Paralel polislere yönelik en büyük soruşturmalardan biri olan '22 Temmuz Soruşturması' kapsamında aralarında eski emniyet müdürleri Ali Fuat Yılmazer ve Erol Demirhan'ın da bulunduğu 23'ü tutuklu 143 şüpheli hakkında açılan davanın ilk duruşması bugün görüldü. Reddi hakim taleplerini reddeden mahkeme, 23 tutuklu sanığın tutukluluk halinin devamına karar verdi. Duruşma 19 Nisan'a ertelendi.
15.02.2016 10:34 Paralel polislere yönelik en büyük soruşturmalardan biri olan '22 Temmuz Soruşturması' kapsamında aralarında eski emniyet müdürleri Ali Fuat Yılmazer ve Erol Demirhan'ın da bulunduğu 23'ü tutuklu 143 şüpheli hakkında açılan davanın ilk duruşması başladı. İstanbul Adalet Sarayı'nda bulunan 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada aralarında eski Emniyet Müdürleri Erol Demirhan ve Ali Fuat Yılmazer'in de bulunduğu 23 tutuklu sanık ile 5'i başka suçtan tutuklu toplam 100 tutuksuz sanık hazır bulundu. Duruşmaya aralarında sanatçı Fulden Uras ve Gazeteci Latif Erdoğan'ın da bulunduğu davanın bazı "müştekileri" katıldı.
Mahkeme Başkanı Ahmet Civelek iddianamenin kabul kararını okudu.
Kimlik tespiti yapıldığı sırada oturduğu yerden bağıran tutuklu sanık Ali Fuat Yılmazer, sanıklara hitaben "Açık adres vermeyin. Sizler yıllarca terörle mücadele ettiniz. Kime güveniyorsunuz. Görmüyor musunuz burada söyledikleriniz medyada yayınlanıyor?" dedi Mahkeme Başkanı Civelek müdahale etmeyin" diyerek Yılmazer'i uyardı. Yılmazer de "Sizin müdahale etmeniz lazım, bu arkadaşlar yıllarca terörle mücadele etti" diye konuştu. Mahkeme Başkanı Civelek de "Sanık 'vermiyorum der' zorla adres yazdıracak değiliz" diye cevap verdi. Tekrar söz alan Yılmazer "Bu ülkenin birlik ve beraberliğini düşünmüyor musunuz? Sayfa sayfa yayınlanıyor" ifadelerini kullandı.
Duruşma sanıkların kimlik tespitiyle devam etti.
REDDİ HAKİM TALEP EDİLDİ
Kimlik tespitlerinin tamamlanmasının ardından, sanık avukatlarının taleplerine geçildi. Duruşmada söz alan sanık avukatları mahkeme üyelerinin ayrı ayrı reddini talep ettiler. Eski emniyet müdürü Ali Fuat Yılmazer’in avukatı Hüseyin Ataol, müvekkillerinin hukuksuz dinleme yapmakla suçlandığını hatırlatarak, müvekkillerinin tutuklanmasına neden olan bu dinlemelerden birinde mahkeme başkanı Ahmet Civelek’in imzası bulunduğunu açıkladı. Avukat Ataol, herkesin yargı kararına uymak zorunda olduğunu ve isnat edilen dinlemelerin mahkeme kararıyla yapıldığını hatırlatarak “Bir polis çıkıyor sizin imzanız bulunan dinlemenin hukuksuz olduğunu söylüyor. Müvekkilime dava açılıyor ve cezalandırılması isteniyor. Bu tüm hukuk camiasına ve şahsınıza hakarettir. Bu anlattıklarım dizi senaryosu değil. Siz bu davanın tarafısınız. Eğer kandırıldığınızı düşünüyorsanız mağdur müşteki olmalısınız, bilerek yaptığınızı söylüyorsanız o zaman da sanık olmanız gerekiyor. Bu nedenle kendiliğinizden çekilmenizi talep ediyoruz. Aksi durumda reddi hakim talebinde bulunuyorum” diye konuştu.
Duruşmada daha sonra söz alan sanık avukatları reddi hakim ve tahliye talebinde bulundular. Taleplere ilişkin görüşü sorulan duruşma savcısı, reddi hakim ve tahliye taleplerinin reddedilmesini istedi.
REDDİ HAKİM TALEPLERİ REDDEDİLDİ
Ara kararını açıklayan mahkeme, sanık avukatlarının, heyetin davadan çekilmesi ve reddi hakim taleplerinin reddine hükmetti. Mahkeme heyeti reddi hakim taleplerinin değerlendirilmesi için yasa gereği taleplerinin bir üst mahkeme olan İstanbul 14’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesini kararlaştırdı.
Mahkeme heyeti tutuklu sanıklara “darbeye teşebbüs, silahlı terör örgütü kurma veya yönetme, silahlı terör örgütüne üye olma, devletin gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme” suçlamalarının yöneltildiğini hatırlatarak, taliye taleplerini reddetti.
Duruşma 19 Nisan tarihine ertelendi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin bakacağı dava, İstanbul Adalet Sarayı’nda bulunan büyük salonda görülecek. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan 721 sayfalık iddianamede siyaset, iş, medya ve spor dünyasından tanınmış isimlerin de bulunduğu 57 kişi “mağdur”, 209 kişi de “müşteki” sıfatıyla yer alıyor. İddianamede, Ali Fuat Yılmazer hakkında “Resmi belgede sahtecilik”, “İftira”, “Görevi kötüye kullanma”, “Haberleşmenin gizliliğini ihlal”, “Kanunların belirlediği sürelerin geçmiş olmasına karşın verileri yok etmeme” gibi suçlardan 616 yıldan bin 924 yıla kadar hapis cezası isteniyor.
PARALEL DEVLET YAPILANMASI İDDİANAMESİ
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan 721 sayfalık iddianamenin ilk sayfasında "Paralel Devlet Yapılanması İddianamesi" yazması dikkat çekiyor.
SORUŞTURMA NASIL BAŞLADI?
İçişleri Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı'nca İstanbul, Tekirdağ ve Edirne İl Emniyet Müdürlükleri bünyesinde bulunan İstihbarat Şube Müdürlükleri'nde telekomünikasyon yoluyla yapılan önleyici istihbarat faaliyetleriyle ilgili olarak iletişimin tespit edilmesi, dinlenmesi, kayda alınması ve sinyal bilgilerinin değerlendirilmesinde usulsüzlükler tespit edildiği ve konusu suç teşkil eden eylemler hakkında tevdi raporları tanzim edilip gönderilmesi üzerine soruşturma başlatıldığı anlatıldı. Şüphelilerin, 2008 yılından 2013 yılına kadar kesintisiz bir biçimde bu eylemlerini sürdürdükleri ve yasadışı örgütlenme oluşturdukları ifade edildi. İddianamede, şüphelilerin kamuoyunda tanınan belirli ekonomik güce sahip kişileri, basın ve siyaset alanında belirli konumu olan devlet bürokrasisi içerisinde yer alan kişileri, belirli dini toplulukların ileri gelenleri hakkında terör ve organize suç örgütleriyle ilişkilendirerek, bu kişilere ait bilgileri bildikleri halde kişinin gerçek kimliklerini gizlemek veya eksik ya da yanlış bilgi vererek, içeriği itibariyle sahte oluşturulmuş belgelerle temin edilen dinleme kararlarını uygulamaya koyarak, özel hayatın gizliliğini ihlal ettikleri belirtildi.
"MÜŞTEKİ VE MAĞDURLAR ÖZELLİKLE SEÇİLİP DİNLENDİ"
İddianamede, mağdur ve müştekilerin özenle seçildikleri, haklarında önleme dinlemesi talebinde bulunulmasını gerektirecek herhangi bir örgüt ve suçla bağlantılarının bulunmadığı, hiçbirinin önleme dinlemesine konu suç faaliyetine dair önceye ait sabıkalılığı ya da kaydı bulunmadığı, İstihbarat Daire Başkanlığı sisteminde bağlantılı gösterildikleri suç veya örgüt irtibatlarına dair bir kayıt bulunmadığına dikkat çekildi. Mağdurlar ve müştekiler hakkında uygulanan önleme dinlemesi tedbirini gizlemek için, kimi zaman evrakta herhangi bir isim belirtilmediği, çoğu zaman da evrakta başka başka isimlerin yer aldığı, bilgi notlarının çoğunun düzenleyeni belli olmayan, genel ve soyut bilgiler içeren, tarihsiz, imzasız, bilgisayar çıktılarından ibaret olduğu vurgulandı.
İddianamede, şüphelilerin "Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, Anayasa düzenine ve genel güvenliğe dair önleyici ve koruyucu tedbirleri almak, emniyet ve asayişi sağlamak amacı ve görevinin yerine getirilmesini sağlamak" için mağdurlar ve müştekiler hakkında önleme dinlemesi tedbiri talebinde bulundukları, bunun hiçbir gerçekliğinin bulunmadığı ifade edildi. Emniyet görevlisi olan şüphelilerin nihai hedeflerinin anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar olması nedeniyle, Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu gereğince haklarında soruşturma izni talebinde bulunulmadan savcılıkça doğrudan soruşturma yürütüldüğü anlatıldı.
ÖRGÜTÜN AMACI: DEVLETİN TÜM ANAYASAL KURUMLARINI ELE GEÇİRMEK
İddianamede, "Fetullahçı Terör Örgütü" başlıklı bölümde, Fetullah Gülen'in hayatına ayrıntılı olarak yer verildi. 1990 yılından sonra 160 ülkede yapının faaliyet gösterdiği anlatılan iddianamede, örgütün amacının ise "Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin tüm anayasal kuramlarını ele geçirmek, aynı zamanda uluslararası düzeyde büyük ve etkili siyasi ekonomik güç haline gelmek" olduğu öne sürüldü.
"DÜNYA ÇAPINDA BİR İSTİHBARAT ÖRGÜTÜ HALİNE GELDİ
İddianamede, örgütün elinde bulundurduğu şirketler, okullar, dernekler, vakıflar, banka sayısı ve büyüklüğü, ulaştığı mali güç ve topladığı para gözönüne alındığında, dünya çapında bir istihbarat örgütü haline geldiği öne sürüldü.
"DÜNYA MÜSLÜMANLARININ RUHANİ LİDERLİĞİNE SOYUNDU"
Örgüt liderinin (Fetullah Gülen) kendisini "dünya imamı" olarak gördüğü, dünya müslümanlarının ruhani liderliğine soyunduğu öne sürülen iddianamede, "Hristiyan aleminin ruhani lideri olan Papa ile siyasi birliktelik oluşturup, Müslümanlarca kutsal sayılan yerlerin idaresinin dahi üç dinin temsilcisine verilmesi gibi BM'ye önerge verebilecek seviyede dünya çapında dini ve siyasi argümanlar organize etmek suretiyle, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne karşı paralel yapılanma teşkil ettirdikleri, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin temel siyasetlerine aykırı siyaset geliştirip uygulamaya koymaya çalıştıkları gözönüne alındığında, paralel devlet yapılanmasının gücü ve boyutları daha iyi anlaşılacaktır" denildi.
TÜM SANIKLARIN DARBEYE TEŞEBBÜSTEN AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET HAPSİ İSTENİYOR...
İddianamede, soruşturma kapsamında tutuklu bulunan eski emniyet müdürleri Erol Demirhan ve Ali Fuat Yılmazer'in de aralarında olduğu tüm sanıklar hakkında "cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep ediliyor.
Ali Fuat Yılmazer, Erol Demirhan, Özgür Nikbay, Halil Hilal Seyfi, Serdar Güldalı ve Mehmet Yılmaz hakkında ayrıca, "Silahlı örgüt kurmak ve yönetmek" suçlarından 15'er yıla kadar hapis cezası talep edilen iddianamede, diğer 137 şüphelinin de "Silahlı örgüte üye olmak" suçundan 10'ar yıla kadar hapis cezasına çarptırılması isteniyor.
ALİ FUAT YILMAZER'İN BİN 924 YILA KADAR HAPSİ İSTENİYOR
İddianamede, Ali Fuat Yılmazer hakkında 56 müştekiye yönelik eyleminden dolayı, "Resmi belgede sahtecilik", "İftira", "Görevi kötüye kullanma", "Haberleşmenin gizliliğini ihlal", "Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması", "Özel hayatın gizliliğini ihlal", "Kişisel verilerin kaydedilmesi", "Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme", "Kanunların belirlediği sürelerin geçmiş olmasına karşın verileri yok etmeme" suçlarından 616 yıldan bin 924 yıla kadar hapis cezası isteniyor.
EROL DEMİRHAN'IN 5 BİN 735 YILA KADAR HAPİS TALEP EDİLİYOR
İddianamede, Erol Demirhan'ın ise aynı suçlardan, 175 müştekiye yönelik eyleminden dolayı bin 743 yıldan 5 bin 735 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılması istendi. İddianamede, diğer 141 şüpheli hakkında ise benzer suçlardan 35 yıldan 878 yıla kadar değişen oranlarda hapis cezası talep edildi.
Paralel yapı-22 Temmuz (2014) 'Yasadışı dinleme ve 25 Aralık/Selam kumpasları' manşetlerimiz
(15 Şubat 2016, 10:34), son güncel.: (15 Şubat 2016, 15:35)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: