Birinci Ergenekon davasına 220. duruşmayla devam ediliyor. Duruşma, gizli tanık ´Dilovası´na mahkeme heyetinin, savcıların ve sanıkların soru yöneltmesiyle devam ediyor.
17.04.2012 13:47 Birinci Ergenekon davasının 220. duruşması başladı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi´ndeki salonda yapılan duruşmaya, emekli Tuğgeneral Veli Küçük ve emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin´in de aralarında bulunduğu 17 tutuklu sanık katıldı. Duruşmaya tutuklu sanıklardan Sedat Peker´in de aralarında bulunduğu 8 tutuklu sanık ile men cezası verilen İşçi Partisi (İP) Genel Başkanı Doğu Perinçek, Semih Tufan Gülaltay, Bedirhan Şinal, İsmail Sağır, Erhan Timuroğlu ve Özkan Kurt katılmadı.
Duruşmada, sesi ve görüntüsü salona bozuk bir şekilde yansıtılan gizli tanık ´Dilovası´ savcı Mehmet Ali Pekgüzel´in kendisine yönelttiği soruları yanıtladı. Gizli tanık, yasa dışı DHKP-C´nin ölen elebaşısı Dursun Karataş ve Bedri Yağan´ın 1989 yılında Bayrampaşa Cezaevi´nden firar etme süreçlerini anlattı. Gizli tanık, 12 Eylül döneminde ve ardından Karataş ile birlikte aynı cezaevinde kaldığını ifade ederek, daha önce 2 tünel kazma işleminin başarısız olması sonucu, firar için başka alanlara yönelindiğini kaydetti. Kendisiyle birlikte 4 kişinin, bir müdahale olduğunda engellemek için güvenlik olarak firar çalışmasında görev yaptıklarını ifade eden gizli tanık, firardan 2-3 ay kadar önce cezaevine jandarma komutanlığında görevli bir binbaşının gelerek, Karataş ile baş başa görüşmeler yaptığını ileri sürdü.
-´Binbaşının firardaki rolü´-
Binbaşının görüşmeye başlamasının ardından dış kapıda bekleyen askerlerin içeride beklemeye başladığını belirten gizli tanık ´Dilovası´, şunları kaydetti:
´Binbaşı haftada bir kaç kere gelmeye başladı. Biz, örgüt olarak bundan rahatız oluyorduk ama aklıma başka şeyler geliyordu. Sonuçta örgütsel faaliyet kurmaktı, herkesle kurulabilirdi. Firar için hazırlık yapıldı. Ziyaret yerinin demirleri kesildi. Firar olacağı gün binbaşı alışık olmadığımız bir şekilde sabah erken saatte geldi. Yarım saat kalıp gitti. saat 10.00 gibi ziyaret başlıyordu. ´Kaçış olacağı´ söylendi. Güvenlik olarak beklemeye başladık. Üzerimizde kesici, delici aletler vardı. Dursun Karataş ve Bedri Yağan öbür tarafa geçtiğinde onları alıp götürecek örgüt mensupları yoktu. Ziyarete gelen az sayıda anne ve baba vardı. Onların bunu yapabilme özelliği yoktu. Cezaevindeki bu firarda bu binbaşının çok büyük bir katkısı olduğunu düşünüyorum.´
Gizli tanık ´Dilovası´, tutuklu sanıklardan Veli Küçük´ün, Dursun Karataş ve örgütün Karadeniz sorumlusu Hüseyin Özarslan ile bir ilişkinin olduğuna tanık olmadığını belirterek, ancak cezaevinden kaçışta jandarma binbaşısının rolünün olması nedeniyle böyle bir ilişkiye şaşırmayacağını söyledi.
Gizli tanık, Karataş´ın cezaevinden askeri ambulansla kaçırılıp örgüt üyelerine teslim edildiğini de kaçırmada rol alan örgüt elemanlarından duyduğunu anlattı.
-Dilovası kooperatifi-
Dilovası Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifi´nde çalıştığını söyleyen gizli tanık ´Dilovası´, savcı Pekgüzel´in soruları üzerine Veli Küçük ile kooperatif arasındaki iddia edilen ilişkiyi tekrar anlattı.
Pekgüzel, ´Veli Küçük´ün, Dilovası Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifi´nin kazancından pay aldığını söylediniz. Bu payı nasıl, ne kadar ve kimden aldığı konularını açıklar mısınız?´ sorusuna gizli tanık, Küçük´ün bu kooperatife ortak olmadığını kaydetti.
Gizli tanık ´Dilovası´, kooperatifin taşımacılık ve nakliye hizmetlerinin yasal ve maliyeye kayıtlı hizmetler olduğunu, Küçük´ün de bu hizmetlerden elde edilen kazançtan pay aldığını savundu. Küçük´ün aldığı pay miktarı konusunda net bilgiye sahip olmadığını belirten gizli tanık, ´Taşıma işlemini bizim kooperatif yaptığı için geliri yüksekti. Ancak miktar öyle küçük bir şey değildi. Yüksek miktarlarda para alıyordu´ dedi. Küçük´ün, parayı kooperatifin yöneticilerinden Emin Alkılıç aracılığıyla aldığını belirten gizli tanık, Alkılıç´ın silah kaçakçılığı da yaptığını iddia etti.
Duruşma, gizli tanığın soruları yanıtlamasıyla devam ediyor.
-Ergenekon sanığının kitapları, duruşmada sorun oldu-
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen Ergenekon ana davasının öğleden sonraki oturumunda da gizli tanık Dilovası, savcı Mehmet Ali Pekgüzel´in sorularına cevap verdi. Pekgüzel´in sorularını tamamlamasının ardından da sanıklar gizli tanığa bazı sorular yöneltti.
Savcı Pekgüzel, Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese´den söz alarak sanık avukatlarından Zeynep Küçük´ün, önce sanıklardan Hikmet Çiçek ve Zekeriya Öztürk ile konuştuğunu söyledi. Avukat Küçük´ün daha sonra da duruşmayı izleyen basın mensuplarından birisi ile konuştuğunu belirten Pekgüzel, Küçük´ün ne konuştuğunu açıklamasını istedi.
Bunun üzerine söz alan Küçük, görüştüğü basın mensubunun Aydınlık Gazetesi Muhabiri Sezim Adalı olduğunu açıkladı. Küçük, Kimle görüştüğümü açıklamak zorunda değilim ama açıklayayım. Hikmet Çiçek cezaevinde okuduğu kitapları Sezim Hanım´a göndermişti. Bende kendisine bu kitapları ilettim. dedi. Avukat Küçük ve sonrasında söz alan tutuklu sanık Hitmet Çiçek, kiminle görüşeceklerine savcılık makamının karar veremeyeceğini iddia etti. Bu arada, Özadalı tarafından duruşma salonundan alınarak basın odasına getirilen içi kitap dolu poşeti alan jandarma görevlileri, savcı Pekgüzel tarafından poşetin incelenmesinin istendiğini söyledi. Duruşma salonuna götürülen poşet içinden çıkarılan kitaplar, görevli jandarma personelince tek tek incelendi. Daha sonra kitaplar tekrar poşet içine konularak Başkan Özese´nin talimatıyla Hikmet Çiçek´e iade edildi. Başkan Özese, sanık Çiçek´e kitapları cezaevi aracılığıyla göndermesini söyledi.
-Sanık Öztürk salondan çıkarıldı-
Bu sırada söz alan tutuklu sanık emekli Yüzbaşı Zekeriya Öztürk de Gizli Tanık Dilovası´nın kendisiyle ilgili anlatımlarını şiddetle reddettiğini söyledi. Mahkeme Başkanı Özese´de sanıklara Dilovası´nın beyanlarıyla ilgili daha sonra söz vereceğini belirtmesine rağmen Öztürk, Dilovası´nın beyanlarıyla ilgili konuşmasına devam etti. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Özese, jandarma görevlilerine talimat vererek sanık Öztürk´ü duruşma salondan çıkarttı. ( Cihan)
-Karataş´ın askeri cezaevinden kaçırılma ayrıntıları-
18.04.2012 10:43 Ergenekon davasının gizli tanıklarından Dilovası, DHKP-C´nin ölen liderlerinden Dursun Karataş´ın cezaevinden firarıyla ilgili çarpıcı iddialarda bulundu.Firardan önce bir binbaşının Karataş´la düzenli olarak görüştüğünü anlatan Dilovası, Cezaevinden askerî ambulansla kaçırılıp örgüt üyelerine teslim edildiğini de firarda rol alan örgüt elemanlarından duydum. dedi.
Birinci Ergenekon davasının 220´nci duruşması İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nce Silivri´de dün görüldü. Duruşmaya, emekli Tuğgeneral Veli Küçük ve emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin´in de aralarında bulunduğu 17 tutuklu sanık katıldı. Duruşmada, sesi ve görüntüsü salona bozuk bir şekilde yansıtılan gizli tanık Dilovası, Savcı Mehmet Ali Pekgüzel´in kendisine yönelttiği soruları yanıtladı. Gizli tanık, yasa dışı DHKP-C´nin ölen elebaşısı Dursun Karataş ve Bedri Yağan´ın 1989 yılında Bayrampaşa Cezaevi´nden firar etme süreçlerini anlattı. 12 Eylül döneminde ve ardından Karataş ile birlikte aynı cezaevinde kaldığını söyledi. Daha önce 2 tünel kazma işleminin başarısız olması sonucu, firar için başka alanlara yöneldiklerini kaydetti. Kendisiyle birlikte 4 kişinin firar çalışmasında, bir müdahale olduğunda engellemek için ´güvenlik´ olarak görev yaptıklarını ifade etti. Firardan 2-3 ay kadar önce cezaevine jandarma komutanlığında görevli bir binbaşının gelerek, Karataş ile baş başa görüşmeler yaptığını ileri sürdü. Binbaşının görüşmeye başlamasının ardından dış kapıda bekleyen askerlerin içeride beklemeye başladığını belirten Dilovası, Binbaşı haftada birkaç kere gelmeye başladı. Biz, örgüt olarak bundan rahatsız oluyorduk ama aklıma başka şeyler geliyordu. Sonuçta örgütsel faaliyet kurmaktı, herkesle kurulabilirdi. Firar için hazırlık yapıldı. Ziyaret yerinin demirleri kesildi. Firar olacağı gün binbaşı alışık olmadığımız bir şekilde sabah erken saatte geldi. Yarım saat kalıp gitti. Saat 10.00 gibi ziyaret başlıyordu. ´Kaçış olacağı´ söylendi. Güvenlik olarak beklemeye başladık. Üzerimizde kesici, delici aletler vardı. Dursun Karataş ve Bedri Yağan öbür tarafa geçtiğinde onları alıp götürecek örgüt mensupları yoktu. Ziyarete gelen az sayıda anne ve baba vardı. Onların bunu yapabilme özelliği yoktu. Cezaevindeki bu firarda bu binbaşının çok büyük bir katkısı olduğunu düşünüyorum. Karataş´ın cezaevinden askerî ambulansla kaçırılıp örgüt üyelerine teslim edildiğini de kaçırmada rol alan örgüt elemanlarından duydum. ifadelerini kullandı. ( Zaman)
(17 Nisan 2012), son güncel.: (18 Nisan 2012)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Gizli tanıklar ´Kıskaç´ ve ´Dilovası´nın Ergenekon duruşmalarındaki ifadeleri
Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap