Kars'ta, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine katıldıkları ve görevden el çektirmek istedikleri Kars Belediye Başkanı Murtaza Karaçanta'nın evine gittikleri iddiasıyla 24'ü tutuklu 27 sanığın yargılandığı davanın ikinci günkü duruşmasında, sanıklar savunmaları yaptı.
08.04.2017 18:16 Kars'ta, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine katıldıkları ve görevden el çektirmek istedikleri Kars Belediye Başkanı Murtaza Karaçanta'nın evine gittikleri iddiasıyla 24'ü tutuklu 27 sanığın yargılandığı davanın ikinci günkü duruşmasında, sanıklar savunmaları yaptı.
03.04.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Kars 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada meslekten ihraç edilen tutuklu sanıklar eski Yüzbaşı Sedat Kılınç, Üsteğmen Zafer Akar, teğmenler Emre Koca, Furkan Şöhret ve Şuayip Çıtlak, astsubaylar Kadir Demirkaya, Ömer Bulut ve Uğur Koç uzman çavuşlar Adem Ali Kara, Ahmet Kök, Ali Çelik, Ali Yeşilot, Emre Ayan, Erhan Çoşkun, Ferhat Şahin, İsmail Taşkın, Muhammet Çakmak, Serdal Bağcılar, Tümer Işık, Yunus Şeker ve Tanju Bağcı, eski Kars Belediyesi Şehitlik bekçisi Murat Bekdemiroğlu ile adli kontrol şartıyla serbest bırakılan Uzman Çavuş Galip Moroğlu, Astsubay Erdem Yavuz ile Üsteğmen Seyhan Doğan hazır bulundu.
Eski Yüzbaşı Samet Çolak ve Üsteğmen Eray Çetin, tutuklu bulundukları Van T Tipi Ceza İnfaz Kurumundan Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmaya katıldı.
O dönem 14. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı Komuta Destek Taburu MEBS Bölük Komutanlığında görevli, belediye hoparlöründen 'Sıkıyönetim ilan edildi.' anonsu yaptığı öne sürülen eski Üsteğmen Zafer Akar, darbe girişimi gecesi tabur komutanının kendisini aradığını, herkesin kışlada toplandığını söylediğini belirterek, tabura geldiğinde herkesin koşuşturma içinde olduğunu anlattı.
Yüzbaşı Samet Çolak'ın kendisini aradığını ve emrindeki askerleri arayıp toplaması gerektiğini söylediğini aktaran Akar, şunları dile getirdi:
'Acil bir durum vardı. Alarm verilmişti. Terör saldırısı olduğunu düşündük. Kışlaya gittiğimde personel silah alıp içtimaya çıkıyordu. Ben de silahımı alıp
içtimaya çıktım. Tabur komutanı, kendi cep telefonuyla Kars Belediye Başkanı'na
ulaşmaya çalıştı ancak ulaşamadı ve Binbaşı Ferhat Demircan, bana 'Belediye
başkanına ulaşmamız lazım, belediye başkanının evine gidin, bizimle beraber
emniyeti için askeri birliğe gelmesini söyleyin.' dedi, ben de evini bilmediğim
için bu olayla alakası olmayan şehitlik bekçisini aradım. Şu anda tutuklu. Buna
neden olduğum için çok üzüldüm. Belediye başkanına ulaşmamız gerektiğini
düşündüm, onun güvenliği için haber de vermemiz gerekiyordu. Bekçiyi aradım.
Başkanın adresini sordum.
'Evet, biliyorum.' dedi. Adresi tarif etti. Ben bilmediğim için anlayamadım.
Yanımdaki askerler de tarif etti, orayı çıkartamadık. Sonra Murat abiden ricada
bulunduk, belediye başkanının evine götürmesi için. Onu da aldık ve evine
gittik. Murat abi kapıyı çaldı, bir hanımefendi çıktı, 'Belediye başkanı evde
mi?' diye sordu, hanımefendi 'Yok, biz de ulaşamıyoruz.' dedi.'
'Metni anons merkezini kullanarak okudum'
Akar, belediye başkanını evde bulamayınca belediye binasına geçtiklerini ve
anons yaptıklarını anlattı.
'Hemen Binbaşı Ferhat'ı arayarak belediye başkanının ikametgahında olmadığını,
'Bu nedenle Belediye Başkanlığı binasına gidiyoruz.' diyerek bilgi verdim.'
ifadelerini kullanan Akar, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Belediye başkanı ikametgahında olmayınca yine belediye çalışanı Murat ve diğer
personel ile, aynı aracımızla Kars Belediye Başkanlığı hizmet binası önüne
geldik. Ben ve beraberimdeki askerler anons merkezinin yerini bilmediğimiz için
Murat burada bize anons merkezinin yerini gösterdi ve binada bulunan sivil
giyimli birisini çağırdı, anons merkezinin odasının kapısını açtırdı. Bu durumun
ardından ben cep telefonumla Binbaşı Ferhat'ı aradım. 'Biz belediye başkanlığı
anons merkezine geldik, ne yapalım komutanım?' diye sordum. Ferhat Binbaşı da
bana 'Kurmay başkanını arayın, o size ne yapacağınızı söyleyecek.' emrini verdi.
Ben de bu emrin üzerine Kurmay Başkanı Yarbay Serkan Polat'ı cepten aradım ve
kendisine 'Komutanım, anons merkezindeyim.' dedim. Kurmay Başkanı Serkan Polat,
bana 'Söylediklerimi not et, sonra anons edin.' diyerek, 'Türk Silahlı
Kuvvetleri, sıkıyönetim ilan etmiştir. Evlerinizdeyseniz sokaklara çıkmayın,
sokaklardaysanız evlerinize gidin.' şeklinde anons etme emri verdi.
Ben de bu emir üzerine belediye çalışanına ses sistemini açtırdım. Açılan ses
sistemini kullanarak kurmay başkanının bana anons etmek üzere yazdırmış olduğu
metni okudum.'
Vatandaşların belediye önünde toplanmaya başladığını belirten Akar, 'Vatandaşlar
bize, 'Asker kışlaya.', 'Sizin burada ne işiniz var?' şeklinde söylemlerde
bulundu. Ne olduğunu anlamadık. Daha sonra kışlaya döndük ve burada ne olduğunu
anladık.' şeklinde konuştu.
Tutuklu sanıklardan eski Uzman Çavuş Adem Ali Kara da saat 22.30 sıralarında
Astsubay Üstçavuş C¸ağlar Altıntaş'ın kendisini telefonla arayarak, 'Kışlada
alarm verildi. Acilen kışlaya çıkmamız gerek. Aracın var mı? Yoksa Eray
Üsteğmen'i ara.' dediğini, kendisinin de Eray C¸etin'i aradığını ve onunla 23.15
sıralarında kışlaya intikal ettiklerini söyledi.
Kara, Eray Üsteğmen'e 'Komutanım durum nedir, bilginiz var mı, saldırı mı oldu?'
diye sorduğunu ifade ederek, şunları anlattı:
'O da bana bilgisinin olmadığını, 'Gidince hep beraber göreceğiz. Bana da acilen
kışlaya çıkmamız gerektiği söylendi.' dedi. Biz bölüğe gittiğimizde orada
bulunan herkes tam teçhizatlı, silahlı ve hücum yelekli bekliyordu. Zırhlı
araçlar da çalışıyordu. Ben Eray Üsteğmen'in emri üzerine üstümü giymeye
giderken Teğmen Galip Moroğlu'yla karşılaştım ve 'Komutanım durum nedir?' diye
kendisine sordum. O da bana 'Ben de bilmiyorum. Sen hemen üzerini giyin, gel.'
dedi. Ben kamuflajımı ve hücum yeleğimi giydim ve bana zimmetli tüfeğimi yanıma
alarak bölüğün bulunduğu yere gittim.
Daha sonra yol güvenliğini almak için kışladan ayrıldık. Yolu trafiğe kapatarak
yol güvenliğini sağladık. Birkaç araca kibarca yol güvenliğini sağladığımızı ve
geri dönmeleri gerektiğini söyledim.'
'Asker olduğu için inandım, başka bir şey düşünmedim'
Eski şehitlik bekçisi Murat Bekdemiroğlu ise 15 Temmuz darbe girişiminin
yaşandığı gece Akar'ın kendisini aradığını söyledi.
Bekdemiroğlu, şöyle konuştu:
'Zafer Akar beni aradı ve belediye başkanıyla görüşmesi gerektiğini ve belediye
başkanının evinin adresini bilip bilmediğimi sordu. Ben de bildiğimi söyledim.
Zafer bana dedi ki: 'Bize yardımcı olur musun?' Adresi söyledim. Bilen olmayınca
ben de yardımcı oldum. Başkanın evine gittik. Araçta 4-5 kişi vardı, asker
olduğu için inandım. Başka bir şey düşünmedim, başka kötü bir niyetim yoktu.
Kapıyı çaldık, belediye başkanımızın eşi açtı, ben de yenge, belediye
başkanımızın evde olup olmadığını sordum. O da 'Yok.' dedi. Cep telefonuna
ulaşamadığını söyledi. Ben hala normal bir durum olduğunu düşünüyordum.'
Savunma yapan sanıklar Akar, Kara, Çetin, Çolak ve Bekdemiroğlu, haklarındaki
suçlamaları reddetti.
14. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı Komuta Destek Taburu Keşif Bölüğünden eski
Teğmen Şuayip Çıtlak savunmasında, bölük komutanı Sedat Kılınç'ın kendisini
telefonla aradığını mesaiye gelmesi gerektiğini söylediğini bunun üzerine
kışlaya gittiğini anlattı.
Kışlaya geldiğinde bölük komutanlarının diğer bölük komutanlarıyla toplantı
halinde olduğunu öğrendiğini aktaran Çıtlak, şunları söyledi:
'Komutanımız toplantından çıktığında terör saldırısının olduğunu ve güvenlik
önlemlerinin alınması gerektiğini söyledi. Güvenlik önlemi almamız için hazırlık
yaptık. Bu esnada Kadir başçavuşa mühimmat alması için talimat verdi. Daha sonra
biz garaja gittik, araçları hazırlayarak yola çıkarttık. Kadir başçavuş mühimmat
olarak G-3 mermilerini getirerek araçlara yükledi ve şarjörlere 20 mermi
basmamızı iletti. Biz de bunun üzerine bu emri yerine getirdik. Araçlar
hazırlandıktan sonra Sedat Kılınç bize görevin Kazım Karabekir Kışlası'nı
korumak olduğunu söyledi. Kışladan çıkarak şehir merkezine, kışlanın önüne doğru
hareket ettik. Emniyet Müdürlüğünün yakınlarında kalabalık bir halk kitlesi
gördük. Halk bizim önümüzü kesti, Sedat Kılınç halkın önümüzü kestiğini görünce
geriye çıkmamız talimatını verdi. Ben de emri yerine getirdim, sonra Kazım
Karabekir Kışlası'na doğru hakaret ettik.'
'Vatandaşlar bizim üzerimize yürümeye başladı'
Çıtlak, sözlerine şöyle devam etti:
'Halk bize gelip 'sokağa çıkma yasağı mı var' dedi, ben de ne olduğunu
bilmediğimi söyledim. Daha sonra bulunduğumuz yere doğru bir tank geldi.
Vatandaşlar tankın üzerine çıkmaya çalışıyordu, bu sırada bir asker ateş etti.
Tank daha sonra buradan hareket etti. Vatandaşlar sonra bizim üzerimize
yürüyerek, 'asker kışlaya' şeklinde slogan atmaya başladı. Daha sonra sivil
polisler yanımıza geldi, bölük komutanının otelde olduğunu söyledi. Ben de otele
gittim. Buradaki görevliler bizi üst kata çıkarttı. Burada beklemeye başladık.
Polisler buradan bizi alıp karakola götürdü, gözaltına alındık.'
Sanık eski Astsubay Kadir Demirkaya da Muhabere Teğmen Şuayip Çıtlak'ın
kendisini telefonla arayarak alarmın verildiğini ve kışlaya çıkması gerektiğini
söylediğini dile getirdi.
Kışlaya gittiğinde tabur nöbetçi subayı ve nöbetçi rütbeli personelin içtima
alanında toplandığını gördüğünü ifade eden Demirkaya, 'Ben de üniformamı giydim
ve birliğimizin başına geçtim. Bölük Komutanı Sedat Kılınç ile ayak üstü
Fransa'daki terör olayından bahsediliyordu. Terör olaylarının farklı boyutlara
geldiğini konuştuk. İçtima alanında bekledik, kimsenin üzerinde silah ve
mühimmat yoktu. Bir müddet sonra Yüzbaşı Sedat Kılınç yanımıza geldi. Kazım
Karabekir Kışlası'na terör saldırısı duyumu olduğunu, tugayın emniyetine
gideceğimiz emrini aldığını ve bunun için 4 adet ZPT aracının hazırlayacağımızı
söyledi. Personel araçları konvoy haline sokmak için araçları taburun giriş
kısmına doğru götürdü.' savunmasını yaptı.
Demirkaya, kendisinin de personelin hücum yeleğine konulacak şarjörü ayarlamak
için depoya indiğini öne sürerek, 'Şarjörleri hazırlamaya başladım, hiçbir
personel şarjör almaya gelmedi. Bunun üzerine depoyu kilitledim ve silahlık
nöbetçisini personeli çağırmaya gönderdim. 5-6 dakika geçti ancak hiçbir
personel gelmedi. Bu defa kendim yukarıya içtima alanına çıktım. Bir er koşarak
yanıma geldi, 'bölük komutanının hiçbir şey almadan çıkacağımızı, geç
kaldığımızı söylediğini' belirtti. Ben de son anda hareket etmeye hazırlanan
araca bindim.' diye konuştu.
Güvenlik önlemi almak amacıyla kışladan çıktıklarını ileri süren Demirkaya, bu
sırada hiçbir vatandaşla münakaşaya girmediğini iddia etti.
04.04.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Kars 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, meslekten ihraç edilen sanıklardan
tutuklu olarak yargılanan yüzbaşı Sedat Kılınç, üsteğmen Zafer Akar, teğmenler
Emre Koca, Furkan Şöhret ve Şuayip Çıtlak, astsubaylar Kadir Demirkaya, Ömer
Bulut ve Uğur Koç, uzman çavuşlar Adem Ali Kara, Ahmet Kök, Ali Çelik, Ali
Yeşilot, Emre Ayan, Erhan Çoşkun, Ferhat Şahin, İsmail Taşkın, Muhammet Çakmak,
Serdal Bağcılar, Tümer Işık, Yunus Şeker ve Tanju Bağcı, eski Kars Belediyesi
Şehitlik Bekçisi Murat Bekdemiroğlu ile adli kontrol şartıyla serbest bırakılan
Uzman Çavuş Galip Moroğlu, Astsubay Erdem Yavuz ile Üsteğmen Seyhan Doğan
salonda hazır bulundu.
Eski Yüzbaşı Samet Çolak ve Üsteğmen Eray Çetin, tutuklu bulundukları Van T Tipi
Ceza İnfaz Kurumundan Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla
duruşmaya katıldı.
Tutuklu sanıklardan eski Uzman Çavuş Serdal Bağcılar savunmasında, hazır kıta
askerlerinin başında bulunduğu sırada koğuşlar bölgesinde askerlerin 'herkes
çabuk çabuk dışarı' şeklinde bağrışmaları duyduğunu ve içtima alanına geçtiğini
söyledi.
Saat 24.00 sıralarında Batı Kışladan çıkarak İl Jandarma Komutanlığının
aşağısında bulunan sanayi yolunda yol güvenliği almak için buraya yöneldiklerini
belirten Bağcılar, bu kavşakta İstihkam Bölüğünün askerlerini gördüğü anlattı.
'Saat 22.44'te 'sıkıyönetim ilanı' mesajı geldi'
Tutuksuz yargılanan eski astsubay Erdem Yavuz da 15 Temmuz darbe girişiminin
yaşandığı gecede Kazım Karabekir Kışlası içerisinde konuşlanan Barış MEBS
Merkezi Amirliğinde nöbetçi olduğunu aktardı.
Darbe girişiminin olduğu gece gelen mesajlar hakkında bilgi veren Yavuz, şu
savunmayı yaptı:
'Saat 22.44'te, 'Genelkurmay adresli ve sıkıyönetim ilanı' adıyla, Mesaj Evrak
Dağıtım Sistemi (MEGAS) üzerinden 'harekat yıldırım' mesajı geldi, üç eki vardı.
Bu mesajı EYS üzerinden harekat merkezine gönderdim. Gelen mesajı okuma yetkim
vardı ama ben okumadan gönderdim. 5 dakika sonra aynı mesaj, sistem üzerinden
'harekat yıldırım' uyarısı vererek Kara Kuvvetleri Cari Hareket Merkezinden
geldi. Yine aynı şeklinde evrakı EYS üzerinden harekat merkezine aktardım. Daha
sonra nöbetçi astsubay odasında bulunan televizyonundan haberleri takip ettim.
Boğazların asker tarafından tutulduğunu gördüm. Sonra bu gelen mesajların ne
olduğunu merak ettiğim için mesajın ilk sayfasını okudum. Mesajda, gece yarısı
03.00'dan itibaren sokağa çıkma yasağının ilan edileceği yazıyordu. Bir de en
atta 'Yurtta Sulh Konseyi' diye bir ibare vardı. Bu mesajı okuduktan sonra hiç
dışarı çıkmadım, sadece ihtiyaç amaçlı lavaboya gittim.'
Yavuz, saat 02.00 sıralarında tugay komutanı habercisinin kendisini aradığını ve
kendisini yanına çağırdığını dile getirerek, 'Tugay Komutanı Ali Avcı'nın
makamına çıktım. Avcı bana ' Fethiye Camisi'nin ses yayın sistemini nasıl
kapatabiliriz ve çevik kuvvetin elektriğini nasıl kesebiliriz' diye sordu. Ben
de telefon işletme astsubayı olduğumu ve bu konularla ilgili herhangi bir bilgi
ve becerim olmadığını kendisine söyledim. Daha sonra 'bu işi kim yapar' diye
sordu. Ben de 'bu işi tugayda yapabilecek kimse yok' diye cevap verdim. Bana
'çık dışarı' dediğinde ben de kendi görev yerime indim. Saat 04.37'de aynı
yerden aynı adla gelen başka bir mesajı, yine EYS üzerinden harekat merkezine
gönderdim.' şeklinde konuştu.
Duruşmada, tutuklu sanıklar eski astsubaylar Ömer Bulut ve Uğur Koç, uzman
çavuşlar Ferhat Şahin, İsmail Taşkın, Tümer Işık, Yunus Şeker ve Tanju Bağcı da
savunmalarını yaptı.
Mahkeme heyeti, diğer sanıklar ile müdafilerinin savunma yapmaları için yeterli
zaman olmadığına karar vererek duruşmanın yarına ertelenmesini kararlaştırdı.
05.04.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Kars 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, tamamı meslekten ihraç edilen
sanıklardan tutuklu olarak yargılanan yüzbaşı Sedat Kılınç, üsteğmen Zafer Akar,
teğmenler Emre Koca, Furkan Şöhret ve Şuayip Çıtlak, astsubaylar Kadir
Demirkaya, Ömer Bulut ve Uğur Koç, uzman çavuşlar Adem Ali Kara, Ahmet Kök, Ali
Çelik, Ali Yeşilot, Emre Ayan, Erhan Çoşkun, Ferhat Şahin, İsmail Taşkın,
Muhammet Çakmak, Serdal Bağcılar, Tümer Işık, Yunus Şeker ve Tanju Bağcı, eski
Kars Belediyesi Şehitlik Bekçisi Murat Bekdemiroğlu ile adli kontrol şartıyla
serbest bırakılan Uzman Çavuş Galip Moroğlu, Astsubay Erdem Yavuz ile Üsteğmen
Seyhan Doğan salonda hazır bulundu.
Eski Yüzbaşı Samet Çolak ve Üsteğmen Eray Çetin, tutuklu bulundukları Van T Tipi
Ceza İnfaz Kurumundan Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla
duruşmaya katıldı.
Davanın bugün görülen duruşmasında, sanık avukatları, müvekkillerinin FETÖ ile
bağlantısının olmadığını, asker olmaları nedeniyle kendilerine gelen emirleri
uyguladıklarını savunarak, tahliye ve beraat talebinde bulundu.
Tek tek savunmaları alınan sanıklar da haklarındaki suçlamaları reddetti.
Mahkeme heyeti, tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devamına, tutuksuz
sanıklar Galip Moroğlu ile Erdem Yavuz'un yurt dışı yasakları baki kalması
kaydıyla imza atma tedbirlerinin kaldırılmasına, eski Üsteğmen Seyhan Doğan
hakkındaki adli kontrol şartının devamına karar vererek duruşmayı 15 Haziran'a
erteledi.
İDDİANAME
Kars Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, 14. Mekanize Piyade
Tugay Komutanlığında görevli olan ve tamamı meslekten ihraç edilen yüzbaşı Sedat
Kılınç, üsteğmen Zafer Akar'ın da yer aldığı askerler ile eski Kars Belediyesi
Şehitlik Bekçisi Murat Bekdemiroğlu'nun da aralarında yer aldığı 24'ü tutuklu 27
kişi 'sanık' sıfatıyla sanık yer alıyor.
İddianamede, Akar ve emrindeki askerlerin 15 Temmuz günü Kars Belediye Başkanı
Murtaza Karaçanta'ya görevden el çektirmek için evine gittiği, Bekdemiroğlu'nun
da bu kişilere yardımcı olduğu anlatılarak, sanıkların 'Anayasa'yı ihlal', '
Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasına
engellemeye teşebbüs etme' ve ' Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan
kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme' suçlarından üçer
kez ağırlaştırılmış müebbet, 'silahlı terör örgütüne üye olma' suçundan da 10
yıldan 15'er yıla kadar hapis cezası isteniyor.
Sanıklardan Bekdemiroğlu hakkında ayrıca 'konut ve iş yeri dokunmazlığını ihlal
etme' suçundan da 1 yıldan 3 yıla kadar kadar talep ediliyor.
(08 Nisan 2017, 18:16)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: