Kayseri'de, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) finans kaynaklarına yönelik soruşturma kapsamında haklarında dava açılan, aralarında eski AK Parti İl Başkanı Ömer Dengiz ve Kayseri Ticaret Odası (KTO) Başkanı Mahmut Hiçyılmaz'ın da bulunduğu 17'si tutuklu 71 iş adamının yargılanmasına başlandı.
10.06.2017 18:22 Kayseri'de, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) finans kaynaklarına yönelik soruşturma kapsamında haklarında dava açılan, aralarında eski AK Parti İl Başkanı Ömer Dengiz ve Kayseri Ticaret Odası (KTO) Başkanı Mahmut Hiçyılmaz'ın da bulunduğu 17'si tutuklu 71 iş adamının yargılanmasına başlandı.
06.06.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın ilk duruşmasına, tutuklu sanıklar ile bazı tutuksuz sanıklar ve avukatları katıldı. Mahkeme heyeti, kimlik tespitinin ardından tutuklu sanıklara savunmalarını yapmaları için söz verdi.
Sanık Abdullah Eraslan, FETÖ üyesi olmadığını iddia etti. 15 Temmuz hain darbe girişimini lanetlediğini belirten Eraslan, 'Ben, ülkesi için üreten bir iş adamıydım. Silahlı terör örgütü üyesi olarak anılmak beni çok üzüyor. Ben bu örgüt adına ne para topladım ne de başka bir şey yaptım. Sadece bir arkadaşımın daveti üzerine bir defa iftar yemeğine gittim.' diye konuştu.
Bu yapıya finans sağladığı yönündeki iddiaların asılsız olduğunu öne süren Eraslan, şöyle devam etti:
'İddianamede, bu yapıya ait olan bir üniversite kampüsü içerisinde yurt yaptırarak yapıya finans sağlamakla suçlanıyorum. O üniversitenin açılışını dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül yaptı. Ben de anne ve babamın adına yurt yaptırmak istiyordum. Açılışını Cumhurbaşkanının yaptığı kampüsün içine yurt yaptırmakta da sakınca görmediğim için yaptırdım.'
Hakkındaki suçlamaları kabul etmeyen sanık Mustafa Öztürk ise kızının, İstikbal Koleji'nde okuduğu için kendisinin bu yapıyla ilişkilendirildiğini söyledi.
2004-2006 yıllarında 'Sızıntı' dergisi abonesi olduğunu söyleyen Öztürk, 'Dönem dönem toplantılara gittim ama ben örgüt gönülden bağlı biri değilim. Sadece birkaç kez toplantısına gittim. Bir kere de yurt dışı gezisine gittim. Nijerya'ya düzenlenen bu gezide, hastane yaptırmak için para toplandı. Ben de bir miktar verdim.' diye konuştu.
Sanık Seyit Sevim de suçlamaları kabul etmediğini, umreye giderken ücretini taksitle ödemek için Bank Asya'dan kredi kartı aldığını iddia etti.
Metin Filiz de 2000'li yılların ortalarında Kayseri Genç Sanayici İşadamları ve Yöneticileri Derneği'ne üye (GESİAD) olduğunu ancak 17 Aralık sürecinden önce istifa ettiği belirtti.
Sanık Cüneyt Gazezoğlu da bir dönem yapının düzenlediği sohbetlere katıldığını belirterek, şunları kaydetti:
'Günahkar bir insandım. Bu toplantılarda Allah, Kur'an, Peygamber sevgisini öğrendim. Namaz kılmaya başladım ama 17 Aralık'tan sonra hiçbir toplantıya katılmadım. Benim sağlık sorunlarım var, tedavi olmam gerekiyor. Çocuklarımı babasız bırakmak istemiyorum. 11 yaşındaki oğlum en son görüştüğümüzde bana, 'Baba ne suç işlesem yanına gelebilirim' diye sordu.'
Eski AK Parti İl Başkan Yardımcısı Bülent Ünsal da 17 Aralık sürecinden önce AK Parti'deki görevi gereği malum yapıyla içli dışlı olduğunu söyledi.
7 Haziran 2015 seçimlerinde aday adayı olduğunu belirten Ünsal, 'Aday adaylığım, adaylık sürecine geçseydi ben şu an burada olmayacaktım. Ben il başkan yardımcılığı görevim sürecinde AK Parti'ye 15 bin üye kazandırdım. Ailemi, işimi bırakıp AK Parti için çalıştım ama şimdi AK Parti hükümetini devirmeye teşebbüsle suçlanıyorum. Ben cemaatin değil, AK Parti'nin evladıyım.' dedi.
Tutuklu sanıklardan Bülent Ünsal yaptığı savunmada 'Ben, cemaatin değil, AK Parti'nin evladıyım. Burç Eğitim Vakfı'nda görev aldım. Görevde olduğum süre, Ak Parti ile Cemaatin dirsek temasında olduğunda bir dönem idi. KHK ile kapatılan GESİAD'a olağan genel kuruluna divan başkanlığı yaptım. 9 kişilik ABD ziyaretinde bulunan isimlerden biriyim. Teksas İmamı bizi Fetullah Gülen'e götürdü. Gülen ziyarette 'İki kardeş iseniz, yatırımlarınızın birini ABD diğerini de Türkiye'de yapın' şeklinde tavsiyelerde bulundu. Cemaatin oturmalarına katılma nedenim dini hassasiyetlerimden kaynaklıdır. Bu oturmalara müteahhit Suat A gibi önemli isimlerde katılıyordu. Evimde ele geçen 6 adet 1 dolar, çocuğum düğünü için alınmış ve hatıra olarak saklanmış paralardır. Ben, Cumhuriyet Başsavcılığına verilen dilekçede yazıldığı gibi örgütün sağlık konusunda yetkili 4 kişiden biri değilim. Star Gazetesinin aboneliğinin artırılması için komisyona seçildim. Kendim 10 gazete aldım' dedi.
Tutuklu sanıklardan Mustafa Özlütürk savunmasında, 'GESİAD üyeliğim tamamen ticari menfaat için yaptım. Dönemin Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki'nin başkanlığı yaptığı ve 180 kişinin katıldığı Nijerya'ya gittim. Ziyaret sonunda Özhaseki başkanlığında hastane yapılması için para toplandı. Ben de bu şekilde para yardımında bulundum. Cemaat toplantılarına 2010 yılında 7-8 defa katıldım' diye konuştu.
Davanın ilk duruşmasının öğleden sonraki oturumuna, tutuklu sanıklar ile bazı tutuksuz sanıklar ve avukatları katıldı. Mahkeme heyeti, kimlik tespitinin ardından tutuklu sanıklara savunmalarını yapmaları için söz verdi.
Tutuklu sanık Mustafa Özkeçeci, ayakkabı işiyle uğraştığını belirtti. Borç yükü altında olduğunu ve üçüncü kez iflasla karşı karşıya kaldığını ifade eden Özkeçeci, FETÖ'nün kurumlarına herhangi bir yardımda bulunmadığını öne sürdü.
Bank Asya'daki hesapların, çocuklarının okul harçlarını yatırmak için açıldığını kaydeden Özkeçeci, 'Kendi hesabım üzerinden okullarına olan harcı yatıramazdım. Çünkü 20'den fazla icra dosyam var. Bu nedenle çocuklarımın adına hesap açtım. Bu yapıyla 1995-2000 yılları arasında irtibatım oldu. Şu an işlerim yine kötü gidiyor. 10 aydır tutukluyum. Tam işlerim yoluna girdi derken üçüncü kez iflasın eşiğine geldik. Suçsuzum ve tahliyemi istiyorum.' dedi.
Sanık iş adamı Suat Somyürek de hakkındaki suçlamaları kabul etmedi.
FETÖ'nün 15 Temmuz 2016'daki hain darbe girişimini lanetlediğini vurgulayan Somyürek, bu yüzden hakim karşısında olmaktan utanç duyduğunu dile getirdi.
GESİAD üyeliğinin eski yıllara dayandığını, sosyal ve ticari ilişkilerini geliştirmek için buraya üye olduğunu savunan Somyürek, şöyle konuştu:
'O dönemde bu derneğin terör örgütüyle ilgili bir faaliyeti yoktu. 2014-2015 yıllarında Bank Asya hesabımda para bulundu. Yurt dışı gezisi için turizm şirketine buradan para yolladım ancak diğer birkaç bankada çok daha fazla miktarlarda paramız var. Eğer bu bankaya destek olmak isteseydim bu yüklü miktarları o bankaya aktarırdım. Çok büyük bir şirketin CEO'suyum. Evimde 1 dolar bulundu, evimde bir tane değil 9 tane bir dolar vardı. Yurt dışına çok sık çıkan herkeste bir dolar olabilir. Ayrıca basına bu bir dolar olayı yansıdığında ben bunları imha etme gereği bile duymadım. Çünkü bunun FETÖ ile ilişkilendirileceğini düşünmedim. Hain darbenin yapıldığı 15 Temmuz günü akaryakıt satmamakla suçlanıyoruz. Halbuki sadece 41 dakika gibi bir sürede satış olmamış. Benim o gece WhatsApp grubundan istasyon çalışanlarına attığım mesajlar mevcut. Saat 23.00 vardiyası biten personeli geri istasyona çağırdım ve hiç değilse bu şekilde bir katkımız olsun istedim. 'Allah böyle bir geceyi bir daha yaşatmasın.' diye attığım mesajlar da var. Kamera kayıtları yok diye suçlanıyoruz ancak kamera arızasından dolayı bilgim dahilinde olmadan 18 Haziran'da İstanbul'a gönderilmiş. Keşke kamera kayıtları olsaydı çünkü burada hem satışlarımız hem ışıkları kapatmadığımız, işletmenin işlerine devam ettiği görülecekti. MASAK raporunda da Z raporlarında da o gün yaptığımız satışlar görülüyor.'
Savunmasına ağlayarak devam eden Somyürek, yarın oğlu ve kendisinin de doğum günü olduğuna dikkati çekti. Somyürek, oğlunun doğum gününü kutladı.
Ağabey Fatih Somyürek ise GESİAD yönetiminde 2013'te yer aldığını, dernek hakkında dedikodular çıkınca da istifa ettiğini bildirdi.
Derneğin toplantılarına katıldığını belirten Somyürek, 'Yarım saat Kur'an-ı Kerim ya da Risale okunurdu. Sonra namaz, güzel ahlak üzerine sohbet edilirdi. Hakkımda konuşan gizli tanıkların iddialarını kabul etmiyorum. Tahliyemi istiyorum.' ifadelerini kullandı.
Duruşmaya, yarın devam edilecek.
07.06.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Kayseri'de görülen, 22'si tutuklu 71 sanıklı FETÖ/PDY terör örgütü davasının tutuklu sanıklardan Mehmet Kıranatlı, 'Bu FETÖ olayını ben otoyola benzetiyorum. Devlet çok güzel bir otoyol yapmış ve bizlerin hizmetine sunmuş. Biz de o otoyolu kullanarak gideceğimiz yerlere gidip gelmişiz. Ancak bir süre sonda devlet, bu otoyoldan geçişi ve bu yolun kullanışını yasaklamış. Biz de tamam demişiz, bundan sonra o yolu kullanmamışız. Fakat devlet, 'bu yetmez, geçmişte bu yolu kullandığınız için de şu kadar ceza ödeyeceksiniz' diyor. Bu hain darbe girişiminin gelişimi ve şu anki durumu, aynen bu otoyol hikayesine benziyor' dedi.
Kayseri 2'nci Ağır Ceza Mehkemesi'ndeki davanın dün başlayan duruşmasının bugünkü bölümünde, tutuklu sanıkların savunmalarına devam edildi. Tutuklu işadamı Veyis Niyazioğlu, bütün terör örgütlerini lanetlediğini belirterek, şunları söyledi:
'Yahyalı ilçesinde kendi halinde ticaretle uğraşan bir kişiyim. Hakkımdaki bütün iddiaları reddediyorum. Terör örgütüyle bağlantılı olduğu belirtilen Bank Asya ile ticari anlamda işlemlerim oldu, bunun dışında hiçbir bağım olmadı. Bu dava nedeniyle 10 aydır tutukluyum. 3 çocuğum bunların okullarında okudu. Her baba gibi ben de çocuklarımın iyi bir eğitim almasını istediğim için ve o dönemde bu okullar vitrinde olduğu için, ben de çocuklarımı oraya gönderdim. Ayrıca, benim telefonumda Bylock ve Eagle programları yok. Sadece dünyada 130 milyon kişinin kullandığı Coco programını kullandım.'
Sanıklardan, kapatılan Kimse Yok mu Derneği Kayseri Şubesi'nin eski Başkanı Abdurrahman Haskaraman'ın oğlu Enes Haskaraman, hiçbir örgüte üye olmadığını, hatta 5 yıl öncesine kadar İstanbul, İzmir ve Ankara'da yaşadığını, babasının hastalanmasının ardından Kayseri'ye geldiğini bildirdi. Haskaraman, 'Terör örgütü ile bağlantılı olduğu için kapatılan Bank Asya'ya para yatırdığım ve bankaya böylece maddi destek sağladığım iddia ediliyor. Asla böyle bir şey yok. Ben, 1999'da Bank Asya ile ticari anlamda çalışmaya başladım. Bu banka aracılığıyla ben bir kere de o zamanlar arkadaşım olduğunu sandığım ABD'deki Maksut İlhan Elçi'ye master yapması için 8 bin 100 dolar gönderdim. Bankadaki hesabımdaki toplam para trafiği 1 milyon 400 bin TL'dir. 17-25 Aralık'tan hemen sonra ise bankadaki hesabımı sıfırladım. Hiçbir şekilde himmet parası, kurban parası vermedim, toplantılarına katılmadım, ancak 10 aydır esir tutuluyorum. Masumiyetimi ispat ettiğimi düşünüyorum ve tahliyemi talep ediyorum' diye konuştu.
Tutuklu sanıklardan işadamı Memiş Alemdaroğlu ise, terör örgütlerinin hepsini lanetlediğini ifade ettiği savunmasında, 'Kapatılan GESİAD ve Kimse Yok mu Derneği'nin yönetiminde bulundum. Ancak, GESİAD'daki görevim yedek üyelikti ve hiçbir imza atmadım. O dönemde Kimse Yok mu Derneği devletin desteklediği bir dernekti. Buraya yapılan bağışlar, vergiden düşüyordu' dedi.
Alemdaroğlu, 'İmzasız e-posta ihbarlarının dikkate alınmayacağını sayın Başbakan söyledi' deyince mahkeme başkanı, 'İmzasız ihbarları atanlar bulunur, burada da ifade verirler. Bulunamazlarsa yapılacak birşey yok' karşılığını verdi.
Alemdaroğlu, 2014-2015 yıllarında sosyal medyadaki hesaplarında terörist başı Fetullah Gülen, kapatılan Zaman Gazetesi ve ABD'deki NBA'de spor hayatını sürdüren basketbolcu Enes Kanter ile ilgili yaptığı paylaşımlardan pişman olduğunu söyledi.
2007'DE GÜLEN'İ ZİYARET ETTİM
FETÖ/PDY terör örgütü ile bağlantılı olduğu gerekçesi ile kapatılan Ufuk Özel Eğitim Kurumları'nın kurucusu ve yöneticisi olan işadamı Mustafa Kilci, bütün çalışmalarını tamamen hayır amaçlı yaptığını belirterek, şunları söyledi:
'Bu eğitim kurumunun kurucusu ve yöneticisiydim. Ancak 2011 yılında ortaklıktan ve yöneticilikten tamamen ayrıldım. 2014 yılında da bu kurumun adı Nezahet olarak değiştirildi. Kayseri'deki bazı sohbet toplantılarına katıldım. 2012 yılına kadar da Zaman Gazetesi aboneliğim sürdü. 2007 yılında 9 işadamıyla ABD'ye gittim ve burada Fetullah Gülen'i de ziyaret ettim. ABD ziyaretini, kapatılan TUSKON aracılığıyla yaptık. Görüşmede, o günlerde gündemde olan Ermeni tasarısı, ABD ile ticaret gibi konuları konuştuk. Aynı günün akşamı da Türkiye'ye döndük. Kimsenin gizli hesaplarını bilmiyorum.'
Kapatılan Battalgazi Eğitim Kurumlarının eski yöneticisi işadamı Hamit Kıranatlı da hakkındaki iddiaları kabul etmediğini belirterek, savunmasında şunları söyledi:
''Kayseri'de 40 yıldır iş hayatının içinde olan, girişken, iş bitirici birisi olarak tanınırım. Her ihtiyaç sahibi gelir ve beni bulur. İddianamede, örgüt içinde aktif rol aldığım belirtilmiş. Alçak darbe girişimini gerçekleştirenlere göz yumanlarla, içinden çıktıkları orduya kurşun sıkan hain darbecilere engel olamayan askeri yetkililer suçlu değiller de ben mi suçluyum? Bu arada gerçekten Allah rızası için, gerçekten samimi duygularla, ABD'deki bir eğitim kurumuna da 160 bin dolar yardımda bulunduk. Keşke yapmasaydık. Örgütün mütevelli heyeti toplantılarına katıldığım iddia ediliyor. Ben, 2003-2011 yılları arasında sadece dini sohbet toplantılarına katıldım. Örgüte bilerek ya da isteyerek hiçbir zaman maddi destek sağlamadım. Sadece dini toplantılarda sadaka şeklinde az miktarda paralar verdim. Çocuklarımı bu örgütün okullarına gönderdim. İddianameyi hazırlayan bürokratların çocukları da o okullarda okumuştur. Bank Asya ile çalıştım. Çünkü o dönemde yasal kurulmuş, faaliyetleri devlet denetiminde olan bir bankaydı. Bu banka ile çalışmakta bir mahsur görmedik. Bu ülkenin kötülüğünü isteyen herkesin ve her türlü örgütün Allah belasını versin. Koyu bir Beşiktaşlıyım. Gezi olayları sırasında Beşiktaş'ın Çarşı grubundan birileri de olaylara destek vermekten yargılandı ve ceza aldı. O zaman tüm Beşiktaşlılar da mı suçlu oldu? Böyle bir şey olabilir mi?'
Hamit Kıranatlı'ın savunmasını yapmasının ardından mahkeme heyeti başkanı, tutuklu kardeşi Mehmet Kıranatlı'ya söz verdi. Kardeş Kıranatlı da hakkındaki suçlamaları kabul etmediğini belirterek, '15 Temmuz hain darbe girişimini kim yaptıysa lanetliyorum. İddianameyi hazırlayan savcının çocuğunun da bu örgütün okullarında okuduğu söyleniyor. Evimde bulunan 1 dolarlar ise kızımın biriktirdiği harçlıklarıdır. Bizler, kuyumculukla uğraşıyoruz ve hızlı para sirkülasyonları yaşıyoruz. Her anne ve baba gibi ben de çocuklarımın en iyi eğitimi almasını istedim. Çocuklarım, bu okulların sınavlarına girdiler ve çok iyi puanlar aldıkları için bana okul ücretlerinde indirim de uyguladılar' dedi.
'GÜL TAVSİYE ETTİ, BİZ DE YARDIM ETTİK'
Kapatılan Melikşah Üniversitesi'ne de yardım ettiğini kaydeden Mehmet Kıranatlı, otoyol benzetmesi yaparak savunmasını şöyle yaptı:
''Melikşah Üniversitesi'nin açılış programına, 11'inci Cumhurbaşkanımız sayın Abdullah Gül de katılmıştı. Gül konuşmasında, bu tür eğitim kurumlarına maddi ve manevi destek vermenin çok hayırlı bir iş olacağını söyleyince, ben de bu sözlerden kendime vazife çıkardım ve okula 40 bin euro bağışta bulundum. Sonra malum grup terörist ilan ediliyor ve onlarla bağlantılı olan okullar, işyerleri kapatılıyor. Ben, bu durumu, otoyola benzetiyorum. Devlet, çok güzel bir otoyol yapıyor ve bizler de o yolu kullanıyoruz. Her yere kolayca ve konforlu bir şekilde gidebiliyoruz. Ancak bir zaman geliyor ve devlet 'artık bu yolu kullanmayacaksınız' diyor. Biz de tamam diyoruz ve artık o yolu kullanmıyoruz ama devlet, 'Hayır, bu yetmez. Siz bir de bu otoyolu kullandığınız için bu kadar cezayı ödeyeceksiniz' diyor. Bu hain darbe girişiminin gelişimi ve şu anki durumu, aynen bu otoyol hikayesine benziyor.'
Tutuklu yargılanan işadamı Osman Köseoğlu ise, 17-25 Aralık'tan önce bazı ev toplantıları yaptıklarını, bu toplantılarda dini konular, iş konuları, yeni fikirler ve sporun konuşulduğunu bildirdi. Köseoğlu, 'Gülen'i hiçbir zaman otorite olarak kabul etmedim. 17-25 Aralık'tan sonra ise yaptıklarını gördüm ve tüm ilişkilerimi kestim. Çocuklarımı bunların okullarına gönderdim ama okulları değiştirmek için çabalarım oldu. Ancak kızımın okulunu değiştirmesi sonucu psikolojik sıkıntı yaşayacağını uzmanlar söyleyince, şimdilik kaydıyla okula devam etti. Örgüt üyeliği suçlamalarını kesinlikle kabul etmiyorum. Yaklaşık 15 yıldır, iş için ABD'ye gidip geliyorum. Ancak, Gülen'i hiç ziyaret etmedim. Ben, eğitimimi Kayseri dışında daha çok da İstanbul'da tamamladım. Kur'an-ı Kerim'i okumayı bilmiyordum, ancak 10 aylık tutukluluk sürecinde cezaevinde öğrendim' dedi.
08.06.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın üçüncü gün oturumuna, tutuklu sanıklar ile bazı tutuksuz sanıklar ve avukatları katıldı.
Tutuklu sanık İsmail Saffet Baktır, yaptığı savunmada, çocuklarının indirim kazandığı için FETÖ ile bağlantılı okullara gönderdiğini, polis aramasında evinde çıkan yayınların suç unsuru oluşturduğunu düşünmediğini kaydetti.
FETÖ üyesi olmadığını iddia eden Baktır, 'Bu örgüt adına para toplamadım. Katıldığım sohbet toplantılarında himmet, kurban, gazete, burs vermedim ve istemedim.' diye konuştu.
KHK ile kapatılan Battalgazi Eğitim Kurumları yönetimine 'Allah rızası' için katıldığını savunan tutuklu sanık Orhan Topçuhasanoğlu da kendisini yönetime girmesi için örgütün 'il imamı' Sıtkı Baş'ın telkin ettiğini söyledi.
Süleyman Gürkök de 'Ben bir hukukçuyum. İnsan haklarını ihlal eden terör örgütü üyesi olamam. Ben bu vatan için ölmeyi göze almış birisiyim.' dedi.
Davalarda FETÖ sanıklarını savunduğu için tutuklandığını iddia eden Gürkök, kendini şöyle savundu:
'FETÖ suçlusunu savunmakta suç. İddianamede 'FETÖ suçlusu eşinin avukatı oldu' diye bir ibare var. Bu çok zoruma gitti. İnsan eşi için ölür. Ben nasıl onun avukatı olmayayım. Eşimin gözaltı sürecinde müdafiliğini yaparken ben de gözaltına alındım. Ben siyasal iktidarın telkinlerine uymak zorunda değilim. Siyasi iktidar isteği eylemi suç tanımına sokamaz. Siyasi iktidarın suç tespit etme, suç tarihi tayin etmek yetkisi yoktur.'
Duruşmada tutuklu sanıklar Şaban Hasçalık ve Hüsamettin Keçeci de savunma yaptı.
Mahkeme heyeti duruşmayı 21 Haziran'a erteledi.
DAVA
Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen FETÖ/PDY soruşturması kapsamında, aralarından eski AK Parti İl Başkanı Ömer Dengiz, Kayseri Ticaret Odası Başkanı Mahmut Hiçyılmaz, iş adamları Fatih ve Suat Somyürek, Abdullah Eraslan, Elif Bozdağ, Ersin Kıranatlıoğlu'nun da bulunduğu 71 kişinin, 'Anayasayı ihlal, Türkiye Cumhuriyeti'ni devirmeye teşebbüs, silahlı terör örgütü üyesi olmak ve terörizmin finansmanının önlenmesi hakkındaki kanuna muhalefet' suçlarından cezalandırılmaları isteniyor.
Paralel yapı-01 Mart (2017) 'Kayseri İşadamları Yapılanması 71 sanık' davası
(10 Haziran 2017, 18:22)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: