp doktoru olarak, uzman olmadıkları bir alanda inceleme yaparak mütalaa verdikleri anlatılan dilekçede, tüm bunların sonucunda inceleme heyetinin özel olarak atandığı ve bilinçli olarak sahte mütalaa verdiklerinin ortaya çıktığı ileri sürüldü.
Dilekçede, sahteciliğin ortaya çıkarılması için belge aslının İstanbul Teknik Üniversitesi, Jandarma Kriminal Laboratuar ve TÜBİTAK´ta incelenerek ıslak imzanın orijinal belgeye Haziran 2009 tarihinden sonra atılıp atılmadığının tespiti gibi çeşitli incelemelerin yapılması istendi.Belgede gerçekten bir ıslak imza bulunup bulunmadığı, varsa Albay Çiçek´in el ürünü olup olmadığının belirlenmesi de talep edilen dilekçede, Türkiye´de internet üzerinden veya resmi alımla ıslak imza makinesi alan tüm şahısların ve resmi kuruluşların belirlenerek, bu makinelere soruşturma sonucuna kadar el konulması isteminde bulunuldu.Dilekçede, yapılacak soruşturma sonucunda, uzman olmayarak gerçeğe aykırı bir şekilde grafoloji raporu hazırladıklarının tespiti halinde Prof. Dr. Üner ile diğer 2 kişi hakkında, Sahte resmi belge düzenledikleri; uzman olmaları durumunda da gerçeğe aykırı raporu bilerek düzenledikleri bu nedenle, görevi kötüye kullanmak ve bilirkişinin gerçeğe aykırı mütalaa vermesi gerekçeleriyle haklarında dava açılması istendi. ( Cnnturk)
NOT: Yukarıdaki resmi merak edip soran okuyucularımız için açıklama: En talihsiz hırsız.. Konuyla ilginç bir çağrışım yaptığı için buraya eklendi. Bir müzeye girmeye çalışan bu hırsızın sonu çok kötü oldu, kalçasına müzenin demirleri girdi..
6 Eylül 2009 tarihinde İngiltere´nin başkenti Londra´da bulunan bir müzeye girmeye çalışan hırsızın sonu çok kötü oldu. East London Müzesine akşam saatlerinde hırsızlık yapmak için çatıdan girmeye çalışan adam alarm çalınca paniğe kapılarak kaçmaya başladı. Müzenin dışına çıkmak için ağaca tırmanan hırsız güvenlik görevlilerini görünce ağaca tırmanarak kaçmaya çalıştı. Ancak müzenin sivri parmaklıklarını hiç hesaba katmadı. 20´li yaşlarındaki ismi açıklanmayan hırsız ağaçtan dengesini kaybedip demir parmaklıkların üzerine düştü. Sivri demir parmaklık adamın kalçasına 30 santimetre kadar girince büyük bir acı içinde bağırmaya başladı. O şekilde 15 dakika asılı kalan adam müze güvenliğini polise haber vermesi sonrasında kurtarıldı. Hastaneye kaldırılan adamın kalçasında giden demirin bağırsaklarını parçaladığı belirlenince ameliyata alındı. (Hürriyet)
Abdullah Harun
(02 Kasım 2009, 15:30)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Avukat Serdar Öztürk´ün şovları
Islak direniş: Bir inat uğruna Ya Rab ne güneşler batıyor
´AKP ve Gülen´i Bitirme Planı´ manşetlerimiz
CHP´nin Adli Tıp raporu için verdiği Meclis soru önergesi manşetlerimiz
Ergenekon soruşturmasını/davasını akamete uğratma girişimleri