Malatya'da 15 Temmuz darbe girişiminde önemli bir rol oynayan ve darbeye karıştıkları iddia edilen 76 askerin yargılanmasına başlandı.
08.04.2017 21:25 Malatya'da görülen FETÖ/PDY davası bugün 2. duruşma 10'uncu oturum ile devam ediyor. Malatya'da Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması soruşturmasında 26'sı tutuklu, 50'si tutuksuz toplam 76 sanıklı davada 2'inci duruşma başladı. Bugünkü davada 19 tutuklu sanık cezaevinden geniş güvenlik önlemleri altında duruşmanın görüldüğü Yakınca Spor Salonu'na getirildi. Davanın 1. Numaralı sanığı olan dönemin 2.Ordu Komutanı Orgeneral Adem Huduti ile tutuksuz yargılanan dönemin 2.Ordu Kurmay Başkanı Avni Angun'un katılmadığı duruşmaya katılan en yüksek rütbeli isim ise dönemin 7.Ana Jet Üs Komutanı Tuğgeneral Emin Ayık oldu. Geçtiğimiz 7 Mart'ta başlayan ilk duruşmada 10 oturum gerçekleştirilmiş ve 17 Mart'ta ki oturumda mahkeme tarafından açıklanan ara kararda tutuklu sanıklardan dönemin 2.Ordu Kurmay Başkanı Avni Angun ile yine dönemin 2.Ordu Komutanı koruma astsubayı olan Hacı Eyyip Özcan tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edilmişlerdi.
03.04.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin aralarında dönemin 2. Ordu Komutanı Adem Huduti'nin de bulunduğu 26'sı tutuklu 76 sanığın yargılandığı davada tutuksuz yargılanan er ve onbaşılar savunma yaptı.
Yakınca Spor Salonu'ndaki duruşmada, tutuksuz sanıklardan dönemin 2. Ordu Komutanlığı Harekat Kurmay Yarbaşkanı Tuğgeneral Ersin Yıldırım, Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti karşısında savunma yaptı.
Yıldırım, darbe girişimi öncesinde Ankara'da yıllık izinde bulunduğunu ancak izinli olmasına rağmen Genelkurmay Başkanlığında gerçekleştirilen "Terörle Mücadele Harekatı Yıllık Değerlendirme Toplantısı"na gönderildiğini iddia etti.
Toplantıya dönemin 2. Ordu Komutanlığında görevli Albay Bahadır Erdemli'nin de katılması gerektiği halde mazeret bildirerek gelmediğini belirten Yıldırım, savunmasına şöyle devam etti:
"Genelkurmay'daki toplantıda olağan dışı bir şey olmamış, planlandığı gibi başlayıp bitmiştir. Darbeci, FETÖ'cü olsam karargahta kalır, darbecilere destek verirdim. Toplantı bitiminden hemen sonra 19.15 sıralarında Ankara'daki evime geçtim. Darbe girişimini Sayın Başbakanın 'Bu bir kalkışmadır.' dediğinde öğrendim. Ankara'da ise silah ve uçak sesleri nedeniyle eşim ve kızım çok telaşlandı. Eli kanlı terör örgütünün beni de yakalayıp infaz etmemesi için güvenli olduğunu düşündüğüm kayınbiraderimin evine gittim. Darbeyi önceden planlamışlar, onaylamayacağım için izin verip, karargahtan uzaklaştırmışlardır. Darbeci ve FETÖ'cü olsam, iznimi kesip Malatya'daki karargaha gelip, darbeye destek verirdim. Malatya'ya kendi isteğimle geldim. Darbeci olan bir askerin kendi isteğiyle gelmesi olağan bir şey değildir."
Uzun yıllar ülkesi, devleti, milleti ve Türk Silahlı Kuvvetlerine hizmet ettiğini belirten Yıldırım, "15 Temmuz'da ülkem ve milletim alçak, hain darbe kalkışması yaşadı. Görevimi kanunlar ve nizamlar ölçüsünde yaptım. Cebir ve şiddet kullanmadım, hiçbir faaliyetim ya da söylemim olmadı. Hain darbe girişimi teşebbüsüyle fiilim yoktur." şeklinde savunma yaptı.
"Okunmuş, üflenmiş dolarlar değil"
Yıldırım, iddianamede yer alan ve sivil çantasının içerisindeki "B" seri numaralı 1 ABD dolarına ilişkin ise şunları kaydetti:
"1 dolar ifadesi gerçeği yansıtmamaktadır. Üzerimden 1 dolar çıkmamıştır. Odamda polislerce yapılan iki ayrı aramada çıkmayan 1 doların askerlerin eşyalarımın aileme teslimi sırasında omuz çantamda bulunması çok manidardır. Çantamda 68 dolar daha vardı ama bunlara iddianamede yer verilmemesi manidardır. Bu dolarlar da Pensilvanya'dan gönderilen manevi değeri olan okunmuş, üflenmiş dolarlar değildir."
Yıldırım, sözde Yurtta Sulh Konseyi tarafından yayımlanan "Harekat Yıldırım" mesaj formunda "2. Ordu Komutanlığı Harekat Kurmay Yarbaşkanı" olarak "görevine devam" şeklinde görevlendirildiği iddiasıyla ilgili de "Bu liste bilgim dışında, birileri tarafından hem hazırlanma hem de yayınlanması bakımından mesnetsiz, kanunsuz bir kağıt parçasıdır. Sözde emirlere uymadım. Örgüt tarafından görevlendirildiğim yere gitmedim. Yok hükmünde bir kağıt parçasıdır." değerlendirmesinde bulundu.
Mahkeme Başkanı Vedat Koç'un sorusu üzerine Yıldırım, kentteki görevine 2015 yılında başladığını bildirdi.
İzne ne zaman çıktığının sorulması üzerine Yıldırım, 27 Haziran 2016'da 20 gün izne ayrıldığını ve 18 Temmuz 2016'da mesaiye başlaması gerektiğini belirtti.
Mahkeme Başkanı Koç'un Ankara'daki toplantıya kimin talimatıyla gittiğini ve izinliyken böyle bir görevin verilmesinin "rutin" bir faaliyet olup olmadığını sorması üzerine Yıldırım, "11 Temmuz'da Mustafa Serdar Sevgili arayarak, Ankara'daki görevi söyledi. Bana böyle bir görev verilmesi rutin değildi. Rutin dışı bir durum. İzindeyim, kanuni olarak izinliydim. O toplantı olmasaydı, iznime devam edecektim. Tuğgeneral Mustafa Serdar Sevgili aradı." yanıtını verdi.
Toplantıyla ilgili tutuklu eski Tuğgeneral Sevgili dışında karargahta başka bir kişiyle görüşüp görüşülmediğinin sorulması üzerine Yıldırım, tutuklu Bahadır Erdemli ile bölgedeki durumu öğrenmek için telefonla görüştüğünü anlattı.
Koç'un toplantıda neler konuşulduğu, şüphelendiği bir durum, ertesi gün yapılacak bir operasyon konuşması ve sözde Yurtta Sulh Konseyi'nde isimlerin orada yer alıp almadığı sorusu üzerine Yıldırım, şu bilgileri paylaştı:
"Genelkurmay'daki toplantı iç güvenlik harekatı çerçevesinde gerçekleşti. Herhangi bir şüpheli durum sezmedim. Genel nitelikli iç güvenlik harekatıyla ilgili faaliyetler konuşuldu. Yurtta Sulh Konseyi'nde ismi geçenler hatırladığım kadarıyla vardı. Olağanüstü bir şey sezmedim. Herhangi bir operasyondan bahsedilmedi."
Mahkeme, bu savunmanın ardından duruşmaya öğle arası verdi.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümüne, sanık dönemin 2. Ordu Komutanı Adem Huduti tutuklu bulunduğu Düzce T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumundan Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlandı.
Duruşmaya, tutuksuz onbaşı ver erler savunmalarıyla devam edildi.
Tutuksuz yargılanan onbaşı Burak Y, savunmasında sivil hayatta matbaacılık yaptığını ve askerlikte de bu yönde kendisine görev verildiğini kaydetti.
Darbe girişimi sırasında koğuşta yattığını ve saat 04.00 sıralarında tutuklu sanık Hüseyin Çakıcı'nın koğuşa girerek kendilerini çağırdığını anlatan Burak Y, bu emir üzerine üstlerini giyerek aşağı indiklerini söyledi.
Nizamiyeye girince çatışma olduğunu gördüklerini ve tutuklu sanık binbaşı İbrahim Dede'nin kendilerine "mevzi al" emrini verdiğini dile getiren Burak Y, savunmasında şunları kaydetti:
"Biz de mevzi aldık. O sırada çatışma vardı. Biz yeni dahil olmuştuk. Bir şeyden haberimiz yoktu. İbrahim Dede bize ateş emri verdi. Biz ilk başta buna bir yanıt vermedik. Sonra bizi tehdit etmeye başladı. 'Kim gelirse sıkacaksınız' diye. O sözü duyunca ben kesinlikle ateş etmedim, tehdit ettiği için havaya 2 el ateş ettim. Daha sonra Hüseyin Çakıcı geldi, bizim teslim olmamız için yardımcı oldu, biz de teslim olduk."
"Bunlar polis niye ateş ediyoruz?"
Tutuksuz sanık onbaşı Furkan E. ise darbe girişimi sırasında koğuşlar bölgesinde beklerken tutuklu üsteğmen Hüseyin Çakıcı'nın kendilerine silah ve hücum yeleğini alınarak aşağı inilmesi emrini verdiğini söyledi.
Dışarıya çıktıklarını ve tutuklu sanıklardan binbaşı İbrahim Dede'nin herkese şarjörünü takmasını söylediğini anlatan Furkan E, savunmasına şöyle devam etti:
"Daha sonra Kemal Keskin yüzbaşının yanına giderek mevzi aldık. Bize orada Kemal Keskin yüzbaşı 'Ateş edin, ateş edin' dedi. Ben de 'Komutanım bunlar polis niye ateş ediyoruz?' dedim. 'Onlar hain oğlum, ateş edin yoksa size sıkarım' dedi. Ben de bunun üzerine havaya 2-3 el ateş ettim. Sonra geri çekildik ve koğuşlar bölgesine gittik. Daha sonra Hüseyin üsteğmen yanımıza geldi ve bizi güvenli bir yoldan dışarı çıkardı."
"Tatbikat korkma"
Tutuksuz sanık er Mustafa K. da darbe girişimi sırasında nöbet görevine giderken Kemal Keskin'in kendisine, görevine göndermeyip nizamiye içindeki kavşakta beklemesi emrini verdiğini kaydetti.
Kavşaktan dışarı çıkmak isteyen araçlara vur emri verildiğini anlatan Mustafa K, daha sonra korktuğunu ve durumu sorduğu üsteğmen Hüseyin Çakıcı'nın kendisine "Tatbikat korkma" dediğini belirtti.
Daha sonra Keskin'in kendilerine mevzi alması emrini verdiğini kaydeden Mustafa K, savunmasını şöyle tamamladı:
"Kapının önüne zırhlı araç geldi. Kemal yüzbaşı ateş etmeye başlayınca biz bekledik. Sonra bize bağırdı 'Ateş edin' diye. Sonra geç saatlere doğru polis aracı üstümüze ateş etmeye başladı. Korkmuştuk, ben polisi aradım. Bize korkmamamızı söyledi. Ben de durumu arkadaşlara anlattım. Polisi aradığımda ' Keskin nişancı beni vuracak' dedim. Polis ateş etmedi. Polis 'Korkma teslim ol' dedi. Ben de 'Teslim olursam, Kemal yüzbaşı beni vuracak' dedim. Sonra polis ateş açmadı, teslim oldum."
"Bir kere havaya ateş açtım"
Tutuksuz er Hüseyin D. ise darbe girişimi günü saat 03.00 ile 03.30 sularında silah sesleriyle uyandıklarını ve kendilerinin sabah saatlerinde koğuştan çıkartıldığını belirterek, "Kemal Yüzbaşı mevzi almamız ve ateş açmamız için emir verdi, bir kere havaya ateş açtım. Koğuşa tekrar gittiğimizde polisi arayarak teslim olduk. Ben polisin ateş açtığını görmedim." savunmasını yaptı.
Tutuksuz onbaşı Yakup A. ise SEGBİS aracılığıyla yaptığı savunmada, darbe girişimi günü Hüseyin Çakıcı üsteğmenin kendilerine "Vatanını, milletini seven kalksın peşimden gelsin" dediğini ve arkadaşlarıyla silahlıktan silahları alarak Ani Müdahale Mangasına (AMM) gittiklerini söyledi.
AMM'den mühimmat aldıklarını ve nizamiyeye Kemal Keskin yüzbaşının yanına gittiklerini ve burada mevzi aldıklarını anlatan Yakup A, şunları kaydetti:
"Kemal Keskin mevzi almamızı emretti. Daha sonra polis geldi. Sonra Kemal Keskin yüzbaşı bize 'Ateş edin, vurun' emri verdi. Bir iki kez havaya ateş ettim. Karşı taraftan da bize ateş ediliyordu. Vurulan arkadaşımızı revire götürmek istedik ama bize Kemal Keskin yüzbaşı 'Bırakın orada kalsın bir şey olmaz' dedi. Daha sonra biz bir şekilde arkadaşımı revire götürdük."
"Hepimiz burada şehit olacağız"
Tutuksuz sanık er Semih A. da darbe girişim sırasında koğuşta dinlendiklerini bu sırada Kemal Keskin yüzbaşının 10 asker istediğini bu nedenle uyandırılarak AMM'ye gittiklerini söyledi.
Burada kendilerini Kemal Keskin yüzbaşının karşıladığını anlatan Semih A, savunmasına şöyle devam etti:
"Daha sonra Vali geldi. Kemal Keskin yüzbaşı Valiyi karşıladı, Valinin içeriye girmesini istemedi ve bırakmadı. Birileri ateş etti, biz görmedik. Bize hem içeriden hem dışarıdan ateş açıldı. Kemal Keskin'i biri aradı, Fatih Kılıç'ın öldüğünü söyledi. Bunu üzerine Kemal Keskin 'Hepimiz burada şehit olacağız' dedi. Bizi komuta katına götürdü, aşağı kata indik. Darbeyle ne yakından ne de uzaktan alakam yoktur. Televizyonda darbe girişimi olduğunu ilk defa gördüm. Ne olduğunu da bilmiyorum."
Mahkeme Başkanı Vedat Koç'un ' Kemal Keskin Valiye silah çekti mi?' sorusuna Semih A, "Doldur boşalt yapıldı, Kemal Keskin emir verdi." cevabını verdi.
"İçeriye giren ne varsa sıkın"
Tutuksuz er Yusuf E. ise SEGBİS aracılığıyla yaptığı savunmada, darbe girişimi gecesi koğuşta yattıklarını ve hiçbir şeyden haberi olmadığını iddia etti.
Sabaha karşı başka bir er arkadaşının yanlarına gelip "Binbaşı Fatih Kılınç'ın emri saldırı var" diye kendilerini kaldırdığını anlatan Yusuf E, "Bize Fatih binbaşının ismini verip, uyandırdılar. AMM'ye gittiğimizde Fatih binbaşı değil İbrahim Dede olduğunu sonradan öğrendik. Mühimmat verildi, Kemal Keskin yüzbaşı bizi mevziye soktu, 'İçeriye giren ne varsa sıkın' emri verdi. Çatışma başladı bir arkadaşım yaralandıktan sonra oradan ayrıldım." ifadelerini kullandı.
Tutuksuz er Hasan G, SEGBİS aracılığıyla yaptığı savunmada, darbe girişimi sırasında AMM'ye gidip birkaç askerle siper aldıklarını anlatarak, kendilerine önce tatbikat denildiğini, ardından da "Kimse yerinden çıkmasın, bomba yüklü araç gelecek" diye söylendiğini aktardı.
Tutuksuz erler Turan A, darbe girişimi sırasında kendisine verilen emir doğrultusunda helikopter pistinde mevzi aldıklarını belirterek, "Orada Kemal Keskin vardı. Bize, 'Mevzi alın' dedi. Mevzilendikten sonra 'Nizamiyeden içeri kimse girmeyecek, anneniz babanız olsa ateş edeceksiniz' dedi. Ateş etmemizi söyledi. 'Polisimiz ateş edemeyiz' dedik. 'Ateş etmezseniz, kafanıza sıkarım' dedi." şeklinde savunma yaptı.
Tutuksuz sanıklar onbaşı Emrah D, erler Sercan A, İbrahim D, Ufuk Murat Ş. de SEGBİS üzerinden savunma yaptı.
Tutuksuz erlerden Sercan Aşkın, koğuşta bulundukları esnada Üsteğmen Hüseyin Çakıcı'nın gelerek 'Vatanını milletini seven gelsin, gün bugün. Bombalı araç içeri girecek' diyerek herkesi aşağı çağırdığını ileri sürdü. Sonrasında silahlanarak AMM bölgesine gittiklerini belirten Aşkın, yaklaşık 10 askerle nizamiye bölgesine gidip mevzi aldıklarını söyledi. 1 Nolu Nizamiyeye giderken Yüzbaşı Kemal Keskin'in kendilerini gördüğünü ve mevzi alınması emrini verdiğini öne süren Aşkın, yine Keskin'im emri ile droneye ateş açtıklarını söyledi. Sonrasında çatışmanın yükseldiğini belirten sanık Aşkın, 3 arkadaşı ile birlikte içeri doğru kaçtıklarını söyledi. Aşkın, ilerleyen saatlerde Hüseyin Çakıcı'nın gelerek kendilerini alıp polise teslim ettiğini ifade etti.
Soru cevap kısmında Mahkeme Başkanının 'Başka rütbeli askerle karşılaştın mı?' sorusu üzerine sanık Sercan Aşkın, "Evet Bahadır Albay ile karşılaştım. Ona dışarıda keskin nişancının olduğunu söyledim, o da bana 'Onu bir yakalayabilsem kafasına sıkacağım' dedi" şeklinde konuştu.
Sanıklardan İbrahim Duran, Ufuk Murat Şahin ve Emrah Demir de 15 Temmuz gecesi kışlada yaşadıklarını anlattı. Verilen emirler üzerine dışarı çıktıklarını öne süren Duran, komutanlarının emri ile hareket ettiklerini savundu.
7 Mart'tan bu yana 52 sanık savunma yaptı
Görülmeye başlandığı 7 Mart'tan bu yana aralarında dönemin 2. Ordu Komutanı Adem Huduti ve 2. Ordu Kurmay Başkanı Tümgeneral Avni Angun'un da bulunduğu 52 sanığın savunma yaptığı davanın bugünkü oturumunun tamamlanmasının ardından jandarma eşliğinde araçlara bindirilen tutuklu sanıklar, cezaevine götürüldü.
Duruşmaya yarın devam edilecek.
04.04.2017
Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesince Yakınca Spor Salonu'nda görülen duruşmada savunma yapan Çivilibal, dönemin 7. Ana Jet Üs Komutanlığı Harekat Komutanı Hava Pilot Kurmay Albay Tayfun Tuna'nın kendisine 4 uçak 4 pilot ayarlayıp üsse gelmesini söylediğini kaydetti.
Pilotları bilgilendirip, üsse gittiğini anlatan Çivilibal, uçuşa yönelik bir emir gelmediği için filoda beklediklerini iddia etti.
Darbe girişimini televizyondan şaşkınlıkla izlediklerini ileri süren Çivilibal, savunmasını şöyle sürdürdü:
"Filoda televizyonda darbe haberlerini izledik. Saat 03.40'ta harekat komutanı gelip Birleştirilmiş Hava Harekat Merkezi'nin (BHHM) emriyle uçakların silahsız kalkıp görevin havada verileceğini söyledi. Pilotları toplayıp, teçhizat salonunda kıyafetlerimizi giymeden önce kısa brifing yapıp, daha sonra uçak başı yaptık. Uçaklarda bomba olmaması gece uçuş kabiliyetinin az olması nedeniyle darbe önleyici görev ya da terörle mücadele görevi olduğunu düşündük. Olağandışı birçok uçağın gelmesi, yapılacak emirlerin engellenmesi için uçakların ruleye çıkmasını söyledik. İkinci uçağın arkasındaydım. Ana pistte gelip kalkma imkanımız vardı. Kulenin BHHM'nin uçakların kalkmaması yönünde emir verdiğini söyleyince görüşme yaptık. Yanlış bir şey yapmamak için Harekat Komutanımın emriyle hareket etmenin doğru olduğunu düşünüyordum. Sonuncu görüşmemizde kendisi geri dönün emrini verdi. Pilotlara geri döneceğimizi söyledim."
Bir asker olarak komutanlarının verdiği emirleri yerine getirdiğini savunan Çivilibal, "Uçaklarımızın nakliye uçakları arasında olduğu doğrudur ama sıkışması doğru değildir. Kalkış emri verilseydi ana piste gidip kalkacak mesafemiz vardı. Bizim geri dönmemiz bir mecburiyet değil, emirleri uygulama yönünde bir tercihtir. Komutanlarımdan emir aldım, başka kimseden emir almadım. Bir asker olarak amirlerimin verdiği emirleri yerine getirdim. Kalkış yapmış olsaydık, kanuna aykırı ya da darbeyle ilgili bir emir olsa, görevi yapmadan üsse dönüş yapardık. Hiç kimse burada bulunan pilotlardan vatan haini, darbeci çıkaramaz." ifadesini kullandı.
Mahkeme Başkanı Vedat Koç'un sorularını yanıtlayan Çivilibal'ın savunmasının ardından duruşmaya perşembe günü devam edilmek üzere ara verildi.
06.04.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin aralarında dönemin 2. Ordu Komutanı Adem Huduti'nin de bulunduğu 26'ı tutuklu 76 sanığın yargılanmasına devam ediliyor.
Yakınca Spor Salonu'nda görülen ikinci duruşmanın üçüncü oturumunda, darbe teşebbüsü sırasında 7. Ana Jet Üssü 171. Filo Komutanlığında görev yapan tutuklu eski pilotların savunması alındı.
Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesi heyetince dinlenen tutuklu sanıklardan, dönemin 2. Ordu Komutanlığı Müşterek Plan Grubu Başkanlığı Plan Koordinasyon Şube Müdürü Binbaşı Tuncay Öztürk, savunmasında FETÖ/PDY üyesi olduğu iddialarını reddetti.
Hakkındaki F-4 uçağına binip role yapmaya çalıştığına yönelik suçlamayı da kabul etmeyen Öztürk, "Uçakların kalkmamasının nedeni, pistteki araçlar nedeniyle pistin kapalı olması değildir, Birleştirilmiş Hava Harekat Merkezi (BHHM) emriyle kalkmamış, geri dönmüşlerdir. 7. Ana Jet Üssü'nden kalkan hiçbir uçak olmamıştır. Emre aykırı bir durum yaşanmamıştır. BHHM'nin emrine aykırı davranılmamıştır." iddiasında bulundu.
Ana pistte F-4 uçaklarının kalkması için yeterli mesafe olduğunu belirten Öztürk, "Uçakların kalkmaması pistin kapalı olması değil, pilotların emre uymasıdır. Ben o gece ne kalktım ne uçtum ne bomba attım." şeklinde savunma yaptı.
Öztürk, daha sonra Mahkeme Başkanı Vedat Koç'un sorularını yanıtladı.
"Emir kargaşası vardı" iddiası
Tutuklu sanıklardan eski pilot üsteğmen Mahmut Burak Kılıç ise 15 Temmuz'da görevini yerine getirmeye çalıştığını, bugün çok ağır suçlamalarla yargılandığını iddia etti.
Darbe girişiminde nöbetçi olmasa bu suçlamalarla karşı karşıya kalmayacağını ileri süren Kılıç, FETÖ'yle ilişkisinin olmadığını savundu.
Amirlerinin emirlerini yerine getirdiğini öne süren Kılıç, şu iddialarda bulundu:
"ByLock kullanmadım, 1 dolarım olmadı, örgütün dershanelerine gitmedim. BHHM'nin emrine aykırı bir hareketim olmamıştır. Saat 04.00'te uyandırıldım, sanıklardan binbaşı Metin Çivilibal, 'mühimmatsız 4 uçağın hazırlanması, görevi bilmediği, terörle mücadele olabileceğini' söyledi. Uçaklarımızın başına gittik. Olağan dışı bir şey o an ve o ana kadar yaşanmadı. O gece 4 uçaktan birindeydim, ikinci koltuktaydım. Pist başına gitme gibi bir durum katiyen söz konusu değildir. Komutanımızın talimatını bekledik. Filo komutanımızdan durumu netleştirmesini bekliyorduk. Emir kargaşası vardı."
Kılıç, kargo uçaklarının arasına sıkıştıkları ve kalkamadıkları iddialarına ilişkin ise "CASA uçaklarının arasına sıkışmış olsak geri dönemezdik. Piste girme teşebbüsümüz olmamıştır. Pist ve bağlantı yolları açıktı çünkü CASA uçakları inmeye devam ediyordu. Kalkış için yeterli mesafe ve alan vardı. Piste girmek için hiçbir uçağın girişimi olmamıştır. O gün nöbetçi olduğum için 9 aydır tutukluyum." savunmasını yaptı.
Mahkeme Başkanı Koç'un uçuş yasağını duyup duymadığına ilişkin sorusu üzerine Kılıç, "Uçuş yasağını televizyonlardan duymadım, tutuklandıktan sonra öğrendim. Uçakta telsizle konuşabilmem için motoru açmam lazım. Ben ikinci koltukta olduğum için kule ile bağlantım olamaz." iddiasında bulundu.
Duruşmaya müdahil olan TBMM Başkanlığının avukatının, "Saat 01.00 ile saat 04.00 arasında istirahatli olduğunu söyledin, sosyal medyayı ve haberleri takip etmedin mi?" sorusuna Kılıç, "Uykusuz olduğum için istirahate çekildim." cevabını verdi.
"Emrin teyidi sonrası geri dönüş yapıldı"
Tutuklu sanıklardan eski pilot üsteğmen Eray Bakır, savunmasında 15 Temmuz günü eşine doğum günü sürprizi hazırladığını, daha sonra da akşam yemeğine gittiklerini söyledi.
Eşiyle yemekteyken gelen telefonla mesaiye çağrıldığını belirten Bakır, görevi sorduğunda beklemesi gerektiğinin söylendiğini, bu sırada televizyondan darbe girişimini öğrendiğini iddia ederek, "Uçuş için uçaklar hazırlandı ve motorlar çalıştırıldı. Kuleden BHHM'nin uçuşları yasakladığı iletildi. Bu emirden sonra içinde bulunduğum uçak bir santim dahi ilerlememiştir. Kargo uçakları iniyordu ve pistler açıktı. Rahatlıkla kalkış yapılabilirdi. Emrin teyidi sonrası geri dönüş yapıldı." diye konuştu.
Uçakların pist başı yapmadığını ve pistten büyük bir bölümünün gece ilerleyen saatlere kadar açık olduğunu aktaran Bakır, ifadesinde şunları kaydetti:
"BHHM'nin kesinlikle uçakların kaldırılmaması emri sonrası geri dönülmüştür. Eğer BHHM'nin uçakların kaldırılmaması emri aksine hareket edilseydi, uçaklar pistten rahatlıkla kalkabilirdi. Başbakan Binali Yıldırım, 16 Temmuz günü Akıncı Meydanı'ndaki darbe girişimini bastırma amaçlı BHHM'yi görevlendirmiştir. BHHM' de 171. Filoyu görevlendirmiştir. Kapanan pist valilik tarafından açılmadığı için filomuz hazır olmasına rağmen bu görevi yerine getirememiştir."
Uçuş yasağından haberi olmamış
Tutuklu sanıklardan eski pilot üsteğmen Muhammed Yusuf Tür ise FETÖ/PDY ile ilişkisi olmadığını savundu.
15 Temmuz saat 18.00'de BHHM'nin aradığını ve uçakların pist başı yapmasını istendiğini, daha sona görev iptal olunca geri döndüklerini öne süren Tür, şu iddialarda bulundu:
"Darbe girişimi olsa dahi bu o gece terör saldırısı olmayacağı anlamına gelmez. Bu hayatın olağan akışına uygundur. Uçuş yasağı geldiğinden benim haberim olmadı. Uçuş yapmayın emri BHHM'den gelmiştir. BHHM, emrini yerde ve havada istediği şekilde değiştirmektedir. Saat 04.00'te uçuş emri üzerine uçaklar hazırlanmıştır. Bana tahsis edilen uçak hangarda değil, açık alandaydı. Havacılıkta ısrarla motor çalışma tabiri yoktur. Kulenin ikazına rağmen uçaklar çalıştırıldığı söyleniyorsa, motorlar çalışmadan telsizi açmak mümkün değildir. Görev nedeniyle kuleye çıktım. Kuleden, uçuşların BHHM tarafından yasaklandığını duydum. Biz de park yerine gittik. 15 Temmuz'u 16 Temmuz'a bağlayan gece emir kargaşası vardı. Konu suç teşkil etmediği sürece amirlerime itaat etmekten başka ne yapabilirim? Darbe girişiminden önceden haberim yoktur, televizyondan öğrendim. Uçak başı yapmak ve geri dönme emri aldım. Suç teşkil eden bir görev yapmadım. Mühimmat dolu 14 uçak varken, emir gereği mühimmatsız uçağa bindim."
"Bize verilen görevler hep acildir"
Tutuklu sanıklardan eski pilot üsteğmen Halil Karan ise 15 Temmuz saat 22.00-23.00'da halı saha maçları olduğunu, maçın iptal edildiğinin Whatsapp'tan bildirildiğini iddia ederek, "Binbaşı Metin Çivilibal, filoya gelmemi istedi. 10-15 dakika içerisinde filoya intikal ettik. Görev iptal olduğu iletilince aracımıza bindik nizamiyeden çıkmadan geri arandık, filoya döndük ve gazinoda beklemeye başladık. Darbeyle alakam yoktur. Hayatımda ilk kez bu tür olayla karşılaştım. Darbe girişimini televizyondan öğrendim, terörle mücadele olduğunu düşündük. O gece bize verilen görevi icra ettik. Bize verilen görevler hep acildir. En küçük ihmal teröristleri kaçırmamıza neden olur. Her şey olağan şekilde geliştiği için hiçbir şeyden şüphem olmadı." savunmasını yaptı.
Filo komutanlarının terörle mücadele olabileceğini ve BHHM tarafından bir görev verildiğini söylediğini öne süren Karan, "Kule, 'BHHM'nin emri var, uçaklar kalkmayacak' şeklinde ikazı üzerine filo komutanımıza ulaştım ve uçakların kalkmayacağını söyledi. Kule bizi ikaz edince durdum. Ben burada kulenin emrini dinlemeyecek olsam pist başı yapardım. Daha önce nasıl göreve gittiysek, 15 Temmuz günü de o şekilde göreve gittik. Uçakların mühimmatsız olduğunu uçuşa giderken öğrendim. Gece televizyon izledik, köprünün kapatılması ile ilgili haberi izledik ama nerenin bombalandığını izlemedik." ifadelerini kullandı.
Tutuklu eski pilot üsteğmen Seçkin Gülmüş, savunmasında, darbe girişimi günü ailesi ve misafirleriyle aile çay bahçesinde oturduğunu ve gelen telefon sonrası mesaiye gittiğini savundu.
Darbe girişiminden haberi olmadığını ve olayı televizyondan öğrendiğini ileri süren Gülmüş, saat 04.00 sularına kadar beklediklerini söyledi.
Sabaha karşı uçuş için uçak başına gittiklerini, her şeyin normal olduğunu öne süren Gülmüş, terör faaliyeti için mühimmatsız uçuş yapacaklarını düşündüğünü dile getirdi.
O gün uçakların kalkmasının mümkün olduğunu ancak gelen emir sonrası uçmadıklarını kaydeden Gülmüş, hiçbir pilotun tek başına bir uçağı çalıştıramayacağını belirterek, darbe girişimi günü filoda her şeyin olağan olduğunu savundu.
Gülmüş, uçakların mühimmatsız olarak kaldırılmasının terörle mücadele amaçlı da olmuş olabileceğini ve bunu halen bilemediğini iddia etti.
Sanık Gülmüş, Mahkeme Başkanı Vedat Koç'un "4 uçağın kalkışı için özel olarak seçildiğini düşünüyor musun?" sorusuna, "Hayır" cevabını verdi.
Gülmüş, "Haberleri izleme imkanın oldu mu?" sorusuna ise "Oldu, darbeden haberdar oldum." yanıtını verdi.
"Uçakları kaldırmak isteseydik, ana piste girebilirdik"
Eski pilot üsteğmen Ülfet Kaçay ise 15 Temmuz'da mesaisinin bitmesinin ardından eve geçtiğini, halı saha maçına gideceğini ancak ortak WhatSapp grubundan maçın iptal edildiğini öğrendiğini daha sonra da filo komutanı Binbaşı Metin Çivilibaş'ın kendisini filoya çağırdığını söyledi.
Daha sonra filoya geçtiğini ve arkadaşlarıyla gazinoda televizyon izlediklerini anlatan Kaçay, bu sırada televizyondan boğaz köprüsünün kapatıldığını ve Ankara'da uçakların uçtuğunu gördüklerini ifade etti.
Gece darbenin kontrol altına alındığı haberini de izlediklerini anlatan Kaçay, savunmasına şöyle devam etti:
"03.30'da filo komutanı çağırdı BHHM'den görev geldiğini mühimmatsız 4 uçağın hazırlanacağı görevin havada verileceğini söyledi. Uçak başı yaptık. Uçaklar hazır hale getirilmiş ve personel bizi bekliyorduk. O gün suç teşkil edebilecek hiçbir şey yapılmamıştır. Nakliye uçakları iniş yapmaktaydı. Kule, BHHM'nin 'uçuşları yasak' dedi. Görevin iptal edildiğinin teyit edilmesinin ardından uçakları park yerine götürdük. Uçakları kaldırmak isteseydik, ana piste girebilirdik. BHHM'nin yayınlamış olduğu hava sahası kapalı emrini tutuklandıktan sonra öğrendik. Üsse 7 nakliye uçağı inmiş. BHHM'de bir karışıklık olduğu ortadadır. Emrin bildirildiği saat 03.30-04.00 arasıdır."
Kaçay, Akıncı meydanının bombalanmasıyla ilgili 2 uçağın görevlendirildiğini iddia ederek, "Akıncı meydanının bombalanmasıyla ilgili hazırlıklar yapılmış, pistler açılmadığı için görev iptal edilmiştir. Madem darbeciyiz neden böyle bir görev verilmiştir? Bizi darbeci gibi gösterip, dosyaların kapatılmasının istenmesi bize kurulan bir kumpastır. Filomuz 4 bin bomba atmış gece gündüz PKK kamplarını bombalamıştır. Ben de 300'ün üzerinde bomba attım. Evimden daha fazla zamanı filoda geçirdim. Ne bir FETÖ'cü ne de bir darbeciyim. Hain FETÖ terör örgütüyle hayatımın hiçbir döneminde bağlantım olmamıştır." şeklinde savunmasını yaptı.
"Darbe girişimini FETÖ askeri yapmıştır"
Tutuksuz sanıklardan 7. Ana Jet Üs Komutanlığı Destek Grup Komutanı Yarbay Mahmut S. ise şerefli bir Türk subayı olduğunu belirterek, meslek hayatı boyunca emir komuta dışında hiç kimseden emir almadığını söyledi.
Mahmut S, "Darbe girişimini FETÖ askeri yapmıştır. Şerefli Türk askeri böyle bir girişimin içerisinde bulunmamıştır. FETÖ örgütüyle bağlantım olduğu ortaya koyulsun suçlamaları kabul edip, savunma yapmayacağım." dedi.
15 Temmuz'da normal mesaisini tamamlayıp evine gittiğini anlatan Mahmut S, savunmasına şöyle devam etti:
"Evde boğaz köprüsünün kapatıldığını televizyondan gördüm. 23.00'de Başbakan Binali Yıldırım'ın televizyona bağlanarak, asker içerisindeki bazı kişilerin kanunsuz girişiminin olduğunu söylediğini izledim. Olumsuz bir durum olması halinde önlemek amacıyla birliğe gittim. Bana kimse mesaiye gitme, kalkışmayla ilgili bilgi ve emir vermedi. Bir meslektaşım 'kalkışma olduğunu ve dikkat etmemizi' söyledi. Ben de 'kalkışma yapanlar kendilerine dikkat etsin' dedim. Daha sonra üsse giriş yaptım. Nizamiyeler kapatılmıştı, zırhlı araçlar yerleştirilmişti. Üs komutanını sordum düğüne gideceğini biliyordum, karargah bölgesinde olduğu söylendi. Üs komutanı Emin Ayık'a 'Sayın Başbakanımızı televizyondan izledim. Bizim birlikte olumsuz bir durum yoktur inşallah' dedim. Bana 'BHHM'nin emrini yapıyoruz' dedi."
Mahmut S, üs komutanı Emin Ayık'a kargo uçaklarının ineceğini, uçaktan inenlerin de gözaltına alınacağını söylediğini anlatarak, şöyle devam etti:
"En öndeki uçağın önünde durduk, güvenlik aracını hareketini engelleyecek şekilde park ettirdik. Arka arkaya dizilen uçaklar kontrol altına alındı. 04.50'de Emin Ayık geldi, 'ana pisti kapatmışlar, niye izin verdiniz' dedi? Ben de pisti kapatırsa kapatsınlar bizim için öncelik inen uçaklar dedim. 'Ana pisti açsınlar, kim olacak içinde uçuş ekibi vardır' dedi. Saat 05.00'de DHİM müdürünün yanına gittim, 'pisti kapatmışsınız' dedim 'vali beyin emriyle kapattım' dedi. 'İyi yapmışsınız' dedim. Bana, 'üs komutanına dikkat edin, beni kandırdı' dedi. Ben de 'tamam' dedim. Emin Ayık uçakların bir kısmına bakıp geri döndü. Ben de 'vali beyin emriyle ana pisti kapatmışlar' dedim. O da 'iyi kapasınlar' dedi. Vali beyin hiçbir uçak inmeyeceğini söylediğini ilettim. Ayık da 'ben ne yapayım vali bey inmesin BHHM insin diyor' dedi."
Mahmut S. kargo uçaklarındaki personelin gözetim, bölgede emniyet altına alınarak personellerin emniyet ekiplerine teslim edildiğini kaydetti.
Mahkeme Başkanı Vedat Koç'un sorularını yanıtlayan Mahmut S'nin savunmasının ardından duruşmaya pazartesi günü devam edilmek üzere ara verildi.
Duruşmada, 2. Ordu Komutanlığı sırasında onbaşı olarak görev yapan Faruk Ç. ve Mustafa K. de Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile savunma yaptı.
Savunma yapan sanık sayısı 65'e yükseldi
Malatya'daki darbe girişimine ilişkin 26'sı tutuklu 76 sanıklı davanın görülmeye başlandığı 7 Mart'tan bu yana aralarında dönemin 2. Ordu Komutanı Orgeneral Adem Huduti ve 2. Ordu Kurmay Başkanı Tümgeneral Avni Angun'un da bulunduğu 65 sanık savunma yaptı.
Davanın geçen ay görülen ilk duruşmasında, tutuklu yargılanan dönemin 2. Ordu Kurmay Başkanı Tümgeneral Avni Angun ile dönemin 2. Ordu Komutanı Huduti'nin Koruma Astsubayı Hacı Eyyüp Özcan, adli kontrol şartıyla tahliye edilmişti.
Mahkeme heyeti, Huduti'nin darbe girişimi sırasında telefonla görüştüğünü iddia ettiği Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ın tanık olarak dinlenmesini kararlaştırmıştı.
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ), 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin, aralarında dönemin 2'nci Ordu Komutanı Adem Huduti'nin de bulunduğu 26'sı tutuklu 76 sanığın yargılandığı Malatya 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki davanın duruşmasında, mahkeme başkanı, dosyaya TBMM Başkanlığı ile Mili Savunma Bakanlığı'nın müdahil olarak girme taleplerine ilişkin dilekçelerinin ulaştığını belirtti. Duruşmaya katılan, TBMM Başkanlığı avukatı Şebnem Demirhan, talebi yeniledi. Mahkeme Heyeti TBMM Başkanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı'nın davaya katılma talebini oy birliği ile kabul etti.
DARBEYE KARŞI 2 AYRI DAVA MI AÇILDI?
15 Temmuz Darbe girişimine karşı Malatya'da iki ayrı büyük davanın açıldığı ileri sürülüyor. Birbirine yakın olan bu davaların duruşmalarına ait haberlerin de birbiri ile karışmış olabileceği ve bu iki davaya ait haberlerin birlikte değerlendirilmesi gerekliliği belirtiliyor.
Buna göre; İlk açılan ve halen devam eden davada, aralarında eski 2'nci Ordu Komutanı Orgeneral Adem Huduti'nin de bulunduğu 26'sı tutuklu 76 karacı asker yargılanıyor. Daha önce başlamış olan ve süren bu davada karacı askerlerin kimlik tespiti ardından ifadeleri alınmıştı. Malatya Cumhuriyet Başsavcısı Ergül Yılmaz ve Başsavcıvekili Mehmet Badem tarafından hazırlanan, Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen 165 sayfalık iddianamede, dönemin 2. Ordu Komutanı Huduti "bir numaralı şüpheli" olarak yer alıyor. İddianamede, sanıkların, "cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs etmek", "cebir ve şiddet kullanarak TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya TBMM'yi görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs etme", "cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme" suçlarından üçer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis ve "FETÖ üyesi olmak" suçundan da on beşer yıl hapisle cezalandırılmaları isteniyor.
67 sanıklı ikinci dava ise Malatya 7'nci Anajet Üs Komutanlığı'nda görevli, aralarında Ana Jet Üs Komutanı Tuğgeneral Emin Ayık'ın da aralarında bulunduğu 19'u tutuklu 67 havacı yargılanıyor. Havacı askerlerin ifadelerinin ikinci aşamada alınmasına karar verilmişti. Şüpheliler hakkında 'Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme ve bu suçun beraberinde başka suç işleme', 'Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme', 'Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme', 'FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olma' iddialarıyla 3'er kez ağırlaştırılmış ömür boyu ile 10 yıla kadar hapis cezası isteniyor.
Paralel yapı-17 Aralık (2016) 'Malatya Kara Kuvvetleri Yapılanması/Darbeye destek 76 sanık' davası
Paralel yapı-17 Aralık (2016) 'Malatya Hava Kuvvetleri Yapılanması/Darbeye destek 67 sanık' davası
(08 Nisan 2017, 21:25)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: