Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Kara Kuvvetleri Komutanlığındaki (KKK) eylemlere ilişkin 150 sanıklı davaya devam edildi.
15.07.2017 12:06 Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Kara Kuvvetleri Komutanlığındaki (KKK) eylemlere ilişkin 150 sanıklı davaya devam edildi.
11.07.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Cezaevi Yerleşkesi'nde görülen, sanıklar ve avukatlarının katıldığı duruşmaya, şehit ve gazi yakınları ile darbe girişiminde darbecilerce derdest edilen, davanın müştekilerinden Milli Savunma Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Tümgeneral Ömer Şevki Gençtürk katıldı.
Davada, sanıklardan eski Kara Kuvvetleri Lojistik Başkanı Korgeneral Yıldırım Güvenç savunma yaptı. Güvenç, Akıncı Üssü'ndeki askeri hareketlilik üzerine 16 Temmuz saat 02.15'te Akıncı Üssü'nü aradığını ve nöbetçi amirle görüştüğünü ifade ederek, uçuşların engellenmesi yönünde emir verdiğini söyledi.
Darbe girişimini lanetlediğini söyleyerek savunmasına başlayan Güvenç, darbe girişiminde yer almadığını, darbeyi bastırmak için faaliyetlerde bulunduğunu öne sürdü.
Yüksek Askeri Şura (YAŞ) öncesinde 18-30 Temmuz arası izin planlaması yaptığını ileri süren Güvenç, 15 Temmuz akşamı saat 20.45'te lojmanına gittiğini belirtti.
Lojmanında dinlendiği sırada dışarıdan gelen sesler üzerine Hava Korgeneral Tayfun Fikret'in kaçırıldığını öğrendiğini aktaran Güvenç, nizamiye nöbetçilerini arayarak bilgi aldığını, ardından da Merkez Komutanlığından bilgi istediğini kaydetti.
Merkez Komutanlığından görüştüğü yarbay ile arasındaki diyaloğu anlatan Güvenç, 'Yarbay, mesajlarda atamalar ve görevlendirmeler olduğunu söyledi. Ben mesajlarda kimin imzasının olduğunu sordum. Tuğgeneral Mehmet Partigöç'ün imzasının olduğunu söyledi.' dedi.
Partigöç'ün ismini duyunca küfür ettiğini belirten Güvenç, 'Yarbay nedenini sordu. Ben de yarbaya, YAŞ'a 15 gün kalmış, yangından mal kaçırır gibi bu görevlendirmelerin bir tuğgeneral imzasıyla yayınlanmasının problemli olduğunu söyledim. Derhal makam aracımın gönderilmesini söyledim. Bu esnada televizyonlarda köprülerin tutulduğunu, o rezalet görüntüleri gördüm.' ifadelerini kullandı.
Savunmasında, darbecilerin yayınladığı sözde atama listesinde görevden alınan tuğgeneraller Sıtkı Varlı ve Sinan Yayla ile konuşmasına da yer veren Güvenç, 'Varlı'nın araması üzerine telefonla görüştük. Gelen mesajların altında bir tuğgeneralin imzası var. Bu mesajlar geçerli değil dedim. Daha sonra Sinan Yayla beni aradı. Karargaha gitmesini söyledim ve beni bekle dedim. Saat 23.40 gibi karargaha ulaştım.' diye konuştu.
Karargaha gittiğinde Kurmay Albay İdris Acartürk ve Tuğgeneral Yayla'nın kendisini karşıladığını aktaran Güvenç, daha üst rütbeli komutanları arayarak emirlerini sormak istediğini, ancak sadece Orgeneral Ümit Dündar'a ulaşabildiğini öne sürdü.
Sorumluluk alarak sıkıyönetim içerikli mesajların hukuksuz olduğuna dair yeni bir mesaj hazırlattığını ve bağlı birliklere gönderdiğini ileri süren Güvenç, sözlerini şöyle sürdürdü:
'KKK Lojistik Komutanlığının dışında kimseden emir alınmayacak. Başka birliklerden gelen askerler kışlaya alınmayacak. Cephaneliklerde görevli personel dışında kimse, cephaneliklere alınmayacak' diye emir yayınladım. Bunlar tuttuğumuz ceridelerde de yazılıdır. Yazılı olan bu emirleri ana birlik komutanlarını arayarak sözlü olarak da aktardım. Netice olarak Lojistik Komutanlığından darbe girişiminde yer alan kimse yoktur.'
'Konseyin emri'
Kendisine bağlı birliklerden sonra Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı, 4. Kolordu, Zırhlı Birlikler Okulu ve birçok askeri birliği arayarak sıkıyönetim mesajlarının hukuksuz olduğunu söylediğini ifade eden Güvenç, sözde Yurtta Sulh Konseyi üyesi olduğu gerekçesiyle yargılanan ve 15 Temmuz'da Etimesgut'taki Zırhlı Birlikler Okuluna giderek emir komutayı devraldığı belirtilen eski Tuğgeneral Ahmet Bican Kırker ile görüşmesini de aktardı.
Güvenç, savunmasında şu ifadeleri kullandı:
'Zırhlı Birlikler Tümenini aradım, Ahmet Bican Kırker telefonu açtı, daha önce benim emrimde bir yıl çalıştığı için nezaketen telefonu açtığını düşünüyorum, açmayabilirdi de. Kırker'e 'Ne yaptığının farkında mısın? Gelen emirlerin altında sadece bir tuğgeneralin imzası var. Bu emir hukuksuzdur.' dedim. Derhal komutayı bırakmasını, teslim olmasını söyledim. Fakir halkın parasıyla alınan silahların halka doğrultulamayacağını söyledim ve 'Eşini, çocuklarını seviyorsan teslim ol.' dedim. Kırker bana, 'Bu konseyin emri' dedi. Daha sonra telefonu kapattık.'
Olay gecesinde, darbecilerce üst rütbeli komutanların rehin alındığını öğrendikten sonra darbenin bastırılması için çalıştığını ifade eden Güvenç, Akıncı Üssü'ne yapılan komutanların kurtarılması harekatının, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ın emriyle kendisinin koordinesinde gerçekleştirildiğini öne sürdü.
Güvenç, şunları söyledi:
'Saat 15.00'te Akıncı Üssü'ne vardım. Beraberimdeki askerlere tankların çekicilerden indirilmesini, muharebe için her türlü hazırlığın yapılmasını söyledim. Hava kararmadan rehineleri kurtarmak istiyordum. Yanımdaki albaya, darbeci grubun başındaki her kimse onu muhatap almasını ve bir saate teslim olmadıkları halde burayı yerle bir edeceğimizi, eşlerini, çocuklarını seviyorlarsa teslim olmalarını söylemesini istedim. Gelen telefonla komutanların 141. Filo hangarında rehin tutulduklarını öğrendim. Aralarında Abidin Ünal'ın da olduğu 25'ten fazla üst rütbeli personeli kurtardık.'
'Darbecilerle bir görüşmem olmamıştır'
Akıncı Üssü'nde tutuklu generallerin kurtarılmasında kimsenin zarar görmediğini ve FETÖ üyelerinin sağ olarak ele geçirildiğini, bunun örgütün çözülmesine önemli bilgiler alınmasına ve darbecilerin adalete teslim edilmesine katkı sağladığını kaydeden Güvenç, 'Benim hain FETÖ'nün darbe girişiminde yer almadığım, aksine Ankara'daki darbe girişimi faaliyetlerinin bastırılması için görev aldığım, Ankara'daki mülki amirlerce bilinmektedir.' ifadelerini kullandı.
Sözde atama listesinde göreve devam edecekler arasında adının yer alması ve TRT Genel Müdürü olarak görevlendirilmesi hususunda da beyanlarda bulunan Güvenç, 15 Temmuz'dan önce kimseyle bu konuda bir görüşme yapmadığını, TRT baskınında yer alan darbecilerin tespitinin yapıldığını dile getirerek, 'FETÖ'cü darbecilerle bir görüşmem olmamıştır. Bu atamadan haberim olsaydı gereğini yapar, hainleri adalete teslim ederdim.' dedi.
Atılı suçların hiçbirini kabul etmediğini dile getiren Güvenç, ifadesinde yer alan isimlerin mahkemede tanık olarak dinlenilmesini isteyerek tahliye ve beraat talebinde bulundu.
14.07.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları yerleşkesindeki salonda görülen duruşmaya, sanıklar, müştekiler ve avukatları katıldı.
Eski Kurmay Albay Turgay Kurt, savunmasında, darbe girişimi gecesi mesaide bulunması nedeniyle tutuklandığını, bunun dışında kendisiyle ilgili hiçbir somut delil bulunmadığını ileri sürdü. Emniyette ve savcılıkta verdiği ifadelerini tekrar ettiğini belirten Kurt, hakkındaki suçlamaları reddetti.
Türk Silahlı Kuvvetlerinde mesai sınırı bulunmadığını, amirine sormadan kimsenin mesaiyi terk edemediğini anlatan Kurt, karargahın en yoğun çalışan bölümlerinden biri olan İstihbarata Karşı Koyma Şube Müdürlüğü'nde görev yaptığını söyledi. Kurt, Yüksek Askeri Şura çalışmaları nedeniyle mesaisinin uzun olduğunu ifade etti.
İddianamede, akşam saatlerinde karargahtan çıktığı, saat 22.01'de karargaha tekrar geldiği, bina içinde karargah günlük çalışma kıyafetiyle görüldüğü, odasına girerek saat 01.37'den sabaha kadar demir parmaklıklı kapıyı üzerine kilitlediği, ertesi gün saat 11.40'ta karargah binasından çıktığı tespitlerine yer verilen Kurt, olay günü kimsenin kendisini mesaiye çağırmadığını, kimseyi mesaiye çağırmadığını, işleri bitmediği için evine yemek yemek için gidip geldiğini ileri sürdü.
Darbe girişimi gecesi karargahta kamuflaj giymediğini, silahının bulunmadığını, kişisel tabancasını da evde bırakıp mesaiye geldiğini iddia eden Kurt, bütün gece odasının bulunduğu koridor dışına bile çıkmadığını, birkaç arkadaşıyla izledikleri televizyondan FETÖ'nün darbe girişiminde bulunduğunu anladıklarını söyledi.
İstihbarat Şube'de terör örgütleriyle alakalı 500-600 personel hakkında işlem yaptıklarını, bunların çoğunluğunun FETÖ ile bağlantılı olduğunu ifade eden Kurt, şöyle dedi:
'Bu nedenle hedefte olan bir insanım diye düşündüm. Çünkü yaklaşan YAŞ'ta TSK'dan ihraç edilmesi planlanan personelin işlemlerini de yapan, personel başkanlığına listeleri bildiren biziz. Karargah içinde bazı kişilerin derdest edildiği de söylenmişti. Bu nedenlerle arkadaşlarıma, 'Beni dışarı çıkarmak istemezler. Siz şansınızı deneyin çıkın.' dedim. İstihbarat dairesinin tüm gizli bilgileri benim odamdaki bilgisayarda tutulduğu için odamı bütün gece terk etmedim. Son 15-20 yılın bütün arşivi, şahıslarla ilgili tüm istihbarat bilgileri benim odamda tutuluyordu. İşin FETÖ'nün darbe girişimi olduğunu anladım. Bu bilgilerin örgütün eline geçmesinin riskli olacağını düşündüm için bu bilgilerin güvenliği için kaldım. Tüm bunlara rağmen yaklaşık 1 yıldır tutukluyum. Mesleğimden ihraç edildim. Gerekçe o gün mesaide olmam.'
Terör örgütü FETÖ ile bağının bulunmadığını ileri süren sanık Kurt, MİT ve emniyetin kendisiyle ilgili TSK'ya gönderdiği raporlar bulunduğunu, 3 kez bu incelemeden geçtiğini belirtti.
Turgay Kurt, 'Ne hain terör örgütü lideri Gülen'i ne de bunun türevlerini lider olarak kabul etmedik. Darbe girişimini yapanların mağdurları arasındayım. Gerçek suçluların ve olayda ihmali olan görevlilerin bulunup cezalandırılmasını talep ediyorum.' dedi.
Kurt'un avukatı da müvekkilinin örgütün gizli haberleşme programı ByLock'u kullanmadığını, Bank Asya'da hesabı bulunmadığını, örgütün darbeye hazırlık toplantılarına katılmadığını ve FETÖ okullarına gitmediğini belirterek, tahliyesine ve beraatına karar verilmesini istedi.
Sözde atama listesinde ismi var
Sözde Yurtta Sulh Konseyi atama listesinde KKK Lojistik Komutanlığı Bakım Komutanı olarak atanan eski Albay KKK Birlik Komutanı Önder Kamiloğlu da KKK karargahında darbe girişimi sırasında meydana gelen olaylarda hiçbir sorumluluğunun bulunmadığını ileri sürdü.
Darbe girişiminin yapıldığı 15 Temmuz günü saat 18.30'da görev yaptığı kışladan ayrılarak evine gittiğini ve eşiyle dışarı çıktığını anlatan Kamiloğlu, yeniden eve döndüğü saat 22.15 sıralarında uçak seslerini duyduğunu, ne olduğunu anlamak için açtığı televizyonda ise konuya ilişkin bir haber göremediğini söyledi.
Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanına vekalet ettiğini söyleyen Kurmay Albay Faruk Demircioğlu'nun 22.30'da kendisini aradığını ve bakım komutanı olarak atandığını belirterek kutladığını aktaran Kamiloğlu, buna şaşırdığını ifade etti.
YAŞ toplantısına daha iki hafta olduğunu söyleyerek, bakım komutanına ne olduğunu sorduğunu dile getiren Kamiloğlu, komutanın Kara Kuvvetleri Komutanlığı emrine atandığı yanıtını aldığını anlattı.
Kamiloğlu, tüm ısrarına rağmen emrin içeriğine ilişkin bilgi alamadığını, ayrıca kendisine darbe ve sıkıyönetim konusunda hiçbir şey söylenmediğini ileri sürdü.
Darbe girişiminden şüphelendiğini ancak bu konuda bilgisi olmadığını belirten Kamiloğlu, bunun atama emrinden ibaret olduğunu düşündüğünü, sıkıyönetimden de bilgisi olmadığı için teamül nedeniyle yerine atandığı komutanını aramadığını iddia etti.
Darbe girişiminden, saat 23.10 sıralarında 4. Ana Bakım Merkezi Kışla Bakım Komutanlığı nöbetçi amirinin kendisini arayarak Genelkurmay'dan gelen mesajı okuması üzerine haberdar olduğunu anlatan Kamiloğlu, bunun üzerine söz konusu emre itibar edilmemesi, kışlada sükunetin muhafaza edilmesi, kışlaya giriş çıkışlara izin verilmemesi, yanlış hiçbir iş yapılmaması talimatını verdiğini savundu.
Kamiloğlu, 'Ben de bu kanunsuz emre itibar ve itaat etmeyerek herhangi bir olaya meydan verilmemesi için gerekli tedbirleri almayı, bakım komutanı ile irtibat kurmayı düşündüm. Kışla nöbetçi amiriyle gece boyunca birçok kez görüştük. Bakım komutanının emirlerine göre hareket edeceğimi belirttim.' ifadelerini kullandı.
Daha sonra sivil kıyafetli olarak ve kendi otomobiliyle saat 04.05'te birliğine gittiğini belirten Kamiloğlu, kışlanın önünde toplanan vatandaşlara sakin olmalarını söyleyerek, devletin yanında olduklarını belirten bir konuşma yaptığını kaydetti.
Kamiloğlu, personele de bunun bir kalkışma olduğunu söyleyerek, kışladan personel çıkışı olmayacağı, emniyet tedbirlerine dikkat edileceği, nöbetçi erlerin dolu şarjörlerinin toplanarak kilit altına alınacağı talimatını verdiğini ileri sürdü.
17 Temmuz'da da mesaisine devam ettiğini ve 18 Temmuz'da önceden planlandığı gibi yerine atanan Albay Erol Çetin'e birliğini teslim ettiğini anlatan Kamiloğlu, 25 Temmuz'da gözaltına alındığını ve tutuklandığını bildirdi.
Kamiloğlu, darbeciler tarafından sözde atama listesinde bilgisi, iradesi ve isteği dışında isminin yer aldığını, bu atama listesine itibar etmeyerek atandığı bakım komutanlığına gitmediğini, gitmeyi de düşünmediğini, aksine tamamen sorumlu olduğu Etimesgut'taki birliğiyle ilgili darbe karşıtı tedbirler aldığını iddia etti.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde İstihkam Daire Başkanlığında görevli eski Kurmay Albay İsmail İnal savunma yaptı.
Emlak Şube Müdürlüğünde askeriyenin arazi işlerini yaptığını, darbe girişimi günü de mesaiye devam ettiğini belirten İnal, daire başkanı izinde olduğundan, ona vekalet ettiğini söyledi.
Esenler Belediyesinin arazi talebi nedeniyle bu konuyu komutanlara arz etmesi gerektiğinden, saat 20.00 civarında eve gidip yemek yedikten sonra saat 21.45 gibi çalışmak üzere tekrar karargaha geldiğini anlatan İnal, nizamiyeden girdiğinde 5-10 kişilik kamuflajlı grubun, 'Genelkurmay'a saldırı var, emniyet alıyoruz.' dediklerini, bunun üzerine kamuflaj giydiğini söyledi.
İnal, yanındaki tabancası ve şahsi cep telefonunu nizamiyeden girerken kutuya bıraktığını ama makam cep telefonunun yanında olduğunu belirtti.
Tabancasını ve şahsi cep telefonunu sonraki saatlerde aldığını ve bir süre taşıdığını anlatan İnal, şahsi cep telefonunu şarjı olmadığı için kullanamadığını iddia etti.
İnal, tahminen saat 02.00-03.00 civarında hücum yeleği ve tüfek dağıtıldığını, piyade tüfeklerini daha çok nöbet yerlerini takviye eden genç personelin aldığını ileri sürdü.
Askerlikte 30 yıllık geçmişi olduğunu ve daha önce sorgulanmayan şeylerin sorgulanır hale gelmesinin mesleki açıdan sıkıtı doğuracağını söyleyen İnal'a, Mahkeme Başkanı, 'Darbe girişiminin olduğu bir gün, gece 02.00-03.00'te silah dağıtımı yapılmasının sorgulanması gerektiğini düşünüyorsunuzdur herhalde?' diye sordu.
'Ben sorgulanacak bir şey bulamadım.' diyen İnal, Şırnak'ta çalışırken görevi olmamasına rağmen dedektörle yakınında bir mayın fark etmeleri ve mayının patlamasını kimsenin sorgulamadığını savundu.
İnal, işi bilenlerin bunu sorgulamayacağını da iddia ederek, 'Bizim sizden istirhamımız, içinde bulunduğumuz şartları anlayıp karar vermeniz.' ifadelerini kullandı.
O gece Boğaz Köprüsü'nün kapatıldığını gördüğünü, Genelkurmay Başkanlığına saldırı ifadelerini duyduğunu ve kışlaya yönelik tehdit olduğunu iddia eden İnal, kışla emniyetine yönelik tedbirlerin alındığını ileri sürdü.
'Bana 'Darbe nasıl yapılır?' deseniz anlatamam'
'Ben hayatımda darbe görmedim, 'darbe nasıl yapılır'la ilgili hiçbir çalışmamız olmadı.' diyen İnal, darbenin ne olduğunu bilen, darbeyi yaşamış olanların bile bazı şeyleri çözemeyip basit emirleri dahi veremediklerini iddia etti.
İnal, 'Bana deseniz ki: 'Darbe nasıl yapılır?' Ben anlatamam. Meclis'in bombalanmasını, Boğaz Köprüsü'nün kapatılmasını ben hala çözemiyorum. Darbeyle ne ilgisi var? Neye ulaşmaya çalışılıyordu?' dedi.
Emniyet tedbirlerinin alınmasını, nöbet yerlerinin takviye edilmesini mesleki geçmişi açısından değerlendirdiğinde garipsenecek bir şey olmadığını savunan İnal, yasak olmasına rağmen kışlada cep telefonu kullanılmasının da herkese telsiz verilemeyeceği için gerekli olduğunu anlattı.
İnal, darbe girişiminden geç saatlerde bilgisi olduğunu dile getirerek, emniyet teşkilatının şehitleri bulunduğunu gözaltı sürecinde, daha başka şeyleri de iddianameden ve televizyondan öğrendiğini savundu.
Kara Kuvvetleri Komutanlığındaki faaliyetleri kışla güvenliğini sağlamaya yönelik olarak değerlendirdiğini anlatan İnal, darbeye ilişkin bir şey duymadığı için böyle bir şüpheye de kapılmadığını iddia etti.
Hiçbir örgütle bağlantısı bulunmadığını savunan İnal, ne 14 Temmuz'da ne de önceki tarihte darbeye ilişkin toplantıya katılmadığını öne sürdü.
İnal, hakkındaki suçlamaları reddetti.
Duruşma, 17 Temmuz Pazartesi günü sanık savunmalarıyla devam edecek.
İDDİANAME
İddianamede yer alan 150 sanık hakkında 'anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs', 'Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs', 'Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs' suçlarından üçer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor.
Eski Kara Kuvvetleri Kuvvet Geliştirme Daire Başkanı Tuğgeneral Erhan Caha'nın bir numaralı şüpheli olduğu iddianamede, dönemin Kara Kuvvetleri Lojistik Başkanı Korgeneral Yıldırım Güvenç, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Cari Harekat ve Komuta Kontrol Daire Başkanı Tuğgeneral Adem Boduroğlu, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Eğitim Daire Başkanı Tuğgeneral Ali Rıza Çağlar ve eski tuğgeneraller Cüneyt Soyraç, İbrahim Lütfi Nuhoğlu, Mücahit Tamer ile 2016 yılı YAŞ kararlarını Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın imzasına sunan eski Kurmay Albay Fehmi Atuk da sanıklar arasında yer alıyor.
Sanıkların ayrıca 'askeri komutanlıkların gasbedilmesi, cebir tehdit veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, silahlı terör örgütüne üye olma, silahlı terör örgütü yöneticisi olma, kişiyi yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle öldürmeye teşebbüs etme, silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme, suç delillerini gizlemeye teşebbüs, kasten yaralama, tehdit ve hakaret' suçlarından da cezalandırılmaları isteniyor.
İddianamede, Milli Savunma Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Tümgeneral Ömer Şevki Gençtürk, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Karargah ve Destek Kıtaları Grup Komutanı Albay Tuncay Polat ile 15 KKK personeli, müşteki olarak yer alıyor.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-10 Nisan (2017) 'Ankara 150 sanık Darbe Yap./Kara Kuvvetleri Yapılanması' davası
(15 Temmuz 2017, 12:06)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: