İzmir'de, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in bir numaralı sanık olduğu 270 sanıklı davanın görülmesine Aliağa Ceza İnfaz Kurumu Kampüsü'ndeki salonda devam edildi.
22.04.2017 16:08 İzmir'de, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in bir numaralı sanık olduğu 270 sanıklı davanın görülmesine Aliağa Ceza İnfaz Kurumu Kampüsü'ndeki salonda devam edildi.
18.04.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesinde Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile kaydedilen duruşmaya bazı tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları katıldı.
Tutuklu sanık Baran, iddianamede yer alan "Müşteki Korgeneral Ata Kalkan'ın Gümüldür'deki askeri kampından derdest edilmesi görevinin önceden kendisine verildiği, kendi komutasındaki sanıklarla Gümüldür'e giderek, Kalkan'ın derdest edilmesi olayının uygulayan komutan olduğu, darbenin başarısızlıkla sonuçlandığını ilerleyen saatlerde öğrenmesi üzerine kendisine gelen telefonlar üzerine Korgeneral Kalkan'ı Karşıyaka İlçe Jandarma Komutanlığına bıraktığı, darbeye teşebbüs olayında etkin olarak rol aldığı' suçlamalarına ilişkin savunma gerçekleştirdi.
15 Temmuz darbe teşebbüsünün yaşandığı gün, mazeret izni kullanarak ailesiyle Gümüldür'deki askeri kampta bulunduğunu ifade eden Baran, saat 21.00 sıralarında tutuklu sanık eski 2. Jandarma Komando Tugay Komutanlığında görevli Kurmay Yarbay Bülent Eryılmaz'ın kendisini çağırmasıyla tugaya gittiğini belirtti.
Daha önce terör örgütü PKK mensuplarınca Kemalpaşa İlçe Jandarma Komutanlığına düzenlediği saldırı nedeniyle teröristlerin yerinin tespit edildiği düşüncesiyle göreve çağrıldığını zannettiğini iddia eden Baran, Eryılmaz'ın saat 23.00 sıralarında heyecanlı bir şekilde, "Genelkurmay Başkanlığında çatışma olmuş. Genelkurmayın emriyle Korgeneral Ata Kalkan can güvenliği nedeniyle Gümüldür'deki askeri kamptan alınacak.' emrini verdiğini ancak kalkışmadan bahsetmediğini ileri sürdü.
Hazırlıkların ardından Gümüldür'e doğru yola çıkmadan önce bir subayın, sözde sıkıyönetim direktif emrini kendisine verdiğini, yol boyunca bu emri incelediğini ancak araçtaki tutuklu sanıklar Teğmen Rıdvan Mencur, astsubaylar Taner Çakal ve Cihangir Özcan'a bu emri göstermediğini anlatan Baran, kritik bir göreve gittiklerinden Çakal ve Özcan'ın cep telefonlarını kapattırarak aracın torpido gözünü koydurduğunu söyledi.
Gümüldür'deki askeri kampa vardıkları saat 00.05'te kalkışmadan haberinin olduğunu kaydeden Baran, konutuna gittiği Korgeneral Kalkan'a "Genelkurmay Başkanlığının emriyle buraya geldik. Birileri sıkıyönetim ilan etmiş. Can güvenliğinizi sağlamak için buraya geldik.' dedikten sonra Kalkan'ın ilk önce tedirgin olduğunu sonra ise kendisiyle gelmeyi kabul ettiğini iddia etti.
"Koruma refleksiyle generalin koluna girmiş"
Koruma refleksi ve Kalkan'ın alkollü olduğu için koluna girdiğini, derdest etmek amacıyla bunu yapmadığını savunan Baran, kamptan ayrılmasının ardından bilgi verdiği Eryılmaz'ın, Kalkan'ı Şakran'daki cezaevi tabur komutanlığına götürülmesi talimatı aldığını ancak bu planın değişmesinin ardından araçla İzmir'de turladıklarını söyledi.
Televizyon izlemediğinden Ankara ve İstanbul'daki olayları cep telefonundan takip ettiğini anlatan Baran, 'Bornova 2. Jandarma Komando Tugayı Komutanı Albay Semih Okyar beni aradı. 'Korgeneral Ata Kalkan'la ilgili emri kim verdi' diye sorması üzerine emrin Eryılmaz tarafından verildiğini söyledim. Bu emirden Semih Albay'ın haberi var zannetmiştim ama meğerse yokmuş. Semih Albay bana Ata Kalkan'ın hasta olması nedeniyle onun hastaneye götürülmesi emrini verdi. Kalkan'ı hastane götürürken İl Jandarma Komutanı Albay Hasan Koçyiğit'e ulaşmaya çalıştım ancak ulaşamadım. Üç dakika sonra Albay Koçyiğit beni aradı ve nerede olduğunu sorduğu Kalkan'ı Karşıyaka İlçe Jandarma Komutanlığına götürmemi emretti. Kalkan'ı oraya bıraktıktan sonra İzmir Adliyesi'ne giderek teslim oldum. Emrim altındaki Teğmen Rıdvan Mencur ile astsubaylar Taner Çakal ve Cihangir Özcan ben ne dediysem onu yaptılar. O gece pasif görevdeydiler.' ifadelerini kullandı.
Darbeci olarak anılmasından büyük rahatsızlık duyduğunu dile getiren Baran, "Bana terörist ya da hain diyenlere, beni kanatlı bir hayvan gibi kafese atanlara hakkımı helal etmiyorum. Bana 'terörist' diyenler kendilerine baksınlar.' dedi.
Baran, örgütün kriptolu haberleşme programı "ByLock"un telefonunda tespit edilmesine ilişkin, "Programı bu olaylardan sonra duydum. 'ByLock'u telefonuma yüklemedim de kullanmadım da. İddianamede, 'ByLock' kullandığıma dair bir bilgi yoktu. 'Delil olsun' diye sonradan dosyaya konuldu. Bu listeye bir anlam veremedim. 'ByLock'u kullansaydım yiğitçe söylerdim.'beyanında bulundu.
Davanın öğleden sonraki oturumunda, tutuklu sanık eski Bornova 2. Jandarma Komando Tugay Komutanlığı 4. Tabur Komutanı Binbaşı Fatih Sarıçay savunma yaptı.
FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in bir numaralı sanık olduğu 270 sanıklı davanın görülmesine Aliağa Ceza İnfaz Kurumu Kampüsü'ndeki salonda devam edildi.
İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesinde Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile kaydedilen duruşmaya bazı tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları katıldı.
Öğleden sonraki duruşmada, savunma yapan tutuklu sanık Sarıçay, 15 Temmuz'da tugayda nöbetçi amir olarak görev yaptığını ancak kendisiyle ilgili ifade veren gizli tanıkların, suçlarını örtbas etmek için kendisini suçladığını iddia etti.
'Şapka'kod adıyla ifade veren tutuklu sanık Albay Hakan Bıyık'ın beyanlarının doğruyu yansıtmadığını, tutarsız olduğunu savunan Sarıçay, Bıyık'ın, hakkındaki gizli tanık ifadelerinde örgütle bağlantısının belirtilmesine rağmen uzun süre gözaltına alınmaması ve 8 Ağustos'ta gözaltına alındıktan sonra da etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istemesinin şüpheli olduğunu iddia etti.
Kendisine kumpas kurulduğunu savunan Sarıçay, Bıyık'ın iddia ettiği gibi darbe girişiminden önce tutuklu sanık eski 2. Jandarma Komando Tugayında görevli Kurmay Yarbay Bülent Eryılmaz ile Karşıyaka'da kiralık ev baktığını, ardından bir alışveriş merkezine gittiğini ancak darbe teşebbüsüne ilişkin herhangi bir durumdan bahsetmediklerini savundu.
Sarıçay, şöyle konuştu:
"Hakan Bıyık yönlendirmeyle ifade vermiştir. Bahsettiği toplantıya katılmadım, katılsaydım arkamdan iz bırakmazdım. Mesela orada yaptığım alışverişte kredi kartı kullanmazdım ya da oraya gittiğimi komutanıma söylemezdim. Üstelik hamburger yiyen insanların yanında darbe girişimi toplantısını gerçekleştirmezsiniz. Böyle bir toplantıyı, FETÖ mensupları gibi gizli bir yerde yapardınız."
Sarıçay, iki komutanının kendisi hakkında hazırladığı idari tahkikat raporunun hukuktan uzak olduğunu iddia ederek aleyhine ifade verenler yüzünden tutuklandığını, 15 Temmuz darbe girişimi gecesi herhangi bir eylemi olmadığını savundu.
"Bu iki kişinin işledikleri suçu örtbas etmek için bana iftira attıklarını düşünüyorum' beyanında bulunan Sarıçay, örgütün kriptolu haberleşme programı "ByLock"un telefonuna 2014'te yüklendiğine ilişkin tespite yönelik ise bu programı cezaevinde duyduğunu, hiç kullanmadığını iddia etti.
Mahkeme heyeti, duruşmaya yarın devam edilmesini kararlaştırdı.
19.04.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile kaydedilen duruşmaya bazı sanıklar ve taraf avukatları katıldı.
Tutuklu sanık Silay, iddianamede yer alan, "Darbenin 16 Temmuz 2016 saat 03.00'te yapılacağını bildiği, bu yüzden eve gitmeyerek mesaiye kaldığı, tutuklu sanık 2. Jandarma Komando Tugayında görevli eski Kurmay Yarbay Bülent Eryılmaz'n kendisine vermiş olduğu görevleri darbeye teşebbüs esnasında yerine getirdiği' suçlamalarına ilişkin savunma yaptı.
Darbe teşebbüsünün yaşandığı gün mesaiye kaldığı için tutuklandığını ileri süren Silay, kendisine isnat edilen suçlamaların gerçeklikten uzak ve mesnetsiz olduğunu belirtti.
Saat 21.00 sıralarında kendisini gergin bir ses tonuyla arayan Eryılmaz'ın odasına gittiği anlatan Silay, "Eryılmaz'ın elinde Şırnak'taki Çakırsöğüt Jandarma Komando Tugay Komutanlığının derhal Ankara'ya intikal etmesi talimatı ile Ankara'daki personelin görevinin başında olması yönündeki yazılı 2 emri gördüm. Eryılmaz ile yaklaşık 1,5 saat tugayı ve çevresini denetledik.' dedi.
Eryılmaz'ın, tutuklu sanık eski Bornova 2. Jandarma Komando Tugay Komutanlığı 3. Tabur Komutanı Yarbay Faik Baran (Korgeneral Ata Kalkan'ın derdest edilmesine ilişkin suçlanan sanık) ile telefonla görüşmesinin ardından araçla Aliağa ilçesine doğru hareket ettiğini ancak bir süre sonra Tugaya döndüklerini dile getiren Silay, o gece televizyon izlemediğini, darbe girişiminden ise internet haber sitelerinden bilgisi olduğunu söyledi.
Darbe karşıtı vatandaşların Tugaya gelmesi ve kışla önüne iş makinaları konulması nedeniyle kışladan çıkamadığını vurgulayan Silay, bilgi sahibi olarak ifade vermeye gittiği Emniyette gözaltına alınmasının ardından tutuklandığını kaydetti.
Kanunsuz bir emri yerine getirmediğini savunan Silay, "Darbeye destek verecek bir davranışım olmadı, suç teşkil edecek bir eylemde bulunmadım. Herhangi bir örgütle de bağlantım yok.' ifadelerini kullandı.
Tutuklu sanık Silay, telefonunda örgütün kriptolu haberleşme programı 'ByLock' tespit edilmesine ilişkin ise telefonunun herhangi bir program yüklenmesine teknik olarak imkan vermediğini öne sürdü.
Tutuklu sanık Bornova 2. Jandarma Komando Tugayı Komutanlığında görevli eski teğmen Rıdvan Mencur, savunmasında tutuklu sanık 2. Jandarma Komando Tugayında görevli eski kurmay yarbay Bülent Eryılmaz'ın 15 Temmuz gecesi kendisine saat 22.30'da tugaya askeri elbiselerle gelmesini emrettiğini söyledi.
Tutuklu sanıklardan eski Bornova 2. Jandarma Komando Tugay Komutanlığı 3. Tabur Komutanı Yarbay Faik Baran ve astsubaylar Taner Çakal ve Cihangir Özcan ile askeri araca binerek Gümüldür'deki askeri kampa gittiklerini söyleyen Mencur, buraya varmadan önce Korgeneral Ata Kalkan'ı almaya gittiklerini bilmediğini ileri sürdü.
Korgeneral Kalkan'ı aldıktan sonra Baran'ın Eryılmaz'ı bilgilendirdiğini kaydeden Mencur, ifadesinde şu iddialarda bulundu:
"İzmir'e doğru yola çıktığımızda Korgeneral Kalkan, Baran'a "Bu işte bir yanlışlık var, Albay Semih Okyar'la (O dönem Bornova 2. Jandarma Komando Tugayı Komutanı) görüşün.' dedi. Baran da Semih Albay'la görüşmesinin ardından "Bize bir oynandı, kumpasa geldik. Ata Kalkan'ı Karşıyaka İlçe Jandarma Komutanlığı'na götürüyoruz.' dedi."
"Sohbet CD'si promosyondu"
Komutanlarının emrini yerine getirdiğini, darbe teşebbüsünün yaşandığı gece kimseye zarar vermediğini iddia eden Mencur, "O gece darbe girişimi olduğunu bilmiyordum, darbeye de destek vermedim. Darbeci olsaydım, Korgeneral Ata Kalkan'ı almaya gittiğimizde tam teçhizatlı giderdim. Oysa, yanımda sadece beylik tabancam vardı.' dedi.
Mencur, iddia makamının "Yapılan aramalarda sana ait CD'de örgüt elebaşı Fetullah Gülen'in sohbetlerinin yer aldığı söyleniyor. Buna ne diyeceksin?' sorusuna, "O CD, daha önce satın aldığım bir kitabın yanında promosyon olarak verildi. Unutulduğunu düşündüğüm CD, aramada ele geçirilmiş.' diye cevap verdi.
Sanık Özcan'ın savunması
Tutuklu sanık astsubay Cihangir Özcan ise darbeci olmadığını, darbe kastıyla hareket etmediğini, komutanları olan Eryılmaz ve Baran'ın emirlerini yerine getirmek dışında bir eyleminin olmadığını savunarak iddiaları reddetti.
Özcan, örgütün kriptolu haberleşme programı "ByLock' kullandığına ilişkin iddiaları reddetti.
Tutuklu astsubay Taner Çakar da Korgeneral Kalkan'ın derdest edilmesi olayıyla bağlantısının olmadığını, ona zarar verecek fiziki ya da sözlü davranışının olmadığını iddia etti.
ByLock programını kullanmadığını, programın yüklendiği iddia edilen IMEI numarasının kendisine ait olmadığını ileri süren Çakar, tahliye talebinde bulundu.
"Darbeden haberim yoktu"
Tutuklu sanık Bornova 2. Jandarma Komando Tugay Komutanlığında görevliyken meslekten ihraç edilen üsteğmen Yasin Yılmaz, darbe girişiminden önceden bilgisinin olmadığını, internette okuduğu haberlerden kalkışmanın olduğunu öğrenince şaşırdığını söyleyerek, tugayda olağan dışı bir olayla karşılaşmadığını, kimseye herhangi bir emir vermediğini ileri sürdü.
İfade vermek için gittiği emniyette gözaltına alındığını söyleyen Yılmaz, "Darbeden önce darbe yanlısı kimseyle görüşmedim, toplantı yapmadım. FETÖ'ye yönelik yürütülen başka bir soruşturmada adı geçen ya da yargılanan herhangi bir örgüt mensubuyla görüşmem tespit edilirse mahkemenin vereceği en ağır cezaya razıyım. Suçsuzum, tahliyemi istiyorum.' dedi.
Mahkeme heyeti, bugün savunma yapan tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar vererek duruşmaya yarına kadar ara verdi.
20.04.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesinde Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile kaydedilen duruşmaya bazı sanıklar ve taraf avukatları katıldı.
Soruşturma aşamasında "Kuzgun' kod adıyla gizli tanık olarak ifade veren ancak 9 Mart'taki duruşmada kimliğini deşifre ederek beyanda bulunan tutuklu sanık Yıldız, yaptığı ek savunmada, daha önceki savunmalarının geçerli olduğunu belirterek, "itirafçı' hükümlerinin uygulanmasını istediğini mahkeme heyetine iletti.
FETÖ'nün dindar ve muhafazakar subayları kullanarak darbe amaçladığını, bu teşebbüsten haberi olduğunu dile getiren Yıldız, 15 Temmuz'da darbe girişiminin başarılı olup olmayacağının netleşmediği zamanda teslim olduğunu, bildiklerini emniyet mensuplarına ve cumhuriyet savcılarına anlattığını ifade etti.
"Ölmeden öldür talimatı"
FETÖ tarafından kullanıldığını belirten Yıldız, şunları dile getirdi:
"Darbe teşebbüsünün arkasında Fetullah Gülen ve Adil Öksüz'ün olduğunu ilk ortaya çıkaran benim ifademdir. 15 Temmuz gecesi Türkiye'de olan biten olayları gördüğümde, askeri kalkışma başarısız olmadan teslim olmaya karar verdim. Polisle çatışmadım, tek mermi atmadım. Emrim altındaki personelimin burnu bile kanamadı. Kalkışmayı sonlandırdım. Tabletime gelen mesajlarda birliğimin dışarı çıkartılması ve 'Ölmeden öldür.' talimatları verilmesine rağmen birliğimi dışarı çıkartmadım. Birliklerim dışarı çıksaydı çok kan dökülürdü."
Var olmaya çalışan milletin amiral yaptığı Anadolu çocuğu olarak sözlerinin arkasında durduğunu ve bu yönde ifade verdiğini anlatan Yıldız, tahliye talebinde bulundu.
Sanık Erdal Gün'ün savunması
Tutuklu sanıklardan dönemin İzmir Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürü eski Binbaşı Erdal Gün, darbe teşebbüsünde komutanlıkta etkin rol aldığı, İl Jandarma Komutanı Albay Hasan Koçyiğit'i derdest etme görevinin kendisine verildiği, Koçyiğit'in aldığı sıkı tedbirler yüzünden darbeye karşı komutanının emirlerini yerine getiriyormuş görüntüsü vererek kendisini saklamaya çalıştığı suçlamalarına ilişkin savunma yaptı.
Darbe girişiminin planlandığı Ankara'daki villa toplantılarına katıldığı yönündeki iddiaları reddeden Gün, belirtilen tarihlerde ailesiyle İzmir'de bulunduğunu, darbe girişiminden haberinin olmadığını, askeri kalkışmaya destek verecek eylemde bulunmadığını iddia etti.
Soruşturma aşamasında "Şapka' kod adıyla gizli tanık olarak ifade veren tutuklu sanık eski Albay Hakan Bıyık'ın doğru söylemediğini, 14 Temmuz'da Bıyık'la yaptığı 30-40 dakikalık görüşmede FETÖ ve darbe teşebbüsüyle ilgili hiçbir şey konuşmadığını ve Albay Koçyiğit'in derdest edilmesine ilişkin herhangi bir görevin tebliğ edilmediğini savunan Gün, 15 Temmuz saat 22.30 sıralarında jandarmada çalışan sivil memurun, kendisinin de yer aldığı WhatsApp grubundan eski Boğaziçi Köprüsü'ndeki askeri hareketliliğe ilişkin haberleri paylaşması, eşinin bununla ilgili televizyon haberlerinden bahsetmesi ve cep telefonuna gelen şube müdürleri ile kısım amirlerinin göreve çağrılması yönündeki mesajların ardından işin ciddiyetine vardığını, hızlıca İzmir Jandarma Komutanlığına gittiğini kaydetti.
Albay Koçyiğit'in elindeki "Harekat Yıldırım' mesajını kendisine vermesiyle, içeriği okuduktan sonra darbe teşebbüsünden haberinin olduğunu ve tereddüt etmeden Koçyiğit'in emrine girdiğini öne süren Gün, daha sonra Bornova 2. Jandarma ve Komando Tugay Komutanlığından 4 kişinin Korgeneral Ata Kalkan'ın derdest edilmesi olayıyla ilgilendiğini, 16 Temmuz'un akşamına kadar da görevinin başında olduğunu savundu.
"İndirilen program arasında ByLock da olabilir"
Üzerine atılı suçlamaları kabul etmeyerek FETÖ mensubu olmadığını ve terör örgütünün kriptolu haberleşme programı "ByLock"u telefonuna yüklemediğini iddia eden Gün, bununla ilgili tespite ilişkin, "Böyle bir programı kullanmış olduğumu hatırlamıyorum. Kullansaydım hatırlardım. Daha önce görev yaptığım Bitlis'te WhatsApp programını kullanıyorduk. Bunun güvenliğinden şüphe ettiğimizden daha güvenli program arayışına girdik. Teknik işlerden anlayan biri aracılığıyla, 2014'ün sonlarına doğru gizliliği olan bazı programları Google Play'den inceledik. O dönemde Google Play'den indirilen program arasında ByLock da olabilir. Eğer o programlardan biriyse, yaklaşık 10 gün sonra bunları silmiştik.' ifadelerini kullandı.
FETÖ'nün çıkarları doğrultusunda ByLock kullanmadığını iddia eden Gün, gerçeğin ortaya çıkacağından emin olduğunu söyledi.
Duruşmada savunma yapan tutuksuz sanık Uzman Çavuş Hakan Y, Bornova 2. Jandarma Komando Tugay Komutanlığında çalıştığını ancak bir süre önce görevinden uzaklaştırıldığını söyledi.
15 Temmuz'daki darbe teşebbüsünü askeri gazinoda öğrendiğini savunan Hakan Y, yaşının genç olması nedeniyle darbenin iyi mi, kötü mü olduğunu bile bilmediğini öne sürdü.
Asıl görevi olmamasına rağmen o gece tutuklu sanık Bornova 2. Jandarma Komando Tugay Komutanlığında görevli eski Kurmay Yarbay Bülent Eryılmaz'ın şoförlüğünü yaptığını iddia eden Hakan Y, tugaydan çıkmaya çalıştıkları sırada polislerce gözaltına alındıklarını anlattı.
Darbeye destek vermek kastıyla hareket etmediğini savunan Hakan Y, şöyle konuştu:
"Polisler, 'Sana bir şey yapmayacağız, prosedür gereği alıyoruz.' demesine rağmen bu prosedür gereği hala buradayım. O gece ve öncesinde hiçbir zaman silahım olmamasına rağmen darbeci olmakla suçlanıyorum. Nöbetçi sulh ceza hakimliğince serbest bırakıldıktan sonra görevine devam ettim. O dönem Bornova 2. Jandarma Komando Tugay Komutanı Albay Semih Okyar tarafından, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe teşebbüsü sırasında Marmaris'te Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a suikast girişiminde bulunan ve sonrasında kaçan örgüt mensuplarının yakalanmasını sağlayan ekipte yer aldım. Hiçbir zaman kahraman olmadım ama darbeci de olmadım.
Vatan haini de değilim. Mahkemenin vereceği karar başım gözün üstüne ama beraat edeceğime inanıyorum."
Mahkeme heyeti, duruşmaya yarın devam edilmesini kararlaştırdı.
21.04.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile kaydedilen duruşmaya bazı sanıklar ve taraf avukatları katıldı.
Duruşmada söz alan eski üsteğmen tutuksuz sanık Mustafa Y'nin avukatı, müvekkilinin ifade vereceğini bilmesine rağmen ailevi durumu ve tutuklanmaktan korktuğu için duruşmaya gelmediğini belirtti.
Tutuksuz sanık Cengiz K. ise FETÖ yapılanmasıyla hiçbir irtibatı olmadığını savundu.
Hakkındaki suçlamaları reddeden Cengiz K, aleyhine hiçbir delil bulunmadığını ve iddia makamının hakkında 10 cümleden ibaret soyut bir ifade hazırladığını ileri sürdü.
Tutuksuz sanık Cengiz K, darbe girişimi gününü acil toplanma çağrısı üzerine İl Jandarma Komutanı Albay Hasan Koçyiğit'in odasına gittiğini söyledi.
Albay Koçyiğit'in o gece yaşananları tutanağa yazılmasını emrettiğini anlatan Cengiz K, "Koçyiğit'in devam eden telefon görüşmelerinin saat 23.40'a kadar olan kısmını ben yazdım.' diye konuştu.
Tutuksuz sanık Cengiz K, "ByLock' kullanmadığını, FETÖ yapılanmasına ait yayınları almadığını ve Bank Asya'da hesabının bulunmadığını öne sürdü.
Bu arada Cengiz K. ile Mahkeme Başkanı arasında yaşanan diyalog sırasında tutuklu sanık eski Kurmay Yarbay Bülent Eryılmaz, "Hasan Koçyiğit'i koruyorsunuz' dedi.
Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Eryılmaz'a, 'Hasan Koçyiğit hakkında soruşturma aşamasında takipsizlik verilmiştir. Karşıma Genelkurmay Başkanı'nı çıkarsalar yargılarım. Saçma sapan değerlendirmelerini kendine sakla.' karşılığını verdi.
Mahkeme heyeti, telefonunda "ByLock' tespit edildiği belirlenen tutuksuz sanık eski üsteğmen Mustafa Y. hakkında tutuklamaya yönelik yakalama emri çıkartılmasına karar verdi.
Duruşma 24 Nisan'a ertelendi.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016) 'İzmir Darbe Yapılanması 270 sanık' davası
(22 Nisan 2017, 16:08)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: