Ankara'da, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminde Jandarma Genel Komutanlığında yaşanan olaylara ilişkin 244 şüpheli hakkında hazırlanarak mahkemeye gönderilmiş olan iddianamenin detayları netleşiyor. İddianamede, şüphelilerden eski Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürü Binbaşı Erdal Karlıdağ'ın FETÖ bağlantılarını ve darbe planlamalarını itiraf ettiği ifadeleri yer aldı. İddianamede, Darbe gecesi nizamiyede yaşanan bir gelişme de dikkat çekici. İfadelere yansıyan gelişmeye göre, Albay Ali Demir, Albay Nurettin Alkan, Albay Güven Şağban ve Albay Aziz Yılmaz dışarıdan nizamiye ön kısmına kadar gelerek içeride bulunan darbeci askerlere 'Ne yapıyorsunuz devlete karşı gelmeyin, açın şu kapıları' diye bağırdılar. Ancak nizamiyedeki yarbay rütbeli komutan teğmenlere hitaben, 'Konuşturmayın şunları, kelepçeleyip alın' diyerek bağırdı ve teğmenler müdahale etmeye başladı. Bu esnada çıkan arbedede Albay Nurettin Alkan ismini bilmediğim bir teğmen tarafından vuruldu. Albay Güven Şağban da teğmenler tarafından içeriye alınarak burada kelepçelendi. Albay Ali Demir ve Albay Aziz Yılmaz vurulan Albay Nurettin Alkan'ı sürükleyerek nizamiye önünden uzaklaştırmaya çalıştılar. Yaralı albay ve yanında bulunan iki albay ayrıldıktan sonra üzerinde tören kıyafeti bulunan yarbay rütbeli komutan teğmenlere hitaben, 'Salaklar niye ateş ediyorsunuz size kim emir verdi, sizin yüzünüzden darbe erken başladı' dedi ve daha sonra telsizden 'Türk Silahları Kuvvetleri yönetime el koydu, bu bir sıkıyönetim halidir, darbe başladı' diye anons geçti.
08.07.2017 13:46 Ankara'da, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminde Jandarma Genel Komutanlığında yaşanan olaylara ilişkin 244 şüpheli hakkında hazırlanarak mahkemeye gönderilmiş olan iddianamenin detayları netleşiyor.
FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminde Jandarma Genel Komutanlığında yaşanan olaylara ilişkin 244 şüphelinin yer aldığı iddianamede, şüphelilerden eski Cari Harekat Şube Müdürü Jandarma Kurmay Yarbay Bülent Ak'ın rütbelileri toplantı salonuna rehin almasına ilişkin, 'Darbe başarılı olsaydı, durum rehin aldığım yönünde aleyhime dönmezdi' şeklindeki savunması yer aldı.
FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminde Jandarma Genel Komutanlığında (JGK) yaşanan olaylara ilişkin hazırlanan iddianame tamamlanarak 29 Haziran'da mahkeme gönderilmişti. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede 244 şüpheli yer alıyor. JGK Beştepe Karargahında meydana gelen olaylarla ilgili şüphelilerin ifadelerinin yer aldığı iddianamede, eski Cari Harekat Şube Müdürü Jandarma Kurmay Yarbay Bülent Ak, olay günü darbe girişimi olduğunu, odasında otururken saat 22: 00 sıralarında Haber Merkezinden ve rütbeli ismini hatırlayamadığı bir şahısın kendisine yazılı doküman şeklinde getirdiği bir mesajla öğrendiğini iddia ederek, 'Bana getirdikleri mesajı okumaya başladım. Şırnak ili sınırları içerisinde bulunan Çakırsöğüt Jandarma Tugay Komutanlığı ile Siirt Komando Tugayının Ankara'ya intikaline dair her yere çekilmiş bilgi mesajıydı. Ayrıca tarih saat grubu 22: 15 olan Temmuz 16 ibareli gizli dereceli Amiral/1 Harekat Yıldırım ibareli sıkı yönetim direktifi konulu mesaj vardı. İçeriğinde sıkı yönetimin ilan edildiği, yönetime el konulduğu yazılıydı' ifadelerini kullandı.
'Darbe başarılı olsaydı durum aleyhime dönmezdi'
Harekat Merkezindeki diğer çalışma arkadaşlarıyla konuştuğunda sıkıyönetim lehine bir hava olduğunu belirten Ak, 'Karargah bölüğünden bir uzman çavuş silahını alıp askerlere destek olayım diye düşündü. Ardından polisler karargaha girdiğinde toplantı salonunda bulunanlar, bu sefer kendilerini rehine gibi lanse ettirdiler. Kendilerinin toplantı salonunda rehin tutulduğu havası vermeye çalıştılar. Harekat Merkezindeki arkadaşları toplantı salonunda bir araya getirmenin nedeni onların can güvenliğini sağlamaktı. Ne yazık ki benim toplantı salonuna onları toplamamı benim rehin aldığım şeklinde çevirip aleyhime bir durum oluşturdular. Güç neredeyse insanlar genelde oraya doğru yaklaşır. Darbe başarılı olsaydı bu şekilde diyemezlerdi. Ancak darbe başarısız olunca benim kendilerini rehin aldığım şeklinde aleyhime durum oluşturdular. Kendilerini kurtarmak için toplantı salonunda toplananlar benim aleyhimde bunu kullandılar. Ben onların güvenliğini düşünerek toplantı salonunda hepsinin toplanmasını sağladım. Benim amacım tamamen onların can güvenliğini sağlamaktı. İçeriye giren, darbe yapan askerler gelip bana ve harekat merkezindekilere zarar verebilir düşüncesiyle arkadaşları toplantı salonunda toplamıştım' şeklinde savunma yaptı.
'Darbe girişiminde FETÖ dışında başka grupların da desteği olabilir'
Hakim tarafından şüpheliye; 'dediğinin akla mantığa tamamen aykırı, darbe yapan askerlerin etrafında güvenlik önlemleri aldığı, askeri binaya ve içerisindekilere zarar verebileceğini düşünmek kadar akla ve mantığa aykırı bir beyanı ortaya koyması sebebiyle' tekrar sorulması üzerine Ak, 'Benim diyeceklerim budur, ben onların can güvenliğini düşündüm. Benim düşüncem ortaya çıkan tabloya baktığımızda basına yansıyan haberlerden darbe girişimini ağırlıklı olarak FETÖ mensuplarından oluşan grubun bu eylemi gerçekleştirdiğinden bahsedilmektedir. Konjonktür durumu da göz önüne alındığında başka grupların da desteği olmuş olabilir. Benim FETÖ ile bir bağlantım kesinlikle yoktur' ifadelerini kullandı.
Ayrıca iddianamede; şüphelinin karargaha gönderilen mesajları alarak kontrol dahilinde sistem üzerinden diğer jandarma birliklerine gönderilmesini sağladığı, ayrıca şüphelinin bir çok şüpheliye 'aşağıya ineceksiniz garaj kısmından silahı alacaksınız, çelik yeleklerinizi alacaksınız hazır bekleyeceksiniz' ve bir kısım müştekilere de 'Sıkıyönetim arkadaşlar, Genelkurmay'dan emir geldi sıkıyönetim ilan edildi, sizi toplantı salonuna alalım orada ayrıca bilgilendireceğiz' şeklinde emir ve talimatlar verdiği, alınan her mesajın şüpheliye teslim edildiği, şüphelinin gerek karargahın işgalinde gerekse de diğer jandarma birliklerinin hain darbe girişine iştirak etmelerini sağlamak amacıyla sözde sıkı yönetim mesajlarını ve yasa dışı diğer mesajlarının gönderilmesini sağladığı ve aktif rol oynadığı tespit edildiği bilgisi yer aldı.
Binbaşı Erdal Karlıdağ'ın FETÖ bağlantılarını ve darbe planlamalarını itirafı
FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminde Jandarma Genel Komutanlığında yaşanan olaylara ilişkin 244 şüphelinin yer aldığı iddianamede, şüphelilerden eski Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürü Binbaşı Erdal Karlıdağ'ın FETÖ bağlantılarını ve darbe planlamalarını itiraf ettiği ifadeleri yer aldı.
FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminde Jandarma Genel Komutanlığında yaşanan olaylara ilişkin 244 şüphelinin yer aldığı iddianamede, şüphelilerden eski Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürü Binbaşı Erdal Karlıdağ'ın FETÖ bağlantılarını ve darbe planlamalarını itiraf ettiği ifadeleri yer aldı. FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminde Jandarma Genel Komutanlığında (JGK) yaşanan olaylara ilişkin hazırlanan iddianame tamamlandı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede 244 şüpheli yer alıyor. JGK Beştepe Karargahında meydana gelen olaylarla ilgili şüphelilerin ifadelerinin yer aldığı iddianamede, eski Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürü Binbaşı Erdal Karlıdağ, 'Bana belirtmiş olduğunuz TCK'nın 220'inci maddesindeki etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istiyorum. Olayla ilgili bildiğim bütün gerçekleri anlatacağım' ifadeleri yer aldı.
1993 yılına kadar FETÖ ile tanışıklığı olmadığını, gezi amaçlı 3 günlüğüne yurt dışına gittiğini belirten eski Binbaşı Karlıdağ, '1997 yılında Batman Sason'a tayinim çıktı. Devrem olan Özcan Uğur vardı. Biz kendisi ile arazide sürekli dini konuları konuşurduk. Orada bulunan bir cami imamıyla beni tanıştırdı. Çünkü Özcan Uğur benden 1 yıl önce orada çalışıyordu. Ben Batman'da iken subaylık sınavını kazandım. O dönemde cemaat FETÖ ile bağlantılı hiç kimse ile bağlantım olmadı. Ben 1 yıl Ankara'da kaldım. Ankara'da dışarıdan sivil muhtemelen ağabey pozisyonunda bir şahıs ile tanıştım. İsim kullanılmıyordu. Kod kullanılıyordu. Bu olay 1999 yılında olduğu için hatırlayamadım isim kodunu. Beni dışarıdan arayıp halimi hatırımı soruyordu. O dönemde ben subay okulunda öğrenci iken bizleri karşılıklı olarak bir araya getirmemek için toplantılar yapılmıyordu. 'Kimse kimseyi bilmiş olduğu zaman, herkes bilmiş olur' mantığı ile hareket ediyorlardı. Bu nedenle okulda bu yapıyla bağlantılı olan subay öğrencileri bilmiyordum. Ardından Kırkağaç'a tayinim çıktı. Ankara'dan tanıştığım kişi örgütün ağabeyine haber vermiş, orada yanıma mühendis olduğunu söyleyen biri geldi. Cemaatin bildiğim haberleşme yöntemi bu şekildedir. Önceki tayin yerindeki ağabey, tayini çıkan kişi hakkında oradaki ağabeyi haber arayarak haber verir, bu şekilde irtibat sağlanır. Hepsinin de kod ismi vardır. Gerçek mesleklerinin ne olduğunu kimse bilemez. Kırkağaç'a gelen kişi İzmir'den gelmişti, benim yanıma ayda bir gelip gidiyordu. Gelme amacı ise irtibatı koparmamaktı' dedi.
'Nezir isimli şahıs örgütün üst rütbeli ağabeyi'
Yozgat Çekerek İlçe Jandarma Komutanlığına tayininin çıktığını belirten Karlıdağ, 'Orada aradan zaman geçtikten sonra Nezir isimli Kayserili emekli bir öğretmen ile tanıştım. Tahminimce Nezir'i Kırkağaç'dan benim ile ilgilenen ağabey aradı. Nezir benim yanıma 3-4 ayda bir geliyordu. Geldiğinde normal konuşuyorduk, muhabbet ediyorduk. Kendisi bana Sivas, Yozgat, Kayseri sürekli gezdiğini söylüyordu. Anladığım kadarıyla kendisi FETÖ örgütünün üst rütbeli ağabeylerinden birisi' bilgisini verdi.
'13 Temmuz'da gece Anıttepe'deki parkta Yarbay Süleyman Karaca ile buluştuk, bana darbeyi haber verip, TÜRKSAT'a gitmemiz talimatını verdi'
2012 yılında Elazığ'dan Ankara'ya tayini çıktığını söyleyen Karlıdağ, ifadesinde Ankara'da şu anki mesleğine başladığını ve burada Murat ismini kullanan ve sonradan yurt dışına giden bir şahısla görüşmeye başladığını belirterek şu şekilde devam etti:
'Cemaatte gizlilik asıl olduğu için darbe teşebbüsüne kadar FETÖ'nün içinde bulunan subay-astsubay ve rütbelileri tanımadım. 13 Temmuz Çarşamba günü evime iki şahıs geldi. Benim ev adresimi yurt dışına giden Murat'dan aldıklarını söylediler. Halil kod adlı olan bana Jandarmada 3 bin kişilik bir liste hazırlandığını, bu listenin içinde benim de olduğumu, cemaat içinde aktif olanlar, bu cemaate destek verenler, cemaatin yanında olan kişilerin listesi olduğunu, Ağustos şurasında bu 3 bin kişinin meslekten atılacağını söyledi. Bana ne yapacağımı sordu, bende 'bir şey yapmayacağız duruyoruz' dedim. Bana Süleyman Karaca'yı tanıyıp tanımadığımı sordu. Ben de kendisine Elazığ'da tabur komutanı olduğu için tanıdığımı söyledim. Bu iki şahıs benim evime gece 24.00'de gelmişti. Geceleyin beni Süleyman yarbay ile buluşturacaklarını söylediler. Bana sıkıyönetim ile ilgili bir şeyler yaşanacağını söyledi. Ben bunun nasıl olacağını sordum bana, 'her şey planlandı' dediler. Halil'in aracıyla Anıttepe'de bulunan bir parka gittik. Parkta Süleyman yarbay ile buluştuk. Orada Altındağ İlçe Jandarma Komutanı Murat da vardı. Konunun ne olduğunu sorduğumuzda cuma günü bir faaliyet olacağını faaliyette bizim de görevli olduğumuzu söyledi. Parkta sadece üçümüz vardık. Cuma günü bize olay başlayınca Gölbaşı'nda bulunan uydu sisteminin bulunduğu TÜRKSAT'a gitmemiz talimatını verdi. Bir gün sonra tekrardan buluşalım dedi, perşembe günü aynı parkta tekrar buluştuk. Süleyman yarbayın arabasıyla iş yerine gittik, iş yerinde kimin kiminle nereye gideceği isimler yazıyordu. Bendeki olan isimler benim İl Jandarmadaki personelimdi. İki tane ismini ve kendisini tanımadığım şahıslar vardı, bu iki kişi ile MHP binasının bulunduğu Balgat'da buluştuk. Onlarla perşembe günkü konuştuğumuz mevzuları görüştük. Bende 10 kişi vardı. Cuma günü akşam saat 22.00'de AŞTİ'de buluşma kararı aldık. Ben herkese kamuflajlı kıyafetini bir sırt çantasının içerisine koymasını söyledim.'
'Beştepe'ye gelince orada kaldık, TÜRKSAT'a gidemedik'
Cuma günü saat 21.30 sıralarında eve geçtiğini beyan eden Karlıdağ, 'Ben evdeyken internet çekmediği için Süleyman Yarbay Whatsapp'dan bana ulaşamamış. Beni Altındağ İlçe Jandarma Komutanı Murat aradı ve acil olarak Beştepe'ye gitmemi söyledi. Bende telefonla Yunus Üsteğmeni aradım, o da görevlendirildiğim 10 kişiyi alıp Beştepe'ye gelmemi söyledi. 10.00'a doğru Atatürk Orman Çiftliği'nin bulunduğu yerden beni aldılar. İki araçla Beştepe'ye girerken nizamiyede elleri silahlı askerler vardı. Süleyman yarbay oradaydı. Yanında bir yarbay daha vardı. Ben normal sivil kıyafet ile gittim. Birden ismini bilmediğim diğer yarbay çevrenin emniyetini almamızı istedi. Ortalıkta bir hengame vardı. Bizlere silah almamız söylendi. TEM Daire Başkanı ve korumasını nizamiyeye doğru yürürken gördüm. Özkan Yarbay'da oradaydı ve TEM Daire Başkanına 'ordu yönetime el koymuştur. Sizi misafir edeceğiz' dedi. Yanındakine de 'bunu Arif Çetin paşamın odasına alın orada misafir edin' dedi. Birden ezan ve sela sesi geldi, uçaklar uçuyordu, kalabalık oluştu, kobracılar ateş ediyordu ve polis geldi. Beştepe'ye gelince orada kaldık, TÜRKSAT'a gidemedik' ifadelerini kullandı.
'Bu organizasyon FETÖ'nün yapmış olduğu bir organizasyondur' diyen Karlıdağ, 'Normalde cemaatin böyle şeylere karışmayan, dini yaşantısı olan bir anlayış olarak biliyordum. Dinin temelinde insanı öldürmek yoktur. Bunların örgüt olduğunu bu olayda daha net anladım. Bu darbeyi planlayan, organize eden FETÖ'dür. Çünkü bu kadar birbiri ile ilgisi olmayan, birbirini tanımayan insanların bir araya gelip spontane yapacakları bir eylem değildir. Cemaatlerde buluşma ve haberleşme sözlü olur. Toplantıda ayın şu günü şurada buluşalım şeklinde konuşulur. Ona göre herkesin haberi olmuş olur. Farklı bir gelişme olursa kişinin evine gelinir. Biz bodrum kattan üst kata çıktık. Dışarıdaki uçakların Meclisi, Cumhurbaşkanlığını bombaladığını, tankların vatandaşı ezdiğini, TEM daire başkanının infaz edildiğini, polislerden ve vatandaşlardan şehitlerin olduğunu bilmiyorduk. Aşağı inip teslim olduk. Etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istiyorum. Vatandaşın bu FETÖ'nün bir terör örgütü olduğunu görmesini istiyorum' dedi.
FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişiminde Jandarma Genel Komutanlığında yaşanan olaylara ilişkin 244 şüphelinin yer aldığı iddianamede, darbe şüphelisi eski Jandarma Muhabere Astsubay Çavuş Abdülkadir Baytak’ın sıkıyönetimin darbe olduğunu bilmediği yönündeki savunması dikkat çekti.
FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminde Jandarma Genel Komutanlığında yaşanan olaylara ilişkin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede 244 şüpheli yer alıyor. Şüpheliler, 'anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs, silahlı terör örgütü üyesi olmak, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, askeri komutanlıkların gasbı ve silahlı terör örgütü yöneticisi olmak' gibi suçlardan hakim karşısına çıkacak.
İddianamede, Karargahta meydana gelen olaylarla ilgili şüphelilerin ifadelerinin yer aldığı bölümde, Bilgi Sistemi Operatörü olarak görev yapan darbe şüphelisi Jandarma Muhabere Astsubay Çavuş Abdülkadir Baytak, olay tarihinde yıllık izinde olduğunu, 17'sinde nişanı olduğunu ve Genel Komutanlığa elbiselerini almak için gittiğini beyan ederek, 'Ben oraya gidip elbiselerimi alacaktım, sonrasında AŞTİ'ye giderek, bilet alıp tekrardan gelip saat 01.00'e kadar iş yerinde bekleyecektim. İş yerinde bölük komutanı 'sıkıyönetim ilan edilmiş, hiç kimse bir yere ayrılmıyor' dedi. Ben sıkıyönetimin darbe olduğunu bile o gün orada öğrendim, ben sıkıyönetimin ne olduğunu bile bilmiyordum, bize darbe olduğunu bile söylemediler. Arkadaşlarla birlikte benim gitmem gerekiyor, pazar günü nişanım var dedim. Bizi bırakmadılar, Yarbay Yusuf Köz toplantı salonuna milleti getiriyordu, bize 'bunlara göz kulak olun' dedi. Bize dediler ki ben ile arkadaşım Abdülhamit, o da benim aynı odada çalışıyoruz onunla birlikte, 'bunların başında durun' dediler, her birimizi bir köşeye koydular. 'Hiç bir yere ayrılmayın, açıklama yapacağız' dediler, biz de orada bekledik. Olay bu şekilde, bizi askerlerin başında beklettiler, benim nişanım vardı pazar günü ama gidemedim. Benim FETÖ paralel devlet yapılanması ile herhangi bir irtibatım yok' ifadelerinde bulundu.
İddianamede, Astsubay Çavuş Baytak'ın, beraberindeki bir üsteğmen ve yüzbaşıyla, rehin alınan personeli Sükan Toplantı Salonu'na getirdiklerinin tespit edildiği bilgisi yer alıyor.
DARBECİ YARBAY: 'SALAKLAR NİYE ATEŞ EDİYORSUNUZ SİZE KİM EMİR VERDİ, SİZİN YÜZÜNÜZDEN ERKEN BAŞLADI'
Darbe girişimi sırasında Jandarma Genel Komutanlığında yaşanan olaylara ilişkin iddianamede, eski Yüzbaşı Harun Aydın ve eski Yarbay Bülent Ak'ın sıkıyönetimin devam ettiğine dair komutan adına sahte mesaj çektikleri ve yaşanan arbede sonucu darbe girişimine erken başladıkları yönünde müşteki ifadeleri yer aldı.
FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminde Jandarma Genel Komutanlığında yaşanan olaylara ilişkin hazırlanan iddianame tamamlandı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede 244 şüpheli yer alıyor. Şüpheliler, 'anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs, silahlı terör örgütü üyesi olmak, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, askeri komutanlıkların gasbı ve silahlı terör örgütü yöneticisi olmak' gibi suçlardan hakim karşısına çıkacak.
İddianamede yer alan müştekilerden Jandarma Uzman Çavuş Tahir Altıntaş, o gece kayıt nöbetçisiyken Yüzbaşı Harun Aydın'ın yanına gelerek kendisine, 'Bu saatten sonra bu rütbeliden habersiz hiçbir şey yapmayacaksın, mesaj çıkarmayacaksın, mesaj çekmeyeceksin, telefon kullanmayacaksın, dışarıdan gelen telefonlara hiçbir şekilde bakmayacaksın' diye yüksek sesle bağırdığını ifade etti. Ne olduğunu anlayamadığını dile getiren Altıntaş, 'Daha sonra Harekat Yıldırım mesajı geldi, Yüzbaşı Aydın mesajı hemen çıkarmamı istedi. Bende çıkardım, ne olduğunu görmedim. Muhabere merkezine devamlı Harekat Yıldırım mesajları geliyordu. Saat 02.00-03.00 sıralarında İl Jandarma Ankara'dan Harekat Yıldırım mesajı geldi. Üç yıl boyunca hiç görmemiştim Ankara'dan geldiğini, mesajda Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Galip Mendi ismi yazıyordu. Mesajda sıkıyönetim emirlerine ya da kurallarına uyulmaması gerektiği yazılıydı. Bunu Yüzbaşı Harun Aydın'a diğer şahısların yanında söyledim. Yüzbaşı Harun Aydın da mesajı hemen bir yere götürdü. Yarbay Bülent Ak ile birlikte içeri geldiler. Sıkıyönetimin devam ettiğine dair komutan adına mesaj çekeceğiz diye kendi aralarında konuştular. Yarbay Bülent Ak, 'F klavyen iyi mi' diye bana sordu. Bende sahte mesaj çekeceklerini anlayarak iyi değil diyerek geri çekildim. Yarbay Bülent Ak ve Yüzbaşı Harun Aydın MEDAS bilgisayarının başına oturdular. Astsubay Ayhan Ceylan da yanlarındaydı. Yarbay Bülent Ak cep telefonu ile biriyle konuşuyordu, 'mesaja kimin ismini açalım' diye soruyordu. Karşıdaki şahıs telefonu kapatınca TAFİKS iç hatlardan biriyle konuştu. Mesajı yazıp çektiler' ifadelerini kullandı.
İddianamede, göre olay gecesi nizamiyede görevli olan diğer bir müşteki Jandarma Uzman Çavuş Küçük Muzaffer Alıç'ın ifadesine de yer verildi. Jandarma Uzman Çavuş Küçük Muzaffer Alıç ifadesinde, Albay Ali Demir, Albay Nurettin Alkan, Albay Güven Şağban ve Albay Aziz Yılmaz'ın dışarıdan nizamiye ön kısmına kadar gelerek içeride bulunan darbeci askerlere 'Ne yapıyorsunuz devlete karşı gelmeyin, açın şu kapıları' diye bağırdıklarını söyleyerek, 'İçeride bulunan ismini bilmediğim üzerinde tören kıyafeti bulunan yarbay rütbeli komutan nizamiyenin ön kısmında konuşlandırılan teğmenlere hitaben, 'Konuşturmayın şunları, kelepçeleyip alın' diyerek bağırdı ve teğmenler müdahale etmeye başladı. Bu esnada çıkan arbedede Albay Nurettin Alkan ismini bilmediğim bir teğmen tarafından vuruldu. Albay Güven Şağban da teğmenler tarafından içeriye alınarak burada kelepçelendi. Albay Ali Demir ve Albay Aziz Yılmaz vurulan Albay Nurettin Alkan'ı sürükleyerek nizamiye önünden uzaklaştırmaya çalıştıkları esnada Muhabere Başçavuş Sadık Elçik, Albay Ali Demir'i nizamiyenin iç kısmına çekmeye çalıştı ancak çekemedi. Yaralı albay ve yanında bulunan iki albay ayrıldıktan sonra üzerinde tören kıyafeti bulunan yarbay rütbeli komutan teğmenlere hitaben, 'Salaklar niye ateş ediyorsunuz size kim emir verdi, sizin yüzünüzden erken başladı' dedi ve daha sonra telsizden 'Türk Silahları Kuvvetleri yönetime el koydu, bu bir sıkıyönetim halidir, darbe başladı' diye anons geçti' dedi.
İddianamede yer alan şüpheliler, 'anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs, silahlı terör örgütü üyesi olmak, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, askeri komutanlıkların gasbı ve silahlı terör örgütü yöneticisi olmak' gibi suçlardan hakim karşısına çıkacak.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-29 Haziran (2017) 'Ankara Darbe Yap./Jand.Gn.Komutanlığı 244 sanık' davası
(08 Temmuz 2017, 13:46)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: