Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında ortaya çıkan sözde 'Sıkıyönetim Mahkemelerinde Görevlendirme Listesi'ndeki 31 eski askeri hakim ve savcı hakkında 'anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs' ve 'silahlı terör örgütü üyesi olmak' suçlarından açılan davaya başlandı. Fetullahçı Terör Örgütü'nün askeri yargıdaki yapılanmasına ilişkin ilk dava olma niteliğini de taşıyan davanın iddianamesinde, şüphelilerin tamamının hakim-savcı olduğu 2009'daki sınav sorularını önceden ele geçirdiği, örgütün TSK'daki yapılanmasını askeri yargıdaki etkinliğiyle sağlamaya çalıştığı, askeri yargının da adli ve idari yargıda olduğu gibi önemli ölçüde FETÖ üyesi olan hakim ve savcılardan oluştuğu, nitekim sıkıyönetim mahkemeleri görevlendirme listesinde yer alan 214 kişinin, 2009-2014 arasında yapılan sınavlarda kopya çektiğine ilişkin kuvvetli şüphe bulunan 217 kişi arasından seçildiği belirtiliyor. 31 şüpheli hakkında 1'er kez müebbet ve 45 yıla kadar hapis cezası istenen iddianamede, askeri yargının yüzde 66'sının FETÖ'cü olduğu, Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığınca 15 Temmuz darbe girişimine fiilen iştirak eden, hatta Sayın Cumhurbaşkanına suikast girişiminde bulunan FETÖ mensubu generaller ve diğer personel hakkında kovuşturmaya yer olmadığı yönünde kararlar verildiği dile getiriliyor.
19.05.2017 14:51 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında ortaya çıkan sözde "Sıkıyönetim Mahkemelerinde Görevlendirme Listesi"ndeki 31 eski askeri hakim ve savcı hakkında "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" ve "silahlı terör örgütü üyesi olmak" suçlarından açılan davaya sanık savunmalarıyla devam edildi.
15.05.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, meslekten ihraç edilen ve Sincan Cezaevinde tutuklu bulunan sanıklar ile avukatları katıldı.
Ankara dışındaki tutuklu sanıklar Beytullah Abakam, Yunus Emre Taşova, Yakup Öz, Numan Biber, Gültekin Özdemir, Emrah Gül, İsmail Savcı, Regaip Cıba, Sezer Çitli, Emin Veli İnan, Uğur Gültekin, Muhammet Vuran ve Gani Çetintaş ise Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden duruşmaya bağlandı. Bazı sanıkların yakınları da duruşmayı izleyici bölümünden takip etti.
Duruşmaya, kimlik tespitinin ardından iddianamenin okunmasıyla devam edildi.
Sanık avukatlarının, atılı suçun "görev suçu" olarak değerlendirilip müvekkillerinin askeri mahkemede yargılanması talebini, suçun terör suçu olduğu, görevle ilgisinin bulunmadığı gerekçesiyle reddeden mahkeme heyeti, sanıkların savunmalarını dinledi.
Duruşmaya, tutuklu bulunduğu Çanakkale'den SEGBİS'le bağlanarak katılan sanıklardan Uğur Gültekin, savunmasında, hakkındaki suçlamaları reddederek suçsuz olduğunu öne sürdü.
Cebir ve şiddet kullanarak anayasayı ortadan kaldırma suçunun kendileri açısından maddi ve manevi unsurlarının oluşmadığını belirten Gültekin, kimseye cebir ve şiddet uygulamadığını savundu.
Atandığı sınavı hakkıyla kazandığını anlatan Gültekin, "5-6 yıldır aktif şekilde görev yaptım. İddianamedeki 'Masa başında savcılık yapıyorlar' ifadesini kabul etmiyorum. Alın teriyle sınavı kazandım, alın teriyle bu günlere geldim. Örgütle herhangi bir bağım yok. Sohbetlerine katılmadım, bağış yapmadım." dedi.
Gültekin'in avukatı Hatice Aydın da Albay Yurdakul Akkuş'un çantasında ele geçen sözde "Sıkıyönetim Mahkemelerinde Görevlendirme Listesi"nin düzmece bir belge olduğunu, müvekkilinin sırf bu kağıtta ismi bulunduğu gerekçesiyle haksız bir şekilde yargılandığını öne sürdü.
"Müvekkilimin adı geçen silahlı örgüte organik bağıyla ilgili iddianamede hiçbir delil yok. Sadece birtakım varsayımlar ve düzmece belgelerle suçlamaya gidilmiş" ifadelerini kullanan Aydın, tahliye ve beraat talep etti.
"Somut delil yok"
Sanıklardan Sezer Çitli, cebir veya şiddet uygulayarak Türkiye Cumhuriyeti devletini ve anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüsle suçlandıklarını, ancak iddianamede bu suça ilişkin haklarında somut bir delil bulunmadığını savundu.
Suç tarihinde rahatsızlanan çocuğu için hastanede bulunduğunu anlatan Çitli, darbe girişiminden hastanede haberdar olduğunu öne sürdü.
Örgütle hiçbir ilgisinin bulunmadığını iddia eden Çitli, "Bu işe kalkışanlarla telefon görüşmesi yapmış mıyım, irtibata geçmiş miyim? Bunların hiçbiri yok. Bunları hak etttiğimi düşünmüyorum. Ben mesleğimi en iyi şekilde yapmaya çalışmaktan başka ne yapmışım? Aldığım maaşımın hakkını vermeye çalıştım. Bana göstersinler. Bu liste, arkası olanlar için dikkate bile alınmadı ama arkası olmayanlar için önemli delil sayıldı. Kimileri sıyrıldı, kimileri ise yakalandı." diye konuştu.
Çitli'nin avukatı Fatih Özcanoğlu da müvekkilinin örgütle bağlantısının bulunmadığını belirterek tahliyesini istedi.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde, başka illerde cezaevlerinde bulunan sanıkların telekonferans sistemiyle savunmalarının alınmasına devam edildi.
Darbecilerin sözde listesinde " Tekirdağ Sıkıyönetim Askeri Savcılığına Yardımcı Askeri Savcı olarak görevlendirileceği" belirtilen tutuklu sanık Emin Veli İnan savunmasında, darbe girişimini memleketi Isparta Gelendost'ta bulunduğu sırada televizyondan öğrendiğini belirtti.
Daha sonra bütün izinlerin iptal edildiğini, görev yerlerine dönülmesi konusunda Askeri Savcılık'tan mesaj aldığını anlatan İnan, bunun üzerine Çorlu'ya döndüğünü ifade etti.
Burada evini dağınık bulduğunu, yöneticiden polislerin evinde arama yaptığını öğrendiğini belirten İnan, "Yaşanan elim olaylarla uzaktan yakından alakam olmadığı için şaşırdım. Bir yanlışlık olduğunu düşündüm. Hakkımda yakalama emri olduğunu öğrendim. Teslim işlemlerim yapıldı. Kimin hazırladığı belli olmayan bir listede ismim geçiyor diye, hukuka aykırı olarak tutuklandım ve cezaevine gönderildim." diye konuştu.
Darbecilere ait listede isminin geçtiğinden haberi olmadığını savunan İnan, hakkındaki terör örgütü üyeliği suçlamasını reddetti ve "Hakkımda bu konuda delil yok. İddia makamı ön yargılı. Hiçbir zaman FETÖ ile bağlantım olmadı." dedi.
Darbecilerin sözde listesinde " Tekirdağ Sıkıyönetim Askeri Mahkemesine Askeri Hakim" olarak atanacağı belirtilen sanık Muhammet Vuran da olay günü saat 17.30 sıralarında evine gittiğini, eşinin KPSS'ye hazırlanması dolayısıyla oğluyla ilgilendiğini, televizyon izlemediğini ifade etti.
Kalkışmayı ertesi sabah televizyondan öğrendiğini ileri süren Vuran, "Hakkımda gözaltı kararı alındığını öğrenince çok şaşırdım. Darbecilerin bir liste hazırladığını, benim ismimin de burada yer aldığını söylediler. Çorlu Cumhuriyet Başsavcısına ifade verdikten sonra tutuklandım. Hain darbe girişimiyle ilgim bulunmamaktadır. Sözde listeden darbe öncesi haberim yoktu." diye konuştu.
Hiçbir zaman FETÖ üyesi olmadığını belirten Vuran, savunmasında şunları söyledi:
"Hiçbir zaman onlarla hareket etmedim. Kimsenin telkin ve yönlendirmesiyle karar vermedim. Tek bir dosyada art niyetli davrandıysam, en ağır cezaya razıyım. Darbeciler bu listeyi hazırlarken, olsa olsa kendileri için tehlike arz etmeyecek biri olduğumu değerlendirmişlerdir. Bu da rütbemin düşük olmasından kaynaklanmıştır."
Askeri yargı mensubu olmasını sağlayan sınavda kopya çektiği suçlamasını reddeden Vuran, "pişman olacak herhangi bir eylemi olmadığını" bildirdi.
Gülen'in fotoğrafı
Tutuklu sanık İsmail Savcı da darbe girişimini, memleketi Samsun Çarşamba'da bulunduğunu sırada, kardeşinin telefonuyla öğrendiğini anlattı.
İzinlerin iptal edilmesinin ardından 17 Temmuz'da uçakla İstanbul'a gitmek üzereyken, havaalanında polisin kendisi hakkında arama kaydı olduğunu bildirdiğini aktaran Savcı, önce karakola götürüldüğünü, ardından tutuklandığını kaydetti.
Savcı, "Darbe girişiminin hiçbir aşamasına iştirakim söz konusu değildir. Hiçbir şeyden haberim olmamasına rağmen tutuklandım" iddiasında bulundu.
Askeri yargı sınavı sorularını ele geçirdiği iddiasının yersiz olduğunu ifade eden Savcı, Bank Asya'da hesabı bulunduğunu kabul ederek, "Maddi durumumuz iyi değildi. Ailem çiftçiydi. Konya Büyükşehir Belediyesinden burs kazandım. Binlerce kişi de burs almıştır. O belediye de o dönemler Bank Asya ile anlaşmalıymış. Burs çıktığında gidip, bankamatik kartlarını aldık. Bizim adımıza çıkartmışlardı." diye konuştu.
Savcı, iddianamede, telefonunda FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in fotoğrafının bulunduğunun belirtilmesi konusunda, şunları söyledi:
"Bunu öğrenince şok oldum. O dönem, telefonun hafıza kartı olmadığından ikinci el CD kart almıştım. Fotoğraf varsa, kartın hafızasında vardır. Benim ve avukatımın tahmini budur. Gülen'in fotoğrafını bulundurmadım."
Savcı, "Pişmanlıkla ilgili beyanınız olacak mı?" sorusu üzerine, "hiçbir suç işlemediği" yanıtını verdi.
Tokat Cezaevinde bulunan sanık Gültekin Özdemir de 15 Temmuz'a kadar Erzincan 3. Ordu Komutanlığı Askeri Savcılığında görevli olduğunu belirtti.
Olay gecesi hiçbir tereddütsüz biçimde darbenin karşısında bulunduğunu kaydeden Özdemir, darbecilerin listesinde isminin "tamamen bilgisi ve iradesi dışında" olduğunu savundu.
Darbe girişimini evinde öğrendiği sırada "dehşete kapıldığını" aktaran Özdemir, 15 Temmuz'dan sonra korgeneralliğe terfi eden ve Genelkurmay Personel Başkanlığına getirilen Selçuk Bayraktaroğlu'nu aradığını, onun, "Karargaha gel, konuşalım" dediğini anlattı.
Gittiğinde darbe emirlerinin 3. Ordu Harekat Merkezi'ne geldiğini öğrendiğini kaydeden Özdemir, "bunların darbe emri olduğunu, uyulmasının suç oluşturacağını" söylediğini aktardı.
Özdemir, "Benim o gece birlikte hareket ettiğim kimse görevden alınmadı. HTS kayıtlarım ortada. Hiçbir darbeciyle görüşmedim." dedi.
FETÖ/PDY ile ilişkisi olmadığını savunan Özdemir, Ergenekon soruşturmaları sırasında da Türk Eğitim Vakfı'ndan burs aldığı gerekçesiyle isminin medyada yer aldığını, ayrıca görevi süresince "FETÖ/PDY'nin saldırılarına maruz kaldığını" ifade etti.
Özdemir, Selçuk Bayraktaroğlu'nun yanı sıra, olay gecesi kendisini karargaha çağıran 3. Ordu Komutanı Orgeneral İsmail Serdar Savaş ve Hakim Albay Ahmet Altınay'ın "tanık" olarak dinlenmesini ve o geceki iradesinin sorulmasını talep etti.
Savunması alınan sanıklar tahliye taleplerinde bulundu.
Davaya yarın sabah devam edilecek.
16.05.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, meslekten ihraç edilen ve Sincan Cezaevinde tutuklu bulunan sanıklar ile avukatları katıldı.
Ankara dışında tutuklu sanıklar Beytullah Abakam, Yunus Emre Taşova, Rıdvan Akay, Yakup Öz, Numan Biber, Gültekin Özdemir, Emrah Gül, İsmail Savcı, Regaip Cıba, Sezer Çitli, Emin Veli İnan, Uğur Gültekin, Muhammet Vuran ve Gani Çetintaş ise Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden duruşmaya bağlandı.
Cezaevinden SEGBİS üzerinden savunmasını yapan sanıklardan Gani Çetintaş, iddianamede hakkında somut ithamlar değil, subjektif değerlendirmelerde bulunulduğunu öne sürdü. Darbe girişimi günü Adana'da nöbetçi askeri savcı olduğunu, darbe girişimini televizyondan öğrendiğini anlatan Çetintaş, darbe girişiminin başarıya ulaşması halinde "Adana Askeri Yönetim Askeri Savcılığı"na atanacağından gözaltına alındıktan sonra haberdar olduğunu ifade etti.
Çetintaş, şunları kaydetti:
"Sözde görevlendirme listesini ne 15 Temmuz'da ne ifadem alınırken ne de sonrasında gördüm. Sözde görevlendirme kapsamında kimseden talimat almadım, talimat vermedim. Böyle hukuka aykırı görevlendirmeye rıza göstermem söz konusu olamaz. Adımın bu listeye nerede dahil edildiğini bilmiyorum. Adımı dahil edenlerin tespit edilmesini istiyorum. Adımın bu sözde listeye yazılmasının mağduruyum. Eğer bu darbe başarılı olsaydı, ben bu görevlendirmeyi kabul etmeyecek, yine mağdur olacaktım. Darbe girişimi sırasında cebir ve şiddet kullanmadım. Başkalarının eylemlerini bana yüklemeye çalışıyorlar. Anayasayı ihlal suçunu da işlemedim."
Her zaman FETÖ'ye karşı olduğunu savunan Çetintaş, örgüt üyeliği suçlamasını reddetti.
Hakkında BİMER'e yapılan ve kendisinin ve ailesinin FETÖ ile irtibatlı olduğuna ilişkin ihbarın "sahte" olduğunu öne süren Çetintaş, "FETÖ'ye ait okullarda okumayı bırakıyorum, dershanelerine bile gitmedim. Devlet okullarında okudum. Kendi çalışmalarımla askeri savcı oldum. Polis olan ve ihraç edilen kardeşim de yok." diye konuştu.
Duruşma salonunda hazır bulunan tutuklu sanık Berkan Doğan Üneş de hakkındaki suçlamaları reddetti.
Askeri yargı sınavı sorularını elde ederek, sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarını işlediği suçlamasının tamamen soyut, dayanaksız olduğunu öne süren Üneş, sözde görevlendirme listesinde kendisi için "göreve devam" yazıldığını belirtti. Aynı ibarenin kullanıldığı diğer iki kişinin halen çeşitli görevleri sürdürdüklerini ifade eden Üneş, "Onlardan ne farkım var?" diye sordu.
Bylock kullandığı suçlamasını reddeden Üneş, tahliyesini talep etti.
"Darbenin mağdurları arasındayım"
Sanık Muhammed Tekinşen de Malatya'da 2. Ordu komutanlığı askeri mahkemesinde askeri hakim olarak görev yaparken darbe girişiminin ardından gözaltına alınıp tutuklandığını söyledi.
15 Temmuz'da askeri birliklere gönderilen sözde "Sıkıyönetim Mahkemelerinde Görevlendirme Listesi"nde birlikte görev yaptığı 3 hakimin de adının bulunduğunu aktaran Tekinşen, "Askeri mahkemeler de ağır cezalar gibi heyet halinde çalışır. Bizim mahkememizin çalışabilmesi için heyetin varlığı gerekir. Biz zaten 3 hakimdik, sayısal yetersizlik nedeniyle burada görevli 3 hakim 'göreve devam' şeklinde sıkıyönetim listesinde yer almış." diye konuştu.
15 Temmuz akşamı Malatya Orduevinin barında bir teğmenle alkol aldığını, darbe girişimini televizyondan öğrendiğini, eşinin araması üzerine evine gittiğini aktaran Tekinşen, şunları söyledi:
"Gözaltına alınana kadar evden dahi çıkmadım. Savcıya, 'Bana hangi eylemleri atfediyorsunuz?' dedim. 'Sıkıyönetim mahkemesinde varsın. Darbe olsaydı yargılama yapacaktın' dedi. Yaptım mı? Bir varsayım... Varsayalım örgüt beni yetiştirdi ve askeri yargıya sızdım. Örgütün darbe yaptığı gün, bana en çok ihtiyaç duyulan zamanda bir asteğmenle alkol alıyorum. Bu mantıklı mı? Bu darbeden haberim olsa gidip alkol alır mıyım? Ceza hukuku varsayımlarla ilgilenmez. 15 Temmuz akşamı yakarım mahkemenin ışıklarını, 'Ben sıkıyönetim hakimiyim, alın bunları' derim o zaman yargılarsınız. Canıma tak etti. Savcı hanım yetkili olmadığı halde beni buraya getirtti ve tutuklattı. Ben tutuklandığım için eşim ihraç edildi. Bu mu yargılama? Türk yargısının durumu bu mu?"
Gelibolu hakimliği yapan eşinin 2011'de duvara "FETÖ'nün piçleri sonunuz geldi" yazan bir vatandaş hakkında beraat kararı verdiğini belirten Tekinşen, "Bu dosyasının müştekisi Fetullah Gülen'di. Eşim beraat kararı verdi. Bana 2011'de bu kararı verebilecek bir hakim gösterin." dedi.
Suçsuz olduğunu söyleyen Tekinşen, tahliye ve beraat talep etti.
Sanıklardan Yunus Emre Taşova da savunmasında, Diyarbakır 7. Kolorduda askeri savcılıkta görev yaptığını, devlet okullarında okuduğunu, FETÖ ile hiçbir bağının bulunmadığını söyledi.
Darbe girişimi sırasında Diyarbakır'da lojmanda hakim arkadaşlarıyla kafeteryada bulunduğunu anlatan Taşova, gece boyunca bir taraftan Ankara'da hakim olarak görevli eşini arayıp sakinleştirmeye çalıştığını, bir taraftan da sokakta bulunan ailesiyle görüştüğünü söyledi.
Bu sırada Şırnak'tan bir meslektaşının arayarak Çakırsöğüt Jandarma Komando Tugayından askerlerin Ankara'ya intikal halindeyken durdurulduğunu söylediğini ve bu konuda görüş alışverişinde bulunduklarını anlatan Taşova, "Çakırsöğüt'teki birliğin Ankara'ya gelmesinin engellenmesinde, benim yaptığım irtibat da etkili oldu. Bu benim duruşumu, niyetimi ve devletin yanında olduğumu gösteren eylemimdir." dedi.
"Ben bu darbenin gerçekleşmemesi için elimden ne geliyorsa yaptım. Darbenin mağdurları arasındayım. Devlet ve millet sevgisiyle yetiştim. Görevim boyunca da devletin emrinde oldum." diyen Taşova, suçsuz olduğunu belirterek tahliye ve beraat istedi.
"Valizde üniformalarım vardı"
Sanıklardan Feyyaz Erkam Saraç, Türkiye derecesi yaparak hukuk fakültesini kazandığını, mezun olduktan sonra girdiği tüm mesleki sınavları kazandığını, 2010'da Deniz Kuvvetleri Komutanlığında askeri yargı mensubu olarak göreve başladığını bildirdi.
Saraç, 15 Temmuz'da yıllık izinde olduğunu, ailesiyle birlikte Karadeniz gezisi yaptıklarını, darbe girişimini de Diyarbakır'da görevli kardeşinden öğrendiğini belirtti.
Sözde sıkıyönetim listesinde adının bulunması konusunda hiçbir dahlinin olmadığını ifade eden Saraç, "Bu listenin benim açımdan hiçbir bağlayıcılığı yoktur. Bu kişilerden şikayetçiyim. FETÖ ile hiçbir alakam yok. FETÖ ile bağlantılı evlerde kalmadım. İletişim araçlarını kullanmadım. Tahliye ve beraat istiyorum." diye konuştu
Rıdvan Akay da savunmasında, Gaziantep 5. Zırhlı Tugay Komutanlığı Askeri Mahkemesinde askeri hakim olarak görev yaptığını, 15 Temmuz günü baktıkları bir dosyada sanık hakkında mahkumiyet kararı verdiklerini, bu nedenle işlerinin uzadığını ve mahkemede kaldığını söyledi.
İşinin, saat 23.00 sularında işini anlatan Akay, bu sırada görev yaptığı mahkemenin sıkıyönetim mahkemesi olarak görevlendirildiğini öğrendiğini, bunun üzerine kıdemli hakimi arayarak ne yapması gerektiğini sorduğunu anlattı.
Kıdemli hakimin, "Biz Milli Savunma Bakanlığına bağlıyız. Tugaydan gelen hukuksuz emirleri yerine getirme." demesi üzerine bu doğrultuda hareket ettiğini belirten Akay, para çekmek için birliğinden ayrıldığını, ardından geri kalan işleri halletmek üzere tekrar mahkemeye döndüğünü, işlerini bitirince jandarma kapısını kullanarak evine gittiğini anlattı.
Tanıkların hakkındaki beyanlarını reddeden Akay, yanında bulunan valizde üniformalarının olduğunu, 5 litre suyu da işinin uzayacağını düşünerek yanına aldığını belirtti.
Akay'ın beyanının ardından mahkeme heyeti, yarın devam etmek üzere duruşmayı bitirdi.
17.05.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, meslekten ihraç edilen ve Sincan Cezaevinde tutuklu bulunan sanıklar ile avukatları katıldı.
Ankara dışında tutuklu sanıklar Beytullah Abakam, Yunus Emre Taşova, Rıdvan Akay, Yakup Öz, Numan Biber, Gültekin Özdemir, Emrah Gül, İsmail Savcı, Regaip Cıba, Sezer Çitli, Emin Veli İnan, Uğur Gültekin, Muhammet Vuran ve Gani· Çetintaş ise Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden duruşmaya bağlandı.
Sanıklardan Emrah Gül, hakkındaki suçları reddetti ve masum olduğunu söyledi. FETÖ ile ilgisinin bulunmadığını savunan Gül, Diyarbakır'da askeri hakim olarak görev yaptığını, 15 Temmuz günü hasta olduğunu ve evinden hiç çıkmadığını söyledi. Gül, "Cebir ve şiddet içeren herhangi bir eylemim yok. Darbeye iştirak ettiğime dair en küçük bir delil yok. İsmim listede yazıyor diye örgüt üyeliğiyle suçlanıyorum. Üzerime atılı hiçbir suçu kabul etmiyorum. Terörist, darbeci ve hain değilim" dedi.
"Sıkıyönetim Mahkemelerinde Görevlendirme Listesi"nde adı bulunan diğer askeri yargı mensupları hakkında bir işlem yapılmadığını ve bu kişilerin görevlerini sürdürdüğünü ifade eden Gül, listenin bilgisi ve dahli dışında hazırlandığını ileri sürerek, listeyi hazırlayanlardan şikayetçi olduğunu ifade etti.
"Çocuklarıma annelik yapmak istiyorum"
Sanıklarda Selma Uyar da üzerine atılı suçları kabul etmediğini, iddianamede aleyhine tek bir somut delil dahi bulunmadığını kaydetti. Darbe girişiminin olduğu gün doğum izninde bulunduğunu ve 3 aylık ikiz bebekleriyle ilgilendiğini anlatan Uyar, şunları ifade etti:
"Bebeklerime bakarken tutuklandım, ihraç edildim. 9 aydır da tutukluyum. 3 yıllık hakimim. Disiplin subayıydım. Er ve erbaşların cep telefonu yakalatması ve uyuşturucu bulundurması suçlarına bakıyordum. 3-4 aydır iş yerine bile gitmiyordum. Yaşadıklarımı bir ben, bir de Allah biliyor. Çocuklarım bir yaşına yaklaştı. Eşim de tutuklu. Çocuklarıma bakacak kimse yok. Onlara annelik yapmak istiyorum. FETÖ'nün okullarına gitmedim, Bank Asya'da param yok. Mezun olduktan sonra yıllarca işsiz kaldım. Sınavı hakkımla kazandım ve 3 yıldır bu görevi yapıyordum. Masumum, tahliyemi talep ediyorum."
Yakup Öz de savunmasında, iddianamede kendisini FETÖ ile ilişkilendiren hiçbir somut delil bulunmadığını söyledi. Listede adının bulunmasının kendisini FETÖ mensubu yapmayacağını savunan Öz, "FEM dershanesine gittim ama ailem cemaat dershanesi olduğu için beni oradan aldı. Hatta dershane senetleri vermeyerek hakkımızda icra takibi başlattı. 15 Temmuz'da Denizli'de kız kardeşimin düğünündeydim. Hiçbir eylemim yok. Tahliye ve beraat talep ediyorum." dedi.
Görev yaptığı dönemde verdiği kararlara değinen Öz, Ergenekon sanıklarından Tümgeneral Mustafa Bakıcı ve Balyoz davası sanıklarından Tümamiral Soner Polat hakkındaki dosyalarda takipsizlik kararı ve beraat mütalaası verdiğini anlattı. Öz, ByLock kullandığı iddiasını da yalanladı.
"Vatana hizmet ettim"
Sanıklardan Regaip Cıba da Diyarbakır'da Hava Kuvvetleri Komutanlığı askeri savcısı olarak görev yaptığını, 15 Temmuz günü izinli olduğunu, eşinin ehliyet sınavı dolayısıyla 15 Temmuz akşamı uçakla Diyarbakır'a gittiklerini, darbeyi de havaalanından eve giderken yolda öğrendiğini söyledi.
Cıba, "Sıkıyönetim listesini kimin yayınladığını bilmiyorum. İsmim oraya neden yazıldı bilmiyorum. Bu görevi kabul etmiyorum, etmedim. Darbeci olsam hamile eşimi Diyarbakır'a götürmem. Ne okullarında okudum ne dershanelerine gittim. Ben, bu vatana samimiyetle hizmet ettim." dedi.
Tuncay Zengin de çelişkilerle dolu olan iddianamede hakkında hiçbir somut delil bulunmadığını savunarak, tahliye ve beraat istedi.
Turgay Tonga da sıkıyönetim listesinin kimin tarafından hazırlandığının tespit edilemediğini belirterek, "Eylem olmayan bir davada yargılanıyoruz. Tek bir gizli tanığın ifadesine dayanarak hüküm kurulması adil yargılanmanın ihlali niteliğinde. Atama listesinde ismimin yazılması bilgim ve iradem dışında gerçekleşti. Olay günü Malatya'da geçici görevdeydim. Kesinlikle kimseye emir ve talimat vermedim, kimseden de emir almadım. Bir kafede nargile içerken abimin telefon açması üzerine girişimi öğrendim." ifadesini kullandı.
Savunmaların ardından mahkeme, yarın devam etmek üzere duruşmaya son verdi.
18.05.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya, tutuklu olduğu Diyarbakır cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlanarak savunma yapan sanık eski askeri hakim Numan Güven, 15 Temmuz'da Diyarbakır 7. Kolordu Komutanlığında görevi başında olduğunu söyledi.
Bulunduğu ortamda darbe girişimi olduğuna dair konuşmalar yapıldığını aktaran Güven, yaşanan gelişmeler karşısında "Dalga geçmeyin, öyle şey mi olur?" diye tepki gösterdiğini savundu.
Sözde "Yurtta Sulh Konseyi" tarafından yayınlanan sıkıyönetim mahkemelerinde görevli hakimlerin listesinde isminin hangi maksatla yazıldığına dair bilgisinin bulunmadığını iddia eden Güven, "Hakim Albay Mehmet Sıddık Gök ile görüştüm, bu darbe girişiminin arkasında FETÖ'nün olduğunu net bir şekilde söyledi. Telefonlarımızı açmayacağımıza ve hiçbir yere gitmeyeceğimize dair birlikte karar aldık. Zaten olay günü kimse beni aramadı ve bir yere çağırmadı." dedi.
Söz konusu liste nedeniyle yargılandığını belirten Güven, ismi bu listede olmasına rağmen kendisiyle aynı görevi yapan birçok kişi hakkında adli ve idari işlem yapılmadığını savundu. İddianamede hakimlik sınavından usulsüzlük yaptığına dair yer alan bilgilere de değinen Güven, "Sınavda usulsüzlük yaptığıma dair bilirkişinin hazırladığı raporu kabul etmiyorum. Mesleki bilgim, mezun olduğum okul bu sınavda başarılı olmama yeterlidir. Bu listenin delil olmayacağı aşikardır." iddiasında bulundu.
"Eşim de davanın tutuklu sanığı"
Tutuksuz sanık eski askeri hakim Selma Yılmaz Çitli ise eşinin de aynı dava kapsamında tutuklu yargılandığını belirterek, hakkında hazırlanan iddianamenin kanunlara uygun kaleme alınmadığını savundu.
Darbeciler tarafından yayınlanan sözde sıkıyönetim mahkemelerinde görev alacak kişilerin bulunduğu listede isminin Çanakkale sıkıyönetim hakimi olarak yer aldığına işaret eden Çitli, "Darbeden on gün önce yıllık izne ayrılmıştık, Fatsa'da tatildeydik. Oğlumu götürdüğüm hastanedeki televizyondan darbe girişimini öğrendim. Görev yerimin bulunduğu şehrin dışında olmama rağmen darbe için evden çıktığımı düşünmek mümkün değildir." savunmasını yaptı.
Sanık eski askeri hakim Orhan Çelik de tutuklanmadan önce Elazığ'da görev yaptığını belirterek, 15 Temmuz'da memleketi Rize'de bulunduğunu söyledi.
O gece sabaha kadar evinde kaldığını, başsavcının kendisini aramasının üzerine dışarı çıktığını belirten Çelik, "17 Temmuz'da Elazığ'a geldiğinde evimde arama yapılmıştı. Başsavcı bana bir görevlendirme listesinden bahsetti ve ismimin bu listede bulunduğunu söyledi ve anayasayı ihlal suçlaması ile tutuklandım." diye konuştu.
Hakkındaki suçlamaları kabul etmediğini dile getiren Çelik, FETÖ ile bağlantısının bulunmadığını, girdiği hakimlik sınavını ise hakkı ile kazandığını iddia ederek savunmasını tamamladı.
"Darbe bildirisi okununca şok oldum"
Sanık eski askeri hakim Ramazan Aktaş ise Malatya'da görev yaptığını, darbe girişiminin yaşandığı akşam ailesiyle birlikte evinde olduğunu belirtti.
Televizyonda İstanbul'daki boğaz köprülerinin askerler tarafından kapatıldığını gördüğünü belirten Aktaş, "Darbe girişimi olduğunu ilk başta anlayamadım. Darbe bildirisi okunduktan sonra şok oldum. Sabah saatlerine kadar evde kaldım. Sıkıyönetim mahkemeleri listesinde ismimin yer alması iradem dışındadır. Görev yaptığım yerde üç hakim vardı, bu kadar az kişinin olması nedeniyle ismimin yazılmış olabileceğini düşünüyorum." ifadelerini kullandı. Sanık Aktaş, yaşadığı sağlık sorunlarının göz önünde bulundurularak tahliye edilmesini talep etti.
Sanıklardan Fatih Bağlan ve Oğuz Sekmen'in de savunmalarının alınmasının ardından mahkeme heyeti, ara karar için duruşmaya ara verdi.
"DURUŞMADAKİ DAVRANIŞLARI" NEDENİYLE SERBEST BIRAKILDILAR
Mahkeme heyeti, "sanıkların tutuklu bulundukları süre", "delillerin değişme durumu", "ailevi durum", "sanıkların savunmaları ve davranışları" ile "bazı sanıkların 15 Temmuz'da görev yaptıkları illerin dışında bulunması" gerekçesiyle, sanıklar Selam Uyar, Feyyaz Erkam Savaş, Sezer Çitli, İsmail Savcı, Muhammed Tekinşen, Yakup Öz, Regaip Cıba, Numan Biber, Ramazan Avcı ve Ramazan Aktaş'ın adli kontrol şartıyla tahliye edilmesine karar verdi.
MAL VARLIKLARI ÜZERİNDEKİ TEDBİR DE KALDIRILDI
Sanıkların, FETÖ'nün haberleşme programı ByLock'u kullanıp kullanmadıklarına ilişkin ilgili kurumlardan bilgi istenmesine hükmeden mahkeme heyeti, sanıkların mal varlıkları üzerindeki tedbirlerin kaldırılması yönündeki talebi de yerinde buldu.
DURUŞMA 4 TEMMUZ'A ERTELENDİ
Ayrıca, sözde sıkıyönetim listesinde ismi geçen diğer hakim ve savcılarla ilgili adli işlem yapılıp yapılmadığına dair Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na müzekkere yazılmasını isteyen heyet, sanıkların girdikleri hakimlik sınavıyla ilgili yeniden bilirkişi raporu hazırlanması talebini ise reddederek, duruşmayı 4 Temmuz'a erteledi.
İDDİANAME
27 Şubat 2017'de, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçları Soruşturma Bürosu tarafından hazırlanan iddianamede, Abdullah Ünal, Berkan Doğan Üneş, Beytullah Abakam, Cemal Yurtseven, Emin Veli İnan, Emrah Gül, Fatih Bağlan, Feyyaz Erkam Saraç, Gani Çetintaş, Gültekin Özdemir, İsmail Mıngır, İsmail Savcı, Muhammed Tekinşen, Muhammet Vuran, Numan Biber, Orhan Çelik, Ramazan Aktaş, Ramazan Avcı, Regaip Cıba, Rıdvan Akay, Selma Uyar, Selma Yılmaz Çitli, Serdar Çamiçi, Sezer Çitli, Süleyman Ülker, Tuncay Zengin, Turgay Tonga, Uğur Gültekin, Uğur Tural, Yakup Öz ve Yunus Emre Taşova "sanık" olarak gösterildi.
Sanıklar hakkında "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının yanı sıra "silahlı terör örgütüne üye olmak", "terör örgütü faaliyeti kapsamında zincirleme resmi belgede sahtecilik" ve "zincirleme nitelikli dolandırıcılık" suçlarından 45 yıl 7'şer aya kadar hapis cezası isteniyor.
Milli Savunma Bakanlığının "müşteki" olarak yer aldığı iddianamede, FETÖ mensubu darbe girişimcileri tarafından hazırlanan "Sıkıyönetim Gizli Mesaj Formları" ve "Sıkıyönetim Mahkemeleri Görevlendirme Listesi" kapsamında yer alan şüpheliler ile darbe girişiminde bulunan askeri kanat arasındaki fikir ve eylem birliğinin ortaya çıkartılması, ayrıca FETÖ'nün, örgüt mensuplarını askeri yargıya yerleştirmek amacıyla 2009'daki askeri yargı hakim alımları ve mesleğe kabullerinde usulsüzlük yapıldığına dair iddiaların araştırılması amacıyla soruşturma yürütüldüğü belirtiliyor.
İDDİANAMEDEN DETAYLAR
Dava, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) askeri yargıdaki yapılanmasına ilişkin de ilk dava olma niteliğini taşıyor. İddianamede, 1'i firari 31 askeri hakim ve savcının “Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, silahlı terör örgütüne üye olma, resmi belgede sahtecilik, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık" suçlarından birer kez ağırlaştırılmış müebbet ve 30 yıla kadar hapis cezası istendi. İddianamede, özellikle 2010 yılından itibaren Ergenekon, Balyoz gibi kumpas soruşturma ve davalara, önemli görevlerdeki askeri hakim-savcılar ile adli müşavirler dahil edilerek ve itibar suikastına uğratılarak bu makamların boşatılmasının amaçlandığına dikkat çekildi.
DOSYALAR SÜMENALTI
Askeri yargıda bu yolla kritik yerlere gelen FETÖ'nün hukuk dışı soruşturma ve davalarla kendisine engel gördüğü personelin terfi, atama ve görevlendirmeleri engellendiği belirtilen iddianamede, “Askeri hakimlik örgütün mahrem hizmetler sınıfının en üst mertebesi kabul edilmektedir. Örgüt TSK'daki yapılanmasını askeri yargıdaki etkinliğiyle sağlamaya çalışmıştır" değerlendirmesine yer verildi. İddianamede, sıkıyönetim atama listesine ilişkin önemli ayrıntılar da yer aldı. Buna göre, geçmiş darbe girişimlerinin aksine üst rütbeli hakimlerin Milli Savunma Bakanlığı (MSB) emrine alındığı, bunların ise daha çok bu yapı tarafından itibar suikastine uğramış ve kumpas soruşturmalara, teamül dışı atamalara maruz bırakılmış personeller olduğu kaydedildi. Sıkıyönetim mahkemeleri, savcılıkları ve adli müşavirliklerinde ise genç rütbedeki askeri hakimlerin, hatta stajı sonlanıp henüz atanmamış teğmen rütbesindeki askeri hakimlerin görevlendirildikleri ifade edildi. Bu genç hakimlerin ise hakkında FETÖ üyesi olduğu yönünde birçok ihbarın olduğu ve askeri yargının kilit noktalarında görev yaptığı belirtildi.
316 HAKİM LİSTEDE
İddianamede, “Sıkıyönetim Mahkemeleri Görevlendirme Listesi"ndeki görevlendirmelerin kapsamı ve niteliğine ilişkin hazırlanan bilirkişi raporuna da yer verildi. Söz konusu listelerin 16 Mayıs-7 Haziran 2016 tarihleri arasında hazırlandığının değerlendirildiği kaydedildi. 15 Temmuz itibariyle 64'ü aday toplam 468 askeri hakim bulunduğu, aralarında 31 şüphelinin de bulunduğu 316'sının sıkıyönetim mahkemelerinde görevlendirildiği belirtildi. Sözde sıkıyönetim direktifi ile atanan 316 askeri hakimin, 3'ünün general, 32'sinin albay, 11'inin yarbay, 13'ünün binbaşı, 32'sinin yüzbaşı, 123'ünün üsteğmen, 102'sinin ise teğmen rütbesinde olduğu tespit edildi.
Tüm yetkiler Köse'deymiş!
İddianamede, sıkıyönetim atama listesinde Genelkurmay Adli Müşaviri olarak geçen Muharrem Köse'ye, askeri hakimlerle ilgili Milli Savunma Bakanlığı'na ait tüm yetkilerin verildiği belirtildi. İddianamede, “Tüm yetkilerin darbeye fiilen iştirakı aşikar olan Muharrem Köse'ye devrinden sonra bir numaralı sıkıyönetimde yargılanacak olan tüm yasama, yürütme ve yargı makamlarının sayın mensuplarını nasıl yargılamaların beklediği ve akıbetlerinin ne olduğu açıktır. Bu anlamıyla FETÖ mensubu olmayan, bunlarla devletin bekası için mücadele eden herkes için büyük bir hukuk katliamı yaşanacağı açıktır” denildi.
Hem hırsız hem darbeci
FETÖ'nün son 10 yılda askeri yargı içerisinde kadrolaşma çabalarını artırdığına dikkat çekilen iddianamede, 2003-2008 yılları arasında 82 personelin askeri hakim olarak görevlendirildiği, 2009-2014 yılları arasında ise bu sayının 217'ye çıktığı belirtildi. Bunun 214'ünün ise sözde görevlendirme listesinde bulunduğuna işaret edilen iddianamede ayrıca, 2009 yılından sonra askeri hakim olanların tamamına yakınının örgüt mensubu olduğu vurgulandı. İddianamede, 2008 ile 2014 yılları arasında yapılan TSK Askeri Hakim Alımı Yazılı Sınavlarına ilişkin soruşturmaların devam ettiğine yer verilirken, 31 şüphelinin askeri hakim olduğu 2009 sınavının sorularını önceden ele geçirdiği vurgulandı. Sözde sıkıyönetim mahkemelerinde görevlendirilen şüphelilerin yazılı sınavdan aldığı puanın 2009 yılı için alınan ölçüt puanının üzerinde olduğu belirtildi. Şüphelilerin, alan uzmanlarının “hukuk fakültesi mezunu kişilerce normal şartlar altında doğru olarak cevaplanması çok zor” diye belirttikleri 32 sorudan 30'una doğru cevap verdikleri kaydedilirken, “30 sorunun şansla doğru cevaplanma olasılığı çok düşüktür. Adayların soruları sınavdan önce gördüğüne ilişkin kuvvetli şüphe bulunmaktadır” denildi.
(19 Mayıs 2017, 14:51)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: