Kars'ta Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin bir davaya daha başlandı. 14. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı Lojistik Destek Taburunda görevli 2'si tutuklu 28 askeri personelin savunmalarına geçildi. Kars'ta darbe girişimine ilişkin açılmış çok sayıda dava bulunuyor.
10.06.2017 18:04 Kars'ta Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin davada yargılanmalarına başlanan 14. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı Lojistik Destek Taburunda görevli 2'si tutuklu 28 askeri personelin savunmalarına geçildi.
05.06.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Kars 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki davanın ilk duruşmasına, dönemin 14. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı Lojistik Destek Taburunda görevli bir yüzbaşı, 5 üsteğmen, 2'si tutuklu 21 astsubay ve bir uzman onbaşıdan oluşan 28 askeri personelin tamamı katıldı.
Adliye binasında daha önce konferans salonu olarak kullanılan 150 kişilik salonda görülen duruşmada, sanık avukatları ve sanık yakınları da hazır bulundu.
Duruşmada, sanıkların kimlik tespiti ve iddianamenin okunması sonrası savunmaların alınmasına başlandı.
Savunması alınan tutuklu sanıklardan eski Astsubay Koray Çağlar, terör örgütü FETÖ ile herhangi bir bağlantısının bulunmadığını, örgütün herhangi bir okulunda da öğrenim görmediğini savundu.
'Alarm, silah başına' mesajı
Olay günü kışlada bulundukları alanda internetin çok az çektiğini, bunun için de olayları takip etmek gibi bir şansının olmadığını iddia eden Çağlar, 'Tabur binasında bir askeri durdurarak ne olduğunu sordum 'ne olduğunu bilmiyoruz alarm verildi' dedi. Bu sırada darbe girişimine ilişkin başka bir davada tutuklu yargılanan Tabur Komutanı Binbaşı Çetin Aydoğan tarafından taburun WhatsApp grubundan 'Alarm, silah başına' şeklinde mesajı geldi. Hücum yeleği, kompozit başlık ve silahımı alarak içtima alanına gittim. Çetin Aydoğan daha sonra içtima alanına gelerek nizamiye bölgesinde görev almamızı söyledi.' dedi.
Çağlar, görevlendirildikleri yerlere gittiklerini ve önlem aldıklarını ifade ederek, şunları söyledi:
'15 Temmuz günü binbaşı Aydoğan'ın aracı önde hareket ederek biz de onu takip ederek araçlarla ana nizamiye kapısına geldik. Aydoğan araç şoförlerine emir vererek araçların duracakları yerlere yönlendirdi daha sonra askerlerin de görevlendirmelerini yaptı. Aydoğan'ın emriyle burada uygulama yaparak araçları kontrol ettik. Hiç bir aracı istikametinden çıkartmadım.'
'Tugay komutanı Avcı, saçma emirler vermiş'
Darbe girişimini ilerleyen saatlerde öğrendiklerini savunan Çağlar, 'Olay günü saat 01.00 sıralarında Tabur Komutanı Binbaşı Aydoğan olayları öğrenmek amacıyla yanımızdan ayrıldı. Saat 02.00 - 02.30 sularında olayın mahiyetini öğrendik. Aydoğan gelip Tugay Komutanı Tuğgeneral Ali Avcı'nın saçma sapan emirler verdiğini söyledi. Olayı öğrendikten sonra toplu bulunduğumuz yerden ayrıldık.' diye konuştu.
Tutuklu sanıklardan eski Astsubay Taha Boğaçhan Aktolun da savunmasında dönemin tabur komutanı Binbaşı Aydoğan'ın 'silah başına' emriyle üstünü değiştirerek kışlaya gittiğini belirtti.
Alarm üzerine sadece kendi personeline haber verdiğini anlatan Aktolun, şunları kaydetti:
'Terör saldırısı olabileceğini düşündüm. Ailemi aradım İstanbul'daki Boğaz Köprüsü'nün kapatıldığını söyledim, ne olduğunu sordum, hatta savaş çıktığını sandım. Önlem almak amacıyla nizamiye kapısına gittik. Aydoğan, 'bombalı araçla saldırı olabileceğini, dikkatli olmamızı' söyledi. Araçları durdurarak vatandaşları bilgilendirdim. Burada bizi 3 kişinin gizli çektiğini gördüm. Aydoğan'a bilgi verdim, 3 kişi daha sonra Aydoğan ile görüştü ama ne görüştüklerini bilmiyorum.'
Tutuksuz yargılanan sanıklardan Astsubay Selçuk Türk savunmasında, başka bir davadan tutuklu bulunan Binbaşı Sami Büberci'nin darbe girişiminin yaşandığı gecede kara havacılık faaliyetlerinin iptal edildiğini söylediğini ve 9. Kolordu Harekat Merkezini arayarak konu hakkında bilgi aldığını anlattı.
Türk, Kurmay Başkanı Yarbay Serkan Polat ve Binbaşı Erdinç Serçe'nin harekat merkezi odasına geldiğini ifade ederek, 'Binbaşı Sami Büberci bana 'tugay komutanı alarm verdi, tugay komutanının tabur komutanlarına emrini tebliğ et, tüm askerleri uyandırsınlar silah ve mühimmat dağıtılsın. Araçlar harekete hazır hale getirilsin' emrini ilet diye bana emir verdi. Ben de harekat merkezinde bulunan dahili sabit telefonla tabur komutanlarını arayarak alarm emrini ilettim.' diye konuştu.
Haber merkezi nöbetçisinin Evrak Yönetim Sistemi'ne (EYS) gelen bir evrak üzerine kendisini uyardığını anlatan Türk, savunmasında şunları beyan etti:
'Nöbetçi Astsubay beni dahili telefondan aradı ve bana 'bir evrak geldi EYS'ye aktarıyorum oradan takip et' dedi. Bilgisayarı açıp EYS uygulamasına girdim, evrak Genelkurmay Başkanlığından geliyordu, ekleri vardı. Konusu yanlış hatırlamıyorsam sıkıyönetim emir ve talimatı direktifi gibi bir şeydi. Ben hemen evrakın çıktısını aldım ve içeriğine bakmadan Binbaşı Sami Büberci'ye teslim ettim. Kurmay Başkanı Yarbay Serkan Polat ve Binbaşı Erdinç Serçe duvarda asılı bulunan büyük şehir haritasına bakıyorlardı. Serkan Polat, Binbaşı Erdinç Serçe'ye 4 GZBT Valilik emniyetini 4 GZBT de kışlanın emniyetini alsın emrini verdi. Kurmay Başkanı Serkan Polat bana hitaben 'izinler iptal edildi' emrini verdi. Ben de bu emri birlik komutanlarına, rütbeli askerlere telefonla ilettim.'
9. Kolordu ve 3. Ordu telefonlarına cevap vermeyin emri
Türk, başka bir davadan tutuklu bulunan ve örgütün sözde sıkıyönetim komutanı Tuğgeneral Ali Avcı'nın darbe girişimin yaşandığı gecede televizyonları kapatma emrini verdiğini iddia ederek, savunmasına şöyle devam etti:
'Tugay Komutanı Tuğgeneral Ali Avcı Harekat Merkezine girdi ve 'kapatın şu televizyonu, televizyon açılmayacak' emrini verdi. Ardından Harekat Merkezi içerisinde bulunan televizyon hemen kapatıldı. Kurmay Başkanı Yarbay Serkan Polat cep telefonuyla sürekli birileriyle görüşme yapıyordu. Saat 01.00 sıralarında Yarbay Serkan Polat Harekat Merkezinde bulunan Binbaşı Cemal Sudaş'a hitaben 'İl Emniyet Müdürlüğü işbirliği yapmıyor bunu ceride defterini yaz' emrini verdi. Saat 03.00 sıralarında 9. Kolordu Harekat Merkezinden bizim Harekat Merkezimiz arandı 9. Kolordu Hareket Merkezi nöbetçi astsubayı bana '9. Kolordu Komutanının emridir. Dışarıda personel ve araç varsa kışlaya geri dönsün' dedi. Ben de hemen bu emri Kurmay Başkanı Yarbay Serkan Polat'a ilettim. Kurmay Başkanı Yarbay Serkan Polat da Harekat Merkezinde bulunan herkese hitaben 'Kolordu Komutanı görevinden alındı, biraz sonra tutuklanacak o yüzden emirleri dinlemiyoruz. Kolordudan gelen telefonlara bundan sonra bakılmayacak, kolorduyla görüşmeyeceksiniz' emrini verdi.'
Türk, Yarbay Serkan Polat'ın emriyle Ordu Harekat Merkezi'nin yanlış bilgilendirildiğini aktardı.
3. Ordu Harekat Merkezinden arayan bir görevlinin Binbaşı Cemal Sudaş ile görüştüğünü söyleyen Türk, savunmasını şöyle tamamladı:
'Binbaşı Cemal Sudaş bize '3. Ordu bize dışarıda birliğiniz var mı diye sordu ben de benim bilgim yok Kurmay Başkanını arayıp sorup size geri döneyim' diye söyledi. ve ardından Serkan Polat'ı cep telefonundan arayarak bu durumu iletti. Daha sonra Kurmay Başkanı Serkan Polat'ın kendisine 'Dışarıda birliğimiz yok tüm birlikler kışlalarına çekildi. Tugay Komutanı da kışlada dedi' diye söyledi. Bu bilgileri 3. Ordu Harekat Merkezine bildirdi. 3. Ordu Harekat Merkezinden tekrar arayan Yarbay bana 'gece dışarıda birliğimiz yok dediniz ancak biraz önce 9. Kolordu Komutanı televizyonda Kars'ta küçük bir problemin olduğunu söyledi. Kars'ta son durum nedir?' diye sordu. Ben de kendisine bilmediğimi ve öğrenip bilgi vereceğimi söyledim. Tugay Komutanının odasına gittim, odada Kurmay Başkanı Serkan Polat ile Tugay Komutanı Ali Avcı oturuyordu. Ali Avcı'ya '3. Ordu dışarıda birliğimizin olup olmadığını soruyor' dedim. O da bana 'Bundan sonra ordunun telefonlarına da bakmayacaksınız hiçbir telefona cevap vermeyeceksiniz' dedi. Ben de bu emrin ardından ne yapacağımı bilemediğim için dışarı bahçeye çıktım.'
Dava, sanık sayısı fazlalığı nedeniyle yarına ertelendi.
06.06.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Kars 2. Ağır Ceza Mahkemesinde dün başlayan davanın bugünkü duruşmasına, dönemin 14. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı Lojistik Destek Taburunda görevli bir yüzbaşı, 5 üsteğmen, 2'si tutuklu 21 astsubay ve bir uzman onbaşıdan oluşan 28 askeri personelin tamamı katıldı.
Sanık avukatları ile yakınlarının da hazır bulunduğu duruşmada, dün ifadelerinin alınmasına başlanan sanıkların tamamı savunma yaptı.
Duruşmada darbe girişiminin yaşandığı gece, askerlerce kameralarına el konulduğu belirtilen gazeteciler ile bazı askerler de 'tanık' olarak dinlenildi.
Tutuklu sanık eski astsubay Yılmazali Akbaş, savunmasında Üsteğmen Semih Havan'ın araması ve alarm emrinin verilmesiyle kışlaya gittiğini belirtti.
Kışlada kıyafetini değiştirip silahlarını alıp dışarı çıktıklarını anlatan Akbaş, 'Dışarı çıktığımızda, halen başka bir davada tutuklu yargılanan dönemin Lojistik Destek Tabur Komutanı olan eski binbaşı Çetin Aydoğan'a ne olduğunu sorduk, o da bilgisinin olmadığını ancak terör saldırısı olabileceğini, araçlara binerek nizamiye yolunda yol tedbiri alıp emniyet amaçlı bekleyeceğimizi söyledi. Daha sonra araçlara binerek kışlanın kapısına gelerek emniyet aldık.' ifadesini kullandı.
Akbaş, 15 Temmuz darbe girişiminin yaşandığı gece telefonlarına mesaj geldiğini anlatarak, 'Saat 00.30 sularında telefonlarımıza 'emir komuta kademesi içerisinde emirlere riayet ediniz' şeklinde mesaj geldi. İlerleyen saatlerde telefonlarda haberlere bakmaya başladık. Türk Silahlı Kuvvetlerinin yönetime el koyduğunu, Meclisin bombalandığını öğrendik. Bu işte bir gariplik olduğunu Aydoğan'a söyledik. Aydoğan, 'Siz beklemede kalın hiçbir şeye müdahale etmeyin' dedi kışlaya gitti bir süre sonra geri geldi. Daha sonra bütün araçlar ve askerleri içeriye çekti.' şeklinde savunma yaptı.
Eski Binbaşı Aydoğan da bu davada 'tanık' olarak verdiği ifadede, 15 Temmuz gecesi kışlalardan çıkan zırhlı araçlara şaşırdığını ve ilk alarma bir anlam veremediğini söyledi.
Örgütün sözde 'Sıkıyönetim Komutanı' olmakla suçlanan dönemin 14. Mekanize Piyade Tugay Komutanı olan eski Tuğgeneral Ali Avcı'nın kendilerini toplantıya çağırdığını ifade eden Aydoğan, şunları ifade etti:
'Ali Avcı bizi hızlı şekilde çağırmıştı, ben de toplantıya gitmiştim. Ben toplantıya gittiğimde ve toplantı öncesinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın herhangi bir konuşması yoktu. Toplantıdan sonra geri döndüm ve askerleri görevlendirdim. Görevlendirme yaptığım yer kışla içerisindeydi. Terör saldırısı olabileceğini düşündük. Kışla emniyetini almak için birkaç araçta bomba araması yaptık. Olayları öğrendikten sonra 9. Kolorduyu arayarak bilgi aldım.' ifadelerini kullandı.
Gazetecilerin kameralarına el koyup, görüntüleri silmişler
'Tanık' olarak dinlenilen gazetecilerden O.A, ifadesinde, darbe girişiminin yaşandığı gecede aralarında iş bölümü yaptıklarını ve kendilerinin de Hafız Hakkı Paşa Kışlasına gittiklerini belirterek, '3 kişi kışlanın önüne gittik. O güzergaha gittiğimizde marketin dışından görüntü almaya çalıştık. Dışarıda bekleyen rütbeli ve erler vardı. Bize seslendiler gazeteci olduğumuzu onlara belirttik. Darbe girişimi olduğunu da söyledik. Buna rağmen silah doğrulttular eller yukarı dediler, kimliklerimizi, kameramızı aldılar, görüntülerimizi sildiler.' dedi.
Diğer tanıklardan gazeteci U.A ise 15 Temmuz darbe girişiminin yaşandığı gecede kışla önünde yaşananları anlatarak şunları kaydetti:
'Televizyonlarda gördüğümüz haberler üzerine burada da bir hareketlilik olabileceğini düşündük. Şehirde birkaç yerde askeri hareketlilik yaşandı. Biz de askerlerin ve tankların çıkışını çekmek için kışlanın önüne gittik. Askerler kapıda bekliyorlardı, araçlarda arama yapıyorlardı. Daha sonra bize silah doğrultarak ellerimizi kaldırmamızı söylediler, ellerim havadayken kameramı aldılar. Askerler kameraya bakıp çektiğimiz görüntüleri sildiler. Bu sırada kışladan tanklar çıkmaya başlamıştı.'
Dün başlayan davanın bugünkü duruşmasında, bazın sanıkların ifadelerinin alınması sonrası tanıklar dinlenildi.
Tanıkların ifadesinin alınmasının ardından söz alan sanık avukatları, müvekkillerinin FETÖ ile bağlantısının bulunmadığını, asker olmaları nedeniyle kendilerine gelen emirleri uyguladıklarını öne sürerek, tahliye ve beraat talebinde bulundu.
Mahkeme heyeti, tutuksuz sanıklardan üsteğmenler Ahmet Gürfidan, Ramazan Dede ve Astsubay Selçuk Türk'ün karakola imza atma yükümlülüklerinin kaldırılmasına, tutuklu sanıklar eski astsubaylar Taha Boğaçhan Aktolun ve Koray Çağlar'ın bu yükümlülüğünün devamına karar verdi.
Haklarında adli kontrol şartı bulunan sanıklar hakkındaki bu tedbirlerin de sürmesini kararlaştıran heyet, eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı 21 Eylül 2017 tarihine erteledi.
DARBE DAVALARI
Öte yandan Kars'ta 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin açılmış çok sayıda başka dava daha bulunuyor.
Paralel yapı-05 Haziran (2017) 'Kars Darbe Yap./14.Mek.Piy.Tug.Komutanlığı 28 sanık' davası
Paralel yapı-21 Nisan (2017) 'Kars Darbe Yap./14.Mek.Piy.Tug.Kom.1.Tank Taburu 36 sanık' davası
Paralel yapı-26 Mayıs (2017) 'Kars Darbe Yap./İl Jandarma Komutanlığı 11 sanık' davası
Paralel yapı-18 Mayıs (2017) 'Kars Darbe Yap./Sarıkamış 9. Komando Tugay Komutanlığı 26 sanık' davası
Paralel yapı-15 Mayıs (2017) 'Kars Darbe Yap./14.Mek.Piy.Tug.Kom.1.Mek.Piyade Taburu 15 sanık' davası
Paralel yapı-03 Mayıs (2017) 'Kars Darbe Yap./14.Mek.Piy.Tug.Kom.2.Mek.Piyade Taburu 24 sanık' davası
Paralel yapı-21 Nisan (2017) 'Kars Darbe Yap./14.Mek.Piy.Tug.Kom.2.Tank Taburu 41 sanık' davası
Paralel yapı-03 Nisan (2017) 'Kars Darbe Yap./Belediye Bşk.Murtaza Karaçanta'nın Evine Baskın 27 sanık' davası
Paralel yapı-24 Şubat (2017) 'Kars Darbe Yap./14.Mek.Piy.Tug.Komutanlığı 17 sanık' davası
(10 Haziran 2017, 18:04)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: