Kamuoyunda ´AK Parti ile Gülen´i bitirme planı´ diye bilinen belgedeki imzanın Deniz Piyade Kurmay Albay Dursun Çiçek´e ait olup olmadığı ile ilgili son noktayı Adli Tıp Kurumu koydu. Kurumdan İstanbul Başsavcılığı´na gönderilen raporda, Dursun Çiçek´e atıf yapılan imza ile gerçek imzanın aynı olduğunu saptadı. İmzanın Dursun Çiçek´e ait olduğu belirlendi. No:205 / 16.10.2009 57814-9760 / 8014 İnceleme konusu belge dördüncü sayfasında Dursun Çiçek´e atfen atılı basit tersimli imza ile Dursun Çiçek´in basit tersimli, polimorf mukayese imzaları arasında tersim tarzı, işleklik derecesi, istif, eğim, doğrultu, hız, seyir, alışkanlıklar ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlik saptandığından, inceleme konusu belgelerdeki söz konusu imzanın Dursun Çiçek´in el ürünü olduğunun kabulü gerektiği...
FLAŞ!!! 205 No Adli Tıp Raporu: Belge Orjinal İmza Albay´ın
Kamuoyunda ´AK Parti ile Gülen´i bitirme planı´ diye bilinen belgedeki imzanın Deniz Piyade Kurmay Albay Dursun Çiçek´e ait olup olmadığı ile ilgili son noktayı Adli Tıp Kurumu koydu. Kurumdan İstanbul Başsavcılığı´na gönderilen raporda, Dursun Çiçek´e atıf yapılan imza ile gerçek imzanın aynı olduğunu saptadı. İmzanın Dursun Çiçek´e ait olduğu belirlendi. No:205 / 16.10.2009 57814-9760 / 8014 İnceleme konusu belge dördüncü sayfasında Dursun Çiçek´e atfen atılı basit tersimli imza ile Dursun Çiçek´in basit tersimli, polimorf mukayese imzaları arasında tersim tarzı, işleklik derecesi, istif, eğim, doğrultu, hız, seyir, alışkanlıklar ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlik saptandığından, inceleme konusu belgelerdeki söz konusu imzanın Dursun Çiçek´in el ürünü olduğunun kabulü gerektiği...
Kamuoyunda ?AK Parti ile Gülen´i bitirme planı? diye bilinen belgedeki imzanın Deniz Piyade Kurmay Albay Dursun Çiçek´e ait olup olmadığı ile ilgili son noktayı Adli Tıp Kurumu koydu. Kurumdan İstanbul Başsavcılığı´na gönderilen raporda, Dursun Çiçek´e atıf yapılan imza ile gerçek imzanın aynı olduğunu saptadı. İmzanın Dursun Çiçek´e ait olduğu belirlendi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 30 Eylül´de kendisine 5 sayfalık bir mektupla ulaşan ?AK Parti ile Gülen´i bitirme planı?nın orjinali olduğu tahmin edilen belgeyi üzerindeki ıslak imzanın Dursun Çiçek´e ait olup olmadığının tespiti için Adli Tıp Kurumu´na gönderdi. Kurum belgedeki gerekli incelemeyi tamamlamasının ardından raporunu 19 Ekim´de İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı´na ulaştırdı.
3 uzmandan
Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesi´nde görevli biri profesör, ikisi uzman doktor olmak üzere 3 Adli Tıp Uzmanı tarafından hazırlanan No:205 / 16.10.2009 57814-9760 / 8014 sayılı raporda, ?İnceleme konusu belge dördüncü sayfasında Dursun Çiçek´e atfen atılı basit tersimli imza ile Dursun Çiçek´in basit tersimli, polimorf mukayese imzaları arasında tersim tarzı, işleklik derecesi, istif, eğim, doğrultu, hız, seyir, alışkanlıklar ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlik saptandığından, inceleme konusu belgelerdeki söz konusu imzanın Dursun Çiçek´in el ürünü olduğunun kabulü gerektiği? ifadesi yer aldı. ( Hürriyet)
Albay´ın avukatı: Islak imza taklit edilebilir
27 Ekim 2009: Albay Dursun Çiçek´in hazırladığı Demokrasiye Müdahale Eylem Planı´nın ´ıslak imzalı´ orijinal belgesine, Çiçek´in avukatından ilginç bir savunma geldi. Albay Dursun Çiçek´in avukatı Mustafa Çevik, ´müvekkilinin peşinen suçlu olarak ilan edilmesi her türlü hukuki izahtan yoksun´ olduğunu ifade etti. Çevik, yaptığı yazılı açıklamada, medyada irtica ile mücadele planı adı altında yer alan haberlerdeplanı müvekkilinin hazırladığı ve altını imzaladığının iddia edildiğini kaydederek, bu iddialar üzerine müvekkili Albay Dursun Çiçek adına açıklama yapmak mecburiyeti doğduğunu ifade etti. Gelinen bu aşamada İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı´na gönderildiği belirtilen bir ihbar mektubunda, planın müvekkili Çiçek tarafından hazırlandığı ve altındaki ıslak imzanın da müvekkiline ait olduğunun iddia edildiğini anımsatan Çevik, Tamamen hukuk dışı ve kamuoyuna yönlendirmeye yönelik bu iddiaların sistematik ve metodik açıdan hukuki bir tutarlılığı bulunmamaktadır görüşünü savundu. Çevik, açıklamasında şunlara yer verdi:
Bu iddialarda, 12 Hazirandan bugüne kadar geçen sürede, günümüzün teknolojik imkanları kullanılarak ıslak imzanın da taklit edilebileceği gerçeği gözardı edilmiştir. Cumhuriyet Savcılarının sadece aleyhte olan delilleri değil, lehte olan delilleri de toplaması gerekir. Aksi yaklaşım hukuk devletinde asla tasvip görmeyecek, yargısız infaz sistemini çağrıştıracaktır. Kaldı ki, müvekkilimin evinde, iş yerinde, arabasında yapılan aramalarda ıslak imza iddiasını teyit edecek herhangi bir kanıt bulunmamıştır. Buna karşın, bazı medya kuruluşlarında müdafilerden saklanan soruşturma dosyasına atıfta bulunularak müvekkilimin peşinen suçlu olarak ilan edilmesi her türlü hukuki izahtan yoksundur. Gündeme taşınan yeni iddiaların Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı tarafından başlatılan soruşturma kapsamında her yönüyle incelenmesini ve gerçeklerin kamuoyuna açıklanmasını bekliyoruz. ( AA)
Denize düşen Ergenekoncular ´Islak İmza Makinesi´ne sarıldı
29 Ekim 2009: çevrelerin Islak imza Türkiye´nin gündemine damgasını vuran irticayla mücadele eylem planıyla tartışmasının odağında. Belge orijinal mi değil mi, hazırlayan Albay Çiçek mi değil mi? Tüm bu soruları aydınlığa kavuşturan üzerinde ıslak imza olan orijinal metin oldu. Ancak Albay Çiçek´in avukatının ıslak imza da taklit edilebilir savunması soru işaretlerine yol açtı. Peki, bu gerçekten mümkün mü? Bir görüşe göre mümkün, hatta makinesi bile var. İnternette bir sitede satılan bir makinenin her türlü imzayı taklit ettiği öne sürülüyor. 5 ay önce Taraf gazetesinin ortaya çıkardığı İrticayla Mücadele Eylem Planı, Türkiye gündemini hala meşgul ediyor. Bu kez tartışmanın odağında ıslak imza var. Zira, ıslak imzalı orijinal metnin Adli Tıbba ulaşmasıyla belgenin Albay Dursun Çiçek tarafından hazırlandığı neredeyse kesinleşti. Ama Albay Çiçek´in avukatı, Islak imza da taklit edilebilir dedi ve tartışma alevlendi. Peki, ıslak imzanın taklidi mümkün mü? Otomatik imza sistemi denilen bir makinenin üreticilerine göre, bu sorunun cevabı evet. İnternetten satılan makineye taklit edilmek istenen imza yükleniyor; ardından makineye istenilen renkte mürekkep ve kağıt konulup çalıştırılıyor. Yüklenen örnek imza makinenin kalemiyle kağıda işleniyor.
Ergenekoncuların ibret verici ´ıslak imza´ çırpınışları
Peki, makineden çıkan örnek imzayı orijinalinden ayırt etmek mümkün mü? Grafologların inceleme yaparken dikkate aldığı birçok nokta var. Mürekkebin taze olup olmadığı, kağıdın yaşı, imza atılırken kağıda uygulanan baskı gibi. CNN TÜRK´e konuşan bir uzmana göre, tüm bu faktörler ışığında, makineyle taklit edilen imzanın incelemeyle anlaşılması mümkün olabilir. ( Cnnturk) Adli Tıp, ´Islak İmza´nın Dursun Çiçek´e ait olup olmadığını belirlemek için belgedeki imzayı albayın diğer ıslak imzaları ile karşılaştırmış ve bu karşılaştırmayı da bir çok açıdan yapmıştı. Adli Tıp raporunun dördüncü sayfasındaki ilgili satırlar şöyleydi: ... Dursun Çiçek´e atfen atılı basit tersimli imza ile Dursun Çiçek´in basit tersimli, polimorf mukayese imzaları arasında tersim tarzı, işleklik derecesi, istif, eğim, doğrultu, hız, seyir, alışkanlıklar ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlik saptandığından, inceleme konusu belgelerdeki söz konusu imzanın Dursun Çiçek´in el ürünü olduğunun kabulü gerektiği... ( Hürriyet)
Belge inceleme ve sahtecilik uzmanı: Makineyle atılan imza, gerçeğinden ayırt edilebilir. Makine kalem basıncını taklit edemez
30 Ekim 2009: Kaos Belgesi´yle ilgili soruşturmayı ´sulandırma´ çalışmaları yeni bir boyut kazanmış ve daha önce ´belgenin fotokopi, imzanın montaj olduğunu´ savunanlar, Adli Tıp Kurumu´nun ´belge gerçek´ raporunun ardından söylemlerini değiştirmişti. Söz konusu kesimin şimdi de ´ıslak imza makinesiyle´ Dursun Çiçek´in imzasının birebir taklit edildiği iddia etmesi ´pes´ dedirtti. Ancak Amerikalı tescilli belge inceleme ve sahtecilik uzmanı Katherine Koppenhaver, ´autopen´ teknolojisini kullanan matbu imza makinalarının bastığı ıslak mürekkepli imzalarla kağıda doğrudan elle atılan imzaların birbirinden iki gözlü mikroskoplar ve güçlü aydınlatma metoduyla tefrik edilebildiğini söyledi.Amerika´da sayıları sadece birkaç yüzden ibaret olan belge inceleme uzmanlarından Koppenhaver´e göre, elle atılan imza ile matbu imza arasındaki temel fark imza kağıda geçerken uygulanan basınç.
Dervişin fikri neyse zikri de oymuş: Sahte imza makinesinin varlığını da Ergenekoncular sayesinde öğreniyoruz
Autopen teknolojisini kullanan aletlerle basılan mürekkepli imzalarda kağıda hep eşit oranda basınç uygulandığını söyleyen Koppenhaver, ´Oysa bir insan eliyle imza atarken harflerin yukarı kısımlarına daha az, aşağı kısımlarına daha fazla basınç uygular. Çünkü kaslarımız böyle çalışır. Dolayısıyla imzaya baktığınızda harflerin üst taraflarının genelde daha ince ve açık renkli, aşağı taraflarının ise daha kalın ve koyu olduğu görürsünüz. Mevcut autopen teknolojisinde bu etki elde edilemiyor´ dedi. Koppenhaver´a göre bir imzanın autopen teknolojisiyle üretilip üretilmediğini anlamanın yolu, ilgili kişinin kendi eliyle kalemle attığı herhangi başka bir imzayı bulmak ve makinayla atıldığı iddia edilen imzayla basınç özelliklerini karşılaştırmak. Koppenhaver, bu amaçla iki gözlü mikroskoplar ve güçlü ışıklandırma metodları kullandıklarını söyledi. Autopen teknolojisiyle ilgili yoğun araştırmaları olduğunu bildiren Baltimore´lu Katherine Koppenhaver, kişilerin imza atarken kağıda uyguladıkları farklı basınçları da taklit edebilen bir teknolojinin henüz geliştirilmediğini kaydediyor. ( Zaman)
Ergenekon´cular sürekli iddialar ortaya atıyor, o şeyin öyle olmadığı ortaya çıkınca bu defa başka türlü bir savunmaya geçiyorlar
Recai Birgün: İnatla belgeyi reddetme yolları arayanlar, Ergenekon´u destekliyorlarsa açıkça ´destekliyoruz ve vardır´ desinler. Yoksa inkar ederek bir yere varılamıyor
30 Ekim 2009: Bülent Ecevit´in koruması, İzmir Milletvekili Recai Birgün, Kaos Planı´yla ilgili ´dezenformasyon´ uyarısında bulundu. ´Islak imza makinesi´ iddiasının bile gazetelerde yer bulduğuna işaret eden Birgün, bunları ´Ergenekon bağlantılı kesimlerin savunması´ olarak niteledi. Birgün, Laboratuvar ıslak imza demişse tartışacak bir şey yok. Kuruntuya bile gerek yok. Ergenekon´la ilgili belli kesimler sürekli bir şeyleri sızdırıyor, o şeyin öyle olmadığı ortaya çıkınca bu defa başka türlü bir savunmaya geçiyor. Böyle bir vakanın var olduğunu bence herkes kabul etmeli ve pozisyonunu ona göre almalı. ´Yok´ diye bağırmanın bir anlamı yok. Eğer bu oluşumu destekliyorlarsa ´destekliyoruz ve vardır´ demeliler. Yoksa inkar ederek bir yere varılamıyor. ifadelerini kullandı. ( Zaman)
Adli Tıp´ı hedef alan haberler tepki çekti
31 Ekim 2009: Islak imzalı belgeyi sulandırmak için Adli Tıp´ın raporunun teamüllere aykırı olduğu iddiasını gündeme getiren Akşam ve Vatan gazetesine sert tepki geldi. İhtisas Dairesi uzmanlarını şaibe altında bırakan haberleri kasıtlı bulan Adli Tıp uzmanları, prosedür dışında herhangi bir uygulama olmadığını kaydetti. Belgeyi inceleyen ve bir hafta önce kurumda görevlendirildiği belirtilen Uzman Doktor Mehmet Akın, bu birimde yıllarca görev yapan tecrübeli bir isim. İstanbul´da uzun süre görev yapmasının ardından kendi isteğiyle Nevşehir´e atandı. Yaklaşık 3 ay önce Ankara Adli Tıp Grubu´nun başına getirildi. Eski Adli Tıp Başkanı ve Adli Tıp Uzmanlar Derneği Başkanı Ferhat Gürpınar, Ben hem kurumda çalışmış olan birisiyim hem de dernek başkanıyım. Biz dernek olarak zaman zaman Adli Tıp´ın uygulamalarını eleştirdik fakat bu olayda herhangi bir usulsüzlük yok. dedi. Hukuk ve Adalet Derneği Başkanı Ayhan Gültekin ise söz konusu gazeteleri, ´işi özünden saptırmaya çalışmak´la suçladı. Gültekin, şunları kaydetti: Bu belge nasıl ortaya çıktı diye konuşmuyorlar da neden basına yansıdı, kim ihbar etti, niye şimdi gibi konuları konuşuyorlar. Bu tamamen suçluluk psikolojisinin getirdiği bir şeydir. Önemli olan belgeyi kimin incelediğinden ziyade belgedeki imzanın gerçek olup olmadığıdır. Ali değil de Mehmet yapmış incelemeyi bunların önemi yoktur. Bu tip iddialarla olayı örtbas etmeye çalışıyorlar. ( Zaman)
Gençler meslek seçerken bu tartışmaları da gözönüne almalı
Ömür biter istekler bitmez. Bu işin sonu yok
Islak imzanın Albay´a ait olduğunu tespit eden Adli Tıp raporu hakkında şüphe uyandırmak için Adli Tıp´çı kriminologların siyasi davrandıkları şüphesi ortaya atıldıktan sonra sırada bilimsel güvenilirliklerinin de tartışmaya açılması var. İmza yeterlilikleri tespit edilsinmiş. Edilsin. Peki o da test edilip güvenilir çıkarsa tartışmalar biter mi?.. Herhalde bu kez de tesadüfen testi geçtiler, başka testler uygulanmalı denilecektir. Bu ´ıslak imza direnişi´ giderek komediye dönüşmeye başladı. Matematik testinden sonra sırada hangi test var acaba. Mesela. Sağlıkları tespit edilsin... İyi işitip işitmedikleri görüp görmedikleri test edilsin. Ruhsal sağlıkları da unutulmasın, test edilsin. Temizlikleri, boy ve kilo orantıları mutlaka test edilsin, çünkü sağlıklı karar vermelerine engel olabilir. Sonra gelsin sıradaki diğer test... Tartışmalar böyle devam edecekse hiç kimse o tıpçıların yerinde olmayı istemezdi herhalde. Çünkü tartışmalar sürdükçe hayatları didik didik edilip kimbilir ne ayıpları kusurları bulunmaya çalışılacak. ´Nerden seçtim şu adli tıp mesleğini, olmaz olsun´ diyecekleri kesin.
İmzaları doğrulayan Adli Tıp´çıların doğruluğu ´Matematik Testi´ ile belirlensin
07 Kasım 2009: Bağımsız İstanbul Milletvekili Ahmet Tan, adli tıbbın ıslak imza tespit performansının ölçülmesi için matematik teste tabi tutulması önerisini getirdi. Tan, yaptığı yazılı açıklamada, Albay Dursun Çiçek´e ait olduğu ileri sürülen ´ıslak imza´ için öncelikle adli tıbbın uzmanlığının ölçülmesi gerektiğini savundu. İmza bilmecesinin uzman matematikçilerin basit bir çözüm önerisi ile kesinliğe kavuşturulması gerektiğinin altını çizen Tan, açıklamasına şöyle devam etti: Bunun için, adli tıbbın önüne 10 tane imza konur. Bu imzalardan 3´u bizzat aynı kişi tarafından, diğer 7´si ise imza taklidi yapan başkalarınca atılır. Adli tıbba hangi imzaların gerçek, hangi imzaların sahte olduğu söylenmez. Ayrıca kaç imzanın gerçek kaçının sahte olduğu da söylenmez. Bu işlemler bir noterler heyeti gözetiminde gerçekleştirilir. Eğer adli tip hangi imzaların gerçek imza olduğunu 3´te 3 olarak doğru tespit ederse, adli tıbbın bu uzmanlığı yüzde 100 olarak kesin kabul edilebilir. 3´te 2 olarak doğru bilirse uzmanlığı yüzde 67 olarak doğru kabul edilir. 3´te 1 olarak doğru bilirse uzmanlığı yüzde 33 olarak kabul edilir. Tan, ayrıca yapılan test sonucunda sahte imzalardan 1´nin veya daha fazlasının gerçek imza olarak belirlenmesi ya da gerçek imzalardan hiç birinin doğru imza olarak tespitinin yapılamaması durumunda adli tıbbın uzmanlığı yüzde 0 düzeyine ineceğini ileri sürdü. Islak imza tartışmasına son noktayı koyacak olan yolun, bu yöntem olduğunu ifade eden Tan açıklamasında, Bu teoride de pratikte de en bilimsel uzmanlık doğrulama testidir dedi. ( Cumhuriyet)
(25 Ekim 2009, 17:20), son güncel.: (07 Kasım 2009)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: