Genelkurmay´ın ´kağıt parçası´ diyerek reddettiği, ´millete ve hükümete kirli tezgah´ belgesinin orijinalinin ortaya çıkması kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Albay Dursun Çiçek´in ıslak imzasını taşıyan eylem planı konusunda gözler Genelkurmay´a ve yargıya çevrildi. Başta gazeteciler, siyasetçiler ve emekli askeri yargı mensupları olmak üzere bütün toplum kesimleri, şimdi skandal planın sorumlularının ortaya çıkarılmasını bekliyor. Belgenin doğruluğunun netleşmesiyle birlikte içeriğinin tartışılması gerektiği üzerinde duruluyor. Başbakan Tayyip Erdoğan, kirli eylem planıyla ilgili soruları cevaplandırdı. Erdoğan, ´İmzanın ıslak olduğu ve Adli Tıp raporuna göre elin ürünü olduğu kanaatine varılıyor. Bundan sonraki süreç savcı ile mahkemenin arasında, biz de bu sürecin takipçisi olacağız. Kurumların da lekelenmesine izin vermemeliyiz. Kaldı ki TSK da böyle bir lekeyi kabullenmez´ dedi.
Komplo belgesi bir kez daha Türkiye´yi sarsmaya başladı
Genelkurmay´ın ´kağıt parçası´ diyerek reddettiği, ´millete ve hükümete kirli tezgah´ belgesinin orijinalinin ortaya çıkması kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Albay Dursun Çiçek´in ıslak imzasını taşıyan eylem planı konusunda gözler Genelkurmay´a ve yargıya çevrildi. Başta gazeteciler, siyasetçiler ve emekli askeri yargı mensupları olmak üzere bütün toplum kesimleri, şimdi skandal planın sorumlularının ortaya çıkarılmasını bekliyor. Belgenin doğruluğunun netleşmesiyle birlikte içeriğinin tartışılması gerektiği üzerinde duruluyor. Başbakan Tayyip Erdoğan, kirli eylem planıyla ilgili soruları cevaplandırdı. Erdoğan, ´İmzanın ıslak olduğu ve Adli Tıp raporuna göre elin ürünü olduğu kanaatine varılıyor. Bundan sonraki süreç savcı ile mahkemenin arasında, biz de bu sürecin takipçisi olacağız. Kurumların da lekelenmesine izin vermemeliyiz. Kaldı ki TSK da böyle bir lekeyi kabullenmez´ dedi.
Gazeteci-yazar Oral Çalışlar, Genelkurmay´ın siyasete müdahalesi ve demokratikleşmenin önünde engel olması, bir an önce sona ermelidir. diyor. Bu konuda hükümete ve Genelkurmay´a görev düştüğünün altını çiziyor. Belge için savcılığa suç duyurusunda bulunan AK Parti´nin hukukçu kurmaylarından Grup Başkan Vekili Bekir Bozdağ da Org. İlker Başbuğ´un ´Yeni delil ortaya çıkarsa soruşturma tekrar açılır.´ sözünü hatırlatıyor. Bozdağ, Belge doğruysa o sözün gereğinin zarureti doğar. görüşünü ifade ediyor. Agos Yayın Yönetmeni Etyen Mahçupyan ise Genelkurmay´ın artık günü kurtarmaktan vazgeçip, olayın temeline ineceğini söylemesi gerektiğini belirtiyor.
TSK böyle bir lekeyi kabullenemez
Başbakan Tayyip Erdoğan, kirli eylem planıyla ilgili soruları cevaplandırdı. Erdoğan, İmzanın ıslak olduğu ve Adli Tıp raporuna göre elin ürünü olduğu kanaatine varılıyor. Bundan sonraki süreç savcı ile mahkemenin arasında, biz de bu sürecin takipçisi olacağız. Kurumların da lekelenmesine izin vermemeliyiz. Kaldı ki TSK da böyle bir lekeyi kabullenmez. dedi.
Suç işlendiği belgelendi
Belgenin orijinal olduğu doğruysa Genelkurmay Başkanlığı´ndaki üst düzey kurmayların suç işledikleri ortaya çıkmıştır. (İlker Başbuğ, kamuoyunda büyük tepkiye sebep olan ve altında Kurmay Dursun Çiçek´in imzası bulunduğu tespit edilen ´İrticayla Mücadele Eylem Planı´nı ´kağıt parçası´ olarak nitelendirmişti. TSK´nın yıpratılmak istendiğini savunmuştu.) İlker Başbuğ, kendisini yanıltan kurmayları hakkında gerekli işlemleri yapmalıdır. Kendisi de ya belgelere ´kağıt parçası´ demeye devam edecek ya da bu kadar kolay yanıldığı için ´Allah´a ısmarladık´ diyecektir.
Başbuğ, suçluları korumamalı
Belge ilk ortaya çıktığından bu yana Genelkurmay Başkanlığı, kamuoyuna şeffaf, doğruları ortaya çıkaracak nitelikte bir açıklama yapmadı. Aksine imzanın Dursun Çiçek´e ait olmadığı ileri sürüldü. Belgenin orijinalinin ortaya çıkması bu bakımdan değerli ve anlamlıdır. Ordu Türkiye´de siyasete müdahale etmekten ve toplumu dizayn etme anlayışından artık vazgeçmeli. Başbuğ´un belge için ´kağıt parçası´ demesi ve belgeyi yazdığı ileri sürülen Dursun Çiçek´i görevden almaması ilginçti. Genelkurmay Başkanı, suçluları koruyan tavrını terk etmeli.
TSK, asli görevine dönmeli
Genelkurmay´ın artık bu huylarından vazgeçip asli görevine geri dönmesi lazım.
Bekir Bozdağ: Genelkurmay Başkanı gereğini yapsın
Albay Dursun Çiçek imzalı ´kaos planı´nın orijinalinin ortaya çıkması kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. AK Parti Grup Başkan Vekili Bekir Bozdağ, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ´un ´yeni delil ortaya çıkarsa soruşturma tekrar açılır´ sözünü hatırlattı. Bozdağ, Belge doğruysa o sözün gereğinin zarureti doğar. dedi.AK Parti Ankara Milletvekili Haluk Özdalga Albay Çiçek´in ağır cezada yargılanabileceğini söylerken Türk Silahlı Kuvvetleri´ne çağrı yaptı: Çok açık ki, bu belge tek başına hazırlanmadı; suç ortakları var. Adli ve idari tahkikat başlatılmalı. CHP´li eski bakanlardan Fikri Sağlar, ortada vahim bir durum olduğunu, belgenin orijinalinin bir an önce kamuoyuna açıklanmasını istedi.
Haziran ayında Taraf´ta yayınlanan ´İrticayla Mücadele Eylem Planı´nın ıslak imzalı orijinalinin beş aylık bir aradan sonra Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılara ulaştırıldığı bilgisi önceki gün büyük yankı uyandırdı. Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, 26 Haziran´da kuvvet ve ordu komutanlarını da arkasına alarak yaptığı basın toplantısında belgeyi ´kağıt parçası´ olarak nitelendirmişti. Askeri savcılık ise kovuşturmaya gerek görmeyerek, görevsizlik kararı vermişti. Bunun üzerine AK Parti, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı´na belgeyle ilgili suç duyurusunda bulundu.
YENİDEN SORUŞTURMA AÇILMALI
AK Parti´nin suç duyurusunu yapan hukukçu kurmaylarından Grup Başkan Vekili Bekir Bozdağ, yaşanan bu yeni gelişmenin çok önemli olduğunu söyledi. Belgenin gerçek olduğunun resmen açıklanmasından sonra kapsamlı değerlendirme yapacaklarını ifade eden Bozdağ, Genelkurmay Başkanı Başbuğ´un sözlerini hatırlattı. Bozdağ, Başbuğ, belgeyi ´kağıt parçası´ olarak nitelendirdiği basın açıklamasında, ´Savcılık kovuşturmaya yer olmadığı kararını verdi. Bu karar kesin değildir. Hukuk devletiyiz. Önemli olan şudur. Bu belgenin doğru olma ihtimaline ilişkin yeni delil, bilgi, emare çıkarsa, elbette bu kovuşturma tekrar açılabilir.´ demişti. Eğer basında yazıldığı gibi ıslak imza doğru ise yeniden soruşturma açılması gerekir. Sayın Genelkurmay Başkanı´mızın söylediği o sözlerin gereğinin yerine getirilmesi zarureti doğar. diye konuştu.
ALBAY´IN SUÇ ORTAKLARI DA BULUNSUN
AK Parti Ankara Milletvekili Haluk Özdalga yaşanan gelişmeye sert tepki gösterdi. Demokrasinin sabote edilmesi planıyla karşı karşıya olunduğunu vurgulayan Özdalga´ya göre, Albay Dursun Çiçek´in fiili ağır cezada yargılanmayı gerektiriyor. Askeri yargının kovuşturmaya gerek olmadığı yönünde kararı verirken sağlıklı ve kapsamlı bir tahkikat yapmadığının ortaya çıktığını, bunun da Türk Silahlı Kuvvetleri´nin itibarını, güvenilirliğini zedeleyeceğini kaydeden Özdalga, TSK´nın yapması gereken bir şey daha var. Çok açık ki bu belge tek başına hazırlanmadı. Albay Çiçek´in işlediği fiilin suç ortakları olmalı. Hem adli, hem idari tahkikat ile bu suçu işleyenler ortaya çıkarılmalı, gerekenler yapılmalı.Kamuoyu da şeffaf bir şekilde bilgilendirilmeli. diye konuştu. Özdalga, kendisini ´Ergenekon´un avukatı´ olarak lanse eden CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ve Ergenekon´u savunan kesimlere de mesaj gönderdi: Ergenekon´un sivil siyasetçilerinde, avukatlarında eğer utanma duyguları kaldıysa herhalde yüzleri kızarmıştır. CHP´li eski bakanlardan, eski TBMM Susurluk Komisyonu üyesi Fikri Sağlar ise belgenin orijinalinin ortaya çıktığına ilişkin tartışmaların bir an önce netlik kazanmasını istedi. Ortada vahim bir durum olduğunu vurgulayan Sağlar, Kim ıslak imzalı belge gerçek diyorsa bir an önce ortaya çıkarmalı. Konu sulandırılmamalı. dedi.
Eski Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk: Darbe hazırlığı iddiası ciddiye alınarak Genelkurmay Başkanlığı bir araştırma yaptı. Böyle bir belgenin hazırlanmadığını açıkladı. Yeni bir durum var. Bu bulgu değerlendirilmeli. Böyle bir darbe girişimi varsa Türk Ceza Kanunu´nda bunu cezalandıran hükümler var. Ona göre işlem yapılması gerekir. Albay Dursun Çiçek´in yeniden sorgulanması gerekir.
Emekli DGM Savcısı Mete Göktürk: İstanbul Başsavcılığı´nda dava açmak için yeterli kanıtlar var demektir. Daha evvel kuşkulanılan şey gerçekleşmiştir. Bilimsel bir kanıttır. Yasal işlem yapılacaktır. Albay Çiçek tutuklanabilir. Fotokopi kuşkuludur. Fotokopiden her zaman tespit edilemeyebiliyor. Fotokopi ekleme olabilir diye itibar edilmiyordu. Emare olarak başka delillerle değerlendirilebiliyor ama tek başına kanıt olmayabiliyor. Şimdi bu DNA testi gibi bilimsel bir kanıt. Lamı cimi yok. Cezai sorumluluğu ortaya çıkıyor. Savcılığın İrticayla Mücadele Eylem Planı´nın kimler tarafından hazırlandığı yönünde araştırmaya girmesi gerekir. Bireysel olarak mı, emir-komutayla mı yaptığının araştırılması gerekir. Emir-komuta süsü vermek için yapılmış da olabilir. Çiçek´in bireysel sorumluluğu kesin. Bu, kiminle irtibatlı yapmıştır, emir veren var mıdır bulunmalı.
Eski Başsavcı ve Avukat Reşat Petek: Askeri savcı, daha başta görüşünü açıklayarak ceza soruşturması usulüne uygun davranmadı. Askeri savcılığın, 4 ayrı bilirkişi raporuna göre dava açması için yeterli delil vardı. Ancak iddianame hazırlayarak konuyu mahkeme önüne getirmedi. Askeri savcılığın önceden kovuşturmaya yer olmadığı kararı yeni delille birlikte ortadan kalktı. Askeri savcılık, kendi görev alanıyla ilgili soruşturma açmalı. Genelkurmay talimat verir ve yeni bir soruşturma açılır. ´İhanet belgesi´ denilen bu plan darbe teşebbüsünü, hükümeti devirmenin planlandığını gösteren bir belge. Bir tarafta planı hazırlayan, bir yandan da bunu uygulamaya koyanlar var. Plan, Ergenekon soruşturması şüphelisi Serdar Öztürk´ün ofisinde ele geçirildi. Bu kapsamda, bu planı hazırlayanlar ile uygulayanlar arasındaki hukuki olarak suç ilişkisi olduğu görülüyor. Bu kişilerin, hükümeti yıkma teşebbüsü suçundan ağır müebbet hapis istemiyle yargılanması gerekiyor. Şu anda bu belgenin aslı olduğu için bu yeni bir delildir. Genel uygulamada, ağırlaştırılmış müebbet hapis gerektiren bir suçtan sorgulanan insan tutuklanıyor. Savcı, yakalama kararı isteyebilir. (Zaman)
Demokrasi için gereğini yapın
Ayrıca şimdiye kadar belgelenmiş her biri suç teşkil eden bütün olaylar hakkında derhal soruşturma açılmalı. Bu gibi olayların uygulayıcısı ordudan atılmalı. Bu olay akıllara Güçlükonak vakasını getiriyor. Başta terör saldırısı denildi ancak sonradan JİTEM´in gerçekleştirdiği bir katliam olduğu anlaşıldı. Ancak katliamı yapanlar soruşturma geçirmedi. Ordu itibarını olayları saklayarak değil içerisindeki çürükleri atarak sağlayabilir.
SORUMLULAR bedelini ödemeli
Belgenin gerçekliği kesinleşirse, Dursun Çiçek´in eylemine sahip çıkıyor konumuna düşenler sorumluluğu paylaşmış olur. Çiçek, Genelkurmay Karargahı´nda çalışıyor. Plan bir dehşet planı. O dönem Genelkurmay´ın ortaya koyduğu tepkiler böyle bir belgenin olmadığı varsayımına dayanıyordu. Belgenin orijinal çıkması Genelkurmay´ı da bağlayacak. Böyle bir durumda, Genelkurmay Başkanlığı´nın da ciddi anlamda suçlanacağı bir durum ortaya çıkar. Hem Genelkurmay, hem siyasi iktidar, hem yargı konuyu yeniden değerlendirir. Genelkurmay en üst düzeyde bedel ödemelidir.
Başbuğ, sorumluları BULMALI
Türkiye bir dizi kırılma yaşıyor. Bunların askerle ilgili kısmı tabulaşmış bir görünüme sahip. Son birkaç yıl içinde ortaya çıkan bilgiler bu tabu niteliğini çok hak etmediğini ortaya koydu. Topluma doğru söylemeyen bir ordu görüntüsü ortaya çıktı. Genelkurmay´ın bu belgeyle ilgili bu aşamadan sonra günü kurtarmaktan vazgeçip, olayın temeline ineceğini açıkça söylemesi gerekiyor. İnandırıcı olması lazım. İnandırıcılığın temeli de Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ´un istifası ya da sorumluları ortaya çıkararak istifalarını istemektir.
Bu belge Genelkurmay´ı bağlar
Başbuğ yanıltıldı mı? Bilerek mi belgenin yok olduğunu söyledi? Bu iki şık, Başbuğ açısından çok kritiktir. Bilerek bu belgenin olmadığını söylemişse, o zaman Genelkurmay meşru bir iktidara karşı yasadışı yollara başvurmayı içeren bir yöne sapmıştır. Bu, kabul edilemez. Genelkurmay yasalar önünde bunun hesabını vermelidir. Burada iktidara da görev düşüyor. Belge, Genelkurmay Harekat Dairesi adına hazırlanmış. Dolayısıyla, Genelkurmay´ın toptan hesap vermesi gerekir. Genelkurmay´ın siyasete müdahalesi ve demokratikleşmenin önünde engel olması, bir an önce sona ermelidir. ( Zaman)
Ergenekon savcıları örgütün henüz ortaya çıkartılamamış kadrolarının izini sürüyor
2 yıldır sürdürülen soruşturma kapsamında yapılan operasyonlarda Ergenekon Terör Örgütünün birçok elemanı ortaya çıkartılmış ve yakalanmış olsa da çökmediği ve faaliyetlerini sürdürdüğü iddiaları zaten daha önce medyaya da yansımıştı. Ergenekon savcılarının, darbeci ekip dağıtılsa bile hareketi sürdürmesi planlanmış ve hala varlığını sürdüren İdhar´ın (yığınağın, kadrolaşmanın) izini sürdüğü öğrenilmişti. Ergenekon iddianamesinde, darbe slaytlarında, ´Bu sadece askerlerin planladığı bir girişim değil sivillerle ortaklaşa yürütülen bir girişimdir. Darbeci ekip dağıtılsa bile hareketi sürdürecek İDHARIN (yığınağın, kadrolaşmanın) yapılması öngörülmüştür. Genelkurmay Bşk. ÖZKÖK tarafından girişim önlendiğine göre, hareketi devam ettirmek üzere yapılan kadrolaşma bugün devam etmektedir. Çünkü Org. ÖZKÖK herhangi bir tasfiye yapmamıştır´ ifadesi dikkat çekmişti.
Albay Atilla Uğur, ´Herşeyi 2009´a göre ayarladık´
Başbakanın resmi telefon görüşmesini yasadışı şekilde gizlice kaydedip kısa süre önce Aydınlık´ta yayınlayarak varlığını devam ettirdiğini ve atağa bile geçtiğini ortaya koyan Ergenekon örgütünde, gizli dinlemeleri yapanlardan şu an tutuklu yargılanan emekli Albay Hasan Atilla Uğur´un 9 Ocak 2008´de A. A. ile yaptığı telefon konuşmasında da özetle A. A.´nın ?Her şey 2009´a göre biz ayarladık...? dediği, Uğur´un ?Her şeyi. Paşam, hiç merak etme gelince konuşacağız? dediği, iddianamede ?2009 yılı içerisinde elde edilen darbe planları ile ilgili bir beklenti içerisinde oldukları? değerlendirmesiyle yer alıyordu.
Alparslan Arslan da darbe bekliyordu
Bir Ergenekon eylemi olan Danıştay saldırısının tetikçisi Alparslan Arslan´ın da yakalandığında ´Yakında darbe olacak, beni kurtaracaklar´ dediği gündeme gelmişti. Ergenekon iddianamelerinde Danıştay tetikçisi Alparslan Arslan´ın cinayeti işledikten sonra yakalansa da yapılacak darbenin ardından serbest bırakılacağına inandırıldığının altı çizilmişti. Arslan´ın Danıştay saldırısının hemen ardından yakalanması üzerine polise Siz kimsiniz be, birkaç ay sonra darbe olacak ve ben elimi kolumu sallaya sallaya dışarıya çıkacağım. dediği belirtilmişti. Arslan, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi´ndeki bir duruşmada da ´Yakında darbe olacak ve ben serbest kalacağım.´ diye bağırmıştı. 2007 yılında öldürülen gazeteci Hrant Dink´in avukatı Fethiye Çetin de ´Hrant´ı öldürenler 2009´da yapılması planlanan darbeyle serbest kalmayı düşünüyorlardı´ şeklinde bir açıklama yapmıştı.
İlhan Selçuk´tan Eruygur´a: Bir kez daha yenilen tarafta olursak, hiç istemiyorum. Bundan korkuyorum
Darbe bekleyen sadece o değildi Ergenekon´un üst düzey yöneticisi olduğu iddiasıyla yargılanan emekli Orgeneral Şener Eruygur, Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz ve Eldiven kod adlı darbe planları yapmıştı. Mustafa Balbay´ın darbe günlüklerindeki 16 Ocak 2004 tarihli notta, İlhan Selçuk´un, Şener Eruygur´a Biz sizinle beraberiz. Bir kez daha yenilen tarafta olursak, hiç istemiyorum. Bundan korkuyorum dediği belirtiliyor. Selçuk, Madanoğlu cuntası ile birlikte darbe hazırlığı yaptığı iddiasıyla cezaevinde yatmıştı.
Veli Küçük: Yakın gelecekte darbe olacak
Veli Küçük, 2003´te Alman National Zeitung gazetesine Uzun bir süredir darbe olmadı. Bunu büyük bir hata olarak görüyorum. Ancak yakın bir gelecekte darbe olacak demişti.
Alemdaroğlu-Sayın: 2008 Mart´ında 1960 darbesi gibi bir darbe yapılacak
Eski İstanbul Üniversitesi Rektörü Kemal Alemdaroğlu ile Ümit Sayın´ın konuşmalarında, TSK´da emir-komuta zinciri dışında 2008 Mart´ında 1960 darbesi gibi bir darbe yapılacağı ifadelerinin geçtiği iddianameye girmişti.
TSK´nın ´Karargah Evleri´ sessizliği, son askeri ´Şura´da Ergenekon soruşturmasında sorgulanan ya da adı geçen subayların terfi alması, Ergenekon´un asker ayağının hala faal olduğunu gösteriyor
Kamuoyunun gündemine ilk kez Savcı Zekeriya Öz´ün yürüttüğü Ergenekon soruşturması kapsamında 21 Mart 2008 tarihinde İşçi Partisi genel merkezinde yapılan aramada ele geçirilen bir belgeyle gelen, dışarıdan sivillerin de katıldığı TSK içindeki ´Karargah Evleri´ oluşumunun aslında çok daha önce 2005 yılında MİT tarafından Genelkurmay´a bildirildiği ortaya çıkmıştı. Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz konuya dahil olur olmaz bu yönde soruşturmayı genişletmiş ve MİT tarafından konuyla ilgili dosya verildiğini öğrendiği Genelkurmay´a ?Durum ne, soruşturma ne aşamada?? diye sorması üzerine o zamana kadar herhangi bir soruşturma başlatılmadığı ortaya çıkmıştı. Savcı Öz´ün adeta dürtmesiyle başlatılmak zorunda kaldığı anlaşılan askeri soruşturma ise başlangıcından günümüze iki yıldır tuhaf gelişmelere sahne oldu ve olmaya da devam ediyor.
Ergenekon sanığı subaylar genelkurmayca korunuyor
Askeri soruşturmayı yürüten iki askeri savcının birbirlerini aklamak için evrak sahteciliği yaptığı ortaya çıkmıştı. Haklarında başka iddialar da bulunan bu savcılardan biri kısa süre önce görevden alındı diğeri de adi bir çete üyeliği suçlamasıyla tutuklanıp cezaevine gönderildi. Dikkat çekici olan ise bu koğuşturmayı yapanların askeri makamlar değil sivil makamlar olması.. Kamuoyunda askerlerin Karargah Evleri soruşturmasını savsakladığı kanısı hakim. Ama niçin savsaklanıyor? Soruşturma niçin karartılmaya çalışılıyor? Yoksa örgütlenme çok yaygın ve derinlere iniyor da bu sebeple sessizce bir temizlik operasyonu yürütülüyor mu? Bu iyimser bakış.. Ama ya tersi doğru ise, ya bu oluşuma karşı asker içinde herhangi bir şey yapılmıyorsa?.. Kamuoyunda yaygın kanaat işte bu, yani asker oluşuma karşı değil aksine onları koruyup kolluyor. Genelkurmayın Ergenekon ve Temizöz soruşturmalarına konu olan subaylara sahip çıkıp hala görevde tutmaya devam etmesi de bu kanıyı pekiştiriyor. Karargah Evleri, ordu içinde gücünü korumaya çalışan bir cuntasal yapılanma mı ve askeri darbe tehlikesi devam ediyor mu?..
Terörle mücadele diyerek sivil toplumla mücadele edenlere karşı sessizlik sürüyor
Türkiye´de yaşanmakta olan kanunsuzluklara askeri yetkililerin doğrudan ya da dolaylı destek çıkması olaylarının Batı´da yaşanması durumunda o yetkililerin hemen görevden alınacağından kuşku duyulmuyor. Örneğin İspanya. Bundan daha basit bir skandal da Savunma Bakanı sivil otoriteye başkaldıran Genelkurmay Başkanını derhal görevden almaktan çekinmedi. Türkiye´de bunun ne zaman gerçekleşeceği merak ediliyor. Terörle mücadele ile sivil toplumla mücadeleyi birbirine karıştırdığı açık olan askeri yetkililere sessiz kalınıyor. Kamuoyunda tepkiler giderek artarken, ´Genelkurmay ne yapmaya çalışıyor´, ´Hükümet ne zaman bu kanunsuzluklara ses çıkaracak´ soruları soruluyor.
Kamuoyunda tepkiler giderek artarken Genelkurmay ne yapmaya çalışıyor?
Ergenekon kapsamında Zir Vadisi´nde bulunan mühimmat nedeniyle hakkında askeri savcılıkça dava açılan Yarbay Mustafa Dönmez, Genelkurmay Askeri Mahkemesi´nde hakim karşısına çıkmıştı. Dönmez, hakim Binbaşı Cemil Çelik´in, ajandasında yer alan özel yaşamına ilişkin bilgileri sorması üzerine tepki göstermişti. Dönmez, evlilik dışı ilişki yaşadığını ortaya koyan kadın isimlerinin sorulması üzerine, ?Duygu ve düşünceme kalmış şeyleri yargılayamazsınız. Bunlar hayallerimdi. Bu sorunun sorulmasını doğru bulmuyorum? dedi. Hakim Binbaşı Cemil Çelik, ismi geçen kadınların askeri savcılıkta Dönmez´le ilişki yaşadıklarını doğruladığını ifade etmesi üzerine de Konunun dışındadır. demişti. Mustafa Dönmez, Mühendis Binbaşı Fatma Dönmez ile evli... Gayri meşru ilişki yaşadığı Genelkurmay Askeri Mahkemesi´nde askeri hakim tarafından dile getirilen Mustafa Dönmez hala yarbayken, eşi başörtülü olduğu gerekçesiyle birçok asker Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararlarıyla Türk Silahlı Kuvvetleri´nden ihraç ediliyor. (Vakit)
Genelkurmay, terfi ettiremediği ´Komplo Belgesi´ yazarı Albay Dursun Çiçek´ten adeta özür dilemişti
Suç işleyenler ya da soruşturulanlar hala görevde tutuluyor hatta terfi bile alıyor
Yarbay Dönmez gibi Albay Temizöz ve Albay Dursun Çiçek de hala görevde tutuluyor, soruşturulan diğer bazı şüpheli subaylar da terfi alıyor
Diyarbakır´da görülen faili meçhuller davasında 9 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis talebi ile tutuklu yargılanan Kayseri İl Jandarma Alay Komutanı Albay Cemal Temizöz´ün bu ağır suçlamalara rağmen 6 aydır açığa alınmadığı ve hala görevde tutulduğu ortaya çıkmıştı. Davanın müdahil avukatlarından Tahir Elçi´nin sözleri oldukça çarpıcıydı. Hakkında ceza soruşturması başlatılan bir şahsın; üstelik tutuklu olarak yargılanırken hala açığa alınmamış olmasının izah edilemeyeceğini kaydeden Elçi şu ifadeleri kullandı: ´Hakkında bu derece ağır bir iddiada bulunularak, böylesine kapsamlı bir iddianame hazırlanarak kamu davası açılmış ve hala görevinin başında olan başka bir devlet memuru yok. Düşünün ki bu şahıs hakkında onlarca cinayet iddiası var. 9 kez müebbet hapisle yargılanıyor. Hala görevinin başında olması soruşturmanın selameti açısından son derece sakıncalıdır. Ayrıca birlikte yargılandığı sanıklar açısından da sakıncalıdır. Gizli tanıklar Tükenmezkalem ve Sokaklambası´nın ifadelerini neden geri çektiği şimdi daha iyi anlaşılıyor. Genelkurmay´ın hala bu personeli görevi başında tutması bir mesaj olarak da algılanabilir.´ Genelkurmay´ın tavır koyduğu açık ve ilk kez de olmuyor. Ergenekon soruşturmasına karşı da tavır koyan askerlerin bu faydasız direnme çabası kamuoyunun dikkatinden kaçmıyor ve ´Genelkurmay ne yapmak istiyor, sivil yasaları ve mahkemeleri neden ciddiye almıyor, kimin emrinde, sivil otoritenin emri altına girmek istemiyor mu, Ergenekon tipi örgütlenmelerin kanun dışı infazlarını, faili meçhulleri, terörle terör çıkararak mücadele etmeyi, gerillayla kontrgerilla olarak mücadele edenlerin bir taraftan uyuşturucu silah kaçakçılığı ve diğer karanlık ticarete de el atarak kişisel çıkar elde etmeye yönelmelerini de onaylıyor mu, onaylamıyorsa neden sivil yargılamalara doğrudan veya dolaylı müdahale ediyor?..´ sorularını sorduruyor.
´İrticayla Mücadele Eylem Planı´nın orijinali savcılıkta. Bundan sonra nasıl bir süreç işleyecek?
Emekli Cumhuriyet Başsavcısı Reşat Petek, hukuki anlamda yeni bir boyut kazanan soruşturmanın seyrini Taraf´a yorumladı: Askeri savcılığın kovuşturmaya yer olmadığı kararını hukuka ve usule aykırı olduğunu daha önce de ifade etmiştim. Şimdi orijinalinin ortaya çıkması olaya yeni bir hukuki boyut kazandırdı. Ceza Muhakemesi Kanunu´na göre yeni delillerin ortaya çıkması, savcılığa yeniden bu konuyu soruşturma imkanı verir. Hukuken iki soruşturmanın yürütülmesini bekliyorum. Birincisi, Genelkurmay Başkanı ´kağıt parçası´ ama ´aslı çıkarsa da peşini bırakmam´ dedi. Şimdi askeri yönden idari bir soruşturma gerekiyor. İkincisi ise zaten belgenin içeriği TCK´nın 49 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olan ´cebir ve şiddetle hükümeti kaldırmaya´ yönelik bir plandır. O nedenle darbeye teşebbüs niteliğinde bir suçtur. Belge zaten Ergenekon sanığının ofisinde yakalandığı için de hukuki ve fiili irtibatı olduğu daha önce de ortaya çıkmıştı. Bu nedenle Cumhuriyet savcılığının darbeye teşebbüs suçlamasıyla altında imzası bulunan Albay Dursun Çiçek ve hazırlanmasında ve uygulanmasında kim varsa ortaya çıkarılıp yeniden haklarında dava açılmasını bekliyorum.
Albay Çiçek tekrar tutuklanır mı?
Ceza Muhakemesi Kanunu´na göre böyle bir durumda yeni bir delil ortaya çıktığında, Çiçek´in daha önce tutuklanıp serbest bırakılması ´yok´ kabul edilir. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isnadıyla dava açılması gerekir. Tutuksuz yargılandığında delil karartılması ve yok edilmesi ihtimalleri bulunduğundan savcılık tutuklu yargılamalıdır.
Şimdi gelişmeler onu gösteriyor ki, hakikaten Ergenekon terör örgütü TSK´ya önemli bir şekilde sızmış. En azından kamu davası açmaya yeterli nitelikte deliller elde ediliyor. Henüz bir mahkumiyet yok ama böyle olunca Silahlı Kuvvetler içine sızma, orada Karargah Evleri çalışması kapsamında faaliyetlerin sürdüğü anlaşılıyor.
Belge, Ergenekon soruşturmasını nasıl etkileyecektir?
Ergenekon´da dördüncü iddianame bekleniyor. Hukuki, fiili irtibat kurulan bir olay sonradan bu dava kapsamında birleştirilerek görülmesi hala mümkündür. Çünkü, ceza yargılaması maddi gerçeği bulmaya çalışır. Bu açıdan demokrasiye karşı bir planın, siyasi otoriteyi yıkmayı öngören bir belgenin orijinalinin ortaya çıkması hukuk açısından çok önemli bir delildir. Savcılık da, daha sonra görülecek dava ile kovuşturma yönünden Anayasa Mahkemesi de bu delili değerlendirecektir. Cumhuriyet savcılarının eli deliller bakımından daha da güçlenmiştir. Karar verme sürecinde maddi gerçeği aydınlatacak kuvvetli bir delil daha dosyanın içinde vardır. Bundan ötesini mahkeme takdir edecektir.
Kontrgerilla medyası fotokopi belgeyle dalga geçmişti
´Belge çiçek açmış yaz mı gelecek´
Taraf´ın ortaya çıkardığı darbe belgesinin ardından köşe yazarları birbirinden ilginç yazılara imza atmıştı. İşte o yazılardan bir demet:
Bekir Coşkun (Hürriyet-17 haziran): Demek ki Genelkurmay´daki subay, yazıcıya ?Darbe planı yapalım? dedi.Yazıcı ?Kaç kopya olsun komutanım?? diye sordu.Komutan ?Üç...? dedi: ?Biri avukat arkadaşa gidecek, birisi Taraf Gazetesi´ne, biri de zaten gizli...?Yazıcı selam çaktı, oturup yazdılar.Bitince subay komutana koştu:?Komutanım adı ne olsun?..??Neyin?..??Darbenin... Yapmıyacak mıyız?..??Yapacaz...??Darbenin adı olsun ki, ne yaptığımızı bilelim...?Sonunda gizli şifreli, kimsenin anlayamayacağı bir isim buldular:?AKP ve Fethullah Gülen´i bitirme planı...?Komutan sordu:?Ne olduğu anlaşılıyor mu?..?Öbürü yanıtladı:?Hayır komutanım, hiç anlaşılmıyor... Sanki başka bir şeyin şeyiymiş gibi belli biledeğil...?Komutan sevindi:?Şifreli ya...?İki gündür onu düşünüyorum; Genelkurmay´ın darbe planı herhangi bir avukatın bürosunda ne arıyor?..Doğrusu belgenin başlığı da ilgimi çekiyor:?AKP ve Fethullah Gülen´i bitirme planı...?Levazıma bulgur alımı emrini gördüğümüzde, iki gün ?LK-BAT?ın bizim akşam yiyeceğimiz bulgur pilavı ile ne ilgisi olduğunu düşünmüştük. Sonra anlamıştık ki ?Levazım Komutanlığına-Bulgur Alma Talimatı? yani; LK-BAT...Ama darbe planı bu kadar açık ve net:
?AKP ve Fethullah Gülen´i bitirme planı...?Neler oluyor sizce?..Ergenekon davası, emekli paşalara ve sıradan insanlara gerekeni yaptı. Ama TSK içindeki rütbelilere uzanamadı...Bunun ön hazırlığı mıdır bu?..Dilini tutamayan Bülent Arınç´ın halkın önünde daha geçen gün ?Sıra büyüklerinde...? demesinden tam on gün sonraya denk geliyor bu olanlar...Sıra büyüklerde mi?..
Yılmaz Özdil (Hürriyet- 26 haziran):
12 Haziran: Taraf, ?İrticayla Mücadele Eylem Planı? belgesini, ?AKP ve Gülen´i bitirme planı? başlığıyla manşetten yayımladı. Genelkurmay İletişim Daire Başkanı Tuğgeneral Metin Gürak, ?İddianın tüm yönleriyle incelenmesi için Askeri Savcılığa derhal bir soruşturma emri verildi? dedi.
14 Haziran: Başbakan Erdoğan, ?Demokratik bir ortamda AKP´ye karşı yapılan bu gayri hukuki sürece seyirci kalamayız. Gereken ne ise bunların hepsi yapılacaktır? sözleriyle hükümeti hedef alan eylem planına tepki gösterdi.
15 Haziran: Ergenekon davasını yürüten savcılar, ?İrticayla Mücadele Eylem Planı? altında imzası bulunan Deniz Kurmay Kıdemli Albay Dursun Çiçek´i ifadeye çağırdı. Askeri Savcılık belgeyi görmeden ?Belgenin, Genelkurmay Başkanlığı´nın herhangi bir biriminde hazırlanmadığına ilişkin kanaate varılmıştır? açıklaması yaptı. Aynı gün ikinci bir açıklama yapan Genelkurmay Başkanlığı, ?Türk Silahlı Kuvvetleri, daha önce de ifade edildiği üzere, demokrasi ve hukuk devleti ilkeleri ile bağdaşmayan davranış ve düşüncelere sahip bulunan personelini bünyesinde barındıramaz? dedi.
16 Haziran: AKP, eylem planıyla ilgili olarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı´na suç duyurusunda bulundu. Başbakan Erdoğan olayın peşini bırakmayacaklarını söyledi. Ankara´dan gelen askeri savcılar, İstanbul´da Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılarla görüştü.
18 Haziran: Habertürk Televizyonu´nda Fatih Altaylı´ya konuşan CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, ?Belge doğruysa Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ emekli mi edilmeli?? sorusunu ?Evet? yanıtını verdi.
19 Haziran: Belgeyle ilgili Jandarma´nın yaptığı kriminal incelemenin sonuçları açıklandı. Jandarma, metindeki imza ile Albay Dursun Çiçek´in orijinal imzası arasında ?Benzerlik var? dedi.
22 Haziran: Taraf, Albay Dursun Çiçek´in, askeri savcılıkta verdiği ifadede farklı bir imza örneği verdiğini belgeledi. Jandarma´dan sonra Emniyet de belgenin üzerindeki imzanın Albay Çiçek´in ?elinin mahsulü? olduğu sonucuna vardı.
24 Haziran: Askeri savcılık, Albay Dursun Çiçek hakkında ?Belgenin hazırlanması ve herhangi bir kişiye verildiğine ilişkin şüpheli (Albay Çiçek) hakkında delil bulunmadığından, soruşturma konusu olay ve Çiçek ile ilgili itiraz yolu açık olmak üzere kovuşturmaya yer olmadığı? kararını verdi.
26 Haziran: Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, kuvvet komutanlarıyla birlikte düzenlediği basın toplantısında eylem planı için ?kağıt parçası? dedi. Başbuğ, ?Eğer yeniden yargılama yapılacaksa bunu yine biz yaparız? ifadelerini kullandı.
1 Temmuz: Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılar tarafından ifadesi alındıktan sonra mahkemeye sevk edilen Deniz Kurmay Albay Dursun Çiçek tutuklandı.
2 Temmuz: Kurmay Albay Dursun Çiçek, tutuklanmasının üzerinden 24 saat geçmeden tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
Hikmet Bila (Vatan-24 haziran): Komik bir manzara... Bir o kadar da içler acısı... Biri havaya bir fotokopi attı, bütün Türkiye, rüzgarda uçuşan kağıt parçasının peşinde koşuyor. Yakalamak için bir sürü insan kan ter içinde zıplayıp duruyor. Kiminin gömleği pantolonundan çıkmış, kiminin yakası açılmış, kiminin yanakları kızarmış... Birisi tam tuttum derken, rüzgar bir başka tarafa savuruyor. Hemen bir başkası başlıyor zıplamaya... İki ayağının üzerinde yaylanıp yukarı fırlayan, iki elini çırpıp yere düşenler mi istersiniz... Uçan kağıdın peşinden, iki kolunu iki yanında kanat gibi çırpıp havalanmaya çalışanlar mı dersiniz... Koskoca Türkiye´nin hali son günlerde bu...(5 temmuz 2009 tarihli yazısı): Bir ?kağıt parçası? etrafında çıkarılan yangını körükledikten sonra, ?Bu iş sıktı artık? diye kayıplara karışmak hangi sıkıntının yansımasıdır.Türk ordusunun, düşmanla savaştığı günlerde içerden de saldırıya uğraması ilk kez olmuyor. Kurtuluş Savaşı´nda bile yaşadı bu çifte saldırıyı... Yeterli deneyimi var. Zaten İlker Başbuğ da uğradıkları tüm haksız saldırılara rağmen, TSK´nın görevlerini aksatmadan yapacağını söylüyor. Yapacaktır da...Ama siz... Bayanlar, baylar... Siz bir yere gitmeseniz iyi olur. Bilerek ya da bilmeyerek, ?asimetrik harekat? a ?lojistik destek? sağladıktan sonra ?asimetrik? olarak sıvışmak hiç de ?etik? görünmüyor. ?Sıkıldık, bunaldık? demeye hakkınız olduğunu da sanmıyorum. ?Nasıl oyuna geldik?? sorusuna kafa yorup cevap aramak, yeniden kolları sıvamanın ilk adımı olabilir. Var mısınız?
Necati Doğru (Vatan-26 haziran):Bu da böyle bir dönemdi; yenildi, içildi, konuşuldu, kerevetine çıkıldı. Hani Toros Dağları´nın yaylalarında göçerlik eden yörüklerin türküsü vardır; ?Herkes yesin içsin... Aslı yok yaylasında davetimiz var bizim...? diye gider ve tatlı tatlı dalgasını geçer... Yüreği hep coşkulu Toros yörüğünün türküsündeki benzetme gibi Fethullah demokratları da ?aslı yok belgesinden? yediler içtiler.Aslı yok belge sızdırıldı.Palavra meyvesini verdi.Gökten elmalar düştü.Belgenin aslı nerede? Koca Türk Ordusu, askeri savcısıyla 12 gündür aradı, araştırdı; bulamadı...(22 haziran tarihli yazısı): Sonuca yaklaştık. Kim yazdı bu öcü belgeyi!TSK´nin köstebeği mi!Fethullahçı köstebek mi!Gerçek darbeci albay mı!Yazdıranı yanı rejisörü kim?Birinci adamı yok mu?Yerli mi, yabancı mı?Türk mü, ABD´li mi?MİT´ten mi CIA´dan mı?....Özüne inerseniz; bir haftadır ?hangi elin kaleminden, ne amaçla çıktığı, ne amaçla Ergenekon sanığı avukatın yazıhanesine konulduğu, yazıhaneye konulduktan sonra da 80 yıllık süzme sızdırma devlet gazeteciliğinin yeni ve taze bir türüne al yayınla...? diye gönderilen belgenin aslında 24 saat içinde netleşmesi gerekirdi. Evhamsız bir iktidar olsaydı, 24 saat yeterdi.Geç olsun!Güç olmasın!Öcü belgenin encamı bu hafta belli oluyor. Demokratlığımız tarih yazıyor!Hayat bizi utandırmasın! ( Taraf)
Çiçek: İftira ve komplolarına devam ediyorlar. Gerçek ortaya çıkacak
Habertürk´ün ulaştığı Albay Çiçek, ?Mahkeme süreci devam ediyor. İftira ve komplolarına devam ediyorlar. İlgi ile izliyorum? açıklamasını yaptı. Albay Çiçek´in ıslak imzasının aslının İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı´na mektupla gönderildiği ve Adli Tıp Kurumu incelemesinin ardından ´Belgedeki ıslak imza Albay Dursun Çiçek´in el ürünüdür´ kararının çıktığı iddia edildi. Kendisine telefonla ulaştığımız Albay Çiçek ise son gelişmeyle ilgili olarak sorularımızı yanıtlarken, ?Bu aşamada bir şey söylemem doğru olmaz. Mahkeme süreci ve soruşturma devam ediyor. Ama İftira ve komplolarına devam ediyorlar. İlgi ile izliyorum. Gerçek ortaya çıkacak? diye konuştu.
Çiçek´in avukatı Çevik: İfade veririz
Diğer taraftan Albay Dursun Çiçek´in avukatı Mustafa Çevik de dün bir açıklama yaptı. Son gelişmelerle ilgili olarak kendilerine herhangi bir bilginin ve tebligatın gelmediğini kaydeden Avukat Çevik, belge ile ilgili konuyu basından öğrendiklerini de söyleyerek ?Eğer savcılıktan çağrılırsak müvekkilimle ifade vermeye gideriz? dedi. ( Habertürk)
Taraf da Albay´la konuştu: Gelişmeleri ilgiyle izliyorum
Planın altında imzası bulunan Albay Dursun Çiçek, belgeyi ortaya çıkaran Taraf´a konuştu. ?Siz yalanladınız ama belgenin gerçek olduğu ortaya çıktı? sözüne Çiçek, ?Gelişmeleri ilgiyle takip ediyorum. İyi görevler? yanıtını verdi. Ergenekon savcıları, tutuklandıktan 18 saat sonra serbest bırakılan Dursun Çiçek´in önümüzdeki hafta tekrar ifadesini alacak. Genelkurmay Askeri Müşavirliği´ne bağlı bir savcı da İstanbul´a gelerek olayla ilgili bilgi aldı. Taraf´ın ortaya çıkardığı, Genelkurmay Karargahı´nda hazırlandığı öne sürülen Kurmay Albay Dursun Çiçek imzalı ?İrticayla Mücadele Eylem Planı?nın aslının ortaya çıkmasından sonra, Ergenekon savcılarının yeni bir soruşturma başlattıkları öğrenildi. Dört sayfalık planda imzası bulunan Dursun Çiçek, Taraf´a ?Gelişmeleri ilgiyle takip ediyoruz? dedi. Taraf´a konuşan Çiçek, ?Daha önce böyle bir belge hazırlamadığınızı söylediniz. Belgenin aslı ortaya çıktı ve Adli Tıp Kurumu kriminal raporuna göre ıslak imza, sizin imzanızla yüzde doksan dokuz benzerlik gösteriyor. Bu konuda ne diyorsunuz? sorusuna kısa süreli bir şaşkınlıktan sonra ?Gelişmeleri ilgiyle takip ediyoruz? cevabını verdi. Çiçek ?Belgedeki imza sizin mi? sorusuna ise ?Size iyi görevler diliyorum. Teşekkür ediyorum? diye yanıt vererek telefonu kapattı.
Çiçek´in yeniden ifadesi alınacak
Belgenin orjinalinin ortaya çıkmasından sonra soruşturmayı yürüten Ergenekon savcılarının, daha önce askeri savcılık tarafından belgeyle ilgili sorgulananların yeniden ifadelerini alacağı öğrenildi. Savcılar, Genelkurmay Karargahı´nda bulunan bazı subaylarla birlikte yedi sivil memurun da belgeyle ilgili ifadesini alacak. Savcılar ayrıca belge soruşturması kapsamında daha önce tutuklanıp bir gün sonra itiraz üzerine 14. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından serbest bırakılan Dursun Çiçek´in de yeniden ifadesini alacak. Çiçek´in önümüzdeki hafta çağrılıp, Ergenekon savcılarına ifade vermesi bekleniyor. Belgenin ıslak imzalı orjinalinin bulunmasından sonra Genelkurmay Askeri Müşavirliği´ne bağlı bir savcının geçen hafta İstanbul Başsavcılığı´na gelerek olayla ilgili bilgi aldığı da ortaya çıktı. Taraf´ta yayımlanmasından sonra birden fazla ıslak imzalı nüshası bulunan belgenin imha edildiği de öğrenildi. Belgenin iki yerden çıkmış olabileceği tahmin edilirken, Dursun Çiçek´in başında bulunduğu grup, bu nedenle lağvedildi. Soruşturmayı yürüten Ergenekon savcıları, soruşturmayı yürüten askeri savcılıktan dosyayı isteyecek. Askeri Savcılık, Taraf´ın haberinin ardından başlattığı soruşturmada, takipsizlik kararı vererek dosyayı kapatmıştı. ( Taraf, Mehmet Baransu)
Orijinal çıkarsa Ankara´daki soruşturma bitebilir
?İrtica ile Mücadele Eylem Planı? başlıklı belgenin orijinalinin bulunduğu ve altındaki imzanın Deniz Kurmay Albay Dursun Çiçek´e ait olduğu iddiaları kamuoyuna yansımasının ardından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı´nca belgeye ilişkin yürütülen soruşturma da gündeme geldi. Genelkurmay Askeri Başsavcılığı, belgenin Genelkurmay karargahında düzenlenmiş, resmi bir evrak olmadığının saptandığını açıkladıktan sonra belgenin TSK´yı hedef alıp almadığı ve kimler tarafından, ne amaçla üretildiğinin tespit edilmesi için soruşturma dosyasının bir suretini İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı´na gönderdi. İstanbul Başsavcılığı da, belgenin Ankara´da bulunduğunu gözönüne alarak, ?yetkisizlik? kararıyla dosyayı Ankara´ya göndermişti. Savcılığın, belgenin orijinal olduğu iddialarının doğrulanmasının ardından soruşturmayı takipsizlikle sonuçlanması olasılığı da artmış oldu. ( Vatan)
Mehmet Altan: Herhangi bir AB üyesi ülkede asla yaşamayacağımız ama Türkiye´de ömrümüzü heba ettiğimiz bu saçma sapan geriliğe lanet okuyorum
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Başbuğ´un (Komplo Belgesi´ne kağıt parçası dediği) 26 Haziran tarihli basın toplantısının videosunu izledim. 62 dakika 45 saniyeme maloldu ama pişman olmadım. Hatta çok eğlendim. Ankara´yı, rejimi, devleti ve yönetim zihniyetini tanımak isteyen herkese de tavsiye ederim. Orgeneral Başbuğ gereksiz ve abartılı bir biçimde Genelkurmay Savcılığı´nın ?takipsizlik? kararı ardında duruyor, ara sıra da ?belgenin orijinalinin? ortaya çıkması halinde TSK Komutanı olarak buna karşı neler yapacağını belirtiyordu. ?Hukuk devleti ilkelerine saygılı?, ?demokrasiden yana?, bu ilkelere karşı faaliyetlere ?müsamaha etmeyen? ve bu meşrepteki ?personeli kurumda barındırmayacak? bir portreden söz ediyordu. Ancak, ?İrtica Eylem Planı?nın bir ?kağıt parçası? olduğu iddiası, bunun peşine gidenlere yönelik ?orduya karşı asimetrik psikolojik harekatı? türü ağır ve haksız ithamlarla, ?hukuk ve demokrasi? vurgusu arasında ?asimetrik? bir dengesizlik vardı. Çünkü Genelkurmay Başkanı, kendi askeri savcısının kanaatine dayanarak, bu ?kağıt parçasını? uyduranların bulunması çağrısında da bulunuyordu.
Orijinal belgenin ortaya çıkması ertesinde, Genelkurmay Başkanlığı´nın açıklaması, böyle bir durumda ?TSK Komutanı? olarak ?kendisine? güvenilmesini isteyen Başbuğ´un verdiği sözlerle hiç mi hiç bağdaşmadı. Video bu açıdan da eğlenceli ve öğretici oluyor. Genelkurmay açıklaması ?darbe girişiminin? üzerine gitmek yerine, bu skandalın altını çizenleri korkutmaya yönelikti. Videoda da görüldüğü üzere askeri yaklaşıma katkılarını esirgemeyen TSK gazetecileri suskundu, diğerleri de ürkütülürse, tüm vahametine rağmen olayın gümbürtüye gidebileceği hesaplanıyordu herhalde... Elbette, rejimin AB standartlarında demokratikleşmesini istiyoruz. Ama bazen bu gelişmelere, insani bir boyutta içim burularak, farklı bir açıdan baktığım da oluyor. Gelecek yıl emekli olacak altmış küsur yaşında birisi, dört ay önce söyledikleriyle, belgenin gerçek olmasının anlaşılması sonrasında Genelkurmay´ın yayınladığı garip açıklama arasındaki sarsıcı çelişkiyi içine nasıl sindirir, onu da anlamakta zorlanıp, daha çok üzülüyorum. Herhangi bir AB üyesi ülkede asla yaşamayacağımız ama Türkiye´de ömrümüzü heba ettiğimiz bu saçma sapan geriliğe ise lanet okuyorum. ( Mehmet Altan, Star)
MHP´den ´kirli tezgah´ belgesine sert tepki
Albay Dursun Çiçek tarafından hazırlandığı Adli Tıp´ın raporuyla kesinleşen ´kirli eylem planı´na yönelik tepkiler dinmek bilmiyor. MHP Genel Başkan Vekili Oktay Vural, belgeye sert tepki gösterirken, bunu millete ve siyasete karşı hazırlanan tezgah olarak nitelendirdi. Vural, Bu belgeyi kim hangi amaçla hazırladı? Hukuki süreçte bir an önce bu işin arkasında ne var ne yok hepsi açığa çıkarılmalı. dedi. Taraf gazetesinin 12 Haziran´da ´AKP ve Gülen´i Bitirme Planı´ başlığıyla gündeme getirdiği belgenin orijinalinin ortaya çıkmasını değerlendiren MHP´li Vural, hukuk devletinde millete ve siyasete müdahalenin kabul edilemeyeceğini söyledi. Bu işin bir an önce bütün yönleri ile ortaya çıkarılması gerektiğini vurgulayan Vural, Öncelikle AKP´yi bitireceksek biz bitiririz. Geçmişte onu bitireceğiz diye değirmenine su taşıyanları gördük. 27 Nisan bildirisini yayınlayıp da trilyonluk zırhlı araçlarda gezenleri gördük. Mezara kadar gidecek sırları da gördük. O değirmene su taşıyarak nasıl yüzde 47´lik bir oy toplayanları da gördük. Dolayısıyla AKP´yi biz bitireceğiz. Bu işin arkasında ne var ne yok hepsi açığa çıkarılmalı. Kimseye siyasete müdahale edip mağduriyet oluşturma fırsatı tanınmamalı. şeklinde konuştu.
Vural, böyle bir belgeyi kabul etmelerinin mümkün olmadığını ifade etti. Bu konudaki hukuki sürecin süratle yapılmasını isteyen Vural, tepkisini şu sözlerle dile getirdi: Bu belgeyi kim hazırladı, hangi amaçla hazırladı? Kime yarıyor? Bu soruları hep birlikte soralım. Dün niye yoktu bugün niye çıktı? Yine hep beraber ´hangi siyasi manipülasyonları kim neden yapıyor?´ sorularını soralım. Bu siyasi tezgahların hepsini açığa çıkarmamız lazım. Hukuk sürecinin bu konuda çok daha çabuk olması gerekiyor. Gerçekten bu kadar süre geçmiştir ondan sonra neden ortaya çıkmıştır? Gerçeklerin gün yüzüne çıkartılmasını biz gerçekten istiyoruz. Ne demek? Böyle bir şeyi kabul etmemiz mümkün müdür? Bir siyasi parti isek, iktidar ile mücadele edecek olan biziz. Ve bununla ilgili kararı verecek olan elbette millet olacaktır. ( Zaman)
(25 Ekim 2009, 10:45), son güncel.: (26 Ekim 2009)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
´AKP ve Gülen´i Bitirme Planı´ manşetlerimiz
Askerlerin soruşturmalara müdahalesi
Askerlerin organize şekilde Ergenekon savcılarından delil kaçırmaları
Karargah Evleri soruşturmasının askerlerce savsaklanması
Şemdinli Davası´nın askerlerce örtbas edilmesi
Kontrgerilla Medyası