Fethullah Gülen son dönemlerde sık sık ABD gazetelerinde demeçleriyle yer alıyor. Son olarak New York Times'te geçtiğimiz günlerde yayınlanan görüşleri tartışma konusu oldu. Türkiye'ye yönelik şikayetlerden ibaret olan açıklamaları Türkiye kamoyunda ise giderek genişleyen ölçüde tepki görüyor. ABD'ye yıllar önce yerleşmesi ve geçen yıllarda yaptıkları ve söyledikleri ile Türkiye kamuoyunda bir ABD ve İsrail ajanı olarak değerlendirilen Gülen'e bir tepki de Başbakan Davutoğlu'nun danışmanı ve Star yazarı Taha Özhan'dan geldi. Özhan, Gülen'in New York Times'teki yazısını 'Türkiye'nin batıya bir ihbarı' ve ihbar sahibinin de ülkesini ihbar eden bir 'yerli muhbir' olduğunu dile getirdi.
07.02.2015 21:12 Fethullah Gülen son dönemlerde sık sık ABD gazetelerinde demeçleriyle yer alıyor. Son olarak New York Times'ta geçtiğimiz günlerde yayınlanan görüşleri tartışma konusu oldu. Türkiye'ye yönelik şikayetlerden ibaret olan açıklamaları Türkiye kamuoyunda ise giderek genişleyen ölçüde tepki görüyor. ABD'ye yıllar önce yerleşmesi ve geçen yıllarda yaptıkları ve söyledikleri ile Türkiye kamuoyunda bir ABD ve İsrail ajanı olarak değerlendirilen Gülen'e bir tepki de Başbakan Davutoğlu'nun danışmanı ve Star yazarı Taha Özhan'dan geldi. Özhan, Gülen'in New York Times'taki yazısını 'Türkiye'nin batıya bir ihbarı' ve ihbar sahibinin de ülkesini ihbar eden bir 'yerli muhbir' olduğunu dile getirdi.
İşte Özhan'ın o yazısı:
New York Times’a düşmek
Gülen Grubu’nun henüz darbe çılgınlığına bulaşmadığı ve dershane tartışmalarıyla başlattığı krizin ilk günlerinde, sahip oldukları ‘küresel lobi makinasının’ hızla ‘Türkiye’nin bütün tezahürleriyle karşı karşıya’ geleceğini yazma ihtiyacı hissetmiştik. Öyle de oldu. AK Parti eleştirileriyle başlattıkları süreç, önce Erdoğan düşmanlığına, ardından da ‘Türkiye karşıtlığına’ dönüştü. Gülen Grubu’nun ‘siyasal teolojisine’ dair fikri olanlar için, yaşanan serencamda tuhaf olan hiçbir durum bulunmamaktadır. Fetullah Gülen’in New York Times’a yazdığı yazı, yaşanan hazin sonun tasdik edilmesinden başka bir anlam da taşımıyor.
Yazının içeriğine bakılırsa Gülen’in, şikâyeti aşan, ciddiye alınacak bir konu başlığını ele almadığını görüyoruz. Sinyal vermesi gereken yerlere sinyal, selam vermesi gereken yerlere ise “deve kuşu misali” selamlar verilmiş. İslam’ı, İslam dünyasını, Müslümanları, Türkiye’yi ya da dünya gündemini meşgul eden bir krize de değinilmiş değil. Hâsılı kelam yazıyı okuduğunuzda bir ‘ihbarname’ ile karşılaşıyorsunuz.
Mezkûr ihbarnamenin içeriğine bakıldığında ve muhatap kitlesi düşünüldüğünde de orijinal bir durum görmüyorsunuz. Çünkü senelerdir İngilizce konuşan dünyada, AK Parti iktidara geldiğinde açık bir şekilde başlayan kampanyanın bir benzerinin güncelleşmiş versiyonu ortaya çıkmış durumda. Eğer bir orijinallik olarak kabul edilecekse, yeni olan tek şey, ihbarnamenin sahibinin ‘yerli muhbir’ olmasıdır. Lakin müellifinin New York Times’ın çıktığı ülkede yaşıyor olması, yerli sıfatını en azından meşkûk hale getirdiğinden, elde kalan tek şey ‘muhbirlikten’ ibarettir.
Gülen Grubu’nun bidayetinden beri güç ve iktidarla kurduğu ilişkinin nihai belgesine dönüşen ihbarnamenin mimarisine ve anlam dünyasına bakıldığında, bir istikrardan bile bahsedebiliriz. Zira 12 Eylül’de ‘ümidimizin tükendiği yerde, Hızır gibi imdadımıza yetişen Mehmetçiğe bir kere daha selam duruyoruz’ düzeyi, şimdilerde yolculuğuna New York Times’la devam etmektedir.
Kuvvetle muhtemel, ‘Hızır’ ilanına cevap verenler de olacaktır. Hatta uzunca zaman önce yapılmış zımni bir akdin tazelenmesi ve aleni hale gelmesinden ibaret olan ihbarname, cevaptan emin olunmasından dolayı kaleme alınmıştır. Bu zaviyeden bakınca, aslında New York Times’a yazılmış bir yazı da bulunmamaktadır. Olan, New York Times’a düşmekten ibarettir.
Gelinen noktada, İslam dünyasının ‘Tenzin Gyatso kontejanı’ndan New York Times’da arz-ı endam etmek, ortaya ilginç bir Dalay Lama çıkarır mı bilinmez. Lakin aynı gazetenin kürsüsünü, daha yakın zamanda binlerce insanın kıyımına rağmen kullan(a)mamış İhvan’dan Suriye’deki muhalefete kadar zulüm altındakileri düşününce; Gyatso ile köşe refikliğini Gülen’in kaptığını söyleyebiliriz.
Hâlihazırda Gülen Grubu, Amerikan Kongresinden mebzul miktarda isme Türkiye’yi yarı-tehdit tadında uyaran mektubu da çıkarmış olmanın verdiği özgüvenle, Ermeni ve Yahudi lobilerinden sonra, kongre onaylı bir lobi örgütü vasfını da kazanmış oldu. Yıllarca en lümpen milliyetçi söylemi kullanıp, sonra da Washington’da, lobi mahallesinde kötü yola düşmenin trajedisi geri dönüşü çok zor bir yola girdiklerini gösteriyor.
Bundan sonrası, Gülen Grubu için oldukça kolay bir yola girdiklerini gösterir nitelikte. Lobi piyasasında, “Turkish-American” müseccel markalarıyla, ilk anda kağıtlarının hızla yükseleceğinden emin olabilirler. İlk kez Türkiye içerisinden ve terör listelerine de takılmayan bir unsura farklı başkentlerde ciddi yatırım yapanlar çıkacaktır. Uzun yıllardır altyapısını oluşturdukları networkun içerisinde, Türkiye’ye dair aidiyet yükünden kurtulmanın verdiği rahatlık ve umursamazlıkla, nerede duracaklarını hem bilmedikleri hem de artık iradesine de sahip olmadıkları bir maceraya girmiş oldular. Bundan sonra çok daha sık bir şekilde, Türkiye ile başka başkentler üzerinden açıkça konuştuklarına şahitlik edeceğiz. (Taha Özhan / Star)
(07 Şubat 2015, 21:12)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: