Muvazzaf bir subay tarafından Ergenekon savcılarına gönderilen ihbar mektubunda ´Kaos Planı´nı hazırlayan ekipte yer aldığı ileri sürülen isimlerden biri de Tümgeneral Mustafa Bakıcı. Tümgeneralin adı daha önce Ergenekon davası sanığı ve Karargah Evleri örgütlenmesinde yer alan genç teğmenlere yaptığı moral ziyaretiyle gündeme gelmişti.
Kaos Planı ile Ergenekon arasındaki bağlantılar güçleniyor
Muvazzaf bir subay tarafından Ergenekon savcılarına gönderilen ihbar mektubunda ´Kaos Planı´nı hazırlayan ekipte yer aldığı ileri sürülen isimlerden biri de Tümgeneral Mustafa Bakıcı. Tümgeneralin adı daha önce Ergenekon davası sanığı ve Karargah Evleri örgütlenmesinde yer alan genç teğmenlere yaptığı moral ziyaretiyle gündeme gelmişti.
Tümgeneralin adı daha önce Ergenekon davası sanığı genç teğmenlere yaptığı moral ziyaretiyle gündeme gelmişti. Soruşturmada adları Karargah Evleri´nde geçen teğmenler Mehmet Ali Çelebi ve Noyan Çalıkuşu, İstanbul Cumhuriyet Savcılığı´ndaki ifadelerinde bu ziyaretten bahsetmişti. İki teğmen gözaltına alınmaları üzerine o dönem tuğgeneral rütbesinde olan Mustafa Bakıcı´nın kendilerini ziyaret ettiğini anlatmıştı. Teğmenler görüşmede Bakıcı´nın kendilerine Genelkurmay Başkanı´nın size selamı var. (Kemal ve Neriman) Aydın kardeşleri tanırım, iyi insanlardır, onlarla görüşmenizde sakınca yok. dediğini aktarmıştı.
Ergenekon örgütü Karargah Evleri yapılanmasıyla TSK´ya sızdı
MİT´in, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı´na gönderdiği 330 sayfalık raporda, ´Karargah Evleri Projesi´nin tüm detaylarına yer verilmişti. Ergenekon sanıklarının, Harp Okulu öğrencileri ve genç teğmenlerle karargah evlerinde temas kurduğu ileri sürülüyor. Yine etki altına alınan askeri öğrenci ve teğmenlerin, Hizbuttahrir gibi yasadışı örgütlere sızılmasında kullanıldığı da iddia edilmişti. Neriman ve Kemal Aydın kardeşler ise askeri öğrencilere ve teğmenlere eğitim verdiği, onların kurmay subay olmaları için çalışmalar yaptıkları öne sürülmüştü. ( Zaman)
´Karargah Evleri´nin Karargah´a da sızdığı Kaos Planı´yla ortaya çıktı. Genelkurmay aylardır bu gizli yapılanmayı soruşturuyormuş gibi yapıp dosyayı rafa kaldırdı
Kamuoyunun gündemine ilk kez Savcı Zekeriya Öz´ün yürüttüğü Ergenekon soruşturması kapsamında 21 Mart 2008 tarihinde İşçi Partisi genel merkezinde yapılan aramada ele geçirilen bir belgeyle gelen, dışarıdan sivillerin de katıldığı TSK içindeki ´Karargah Evleri´ oluşumunun aslında çok daha önce 2005 yılında MİT tarafından Genelkurmay´a bildirildiği ortaya çıkmıştı. Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz konuya dahil olur olmaz bu yönde soruşturmayı genişletmiş ve MİT tarafından konuyla ilgili dosya verildiğini öğrendiği Genelkurmay´a ´Durum ne, soruşturma ne aşamada?´ diye sorması üzerine o zamana kadar herhangi bir soruşturma başlatılmadığı ortaya çıkmıştı. Savcı Öz´ün adeta dürtmesiyle başlatılmak zorunda kaldığı anlaşılan askeri soruşturma ise başlangıcından günümüze iki yıldır tuhaf gelişmelere sahne oldu ve olmaya da devam ediyor.
Karargah Evleri, ordu içinde gücünü korumaya çalışan bir cuntasal yapılanma mı?
Askeri soruşturmayı yürüten iki askeri savcının birbirlerini aklamak için evrak sahteciliği yaptığı ortaya çıkmıştı. Haklarında başka iddialar da bulunan bu savcılardan biri kısa süre önce görevden alınmış diğerinin de adi bir suç çetesine üyeliği tespit edilince sivil mahkeme tarafından tutuklanıp cezaevine gönderilmişti. Her defasında dikkat çeken ayrıntı ise, bu koğuşturmayı yapanların askeri makamlar değil sivil makamlar olması oldu. Kamuoyunda askerlerin Karargah Evleri soruşturmasını savsaklandığı kanısı hakim. Ama niçin savsaklanıyor? Soruşturma niçin karartılmaya çalışılıyor? Yoksa örgütlenme çok yaygın ve derinlere iniyor da bu sebeple sessizce bir temizlik operasyonu yürütülüyor mu? Bu iyimser bakış.. Ama ya tersi doğru ise, ya bu oluşuma karşı asker içinde herhangi bir şey yapılmıyorsa? Son Kaos Planı olayına Karargah´taki üst düzey komutanların da bulaştığı ortaya çıktı. İşte ´Islak İmza´ skandalı zaten kamuoyunda yaygın olan bu kanaati doğrulamış oldu. Genelkurmayın Ergenekon ve Temizöz soruşturmalarına konu olan subaylara sahip çıkıp hala görevde tutmaya devam etmesi de kamuoyundaki bu kanıyı pekiştirmişti. Karargah Evleri, ordu içinde gücünü korumaya çalışan bir cuntasal yapılanma mı ve askeri darbe tehlikesi devam ediyor mu?.. Bu soruların cevabı sanıyoruz ´Islak İmza´ ile biraz daha aydınlanmış oldu.
Kaos Planı Ergenekon kapsamında soruşturuluyor. Ergenekon savcıları, darbeci ekip dağıtılsa bile hareketi sürdürmesi planlanmış ve hala varlığını sürdüren İdhar´ın (yığınağın, kadrolaşmanın) izini sürüyor.
Karargah Evleri cuntasal yapılanmasının askeri darbe tehlikesi devam ediyor mu?
Ergenekon iddianamesinde, darbe slaytlarında, ´Bu sadece askerlerin planladığı bir girişim değil sivillerle ortaklaşa yürütülen bir girişimdir. Darbeci ekip dağıtılsa bile hareketi sürdürecek İDHARIN (yığınağın, kadrolaşmanın) yapılması öngörülmüştür. Genelkurmay Bşk. ÖZKÖK tarafından girişim önlendiğine göre, hareketi devam ettirmek üzere yapılan kadrolaşma bugün devam etmektedir. Çünkü Org.ÖZKÖK herhangi bir tasfiye yapmamıştır´ ifadesi dikkat çekmişti.
Herşeyi 2009´a göre ayarladık
Tutuklu sanık emekli Albay Hasan Atilla Uğur´un 9 Ocak 2008´de A. A. ile yaptığı telefon konuşmasında da özetle A. A.´nın ?Her şey 2009´a göre biz ayarladık...? dediği, Uğur´un ?Her şeyi. Paşam, hiç merak etme gelince konuşacağız? dediği, iddianamede ´2009 yılı içerisinde elde edilen darbe planları ile ilgili bir beklenti içerisinde oldukları´ değerlendirmesiyle yer aldı.
Alparslan Arslan da darbe bekliyordu
Bir Ergenekon eylemi olan Danıştay saldırısının tetikçisi Alparslan Arslan´ın da yakalandığında ´Yakında darbe olacak, beni kurtaracaklar´ dediği gündeme gelmişti. Ergenekon iddianamelerinde Danıştay tetikçisi Alparslan Arslan´ın cinayeti işledikten sonra yakalansa da yapılacak darbenin ardından serbest bırakılacağına inandırıldığının altı çizilmişti. Arslan´ın Danıştay saldırısının hemen ardından yakalanması üzerine polise Siz kimsiniz be, birkaç ay sonra darbe olacak ve ben elimi kolumu sallaya sallaya dışarıya çıkacağım. dediği belirtilmişti. Arslan, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi´ndeki bir duruşmada da ´Yakında darbe olacak ve ben serbest kalacağım.´ diye bağırmıştı. 2007 yılında öldürülen gazeteci Hrant Dink´in avukatı Fethiye Çetin de ´Hrant´ı öldürenler 2009´da yapılması planlanan darbeyle serbest kalmayı düşünüyorlardı´ şeklinde bir açıklama yapmıştı.
İlhan Selçuk´tan Eruygur´a: Bir kez daha yenilen tarafta olursak, hiç istemiyorum. Bundan korkuyorum
Darbe bekleyen sadece o değildi Ergenekon´un üst düzey yöneticisi olduğu iddiasıyla yargılanan emekli Orgeneral Şener Eruygur, Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz ve Eldiven kod adlı darbe planları yapmıştı. Mustafa Balbay´ın darbe günlüklerindeki 16 Ocak 2004 tarihli notta, İlhan Selçuk´un, Şener Eruygur´a Biz sizinle beraberiz. Bir kez daha yenilen tarafta olursak, hiç istemiyorum. Bundan korkuyorum dediği belirtiliyor. Selçuk, Madanoğlu cuntası ile birlikte darbe hazırlığı yaptığı iddiasıyla cezaevinde yatmıştı.
Veli Küçük: Yakın gelecekte darbe olacak
Veli Küçük, 2003´te Alman National Zeitung gazetesine Uzun bir süredir darbe olmadı. Bunu büyük bir hata olarak görüyorum. Ancak yakın bir gelecekte darbe olacak demişti.
Alemdaroğlu-Sayın: 2008 Mart´ında 1960 darbesi gibi bir darbe yapılacak
Eski İstanbul Üniversitesi Rektörü Kemal Alemdaroğlu ile Ümit Sayın´ın konuşmalarında, TSK´da emir-komuta zinciri dışında 2008 Mart´ında 1960 darbesi gibi bir darbe yapılacağı ifadelerinin geçtiği iddianameye girmişti.
Belge İşçi Partisi´nde bulundu
Kamuoyunun gündemine İsmail Küçükkaya´nın Akşam´daki haberiyle gelen Karargah Evleri, Ergenekon Soruşturması´na Doğu Perinçek ile girdi. 23 Mart´ta gözaltında ifadesine başvurulan Perinçek´e yöneltilen sorulardan bir tanesi de Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları ile buluşmasıydı. İşçi Partisi (İP) yeni bir oluşum içine girmiş, buna göre evler kurulmuştu. Bu oluşuma Karargah Evleri adı verilmişti. Bu evlere zaman zaman Alevi kökenli subaylar ve askeri öğrenciler geliyordu. Bir de Erzincanlı Balaban aşireti mensupları ile buluşmalar sağlanıyordu. Bu oluşumun Doğu Perinçek´e sorulmasının nedeni ise İP genel merkezinde yapılan aramada ele geçirilen bir CD´ydi. İP´in dördüncü katında bulunan CD açıldığında içinden Çok Gizli damgalı, beş sayfalık bir belge çıkmıştı. Bu MİT´in Genelkurmay Başkanlığı´na gönderdiği, Konu: İP/Karargah Evleri başlıklı belgeydi.
İşçi Partisi ve Alevi kesimin yanı sıra bazı TSK mensupları ve memurların da katılımıyla, emperyalistlerle Cumhuriyet karşıtları, yıkıcıları ile mücadele amacıyla bir harekat başlatıldığı yönünde hassas kaynaktan bilgiler intikal etmiştir. Yürütülecek bu çalışmalarda hiçbir kurum ve oluşumun zarar görmemesi için ´Karargah Evleri´ adı altında çekirdek kadroların oluşturulmasının öngörüldüğü alınan bilgilerdendir. Bilgisiyle başlayan beş sayfalık yazı, oluşumun tüm şemasını ortaya koyuyor. Oluşumun en tepe noktasında İbrahim Aslan yazılı. Aslan´a bağlı olarak, İ. Yaşar Salihoğlu-Türkiyem Topluluğu ve Askeri Kesim-Albay Cengiz Köylü isimleri var. Askeri kesim de iki gruba ayrılmış: Birinci grup, Harp Akademisi başlığını taşıyor. Burada yine Albay Cengiz Köylü ismi ile karşılaşıyoruz. Alb. Köylü´nün dışında Alb. Yavuz Göker, Alb. Turan Toker, Fırat Kaymakçıoğlu, Hasan Günay Aktaş, Osman Şen, Mahmut Melih Başdemir, Y. Selim Özmen, Rıza Okur ile ismi tespit edilemeyen Turan soyadlı bir kişi ile soyadı bilinmeyen Kemal adında birisinin isimleri geçiyor. Askeri Kesim başlığının altındaki ikinci bölüm ise Hava Harp Okulu´na ayrılmış. Burada da yine soyadı tespit edilemeyen Binbaşı Bülent var. Bnb. Bülent isminin altında oluşumla ilişkileri bulunan öğrenciler sıralanıyor: Ozan Nizam, Gökhan Gülşen, Cihan Akyol, Alper Özkan, Emre Yılmaz, Çağdaş Doğan, Onur Sönmez, İbrahim Polat. Hava Harp Okulu´ndaki örgütlenme sırf bu isimlerle sınırlı değil. Destek sağlayanlar bölümünde ise; Alb. Sinan Kesici, Dr. Rıza Kurna var. Hemen altında ise TSK´da görev yapan sivil memurlara sıra gelmiş; Gönül Temiz, Nesime Akbulut tespit edilen iki isim.
Ordu içinde gücünü korumaya çalışan bir cuntasal yapılanma mı var?
Karargah Evleri soruşturmasını inanılmaz şekilde birbirlerini aklamak amacıyla evrak sahteciliği yaptıkları ortaya çıkan ve bu sebeple haklarında Yunak Cumhuriyet Başsavcılığı´nca suç duyurusu yapılan, bu suç duyurusu dikkate alınmazsa resen soruşturma başlatılacağı belirtilen askeri savcılar yürütüyor. Bu sahteciliği yapan savcılardan Mehmet Çelik ise kısa süre önce görevden alınmıştı. Soruşturmayı yürütmesine göz yumulan askeri Savcı Üçok´un son marifeti ise tutuklanmasına yol açan adi bir çete suçuna katılması oldu. Askeri savcıların yürüttüğü Karargah Evleri operasyonundaki tuhaflıklar ?Aynı suçtan muvazzaf subayları tutuklayan Ergenekon savcılarının önü mü kesilmek isteniyor? sorusunu gündeme getirmişti. İşçi Partisi´nin TSK´ya sızma projesi olarak bilinen ´Karargah Evleri´ ile ilgili soruşturmanın TSK ayağında başlangıcından beri tuhaf gelişmeler yaşanıyor. Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz´ün MİT tarafından konuyla ilgili dosya verildiğini öğrendiği Genelkurmay´a ´Durum ne, soruşturma ne aşamada?´ diye sorması üzerine soruşturma başlatmak zorunda kaldığı anlaşılan askeri savcılığın soruşturmanın başlangıcından beri gösterdiği tuhaflıklar giderek artmış, adeta canlı yayında takip ettiğimiz ve soruşturmanın üstünün örtülmek istendiği izlenimini giderek netleştiren ayrıntıların sayısı 10´a ulaşmıştı. Islak İmza skandalının ve ihbar mektubunun ortaya çıkması, bu izlenimin ne kadar gerçekçi olduğunu somut şekilde teyit etmiş oldu. ´Biz personelimizi böyle koruruz´ diyen bir askeri savcılığın Karargah Evleri gibi Islak İmza konusunu da soruşturmayacağı, soruşturmayı zamana yayarak üstünü örtmeye çalışacağı artık bir iddia olmaktan öteye geçiyor.
Planın Ergenekon´la bağlantısı çok açık
: Planı kim sızdırdı diyorlar? Orası apaçık belli... Plan, 12 Haziran tarihinde Ergenekon sanığı olan Albay Levent Göktaş´ın avukatı emekli asker avukat Serdar Öztürk´ün ofisindeki aramada çıktı. Ki kendisi de şimdi bir Ergenekon sanığı... Plan, Ergenekon´a sızdırıldı, oradan da yargıya ulaştı. Biraz kafa yoranlar, içinde hükümete ve cemaatlere karşı tamamı yasadışı komplolar, provokatif eylemler, yalan ve çarpıtma planları bulunan bir belgenin Ergenekon´un elinde ne aradığını da kolaylıkla anlayabilirler. CHP Lideri zamanlamanın tesadüf olamayacağını iddia ederek ima yoluyla bir şeyler söylemeye çalışıyor. Peki, böyle bir planın Ergenekon´da çıkması tesadüf mü? Aynı amaç, aynı eylem, aynı hedef birliğinin bundan daha açık delili olabilir mi? Bir muhalefet liderinin biraz demokrasi derdi varsa önce bu soruyu sorması gerekmez mi?
(30 Ekim 2009, 12:45)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Mustafa Karaalioğlu, Star
´AKP ve Gülen´i Bitirme Planı´ manşetlerimiz
Askerlerin soruşturmalara müdahalesi
Askerlerin organize şekilde Ergenekon savcılarından delil kaçırmaları
Karargah Evleri soruşturmasının askerlerce savsaklanması
Şemdinli Davası´nın askerlerce örtbas edilmesi