İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen ve kamuoyunda 'Askeri Casusluk' olarak bilinen Askeri Bilgi ve Belge Bulundurulması davasında savcı Ali Ertan 400 sayfalık mütaalasında aralarında muvazzaf askerlerin ve sivillerin de bulunduğu 357 sanığın beraatini istedi. Savcı, çete suçundan beraati istenen sanıklar Narin Korkmaz ve Safiye Köten için evlerinde gizli belge bulundurmaktan cezalandırılmalarını istedi.
15.02.2016 15:42 İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen ve kamuoyunda 'Askeri Casusluk' olarak bilinen Askeri Bilgi ve Belge Bulundurulması davasında savcı Ali Ertan 400 sayfalık mütaalasında aralarında muvazzaf askerlerin ve sivillerin de bulunduğu 357 sanığın beraatini istedi. Savcı, çete suçundan beraati istenen sanıklar Narin Korkmaz ve Safiye Köten için evlerinde gizli belge bulundurmaktan cezalandırılmalarını istedi.
Geçen hafta görülen duruşmada, savcının mütaalası için bir kaç gün istemesi üzerine duruşma bu sabaha ertelenmişti. Bu sabah 09.30'da başlayan duruşmada 400 sayfalık mütaalanın sanıklarla ilgili bölümü okundu.
İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada Mahkeme Başkanı Orhan Kızıltaş, soruşturma sürecinde görev yapan polisler Yusuf Usşen ve Ali Bekar'ın, avukatları aracılığıyla dilekçe göndererek davaya katılma talebinde bulunduğunu belirtti. Sanık avukatları, katılma talebinin davayı uzatma amacı taşıdığını savunarak bunun reddini talep etti. Mahkeme Başkanı Kızıltaş, iki polisin talebini davada tanık olarak dinlenmeleri, müşteki sıfatlarının bulunmaması ve suçtan zarar görme olasılıkları olmaması sebebiyle reddetti. Daha sonra Savcı Ertan tarafından hazırlanan mütalaanın esas kısmının, Zabıt Kâtibi Hatice Astepe tarafından okunmasına geçildi.
Mütalaada; sanıklar arasında örgütsel bağ olduğuna dair delil olmadığı, dijital materyallerdeki delillerin de örgüt delili olmadığı vurgulandı.
Mütalaada, askeri personelden elde edilen bilgi ve belgelerin eğitim ve sınavlara hazırlanmak amacıyla bulundurulduğu, askeriyeden bilgi edinmek amaçlı olduğuna dair bir kanıt olmadığı belirtildi.
İsimlerinin dijital verilerde geçmesinin o dijital verinin ona ait olduğu anlamına gelmeyeceği ve örgüt üyeliğini kanıtlamayacağına, bazı askeri sanıkların bu dosyadan beraati istendi, ancak eylemi askeri suç kapsamına giriyorsa dosyasının ayrılarak askeri savcılığa gönderilmesi talep edildi.
DONANMA KOMUTANI VEYSEL KÖSELE İÇİN DE BERAAT TALEBİ
Donanma Komutanı Oramiral Veysel Kösele'nin de üzerine atılı suçun sabit olmadığı gerekçesiyle beraati istendi.
Savcı Ertan, 5 Temmuz 2013'te yeni suç unsurları tespit edildiği iddiasıyla hazırlanan 'devletin güvenliğine ve siyasal yararına ilişkin belgeleri açıklamaktan' hazırlanan ikinci iddianamede ise Narin Korkmaz ve Safiye Köten gibi bazı sanıklara ceza verilmesine, bunun da tutuklu kaldıkları süreden düşülmesine, askeri sanıklardan bazılarının da görevsizlik kararı verilerek dosyalarının ayrılarak askeri mahkemeye gönderilmesini talep etti.
İŞTE MÜTALAADAN DETAYLAR
İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada Cumhuriyet Savcısı Ali Ertan, mütalaasında sanıklar arasında örgütsel bağ bulunmadığı, dijital materyallerin örgütün varlığı açısından delil niteliği taşımadığını belirtti.
Davanın bir numaralı sanığı ve örgüt lideri olduğu suçlamasıyla yargılanan iş adamı Bilgin Özkaynak'ın, iddianamede örgüt lideri gösterilmesine rağmen, telefon görüşmelerinde kendisine bağlı olduğu iddia edilen bazı sanıklara "ağabey" diye seslendiği, dolayısıyla bunun örgütsel hiyerarşiye uymadığını kaydetti.
Savcı Ertan, Özkaynak'ın evindeki aramada ele geçirilen "Pandora" veri tabanının dijital verilerden ibaret olduğu, bunların delil olarak değerlendirilemeyeceğini bildirdi.
Sanıkların evlerinde ele geçirildiği iddia edilen bazı dijital materyallerin imajlarının alınmadığı, eksik ya da hiç tutanak tutulmadığına dikkati çeken Ertan, "hash" değerlerinin verilerin dijital ortama sonradan konulduğu yönünde kuşku yaratabileceğini aktardı.
Ertan, dijital kayıt ortamlarında adı geçen kişilerin sanık olarak yargılandıklarını, isminin dijital ortamda geçmesinin o kişinin suçluluğunu gösteremeyeceğini, bilgisayar kullanmayı bilen herkesin bu tür kayıtlarda değişiklikler yapabileceğini vurguladı.
TSK personelinin askeriyeden dışarı çıkardığı ileri sürülen belgelerin eğitim ve sınavlara hazırlanmaya yönelik olduğuna işaret eden savcı, bu belgeleri "ele geçirmek" kastıyla bulundurduklarına ilişkin kanıt olmadığını, suç unsuru taşısa bile bu durumda askeri mahkemelerin görevli olması gerektiğini belirtti.
Sanıkların evlerindeki aramaların CMK'ya uygun gerçekleştirilmediğini aktaran Ertan, sanık Özkaynak'ın Sapanca ve Marmaris'te bulunan adreslerindeki aramaların, savcının talimat verdiği zamanda yapılmadığını, hukuka aykırı işlemler sonucu gerçekleştirilen yargılamanın da adil yargılama esaslarına aykırı olduğunu ifade etti.
Ertan, bazı sanıklardan ele geçirildiği öne sürülen materyaller üzerinde yapılan testlerde DNA örneklerinin, sanıklardan alınan DNA profilleriyle uyumsuz olduğu yönündeki Adli Tıp Kurumu raporunu hatırlattı.
Savcı, birinci iddianame kapsamında örgüt yöneticileri olduğu iddia edilen sanıklar Özkaynak, Coşkun Başbuğ, Safiye Köten, Narin Korkmaz, Hakan Oğuzhan, Onur Süer, Mehmet Aksu, Bülent Acar, Engin Karatekin, Engin Çırakoğlu ve Bülent Akbaş'ın, "ortada örgütün varlığına ilişkin kanıtların olmaması ve örgüt yöneticisi oldukları sabit olmadığı" gerekçesiyle beraatini talep etti.
Savcı Ali Ertan, Donanma Komutanı Oramiral Veysel Kösele'nin de aralarında bulunduğu diğer tüm sanıkların da üzerlerine atılı suçlamalar sabit olmadığı gerekçesiyle beraatlerini istedi.
Savcı, sanıklar Korkmaz ve Köten'in evlerinde fiziksel olarak ele geçirilen belgeler nedeniyle TCK 334/1 kapsamında cezalandırılmaları durumunda tutuklu kaldıkları sürenin düşülmesini talep etti.
Ertan, ikinci iddianamede de "kişisel verileri kaydetme" suçundan hukuka uygun delil toplanmadığı, diğer iddialara yönelik objektif ve kesin kanıt bulunmadığı, suçları sabit olmadığı gerekçesiyle sanıkların beraatini istedi.
Savcı, bazı asker sanıklar hakkındaki dosyanın ise "askeri itaatsizlik suçu bulunup bulunmadığı yönünden değerlendirilmesi için" askeri savcılığa gönderilmesini istedi.
Savcı, yakalama kararı bulunan sanık Necdet Kılıç hakkındaki delillerin değerlendirilmesi amacıyla dosyasının ayrılmasını talep etti.
Savcı Ali Ertan, hukuka aykırı işlemlerle ilgili sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunulmasını da istedi.
Mahkeme heyeti, mütalaaya karşı savunmaları almak üzere duruşmaya 14.00'e kadar ara verdi.
"SANIKLARA KURULAN BİR KUMPAS BU"
İzmir'de aralarında muvazzaf askerlerin de olduğu 357 tutuksuz sanık hakkında "askeri gizli bilgi ve belge bulundurma" suçlamasıyla açılan davada savcının, tüm sanıkların "örgüt" suçundan beraatini talep etmesi, sanıklar ve avukatları tarafından memnuniyetle karşılandı.
Duruşma arasında basın mensuplarına konuşan sanık avukatlarından Murat Ergün şunları söyledi:
"Mütalaa kapsamlı bir mütalaa. 400 sayfalık bir mütalaayı burada ayaküstü değerlendirmemiz mümkün değil, çünkü tamamına vakıf değiliz. Orada sonuç kısmı okundu. Okunan kısmıyla değerlendireceğim. Asıl sağlıklı değerlendirme mütalaayı alıp tamamını okuduktan sonra olur. Ama anladığımız kadarıyla beklentileri tamamen karşılamıyor mütalaa. Tabi savcılığın takdiri bu. Çok büyük oranda şeyler söylendi. Suçlamaların özünü teşkil eden çete iddiası, bilgi, belge sızdırma iddiası, casusluk iddiası, kadınlar, ahlaksız ilişkiler iddiasının tamamının gerçek dışı olduğunu savcılık kabul etti. Bunlarla ilgili herkesin beraati istendi. Şuan itibariyle İzmir dosyasının adı, bir kumpas dosyası olarak anılabilir ama sanıklara kurulan bir kumpas dosyası adı olarak anılabilir. Çünkü, savcılıkta iddianamesindeki iddialarının tamamını geri çekti, iddianamede ne diyordu; işte bir suç çetesi var, TSK'dan bilgi, belge sızdırıyor gibi. Bunları hiç birinin gerçek olmadığını bu mütalaada savcılık ifade etti."
"Ama beklentilerin ötesinde farklı olan ne var, şu var; bir takım askeri kişiler ders notları, hazırlık notları, çalışma notları mesai dışında da çalışmak için evlerinde bulundurmuş, çalışıyorlar görevleri icabı, her kamu görevlisinde işiyle ilgili evinde belge bulunabilir. Bu acaba askeri ceza açısından aykırılık teşkil ediyor mu sorusunun yanıtlanması için İzmir savcılığı, askeri savcılık bu konuyu irdelesin diyor. Sadece bu konu açısından ve birkaç sanık açısından bunu söylüyor mütalaa. Davanın özü itibariyle bugün İzmir Casusluk olarak bilinen dava savcılık herkesin beraatini istedi diyebiliriz."
Mahkeme heyeti ile görüştüğünü dile getiren Ergün, "Mahkeme heyeti, çok kısa bir sürede bu esas hakkında mütalaaya karşı savunma tarafının görüşünü alıp bu konuyu burada kapatmak istiyor. Cuma'dan önce bence bir karar verilmez" dedi.
"BU MAHKEME GERÇEK HUKUKU UYGULUYOR"
Davanın iki numaralı sanığı emekli Albay Coşkun Başbuğ, basına yaptığı açıklamada, savcılığın mütalaasında değindiği konuları önceki duruşmalarda dile getirdiklerini ancak daha önceki mahkemenin ifadelerini görmezden geldiğini iddia ederek, kendilerini yeniden yargılayan bu mahkemenin gerçek hukuku uyguladığını söyledi. Mahkeme heyetinin vereceği karar öncesi, savcılığın hakkında beraat talebinde bulunmasından memnuniyet duyduğunu anlatan Başbuğ, yine de mahkemenin kesin kararının beklenmesi gerektiğini vurguladı. Başbuğ, şöyle konuştu: "Savcı, bizim aylardır ettiğimiz feryadı kağıda döktü. Tamamı usulsüz aramalarla elde edilen bulgular, hukuka aykırı, hiçbir delil niteliği taşımıyor ve tamamı da İstanbul'daki mahkemenin de 'dijital terör' diye ifade ettiği delillerden oluşuyor. Bize de söylenecek bir şey kalmadı, söyleyeceğimiz her şeyi söyledik. Muhtemelen akşama doğru da karar çıkacak. Bizim baştan beri hep hayal ettiğimiz ve haykırdığımız beraate inşallah akşamüstü kavuşacağız."
"DAVA, FETULLAHÇI ÖRGÜTÜN KUMPASI"
Deliller ve davanın baştan beri kumpas olduğunu söylediklerini hatırlatan Başbuğ, üretilen sahte delillerin hesabının sorulması gerektiğini dile getirdi. Sahte delillerin Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) kumpası olduğunu başından bu yana anlattıklarına dikkati çeken Başbuğ, "Bugün okunan mütalaa, bu iddiamızın mührü oldu. Elbet bu işi yapanlar, bu sahte delilleri oluşturanlar, usulsüz aramaları yapanlar gün, saat gelecek, yaptığının hesabını verecek" ifadelerini kullandı.
"VİCDANSIZLIKLAR BUGÜN SONA ERİYOR"
Sanık avukatlarından Atilla Ertekin de "Vicdansızlıklar bugün burada sona ermektedir. Savcılık mütalaasına mahkemenin de aynı şekilde katılacağını düşünüyorum çünkü burada artık halkın mahkemesi vardır, vicdanlarını dinleyen insanlar burada bir yargılama yapmıştır" diye konuştu.
DAVANIN GEÇMİŞİ
TMK 10. maddesiyle görevli Savcı Zafer Kılınç'ın "askeri gizli bilgi ve belgeleri ele geçirme, bulundurma" suçlamasıyla 49'u muvazzaf asker 357 sanık hakkında hazırladığı iddianamede, sanıklar hakkında 2 yıl ile müebbet hapis arasında değişen cezalar istenmişti. İddianamede adı geçen 831 mağdurdan, aralarında devlet memuru, asker ve MİT mensubunun da bulunduğu çok sayıda kişinin suç örgütü tarafından fişlendiği iddia edilmişti.
Örgüt lideri olduğu iddiasıyla suçlanan marina işletmecisi Bilgin Özkaynak ile Narin Korkmaz hakkında "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, kişisel verileri kaydetmek, devletin güvenliğine ilişkin belgeleri temin etmek" suçlarından müebbet ve dokuzar yıl, sanıklar arasındaki Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı Koramiral Veysel Kösele hakkında da "suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak, yasaklanan bilgileri temin etmek" suçlamasıyla 2 ila 6 yıl hapis cezası talep edilmişti.
İzmir 12. Ağır Ceza Mahkemesinde 16 Nisan 2013'te görülmeye başlanan davada bugüne kadar 44'ü Bursa 6. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından olmak üzere tutuklu 69 sanık tahliye edilmişti.
Özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasına ilişkin düzenlemenin ardından davanın İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesinde görülmesi kararlaştırılmış, 5'i asker 10 tutuklunun da bu mahkemece tahliye edilmesiyle 357 sanıklı davada tutuklu kalmamıştı. Milli Savunma Bakanlığının 20 Ekim 2014'te görülen duruşmadaki müdahillik talebi, "suçtan zarar görme ihtimali bulunduğu" gerekçesiyle kabul edilmişti.
SÜREÇ TERSİNE DÖNDÜ: POLİSLER TUTUKLANDI, SAVCI VE HAKİM AÇIĞA ALINDI
Daha sonra bu davanın soruşturmasında görev yapan polislere operasyon yapılarak, aralarında İzmir eski İl Emniyet Müdürü Ali Bilkay’ın da bulunduğu 27 kişi tutuklandı. Davada kararın açıklamasına birkaç gün kala (4 gün önce 11 Şubat'ta) Eskişehir'de görevli Soruşturma Savcısı Zafer Kılınç ve dosyada bazı tutuklama kararlarının altına imza atan Hakim Serdar Ergül de HSYK 2. Dairesi tarafından açığa alındı.
İstanbul ve İzmir casusluk davalarıyla ilgili manşetlerimiz
İstanbul ve İzmir'deki casusluk davalarında ilginç benzerlikler
Paralel yapı-03 Kasım (2015) 'İzmir askeri casusluk kumpası' soruşturması manşetlerimiz
(15 Şubat 2016, 15:42)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: