Yargıtay 9. Ceza Dairesi, eski emniyet müdürü Hanefi Avcı'ya verilen hapis cezasını onadı. Bu kararın, dairelerde paralel etkinliği kırmak üzere yeni yapılanmaya gitmenin hemen öncesinde alınması manidar bulundu.
26.12.2014 22:29 Yargıtay 9. Ceza Dairesi, Devrimci Karargah Örgütü Davası'nda, sanıklardan eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı'ya "Yasadışı silahlı Devrimci Karargah terör örgütü ve mensuplarına yardım etmek" suçundan verilen 5 yıl 7 ay 15 gün hapis cezasını onadı. Avcı'ya "Ruhsatsız vahim nitelikte tam otomatik ve yarı otomatik silah bulundurup taşımak" suçundan verilen 5 yıl hapis cezası ise düzeltilerek onandı.
ZAMANLAMA TESADÜF MÜ?
Bu kararın, dairelerde paralel etkinliği kırmak üzere yeni yapılanmaya gitmenin hemen öncesinde alınması manidar bulundu. Geçtiğimiz günlerde Yargıtay'a HSYK tarafından 144 yeni üye seçilmiş ve yeni daireler oluşturulmuştu. Önümüzdeki günlerde Yargıtay başkanlar Kurulu'nun yeniden seçimle teşekkülü ve ardından dairelere dosya dağılımının yapılması planlanıyordu. Ancak bu gerçekleşmeden hemen önce Hanefi Avcı kararı geldi. Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nde cemaatin etkin olduğu uzun süredir konuşuluyordu. Yargıtay 9. Ceza Dairesi, Avcı'ya verilen yasa dışı "Devrimci Karargah örgütüne yardım" ve "Ruhsatsız vahim nitelikte silah bulundurma" suçundan toplam 9 yıl 9 ay 15 gün hapis cezasını onamıştı.
HANEFİ AVCI'DAN YARGITAY'IN KARARINA İLK YORUM
Devrimci Karargah davası sanığı eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, "Bekliyordum" dediği Yargıtay'ın kendisi hakkındaki kararını ilk kez yorumladı. Devrimci Karargah davası sanığı eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, Habertürk TV'te canlı yayında Gazete Habertürk yazarı Ruşen Çakır'ın sorularını yanıtladı.
"SUSTURULMAK İÇİN İÇERİ GÖNDERİLDİM"
Avcı, Yargıtay'ın kararına ilişkin "Yargıtay'daki ceza benim için sürpriz değildi. Beklediğim bir karardı. Zannederim biraz susturulmak için alelacele içeri gönderildim." dedi. "Adalet beni yine yanıltmadı" diyen Avcı şöyle devam etti:
“Talimatla verilen karar açıklandı. Onun için sürpriz olmadı. Aslında kararın bu şekilde çıkması belki kötü gibi gözükse de toplumun bu Cemaat denen yapıyı anlaması için iyi bile oldu. Kendisi için adalet isteyenlerin, kendilerinden olmayan herkes için adaletsizliği mübah gördükleri bu kararla birlikte tescillenmiştir. Artık bu yapının samimiyeti konusunda daha net bir fikre sahip olacaktır.
Bu heyetten böyle bir karar bekliyordum. Yargıtay 9’uncu Ceza Dairesi’nin Balyoz ve Askeri Casusluk davaları ile ilgili verdiği kararlar ve bu kararlara yönelik sıkıntılar ortada. Bu mahkemenin üyeleri arasında Cemaat mensupları olduğuna dair yayınlar, gazetelerde ve internet sitelerinde haber olarak yer aldı. Biz de Yargıtay’da kendilerinin tarafsızlığından şüpheli olduğumuzu beyan ederek bu davadan çekilmelerini talep ettik. Ancak bu talebimizi kabul etmediler. Anayasa Mahkemesi Başkanı bile Yargıtay’ı bir grubun ele geçirdiğine dair beyanatlar verdi. Bu mahkemenin sicili ile ilgili önemli ipuçları herkesin malumu.”
Avcı'nın açıklamalarından satır başları:
HANEFİ AVCI HAPSE NASIL GİRDİ?
Zannederim biraz susturmak için alelacele bir komployla içeri gönderildik. Benim başıma gelen her şey kitaptan geldi, son kısımda örgütten bahsediliyor. Oda TV davası da kitabımdan ötürü açıldı. 2 ay içinde 400 bini aşkın satış vardı, sonra bıçak gibi satışlar kesildi. İnsanlar kitabı almaktan korktu.
Olayı sadece iktidar-cemaat meselesi olarak görmemek lazım. Belli bir aydın kesim de kitabı beğenmedi, "abartıyorsun" dendi. Kitapta abartı yok hatta kitabın eksik olduğu kanaatindeyim. Cemaatin 2010 oylamasından sonra aldığı güçle sınırsızca yaptığı şeyler var.
"BİR AN ÖNCE SUSTURULMAM GEREKİYORDU"
Benim hayatım sol örgütlerle mücadeleyle geçti. Cemaatin acelesi vardı, bir an önce susturulmam gerekiyordu. Bir kişi hariç benimle birlikte yargılanan insanları tanımıyorum. Yargıtay'daki ceza benim için sürpriz değildi. Cemaat yargıyı ele geçirdi, her başta alkışladı.
Cemaat kendine göre suçlu ilan ediyor, bunu hayata geçirmek için yukarıdan talimat veriliyor. Yargıya hükümetin müdahalesi çok kolay değil. İktidarın müdahalesi suni olur, yargının kendisinin müdahale etmesi lazım. Kitabım sadece cemaati değil, onla birlikte cemaate imkan veren hükümeti de eleştiriyordu.
Kitabımda anlattığım olayların bir kısmını müfettişler tahkik etmeye kalktılar, hiçbiri görevini yapmadı. Türkiye'de devletin kendi içinde enformasyonu yoktur.
HÜKÜMETE DANIŞMANLIK YAPTIĞI İDDİASI
Avcı, hükümete danışmanlık yaptığı yönündeki iddiaları da yalanladı, "hiçbiri doğru değil" dedi.
YARGITAY'IN KARARI
En az 4-5 yıl daha yatmam gerekir. Şu anda karara karşı bizim müracaat edebileceğimiz bazı kanun yolları var. Devlete değil akla, vicdana güveniyorum. Mahkemeler yorum yaparak hukukun önünü açtı.
Cemaatin özel bir kasıtla beni tuttuğu açık. Bana ceza vermek için bahane arandı. Örgüt mensubu statüsünde olduğumuz için daha dar irtibat imkanımız oldu.
Ölçüsüzlük ve sınırsızlık vardı, o gün için hukuk yoktu. Fikrin namusu olan çok insanlar vardı. Kitap yayınlandığı zaman belli medya uzak durdu. Cemaat denilen olgu sadece iktidarın karşısında bir güç değildir.
Devlet kendi görevini kendisi yapması gerekir, teslim ederseniz olacağı budur. Cemaatle herhangi bir temasım olmadı.
Cemaat mensubu kendi dünyasında yaşadığı sürece varlığından rahatsız olmam. Cemaat siyasi aktör olarak ortaya çıktığı için hükümetle karşı karşıyalar.
KASET ONLARIN İŞİ
Rahmetli Kaşif Kozinoğlu (MİT Dış Operasyonlar Dairesi başkanı) 3 satırlık bir yazı yüzünden tutuklandı. O yazı Oda TV'de bulunduğu iddia edilen bir belgedeydi. O belgede "Kozinoğlu'dan gelen bilgileri değerlendirin" şeklinde bir ifade vardı! Kozinoğlu, bu yazı yüzünden tutuklandı.
Cemaat beni 4 ayrı örgüt üyesi yaptı. Sahte belgelerle başıma gelmeyen kalmadı. Hrant Dink'i 2, Susurluk'u 3 tane müfettiş inceledi. Benim için tam 14 müfettiş görevlendirildi.
Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'a, Aziz Yıldırım'a, Ergenekon ve Balyoz'da tutuklanan birçok subaya kumpas kuruldu. Tahşiyeciler de bu kumpaslardan biriydi. Bunlar dışında tanınmayan binlerce insan kumpasa kurban gitti. n Deniz Baykal ve MHP'ye yapılan kaset olayları cemaatin işi. Bundan adım kadar eminim. MHP'lilerin kasetlerini direkt Özel Yetkili Mahkemeler'e yönlendirerek üzerini kapattılar. Diledikleri davaları ÖYM'lere sevkederek korku oluşturdular. Cemaat her olayı insanları hapse atmak için kullandı. Bunlara Muhsin Yazıcıoğlu ve Özal'ın ölümü de dahil. "Seni Özal davasında bulaştırırım" tehditleriyle insanlara tuzak kurdular. Ayrıca cemaat yargıyı ele geçirdi. Sahte deliller uydurup insanları içeri attı.
17-25 Aralık operasyonları, hükümeti bertaraf etmek için yapıldı. Ben cemaatin sahtekarlıklarını biliyorum. Bu sahtekarlıkları ayıklamadan kimseyi suçlayamam. Türkiye'de binlerce kişi dinlendi.
Operasyonlar öncesi kamuoyu hazırlanıyordu. Cemaat bunu çok organize bir biçimde yürütüyordu. Cemaatin yaptığı suçların daha yüzde 10'u ortaya çıkmadı! Halen yavaş kalındığını, suçların ortaya çıkarılmadığını düşünüyorum.
Cemaat denilen olgu, sadece iktidarın değil, tüm devletin halkın karşısındadır. Hiçbir iktidar böyle bir oluşumu kabul etmez. Yönetimdeki insanlara yalan ve yanlış bilgi gönderirseniz onları yanlış yönlendirirseniz onların suçu ne olur.
Ben cezaevinden inanılmaz şeyler öğrenerek çıktım. İkinci kitabım da Haliç'teki Simonlar'ın devamı olacak. Cezaevi sürecinde yaşadıklarım, elde ettiğim yeni bilgileri, bunları yazacağım.
Mehmet Baransu'nun hakkımdaki kitabı iftira ve sahtekarlıkla doludur. Cemaatin yardımıyla yazıldığı da açıktır.
-Vicdan kanatan kanaat-
Öte yandan Yargıtay 9'uncu Ceza Dairesi, Hanefi Avcı'nın mahkumiyetini de onadığı "Devrimci Karargah Davası" kararında bir dizi tartışmalı yorum yaptı. Buna göre, delil olmadığı için vicdani kanıya göre verilen mahkumiyet kararında isabetsizlik görülmedi. Avcı'nın diğer sanığa, hakkında telefon dinleme kararı olup olmadığını araştırırken, "seni dinleyenler cemaatin adamları" demesi örgüte yardım olarak değerlendirildi. TCK'da "terör örgütüne yardım" suçu sadece "silah yardımı" olarak tanımlanırken, Yargıtay "örgüt mensuplarını araştırmak da yardımdır" dedi. Yargıtay, terör örgütüne yardımın, örgüte ulaşmasının şart olmadığını belirtti.
ADALET BAKANI: ZAMANLAMA MANİDAR
Yargıtay'ın Hanefi Avcı'ya verilen hapis cezasını onamasını değerlendiren Adalet Bakanı Bozdağ, kararın zamanlamasına dikkat çekti. Adalet Bakanı Bozdağ, Yargıtay'ın Hanefi Avcı'nın hapis cezasını onamasına yönelik kararını değerlendirirken, "Yargıtay'da seçimler yapılırken alınan bu kararı manidar buluyorum" ifadesini kullandı.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Yargıtay'ın eski emniyet müdürü Hanefi Avcı'ya verilen hapis cezasını onama kararını değerlendirdi.
Kararın Yargıtay'daki seçim döneminde verilmesine dikkat çeken Bozdağ kararı "manidar" bulduğunu ifade etti.
Bozdağ konuyla ilgili şu ifadeleri kullandı:
"Arzumuz Yargıtay'ın yanlış anlaşılmalara yol açacak tartışmalar içinde hiçbir zaman olmamasıdır. Yargıtay'ın onadığı bir karar, hak yerini buldu şeklinde değerlendirilmesi ancak Yargıtay'da bir değişim olurken 'değişimden önce karar verildi' gibi bir değerlendirilme olmamalıdır.
Ancak kararı ben de manidar buluyorum. Yargıtay'da şu anda seçimler yapılıyor. Daire başkanları seçildi. Birinci başkanlık kurulunun seçimi yapılacak daha sonra başkanlık kurulu yasa gereği yargıtay'ın daireleri arasında iş bölümü ve üye dağılımı konusunu karara başlayacak.
Böylesi bir yasal sürecin arefesinde karar verilmesini ben de herkes gibi ünlem işaretiyle karşılıyorum."
(26 Aralık 2014, 22:29)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: