Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişiminde, Vodafone Arena Stadı ile Ümraniye'deki Casper Plaza'nın pistine helikopterle asker indirip TRT'nin Ulus'taki yerleşkesi ve Digitürk binasını işgal ederek ele geçirmeye çalışan 56'sı tutuklu 94 şüphelinin yargılanmasına başlandı.
22.04.2017 15:48 Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişiminde, Vodafone Arena Stadı ile Ümraniye'deki Casper Plaza'nın pistine helikopterle asker indirip TRT'nin Ulus'taki yerleşkesi ve Digitürk binasını işgal ederek ele geçirmeye çalışan 56'sı tutuklu 94 şüphelinin yargılanmasına başlandı.
17.04.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Silivri Ceza ve infaz Kurumları karşısındaki binada yer alan salonda, İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesince görülen duruşmaya, 56 tutuklu, 10 tutuksuz sanık ve avukatları katıldı.
Cumhurbaşkanlığı adına avukat Murat İlhan, Digitürk adına avukat Duygu Baldırlı, Vodafone adına avukat Gökhan Koç'un da hazır bulunduğu duruşma, sanıkların kimlik tespitleriyle sürdü.
Duruşmada, tutuksuz erlerin Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile savunması alınıyor.
Tutuksuz erlerden İhsan Kayık, 15 Temmuz akşamı askerlerin içtima için toplandığını anlatarak, tatbikat olacağı söylenerek araçlara binip dışarı çıktıklarını aktardı.
Araçla TRT binasına girdiklerini ve burada komutanların, "Canlı bomba ihbarı var, burayı boşaltmamız lazım. Biz de tahliye için geldik' dediğini belirten Kayık, "Herkes çıktı. Oranın güvenliğini sonra biz aldık. Rütbeliler 'nöbet alacaksınız' dediler, gruplar halinde nöbet aldık.' diye konuştu.
"Dışarıdaki kalabalık PKK'lı, onlara aldanmayın"
Kayık, komutanların kendilerine "şüpheli birini gördüğünüzde önce havaya, sonra ayağına, durmazsa kafasına sıkın' dediklerini ifade ederek, bir rütbelinin de kendilerine, "telefonların bataryalarını çıkarıp ayrı ceplerinize koyun' dediğini kaydetti.
İhsan Kayık, o akşam saat 23.00 sıralarında Taksim'e çıkan bir ekibin bir süre sonra geri döndüğünü ve oraya giden arkadaşlarının, "Taksim'e gittik. Millet kaynıyor, kimin ne olduğu belli değil, bize engel olanlar da yol gösterenler de vardı' dediğini belirterek, başlarındaki bir komutanın, "Dışarıdaki kalabalığa aldanmayın, onlar DEAŞ'lı, PKK'lı, onlara aldanmayın. Gerçek halk biziz.' gibi sözler sarfettiğini anlattı.
Sabaha karşı sivil giyimli bir kişiyi binada gördüklerinde kendisine komutan olup olmadığını sorduğunu dile getiren Kayık, bu kişinin kendisini tekniker olarak tanıttığını belirtti.
Sanık Kayık, üsteğmen Mustafa Torun'un, "Babanız gelse de vurun. Kışlada tuttuğunuz nöbet gibi tutmayın. Burada mermiyi yersiniz, acımayın.' dediğini savundu. .
"Çalışanlarla güvenlikçiler dışarı çıkarıldı"
Tutuksuz sanıklardan Aygün Sönmezer de Hasdal'daki 6. Motorlu Piyade Alayında görev yaptığını anlatarak, içtima alanında mühimmat dağıtıldıktan sonra kışladan araçlarla çıktıklarını söyledi.
Kendilerine tatbikat yapılacağının söylendiğini ileri süren Sönmezer, "TRT binasına vardık. Burada çalışanlarla güvenlikçiler dışarı çıkarıldı. Telefonlarına el konuldu. Orada tanımadığımız rütbeliler de vardı.' dedi.
Başlarındaki komutanın kendilerine içerideki bilgisayarları kapatmaları emrini verdiğini anlatan Sönmezer, "Bize, 'binada bomba olduğu, askerle polisin birlik olup teröristlerle çatışacağını' söylediler. Sonra TRT binasının içinde nöbet yerlerine gönderdiler. Orada daha önce hiç görmediğim bir yüzbaşı vardı. Arka tarafta bir yerdeydim sabaha kadar bekledim. Sabah halk geldi ondan sonra polisler gelince teslim olduk.' diye konuştu.
"Aracı iyi kullanırsan takdir alacaksın"
Tutuksuz sanık Yasin Bayrakçı ise 15 Temmuz akşamı içtimadan sonra dışarı çıktıklarını, kendisinin de araç şoförü olduğunu belirterek, dışarı çıkmaları üzerine araç komutanına birlik dışına çıkmaları nedeniyle görev kağıdı olup olmadığını sorduğunu ifade etti.
Komutanının da tatbikata gittiklerini ve aracı iyi kullanması halinde "takdir' alacağını söylediğini anlatarak, öndeki aracı takip edip TRT binasına gittiklerini kaydetti.
TRT binasına ulaştıklarında içerideki sivillerin dışarı çıkarıldığını vurguladı.
Komutandan "telefon bataryalarını çıkarın' emri
Tutuksuz sanık Enver Gülmez, Hasdal'daki kışlada vatani görevini yaptığını anlatarak, 15 Temmuz akşamı saat 20.30 sıralarında tam teçhizat garajda içtima yaptıktan sonra araçlarla 16 kişilik gruplar halinde dışarı çıktıklarını söyledi.
Kışladan çıkarak TRT binasına girdiklerini belirten Gülmez, "Binaya girdiğimizde komutanlarımız, 'Telefonların sinyaliyle düzenek patlatılacağı ihtimali var, batarya ile telefonu ayırıp ayrı ceplerinize koyun' dedi. Benim oradaki görevim, nizamiyede nöbet tutmaktı.' ifadelerini kullandı.
Gülmez, sanıklardan Mustafa Torun'un kendilerine "Baban gelse içeri almayacaksın, giren olursa vuracaksın' dediğini aktararak, "Gece 02.00 sularında binanın önü kalabalıklaştı hiçbir şekilde ateş etmedim. 'Vur' emrine uymadım. Komutanımız, dışarıdaki halk için 'Onlar vatan haini' diyorlardı.' diye konuştu.
"Bu gece güzel şeyler olacak"
Tutuksuz sanık Emre Gencer, darbe girişimiyle bir ilgisinin bulunmadığını savunarak, adını bilmediği bir komutanın o akşam kendilerine "Bu gece güzel bir gece olacak' dediğini aktardı.
TRT binasının arka kapısında nöbet tuttuklarını dile getiren Gencer, "Sivil polis geldi. 'Böyle böyle yapıyorsunuz' dedi, köprüde olanları anlattı. Biz de 'Alın bizi' dedik. Silahlarımızı bırakıp, teslim olduk.' dedi.
Duruşmada, savunma yapan tutuksuz sanık erlerden Osman Başbilen, 15 Temmuz tarihinde henüz 6 günlük asker olduğunu belirterek, olay günü akşam saatlerinde subaylardan Mustafa Kemal Kütahya'nın, kendilerine "Acilen silahlarınızı alın içtimaya hazır olun' dediğini aktardı.
İçtimadan sonra araçlara binerek kışladan çıktıklarını dile getiren Başbilen, "TRT binasına gittiğimizde 'bize canlı bomba var güvenlik için girip içeri boşaltacağız' dediler. Biz de emir üzerine içeri girip güvenlik amacıyla boşalttık, buradakilere acilen boşaltın' dedik.' diye konuştu.
-"Elektrikleri kestik"
Başbilen, aldıkları emir doğrultusunda TRT binasına girdiklerini ifade ederek, şunları söyledi:
"İçerdeki bütün prizlerin çekilmesini söylediler. Prizleri çektik ve elektrikleri kestik. Dışarı çıktıktan sonra dağılarak binanın güvenliğini aldık. Sabaha karşı halk kalabalıklaştı 'teslim olun' dediler. Sabah 07.00 gibi polisler geldi ve teslim olduk."
Mahkeme heyeti, sanık savunmalarına yarın devam edilmek üzere duruşmayı erteledi.
18.04.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları karşısındaki binada yer alan salondu, İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesince görülen duruşmaya, 58 tutuklu ve 6 tutuksuz er ile bazı sanık avukatları katıldı.
Bu arada darbe girişimi kapsamında açılan başka bir dava dosyası ile bu dosyanın birleştirilmesi nedeniyle davada tutkulu sanık sayısı 58'e, toplam sanık sayısı ise 96'ya çıkmış oldu.
Duruşmada, tutuksuz sanıkların ifadeleri alındı.
İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları karşısındaki binada yer alan salonda yapılan duruşmayı, Cumhurbaşkanlığı adına avukat Murat İlhan da takip etti.
Duruşmada savunma yapan Harp Akademileri Komutanlığında görevli yüzbaşı rütbesindeki tutuklu sanık Ercan Küçük, suçlamaları reddederek, kendisinin ve ailesinin FETÖ'yle iltisaklı olduğu belirlenen kuruluşlarla ilişkisinin olmadığını iddia etti.
Kara Harp Akademilerinde baş hoca olarak görev yapan Albay Ahmet Zeki Gerehan'dan emir aldığını söyleyen Küçük, verilen emirde kanunlara aykırı bir durumu sezinlemediğini anlattı.
Tahliyesini talep eden Küçük, "Ailem darbeye karşı gelerek, demokrasi nöbeti tuttu. Bana güvendikleri içindir ki o gece ailemden beni arayan olmamıştır. Ben, TSK'da küçük bir grubun kalkışma içinde olduğu bilgisini internetten öğrendim. Albay Müslüm Kaya'yı aradım ve halkın bize tepki gösterdiğini anlatarak, içinde bulunduğumuz durumu izah etmeye çalıştım. Kendisi hiç tepki vermedi. TRT binasının önünde polisle irtibat kurmaya çalıştım. Polisler, halkın arasında kaldığı için kendilerine ulaşamıyordum. Bu arada vatandaşların arasında bizi provoke etmeye çalışanlar da vardı. Sağduyulu davranmaya çalıştım, polis sayısının artmasını bekledim. Binadan çıksaydık linç edilme durumumuz vardı. Askerlerimi uyardım, ateş etmemeleri yönünde talimatlar verdim. O yüzden erlerin çoğu binada bekledi. Sabaha doğru polis sayısı artınca diyalog kurmayı başardık. Taksim'den döndüğümüzde yeterli sayıda polis olsaydı daha önce teslim olurduk.' ifadelerini kullandı.
"Darbeyi eşimden öğrendim"
Savunmasını yapan tutuklu sanık Mehmet Rauf Çağlar da meslekte yeni olduğunu ve daha önce herhangi bir terör olaylarına karşı görevlendirilmediğini savundu.
"TRT'nin Ulus'taki binasına güvenlik amaçlı gittiğimizi sanıyorduk' diyen Çağlar, şunları kaydetti:
"TRT binasına gittiğimizde yanımızdaki rütbeli askerlerce TRT binasından çıkanların telefonlarının toplatıldığını gördüm. Terör saldırısı beklendiği için bu durumu, açıkçası yadırgamadım. Bana, binanın çevre emniyeti almamız emredildi, emri veren yanımızdaki subaylardı. Ben, saldırıya karşı polise yardım edeceğimizi sanıyordum. Saat 12.00 sularında eşimle telefonla görüştüm, Bana 'durum karışık, Genelkurmay Başkanı alınmış' dedi. Bu sayede darbeyi eşimden öğrendim. Suçsuzluğumu nasıl ifade edeceğimi bilmiyorum. Ailemden hiç kimse FETÖ kapsamında soruşturma geçirmemiştir. Babam 20 yıl koruculuk yapmış ve emekli olmuştur. FETÖ'cü ve darbeci değilim, tahliyemi talep ediyorum."
Tutuklu sanıklardan Hasan Baş da erlere silah kullanmaları yönünde talimat vermediğini öne sürerek, suçlamaları reddetti.
FETÖ üyesi olmadığını savunan Baş, "Taksim'den döndüğümüz sırada polis aracına kesinlikle ateş etmedim, polislerden de bize ateş eden olmamıştır. Bu iddiaların tamamı asılsızdır. Türk Silahlı Kuvvetlerinin teamüllerine uygun verilen talimatları yerine getirdim. TRT'nin binasında yayını kesecek hiçbir eylemde bulunmadım, zaten böyle bir bilgiye de sahip değilim. Terör saldırısı beklentisiyle oraya gittiğimiz için sadece binadaki çalışanları tahliye ettim.' dedi.
Baş, 'Yurtta Sulh' isimli Whatsapp grubunda bulunmadığını ve bu grubun hiçbir üyesini tanımadığını da ileri sürdü.
Pazartesi günü başlayan ve bugün de devam eden duruşmada, 3'ü tutuklu 41 sanığın savunması tamamlandı. Duruşma, sanık savunmalarının tamamlanması için yarına ertelendi.
19.04.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları karşısındaki binada yer alan salonda, İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesince görülen duruşmaya, 58 tutuklu sanık ile avukatları katıldı.
Bazı müştekileri temsilen iki avukatın da takip ettiği duruşmada, tutuklu sanıkların ifadeleri alındı.
Tutuklu sanık Yüksel Demir, Harp Akademileri Komutanlığında "Başhoca' olarak bilinen Albay Ahmet Zeki Gerehan'ın, kendisini Hasdal Kışlası olarak bilinen 6. Alay Komutanlığında görevlendirdiğini söyledi.
Hasdal Kışlası'na gittiğinde kendisini Albay Nebi Gazneli'nin karşıladığını belirten Demir, "Nebi Gazneli, Genelkurmay Başkanlığının birtakım kamu kurumu ve kuruluşlarının güvenliği sağlama yönünde emirleri olduğunu söyledi. Bu kapsamda gideceğimiz kamu binasının güvenliği sağlamak için alınacak tedbirleri anlattı. Bana TRT binasına gideceğim emredildi. Ben de TRT'ye giderek, acilen binanın boşaltılması ve elektriklerin kapatılması emrini verdim. Personeli tahliye ettim. Alay Komutanı Müslüm Kaya, bana kamu kurumunda terörle irtibatı bulunan bazı kişiler olabilir diye uyardığı için de oradaki güvenlik görevlilerin silahlarını ve bazı personellerin telefonlarını toplattırdım.' diye konuştu.
Demir, TRT'nin Ulus'taki binasında yayın yapılmadığın söyleyerek, bunu orada çalışan güvenlik görevlilerinden öğrendiğini iddia etti.
Mahkeme heyeti başkanı Hulusi Pur'un "Gittiğin kurumun Ankara'daki binasında bildiri yayınlandı. Sen o bildiriyi içeride izlemedin mi?' sorusuna, tutuklu sanık Demir, "Biz oraya gittiğimizde bütün elektriği kesmiştik. İçeride açık televizyon yoktu. Biz hepsini kapatmıştık.' diye yanıt verdi.
"Yaşananları darbeyle ilişkilendirmem zaman aldı"
Vatandaşların TRT binası önünde toplanmaya başlamasıyla Albay Müslüm Kaya'yı aradığını anlatan Demir, şöyle devam etti:
"Albay Müslüm Kaya, bana 'Genelkurmay Başkanlığınca sıkıyönetim ilan edildi' dedi ve binadan ayrılmamamız yönünde talimatlar verdi. Bu sırada üzerimizde uçaklar alçak uçuş yapıyordu. Yaşananları darbeyle ilişkilendirmem zaman aldı. İnternetten yazılanları okudum. Daha sonra Müslüm Kaya'yı aradım. Kontrolün bende olduğunu, inisiyatif alabileceğimi emretti. İlk önce kesin emirler veriyordu, zaman ilerledikçe net olmayan emirlere döndü."
Pur, "Saat 05.00 sularında telefonuna 'Run' yazılı mesaj gelmiş, bu ne demek?' sorusunu Demir, "Evet, telefonuma 'Run' yazılı mesaj geldi. Mesajı Albay Müslüm Kaya attı. 'Run'ın 'koşmak' olduğunu biliyorum. 'Kaçmak' diye yan anlamı da varmış. Orada bulunan askerlere, havacı askerleri sordum. Askerlerden biri, bana 'komutanım havacılar kaçtı' demişti.' şeklinde yanıtladı.
Bunun üzerine araya giren heyet başkanı Pur, "O mesaj, havacılara da gitmiş. Sizin yanınıza helikopterle gelen Albay… Onlar kaçmışlar.' dedi.
"Biz güvenlik amaçlı TRT'ye gittik"
Söz alarak savunmasını yapan tutuklu sanıklardan Serkan Filiz de iddianamede yer alan suçlamaları kabul etmediğini ifade ederek, tahliye talebinde bulundu.
Filiz, 15 Temmuz'daki görevlendirmelerin Hasdal Kışlası'nda yapıldığını öne sürerek, "Hasdal Kışlası'na gitme emrini, Albay Ahmet Zeki Gerehan'dan aldım. TRT'ye gittiğimizde verilen emirler doğrultusunda hareket ettik. Kimseye silah doğrultmadık, bu yönde kimseye emir vermedim. Bir el silah sesi duydum fakat ateş edeni görmedim.' ifadelerini kullandı.
TRT binasını boşalttıkları sırada kurum çalışanlarından bazılarıyla konuştuğunu anlatan Filiz, kimsenin kendilerine zorluk çıkarmadığını kaydetti.
Darbe girişiminden haberi olmadığını öne süren Filiz, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz güvenlik amaçlı TRT'ye gittik. İlerleyen saatlerde bina önü kalabalıklaşmaya başladı. 'Değişik' diye tabir edeceğim insanlar, bize, araçtaki askerlere saldırıyordu. Başımıza bir çorabın örüldüğünü, o zaman anladım. Sayın Başkan, ben askerlerime darbeyle alakalı bir emir vermedim. Bu kelimeyi de kullanmadım. 15 Temmuz, birileri tarafından kurgulanmış, biz de buna sürüklenmişiz. Olay yerinde hiçbir ölüm ve yaralı olayının yaşanmaması, tamamen benim ve askerlerimin sağduyusuyla sağlanmıştır. Heyetinizin bunu görmesini istiyorum."
Bir sanık avukatının, "15 Temmuz'da komutanınızın kim olmasını isterdiniz?' sorusuna Filiz, "Ben 15 Temmuz'un yaşanmasını dahi istemezdim.' diye cevap verdi.
"Yayının kesileceğini bilmiyorduk"
Savunmasını yapan tutuklu sanık Melih Can ise güvenlik amacıyla Ulus'taki TRT binasına gittiğini iddia etti.
Can, askeri mantıkla olaylara baktığını vurgulayarak, "Bizim güvenlikten anladığımız, öncelikle binadaki insanları sağlıklı bir şekilde tahliye etmek, sonra binaya yapılacak herhangi bir terör saldırısını önlemektir. Dolayısıyla TRT'deki personeli çıkarttık ve elektrikleri kestik. Işıkları söndürmeyi güvenlik amaçlı yaptık.' dedi.
Mahkeme başkanı Pur'un "Elektriği kesince yayının da kesileceğini bilmiyor muydun?' sorusu üzerine Can, "Yayın kesilmesi konusu hiç konuşulmadı. Yayınların kesileceğini bilmiyorduk. TRT'nin birçok binası var, bütün yayınların orada yapılıp yapılmadığı konusuna da hakim değilim.' diye konuştu.
Cevap karşısında Pur, Can'a "TRT'de okey oynanmaz ki… Elektriği kesince yayın da kesilir. Düşünmedin mi!" diyerek çıkıştı.
Duruşma, tutuklu sanıkların ifadelerinin alınması için yarına ertelendi.
20.04.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları karşısındaki binada yer alan salonda, İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesince görülen duruşmaya, 58 tutuklu sanık ve avukatları katıldı.
Müştekileri temsilen iki avukatın da katıldığı duruşma, tutuklu sanıkların savunmalarının alınmasıyla sürdü.
Tutuklu sanıklardan Cahit Canoğlu, askeri öğrenci olduğunu 15 Temmuz günü harp okulunda normal olmayan bir durumla karşılaşmadığını savundu.
TRT'ye gideceklerinden haberinin olmadığını iddia eden Canoğlu, "TRT'den ayrıldığımız saati hatırlamıyorum. Darbe bildirisinin yayınlandığını öğrendiğimde korkmuştum. Yüzbaşı Metin Mustafa Ateşoğlu, bizi kostüm odasına götürdü. Buradaki sivil kıyafetleri giymemizi emretti. Böylece sivil kıyafetleri giyerek, taksiyle TRT'den ayrıldık.' diye konuştu.
Mahkeme Başkanı Hulusi Pur'un, "Giydiğiniz kıyafetin bedeni oldu mu bari?' sorusuna, Canoğlu, "Üzerimize uydu' yanıtını verdi.
Sanık Canoğlu, Mahkeme Heyeti Başkanı Pur'un "Komutanına sormadın mı, niye kaçıyoruz diye?' şeklindeki sorusu üzerine, "Darbe bildirisini gördüğümüz için gelişen olaylar ne yöne sevk edilebilir, etrafımızdaki askerler ne amaçla oradaydı bilmiyorduk. Bunu tecrübe etmediğimiz için uzaklaştık.' diye konuştu.
Albay, kaçmaları için öğrenci subaylara 100 lira verdi
Tutuklu sanıklardan Erhan Aka, kendilerini Ulus'taki TRT binasına Albay Hüseyin Ergezen'in helikopterle ulaştırdığını söyledi.
TRT binasının girişinde sıkıntı çekmediklerini ifade eden Aka, şöyle konuştu:
"TRT'de bir güvenlik görevlisi karşıladı. Sıkıntı çekmeden içeri girdik. Komutanlarımız bizi etrafa dağıttı. Ben, stüdyoların bulunduğu yerdeydim. Yaklaşık 2-3 saat bekledim, çağırılınca aşağıya indim. Darbe bildirisini burada gördüm. Cahit'le karşılaşınca bu bildiriyi konuştuk, o da şaşırdı. Kısa süre sonra Ateşoğlu Yüzbaşı, binadan ayrılacağımızı ve bizi kostüm odasına götürerek kıyafetlerimizi değiştirmemizi söyledi. Biz de kıyafetlerimizi değiştirdik. Ateşoğlu, binadan ayrılmamız için bana 100 lira verdi. Taksiye binerek binadan ayrıldık ve okulumuza döndük."
Mahkeme Heyeti Başkanı Hulusi Pur'un "Komutan, yaptığınız hizmet dolayısıyla mı 100 lira verdi. Niye kaçtınız?' şeklindeki sorusuna sanık Aka, "Biz oraya terör saldırısı beklentisi olduğu için gitmiştik. Darbe amacıyla orada değildik. Saat 02.00 gibi bildiriden haberim oldu. Televizyondan Cumhurbaşkanımızı gördüm, altta kırmızı bir yazıyla TSK'da darbe girişimi' yazıyordu. Olayın şoku içindeydim.' yanıtını verdi.
Savunmasını yapan tutuklu sanıklardan Şamil Kartal, tatbikat bahanesiyle Harp Okulundan çıkartıldıklarını iddia etti.
Kartal, darbe girişiminden haberdar olmadığını öne sürerek, "Vodafone Arena Stadı'na indiğimizde Binbaşı Ali Akkaş yanımızdaydı. Kapı açılmayınca kilit kırılarak çıkartıldık. İETT otobüsü durduruldu, biz de otobüse bindirildik. Otobüsün pencerelerinden görünmeyelim diye yere oturmamız emredildi. Yanımızda tanımadığım 3 sivil vatandaş vardı. Otobüsle Digitürk'e doğru hareket etmişiz, ben nereye gideceğimizi bilmiyordum.' diye konuştu.
Digitürk binasına girmediğini söyleyen Kartal, darbe girişimini kendilerini almaya gelen polislerden öğrendiğini öne sürdü.
Tutuklu sanıklardan Turan Çiçek de hakkındaki suçlamaları reddetti.
Çiçek, Casper Plaza'ya gittiklerinde bazı vatandaşların göründüğünü ve Binbaşı Ali Akkaş'ın "havaya ateş' emri verdiğini duyduğunu söyledi.
Silah kullanmadığını savunan Çiçek, 'Digitürk binasına gittiğimizde sivil bir araç içinde polisler geldi. Bundan önce Akkaş Binbaşı ile birkaç arkadaş binaya girmişti, bir süre sonra dışarı çıktılar ve polise teslim olduk. Biz okulumuza döneceğimizi düşünürken Gayrettepe'deki emniyete götürüldük. Darbe girişimini orada öğrendim. Hiç hak etmediğimiz halde bir terör grubuna üye gösterildik ve okulumuzdan atıldık.' ifadelerini kullandı.
"Başımızdaki komutanları biz seçmedik"
Tutuklu sanık Mustafa Alper İnce ise 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında Yalova'daki kampta bulunduğunu söyledi.
Dördüncü sınıf öğrencisi olduğunu belirten İnce, şöyle devam etti:
"Ben ne darbeciyim ne de FETÖ'cüyüm. Mezuniyetime 2 ay kala bilgim ve iradem dışında bu girişime itildim. Bu mahkemede herkese şahsi davranılıyor, bu durum güzel bir şey. Adaletin tecilli edeceğine inanıyorum. Başımızdaki komutanları biz seçmedik. Onları anamız, babamız bildik."
İnce, Digitürk binasına girdiklerinde Binbaşı Ali Akkaş'ın yanında olduğunu anlatarak, "Sivillerden biri 'Komutanım zaten yayın kesildi' deyince Akkaş Binbaşı da 'Garantiye almam lazım' diye cevap verdi. Bunları duydum ama ne olduğunu kavrayamamıştım.' ifadesini kullandı.
Duruşma, tutuklu sanıkların ifadelerinin tamamlanması için yarına ertelendi.
21.04.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları karşısındaki binada yer alan salonda yapılan duruşmaya, Hazine ve Cumhurbaşkanlığı avukatları da katıldı.
Tutuklu sanıklardan Ali Seis, savunmasında, 15 Temmuz'da Hava Harp Okulunda bilgisi dışında görevlendirildiğini öne sürdü.
FETÖ'yle bağlantısı bulunmadığını iddia eden Seis, "O gün 'Terör tehdidi var.' denilerek görevlendirildim. Suçsuzum, içinde bulunduğum durumun bir an önce sonlandırılmasını ve tahliyemi talep ediyorum.' dedi.
"Kandırıldığımı düşünüyorum"
Savunmasını yapan tutuklu sanık Ayhan Pektaş, Digitürk binasına gittikten kısa süre sonra polisin geldiğini ifade ederek, şunları anlattı:
"Terör eylemlerine karşı görevlendirildik ama polise teslim olduk. Şaşırmıştım. Komutanlarımın, polislere 'Onlar öğrenci hiçbir şeyden haberleri yok.' dediklerini duydum. Okuluma döneceğimi zannederken, polis merkezine götürüldük. Kullanılmış bir genç olarak bu olaylara alet edildim. Ben ve bütün öğrenci subay adayı arkadaşlarımın kandırıldığını düşünüyor, tahliyemi talep ediyorum."
Sanık Ahmet Dinçer Sakaoğlu, suçsuz olduğunu iddia ederek, "Ben komutanlarımın emrini yerine getirdim. Darbe suçuna iştirak etmedim, silahımı hiçbir suretle kullanmadım. Eğer ki başımızdaki komutanlar, darbe girişimini engellemek isteyen komutanlar olsaydı, bugün kahraman olarak anılacaktım. Atılı hiçbir suçu işlemedim.' ifadelerini kullandı.
Komutanlarının emirlerini yerine getirdiğini savunan tutuklu sanık Fatih Altun, "Bir er, üstünün emrini yerine getirmediği zaman en fazla askerliği uzar. Biz ise komutanlarımızın emrini yerine getirmediğimizde cezamız okuldan atılmaya kadar gider. FETÖ üyesi değilim. Hiçbir yasa dışı örgüte bağlılığım da yoktur, beraatimi istiyorum.' diye konuştu.
Duruşma, tutuklu sanık savunmalarının tamamlanması için 24 Nisan'a ertelendi.
İddianameden
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz gecesi, Beşiktaş'taki Vodafone Arena Stadı ile Digitürk binasını ele geçirmeye çalışan 56'sı tutuklu 94 sanıktan 5'inin, bir firmaya bağlı çalışan teknik personel olduğu belirtiliyor.
Sanıkların, 'Türkiye Büyük Millet Meclisini, hükümeti ve anayasal düzeni ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme' suçlarından üçer kez ağırlaştırılmış müebbet, "silahlı terör örgütüne üye olma' suçundan da 7,5 yıldan 15'er yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istenen iddianamede, bazı sanıkların da olaylarda yaralananlar olduğu, kamu malına zarar verildiği için "kasten öldürmeye teşebbüs' ve "mala zarar verme' gibi suçlardan cezalandırılmaları talep ediliyor.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-23 Ocak (2017) 'İstanbul Darbe Yap./TRT İşgali 96 sanık' davası
(22 Nisan 2017, 15:48)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: