Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) 15 Temmuz darbe girişiminde Yalova'daki Hava Harp Okulu öğrencilerini İstanbul'a sevk eden 10'u tutuklu 16 rütbeli asker hakkında üçer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle iddianame hazırlandı.
06.05.2017 15:30 Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) 15 Temmuz darbe girişiminde Yalova'daki Hava Harp Okulu öğrencilerini İstanbul'a sevk eden 10'u tutuklu 16 rütbeli asker hakkında üçer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle iddianame hazırlandı.
5 Mayıs'taki gelişmeye göre, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Can Tuncay ve Ergün Güçlü tarafından hazırlanan 258 sayfalık iddianame, Başsavcılığın onayının ardından İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanlığı, 65. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Beşiktaş Kulübü'nün 'davacı' olarak yer aldığı iddianamede, FETÖ/PDY'nin kuruluşu, yapısı, örgütlenmesi ve devlet organlarına sızma yöntemleri anlatıldı.
İddianamede, Yalova Hava Meydan Komutanlığı ve İstanbul/Yeşilköy Hava Harp Okulu Komutanlığı personeli olan şüphelilerin, darbeci askeri kanadın İstanbul'daki fiili hakimiyetini sağlamak ve onları takviye etmek amacıyla şüpheli Hava Meydan Komutanı Kurmay Albay Metin Yıldırım'ın talimatı ve yönlendirmesiyle bir grup Hava Harp Okulu öğrencisini mühimmatlarıyla otobüse bindirerek İstanbul'a naklettikleri anlatıldı. İddianamede, şüphelilerin nakil amacıyla hazırladıkları ikinci grubu ise darbe girişiminin başarısız olması nedeniyle gönderemedikleri belirtildi.
Şüphelilerden helikopter pilotları Tuncay Yıldırım ve Haşan Kaya'nın, silahlı ve teçhizatlı helikopterle İstanbul'a personel naklettiklerini aktarılan iddianamede, suçtan zarar gören Beşiktaş'ın stadı Vodafone Arena'ya da helikopterlerle inilerek, işgal edilecek bölgelere ekip göndermeye çalışıldığı kaydedildi.
İddianamede, şüphelilerin bu eylemleri nedeniyle 'gece vakti iş yeri dokunulmazlığını ihlal' suçunu işledikleri vurgulanarak, şüphelilerin, darbe girişiminin başarısız olması üzerine Yalova'ya geri döndükleri ifade edildi.
Bazı şüphelilerin, terör örgütüyle bağlarını kabul ettikleri belirtilerek, şüphelilerin geneli açısından terör örgütüyle aralarında süreklilik ve çeşitlilik arz edecek şekilde organik bağ bulunduğu aktarıldı.
İSTENEN CEZALAR
Şüphelilerin, 'TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme', 'Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme', 'anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme' ve 'silahlı terör örgütüne üye olma' suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ve ayrı ayrı 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi.
İddianamede, ayrıca şüphelilerden Tuncay Yıldırım ve Haşan Kaya'nın 'terör örgütünün faaliyeti kapsamında cebir kullanarak kamu görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle ve kamu görevi geregi elde bulundurulan araç ve gereçlerle gece vakti silahla ve birden fazla kişi tarafından iş yeri dokunulmazlığını ihlal' suçundan üçer yıldan dokuzar yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi.
Astsubaya 'Fişleme' Talebi
Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) 15 Temmuz darbe girişiminde Yalova'daki Hava Harp Okulu öğrencilerini İstanbul'a sevk eden askerler hakkında hazırlanan iddianamede, örgüt bağlantısını kabul eden şüpheli Astsubay Hasan Yıldırım, ifadesinde kendisinden birlikteki personelin düşünce ve ahlaki yapısı ile hükümete bakış açıları gibi konularda istihbarı bilgi istendiğini belirterek, 'Ben de çeşitli bahanelerle bu bilgileri vermekten kaçındım.' dedi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Can Tuncay ve Ergün Güçlü tarafından hazırlanan iddianame, darbeci askeri kanat tarafından hazırlanıp tüm askeri birliklere gönderilen 'Harekat Yıldırım' ibareli tüm yurtta sıkıyönetim ilan edildiğine ilişkin 'Sıkıyönetim Direktifi' ekinde yer alan sözde atama listesinde, darbe sonrası kurulacak sıkıyönetim düzeninde Hava Harp Okulu Komutanı Tümgeneral Fethi Alpay'ın mevcut görevinin yanı sıra İstanbul Valisi olarak yer aldığı belirtildi.
İddianamede, söz konusu listede, Hava Harp Okulu Dekanı Kurmay Albay Ahmet Gümüş'ün mevcut görevinin yanında İş Bankası Genel Müdürü, Hava Harp Okulu Öğrenci Alay Komutanı Kurmay Albay Hüseyin Ergezen'in mevcut görevinin yanı sıra TRT İstanbul Müdürü, Yalova Hava Meydan Komutanı Kurmay Albay Metin Yıldırım'ın ise Yalova Sıkıyönetim Komutanı olarak atamalarının yapıldığı kaydedildi.
Darbe girişimine bazı unsurlarıyla iştirak eden Hava Harp Okulu ve Yalova Hava Meydan Komutanlığının üst düzey komuta kademesindeki personelin, darbe sonrası mevcut görevlerinin yanı sıra sıkıyönetim rejiminin devamı için kritik konumda başka görevlere atandıkları vurgulanan iddianamede, 'Bu şekilde Türk Silahlı Kuvvetleri'nin terör örgütü mensubu darbeci kanadı tarafından gerçekleştirilmesi planlanan mevcut ve meşru hükümeti devirme eylemi neticesinde, darbe sonrası muhaliflerin sindirilmesi fonksiyonu gören görevlere atanmış olmaları veya devam etmelerinin darbeci askeri kanatla fikir ve eylem birliği içerisinde olduklarını açıkça ortaya koyduğu anlaşılmıştır.' denildi.
'Maaşımızın yüzde 20'sini istiyordu'
İddianamede, şüpheli ve tanık ifadelerine de yer verildi.
Şüpheli Astsubay Hasan Yıldırım, ifadesinde terör örgütüyle bağını kabul etti. Küçükçekmece'de doğup büyüdüğünü, FETÖ mensuplarıyla ilk olarak amcasının götürdüğü bir evde tanıştığını dile getiren Yıldırım, 2003-2004-2005 yılları arasında sohbet için bu kişilerle görüştüğünü anlattı.
Göreve başladıktan sonra yine FETÖ üyelerince 'Sefa' adlı birisiyle tanıştırıldığını aktaran Yıldırım, şöyle devam etti:
'Sadece hafta sonları dışarı çıkabiliyordum. Sefa, İzmir'e gelerek bizimle buluşuyordu. Her görüşmede de bir sonraki görüşmenin nerede, ne zaman olacağını söylüyordu. İki ya da üç haftada bir görüşüyorduk. Görüştüğümüz yer İzmir Karabağlar'da ara sokaktaki bir esnafın eviydi. Biz eve geldiğimizde evde kimse olmuyordu. Sefa ile buluştuğumuzda ben, Erkan Altıparmak oluyordu. Aynı sınıfta eğitim gördüğüm kişiydi. Biz evde buluştuğumuz süre dahilinde Fetullah Gülen'in vaazlarını dinliyorduk. Kitap okuyorduk. Namaz kılıyorduk. Okul iki sene sürdü ve biz görüşmeye devam ettik.'
Yıldırım, okul bitiminde Sivas'ta görev yaptığını anlatarak, burada iki kişiyle ev tuttuklarını söyledi.
'Hakan' isimli bir kişinin 2 haftada bir evlerine geldiğini dile getiren Yıldırım, şunları kaydetti:
'Sonrasında bize eve 'İnternet bağlatmayacaksınız.' dedi. Ayrıca maaşımızın yüzde 15-20 kadarını kendisine elden vermemiz gerektiğini söylemişti. Ekonomik durumumuz müsait olmadığı için karşı çıktım. İnterneti de bağlattım. Ayrıca birliktekilerle yakın ilişkiye girmemizi istemiyorlardı. Birlikteki personelin düşünce ve ahlaki yapısı ile hükümete bakış açıları gibi konularda istihbarı bilgi istedi. Ben de çeşitli bahanelerle bu bilgileri vermekten kaçındım.'
'Mutlak itaat istiyorum'
Tanık Kadir Fırat, Hava Meydan Komutanlığında istihbarat astsubayı olarak görev yaptığını anlatarak, görevi gereği Hava Meydan Komutanlığında personelin istihbarat takipleri ile personel yazışmalarını yaptığını söyledi.
Olay günü Hava Meydan Komutanlığında nöbetçi astsubay olarak nöbet tutarken saat 11.30 sıralarında helikopterle Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin U¨nal, Hava Harp Okulu Komutanı Tümgeneral Fethi Alpay, Hava Eğitim Komutanı Korgeneral Hasan Küçükakyüz ve general rütbesindeki komutanların geldiğini anlatan Fırat, heyetin Kurmay Albay Metin Yıldırım ve Kurmay Albay Hüseyin Ergezen'i ziyaret ettikten sonra saat 16.30 sıralarında ayrıldıklarını kaydetti.
Hava Meydan Komutanı Kurmay Albay Yıldırım'ın normal zamanların aksine 15 Temmuz'da mesaisi bitince misafirhaneye çekilmek yerine makam odasında kaldığını ifade eden Fırat, 'Saat21.00-22.00 sıralarında cep telefonumdan rehberimde kayıtlı olmayan birisi aradı. Konuştuğum kişinin Hava Meydan Komutanı Metin Yıldırım olduğunu anladım, acilen beni yanına çağırdı. Yanına giderken yolda cephanelik depo sorumlumuz Alaettin Mercan arkadaşımın telaşlı bir şekilde karargaha gittiğini gördüm. Ne olduğunu sorduğumda Yıldırım'ın kendisini acil çağırdığını, oraya gittiğini söyledi. Birlikte komutanımızın yanına karargahın önüne gittik. Yıldırım, Başçavuş Alaettin Mercan'dan mühimmat deposunu açmasını istedi. Mercan anahtarın yanında olmadığını söyleyince acil anahtarı getirip, cephaneliği açması emrini verdi.'
Yıldırım'ın Güvenlik Bölük Komutanı Üsteğmen İsa Akar'a 25 çelik yeleği acil şekilde getirmesini emrettiğini dile getiren Fırat, cephaneliğin olduğu yere kasalı kamyonet isteyen Yıldırım'ın sürekli 'Kimse emirlerime yorum yapmasın, mutlak itaat istiyorum. Turuncu alarm.' dediğini aktardı.
'Dışarıdan gelen kim olursa olsun vurun' emri
Tanık Teğmen Serkan Demirkan, olayın emir komuta dışında gerçekleşen bir askeri kalkışma olduğunu öğrendikten sonra beklemeye başladıklarını dile getirerek, 'Hava Harp Okulu öğrencilerini taşıyan otobüsler çıktıktan hemen sonra Komutan Metin Yıldırım'ı 'Dışarıdan gelen kim olursa olsun vurun.' emrini verdi.' dedi.
Tanık öğrencilerden Oğuz Kılıç, 15 Temmuz'da uyuduktan 10 dakika sonra içtima alanına çağrıldıklarını belirterek, komutanların da tam teçhizatlı olarak içtima alanında bulunduğunu söyledi.
İçtima alanında Binbaşı Ferhat Günay'ın kendilerine ' Sabah akşam yatıyoruz artık hazırlıksız eğitim yapalım.' dediğini aktararak, şunları kaydetti:
'Filomuzdan 5 kişi rastgele seçilerek Silahhane'ye götürüldü, ben de onların içindeydim. Silahhane'ye gittik, kamyonet mühimmat deposunun önüne yanaşıyordu. Depo önünde yaklaşık 10 mermi kasası vardı, aynı zamanda cipin kasasında da 10 sandık vardı, bunlar askerler ve birkaç Harbiyeli tarafından kamyonete yükleniyordu. Bu esnada soyadı Yıldırım olan Albay da oradaydı. Ceyhun O¨zak Üsteğmen, silahhaneye girdi, sis bombası ve ses bombasını cebine koydu.'
GENELKURMAY'IN BİLİRKİŞİ RAPORU
Genelkurmay Başkanlığı tarafından hazırlanan bilirkişi raporunda, darbecilerin hazırladıkları sıkıyönetim direktifinde yer alan atama listesinin örgütün sivil ve askeri üst düzey mensuplarınca hazırlandığının belirlendiği belirtildi.
Raporda, atama listesi hazırlanırken askerlerin resmi hiyerarşiye uygun davrandığı, örgütün sivil otoritesinin ise daha düşük rütbedeki kişileri önemli yerlere getirmeye çalıştığı kaydedildi.
Ayrıca atama listesinde yer alanların büyük çoğunluğunun FETÖ/PDY mensubu olduğuna dair haklarında resmi makamlardan Genelkurmay Başkanlığı'na bilgi verildiği kaydedildi.
Darbeci askeri kanat tarafından hazırlanıp tüm askeri birliklere gönderilen 'Harekat Yıldırım' ibareli sıkıyönetim direktifi ekinde yer alan atama listesinin farklı eller tarafından oluşturulduğu belirlendi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılığınca Yalova Hava Meydan Komutanlığı'nda darbe girişimine katılan askerler hakkında hazırlanan iddianamede Genelkurmay Başkanlığı tarafından hazırlanan bilirkişi raporunda çarpıcı bir bilgiye yer verildi. Darbenin başarılı olması durumunda sıkıyönetim tarafından ülke yönetimine atanacak kişilerin sivil ve askeri mensuplarınca ortaklaşa hazırlandığı ancak, hiyerarşide farklılıklar olduğu ortaya çıktı.
ANAYASAL DÜZENİ ORTADAN KALDIRMAK MAKSADIYLA HAZIRLANMIŞ BİR MESAJ EMRİ...
İddianamede darbe girişimi soruşturması kapsamında Genelkurmay Başkanlığı'nca oluşturulan bilirkişi heyeti tarafından 21 Şubat 2017 tarihinde hazırlanan sözde 'atama listesi'yle ilgili raporda 'Sıkıyönetim direktifi isimli mesajın metin ve ekleri incelendiğinde; ilk olarak bahsedilmesi gereken hususun bu mesajın, FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü tarafından anayasal düzeni ortadan kaldırmak maksadıyla hazırlanmış bir mesaj emri olduğu' ifade edildi.
ATAMA LİSTESİNDEKİLERİN FETÖ'CÜ OLDUKLARI GENELKURMAY'A BİLDİRİLMİŞ
Yine raporda, darbe mesajında imzası olanların ve mesajın eklerinde yer alan atama listelerinde kendilerine görev tevdi edilenlerin büyük bir çoğunluğunun daha önceden FETÖ/PDY mensubu olduğuna dair haklarında resmi makamlardan Genelkurmay Başkanlığı'na bilgi verildiği kaydedildi.
ATAMA LİSTESİ, ÖRGÜTÜN SİVİL VE ASKERİ ÜST DÜZEY MENSUPLARINCA OLUŞTURULDU
Raporda, birbirinden habersiz hücreler şeklinde yapılanan terör örgütünün gizliliğe azami önem vermesi ve yıllarca örgüt içerisinde yer alan bir kişinin ancak çok sınırlı sayıda örgüt mensubunu tanıyabildiğine dikkat çekilerek, 'Bu darbe planının eklerinde yer alan atamaların örgütün en üst düzeydeki sivil ve askeri mensuplarınca ortaklaşa hazırlanabileceği' belirtildi.
LİSTELER ÇOK ÖNCEDEN HAZIRLANMAYA BAŞLANDI
Raporda, atamaların örgüt içerisindeki güvenilirlikleri ve örgüt içerisindeki konumlarının dikkate alınarak yapıldığı belirtilerek, 'Bu kadar üst düzeyde örgüt elemanı hakkındaki bilgiye, bir veya iki kişinin hakim olmasının mümkün görülmediği, bu nedenle de listenin hazırlanmasına çok önce başlandığı, örgütün sivil ve askeri üst düzey elemanları arasında koordine edilerek oluşturulduğu' ifade edildi.
ATAMA LİSTELERİ ÖRGÜTÜN FARKLI HÜCRELERİ TARAFINDAN HAZIRLANDI: UYUŞMAZLIKLAR VAR
Atama listesi eklerinin ayrıntılı incelemesine yer verilen raporda dikkat çeken bir ayrıntıya da yer verildi. Raporda birliklere gönderilen sıkıyönetim listelerinin eklerinde farklılıklar olduğu belirtildi. Örneğin, İl Sıkıyönetim Komutanlıkları listesinin farklı, Sıkıyönetim Mahkemeleri Görevlendirme Listesinin ise daha farklı format ve yazı karakterinde hazırlandığına dikkat çekildi. Yine listenin farklı eklerinde yer alan general atamaları ile askeri hakimlerin atamalarında önemli ve kritik bir görev olan Genelkurmay Adli Müşavirliği'ne iki farklı kişinin atandığı, bu kişilerin de Tuğgeneral Hayrettin Kaldırımcı ile Albay Muharrem Köse olduğu kaydedildi. Raporda, bu durumun 'Sözde atama listelerinin birbirinden farklı örgüt hücreleri tarafından yeterince koordine edilmeden hazırlanarak darbeyi planlayan Yurtta Sulh Konseyine mensup üst düzey sivil ve askeri örgüt üyelerine verildiği' ifade edildi.
TSK HİYERARŞİSİ İLE ÖRGÜT HİYERARŞİSİNDEKİ FARKLILIK
Raporda bir başka dikkat çekici bilgi ise, TSK içerisindeki yapılanma ile örgütün sivil yapılanması arasındaki hiyerarşinin farklı olması. Raporda, TSK içerisindeki örgüt mensuplarının atama listesinde resmi hiyerarşiye dikkat ettiği, ancak sivil otoriteleri tarafından hazırlanan listelerde bu hiyerarşiye uyulmadığı kaydedildi. Raporda, 'Daha üst rütbeli personel mevcutken darbe emrinin Tuğgeneral rütbesinde bir personel tarafından imzalanmış olmasının bu durumu izah ettiği' belirtildi.
(06 Mayıs 2017, 15:17)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: