Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişiminde Deniz Kuvvetleri Komutanlığındaki (DKK) eylemlere ilişkin 72 kişinin yargılandığı davaya devam edildi. Savunma yapan sanık eski albay Ertuğrul Uzunoğlu, Genelkurmay Başkanlığı önünde darbecilere karşı direnen halkı camdan izlediğini söyledi.
29.04.2017 14:52 Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişiminde Deniz Kuvvetleri Komutanlığındaki (DKK) eylemlere ilişkin 72 kişinin yargılandığı davaya devam edildi.
24.04.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsündeki salonda görülen duruşma, darbe girişiminden önce DKK Harekat Eğitim Daire Başkanı olan sanık eski tuğamiral İhsan Bakar'ın savunmasıyla başladı.
15 Temmuz gecesi DKK'da darbe girişimine yönelik bir hareket olmadığını, karargahın güvenliğini sağlamak için bir dizi tedbir alındığını iddia eden Bakar, '16 Temmuz'da İstanbul'a geçici göreve gidecektim. Darbe girişiminin yaşandığı gün mesaimin ardından evime giderek hazırlık yapacaktım. Eve yeni gelmiştim ki 21.00 sularında İrfan Arabacı aradı ve birliğe gelmemi istedi. Mesaiye çağırılmam olağan bir durum olduğu için anormal bir durum görmedim. Karargaha gittikten sonra genelde harekat merkezinde bulundum. Saat 22.41'de Genelkurmaydan çekilen mesaja kadar darbe girişiminden haberdar değildim. Kuvvet Komutanı Oramiral Bostanoğlu'nun televizyonlardaki, 'DKK'nın bu işin içinde yer almadığı' açıklamalarının ardından karargahtaki arka odalara giderek olayların tamamen bitmesini bekledim. Darbe girişimine ilişkin kimseye yazılı ya da sözlü emir vermedim.' ifadelerini kullandı.
Yaşananların bir darbe girişimi olduğunu öğrenince 'adeta yıkıldığını' öne süren Bakar, daha sonra kendisini telefonla arayan bir tümamiralin, durumun hiyerarşik olup olmadığını sorduğunu ve hiyerarşikse bir sorun olmadığını söylediğini aktardı.
Bunun üzerine kendisinin de böyle bir yaklaşımdan rahatsız olduğunu ve harekat merkezinde olayları anlamaya çalıştıklarını belirterek telefonu kapattığını iddia eden Bakar, darbeye yönelik gelişen olaylara rağmen Kuvvet Komutanı Oramiral Bülent Bostanoğlu'nun kendilerini arayarak yönlendirmediğini savundu.
Bakar, 'Yurtta Sulh Konseyi atama listesi'nde isminin geçmesiyle ilgili bilgisinin bulunmadığını öne sürdü.
FETÖ/PDY üyesi olmadığını, örgütün haberleşme programı ByLock'u kullanmadığını da savunan Bakar, isnat edilen suçlamaları reddetti. Oramiral Bostanoğlu, Tuğamiral Macit Aslan ve Karargah Komutan Vekili Yarbay Aşkın Öge'den şikayetçi olduğunu belirten Bakar, tahliyesini talep etti.
'Atama listesini sosyal medyada gördüm'
Sanık eski deniz kurmay albay Ertuğrul Uzunoğlu da emniyet ve savcılık ifadelerini kötü muamele altında verdiğini belirterek, söz konusu ifadeleri kabul etmediğini söyledi.
Evde bulunduğu sırada, eski plan prensipler başkanı Tuğamiral Oğuz Karaman'ın araması üzerine karargaha geldiğini anlatan Uzunoğlu, bu sırada Genelkurmay Başkanlığı önünden silah sesleri geldiğini, pencereden baktığında halkın burada toplanmaya başladığını gördüğünü anlattı.
Gelişmeleri pencereden izlediğini, olaylara karışmadığını ifade eden Uzunoğlu, 'Terör tehdidi nedeniyle karargaha çağrıldığımı düşündüm. Zaten son zamanlarda bu yönde sürekli uyarılar yapılıyordu. Uçak sesleri akabinde Genelkurmaydan silah sesleri geliyordu. Burada halk birikmişti, halkı camda izliyordum. Gece yarısına doğru darbe girişimi olduğunu öğrendim.' diye konuştu.
DKK'nın darbe girişimin içinde yer almadığını, karargahta darbeye taraf olabilecek bir konuşma ve eyleminin olmadığını iddia eden Uzunoğlu, birliğe gelen yazılı mesajlardan da haberinin bulunmadığını savundu. Darbeciler tarafından hazırlanan sözde atama listesinde isminin yer aldığını bir gün sonra sosyal medyadan öğrendiğini belirten Uzunoğlu, darbe girişiminden iki sonra karargaha geldiğinde giriş kartının iptal edildiğini, burada Merkez Komutanlığı görevlileri tarafından tutuklandığını aktardı.
O gece karargaha gelen herkesin darbeci ve FETÖ'cü ilan edildiğini ileri süren Uzunoğlu, şöyle devam etti:
'Bu kanaat iddianamede bir hüküm haline getirilmiştir. Suç teşkil eden hiçbir eylem olmadığı halde darbeye iştirak ettiğim yazılmıştır. Nöbetçi olmama rağmen karargaha gelmiş olmam darbeye iştirak olarak yorumlanmış. İhtiyaç halinde personel her şekilde birliğine katılır. Sicil amirimin telefonda gelmemi emretmesi üzerine gittim, bu emri sorgulayacak pozisyonda değildim. Hakkımda hazırlanan idari tahkikat raporunda bir durum tespiti yapmaktan ziyade, raporu hazırlayanlar kendilerini mahkeme yerine koyup doğrudan hükümde bulunmuşlardır. Adli makamları yanıltmayı çalışan bu girişimlerin mahkemeden hak ettiği karşılığı bulacağına inanıyorum.'
ByLock kullanıcısı olduğu tespit edilen Uzunoğlu, söz konusu programı kullanmadığını savundu.
Sanıklardan eski Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Personel Başkanlığında Personel Daire Başkanı Albay Mustafa Özer, FETÖ/PDY terör örgütüyle bir irtibatı olmadığını savunarak, hakkında isnat edilen suçlamaları reddetti.
Darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz'da evinde bulunduğu sırada duyduğu sesler üzerine dışarı çıktığını ve burada Genelkurmay Başkanlığı yakınında terör saldırısı olduğu şeklinde yapılan konuşmalara şahit olduğunu anlatan Özer, daha sonra bilgi almak için birim amiri Tuğamiral Macit Arslan'ı aradığını ancak ulaşamadığını söyledi.
Özer, darbe girişiminden ilerleyen saatlerde haberdar olduğunu savunarak, kuvvet komutanlığından, 'Personel emniyetli bir yerde bulunsun.' içerikli bir mesaj aldığını söyledi. Darbeciler tarafından hazırlanan sözde 'Yurtta Sulh Konseyi'nin atama listesi'nden sonradan haberdar olduğunu iddia eden eden Özer, darbe girişiminden sonra ulaştığı Tuğamiral Arslan'ı durumuyla ilgili bilgilendirdiğini ifade etti.
Aynı gün gözaltına alındığını ifade eden Özer, ByLock kullanmadığını, yaşam tarzının da terör örgütü FETÖ ile örtüşmediğini belirterek, tahliyesini talep etti.
'Sözde atamalardan haberim yoktu'
Sanık eski Albay Olcay Yüksel ise Harekat Plan Şube Müdürü görevindeyken 'Yurtta Sulh Konseyi'nin atama listesinde adının geçtiğini belirterek, sözde atama listesindeki görevle ilgili ne darbe öncesinde ne de darbe sonrası kimsenin kendisine bilgi vermediğini söyledi.
Henüz darbe girişimin olduğunu bilmediği saatlerde telefonuna gelen 'olağan dışı mesaj' nedeniyle harekat merkezini askeri hattan aradığını anlatan Yüksel, vardiya amirliğini aramasına rağmen telefonu çeken Seda Yüzbaşı'yla görüştüğünü ve ne olup bittiğini sorduğunu dile getirdi. Yüksel, karargaha gelip gelmemeleri yönündeki ifadesi üzerine kendilerine bunun gerekli olmadığının söylendiğini bildirdi.
Daha sonra evinde takip ettiği televizyondan darbe girişimi olduğunu öğrendiğini belirten Yüksel, 17 Temmuz Pazar günü sözde atama listesinden haberdar olduğunu savundu.
Yüksel, bu listenin hazırlanması, isminin listelere yazılmasının iradesi dışında olduğunu öne sürerek, pazartesi günü mesaiye gittiğinde gözaltı işlemi uygulandığını kaydetti.
Bu listelere göre gelişigüzel atama yapıldığını anlatan Yüksel, listeyi hazırlayanlar hakkında da suç duyurusunda bulunduklarını söyledi.
Eski Albay Suat Arslan da 'Yurtta Sulh Konseyi' tarafından Telekomünikasyon İletişim Daire Başkanlığına atandığını sonradan öğrendiğini ancak listenin hazırlanmasında katkısının bulunmadığını söyledi.
Darbe gecesi normal mesaisinin ardından evine gittiğini, telefonuna gelen mesaj nedeniyle DKK'ya gitmek istediğini ancak yolların kapalı olmasından bunu gerçekleştiremediğini bildirdi.
Arslan, gelişmeleri evinden takip ettiğini, pazartesi günü mesaiye gittiğinde gözaltına alındığını ifade etti.
Dava, sanık amirallerin savunmalarıya devam etti.
Davanın öğleden sonraki bölümünde, gözaltına alındığı sırada odasında yapılan aramalarda FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'e ait olduğu iddia edilen '2 adet kıl'ın ele geçirildiği eski Tuğamiral Ali Murat Dede ile Yurtta Sulh Konseyi tarafından Donanma Kuvvetleri Komutanı olarak atanan eski Tümamiral Sinan Azmi Tosun ve eski DKK Muhabere Elektronik Bilgi Sistemler (MEBS) Başkanı Tuğamiral Muhittin Elgin savunma yaptı.
Sanık eski DKK Hareket Başkanı Tümamiral Sinan Azmi Tosun, darbe girişiminin yaşandığı gün Aksaz'da ailesiyle tatil yaptığını, akşam saatlerinde kendisini arayan sanık eski Tuğgeneral Ömer Harmancık'ın 'Türk Silahlı Kuvvetler (TSK) yönetimine el koydu' demesiyle darbe girişiminden haberdar olduğunu savundu.
Harmancık'ın kendisinin Donanma Kuvvetleri Komutanı olarak atandığını söylemesi üzerine 'Manyak mısın sen, nereden çıktı? Böyle bir göreve gitmiyorum' diyerek tepki gösterdiğini iddia eden Tosun, Yurt Sulh Konseyi tarafından yapılan bu atamaya itibar etmediğini aktardı.
Sözde görev listesine isminin iradesi dışında yazıldığını belirten Tosun, 'Darbeciler başarılı olsaydı emirlerine karşı geldiğim için sıkıyönetim mahkemelerinde yargılanacaktım' iddiasında bulunarak, cuntacılara karşı devletin yanında yer aldığı için bugün 'darbeci sıfatı' ile yargılandığını savundu.
Harmacık'ın kendisini aradığı sırada onun darbenin merkezi Akıncı Üssü'nde olduğunu bilmediğini belirten Tosun, ' Harmancık darbe girişiminde yer alan askerleri saat 19.00 ile 20.00 arasında aramış. Ancak beni saat 22.00'de aradı. Bu da gösteriyor ki bu gelişmelerden habersizdim.' iddiasında bulundu.
'Donanma Komutanına darbeyi haber verdim'
Telefonu kapattıkta sonra vardiya subayını ardığını onun da Harmancık gibi benzer ifadeler kullandığını aktaran Tosun, 'Bunun üzerine 'Kurmay başkanına durumu ilettiniz mi?' dedim. Vardiya subayı da 'Evet, İrfan Arabacı da burada' dedi. Görüştüğüm İrfan'a 'Genel merkezi aradım saçma sapan bir emir gelmiş, tuhaf şeyler oluyor, yanlış bir işin içinde olmayın' dedim. O da merak etmemem gerektiğini söyleyerek telefonu kapattı.' diye konuştu.
Daha sonra gelişmeler hakkında bilgi vermek için Donanma Komutanı Oramiral Veysel Kösele'yi aradığını anlatan Tosun, şöyle devam etti:
'Komutana kendisinin emrinde olduğumu söyledim. Kösele, bu aramam ile darbe girişiminden haberdar oldu. Bana teşekkür ederek, sat komandolarının yerlerinde kalmaları için girişimde bulunmama istedi. Daha sonra Güney ve Kuzey Deniz Saha Komutanlarının yanı sıra Deniz Kuvvetleri Komutanı Bülent Bostanoğlu'nu da aradım ve gereken bilgiyi verdim. Bu görüşmelerin kayıtları vardır. Bostanoğlu'nun tanık beyanında da darbe girişiminden yer almadığım belirtilmiştir. Bütün gece komutanımızın direktifleri ile hareket ettim. Ankara'ya dönüş yolundayken hakkımda gözaltı kararı olduğunu sosyal medyadan öğrendim. Bunun üzerine adli müşavirimizi arayarak durumum anlatıp adli sürecin nasıl işleyeceği konusunda bilgi istedim. 20 Temmuz Çarşamba günü Ankara Başsavcılığına gidecektim. Bütün bu iyi niyetime rağmen o akşam polisler tarafından gözaltına alındım.'
'İsmi listede olmasına rağmen görevde olanlar var'
Kendisi dışında gelişen olaylar nedeniyle tutuklandığını ifade eden Tosun, 'İddia edildiği gibi darbe girişiminde yer almış olsaydım sözde atandığım yer olan Gölcük ya da darbenin merkezi DKK karargahına giderdim. Ancak bu iki yerde de bulunmadım. Sanık ve tanık ifadeleriyle bu durumum sabittir.' ifadesini kullandı.
Meslek hayatı boyunca askerlik yeminine sadık kaldığını belirten Tosun, 'Tutuklanmama sebep olan atama listesini ne gördüm ne de bana tebliğ edildi. Bu emre itibar etmedim, darbe ihanetinde bulunmadım. İsimleri listede yer alan 31 amiral ve general görevinin başındadır. Yine ismi yer alanların bazıları adli işleme maruz kalmadan emekli oldu. Ortada izah edilmeye muhtaç bir tuhaflık olduğu aşikardır.' dedi.
Görevde bulunduğu sürece FETÖ ile aktif mücadele eden bir subay olduğunu savunan Tosun, FETÖ'nün en güçlü olduğu bir dönemde, 'Balyoz Davasının kumpas olduğunu ortaya çıkaran raporu' kendisinin hazırladığını aktardı. Tosun, bu rapor sayesinde silah arkadaşlarının örgütün kumpasından kurtulduğunu kaydetti.
'İki kıl yüzünden tutukluyum'
Yurtta Sulh Konseyinin hazırladığı sözde görev listesinde, ismi Kuzey Deniz Saha Komutanı olarak yer alan sanık eski Tuğamiral Ali Murat Dede de savunmasında, telafisi mümkün olmayan bir haksızlığa maruz kaldığını ileri sürdü.
Gözaltına alındığı sırada odasında yapılan aramalarda FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'e ait olduğu iddia edilen '2 adet kıl'ın ele geçirildiğini, bu nedenle tutuklandığını belirten Dede, 'Odamdaki aramalarda üzerinde Arpça yazılı bir kaç dua, eşimle yaptığımız dini nikahın akdi ve kime ait olduğu belli olmayan 2 kıl yüzünden tutuklanarak hukuk tarihine geçtim. 'İki kıl bulduk, sen de örgüt üyesisin' denildi. Bunun nasıl telafi edileceğini merak ediyorum.' dedi.
Örgütün şifreli programı ByLock'u kullandığına ilişkin raporu kabul etmediğini belirten Dede, Yurtta Sulh Konseyinin sözde atama listesinde Kuzey Deniz Komutanlığa atanmasına ilişkin bilgisinin bulunmadığını iddia etti.
'Hukukun herkese lazım olduğunu yaşayarak öğrendiğini' vurgulayan Dede, 'Darbe olurken izinde olmam nasıl normal karşılanabilir. İradem dışında yapılan atama neticesinde benim İstanbul'da olmam gerekmiyor muydu ama ben orada değildim.' ifadesini kullandı.
İsmini listeye dahil edenlerden şikayetçi oldu
Sanık eski MEBS Başkanı Tuğamiral Muhittin Elgin, olağandışı gelişmeleri duyduktan sonra DKK karargahına gittiğini ancak ilk etapta içeri alınmadığını, bunun üzerine tepki göstermesi nedeniyle içeri girebildiğini söyledi.
Karargahta rutin faaliyetlerin devam ettiğine şahit olduğunu anlatan Elgin, darbe girişimi olduğunu öğrendikten hemen sonra Elmadağ'da kendisine bağlı Harp Karargahını arayarak darbecilere karşı gereken tedbirlerin alınması için talimat verdiğini öne sürdü.
Karargahtan sabaha karşı ayrıldığını, ertesi gün göreve geldiğinde gözaltına alındığını belirten Elgin, 'Asgari demokrasinin dahi bir cunta yönetimine tercih edilmesi gerektiğine inanırım.' diyerek, FETÖ/PDY üyesi olmadığını, ByLock kullanmadığını, kendisi ve ailesinin örgütün kurumlarına gitmediğini savundu.
Elgin, ülkesine hiçbir zaman ihanet etmediğini Oramiral Bostanoğlu, Tümamiral Macit Arslan ve Yarbay Aşkın Öge ile sözde atama listesine ismini dahil edenlerden şikayetçi olduğunu kaydetti.
25.04.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Deniz Kuvvetleri Komutanlığındaki (DKK) eylemlere ilişkin 72 kişinin yargılandığı davada, sanık savunmaları alındı.
Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Cezaevi Kampüsündeki duruşma salonunda görülen davanın bugünkü duruşması, eski tuğamiraller Hasan Kulaç, Oğuz Karaman, Himmet Taner Çengel ve eski kurmay albay Yaşar Anar'ın savunmalarının alınmasıyla tamamlandı.
Aralarında Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bülent Bostanoğlu'nun da bulunduğu 13 tanığın yarın görülecek duruşmada dinlenmesi bekleniyor.
Alınan bilgiye göre, görevi nedeniyle mahkemeye gelemeyecek olan Bostanoğlu beyanını yazılı sunacak.
Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Cezaevi Kampüsündeki duruşma salonunda görülen davada, eski tuğamiraller Hasan Kulaç, Oğuz Karaman ve Himmet Taner Çengel savunma yaptı.
Sanık eski Tuğamiral Kulaç, iddianamedeki suçlamaları reddettiğini belirterek, darbe taraftarı olmasının mümkün olmadığını savundu. Kulaç, hayatı boyunca amirlerinden başka kimseden emir almadığını, hiçbir terör örgütüne üye olmadığını, sempati duymadığını, herhangi bir soruşturma geçirmediğini öne sürdü.
15 Temmuz'da DKK İkmal Daire Başkanlığı görevi yaptığını ve ilgili komutan izinde olduğu için İkmal Lojistik Başkanlığına vekalet ettiğini anlatan Kulaç, İstanbul'daki eşinin yanına gitmek için o akşam karargahtan ayrıldığını savundu.
Bu sırada sanık eski Tuğamiral Ömer Faruk Harmancık'nın aradığını ve kendisine karargahta herhangi bir şey olup olmadığını sorduğunu, ne olduğunu bilmediği için durumdan şüphelendiğini, bunun üzerine birliğe telefon ettiğini belirten Kulaç, uçuşlarla ilgili bir kısıtlama olduğu söylenince önce birliğe geçip ardından İstanbul'a gitmeye karar verdiğini anlattı. Kulaç, sivil kıyafetiyle birliğe gittiğini, burada bulunduğu sırada Genelkurmay Başkanlığı tarafından silah sesleri duyduğunu ama sebebini bilmediğini iddia etti.
Bu sırada karargahta bulunan Tuğamiral İrfan Arabacı'nın yoğun bir telefon trafiği içinde olduğunu dile getiren Kulaç, süreçte 'sözde sıkıyönetim emri' geldiğini, bunun, bir darbe kalkışması olduğunu ortaya çıkardığını ifade etti.
Kulaç, bu sözde emir karşısında yapılması gereken en iyi harp tarzının, 'komutanlığı bu işin dışında tutmak' olduğunu savunarak, bir ara birlik dışına çıkıp geri döndüğünde gözaltına alındığını söyledi.
İddianamede 'Yurtta Sulh Konseyi' tarafından yapılan kendisiyle ilgili atamaya ilişkin ifadeleri de reddeden Kulaç, zaten böyle bir atamanın da kendisi için tasfiye ataması hükmü taşıdığını iddia etti.
Kulaç, darbe girişiminde bulunan FETÖ/PDY'den şikayetçi olduğunu belirterek tahliyesini ve beraatini istedi.
-15 Temmuz'da seminer için ABD'deymiş
Eski Tuğamiral Himmet Taner Çengel de iddianamedeki suçlamaları reddetti. FETÖ/PDY ile bir bağı olmadığını, örgütü tasvip etmediğini anlatan Çengel, darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz'da bir seminere katılmak için yurt dışında bulunduğunu ifade etti.
ABD'de katıldığı seminerin Milli Savunma Bakanlığının da onayıyla gerçekleştiğini öne süren Çengel, 16 Temmuz'da Türkiye'ye döndüğünü söyledi.
Çengel, ABD'den dönüşünün örgüt üyesi olmadığının en büyük kanıtı sayılması gerektiğini iddia ederek, Deniz Kuvvetleri bünyesinde FETÖ/PDY'nin kadrolaşmasına katkı sağladığı yönündeki iddiaları da kabul etmediğini belirtti.
Atamaların, görev yaptığı birimde yapılmadığını, hatta emrindeki şube müdürlerinin tayininden bile haberdar olmadığını savunan Çengel, örgütün haberleşme programı ByLock'u kullanmadığını iddia etti.
'FETÖ ile irtibatım yok'
Sanık eski Tuğamiral Oğuz Karaman da Atatürk, vatan, bayrak ve millet sevgisiyle büyüdüğünü ifade ederek, FETÖ/PDY ile hiçbir irtibatının olmadığını savundu.
'Yaşadığım sürece, mensubu olmaya devam edeceğim tek kuruluş TSK'dır.' diyen Karaman, darbeci anlayışa her zaman nefretle baktığını iddia etti.
Karaman, olay günü karargahtaki faaliyetlerin rutin olduğunu, kendisinin de mesai bitiminde evine gittiğini savundu.
Ancak Tuğamiral Arabacı'nın telefonla arayarak endişeli bir ses tonuyla 'terör saldırısı şüphesi' bulunduğu yönünde bilgilendirmesi üzerine buna kayıtsız kalmayıp karargaha gittiğini ifade eden Karaman, ilerleyen saatlerde ise Başbakan Binali Yıldırım ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamalarını takip ettiğini bildirdi.
Karaman, darbenin taraftarı olunamayacağı, karargahın emniyetinin sağlanması, Genelkurmay Başkanlığı önündeki halkla karşı karşıya gelinmemesini telkin ettiğini iddia ederek, bu konuda yapılması gereken her şeyin yapıldığını düşündüğünü söyledi.
'Karargah hiçbir zaman kanunsuz kontrol altına alınmamıştır'
Doğrudan bir görevi olmadığı için gecenin büyük bir kısmını odasında geçirdiğini ve Genelkurmay Başkanlığı önünde darbecilere karşı direnen halkı penceresinden izlediğini bildiren Karaman, 'Karargah hiçbir zaman kanunsuz olarak kontrol altına alınmamıştır. O gece karargahta bulunanlar gecesini gündüzüne katan Deniz Kuvvetlerinin personelidir.' dedi
26.04.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Deniz Kuvvetleri Komutanlığındaki (DKK) eylemlere ilişkin 72 sanığın yargılandığı davada tanıklar dinlendi.
Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Cezaevi Kampüsündeki duruşma salonunda görülen davanın öğleden sonraki bölümü, DKK İstihbarat Daire Başkanı Yarbay Orhan Yurt'un dinlenmesiyle başladı.
Darbe girişiminin olduğu 15 Temmuz 2016'da evinde bulunduğunu belirten Yurt, uçakların alçaktan uçmasından kısa bir süre sonra Hizmet Tabur Komutanı Yarbay Aşkın Öge'nin gelerek, olağan dışı gelişmeler yaşandığını söylediğini aktardı.
Öge'nin, kendisine karargah binasına gittiğini ancak içeri alınmadığını söylediğini dile getiren Yurt, daha sonra Öge ile televizyonda İstanbul'daki köprülerin askerler tarafından tutulduğunu izlediğini ifade etti.
Yurt, 'Bunun üzerine Aşkın Öge, evimin daha güvenli olabileceğini söyleyerek eşi ve oğlunu getirdi. Kısa bir süre sonra da DKK Personel Başkanı Tümamiral Macit Arslan da Aşkın'ı arayarak Merkez Orduevinde olduğunu, burasının güvenli olmadığı için kedisini almasını istedi.' dedi.
Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bülent Bostanoğlu'nun emri üzerine sabah saatlerinde Tümgeneral Arslan ve Yarbay Öge ile karargaha gittiklerini anlatan Yurt, sanık eski DKK İstihbarat Daire Başkanı Tümamiral Murat Şirzai başta olmak üzere darbe girişiminde yer aldıkları tespit edilen amiralleri gözaltına aldıklarını kaydetti.
'Darbe girişimini tatildeyken öğrendim'
Karargah Destek Kıtalar Komutanı Albay Noyan Özçelik de 10 Temmuz 2016'da senelik izne çıktığı için DKK karargahında bulunmadığını, gelişmelerin birçoğunu telefonda öğrendiğini söyledi. Yarbay Aşkın Öge'nin kendisini arayarak Genelkurmay Başkanlığında çatışma olduğunu, sanık eski Tuğamiral İrfan Arabcı'nın da karargaha gelerek emir komutayı devraldığını söylediğini bildiren Özçelik, şöyle devam etti:
'Aşkın bana, Tabur Komutanı Yarbay Özgen Aykan'ın kendisini karargah binasına almadığını söyledi. Bunun üzerine Aykan'ı arayarak neden böyle yaptığını sordum. O da Aşkın'ın karargaha gelmediğini, kimseye de silah dağıtmadığını iddia etti. Daha sonra Tümamiral Macit Arslan'ı aradım, Aşkın ile görüşmelerimizi anlattım o da bilgisinin olduğunu, Aşkın ile irtibatta olduklarını söyledi. Bodrum'dan Ankara'ya vardığım akşam olmuştu, birliğe giderek görevimi devraldım.'
Tanık Halil Mert ise akşam saatlerinde karargaha, uçuş faaliyetlerinin yasaklandığını içeren emir, peşinden de tayinlerle ilgili bir emir mesajı daha geldiğine işaret ederek, 'Bunlar normal şeyler değildi. Terör eylemleriyle ilgili olabileceğini düşündük. Akşam alçak uçuşlar başladı, Genelkurmay Karargahından silah sesleri gelmeye başladı.' diye konuştu.
İlerleyen saatlerde harekat merkezine nöbetçi personel dışında, ellerinde MP5 tabanca olan 3 kişinin geldiğine dikkati çeken Mert, 'Gece olunca darbe olduğunu anladık. Darbe girişiminin başarısız olmasından sonra silahlı olarak harekat merkezine gelen İhsan Bakar, Ahmet Çağrı Göçmen ve Bora Akyol sabaha karşı buradan ayrıldı.' ifadelerini kullandı.
Tanık Mesut Yıldız, 15 Temmuz'da hazır kıta nöbetini devraldıktan sonra eski tabur komutanı sanık Aykan'ın yanına gelerek, Personel Başkanı Tümamiral Arslan'ı karargaha gelmesi halinde tutuklayacaklarını söylediğini bildirdi.
Arslan'ı neden tutuklayacaklarını sorduğunda, Aykan'ın kendisine cevap vermediğini vurgulayan Yıldız, karargahın teslim alınmasından sonra darbe girişiminde yer aldığı belirlenen amirallerin tutuklandığını söyledi.
'Zorla dışarı çıkardılar'
Tanık Astsubay İbrahim Kaplan da 15 Temmuz'da bir arkadaşının yerine nöbetçi olduğunu, o gün mesaisi devam ederken saat 20.30 sıralarında Genelkurmay Başkanlığı tarafından silah sesleri geldiğini belirtti.
Bunun bir terör saldırısı olabileceğinin değerlendirildiğini anlatan Kaplan, ilerleyen saatlerde üsteğmen Emre Taner'in yanında birkaç askerle nizamiyeye geldiği ve kendisine Maliye Bakanlığına yakın kapıyı göstererek 'Bu kapıdan çıkacaksınız.' dediğini aktardı.
Duruma anlam veremediğini dile getiren Kaplan, Taner'in nizamiye dışına çıkması için ısrar ettiğini, kendisinin nöbetçi astsubay olduğunu, hiçbir şekilde nizamiyeden ayrılmayacağını söylediğini vurguladı.
Çıkarılmak istendiği sırada nöbetçi subay Okan Sayar'ı görüp, 'Şahitsiniz zorla dışarı çıkarılıyorum.' dediğini kaydeden Kaplan, Sayar'ın da şaşkınlık içinde Taner'e 'Niye çıkarıyorsunuz?' diye sorduğunu ifade etti.
Dışarı çıkmadığı için eline plastik kelepçe takılarak bir odaya konulduğuna işaret eden Kaplan, ilerleyen saatlerde kendisine verilen bir tişörtü giyerek Dikmen kapısından dışarı çıkarıldığını söyledi.
Kaplan, niye dışarı çıkması gerektiği konusunda bir açıklama yapılmadığını, bunun nedenini hala bilmediğini sözlerine ekledi.
Tanık Erol Değer de darbe girişiminin başlamasından sonra karargaha sözde 'Yurtta Sulh Konseyi'nin' atama mesajının geldiğini, haber merkezindeki vardiya subayların da bu mesajı sanık eski Tuğamiral İhsan Bakar'a götürdüklerini anlattı. Bakar'ın söz konusu listedeki bazı isimlerin üzerini fosforlu kalemle çizdiğini belirten Değer, sabah saatlerinde Tümamiral Arslan ve beraberindeki subayların karargahı teslim aldıklarını bildirdi.
Tanıklardan Barış Bayram, Hilmi İspir, İrfan Kahraman, Mehmet Niyazi Şahin, Nihat Özdemir, Tayfun Ay ve Hami Şeker'in de beyanları alındı.
Duruşma, yarın sanık avukatlarının savunmalarıyla devam edecek.
27.04.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Deniz Kuvvetleri Komutanlığındaki (DKK) eylemlere ilişkin 72 kişinin yargılandığı dava, sanık avukatlarının savunmalarıyla devam etti.
Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen davada, sanık ve tanık beyanlarının ardından mahkeme heyeti, söz hakkını sanık avukatlarına verdi.
DKK karargahının darbe girişimine fiili olarak katılmadığını savunan avukatlar, o gece nöbette bulunan askerlerin ise emir komuta zinciri içinde hareket ettiklerini öne sürdü. Müvekkillerinin FETÖ üyesi olduğuna dair iddianamede somut bir delilin yer almadığını iddia eden avukatlar, mahkeme heyetinden sanıkların tahliye edilmelerini talep etti.
Davanın yarınki duruşmasında avukat savunmalarının tamamlanması halinde mahkeme heyetinin, sanık ve avukatlarının tahliye taleplerini de içeren ara kararı açıklaması bekleniyor.
28.04.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Deniz Kuvvetleri Komutanlığındaki (DKK) eylemlere ilişkin 72 kişinin yargılandığı davada sanıkların tahliye talebini reddeden mahkeme, tutukluluk hallerinin devamına karar verdi.
Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen davada, sanık ve avukatlarının savunmalarının tamamlanmasının ardından duruşma savcısının mütalaasını alan mahkeme, ara kararını açıkladı.
Buna göre 'delil durumu', 'delillerin tam olarak toplanamamış olması' ve 'adli kontrol şartlarının bu aşamada yetersiz kalacağı' gerekçesiyle sanıkların tahliye talepleri reddedilerek, tutukluluk hallerinin devamına karar verildi.
Bununla birlikte Cumhurbaşkanlığı, TBMM ve Başbakanlık avukatlarının davaya katılma taleplerini kabul eden mahkeme, ByLock kullandığı tespit edilen sanıkların yazışma içerikleri ile darbe girişiminin yaşandığı gece DKK'daki telsiz görüşmelerinin dökümünün istenmesini karalaştırdı.
Duruşma, Temmuz ayına ertelendi.
İddianameden
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, eski Astsubay Kıdemli Başçavuş Fatih Alyaprak dışındaki sanıkların 'anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs', 'cebir ve şiddet kullanarak TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs', 'cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs' suçlarından üçer kez ağırlaştırılmış müebbet hapse çarptırılmaları isteniyor.
Aynı zamanda sanık eski tuğgeneral İrfan Arabacı için 'silahlı terör örgütü yöneticisi olmak' suçundan 22 yıl 6 aya, diğer bütün sanıkların 'terör örgütü üyesi olmak' suçundan 15'er yıla kadar mahkumiyetleri talep ediliyor.
Darbecilerin, Oramiral Bostanoğlu'nun rehin alınması amacıyla yerini öğrenmeye çalıştıkları ifade edilen iddianamede, sözde Yurtta Sulh Konseyince Deniz Kuvvetleri Karargah sorumlusu olarak görevlendirilen Arabacı'nın, birliğe gelerek emir komutanın kendisinde olduğunu, birliğe her türlü giriş çıkışın yasaklandığını ve her türlü durumun kendisine rapor edilmesini emrettiği bildirildi.
Ana Ast Komutanlıklarına bağlı yüzer unsurların Arabacı'nın bilgisi dahilinde seyre başladığı anlatılan iddianamede, darbe girişimi sırasında gerçekleştirilen eylemler sonucunda, karargahta 174 bin 87 liralık hasar meydana geldiği aktarıldı.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-14 Ocak (2017) 'Ankara Deniz Kuvvetleri Darbe Yapılanması 72 sanık' davası
(29 Nisan 2017, 14:52)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: