FETÖ'nün 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında Sakarya Valiliği'ni işgal eden 121'i tutuklu 196 asker ve 2 sivil ile FETÖ elebaşı Fetullah Gülen ve örgütün 'Hava Kuvvetleri İmamı' Adil Öksüz'ün de aralarında bulunduğu 224 sanık hakkında açılan davanın görülmesine Ferizli İlçesi'nde mahkeme salonuna dönüştürülen spor salonunda başladı. İlk açılan dava 200 sanıklı iken, ek iddianame ile davada yargılananların sayısı 200'den 224'e yükselmişti.
08.04.2017 22:24 FETÖ'nün 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında Sakarya Valiliği'ni işgal eden 121'i tutuklu 196 asker ve 2 sivil ile FETÖ elebaşı Fetullah Gülen ve örgütün 'Hava Kuvvetleri İmamı' Adil Öksüz'ün de aralarında bulunduğu 224 sanık hakkında açılan davanın görülmesine Ferizli İlçesi'nde mahkeme salonuna dönüştürülen spor salonunda başladı.
03.04.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ferizli L Tipi Cezaevi yolu üzerinde bulunan mahkeme salonuna dönüştürülen spor salonunda başlanan ve Sakarya 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nce görülen davada Fetullahçı Terör Örgütü elebaşı Fetullah Gülen 1 nolu sanık, örgütün "Hava Kuvvetleri İmamı" Adil Öksüz ise 2 numaralı sanık olarak iddianamede yer alıyor. Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığı'nca 'Anayasayı ihlal' suçundan hazırlanan bin 353 sayfalık iddianamede, sanık olarak yer alan eski 1. Motorlu Piyade Tugay Komutan Vekili Piyade Kurmay Albay Uğur Coşkun, Kurmay Albay Bahri Gürhan, Sakarya İl Jandarma Komutan Vekili Yarbay İlhan Aysan, Albay Ahmet Üzer, Yüzbaşı Yavuz Soyer, Binbaşı Ali Şahin, Üsteğmen Kayhan Demir, Yarbay İsmail Öcal hakkında birer kez ağırlaştırılmış müebbet 190 yıl 6 aydan 319 yıla ve 149 şüpheli hakkında ise birer kez ağırlaştırılmış müebbet ile 185 yıl 6'şar aydan 314'ar yıla kadar hapis cezası isteniyor. Bunların dışında ek iddianame ile davadaki sanık sayısı 24 artarak 200'den 224'e yükselmişti.
Duruşmanın ilk günü tutuklu yargılamanın yapıldığı mahkeme salonunun önünde sıkı güvenlik önlemlerinin alındığı dikkat çekti. Polis ve jandarmaların yanı sıra özel harekat polisleri de görev yaparken, duruşmayı takip edecek olan kişilerin kimlik sorgulamaları yapıldı. Davayı takip etmek isteyen gazetecilere de ise akredite zorunluluğu getirildi.
Sakarya 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen ilk duruşmada 138 tutuklu asker hazır bulundu. İlk savunmayı 15 Temmuz gecesi Sakarya'da darbe girişimiyle ilgili talimatları veren ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nden ihraç edilen 1. Motorlu Piyade Tugay Komutanı Kurmay Albay Uğur Coşkun yaptı. Coşkun, o gece Sakarya Valiliği'nde yaralanan 19 sivilin asker değil, personelin elinden silahını alan vatandaşların sıktığı kurşunlarla yaralanmış olabileceğini belirterek, "Yaralanan kişilerin ne şekilde ve kimler tarafından yaralandığı şüphelidir. Bununla ilgili net bulgu yoktur. Kalabalık arasına karışan siviller olayı provoke etmiş olabilir. Kalabalığın arasına karışıp personelimizin elinden silahı alıp kullananlar da olabilir. Ben ne bir vatandaşın askeri linç edeceğine, ne de bir askerin sivile ateş edeceğini düşünmüyorum" dedi.
Genelkurmay Başkanlığı'ndan yazıyla gelen talimatı yerine getirdiğini anlatan Uğur Coşkun şöyle ifade verdi:
"Ankara'ya gidiyordum, saat 18.30'da Murat Binbaşı beni aradı. Bir samimiyetim yok onunla. 'Komutanım birliklerinize alarm verin' dedi. 'Hayırdır ne için' dedim. Sıkıyönetim ilan edildiğini söyledi. 'Bunu telefonda mı söylüyorsunuz' dedim. Yolda Albay Ahmet Üzer'i aradım. 'Tüm personele ulaşın, birliklerinde toplansınlar, ciddi bir durum var' dedim. Ahmet ne olduğunu sorduğu zaman 'sıkı yönetim ilan edilmiş' dedim. Kandıra ile de irtibata geçmelerini yol ve kavşakları da kontrol etmelerini emir ettim. Kışlaya varışım 22.00-22.30 arasıydı. Personelin bulunduğu nizamiyenin oradaki alana geldim. Geldikten sonra ilk Ahmet Üzer'le görüştüm. Genelkurmay'dan gelen sıkıyönetim evrağını verdiler. Valilik, belediye gibi kamu binalarının güvenlik altına alınmasını tekrarladım. 'Sıkıyönetime engel olunması durumunda gerekli emniyet tedbirini alacaksınız, gerekirse askerin silah kullanma yetkileri çerçevesinde ateş edeceksiniz' dedim. 'Valilik kampüsünün emniyete alınmasını sağlayın' dedim. İzmit'i arayarak tank göndersinler dedim. Jandarma komutan vekili Burhan Bey'i aradım, 'takviye ihtiyacımız var' dedim. O da 'bizim de sayımız az' dedi. İl emniyet müdürünün aradım, Genelkurmay'dan gelen hususları aktardım. 'Ben sizden emir almam, valiye söyleyeyim ona göre hareket ederim' dedi. Valiliğe gelip bize engel olabilir düşüncesiyle emniyet müdürü ve vali beyin kontrol altına alınmaları gerekir diye düşündüm."
Whatsapp'tan oluşturulan gruptan bilgi aktaran Coşkun, bu mesaj grubuna Genelkurmay Başkanlığı tarafından alındığını zannettiğini ifade ederek, "O gece beni gruba kim dahil ettiğini bilmiyorum. İsmi 'Yurtta Sulh' adında bir gruptu. Ben bunun Genelkurmay tarafından kullanılan pratik bir uygulama olduğunu düşündüm. Sakarya'daki faaliyetlerin bilgilerini bu gruba aktardım. Bu sırada valilikte görevli Ahmet Üzer bana kampüste toplanan halkın içeriye girmeye çalıştığını söyledi. Kendilerine kesinlikle içeri alınmamalarını söyledim. Takviyeler geliyor dedim. Yolladığım bir takviye birlik valiliğe ulaşamadı. Bunlar olurken Çark Kışla'daydım. Ahmet Albay, valilikteki halkın kendilerini linç etme girişiminde bulunduğunu söyledi. Personel arasındaki birliğin kaybolduğunu bildirdiler. İsmail yüzbaşıya tüm personeli toplayıp kışlaya dön emri verdim. O gece valilikte yaralılar olduğunu duydum ama bunların halktan olduğunu bilmiyordum. Vatandaşa doğrudan ateş edilmesi emrini verdiğim söz konusu değildir" diye konuştu.
Uğur Coşkun, FETÖ'yle bağlantısı olmadığını ve 15 Temmuz gecesiyle ilgili açıklığa kavuşturulması gereken bir çok nokta olduğunu söyleyerek şöyle dedi:
"Ben binaya girmeden Ege Ordu Komutanlığı'ndan harekatın emir komuta zinciri içinde olmadığına dair bilgilendirme yapılmış. Bu mesaj 03.00'te gelmişti. Ama benim için bir anlamı yoktu. Çünkü ben olayın zamanında farklı olduğunu anlamış ve birliklere dönün talimatı vermiştim. Ben bu olayda açıklığa kavuşturulmayan çok yer olduğunu düşünüyorum. Ülkenin ve milletin bir yere çekildiğini düşünüyorum. Bu olay esnasında TSK'nın bazı birliklerini mecburen kullandığını düşünüyorum. Ben terör örgütünün ne üyesiyim, ne de üye olanlarla bir alakam vardır. Ben bugüne kadar tek bir yere üye oldum, o da iftihar edilen Türk Silahlı Kuvvetleri'dir."
Duruşmada Kurmay Albay Bahri Gürhan, Sakarya İl Jandarma Komutan Vekili Yarbay İlhan Aysan, Albay Ahmet Üzer, Yüzbaşı Yavuz Soyer, Binbaşı Ali Şahin, Üsteğmen Kayhan Demir de hakim karşısına çıktı. Mahkeme başkanı alınan savunma sonrası duruşmaya yarına kadar ara verdi.
04.04.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Sakarya'da Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimine ilişkin soruşturma kapsamında açılan davada, aralarında FETÖ elebaşı Fetullah Gülen ve Adil Öksüz'ün bulunduğu 224 sanığın yargılanmasına devam edildi.
Sakarya 2. Ağır Ceza Mahkemesince, özel olarak hazırlanan Ferizli Spor Salonu'nda görülen duruşmaya, 138 tutuklu sanık ile avukatları ve yakınları katıldı.
Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile kayıt altına alınan duruşmada, tutuklu 3 sanık savunmalarını yaptı.
Tutuklu sanıklardan eski 1. Motorlu Piyade Tugay Komutan Vekili Kurmay Albay Bahri Gürhan, savunmasında, Sakarya'da bir yıl görev yaptıktan sonra ve 15 Temmuz'dan birkaç gün önce tayininin çıktığını söyledi.
Gürhan, 15 Temmuz akşamı 23.45 sıralarında eşyalarını almak için tugaya gittiğini, birliğe girince olağan dışı durumu görünce çok şaşırdığını, bu durumda oradan ayrılmanın doğru olmayacağını düşündüğünü belirterek, "Burada bir müddet kaldım. Esasen böyle olağanüstü durumların yaşandığı yerde zamanın nasıl geçtiğini anlayamadım." dedi.
Eşyalarını arabaya yükledikten sonra 02.45 gibi tugaydan ayrıldığını aktaran Gürhan, Birlikte alışılmışın dışında bir durumun söz konusu olduğunu kaydetti.
Askerlerin üzerinde o saatte alışılmış olmayan kamuflaj kıyafetlerinin olduğunu söyleyen Gürhan, "Bu ne hal böyle. Bari ben de giyineyim." dediğini belirtti.
Gürhan, "Orada bulunduğum süre içerisinde ve sonrasında bu girişimi destekleyici ya da övücü, insanları mutlu edici, yüreklendirici ve aynı zamanda yaptıkları işi kolaylaştırıcı hiçbir eylem ve söylem içerisinde bulunmadım." ifadelerini kullandı.
Gürhan, ismi ve numarasının, sözde sıkıyönetim bildirisi atama listesi ile "Yurtta Sulh" adlı WhatsApp grubunda yer almadığını belirterek, "ByLock" ve örgütün diğer haberleşme programlarını kullanmadığını öne sürdü.
Hakkındaki suçlamaları kabul etmeyen Gürhan, tahliyesini istedi.
Sanığın avukatı ise müvekkilinin savunmasına iştirak ettiğini dile getirerek, tahliyesini talep etti.
"Bana verilen emri uyguladım"
Tutuklu sanık eski Merkez Komutanı Albay Ahmet Üzer de tutuklu sanıklardan eski 1. Motorlu Piyade Tugay Komutan Vekili Piyade Kurmay Albay Uğur Coşkun'un 13 Temmuz 2016'da göreve başladığını, kendisini daha önceden tanımadığını ileri sürdü.
Eşi ve çocuklarıyla yemekte olduğu sırada nöbetçi amirin kendisini aradığını, Coşkun'un alarm emri verdiğini, kendisinin kışlaya dönmesi konusunda talimat verdiğini söylediğini aktaran Üzer, bunun üzerine tugaya gittiğini söyledi.
Üzer, Coşkun'la telefonla konuştuğunu, birliklerden zırhlı personel taşıyıcı ve zırhlı araç getirilmesi konusunda emir verdiğini belirterek, kendisinin de çekici olmadan zırhlı aracın getirilemeyeceğini söylediğini aktardı.
Tugaya eğitim kamuflajlı ve teçhizatlı gelen Coşkun'un, rütbeli askerlerle konuştuğunu ve sözde sıkıyönetim bildirisini okuduğunu anlatan Üzer, şunları kaydetti:
"Coşkun, valilik kampüsünün tecrit edilip, içeride insan varsa tahliye edilip güvenliğinin alınması, valiliğe giden yolların güvenlik nedeni ile kapatılması emri verdi. Daha sonra yola çıktık. 23.30 gibi valiliğe geldik, üzerimizde panik havası vardı. Vali beyin kullandığı girişteki polis memurlarına 'Valilik kampüsünün güvenliğini sağlamak için emir aldık ve bunu uygulamak için geldik.' dedim. Bu sırada sivil giyinimli 2-3 kişi havaya ateş ederek, koşarak yanımıza geldi. Bunun üzerine arkamdaki askerlerden havaya ateş edenler oldu. Ateşkes emri verdim. Bu safhaya kadar yaralı yoktu."
Valiliğin çevresinde güvenliğin alınması ve gelen vatandaşların geçirilmemesi konusunda emir verdiğini anlatan Üzer, "Vatandaşa 'Sıkıyönetim ilan edildi. Biz askeriz, verilen emri uyguluyoruz.' dedim. Hiç kimseye ateş etmedim, silahın dipçiğiyle vurmadım." dedi.
Üzer, valiliğin makam kapısındaki olayları görmediğini iddia ederek, "Yaralananların burada olduğu iddia edilmektedir. Oysa olaylar olurken orada değildim." ifadelerini kullandı.
Uğur Coşkun'u aradığını, vatandaşın valiliğe girişine engel olamadıklarını, birliğe döneceklerini söylediğini aktaran sanık Üzer, Coşkun'un bunun üzerine dönmeleri ve kışlanın emniyetini almaları emrini verdiğini kaydetti.
Üzer, "Kandırıldığımın farkına varınca, polise teslim oldum." diyerek, savunmasını şöyle tamamladı:
"Tugay komutanından emir aldığım ve aldığım emirleri uygulamam istendiği için tarafıma verilen bilgilerin doğruluğunu teyit etme fırsatım olmamıştır. Yaralananlarla ilgili suçlamayı kabul etmiyorum. Vur emri vermedim, silah kullanmadım. Hakkımdaki suçlamaları kabul etmiyorum. Amirimden gelen emirleri uygulamak amacıyla söz konusu eylemde bulundum. Beraatimi istiyorum."
Sanık avukatı da müvekkilinin savunmasına katıldığını belirterek, beraatini ve tahliyesini istedi.
"Mesajı görünce şok geçirdim"
Tutuklu sanık eski Sakarya İl Jandarma Komutan Vekili Yarbay İlhan Aysan da savunmasında, FETÖ yapılanmasına dahil olmadığını iddia etti.
Aysan, 15 Temmuz gecesi eski merkez komutanı tutuklu sanık Albay Ahmet Üzer'in kendisini aradığını ve "Yollar kapatılacak, büyük bir olay bekleniyor" dediğini aktararak, bunun üzerine nöbetçi amirine mevcut personelin birlikte toplanması emrini verdiğini anlattı.
Daha sonra Genelkurmay Başkanlığı kaynaklı gelen bir mesajda personelin toplanması, birliklerin hazır hale getirilmesi istendiğini belirten Aysan, çağrı üzerine mevcut personelin birliğe gelmeye başladığını aktardı.
Aysan, askeri bir hareketlilik olduğunu anladığını, üstlerine ulaşamadığını dile getirerek, dışarıdaki timlerin görev merkezlerine çekilmesi talimatını verdiğini kaydetti.
Daha sonra Genelkurmay Başkanlığından bir mesaj geldiğini, bunda farklı görevlendirmeler olduğunu belirten Aysan, şu ifadeleri kullandı:
"Mesaj, 'Yurtta Sulh Konseyi' başlıklıydı. Bunu görür görmez olan biteni tahmin ettim, kendimi kötü hissettim, şok geçirdim. Mesajı imzalamadım, bir yere havale etmedim. Bu sırada Uğur Coşkun'la telefonla görüştük. Takviye talebi istedi, bunun uygun olmadığını söyledim. Daha sonra İl Jandarma Komutanını aradım, 'Durum karışık, yakınsanız gelin komutanım' dedim. Aydın'da olduğunu, vali beyi aramamı ve durumu iletmemi söyledi. Kendimi kötü hissettiğimi söyleyerek aramayı yapmayacağımı söyledim."
Aysan, birlikte güvenlik önlemi aldığını, valiliğe gittiğini, daha sonra emniyet müdürlüğüne geçtiğini, burada gözaltına alındığını dile getirerek, hakkındaki iddiaları kabul etmediğini söyledi.
Aysan'ın avukatı ise müvekkilinin beyanlarına katıldığını, aleyhte hususları kabul etmediklerini, tahliyesini talep ettiklerini söyledi.
Mahkeme heyeti, sanıkların dinlenmesi için duruşmayı ertesi güne erteledi.
05.04.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Sakarya 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada Türk Silahlı Kuvvetleri'nden ihraç edilen eski 1'inci Motorlu Piyade Tugay Komutan Vekili Kurmay Albay Uğur Coşkun ifade vermeye devam etti. Uğur Coşkun'un darbe girişimi sırasında WhatsApp yazışmalarında Ege Ordu Komutanı'nın kendisini aradığını, emrindeki bir binbaşıya, "Ege Ordu Komutanı telefonla arıyor. Cevap vermeye gerek var mı?" diyerek yazdığı, binbaşının ise "Gerek yok komutanım" diyerek albayı yönlendirdiği belirlenirken, binbaşının ise Murat Çelebioğlu olduğu belirlendi.
Uğur Coşkun, ifadesinde askerlerin silah kullanmasının normal bir durum olduğunu savunarak, "Ateş talimatı sonrasında gerekirse silah kullanın diye söylemiştim. O gece ben valilik kampüsünde olsaydım, yanımdaki arkadaşım linç ediliyor ve silahlı saldırıya uğruyor olsaydı, mevzuat içinde ateşli silah kullanırdım. Askerlere, 'polisle konuşun, gerekirse nezaret etsinler ama silahınızı teslim etmeyin' dedim" dedi.
Uğur Coşkun, darbecilerin oluşturduğu WhatsApp grubunda neden hava desteği istediğini anlatırken, "Aceleyle, olayın aciliyetiyle kalabalığı dağıtmak için söyledim. Aciliyet sebebiyle havadan destek istedim. Hava desteği istediğimi kabul ediyorum" diye konuştu. Coşkun, darbe girişimiyle ilgili hiçbir şekilde plan yapmadığını kaydederek, "Ben birlik komutanı olarak sorumlu olduğumu inkar etmiyorum. Direktifin personele emir ve komuta vererek ifa etmeye çalıştım, verilen emirleri uyguladım" dedi.
Tutuklu sanık eski Yüzbaşı Yavuz Soyer, savunmasında, darbe girişimi sırasında Sakarya Kışlasında görev yaptığını söyledi.
Soyer, 15 Temmuz gecesi kendisine alarm verildiği haberinin iletildiğini, ardından kışlasına gittiğini kaydetti.
Birliğinden askerlerle Çark Kışlası'na gittiklerini, buradan da verilen emirle 7-8 araçlık konvoyla Sakarya Valiliğine intikal ettiklerini kaydeden sanık Soyer, "Valiliğin dışındaki yolda indik. Burada bekledim. Belli bir süre sonra sanık eski Merkez Komutanı Albay Ahmet Üzer, 'Sıkıyönetim ilan edildi, TSK yönetime el koydu. Karşı koyanlar yargılanacak.' dedi. Bu safhadan sonra valilik bahçesinin içerisinden birkaç el silah sesi geldi. Şaşırdım. Etrafıma bakındım." diye konuştu.
Soyer, daha sonra polislere sığındıklarını, silahlarını verdiklerini ve Asayiş Şube Müdürlüğüne götürüldüklerini aktararak, "Personelime hiçbir emir ve talimat vermedim. Kimseyi kalkışmanın başarılı olması konusunda teşvik etmedim. Suçlamaları reddediyorum, suçsuzum, tahliyemi talep ediyorum." dedi.
"Merkez Komutanı Albay Ahmet Üzer ateş emri verdi"
Tutuklu sanık eski Binbaşı Ali Şahin de 15 Temmuz gecesi tugayın nöbetçi amirinin kendisini aradığını, alarm verildiğini söylediğini aktararak, bunun üzerine ilk önce kendi birliği olan Taşkısığı Kışlası'na, buradan da askerlerle Çark Kışlası'na intikal ettiklerini söyledi.
Verilen emirlerin gereğini yerine getirmeye çalıştıklarını belirten sanık Şahin, "Olay yerine vardığımda tahmin ediyorum olaylar bitmişti." diye konuştu.
Şahin, sanık Albay Ahmet Üzer'in, valilik bahçesinde "TSK yönetime el koydu, sıkıyönetim ilan edildi. Karşı koyanlar sıkıyönetim mahkemelerinde yargılanacaklar." dediğini aktararak, "Duyuru ile olayın nereye gideceğini anlamıştık. Bu sürede valilik binasının önünde duruyordum. Bu safhadan sonra birkaç asker valiliğe girdi. Üzer, bana öndeki askerlerin emir komutasını almamı söyledi." dedi.
Albay Ahmet Üzer'in bu sırada kendisine "Her şey oldu bitti." dediğini belirten Şahin, savunmasında şunları kaydetti:
"Üzer bana, 'Bu hareket TSK tarafından yurt çapında yapılan bir faaliyettir. Sen, ben TSK'ya karşı koyamayız. Eğer buraya çıkmasaydık bizi kurşuna dizerlerdi.' dedi. Üzer'in emri ile valilik binasına girdim ve makam merdivenlerinden geri dönerek dışarı çıktım. Yeri gelmişken, Vali Hüseyin Avni Coş, birliğimin ihtiyaçlarına çözüm arardı. Huzurunuzda özür diliyorum."
Ahmet Üzer'in vatandaşlardan oluşan kalabalığa ve polise karşı ateş emri verdiğini, kendisinin bunu yapmadığını, suçlu olduğunu düşünmediğini öne süren Şahin, tahliyesini istedi.
"Gerekirse silahınızı kullanmaktan çekinmeyin"
Tutuklu sanık eski Üsteğmen Kayhan Demir ise savunmasına, hakkındaki suçlamaları kabul etmediğini söyleyerek başladı.
Demir, darbe gecesi çocuğunu tedavi ettirmek için izinsiz Bursa'ya giderken yolda tugay komutanının alarm verdiğinin kendisine iletildiğini aktararak, üstleriyle konuştuğunu fakat izin alamadığını, Sakarya'ya geri döndüğünü kaydetti.
Aracıyla Çark Kışlası'na gittiğini, burada kaos ve kargaşa olduğunu belirten Demir, birkaç dakika sonra araçlara bin emri verildiğini ve o an nereye gittiklerini bilmeden yola çıktıklarını söyledi.
Sanık Demir, valiliğe gittiklerini, burada yolun kenarında beklediğini ve halkın gelmeye başladığını dile getirerek, savunmasını şöyle tamamladı:
"Sanık Albay Üzer, 'Gerekirse silahınızı kullanmaktan çekinmeyin.' dedi. Bunu duyunca çok şaşırdım. Yanımdaki askerle oradan ayrıldık ve bir eve sığındık. Evin sahibine, bizi resmi kıyafetli polise teslim etmesini söyledim. 2-3 saat sonra polisler geldi, silahlarımızı verdik ve Asayiş Şube Müdürlüğüne götürüldük. Durumu anlayana kadar emir ve komuta zincirindeki kurallara riayet ettim. Anlayınca da olay yerinden kaçtım. Suçsuzum, beraatimi ve tahliyemi talep ediyorum."
Mahkeme heyeti, sanıkların dinlenmesi için duruşmayı yarına erteledi.
06.04.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Sakarya 2. Ağır Ceza Mahkemesince, özel olarak hazırlanan Ferizli Spor Salonu'nda görülen duruşmaya, 138 tutuklu sanık ile avukatları ve yakınları katıldı.
Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile kayıt altına alınan duruşmada, tutuklu sanıkların savunmasının alınmasına devam edildi.
Tutuklu sanık eski Yarbay İsmail Öcal, savunmasında, 15 Temmuz darbe girişiminden önce Kandıra Kışla Komutan Vekili olarak görev yaptığını söyledi.
Öcal, 15 Temmuz günü mesai bitiminin ardından, İstanbul'daki ailesini ziyaret etmek için izinsiz şekilde garnizonu terk ettiğini belirterek, evindeyken tugayın nöbetçi amirinin kendisini aradığını ve personelin mesaiye çağrılacağını, reaksiyon süresinin ölçüleceğini söylediğini belirtti.
Birliğinin nöbetçi amirini aradığını, gelen talimatı aktardığını, daha sonra sanık 1. Motorlu Piyade Tugay Komutanlığı Merkez Komutanı eski Albay Ahmet Üzer'in kendisini arayarak, eski 1. Motorlu Piyade Tugay Komutan Vekili Piyade Kurmay Albay Uğur Coşkun'un, personelin tugaya gelmesi emrini verdiğini kendisine ilettiğini kaydeden Öcal, bunun üzerine Kocaeli'ye doğru otobüsle yola çıktığını kaydetti.
"Telegram" programındaki paylaşım
Sanık Öcal, yolculuk sırasında şoförünü arayarak kamuflaj ve silahını hazırlaması emrini verdiğini belirterek, "Ömer Başçavuşu arayarak beni Kocaeli otogarından alması emrini verdim. Yoldayken 1996 mezunlarının kurduğu 'telegram' adlı mesajlaşma programında 'hava, deniz ve jandarma ortaklığı bir kalkışma var fakat kara kuvvetleri buna dahil değil.' şeklinde paylaşımları vardı." diye konuştu.
Yoldayken Uğur Coşkun'la telefonda konuştuğunu ve kendisine Kandıra ekibiyle Sakarya Valiliğine geçmesini söylediğini aktaran Öcal, "Coşkun, 'Gerekirse vurun.' dedi. Ben de hava, deniz, jandarma içindeki FETÖ'cü personelin valiliği ele geçirmeye çalıştığını, bizim de buna engel olmak üzere görevlendirilmiş olabileceğimizi düşündüm." ifadelerini kullandı.
Öcal, Kocaeli otogarında indiğini, buradan askeri araçla Sakarya'ya doğru yola çıktıklarını belirterek, "Sakarya'da bazı araçlardaki vatandaşlar Türk bayrağı sallıyordu. Bazı insanlar bize koşmaya başladı, ellerinde sopa vardı. Bunun üzerine Kocaeli'ye doğru dönüş yaptık. Yanımda bulunan Hakan Binbaşıya 'Bu işte bir terslik var. Bunlar bize oyun mu oynuyor, ne yapacağız?' dedim. Daha sonra Kandıra Kışlasına döndüm." diye konuştu.
Daha sonra Kandıra Kaymakamlığa gittiğini, olayları ve ayrıntıları burada televizyondan öğrendiğini, tekrar birliğine döndüğünü kaydeden Öcal, savunmasını şöyle tamamladı:
"Olaydan birkaç gün sonra, Kandıra Cumhuriyet Savcısı geldi, gözaltı kararı olduğunu söyledi. Gözaltına alındık. O geceyi kışlada geçirdik. Suçlamaları kabul etmiyorum, tahliyemi ve beraatimi talep ediyorum."
Öcal, cumhuriyet savcısının sorusu üzerine, "Halkın bize karşı olumsuz bir durumu olmasaydı, içerisinde bulunduğum askeri araçla tugay komuta merkezine gidecektik." dedi.
"Ahmet Üzer 'Emre uymayanı gerekirse vururum' dedi"
Tutuklu sanık eski Yarbay Alaattin Baştan da 15 Temmuz darbe girişiminden önce tugayın personel şube müdürü olarak görev yaptığını anlattı.
Tugayın nöbetçi amirinin kendisini arayarak, tugay komutanının herkesi kışlaya çağırdığı bilgisini verdiğini aktaran sanık Baştan, birliğe geldiğini söyledi.
Sanık Baştan, Uğur Coşkun'un kendisine telefonda "Adapazarı'nda çok büyük bir terör eylemi olacak. Derhal herkes kışlada toplansın. Ben yoldayım, emir komuta Ahmet Üzer Albay'da." dediğini aktararak, kışla içerisinde dolaştığını kaydetti.
Birlikte kargaşanın olduğunu, Ahmet Üzer'in tank taburunu, zırhlı personel taşıyıcı ve diğer birlikleri Çark Kışlasına sevk emrini verdiğini belirten Baştan, "Ahmet Üzer, yüksek sesle 'Büyük terör olayları olacak. Hücum yeleğinizi giyin, silahlanın.' talimatını verdi. Bunun üzerine silah aldım." dedi.
Sanık Baştan, Ahmet Üzer'in daha sonra kendisine sıkıyönetim ilan edildiğini, valiliğin emniyete alınacağını, kendisinin onunla gideceğini söylediğini aktararak, araçlara bindiklerini, hareket edecekken Uğur Coşkun'un birliğe geldiğini ve onun emriyle araçtan indiklerini ve toplandıklarını kaydetti.
Uğur Coşkun'un burada sözde sıkıyönetim bildirisini okuduğunu dile getiren Baştan, "Coşkun 'Emre itaat etmeyenler sıkıyönetim mahkemelerinde idamla yargılanacaklar.' dedi. Ahmet Üzer de 'Emre uymayanı gerekirse vururum.' dedi. Daha sonra valiliğe doğru yola çıktık. Ahmet Üzer araçta çok bağırıyordu. Valiliğe vardığımızda Albay Ahmet Üzer güvenlik kulübesindeki polislerin tutuklanması emrini verdi fakat kimse bunu uygulamadı, herkes şaşkındı." diye konuştu.
Baştan, valiliğin arka tarafına geçtiğini, burada insanların olduğunu, Üzer'in emriyle bazı askerlerin havaya ateş açtığını, kendisinin topluluğa doğru koşarak "Gelmeyin, ateş ediyorlar." dediğini iddia ederek, belli bir süre sonra valilik kampüsünün içerisindeki polis merkezine gittiğini ve teslim olduğunu anlattı.
Kimseye emir vermediğini iddia eden Baştan, beraatini ve tahliyesini talep etti.
" Polis anonslarını duyunca kandırıldığımızı anladım"
Sanık eski Astsubay Çavuş İlyas Akıllı ise kendilerine silahları kuşanıp, Çark Kışlasına gidilmesinin söylendiğini ifade ederek, kışlaya gittiklerinde birçok bilgi kirliliği ve kargaşanın hakim olduğunu anlattı.
Sanık Akıllı, savunmasını şöyle sürdürdü:
"Kimisi tatbikat, kimisi terör saldırısı ihtimali, kimisi Suriye'ye gideceğimizi söylüyordu. Biraz sonra Merkez Komutanı Ahmet Albay geldi. 'Ne olduğunu mu merak ediyorsunuz? Ülkede artış gösteren terör faaliyetlerinden dolayı sıkıyönetim ilan edilmiştir. Valilik binasına korumaya gideceğiz. Polis ve jandarma bizimle bize destek olacaklar. Emirlere uymayanlar, en ağır şekilde sıkıyönetim mahkemelerinde cezalandırılacaklar.' şeklinde açıklama yaptı. Daha sonra kışlamıza ait araca binerek, valiliğe hareket ettik."
Valilikte Ahmet Albay'ın emri doğrultusunda hareket ettiğini, bir süre sonra vatandaşların valilik binası önünde toplandığını belirten Akıllı, "Bu sırada polis anonslarından, yapılan işin doğru olmadığını, polis ve askerlerin Diyarbakır, Lice ve Şırnak'ta beraber sırt sırta operasyonlar yaptıklarını duyuyorduk. Bunun üzerine verilen talimatların doğru olmadığını anlamaya başladım. Kandırıldığımızı ve bulunmak istemediğimiz bir ortam içine çekildiğimizi anladım." diye konuştu.
Akıllı, daha sonra Yenikent Polis Karakoluna gidip teslim olduğunu söyleyerek, "FETÖ ile hiçbir yakınlığım yok. Beraatimi ve tahliyemi istiyorum." dedi.
Sanık eski inzibat astsubayı Burhan Kılınç ise 15 Temmuz'da Çark Caddesi'nde eşiyle alışveriş yaptığı sırada Ahmet Üzer'in kendisini arayarak alarm tatbikatı olduğunu söylediğini belirterek, şöyle devam etti:
"Eşimi mağazada bırakmıştım. Hemen yaya olarak birliğe doğru yola çıktım. Gündem nedeniyle ve eylem ikaz mesajlarının çok sık gelmesi sebebiyle bir saldırı yapılması ihtimali olduğunu düşündüm. Kışlada askerler arasında şaşkınlık, panik ve kargaşa hakimdi. Tugay Komutanı Uğur Coşkun'un rütbeli personeli topladığı yere gittim. Elindeki kağıttan bir şeyler okuyordu. Duyabildiğim kadarıyla 'Artan terör olayları nedeniyle sıkıyönetim ilan edildiğini, sokağa çıkma yasağı olduğu, sıkıyönetim kanunlarına uymayan iç ve dış unsurlar hakkında gereği derhal yapılacak.' diyordu. Ahmet Üzer Albay'a döndü, 'Değil mi albayım.' dedi. Üzer Albay da kafasını sallayarak, bunu doğruladı."
Bütün bunlar olurken emirlerin hukuka aykırı olmadığını düşünemediğini savunan Kılınç, "Valilik B giriş kapısı önünde bir genç, 1. Ordu Komutanının cep telefonundan yazılı açıklamasını gösterdi. O dakikadan sonra bunun darbe girişimi olduğunu anladım. Sonrasında vatandaşlara araçlara binip kışlaya döneceğimizi söyledim. Beni ve 14 personelimi 'En büyük asker, bizim asker.' diyerek öpenler oldu." savunmasında bulundu.
Kılınç, sonrasında karakola giderek teslim olduğunu, hakkındaki iddiaları kabul etmediğini belirterek, beraat ve tahliyesini talep etti.
Mahkeme heyeti, sanıkların dinlenmesi için duruşmayı yarına erteledi.
07.04.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Sakarya 2. Ağır Ceza Mahkemesince, özel olarak hazırlanan Ferizli Spor Salonu'nda görülen duruşmaya, 138 tutuklu sanık ile avukatları ve yakınları katıldı.
Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile kayıt altına alınan duruşmada, tutuklu sanıkların savunmasının alınmasına devam edildi.
Tutuklu sanık eski Kıdemli Başçavuş Celil Ciğerci, savunmasında, Haziran 2016'da Sakarya'da göreve başladığını, 15 Temmuz gecesi Sakarya 1. Motorlu Piyade Tugay'ında nöbetçi astsubay olduğunu söyledi.
Sanık Ciğerci, emir üzerine Çark Kışlasında toplandıklarını, silah dağıtıldığını belirterek, eski 1. Motorlu Piyade Tugay Komutan Vekili Piyade Kurmay Albay Uğur Coşkun'un ülkede terör olaylarının arttığını, sıkıyönetim ilan edildiğini, polis ve jandarma ile valiliğin emniyete alacaklarını, müdahale edenlerin, karşı koyanların sıkıyönetim mahkemelerinde yargılanacağını söylediğini aktardı.
Birlikten çıkarak valiliğe gittiklerini, silah seslerini duyduğunu, bir grup askerin valilik bahçesine girdiğini belirten sanık Ciğerci, "Kimseye ateş etmedim. Korkmuş ve çaresizce bekledim. Daha sonra polise giderek teslim oldum, silahımı verdim. Hiçbir suçlamayı kabul etmiyorum. Beraatimi istiyorum." dedi.
"Geçen olursa hedef gözetmeksizin ateş edin"
Tutuklu sanık eski Üsteğmen Özgür Özsoy da 15 Temmuz gecesi Taşkısığı Kışlası Nöbetçi Amiri olduğunu kaydetti.
Alarm emri verilmesiyle Çark Kışlasına, buradan da Sakarya Valiliğine gittiklerini belirten Özsoy, "Valiliğe geldiğimizde 2-3 el silah sesi geldi. Eski Merkez Komutanı Albay Ahmet Üzer'in, 'İnsanları bu tarafa geçirmeyin. Geçen olursa hedef gözetmeksizin ateş edin.' dediğini duydum. Dışarıda duruyordum. Valiliğe doğru yürümeye başladım, bu sırada 2-3 kişi silahımı almaya çalıştı. Sivil giyinimli, polis olduğunu tahmin ettiğim biri beni onların arasından aldı. Valilik Kampüsünün içindeki Yenikent Polis Merkezine sığındık. silahımızı verdik. Tahliyemi ve beraatimi talep ediyorum." ifadelerini kullandı.
"Birkaç el havaya ateş ettim"
Tutuklu sanıklardan eski Kıdemli Başçavuş Ayhan Çanğer de savunmasına, soruşturma sırasındaki ifadesini kabul etmediğini vurgulayarak başladı.
Emir üzerine Çark Kışlaya geldiklerini, buradan da Sakarya Valiliğine götürüldüklerini belirten sanık Çanğer, şunları söyledi:
"Silah sesleri geliyordu. Yolda beklemeye başladım. Halkla karşı karşıya gelmemek için makam girişine doğru koştum. Halk gelmeye başladı, gelmeyin diye ikaz ettim. Sonra birkaç el havaya ateş ettim, ancak etkili olamadım. Beni aralarına alarak valilik binasının içine girdik. Burada kimseye ateş etmedim. Elimi kaldırarak onları sakinleştirmeye çalıştım. Daha sonra binadan çıkarak Yenikent Polis Merkezine sığındım."
"Emre uymayanlar sıkıyönetim mahkemelerinde yargılanacak"-
Tutuklu sanık eski Üsteğmen Murat Kaya ise savunmasında, gelen telefon üzerine birliği olan Sakarya Kışlasına, buradan da askeri araçlarla Çark Kışlasına gittiklerini anlattı.
Daha sonra valiliğe gittiklerini, eski Albay Üzer'in burada "TSK yönetime el koydu, sıkıyönetim ilan edildi. Binaların boşaltılması gerekiyor. Emre uymayanlar sıkıyönetim mahkemelerinde yargılanacak" anonsu yaptığını aktaran Kaya, valiliğin yanındaki boş arazide saklandığını ifade etti.
Silah seslerinin geldiğini, halkın toplanmaya başladığını ve "asker kışlaya" diye slogan attığını kaydeden sanık Kaya, "Daha sonra Yenikent Polis Merkezine girdik. Halk ve polisle karşı karşıya gelmedim. Ateşli silah kullanmadım. Hakkımdaki iddialar asılsızdır. Tahliyemi ve beraatimi talep ediyorum." diye konuştu.
Mahkeme heyeti, diğer sanıkların dinlenmesi için duruşmayı 10 Nisan Pazartesi gününe erteledi.
İDDİANAME
Darbe girişimi sırasında Sakarya Valiliğinin işgaliyle ilgili 220 asker ile aralarında FETÖ elebaşısı Fetullah Gülen, örgütün "hava kuvvetleri imamı" olduğu belirtilen firari Adil Öksüz'ün de yer aldığı 224 sanık hakkında Sakarya Cumhuriyet Başsavcısı, başsavcıvekili ile 5 savcı tarafından hazırlanan ve 2. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen iddianame, 6 bölüm ve bin 353 sayfadan oluşuyor.
İddianamede, FETÖ elebaşısı Fetullah Gülen, örgütün "hava kuvvetleri imamı" olduğu belirtilen Adil Öksüz ile meslekten ihraç edilen eski 1. Motorlu Piyade Tugay Komutan Vekili Piyade Kurmay Albay Uğur Coşkun, Kurmay Albay Bahri Gürhan, Sakarya İl Jandarma Komutan Vekili Yarbay İlhan Aysan, Albay Ahmet Üzer, Yüzbaşı Yavuz Soyer, Binbaşı Ali Şahin, Üsteğmen Kayhan Demir, Yarbay İsmail Öcal ve 173 şüpheli hakkında TCK'nın "anayasayı ihlal" suçunu düzenleyen 309 ile "kasten öldürme" suçunu düzenleyen 81. ve 35. maddeleri uyarınca birer kez ağırlaştırılmış müebbet ile 185 yıl 6 aydan 319 yıla kadar hapis cezası isteniyor.
Subay, astsubay, erbaş ve erlerden oluşan 41 şüpheli hakkında da çeşitli suçlardan hapis cezaları talep edilen iddianamede, 50 şüpheli hakkında ise "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme" ve "silahlı terör örgütüne üye olma" suçlarından kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi.
Sakarya Valisi Hüseyin Avni Coş'un müşteki olarak yer aldığı iddianamede, valiliğin işgali sırasında yaralanan 19 vatandaş da mağdur olarak bulunuyor.
Ek iddianame ile davada yargılananların sayısı 200'den 224'e yükselmişti.
Paralel yapı-04 Ocak (2017) 'Sakarya Darbe Yapılanması 224 sanık' davası
(08 Nisan 2017, 22:20)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: