HSYK tarafından, FETÖ'nün medya yapılanmasına ilişkin 26'sı tutuklu 29 sanığın yargılandığı davada, 21 tutuklu sanığın tahliye edilmesine karar veren İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti ile duruşma savcısı geçici olarak görevden uzaklaştırıldı. HSYK ayrıca FETÖ/PDY soruşturması kapsamında 45 hakim ve savcıyı daha meslekten attı.
08.04.2017 14:54 HSYK tarafından, FETÖ'nün medya davasında 21 kişiyi tahliye eden mahkeme heyetindeki 1'i başkan 2 hakimle birlikte duruşma savcısı geçici olarak açığa alındı. Ayrıca FETÖ'den 45 hakim ve savcı daha meslekten ihraç edildi.
HSYK BAŞKANVEKİLİ: HAKLARINDAKİ İDDİALARI ELE ALDIK
3 Nisan'daki gelişmeye göre, HSYK Başkanvekili Mehmet Yılmaz makamında gazetecilere yaptığı açıklamada, FETÖ'nün medya yapılanmasına ilişkin davada tahliye kararı veren İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı İbrahim Lorasdağı, üyeler Barış Cömert ve Necla Yeşilyurt Gülbiçim ile duruşma savcısı Göksel Turan hakkındaki iddiaları ele aldıklarını bildirdi.
Bu kişiler hakkındaki iddiaların tümünün araştırılması için soruşturma başlattıklarını belirten Yılmaz, HSYK Teftiş Kurulu'nun hazırladığı ön rapor doğrultusunda, haklarında yürütülen soruşturma tamamlanana kadar Lorasdağı, Cömert, Gülbiçim ve Turan'ın geçici olarak görevden uzaklaştırılmalarına karar verdiklerini açıkladı.
TAHLİYELERİN MAKSATLI OLDUĞU İDDİASI
Bu kişilerle ilgili iddiaların sorulması üzerine Başkanvekili Yılmaz, 'Söz konusu iddialar belli. Bu tahliyelerin maksatlı tahliyeler olduğu, hukuka uymadığı, gerçekle bağdaşmadığı noktasında iddialar var.' dedi.
'MÜFETTİŞ RAPORU ORTAYA ÇIKARACAK'
HSYK müfettişlerinin iddiaları araştırarak kısa zamanda raporunu tamamlayacağını belirten Yılmaz, şöyle devam etti:
'Bu rapor doğrultusunda gereği yapılacak. Çıkacak sonucu bekleyelim. Yapılan tahliyelerin hukuki gerçeklerle ve dosyalardaki delillerle bağdaşmadığı, başka amaçlar taşıdığı noktasında iddialar vardı. Bu başka amaçları ortaya çıkaracak olan, yapılan soruşturma ve müfettişlerin raporudur. Toplumda kuşku oluşturmamak, yargıya olan saygınlığı sıkıntıya sokmamak, ilgili savcı ve hakimlerin de menfaatlerini korumak amacıyla soruşturmanın selameti açısından bu kişileri görevden uzaklaştırdık. Tüm bu iddiaların doğru olup olmadığı müfettiş raporlarıyla ortaya çıkacaktır.'
ADALET BAKANI BOZDAĞ: GÖREVDEN ALMA ANLAMINA GELMEZ
Konu hakkında açıklama yapan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, 'Açığa alma, görevden alma anlamına gelmez' ifadelerini kullandı.
13 KİŞİYE YENİ SORUŞTURMA AÇILMIŞTI
Tahliye kararı verilen 21 sanıktan 13'ü bir başka soruşturma kapsamında, 8'i ise savcının itirazı üzerine yeniden gözaltına alınmıştı.
Davada tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edilen Şarkıcı Atilla Ataş, Gazeteciler Ali Akkuş, Erkan Acar, Hüseyin Aydın, Murat Aksoy, Seyit Kılıç, Yetkin Yıldız, Gökçe Fırat Çulhaoğlu, Yakup Çetin, Bünyamin Köseli, Cihan Acar, Abdullah Kılıç ve Oğuz Usluer'in, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talimatıyla, 'Anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs etme' ve ' Türkiye Cumhuriyeti'ni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme' suçlarından tekrar gözaltına alınmasına karar verilmişti.
SAVCI 21 KİŞİDEN 8'İNİN TAHLİYESİNE İTİRAZ ETMİŞTİ
Öte yandan 8 kişi hakkındaki tahliye kararı için bir üst mahkemeye itiraz eden Cumhuriyet Savcısının itirazını değerlendiren 26. Ağır Ceza Mahkemesi, Ahmet Memiş, Bayram Kaya, Cemal Azmi Kalyoncu, Cuma Ulus, Habib Güler, Halil İbrahim Balta, Büşra Erdal ve Muhammed Sait Kuloğlu hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarılmasına karar verdi.
8 şüpheli, cezaevi çıkışında yakalama kararı gereğince hakim karşısına çıkarılmak üzere gözaltına alınmıştı.
AÇIĞA ALMANIN GEREKÇESİ
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Başkanvekili Mehmet Yılmaz, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) medya yapılanmasına ilişkin davada tahliye kararı veren İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı İbrahim Lorasdağı, üyeler Barış Cömert ve Necla Yeşilyurt Gülbiçim ile duruşma savcısı Göksel Turan'ın geçici görevden uzaklaştırılmalarıyla ilgili kararın gerekçesini açıkladı.
HSYK 2. Dairesinin oy birliğiyle aldığı kararın gerekçesinde, mahkemenin, 28 Şubat 2017 tarihli ara kararında '... tutuklu sanıklara isnat edilen suçların niteliği, atılı suçların CMK'nın 100/3-a maddesinde sayılan katalog suçlardan olması, suçu işlediklerine ilişkin kuvvetli suç şüphesini gösterir somut delillerin bulunması, atılı suçların yasada öngörülen cezanın üst sınırı, adli kontrol tedbirlerinin uygulanmasının yetersiz kalacağı...' gerekçesiyle sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verdiği anımsatıldı.
Gerekçede, 27 Mart'taki ilk duruşma ve devam eden 2 günde, sanıkların savunmasının alındığı ve 4 tanığın dinlendiği belirtilen gerekçede, bunun dışında dosyadaki delillerde değişen bir durum olmaması ve tensip zaptıyla toplanmasına karar verilen delillerin dahi toplanmamasına rağmen, 28 Şubat tarihli kararla da çelişki oluşturacak şekilde, duruşmada hazır bulunan cumhuriyet savcısının mütalaasına uygun 13, mütalaaya aykırı olarak 8 tutuklu sanık olmak üzere 21 kişinin tahliyesine karar verildiği kaydedildi.
Gerekçede, şu ifadeler yer aldı:
'Delillerin henüz toplanmamış olması ve dosyanın tekemmül etmemiş olması nedeniyle hakimin takdir yetkisi kapsamında değerlendirilebilecek bir durumun söz konusu olmadığı, verilen tahliye kararının makul, mantıklı ve geçerli nedenlere dayanmadığı, tutarsız ve hukukilikten uzak olduğu, haklarında eş değer deliller bulunan sanıklar arasında farklı işlemi gerektiren sebebi ikna edici, adil ve tutarlı bir şekilde izahtan uzak olduğu, sanıklara isnat edilen suçların ' Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, silahlı terör örgütü kurma ve yönetme' suçları olduğu, 15 Temmuz kanlı darbe girişimi esnasında verilen şehit ve yaralı sayısı, kalkışmanın meydana getirdiği toplumsal travmanın izlerinin halen devam etmesi gibi realiteler göz önünde bulundurulduğunda, deliller tamamıyla toplanmadan ve kuvvetli suç şüphesini gösteren mevcut somut deliller de yeterli derecede incelenmeden, işin önemi, tutuklu sanıklara atılı suçlar için Türk Ceza Kanunu'nda öngörülen ceza miktarları ile ölçülülük ilkesi gözetilmeden verilen tahliye kararının toplumda infial uyandırdığı ve kamuoyu vicdanını yaraladığı dosya kapsamından anlaşılmıştır.
Yargının saygınlığına gölge düşürebilecek davranışlar, ciddi ve istisnai durumlarda ve adalet yönetimi için gerekli olduğu hallerde hakim ve cumhuriyet savcılarının görevden tedbiren uzaklaştırılabilmeleri mümkündür.'
Gerekçeyle ilgili basın mensuplarına bilgi veren Mehmet Yılmaz, hakim ve savcıları açığa almanın yasa ile belirlendiğine işaret ederek, bu kararı, hem hakimleri korumak hem de milletin yargıya inancını zayıflatmamak için aldıklarını söyledi.
Yılmaz, 'Hakimlerin kararlarını didikliyor değiliz. Bir ay önce 'tahliye taleplerinin reddine' diyorsun, bir ay sonra ByLock kullanıp kullanmadığı cevabı bile gelmeden, sanıkların üzerinde çıkan dijital delillerle ilgili cevap gelmeden, tanıkların yarısı dinlenmeden, değişen bir delil durumu olmadan sen çıkıyorsun tahliye diyorsun. Yani çok şüpheli hale getiriyorsun, bu çok şüpheli hal araştırılmalı.' diye konuştu.
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Başkanvekili Mehmet Yılmaz, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) medya yapılanmasına ilişkin davada tahliye kararı veren hakim ve savcıların geçici olarak görevden uzaklaştırmalarıyla ilgili, 'Dijital deliller çözülmemişken, deliller tam toplanmamışken, neye dayanarak 21'ini tahliye ediyorsun? Delillerin yüzde 90'ını toplamamışsın. Mevcut delillere göre kuvvetli suç şüphesi bulunduğu, ortaya lehe bir delil çıkmadığı halde neye dayanarak 21'ini tahliye ettin de kalan 5'ini etmedin? İşte bu şüphe, araştırılması ve nedeninin muhakkak bulunması gereken bir şüphe. Toplumun da, bizim de, hukuk ile ilgili herkesin de kafasını kemiren şüphe. Bu araştırılmasın mı? Böyle ağır şüphe araştırılırken, önlem olarak yargının saygınlığı ve soruşturmanın selameti açısından tabii ki açığa alınacaklar, mesele budur.' dedi.
Yılmaz, makamında gazetecilere, FETÖ'nün medya yapılanmasına ilişkin davada tahliye kararı veren İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı İbrahim Lorasdağı, üyeler Barış Cömert ve Necla Yeşilyurt Gülbiçim ile duruşma savcısı Göksel Turan'ın geçici görevden uzaklaştırılmalarıyla ilgili kararın gerekçesini açıkladı.
Söz konusu tahliye kararında, tahliye edilenler ile edilmeyenler arasında makul bir denge bulunmadığını aktaran Yılmaz, tahliye edilmeyen sanıklarda bulunan delillerin, tahliye edilenlerde çıkanlardan daha az olduğunu söyledi.
Yılmaz, sanıklar hakkındaki delillerle ilgili gerekli incelemenin henüz tamamlanmadığını, tahliye kararı verilenlerin ByLock kullanıcısı olup olmadıklarına ilişkin KOM Daire Başkanlığı raporlarının da henüz gelmediğini kaydetti.
Açığa alma kararının ardından basında, 'Şimdi hangi hakim tahliye kararı verecek, HSYK nereden emir mi aldı?' şeklinde eleştiriler geldiğini hatırlatan Yılmaz, şöyle konuştu:
'Aldığımız kararların nedeni hem ilgili hakimleri korumak, aslanların önüne atıp parçalatmamak, hakimleri de korumak hem yargının saygınlığını ve inandırıcılığını korumak hem de milletin yargıya olan inancını muhafaza etmek. HSYK olarak, hakimlerin aldığı her kararı didikliyor değiliz. HSYK, ulusal basını, sosyal medyayı, yerel medyayı da inceleyerek, adliyeyle ilgili bilgileri çıkarıyoruz. Hakim edep ve adabıyla bağdaşmayan, yargının saygınlığına gölge düşürecek birtakım tavır, davranış ve eylemler görürsek HSYK'nın gündemine alıp, inceleme ve soruşturma izni vermeyi teklif edip etmemeyi görüşüyoruz.'
İnceleme ve soruşturma izni verilen kararların yüzde 97-98'inin şikayete bağlı olduğunu, geri kalanların resen başlatılan inceleme ve soruşturma sonucu alındığını kaydeden Yılmaz, 'Verilen karar gerçekten dosya kapsamına, delillerle, hukuka uygun mu, adil mi, böyle bir şey varsa, sıkıntı varsa bunun arkasındaki nedenler bilgisizlik, dikkatsizlik, özensizlik, tecrübesizlik mi yoksa suistimale dayanan rüşvet, hatır gönül işi veya örgüt üyeliğinden kaynaklanan bir davranış biçimi mi' konularının araştırıldığını anlattı.
Yılmaz, şöyle devam etti:
'İddianameyi okuduğunuz zaman 'bunlar niye tahliye edilmiş, diğerleri neden edilmemiş' diyorsun. Bunların örgüt üyesi olduğu noktasında deliller de mevcut. Silahlı terör örgütü üyesi olduklarına dair çok kuvvetli şüphe mevcut. O terör örgütü üyesi olup da örgüt adına eylemleri de mevcut. Dijital deliller çözülmemişken, deliller tam toplanmamışken, neye dayanarak 21'ini tahliye ediyorsun. Delillerin yüzde 90'ını toplamamışsın. Mevcut delillere göre kuvvetli suç şüphesi bulunduğu, ortaya lehe bir delil çıkmadığı halde neye dayanarak 21'ini tahliye ettin de kalan 5'ini etmedin? İşte bu şüphe, araştırılması ve nedeninin muhakkak bulunması gereken bir şüphe. Toplumun da, bizim de, hukuk ile ilgili herkesin de kafasını kemiren şüphe. Bu araştırılmasın mı? Böyle ağır şüphe araştırılırken, önlem olarak yargının saygınlığı ve soruşturmanın selameti açısından tabii ki açığa alınacaklar. Mesele budur. 'Rüşvetle karar veren, hatır gönülle, örgütsel menfaatler için örgüt talimatıyla karar veren hakimler göreve devam etsin' diyorsanız, bana izin verin gideyim, oturmam burada. Bana, 'hakimleri doğradın, hakim teminatını perişan ettin' deyin gideyim. Ben, Türk yargısı daha güvenilir, daha saygın olsun diye gece gündüz çaba sarf ediyorum. Diğer FETÖ davalarında hala tahliyeler devam ediyor. Bunlar ne eleştiriliyor, ne tartışılıyor. Bunlar da FETÖ sanıkları.'
Bir soru üzerine HSYK Başkanvekili Yılmaz, 'Açığa alınanlarda, FETÖ bağlantısı veya ByLock uygulaması bulunsa, şu anda ihraç edilmişlerdi zaten. HSYK bir tek ByLokçu'yu görevde bırakmadı.' dedi.
Şimdiye kadar 4 bin 24 hakim ve savcı ihraç edildi
Yılmaz, HSYK tarafından şimdiye kadar 4 bin 24 hakim ve savcının meslekten ihraç edildiğini, bunların bin 780'inde ByLock uygulamasının tespit edildiğini belirterek, hakim ve savcılardan 374'ünün ise göreve iade edildiğini bildirdi.
Terör örgütü FETÖ'nün toplumun her kesimine zarar verdiğini, toplumda topyekun FETÖ'ye karşı bir tepki bulunduğunu vurgulayan Yılmaz, 'Bugüne kadar ihraç ettiğimiz hakimler de dahil, bu olay da dahil olmak üzere FETÖ dışında hiçbir unsurda, yargı bağımsızlığını zedeleyici, yargıç güvencesini ayaklar altına alıcı bir tek adımı olmadı HSYK'nın. Tam tersine hakim ve savcıların kılına zarar gelmemesi için kale gibi arkasında durdu. Bizim gayemiz sadece yargıdaki bu çetenin uzaklaştırılması.' diye konuştu.
Yılmaz, yalnızca FETÖ mensuplarını değil, yargıda güven sarsıcı, rüşvet alan, yargıya güveni azaltacak hakim ve savcıların da görevde kalmamasını amaçladıklarını söyledi.
Gerekçeden
HSYK 2. Dairesinin oy birliğiyle aldığı kararın gerekçesinde, yargının saygınlığına gölge düşürebilecek davranışların ciddi, istisnai durumlarda ve adalet yönetimi için gerekli olduğu hallerde hakim ve savcıların görevden tedbiren uzaklaştırılabilmelerinin mümkün olduğu belirtildi.
Avrupa Hakimleri Danışma Konseyinin 'Hakimler Magna Carta'sı metninde, görevden alma şartlarına yer verildiği, Avrupa Yargıçlar Birliği Hakimler Şartında da 'Mahkemelerin yargısal değerlendirmelerinin, hataların veya hükümlerinin içeriği değil, ağır veya mazur görülemez nitelikte olan veya mesleğin itibarına gölge düşüren görevi kötüye kullanma eylemlerinin disiplin müeyyidesine tabi tutulmalarının mümkün olduğunun belirtildiği' aktarıldı.
Hakimlerin Rolü, Etkinliği ve Bağımsızlığı Konusunda Avrupa Konseyi Üye Devlet Bakanlar Komitesinin tavsiye kararının, 'Görevlerin Yerine Getirilmemesi ve Disiplin Cezasını Gerektiren Suçlar' bölümü ve Avrupa Yargı Kurulları Ağı raporunun yer aldığı gerekçede, hakimin, bağımsızlık, tarafsızlık ve adil yargılama ilkelerini her zaman uygulaması gerektiği vurgulandı.
Hakim ve cumhuriyet savcılarının görevden uzaklaştırılmalarına ilişkin düzenlemelere 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanun'da yer verildiği hatırlatılan kararda, HSYK'nın, hakkında soruşturma yapılan hakim ve cumhuriyet savcısının göreve devamını, soruşturmanın selametine yahut yargı erkinin nüfuz ve itibarına zarar vereceğine kanaat getirirse, geçici bir tedbir olarak hakim ve cumhuriyet savcısının görevden uzaklaştırılmasına veya soruşturmanın sonuçlanmasına kadar geçici yetki ile bir başka yargı çevresinde görevlendirilmesine karar verebileceği belirtildi.
Görevden uzaklaştırılan hakim ve cumhuriyet savcılarının haklarının anımsatıldığı kararda, şu değerlendirmelere yer verildi:
'Hakim ve cumhuriyet savcıları bütün işlem ve eylemlerinde hukuka bağlı olmalı, hukukun üstünlüğünü ve evrensel ilkelerini zedeleyecek tutum ve davranışlardan kaçınmak zorundadır. Açıklanan nedenlerle, İstanbul Cumhuriyet Savcısı Göksel Turan, İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı İbrahim Lorasdağı, İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi üye hakimleri Barış Cömert ve Necla Yeşilyurt Gülbiçim'in müsnet eylemleri nedeniyle görevlerine devamının, soruşturmanın selametine, yargı erkinin nüfuz ve itibarına zarar vereceğine kanaat getirilmekle, 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu'nun 77/1 ve 81/1'inci maddeleri gereğince ayrı ayrı olmak üzere tedbiren üç ay süreyle görevden uzaklaştırılmalarına, oy birliği ile karar verildi.'
İHRAÇ EDİLEN HAKİMLERDEN 2'Sİ İLE 1 BAŞKA HAKİM TUTUKLANDI
HSYK tarafından FETÖ/PDY soruşturması kapsamında, örgüt ile iltisaklı olduğu iddiasıyla meslekten ihraç edilen ve sonrasında gözaltına alınan 9 hakim ve savcıdan ikisi tutuklandı. Bir hakim de Bylock kullandığı gerekçesiyle tutuklandı.
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) tarafından, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) soruşturması kapsamında, örgüt ile iltisaklı olduğu iddiasıyla meslekten ihraç edilen ve sonrasında gözaltına alınan 9 hakim ve savcıdan ikisi çıkarıldıkları İstanbul Sulh Ceza Hakimliği tarafından 'silahlı terör örgütüne üye olmak' suçundan tutuklandı. Diğer 7 hakim ve savcı ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
HSYK TARAFINDAN İHRAÇ EDİLMİŞLERDİ
HSYK tarafından 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin (KHK) 3. maddesinin 1. fıkrası kapsamında, FETÖ/PDY ile iltisak ve irtibatlarının olduğu gerekçesiyle meslekten ihraç edilen 45 hakim ve savcıdan gözaltına alınan 9 hakim ve savcı emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi.
SAVCI, TERÖR ÖRGÜTÜ ÜYELİĞİ SUÇLAMASI YÖNELTTİ
Soruşturma savcısına ifade veren hakimlerden Abdi Sağlam ve Mehmet Akçay, tutuklanmaları talebiyle, diğer 7 şüpheli hakim ve savcı ise adli kontrol hükümleri uygulanarak serbest bırakılması istemiyle hakimliğe sevk etti.
2 HAKİM TUTUKLANDI
Nöbetçi İstanbul Sulh Ceza Hakimliği, şüpheliler Abdi Sağlam ve Mehmet Akçay'ın 'silahlı terör örgütüne üye' olmak suçundan tutuklanmasına karar verdi. Hakimlik, 5 hakim ve 2 savcı hakkında da adli kontrol hükümleri uygulanarak serbest bırakılmasına hükmetti. Tutuklanan hakim Sağlam'ın Kocaeli'nde Vergi Mahkemesi üyesi olduğu, diğer tutuklanan hakimin ise Tekirdağ Vergi Mahkemesi üyesi olduğu belirtildi.
1 HAKİM DE BYLOCK'TAN TUTUKLANDI
Öte yandan örgütün şifreli mesajlaşma programı Bylock'u kullandığı gerekçesiyle gözaltına alınan hakim Fatih Özyurt da tutuklanarak cezavine gönderildi.
12 SANIK TUTUKLANDI: ALİ AKKUŞ'UN SERBEST BIRAKILMASINDA DİKKAT ÇEKEN GEREKÇE
15.04.20171 09:10 Aralarında Atilla Taş ve Gökçe Fırat Çulhaoğlu'nun da bulunduğu FETÖ'nün medya yapılanmasına ilişkin dava kapsamında tahliyelerine karar verilen 12 şüpheli, darbeye teşebbüs soruşturması kapsamında tutuklandı. Fetullahçı Terör Örgütünün medya yapılanmasına davasında İstanbul 25'inci Ağır Ceza Mahkemesinin kararıyla tahliye edilen ve darbe girişimi soruşturması kapsamında gözaltına alınan 13 şüphelinin hakimlik sorgusu sona erdi.
'Fuatavni"Den Atilla Taş'a Retweet Talebi
Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) medya yapılanması davasından tahliyesine karar verilen ardından "darbe girişimi soruşturması" kapsamında tekrar gözaltına alınan Atilla Taş'ın, ifadesinde "fuatavni" hesabının kurucusu olduğu tespit edilen Said Sefa ile olan ilişkisini anlattığı öğrenildi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, FETÖ'nün medya yapılanması davasında tahliyesine karar verilen ardından "darbe soruşturması" kapsamında gözaltına alınan aralarında Atilla Taş'ın da bulunduğu 13 şüphelinin işlemleri sürüyor.Atilla Taş'a emniyet sorgusunda FETÖ'nün medya yapılanma davasının sanıklarından ve "fuatavni" hesabının kurucusu tespit edilen Said Sefa ile olan irtibatının sorulduğu öğrenildi. Şüpheli Taş'ın, "Sefa isimli şahıs yaklaşık 2 yıl önce beni arayarak haberdar medya isimli sitenin sahibi olduğunu, Twitter adresinden beni takip ettiğini ve yazılarını sitesinde paylaşmak istediğini söyledi. Ben de kendisine herhangi bir sakınca olmadığını, zaten piyasadaki yazılar olduğunu söyledim. Bunun haricinde kendisiyle yüz yüze 2-3 kez görüşmüşlüğüm olmuştur." dediği kaydedildi.
Said Sefa'nın kendisini 2-3 kere ofisine çiğ köfte yapmak için çağırdığını ancak müsait olmadığından bunlardan sadece birine gittiğini dile getiren Taş, Sefa ile aralarında geçenleri şu şekilde anlattı:
"Ofisine gittiğimde toplamda 5-6 kişi bulunuyordu. Bunlardan ekranlardan tanıdığım Erhan Akkuş ve Ahmet Memiş vardı. Bunun haricinde birkaç kişi daha vardı fakat şu aşamada isimlerini bilmiyorum ya da hatırlamıyorum. Kendisinin 'fuatavni' adı ile hesabı olduğunu da bilmiyorum. Said Sefa'nın düzenlenmiş olduğu çiğ köfte davetinde Ahmet Memiş'i tanıdım. Memiş ile ilk olarak burada tanıştım. Kendisi bana 'bizim gazetede yaz' gibi tekliflerde bulunuyordu. O zamanlar Twitter'da popüler olmamdan dolayı yaklaştıklarını düşünüyorum. Önceden kendi Twitter adresimde yazmış olduğum yazıları benden yayınlamak için istiyorlardı. Ben de bunda bir sakınca olmadığını söylememe rağmen kendileri sanırım telif hakkı için bana para teklif etti.
Ben ilk etapta gerek olmadığını zaten benim kendi hesabım tarafından yayımlandığını söylemem rağmen kendi Twitter adresimde yayınlanan 4 tane yazıya bin TL para vererek kendilerine ait sitede yayınladığını biliyorum. Ancak şunu belirtmek isterim ki Said Sefa ve Ahmet Memiş 3-5 kere beni arayarak bana 'bizim yazılarımızı retweet eder misin, sitemizin yazılarını reklam yapar mısın?' teklifinde bulundular. Ben de bundan dolayı sıkıldım, bunaldım ve kendilerinden soğudum. Kibarca kendilerine 'Twitter adresim benim özel profilim, burası reklam yeri değil, dediklerini yapamam beni bu konuda sıkıştırmayın' dedim. Bunun üzerine Said Sefa kendi adına kayıtlı hesabından beni takipten çıkardı. Bu şekilde bana tepki gösterdiğini düşünüyorum. Onun dediklerini yapmayınca beni de bir daha aramadı. Bu şekilde münasebetimiz son buldu."
İstanbul Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği, ifadelerini aldıktan sonra şüpheliler Atilla Taş, Gökçe Fırat Çulhaoğlu, Yakup Çetin, Bünyamin Köseli, Cihan Acar, Abdullah Kılıç, Oğuz Usluer, Hüseyin Aydın Murat Aksoy, Mustafa Erkan, Seyit Kılıç ve Yetkin Yıldız'ın "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" ve " Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçlarından tutuklanmalarına karar verdi. Tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edilen şüpheli Ali Akkuş ise adli kontdol tedbiri ile serbest bırakıldı.
Soruşturma savcılığının, 13 şüphelinin tamamının tutuklanması talebiyle Hakimliğe gönderdiği sevk yazısında 15 Temmuz darbe teşebbüsünde bulunan FETÖ/PDY şüphelilerinin, darbe girişimi esnasında, sonrasında ve öncesinde örgütsel kamuoyu oluşturmak amacıyla örgütün medya yapılanmasında yer aldıkları vurgulanmıştı. Şüphelilerin FETÖ'nün kriptolu haberleşme programı "ByLock" kullandıkları, örgütün üst düzey yöneticileri ile yoğun irtibatlarının bulunduğu, örgütsel hiyerarşi içinde hareket ettikleri, örgüte müzahir sendikalara üye oldukları ve örgüte ait basın yayın kuruluşlarında aktif görev aldıkları belirtilmişti. Darbe girişimini gerçekleştiren ve halen tutuklu yargılanan FETÖ/PDY silahlı kanadıyla eylem ve fikir birliği içinde hareket ettikleri anlatılan şüphelilerin darbe girişimi eyleminin etki ajanlığı görevini ifa ettikleri ve FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimine yoğun katkıları bulunduğu anlatılmıştı.
FETÖ'nün nihai hedefi olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin anayasal düzenini bozarak ele geçirme ve hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs eylemine katıldıkları belirtilen şüphelilerin "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" ve "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs" suçlarından tutuklanmaları talep edilmişti.
"DARBE GİRİŞİMİNİN ETKİ AJANLIĞINI YAPTILAR"
Başsavcılık mahkemeye gönderdiği sevk yazısında, "15 Temmuz darbe girişiminde bulunan FETÖ/PDY üyesi şüphelilerin darbe girişimi süresi öncesinde, esnasında ve sonrasında örgütsel kamuoyu oluşturmak maksadıyla örgütün medya yapılanmasında yer aldıkları, örgütün yalnızca mensupları tarafından hazırladığı kriptografik haberleşme programını kullandıkları, örgütün üst düzey yöneticileriyle yoğun irtibatlarının olduğu, örgütsel hiyerarşi içinde hareket ettikleri, örgüte müzahir sendikaya üye oldukları, örgüte ait basın yayın kuruluşlarında aktif olarak görev aldıkları, darbe girişimini gerçekleştiren ve halen tutuklu yargılanan FETÖ/PDY'nin silahlı kanadıyla eylem ve fikir birliğiyle hareket ettikleri ve darbe girişimi eyleminin etki ajanlığı görevini ifa ettikleri" ileri sürüldü.
12 KİŞİ TUTUKLANDI
İstanbul Nöbetçi 2. Sulh Ceza Hakimliği, sorguları tamamlanan şüphelilerden 12'si hakkında tutuklama kararı verdi. Kararda, şüphelilerin FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün basın yayın ve medya yapılanmasında faaliyette bulundukları, bu kapsamda eylem ve fikir birliği içerisinde hareket ettikleri, darbe girişimi eylemlerinin etki ajanlığı görevlerini ifa ettikleri belirtilerek isnat edilen, "Anayasal düzeni ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçlarından tutuklanmalarına karar verildi. Şüphelilerden Ali Akkuş'un, 17-25 Aralık sürecinden sonra genel yayın yönetmeni Ekrem Dumanlı ile hükümete karşı yürütülen faailiyetler konusunda ters düştüğü, gazetede pasif göreve verildiği, gazeteden ayrılırken tazminatının ödenmediği ve bu süreçten sonra örgütün faaliyetleri arasında yer almadığı hususları dikkate alınarak adli kontrol şartıyla serbest bırakılmasına karar verildi.
ATİLLA TAŞ'IN SOSYAL MEDYADA ALGI OPERASYONU YAPTIĞI İDDİA EDİLDİ
Kararda pop müzik sanatçısı olduğu belirtilen şüphelilerden Atila Taş'ın, örgüte ait kapatılan Meydan gazetesi ile Haberdar isimli internet sitesinde köşe yazarlığı yaptığı, fuatavni'nin paylaşımlarını haber yaptığı, örgütün üst düzey mensupları arasında yer alan Ekrem Dumanlı, Said Sefa ve Erdal Şen isimli kişilerle telefon irtibatının olduğu, Bylock kullanıcısı olan 4 kişi ile telefon görüşmesinin bulunduğu ve örgüt tarafından kendisine yüklenen misyon gereğince sosyal medyada ve kamuoyunda algı operasyonları yaptığı iddia edildi.
Paralel yapıya karşı HSYK'nın attığı adımlar
Paralel yapı-30 Ağustos (2016) 'İstanbul Medya Yapılanması 29 sanık' davası
(08 Nisan 2017, 14:54), son güncel.: (15 Nisan 2017, 09:10)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: