Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) 'Ankara Çubuk Merkez Mütevelli Heyeti Yapılanması' ve FETÖ ile iltisaklı okulların yönetici ile çalışanlarının da aralarında bulunduğu 24'ü tutuklu, 78 kişi hakkında açılan davaya başlandı.
08.06.2017 17:47 Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) 'Ankara Çubuk Merkez Mütevelli Heyeti Yapılanması' ve FETÖ ile iltisaklı okulların yönetici ile çalışanlarının da aralarında bulunduğu 24'ü tutuklu, 78 kişi hakkında açılan davaya başlandı.
05.06.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davaya sanıklar, avukatları ve yakınları katıldı.
Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmada, 2010-2013 yıllarında FETÖ'nün sözde 'Çubuk imamı' olduğu iddia edilen Onur Torgaylı savunma yaptı.
Hakkındaki iddiaların somut olgulara dayanmadığını, Çubuk'ta bulunduğu sırada iş yerlerine uğradığı esnafların kulaktan dolma ifadeleri nedeniyle tutuklu olduğunu savundu.
Muhafazakar bir anlayışa sahip olduğunu, bunu bilen çevresindekilerin kimi zaman dini konularda yönelttiği sorularına cevap verdiği için 'Onur hoca' olarak da bilindiğini savunan Torgaylı, örgüte gelir sağlamak adına himmet toplantıları düzenlemediğini öne sürdü.
'Sözde terör örgütü' açıklaması
Savcılık sorgusunda silahlı terör örgütü FETÖ için 'Sözde terör örgütü' ifadeleri kullandığı hatırlatılması üzerine sanık Torgaylı 'Sözde terör örgütü ifadesini, üzerime atılı hiçbir suçu kabul etmemek için kullandım. İfadem alındığı sırada 'Bu darbeyi yapanların Allah belasını versin' demiştim. Bu sözlerimin tutanaklara geçip geçmediğini bilmiyorum. Milletimizin birliğine ve bütünlüğüne yapılmış darbeleri kınıyorum.' ifadesini kullandı.
FETÖ'ye ile iltisaklı kurumlarda çalıştığına dair SGK kaydının olmasına rağmen fiili olarak bu iş yerlerinde görev yapmadığı iddialarını kabul etmediğini belirten Torgaylı, Mahkeme Başkanı Sabahattin Sarıdoğan'ın, birlikte çalıştığı birkaç isimi saymasını istemesi üzerine şirketin küçük olduğunu iddia ederek sadece Mahmut isimli bir kişinin ismini verebildi.
Torgaylı, örgütün şifreli yazışma programı 'ByLock'u kullanmadığını iddia etmesi üzerine Mahkeme Başkanı Sarıdoğan, sanığın söz konusu program üzerinde yaptığı yazışmaları okudu.
Yazışmaları kabul etmediğini ifade eden Torgaylı, 'ByLock kullanıcısı olduğumu reddediyorum, böyle bir şey kullandığımı hatırlamıyorum. ByLock kullanmanın örgüte mensubiyet anlamında olamayacağına dair haberler okudum.' dedi.
Mahkeme Başkanı Sarıdoğan'ın 'Tanıklar, tanımadıkları bir insan için FETÖ'nün 2013 yılına kadar Çubuk temsilciliğini yaptığını söylesinler ki? İlginç değil mi? Durup dururken neden aleyhinize böyle ifade versinler?' sorusuna sanık Torgaylı, '15 Temmuz'dan sonra halktan bir hassasiyet oluştu. Bazı insanlar mesnetsiz ifadelerde bulundular. Bir iki esnaf ziyaretinde bulunduğum için böyle ifadeler vermiş olabilirler.' iddiasında bulundu.
Torgaylı, üniversite yıllarında cemaatle ilişkisinin olup olmadığına yönelik soruya ise 'İlla ki bir irtibatımız olmuştur ama doğrudan bir bağım olmamıştır. Burada ifade edecek kadar net hatırlamıyorum.' cevabını verdi.
Darbe girişimini 'FETÖ yaptı' diyemedi
Sanık Abdullah Kırım da iddianamede FETÖ'ye finans sağladığı belirtilen Baraj Özel Eğitim Kurumları A.Ş'ye yaklaşık 10 yıldır ortak olduğunu beyan etti.
İddianamede yer alan, şirketin hisselerinin bir kısmını 500 bin lira karşılığında almasına rağmen başka bir kurumda asgari ücretle çalıştığı hususunun doğru olduğunu söyleyen Kırım, şirkete ortaklık amacının eğitime destek vererek, 'Devlete, millete fayda sağlamak' olduğunu, gelir beklentisinin olmadığını öne sürdü.
Kırım, şirkete bağlı eğitim kurumlarının yasal zeminde hareket ettiğini belirterek, 'Bilerek ve isteyerek bir suç işlemedim.' savunmasını yaptı.
FETÖ'nün talimatıyla faaliyetlerde bulunduğu yönündeki suçlamaları kabul etmediğini dile getiren sanık Kırım, savcılık aşamasında verdiği ifadede, 'Darbe girişimini kim yaptı bilmiyorum.' sözlerinin farklı algılandığını bildirerek, darbe girişiminde bulunanların cezalandırılmasını istediğini kaydetti.
Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Sarıdoğan, sanığa 'Darbe girişimini kim yaptı?' sorusunu yöneltti. Sanık Kırım, 'Halen kafam karmakarışık, o konuda bir fikrim yok ama şu konuda kafam çok net, bu darbeyi kim yaptıysa cezasını bulmasını istiyorum.' cevabını verdi.
'Haberim olmadan şirket ortağı yapmışlar'
Tutuksuz sanık Halit Metin Ekici ise 2012'de cemaat üyelerinin kendisini arayarak kurulacak bir eğitim kurumu için oluşturulacak idari heyette yer almasını istediğini, bunun üzerine kedisine verilen evrakları okumadan imzaladığını söyledi.
İlerleyen dönemlerde örgüte ait Baraj Özel Eğitim Kurumları AŞ'ye yüzde 20 hisse oranında ortak olduğunu öğrendiğini belirten Ekici, 'Ben bunlara inanmıştım. Sadece idari heyet için imza attım. Çok sonradan beni arayarak şirket yönetim kurulu toplantısı olacağını söylediler. Şaşırdım, neyin toplantısı diye sordum. Araştırınca idari heyet için verdiğim imza ile beni şirket ortağı yapmışlar.' diye konuştu.
Daha sonra yine kendisine ulaşan FETÖ'cülerin adına olan hisseleri davanın diğer sanığı Alparslan Küsmez'e devretmesini istediğini anlatan Ekici, şöyle devam etti:
'Buradaki sanıkların hiçbiri beni tanımaz ben de onları tanımam. Çubuk'a ifade vermeye giderken hissedarı olduğum okulu ilk kez gördüm. 2015'te 'bu kurumların devrini acaba devlete mi versek' diye düşündüm. Bana, 'devlet üzerine gelir' dediler ben de hisseleri Küsmez'e devrettim. Hisselerin adıma yapıldığı zaman da bu hisseleri devrettiğim zaman da bir kuruş para vermedim.'
Örgütten kurtulduğu için kurban kesmiş
Sözde 'Çubuk imamı' olduğu belirlenen firari sanık Ahmet Tavlaşoğlu ile Osman isimli bir cemaat üyesinin daveti üzerine sohbetlere katıldığını anlatan Ekici, '5 ya da 6 yıl boyunca bu sohbetlere düzenli olmamak şartıyla gittim. Adamaların temelinde para varmış, paran yoksa sen de yoksun. Bunun üzerine 2011'de cemaatten tamamen bağlarımı kestim. 'Elhamdülillah kurtuldum' diye bir de kurban kestim.' diyerek savunmasını tamamladı.
'Allah belalarını versin'
Sanık Alparslan Küsmez de dini hassasiyetleri gereği maneviyatını zinde tutmak için bir zamanlar cemaatin sohbetlerine gittiğini söyledi.
Ticaretine katkı sağlamak için TUSKON'a üye olduğunu, bu yapının o dönem legal bir çizgide bulunduğunu söyleyen Küsmez, 'Cemaatle ilişkim arada bir katıldığım sohbetlerden ibaretti. 17-25 Aralık'tan sonra tamamen irtibatımı kestim. Cemaatin gerçek yüzünü gördüm ve ayrıldım. 15 Temmuz'dan sonra demokrasi nöbetlerine ailemle katıldım. Kim devletimin ve milletimin karşısındaysa ben de ona karşıyım. 15 Temmuz darbesini yapanları lanetliyorum, Allah belalarını versin.' ifadelerini kullandı.
Sanıklar Adem Timur, Ali Gürdal ve Cafer Çeçen'in de savunmasının ardından duruşma yarına ertelendi.
06.06.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, FETÖ ile iltisakı nedeniyle kapatılan Özel Ahmet Doğan İlkokulunda müdürlük yapan sanık Sedat Sayal savunma yaptı.
Sayal, devlette iş bulamadığı için özel sektörde çalıştığını, bu kapsamda Bolu, Bartın, Eskişehir ve son olarak Çubuk'ta cemaate ait özel okullarda görev yaptığını anlattı.
Hakkındaki iddiaları reddeden Sayal, okulun gelirlerinin bir kısmının faturalandırılmayarak, kişilere aktarıldığı iddiasını da kabul etmediğini, müdür olarak sadece kayıtlarla ilgilendiğini, maddi konuların muhasebe biriminin işi olduğunu savundu.
Okulda sohbet toplantısı düzenlenmesinin söz konusu olmadığını ifade eden Sayal, cuma günleri öğretmenlerle yapılan toplantıların eğitimle ilgili olduğunu, bu toplantılara dışarıdan kimsenin katılmadığını öne sürdü.
Sayal, eşiyle birlikte örgüt okullarında atama usulüne göre çalıştığı iddiasını da kabul etmedi ve çalıştığı her okuldan istifa ederek ayrıldığını, yeni başladığı okula da başvuruyla kendisinin girdiğini savundu.
Örgütün haberleşme programı ByLock kullandığının tespit edildiği belirtilen Sayal, bunu reddetti. Bir başkasıyla ByLock'un indirilmesine ilişkin mesajlaşmalarının da tespit edildiğinin belirtilmesi karşısında Sayal bu kez, 'Böyle bir programı kullandığımı hatırlamıyorum' savunmasını yaptı.
'Para olmayınca bağlantı olmuyormuş'
Daha sonra örgüte finansman sağlamakla suçlanan iş adamı Ahmet Çelik dinlendi.
O dönem 'cemaat' olarak anılan örgüte ait Baraj Eğitim kurumlarına 4 katlı bina bağışladığını ve bu binaya babasının ismi verilerek yurt yapıldığını anlatan Çelik, ayrıca babasından kendisine kalan bir arsayı da okul yapılması için bağışladığını ve bu arsaya Samanyolu Ahmet Doğan İlkokulunun yapıldığını aktardı. Çelik, işlerinin çok iyi olması ve bu mallara ihtiyacının bulunmaması nedeniyle hayır için bağışta bulunduğunu savundu.
Babasından devraldığı firmada ürettiği makineleri yurt dışına sattığını belirten Çelik, yurt dışında pek çok ülkede fuarlara katıldığını, bu faaliyetlerinin örgütle ilgisinin bulunmadığını, ticari faaliyetler olduğunu öne sürdü.
Çelik, ihracat yaptığı Libya ve Suriye'deki karışıklıklar nedeniyle 2011'den sonra işlerinin çok kötü gittiğini, her şeyini kaybettiğini, 6 yıldır geçimini sağlamaya çalıştığını kaydetti.
FETÖ'yü lanetlediğini ifade eden Çelik, 'Alacaklılarım beni parayla kaçtı zannediyorlar. İki gündür burada avukatım olmadığı için bekliyorum. Allah kimseyi düşürmesin. Ne elimden devlet tutu, ne cemaat tuttu. Cemaatin okullarında çocuklarımı okuttum, evrak verdim. Evimi taşıdığım gün, cemaatin avukatı icra yolladı, çekimi ödemedim diye. 6 yıldır bunlarla bağlantım yok. 2011 yılı itibarıyla hiçbir bağlantım kalmadı. Çünkü düştüm, param yok. Para olmayınca bağlantı olmuyormuş, onu da öğrendik.' diye konuştu.
Bank Asya'da hesabı bulunmadığını ancak kredi kartı olduğunu anlatan Çelik, 'Bank Asya'ya 20 bin lira kredi kartı borcum vardı, ödeyemedim. Terör örgütünün finansman kaynağına zarar verdim, evet o kişi benim. Bütün bankalara verdiğim gibi o bankaya da zarar verdim.' ifadelerini kullandı.
Cemaat okullarında kocasıyla birlikte çalıştığı ve örgütün atama usulüne göre farklı okullarda görev yaptığı ifade edilen sanık Refika Delibaşı ise KPSS'yi kazanamayınca Kastamonu'daki Aral Fem Dershanesine başvurduğunu, kayınpederini kaybetmelerinin ardından Tunceli'ye giderek bir başka özel okulda çalışmaya başladıklarını anlattı.
Mahkeme Başkanının, örgütün mensuplarını karı koca çalıştırdığını, onları istediği yerlere gönderdiğini belirterek, kendisinin Aksaraylı, eşinin Yozgatlı olmasına ve hiçbir bağlarının bulunmamasına rağmen neden Tunceli'ye gitmeyi tercih ettiklerini sorması üzerine Delibaşı, okul müdürünün tavsiyesi nedeniyle Tunceli'ye gittiklerini kaydetti.
Tunceli'de 5 yıl kaldıklarını ve ikinci çocukları olmayınca, çocuk tedavisi için Ankara'ya gelmek istediklerini anlatan Delibaşı, bir arkadaşının vasıtasıyla Çubuk'taki Özel Ahmet Doğan okulunda işe başladığını anlattı.
Örgüt üyeliği suçlamasını kabul etmeyen Delibaşı, sohbet toplantılarına katılmadığını, himmet vermediğini, örgütün yönlendirmesiyle hareket etmediğini savundu.
-'Hayalim devlette öğretmenlik yapmak'
Sanık Meral Yılmaz ise 18 yaşında görücü usulüyle evlendiğini, başörtüsü yasağından dolayı hayalindeki üniversitede okuyamadığını, üniversiteyi dışarıdan bitirdiğini, başörtüsü yasağı kalkınca Erzurum Atatürk Üniversitesinde formasyon eğitimi aldığını anlattı.
Masraflarını karşılamak için Özel Ahmet Doğan İlkokuluna başvurduğunu dile getiren Yılmaz, orada seçmeli Kuran-ı Kerim dersi verdiğini bildirdi.
Okulda sadece cuma günleri müdürün toplantı yaptığını anlatan Yılmaz, okulun işleriyle ilgili bu toplantıların 30-40 dakika sürdüğünü, bunların cemaatin sohbet toplantısı olmadığını savundu. Yılmaz, FETÖ'yü terör örgütü olarak gördüğünü kaydetti.
Çubuk'ta fazla alternatif olmadığını, başörtüsüyle çalışma imkanı olduğu için kapatılan Özel Ahmet Doğan İlkokulunda çalışmayı tercih ettiğini öne süren Yılmaz, burada çalışması için kimsenin aracı olmadığını söyledi. Yılmaz, örgüt üyesi olmadığını, hayalinin devlette öğretmenlik yapmak olduğunu söyledi.
Sanık İlker Aydın ise geçimini sağlamak için cemaatin okullarında çalıştığını, örgüt faaliyeti sezmesi halinde işsiz kalma pahasına ayrılacağını savundu.
Aydın, avukat huzurunda savcılık ve hakimlikte verdiği ifadelerin bir kısmını reddetti.
Sohbet toplantılarına katıldığı ve FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in vaaz kasetlerini dinlediği yönündeki beyanı ile cemaat okullarında devletteki gibi rotasyon ataması yapıldığı yönündeki beyanını kabul etmediğini belirten Aydın, bu ifadelerini değiştirdiğini söyledi.
Mahkeme Başkanının 'Neden değiştirdiniz?' sorusu üzerine Aydın, ifadesine ekleme yapıldığını savundu. Başkanın, 'Ekleme yapılmaz, avukat huzurunda vermişsin.' dedi. Söz konusu ifadesinin tekrar okunmasını isteyen Aydın, 'Son zamanlarda katılmışlığım yoktu.' diye konuştu. Başkanın 'Önceki zamanlarda ne vardı' diye sorması karşısında Aydın, dini sohbetler yapıldığını, kitaplar okunduğunu kaydetti.
Savcılık ifadesindeki 'FETÖ terör örgütüdür, Gülen de örgütün lideridir.' sözleri hatırlatılan Aydın, 'Hayır, öyle demedim. Buna siz karar vereceksiniz.' dedi.
Sanıklar Emine Fidan Erdoğan, Fatih Yemişçi, Mustafa Şahin, Mustafa Özdemir, Nefide Dinçer, Ahmet Yüksel de haklarındaki suçlamaları reddederek, beraatlerini talep etti.
07.06.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, sanık Derya Dinçer savunmasında, 'Ben bu yapıya hiçbir şekilde üye olmadım, faaliyetlerine destek vermedim. Ben bu vatanın evladıyım, terör örgütü üyesi olamam. 15 Temmuz darbe girişimini lanetliyorum.' ifadelerini kullandı.
FETÖ ile bağı olduğu gerekçesiyle kapatılan Zaman gazetesinin yayın politikasını beğenmediği için 2013'te aboneliğini iptal ettirdiğini, Bank Asya'ya örgütsel amaçla para yatırmadığını öne süren Dinçer, suçlamaları kabul etmediğini beyan etti.
Dinçer'in beyanlarının ardından Mahkeme Başkanı Sabahattin Sarıdoğan, sanığın eşi Bünyamin Dinçer'in, 'Bank Asya'ya zor zamanında destek olmak için para yatırdıkları' ve 'ABD'ye giderek FETÖ elebaşı Fetullah Gülen ile görüştüğü' yönünde beyanları olduğunu bildirdi.
Beyanları kabul etmeyen ve eşinin bahsedilen beyanları neden verdiğini bilmediğini aktaran Dinçer, eşinin Gülen ile görüşmesi hususunda, 'Bana bu ziyareti sorguda savcı söyledi. Eşim bana Gülen'i ziyaret ettiğini söylememişti.' dedi.
Başkan Sarıdoğan'ın, 'Gülen'i örgüt lideri olarak görüyor musunuz?' sorusunu sanık Dinçer, 'Medyadan okuduğumuz, duyduğumuz haberlerden bunu çıkarıyoruz.' diyerek yanıtladı.
İtirafçıları engellemeye çalışmış
İddianamede, FETÖ ile bağlantılı olduğu gerekçesiyle kapatılan okulun müdürü olduğu belirtilen Cevat Erdin de hakkındaki suçlamaları kabul etmedi. Tutuklu bulunduğu Samsun'dan duruşmaya bağlanan Erdin, FETÖ üyesi olmadığını, iddianamede yer alan ByLock kullanıcısı olduğu yönündeki suçlamanın da gerçeği yansıtmadığı iddiasında bulundu.
Bunun üzerine Başkan Sarıdoğan, sanık Erdin'e, ByLock üzerinden Nurettin isimli bir şahısla görüştüğünün tespit edildiğini ve 15 Temmuz sonrası örgüt mensuplarının itirafçı olmasının engellenmesi için çalışmalar yürüttüğünün tespit edildiğini söyledi. Sanık Erdin, bu suçlamaları da kabul etmediğini bildirdi.
Kırmızı kategoride ByLock kullanıcısı
İddianamede, kırmızı kategoride ByLock kullanıcısı olduğu belirtilen sanık Tuncay Çalğan, 2014'te Gazi Üniversitesinden mezun olduğunu, 2016 Şubat'ta Çubuk'ta bulunan, FETÖ bağlantısı nedeniyle kapatılan yurtta müdür yardımcısı olarak göreve başladığını aktardı.
Çalğan, ByLock kullanmadığını ve yurdun FETÖ bağlantısı olduğunu bilmediğini iddia etti. İddianamede üniversite eğitimi sırasında Ankara'nın merkez ilçeleri yerine Çubuk'ta kalmasının örgüt üyeliğiyle alakalandırıldığını, bu durumun varsayım olduğunu savunan Çalğan suçlamaları kabul etmedi.
Mahkeme Başkanı Sarıdoğan'ın, 'İş tecrübeniz yok, sizi neden kabul etsinler, müdür yardımcısı yapsınlar?' sorusu üzerine sanık Çalğan, müdür yardımcılığının büyütülecek bir görev olmadığını belirterek, FETÖ ile hiçbir temasının olmadığını öne sürdü.
09.06.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, örgüte finansal destek sağlamakla suçlanan sanık Hüseyin Yılmaz savunma yaptı.
Örgütün okullarını ziyaret ettiği belirtilen Kırgızistan'a ticari faaliyetler için gittiğini öne süren Yılmaz, 'Burada Türk okulları varmış dediler, biz de merak edip bir bakmıştık.' ifadesini kullandı.
FETÖ'ye ait Baraj Ltd. Şti'den dershane olarak kullanılan 4 katlı bina satın aldığını anlatan Yılmaz, 15 yıldır emlak işiyle uğraştığını, bu alışverişi tamamen kar amaçlı yaptığını ileri sürdü.
Bina için ödemesi gereken miktarı şirketin banka hesabına yatırdığını söyleyen Yılmaz, Mahkeme Başkanı Sabahattin Sarıdoğan'ın sorusu üzerine binayı geçen yıl 70 bin liraya aldığını söyledi.
'Arsasını alamazsınız 70 bin liraya'
Mahkeme Başkanı Sarıdoğan'ın, 'Çok uygun almışsınız, çok karlı bir yatırım. Arsasını alamazsınız 70 bin liraya.' demesi üzerine Yılmaz, alışverişi kimsenin yönlendirmesiyle yapmadığını, binayı tamamen hür iradesiyle, ticari amaçlı aldığını savundu.
Sarıdoğan'ın, binanın gerçek değerinin 200-250 bin lira olarak belirlendiğini ifade etmesi üzerine Yılmaz, binanın eski, yolunun dar olduğunu, tadilat gerektiğini söyledi.
Yılmaz, binanın 3-4 aydır satılık olduğunu, bina yetkililerinin gelip satılık olduğu yönünde bilgi verdiğini ve teklif ettiği rakamın kabul edilmesi üzerine binayı aldığını öne sürdü.
Bunun üzerine Başkan Sarıdoğan, 'Size gelip o fiyata satmazlar, en yüksek fiyatı verene satarlar.
Çubuk merkezinde bu fiyata bina satıldığını duyan olsa hemen gelip alırdı. Neden bu fiyata sana versinler?' diye sordu. Yılmaz ise emlakçı olduğu için gelip binanın satılık olduğunu söylediklerini, verdiği rakamı kabul ettikleri için de binayı aldığını savundu.
Yılmaz'ın binayı Cafer Çeçen'den aldığını söylemesi üzerine Başkan Sarıdoğan, Çeçen'e binayı neden sattıklarını sordu. Çeçen ise şirketin 3-5 aydır maaş ödeyemediğini, binanın bu nedenle satılık olduğunu, yönetim kurulunun talimatı üzerine ilk kez tapuda gördüğünü iddia ettiği Yılmaz'a binanın satışını gerçekleştirdiğini söyledi.
Şirketin yönetim kurulu üyelerinden Alparslan Küsmez de binanın çok değerli olmadığını savunarak, satış personelin maaşlarını ödeyemedikleri için binayı satmak istediklerini ileri sürdü.
Küsmez, hem gayrimenkullerle ilgili piyasada hareketlilik olmaması hem de mallarına ön yargıyla bakılması nedeniyle binayı 4-5 ay kadar satamadıklarını, sonra Hüseyin Yılmaz'a sattıklarını söyledi.
Bu arada Yılmaz, savcılık ve hakimlikteki ifadesinde sohbet toplantılarına katıldığı yönündeki beyanını reddetti ve bu kısımların ifadesine eklendiğini ileri sürdü.
Başkan Sarıdoğan ise 'Öyle şey olur mu? Neden savcı söylemediğin şeyi yazsın? Biz burada senin söylemediğin şeyi yazıyor muyuz?' dedi. Yılmaz, önceki ifadesindeki bu bölümleri kabul etmediğini yineledi.
Diğer sanıklar da suçlamaları reddederek, tahliye talebinde bulundu.
Savunmaların ardından ara kararı açıklayan mahkeme heyeti, tutuklu sanıklar Adem Temur ve Necati Delibaş'ın adli kontrol şartıyla tahliye edilmesine hükmetti.
Tutuksuz sanık Mahmut Koyuncu'nun ise tutuklanmasına karar veren heyet, duruşmayı 13 Eylül'e erteledi.
İDDİANAME
İddianamede, FETÖ'nün sözde 'Çubuk imamı' Ahmet Tavlaşoğlu'nun da arasında bulunduğu sanıkların 'silahlı terör örgütünü yönetmek', 'silahlı terör örgütüne üye olmak' ve 'Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun'a muhalefet' suçlarından cezalandırılmaları talep ediliyor.
İddianamede, Tutuklu sanıklardan Onur Torgaylı'nın 2010-2013 yıllarında FETÖ'nün sözde 'Çubuk imamı' olduğu, 2013'te yerine Tavlaşoğlu'nun getirildiği belirtiliyor. Sanıklardan 5'inin Adıyaman, İzmir, Çorum, Samsun ve Ordu'daki cezaevlerinde olduğu, 50'sinin adli kontrol şartıyla serbest bırakıldığı kaydediliyor.
Paralel yapı-22 Aralık (2016) 'Ankara Çubuk Yapılanması 78 sanık' soruşturması/davası
(08 Haziran 2017, 17:47), son güncel.: (10 Haziran 2017, 11:51)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: