Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Jandarma Okullar Komutanlığındaki eylemlere ilişkin 61'i tutuklu, 317 kişinin yargılandığı davanın görülmesine sanık savunmalarıyla devam edildi.
15.07.2017 12:16 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Jandarma Okullar Komutanlığındaki eylemlere ilişkin 61'i tutuklu, 317 kişinin yargılandığı davanın görülmesine sanık savunmalarıyla devam edildi.
10.07.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 20. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Cezaevi Yerleşkesi'ndeki salonda görülen duruşmanın öğleden sonraki bölümünde, kolluk kuvvetlerine yardımcı olmak maksadıyla emniyet ve savcılık sorgusu sırasında itiraflarda bulunan sanık eski Yüzbaşı Cemil Çetin savunma yaptı.
'Örgütün jandarmadaki yapılanması', '15 Temmuz'dan önce Ankara'da düzenlenen darbe toplantıları' ve 'KPSS sorularının sınavdan önceden eşine verilmesine' ilişkin önceki itiraflarını reddeden Çetin, söz konusu ifadelerin içeceğine ilaç katılarak iradesi dışında alındığını öne sürdü.
Mahkeme huzurunda vereceği ifadesinin esas alınmasını talep eden Çetin, darbe girişiminden önce Jandarma Okullar Komutanlığında saymanlık görevini yürüttüğünü söyledi.
15 Temmuz akşam saatlerinde evinde bulunduğu sırada gece eğitimi olacağı bilgisi aldığını, bunun üzerine karargaha gittiğini söyleyen Çetin, ilerleyen saatlerde kışlanın güvenliğine takviye amaçlı mühimmat dağıtılması emrini aldığını ifade etti.
Okul komutanının emriyle mühimmatların dağıtımı için depoya gittiğini anlatan Çetin, burada kimsenin kendisine karşı gelmediğini, ismini bilmediği bir yarbayla emirler doğrultusunda hareket ettiğini savundu.
Burada bulunduğu süre boyunca darbe girişiminden habersiz olduğunu, ilerleyen saatlerde telefonunda kalkışmaya ilişkin haberleri okuduğunu savunan Çetin, 'Darbe girişimi içinde olduğumuza ihtimal vermiyorduk çünkü kışlada her şey normaldi.' iddiasında bulundu.
Sanık Çetin, sorgu işlemi sırasında polislerin kendisini, eşi ve çocuğuyla tehdit ettiğini, kendisine ilaçlı içecek içirildiğini, daha sonra bilmediği yere götürülerek tanımadığı birileriyle görüştürüldüğünü öne sürdü.
Sulh Ceza Hakimliğindeki ifade işlemini de hatırlayamadığını savunan Çetin, iddialarını şöyle sürdürdü:
'Gözaltına alındığım sürede sorgu sırasında eşimin TEM'e çağrılacağı, daha önce KPSS ile ilgili bana dikte edilen hususlar doğrultusunda 'soruları önceden aldığını itiraf edeceğine' dair tehdide maruz kaldım. Beni sorgulayanlardan biri eşimin telefonu arayarak TEM'e gelmesini istedi. Eşim benimle görüştürüldü. Tarafıma dikte edilen hususları eşime anlattım. Bana soru sormamasını, hayatımızdan endişe ettiğim için söyleneni yapmasını istedim. Beni öyle görünce kabul etti.
Daha sonra anlam verilmeyecek şekilde polisler iyi davranmaya başladı. Bana bir bardak meyveli içecek verdiler, içtim. Bir süre bekledim, sonra sersem gibiydim. O haldeyken beni birileriyle görüştürüyorlardı ama kimdiler hatırlamıyorum. Kendime geldiğimde kendimi bir kişilik hücrede buldum. Ne oldu, ne bitti, kime ifade verdiğimi hatırlamıyorum. İfadem alındığında meyve suları içilerek, içine ilaçlar katılarak ifadem alınıyordu. İfademin ne koşullarda alındığını savcılığa bildirdim. Bununla ilgili ifadeye çağrılmadım. Bu yaşadıklarımı, eşim ve çocuğuma bir şey yapılır korkusuyla kimseye anlatamadım. Şu an hayatta olduğum için çok mutluyum.'
Çapraz sorgusu sırasında duruşma savcısının, 'O gece silah depolarını açıyor ve mühimmat veriyorsunuz. Bu durum size anormal gelmedi mi?' sorusuna Çetin, gece eğitimi kapsamında faaliyetler yürütüldüğü için o gece şüphe duyulacak durumla karşılaşmadığını savundu.
İddianamede örgütün şifreli yazışma programı ByLock'u kullandığına dair tespiti de reddeden Çetin, söz konusu programı telefonuna indirmediğini öne sürdü.
Çetin, meslek hayatı boyunca birçok kez sinir krizi geçirdiğini, psikolojik rahatsızlıklar yaşadığını, bu duruma komutanlarının da şahit olduğunu ifade etti.
Jandarma Okullar Komutanlığındaki darbe girişimine ilişkin iddianamede, sanık Çetin'in itiraflarına yer verilmişti.
Buna göre, üniversite sınavına örgüte ait dershanede hazırlanan Çetin, örgütün yönlendirmesiyle Kara Harp Okuluna girdiğini, İstanbul İl Jandarma Komutanlığı emrinde görev yaptığı sırada ise örgütün yönlendirmesiyle eşiyle evlendiğini söylemişti.
KPSS'ye girecek eşi için sınav sorularını önceden aldığını kabul eden Çetin, cemaat abisinin sorularını kendisine getirdiğini belirterek, 'Bana önce üzerinde 'Vatan, milletim, dinim, Allah ve Peygamberim üzerine yemin ederim.' şeklinde metin vererek okuttu ve bana yemin ettirdikten sonra laptop bilgisayarına flash bellek taktı, bir şeyler yükleyerek bana verdikten sonra, 'Eşine ver, çalışsın, bunun içinde KPSS soruları var.' diyerek bana flash belleği verdi.' itirafında bulunmuştu.
Ocak 2014'te örgüt içinde ByLock kullanılmaya başlandığını, kendisinin telefonuna ise Ocak 2015'te söz konusu programın kurulduğunu ifade eden Çetin, 15 Temmuz akşam saatlerine doğru telefonuna 'Okullar Komutanlığında Murat Koçyiğit Albay'ın yanına git, görevini al.' şeklinde mesaj geldiğini bildirmişti.
Çetin, iddianamedeki ifadelerinde darbe girişiminin FETÖ tarafından yapıldığının bizzat 'cemaat abileri' tarafından kendisine söylendiğini anlatmıştı.
11.07.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 20. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Cezaevi Yerleşkesi'ndeki salonda görülen duruşmanın öğleden sonraki bölümünde, Van Asayiş Kolordu Komutanlığında görevli olmasına rağmen 15 Temmuz'da Jandarma Okullar Komutanlığında yakalanan eski Kurmay Albay Özkan Doğanay savunma yaptı.
15 Temmuz hain darbe kalkışmasının kimler tarafından yapıldığına ilişkin bilgisinin bulunmadığını iddia eden Doğanay, sabah saatlerine kadar gelişmeleri televizyonda izlediğini öne sürdü.
Jandarma Okullar Komutanlığında kurmay başkanı olarak görev yaptığı sırada Van Asayiş Kolordu Komutanlığına atandığını söyleyen Doğanay, darbe girişiminden sonra ihraç edildiğini belirtti.
Doğanay, yurt dışı görevinden dönen bir arkadaşının yemek daveti üzerine önceki görev yeri Jandarma Okullar Komutanlığının sosyal tesislerine gitmek için yola çıktığını, bu sırada sanık eski Kurmay Yarbay Ali Bozgeyik'in kendisini aradığını söyledi.
Bozgeyik'in telefonda, sanık eski Jandarma Okullar Komutanı Tuğgeneral Sadık Köroğlu'nun kendisiyle görüşmek istediğini bildirdiğini belirten Doğanay, 'Komutan bana kışlaya yönelik bir saldırı ya da sabotaj olabileceğini söyledi. Bu dönemde okulda izinler nedeniyle personel sıkıntısı olduğunu biliyordum. Çünkü 2 yıl buranın kurmay başkanlığını yaptım. Bunun için ben de kurmay başkanı gelene kadar kendisine yardımcı olabileceğimi söyledim. Komutan da içtima alanına giderek tabur komutanın hazırlıklarını görmemi istedi.' ifadelerini kullandı.
Darbe sanığı general sıkıyönetim emrine kızmış
İlerleyen saatlerde bir personelin getirdiği dosyayı okuyan Köroğlu'nun sinirlenip, küfrettiğini iddia eden Doğanay, şöyle devam etti:
'Nedenini sorunca Köroğlu, sıkıyönetim ilan edildiğini, bu emri kabul etmediğini söyledi. Ben de bu emrin yerine getirilemeyeceğini belirttim. Daha sonra sabaha kadar televizyonda gelişmeleri izledik. Komutanın ricasıyla kendisinin yoğun olduğu anlarda nizamiyeleri arayarak dikkatli olmalarını söyledim. İlerleyen saatlerde eğitim komutanı, Köroğlu'nu arayarak durumun artık aydınlığa kavuştuğunu söyledi. Bunun üzerine Köroğlu da tabur komutanı Tarık Görener'e kademeli olarak normal düzene geçilmesi emrini verdi. İddianamede komutanın yanına gittiğimde sıkıyönetim emrini gördüğüm ve görevlendirildiğim yer alıyor. Bu kesinlikle doğru değildir.'
'Darbeyi kimin yaptığını bilmiyorum'
Doğanay, Jandarma Okullar Komutanlığındaki odasında yapılan aramalarda, üzerinde kırmızı kalemle bazı kamu kurumlarının isimlerinin yazılı olduğu notların ele geçirildiğinin hatırlatılması üzerine, 'Van'a atandığım için kurmay başkanlığı odasını boşaltmıştım, darbeyi kimin yaptığını ve planlandığını bilmiyorum. Darbe kapsamında bana sözlü ve yazılı emir verilmedi. Kimseye de bu yönde bir emir vermedim.' iddiasında bulundu.
Örgütün kriptolu haberleşme programı ByLock'u 15 Ağustos 2014'te kullanmaya başladığına ilişkin iddianamede yer alan bilgiyi kabul etmediğini söyleyen Doğanay, yaklaşık 15 yıldan beri aynı hattı kullandığını, söz konusu programı telefonuna yüklemediğini öne sürdü.
Sanık yarbay da başka birlikte görevli
Sanık eski Yarbay Fazıl Ergün de hazırlık aşamasındaki ifadesinin baskı altında aldığı öne sürerek, mahkeme huzurunda yapacağı savunmanın dikkate alınmasını istedi.
Başka bir karargahta görevli olmasına rağmen Jandarma Okullar Komutanlığına gece eğitimi için gittiğini savunan Ergün, ilerleyen saatlerde terör saldırısı ihtimaline karşı okulda kalmaya devam ettiğini söyledi.
Daha sonra Jandarma Harekat Başkanı Korgeneral Arif Çetin'in kendisini arayarak, silahlı kuvvetlere karşı terör saldırısı olabileceğini söylediğini, bu kapsamda emrindeki taburu hazır tutması için emir verdiğini aktaran Ergün, 'Bunun üzerine ben de Beytepe'deki okullar komutanlığında olduğumu söyledim. 'Uygun görürseniz burada kalayım.' dedim. O da 'taburunu topla' deyip bu durumumu uygun buldu.' iddiasında bulundu.
İçtima alanındaki teğmenlere silah dağıtıldığını gördüğünü belirten Ergün, terör saldırısının öncelikli hedefinin nizamiyeler olması nedeniyle 1 No'lu nizamiyeye gittiğini, burada olağan dışı bir durumla karşılaşmadığını savundu.
Albayla çatışmaya girdi
2 No'lu nizamiyeden silah sesleri gelmesi üzerine söz konusu bölgeye zırhlı bir araçla gittiğini belirten Ergün, araçtan indiği sırada Albay Veli Tire ile karşıladığını söyledi.
Kendisine silah doğrultması nedeniyle 'Bas geri, kaç' diye bağırması üzerine Albay Tire ve yanındakilerin kendisine ateş açtığını iddia eden Ergün, şöyle devam etti:
'Ateş edip etmediğimden emin değilim, ilk ateş eden ben değilim. 'Bas geri, kaç' diye bağırdıktan sonra üzerimize mermi yağdı. Ben araçtan inmek üzereyim neden bana ateş ediliyor, araç geri manevra yaptığı halde neden ateş ediliyor ki? Benim niyetim olayları anlamaktı. Niyetim iyi değilse araçtaki Biksi ile onlara ateş ederdim. Onların yaptığı işgüzarlık yerine onlarla çatışmaya girmiş oluyorsunuz. Gece eğitimi için gitmişsiniz, sonra terör saldırısı var diye harekete geçiyorsunuz ama onlarla çatışmaya giriyorsunuz.'
İddianamede Albay Tire'ye silah doğrulttuğu, ancak tabancasının ateş almadığı, ikinci hamlede ateş ettiğine dair bilginin yer aldığının hatırlatılması üzerine Ergün, bu tespitin gerçeği yansıtmadığını öne sürdü.
Sorgu aşamasındaki ifadesinde FETÖ ile küçük yaşta irtibata geçtiğine dair beyanlarını da kabul etmediğini söyleyen Ergün, çapraz sorgu sırasında bir avukatın sorusu üzerine, 'Darbe gecesi ve öncesinde TSK'da FETÖ'cü diyebileceğim birisi yoktur, öyle birini tanımıyorum.' dedi.
Önceki itiraflarını reddeden yarbay ByLock'cu çıktı
Sanık eski Yarbay Orhan Çetin ise alışveriş için Güvercinlik bölgesindeki kantine gittiği sırada Jandarma Harekat Merkezinde görevli Mehmet isimli yarbay rütbesindeki arkadaşının kendisini aradığını ifade etti.
Söz konusu şahsın, Ankara'daki askeri birliklere yönelik terör saldırısı beklendiğini, bu kapsamda Jandarma Genel Komutanlığınca görevlendirme yapıldığını söylediğini aktaran Çetin, konuya ilişkin yazılı mesaj olup olmadığını sorduğunu anlattı.
Mehmet yarbayın kendisine karargaha gelmesi halinde mesajı gösterebileceklerini belirttiğini savunan Çetin, bunun üzerine Jandarma Okullar Komutanlığına gittiğini kaydetti.
Çetin, karargahta bulunduğu sürede kanunsuz emir almadığını, darbe teşebbüsü kapsamında kimseyi yönlendirmediğini iddia etti.
ByLock kullandığına yönelik tespiti avukatından öğrendiğini ifade eden Çetin, '10 yıldan fazladır aynı hattı kullanıyorum. Bu programı indirmedim, kullanmadım. Biri şeker hastası, üç çocuğum var. Ailem temel insani ihtiyaçlarını gideremiyorlar. Tahliyemi istiyorum.' dedi.
Emniyet ve savcılık sorgusu sırasında FETÖ'nün darbe girişimine yönelik önemli bilgiler içeren ifadelerini baskı altında verdiğini öne süren Çetin, söz konusu beyanları kabul etmediğini söyledi.
Duruşmaya, yarın sanık savunmalarıyla devam edilecek.
14.07.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 20. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Cezaevi Yerleşkesi'nde görülen duruşmada savunma yapan eski kursiyer Teğmen Özgür Parlak, devlet okullarında öğrenim gördüğünü, çocukluk hayalini gerçekleştirmek için Kara Harp Okuluna girdiğini söyledi.
Parlak, darbe girişiminden önce Jandarma Okullar Komutanlığında intibak kursu gören teğmen olduğunu, bu statüsü gereği emir komuta etme yetkisinin bulunmadığını savundu.
15 Temmuz'da Üsteğmen Muhlis Koçak'ın gece eğitimi olacağını, bu kapsamda teğmenlerin tam teçhizatlı şekilde hazır olmaları emrini verdiğini anlatan Parlak, o gece silah deposunun kimin tarafından açıldığına ilişkin bilgisinin bulunmadığını iddia etti.
Yüzbaşı Ramazan Akkuş'un, içtima alanındaki teğmenlerden rastgele 8'er kişilik timler oluşturduğuna şahit olduğunu belirten Parlak, terör saldırısı ihtimaline karşı bir grup teğmenle 1 nolu nizamiyede görevlendirildiğini söyledi.
Parlak, savaş uçağı seslerinin gelmesiyle ülke genelinde ciddi bir terör saldırısı olabileceğini düşündüklerini öne sürerek, gelişmeler hakkında bilgi almak için kayıt kabul bürosuna gittiklerini anlattı.
FETÖ'cü askerlerin kalkışma içinde olduklarını burada öğrendiklerini savunan Parlak, bunun üzerine arkadaşlarıyla silahlarını bıraktıklarını, daha sonra gözaltına alındıklarını dile getirdi.
'FETÖ'den şikayetçiyim'
Sanık kursiyer Teğmen Sefa Takçı da gece eğitimi sırasında görevlendirme yapıldıktan sonra emrine verildiği, ismini bilmediği binbaşıyla silahların bulunduğu depolar bölgesine gittiklerini söyledi.
İlerleyen saatlerde bu binbaşının uyuması için izin verdiğini belirten Takçı, sabah saatlerinde darbe girişiminden haberdar olduğunu savundu.
Arkadaşlarıyla silahlarını bıraktıktan sonra karargahtan ayrılmak istediklerini ancak nizamiyelerde ateş açıldığı için bunu başaramadıklarını anlatan Takçı, ilerleyen saatlerde tanımadıkları silahlı grubun kendilerini gözaltına alarak polise teslim ettiğini kaydetti.
Takçı, darbe girişiminde yer almadığını, kimseden kanunsuz emir almadığını öne sürerek, 'Gece eğitimi için oradaydım. Benim ve ailemin FETÖ ile bağı bulunmamaktır. Ailemde soruşturma geçiren, tutuklu olan kimse yoktur. Bize böyle kara bir gece yaşatan FETÖ'den şikayetçiyim.' diye konuştu.
'Hukuka aykırı emir almadım'
Sanık kursiyer Teğmen Sercan Arı da Ramazan Akkuş'un emriyle 3 No'lu nizamiyeye gittiklerini, burada olağandışı gelişmeye şahit olmadıklarını öne sürdü.
İlerleyen saatlerde Başbakan Binali Yıldırım'ın kalkışma olduğunu bildiren açıklamasından haberdar olduğunu savunan Arı, Jandarma Okullar Komutanlığında darbe girişimine yönelik hareketlilik olmadığını, birliğin bu durumunu darbeye karşı tavır olarak yorumladığını iddia etti.
Arı, sabah saatlerinde silahlarını teslim ettiklerini, bir arkadaşının aracıyla karargahtan ayrıldıklarını belirterek, tanık olarak dinleneceğini düşünerek karargaha geri geldiklerini kaydetti.
Sanık Binbaşı Tarık Görener'in sıkıyönetim ilan edildiğini söylediğini duymadığını belirten Arı, hukuka aykırı emir almadığını, şiddet içeren eylem içinde olmadığını öne sürdü.
Oğuzhan Sandıkçı da darbe girişimini öğrendikten sonra arkadaşlarıyla 2 No'lu nizamiyeden çıkmak istedikleri sırada tanımadığı grubun kendilerine ateş açtığını söyledi.
Bu kişilerden birinin sivil olmasına rağmen üzerinde hücum yeleği bulunduğunu ifade eden Sandıkçı, daha sonra gözaltına alındıklarını dile getirdi.
Sandıkçı, FETÖ üyesi olmadığını öne sürerek, yargılama sonunda beraatini talep etti.
'Suçsuz olduğumuz söylendi'
Sanık Osman Özdemir de gece eğitimi için içtima alanına geldiğinde isimleri okunan arkadaşlarının kışlanın muhtelif bölgelerine gönderildiğini anlattı.
Bu sırada görüştüğü Üsteğmen Onur Demirel'e neler olduğunu sorduğunu, onun da gelişmeler hakkında bilgisinin bulunmadığını söylediğini savunan Özdemir, şu beyanlarda bulundu:
'Ailemle yaptığım telefon görüşmesinde Başbakan'ın açıklama yaptığını öğrendim. Aileme birliğimizde olağandışı bir gelişme olmadığını anlattım. 01.30'da odama gittim, sabaha kadar arkadaşımla kaygılı bir şekilde bekledik. Sabah saatlerinde Üsteğmen Muhlis Koçak, toplanmamızı istedi. Binbaşı Murat Bilgeç de suçsuz olduğumuzu söyleyerek, polise ifade vereceğimizi söyledi. Daha sonra gözaltına alındık.'
Tutuksuz sanıklar Semih İspekter, Vahap Acar, Murat Mutaf, Osman Özdemir, Umut Sepet ve Muhammet Kandemir'in de savunmasını alan mahkeme, duruşmayı 17 Temmuz Pazartesi gününe erteledi.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-22 Mart (2017) 'Ankara 317 sanık Jandarma Okullar Komutanlığı Darbe Yap.' davası
(15 Temmuz 2017, 12:16)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: