Fethullah Gülen´den şok sözler.. ABD´nin önde gelen gazetelerinden Wall Street Journal´a verdiği söyleşide, bir Türk kuruluşu olan İHH yardım vakfının önderlik ettiği yardım filosunun İsrail´in izni olmadan Gazze´ye yardım götürmesini eleştirdi. Gülen, organizatörlerin Gazze´ye yardım götürmeden önce İsrail´le uzlaşma yolunu seçmemelerini ´faydalı sonuçlar doğurmayacak şekilde otoriteye baş kaldırmak´ olarak tanımladı. ´İHH´nin politik bir amaç güdüp gütmediğini söylemek kolay değil´ diyerek sözlerini sürdüren Gülen´in açıklamaları şok etkisi yaptı.
04.06.2010 Fethullah Gülen´den şok sözler.. ABD´nin önde gelen gazetelerinden Wall Street Journal´a verdiği söyleşide, bir Türk kuruluşu olan İHH yardım vakfının önderlik ettiği yardım filosunun İsrail´in izni olmadan Gazze´ye yardım götürmesini eleştirdi. Gülen, organizatörlerin Gazze´ye yardım götürmeden önce İsrail´le uzlaşma yolunu seçmemelerini ´faydalı sonuçlar doğurmayacak şekilde otoriteye baş kaldırmak´ olarak tanımladı. ´İHH´nin politik bir amaç güdüp gütmediğini söylemek kolay değil´ diyerek sözlerini sürdüren Gülen´in açıklamaları şok etkisi yaptı.
Fethullah Gülen, kendi hareketiyle ilişkili bir derneğin Gazze´ye yardım götürmek istediği zaman onlara İsrail´den izin almaları gerektiğini söylediğini belirtti. Fethullah Gülen, İsrail ordusunun, Akdeniz´de Gazze´nin ablukasını delerek yardım götürmeyi amaçlayan filoya düzenlediği operasyonda 9 Türk hayatını kaybetmesiyle ilgili görüşlerini açıkladı. Gülen, ABD´nin önde gelen gazetelerinden Wall Street Journal´a verdiği söyleşide, Türk bir kuruluşun önderlik ettiği bir filonun İsrail´in izni olmadan Gazze´ye yardım götürmesini eleştirdi. Gazetenin haberine göre Gülen, söyleşide olayla ilgili izlediği haberler hakkında, Gördüğüm şeyler hiç de hoş değildi dedi. Gülen, Çok çirkin şeylerdi” diye konuştu. Gülen, organizatörlerin Gazze´ye yardım götürmeden önce İsrail´le uzlaşma yolunu seçmemelerini faydalı sonuçlar doğurmayacak şekilde otoriteye baş kaldırmak” olarak tanımladı.
İsrail´den izin alınmalıydı
WSJ, Gülen´in sözlerinin İsrail tarafından iade edilen aktivistlerin Türkiye´de kahramanlar gibi karşılandığı bir döneme denk geldiği yorumunu yaptı. Gazze´ye yardım götüren gemilerin önder organizatörlerinden biri olan ve 100´den fazla ülkede yardım faaliyetleri gerçekleştiren İnsani Yardım Vakfı´ndan (IHH) kısa bir süre önce haberdar olduğunu söyleyen Gülen, “IHH´nin politik bir amaç güdüp gütmediğini söylemek kolay değil” dedi. Gülen, kendi hareketiyle ilişkili bir derneğin Gazze´ye yardım götürmek istediği zaman onlara İsrail´den izin almaları gerektiğini söylediğini belirtti. Gülen ayrıca, bu olayda suçluyu bulma işinin Birleşmiş Milletlere bırakılmasının en iyi seçenek olduğunu da sözlerine ekledi. Söyleşiyi gerçekleştiren muhabir, Gülen´in evinin koridorunda, büyük bir Türkiye haritası, Kuran´dan bir ayet ve Boğaz üzerinden geçen bir Türk F-16´sının resmi bulunduğunu da aktardı. ( Sonsayfa)
İHH´dan Gülen yorumu: İnşallah doğru değildir
İHH Başkanı Bülent Yıldırım, Fethullah Gülen´in bugün ABD´de yayınlanan Wall Street Journal gazetesindeki röportajında, İsrail´in izni olmadan Gazze´ye yardım götürülmesini eleştirmesi üzerine NTV canlı yayınında şunları şöyledi: Birincisi; 1,5 yıl önce izin istedik, ikincisi, biz Cenevre Sözleşmesi´nin uygulanmasını istiyoruz, üçüncüsü, uluslararası hukuka göre o bölge İsrail karasuları değil. Bunu ilk kez sizden duydum. İnşallah doğru değildir. Keşke bizimle konuştuktan sonra açıklama yapsaydı. Bizimle görüştükten sonra fikirlerinin değişeceğini umuyorum. Ben de Erzurumluyum, kendisini Erzurum´dan tanır ve severim. Kendisi önemli bir kanaat önderidir. ( Yenişafak)
Bakan Günay´dan imalı yanıt: ABD´de yaşayınca öyle görünüyor, içerden baktığımız zaman bizim baktığımız gibi görünüyor
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Fethullah Gülen´in Gazze´ye insani yardım götüren gemilere yönelik saldırısına ilişkin açıklamaları ile ilgili olarak, uzaktan bakınca öyle görünüyor demek ki dedi. Bayındır ve Ödemiş´te çeşitli programlara katılmak için İzmir´e gelen Bakan Günay´ı, Havaalanı´nda Vali Yardımcısı Haluk Tunçsu, AK Parti İl Başkanı Ömür Kabak, AK Parti İzmir milletvekili Erdal Kalkan ve partililer karşıladı. Bakan Günay, gazetecilerin Fethullah Gülen´in, Gazze´ye yardım malzemesi götüren gemilere İsrail´in saldırısına ilişkin yaptığı açıklamaların sorulması üzerine, Uzaktan bakılınca olaylar öyle görülüyor demek ki. İçinde yaşayınca bizim baktığımız gibi görünüyor dedi. Gazetecilerin Acaba Gülen, ABD´de yaşadığı için mi böyle yorumluyor? sorusuna da Günay, İçerden baktığımız zaman bizim baktığımız gibi görünüyor yanıtını verdi. ( Cnnturk)
Ergun Babahan: Hoca Efendi´ye çok ciddi itirazım var
Dünyanın farklı ülkelerinde yaptığı hizmetleri gördüm. Türkiye´nin farklı kentlerinde cemaat üyelerini tanıdım. Hepsinin farklı siyasi görüşlerden olduğunu gördüm. O yüzden Batılı kimi yorumcuların komplo teorilerine katılmıyorum. Tanıdığım kadarıyla bu hareket mensupları New Jersey´den gelecek bir emirle oy verecek yapıda değil. Çünkü bu bir tarikat değil, cemaat ve içlerinde çok farklı siyasi görüşler var. Hoca Efendi bu hareketin mensuplarını bir gecede CHP´li yapamaz diye düşünüyorum veya böyle bir niyeti olduğu konusunda ciddi kuşkularım var. Ayrıca kimileri gibi önyargı, korku veya nefretle yaklaşmıyorum bu harekete. İslami hareketin modernleşmesindeki önemlerinin farkındayım. Yaptıkları çok önemli icraatlar, devletin yapmasının mümkün olmadığı işler. Ama Fethullah Gülen´in son açıklamalarına katılmıyorum. O gemideki herkesin inancına veya amacına evet demiyorum. Hayır dediğim noktalar evet dediğim noktalardan fazla olabilir. Ancak bu gerçek yaptıkları eylemin yüceliğini azaltmaz. Onlar dünyanın dikkatini Gazze´ye çevirdiler. Gazze şu anda çok ciddi bir uluslararası sorunsa, bu o gemideki insanları otoriteye hayır demesi sayesinde. Orada, dini, inancı, ırkı ne olursa olsun 1.5 milyon insan yaşıyor. Üstelik bu insanlar inanılmaz bir yoksunluk ve zulüm altında yaşıyor. Onları bu zulüm altında yaşatan otorite de ortada. Bu otorite ile anlaşmak, sadece 10 milyon dolarlık bir yardım malzemesinin ulaşmasını sağlar belki ama o insanların uzun vadeli esaretini ortadan kaldırmaz. Faşizmle uzlaşılmaz, savaşılır.
Otoriteyle uzlaşan 28 Şubatçılar
28 Şubat´ta otoriteyle anlaşmanın sonuç ve bedellerinin ne olduğunu muhafazakar camia birebir yaşadı. Bugün Gazze´de tanıklık ettiğimiz açık bir faşizmdir. O insanları özgürlüğe, hakkettikleri yaşam koşullarına faşistlerle uzlaşarak kavuşturamazsınız. Mücadele etmeniz, bazen ölümü göze almanız gerekir. Hoca Efendi hareketi, kavgayı, çatışmayı sevmeyen bir hareket. Saygı duyulur. Ama İsrail´le anlaşma, otoriteye karşı gelmeme söylemini kabul etmek mümkün değil. Müslümanlar, Hazreti İsa´nın ´Sana tokat atana öbür yanağını dön´ inancından gelmiyor. Müslümanlık, haksızlığa, tiranlığa karşı koymayı gerektiriyor. Bugünün dünyasında adalet, insan hakkı mücadelesi de otoriteye karşı durmaktan geçiyor. Türkiye´de otorite, anayasa değişikliğine karşı çıkıyor, başörtülü kızın üniversitede okumasına karşı çıkıyor. Sevgili Çetin Altan´ın dediği gibi, otorite bazen marangoz hatası olabilir. Otoriteyi veri kabul ederseniz, her türlü adaletsizliği, haksızlığı, insan hakkı ihlalini kabul etmeniz gerekir. Fethullah Gülen Hoca´nın barışçı yöntemlere inancını saygıyla karşılıyorum ama Gazze´deki faşizmin, bugün itibarıyla durduğu noktayı zayıflattığına da inanıyorum. Dünyanın hiçbir otoritesi 17 yaşındaki bir çocuğa 5 kurşun sıkılmasını haklı gösteremez. Göstermemeli. Yine de bu çıkış, Türkiye´de İslami hareketi tekvücut gören kesimlere, muhafazakar dünyada da çelişkiler olduğunu göstermesi açısından önemli. Bu dünyada da İsrail´e, barış hareketine, Türkiye´nin geleceğine ilişkin farklı yaklaşımlar var. Gördüğümüz gibi kimi de hayati çelişkiler içeriyor. Korkmayın ve hayatı olduğu gibi kabul edin. ( Sabah)
WSJ muhabirinin Gülen şaşkınlığı
08 Haziran 2010: Fethullah Gülen´in ABD´nin etkin gazetelerinden The Wall Street Journal´a (WSJ) verdiği demeçte İsrail´in kanlı baskınını değerlendirirken, İHH´nın İsrail´den izin almamasını eleştirmesinin ve “İsrail´in onayı olmadan hareket etmek, otoriteye başkaldırıdır” sözlerinin yankısı sürüyor. Röportajı yapan WSJ gazetesi muhabiri Joe Laura, CNN Türk´te mülakatın perde arkasını anlattı. Soracağı soruları önceden yazılı olarak Gülen´e bildirdiğini belirten Laura, röportajı başka gazetelere servis ettiği iddialarını yalanladı. Gülen´in İHH´yı eleştiren İsrail´i destekleyen sözlerine şaşırdığını ifade eden Laura, “Gülen´in ABD´deki konumunu dikkate alarak böyle bir açıklama yaptığını düşünüyorum” dedi. ( Milliyet)
Yeni bir ´bilmediğimiz şey var susalım´ durumu
Mehmet Yılmaz (Hürriyet): Zaman Gazetesi, Fethullah Gülen´in The Wall Street Journal Gazetesi´ne verdiği demeci yayımlamadı ama gazetede bu konuşmanın nasıl anlaşılması gerektiğine ilişkin yorumların da ardı kesilmiyor. Gazetenin Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı dünkü yazısında “Demek ki oradan öyle görünüyor” eleştirilerine yanıt veriyordu: “Bu bir ufuk meselesi, uzaktan değil, yukarıdan bakınca görünen manzara önemli.” Dumanlı, “Daha da zor olanı da koro halinde konuşulurken ezber bozacak bir yaklaşım ortaya koyarak herkesi sağduyuya davet etmek” diyor. Gazetenin Washington muhabiri Ali H. Aslan´ın değerlendirmesini daha da önemsedim. Kendisi Fethullah Gülen´in Washington nezdinde büyükelçisi de sayılır. Dün yaptığı değerlendirme özetle şöyle: * Ortadoğu´daki iki önemli müttefikinin birbirine düşmesi ABD´nin işine gelmiyor. * Zaten bu durum Türkiye´nin de, İsrail´in de ulusal çıkarlarına aykırı. * Bölgedeki iki büyük rakibinin yıpranması İran´ın işine yarar. * Türkiye ve İsrail aralarındaki sorunu aklıselim içinde, kamuoylarını yatıştırarak, ikili teması mümkün mertebe sürdürerek profesyonelce çözmelidir. Ali Ünal da köşe yazısında Ahmet Selim´in bir sözünü aktarıyor: “Kendilerini ispat etmiş büyüklere ait o anda düşünceme ters bir söz veya davranış okuduğum veya işittiğim zaman asla tenkide gitmem; benim bilmediğim bir şey vardır der ve susarım!” Ünal, Fethullah Gülen hareketi ile bugün iktidarda olan İslamcı çizgi ile aralarındaki farkı da vurguluyor: “Neo İslamcı hareket, daha çok muhalefet eksenli, teorik, reaksiyoner ve ideolojik bir aydın hareketi olarak doğmuştur. Hocaefendi ile irtibatlı gösterilen hareket ise müspet harekete, aksiyona dayalı, iman, ibadet, ahlak ve muamelata ağırlık veren iman ve Kur´an hizmeti olarak ortaya çıkmıştır.” Kendi hareketlerini Osmanlı beyliğinin dışa yönelmesi ve açılmasıyla benzeştiren Ünal şunu da söylüyor: “Hocaefendi daima deplasmanda bulunmuş, deplasmandan konuşmuştur, yine böyle devam etmektedir.” İktidardaki “neo İslamcılar” ile Fethullah Hocacılar arasındaki bu tartışmanın basit bir fikir ayrılığı olmadığını düşünüyorum. Bunun nereye varacağını görmek için beklememiz gerekecek. ( Hürriyet)
GÜLEN´DEN ŞEHİTLERE TAZİYE, YÖNTEME ELEŞTİRİ!
04.06.2010: Abdulhamit Bilici (Zaman): Bugün Wall Street Journal gazetesinde, Fethullah Gülen´le yapılmış bir röportaj yer aldı. Röportajda Gülen, Türk kamuoyunda Gazze olayıyla ilgili görüşlerden farklı bir bakış açısı ortaya koyuyor. Başka konuların da ele alındığı röportajın Gazze´yle ilgili kısmını ve Gülen´in bu mevzuya yaklaşımını 3 noktada değerlendirebiliriz: Bir, yardım gönüllülerinin bulunduğu gemiye yapılan o korkunç müdahale öncesi izlenen yöntem ki Gülen bu noktada diplomatik yolların sonuna kadar zorlanmasında ısrar ediyor. İki, İsrail askerlerinin müdahale biçimi ki onu ´çirkin bir manzara´ diyerek eleştiriyor. Üç, şehit olan vatandaşlarımız ki, bunun için Gülen taziye yayınlayarak üzüntülerini ifade ediyor.
1,5 milyon Filistinli´nin yaşadığı açık hapishane Gazze´ye 4 yıldır uygulanan ambargoyu delmek için yola çıkan insani yardım gemilerine İsrail´in yaptığı kanlı müdahale millet olarak hepimizi öfkelendirdi. Hadisenin duyulduğu andan itibaren boşalmayan meydanlar ve dün Fatih Camii avlusunda kılınan cenaze namazında ortaya çıkan tablo, milletimizin duyduğu tepkinin göstergesiydi.
Aslında 9 insanımızın şehit olmasıyla sonuçlanan bu vahşi saldırıya duyulan tepki Türkiye ile de sınırlı kalmadı. New York´ta Türk bayraklarıyla İsrail´in bu hareketini telin eden Yahudilerden BM Güvenlik Konseyi´ne, Batı medyasından İsrail medyasına, Arap Birliği´nden NATO´ya bütün dünya İsrail´i kınama noktasında bir araya geldi. Konu, El Cezire, BBC, CNN gibi uluslar arası kanallarda birinci haber olma özelliğini koruyor.
İsrail´in vahşi saldırısıyla hayatını kaybedenlerin acısını paylaşanların arasında Fethullah Gülen Hocaefendi de vardı. Gazetemizde yayınlanan taziyesinde Gazze´de bir insanlık dramı yaşandığına dikkat çeken Hocaefendi şöyle diyordu: Filistin´de yaşanan bu drama son verebilmek beklentisiyle yola çıkan, uğradıkları müessif saldırıda hayatlarını kaybederek şehit olan insanlarımıza Allah´tan rahmet diler, başta aileleri olmak üzere, milletimize ve bütün insanlığa taziyelerimi bildiririm.
Belki birçoğumuzun gündemine İsrail´in kanlı müdahalesinden sonra giren bu hadise, böyle bir eylemin yapılacağının duyulduğu ilk günden itibaren Hocaefendi´nin gündemindeydi. İyi niyetle atılan bu adımın, olumsuz bir şekilde sonuçlanacağı endişesi içindeydi. Çünkü İsrail´in benzer durumlardaki tepkilerine bakıldığında, endişe etmekte de haksız sayılmazdı. Nitekim yakınındaki insanlara, daha gemiler daha harekete geçmeden, İsrail´in nasıl tepki vereceğini tahmin etmenin güç olduğunu, bir sorun çıkmaması için diplomatik yolların sonuna kadar zorlanması gerektiğini söylüyordu. Bu sağlanamayacaksa, kritik bir zamanda Türkiye´yi savaşın eşiğine getirecek bir krize meydan vermemek için başka yolların aranması gerektiğini düşünüyordu.
Endişe etmekte haklıydı. Gerçekten de İsrail Hükümeti, ne yapacağı kolay kolay kestirilemeyen, küçük bir sebeple bile dünyayı ateşe verebilecek hamleler yapan bir ülke haline gelmişti. İki askeri esir düştüğü için Lübnan´ı yerle bir eden, yine bir askeri Hamas tarafından esir alındığı için işgali altındaki Gazze´ye savaş açarak 400´ü çocuk 1500 insanın ölümüne yol açan, Türkiye gibi bölgedeki en yakın ülkeye büyükelçisini alçak koltuğa oturtarak ders vermeye kalkışan bir yönetim. Bunları hesaba katınca, hele meydan okur gibi tavrın iyice tahrik edeceği bir yardım hareketinin nereye varacağını kestirmek zor değildi. Önce bu insani yardım konvoyuna katılacağı duyurulan bazı Ak Partili vekillerin, daha sonra bundan vazgeçmiş olması da aslında bu endişelerin ve doğabilecek sonuçların öngörüldüğünün işareti.
Nitekim Gülen, dün Wall Street Journal´da yayınlanan röportajında da bu büyük endişelerden kaynaklanan görüşlerini dile getirdi. Sağduyunun, aklı selimin yorumuydu söylenenler. Sivil insanlara, uluslar arası sularda yapılan müdahaleyi ve ortaya çıkan tabloyu çirkin bulduğunu söyleyen Gülen, devletin ve bu işin öncülüğünü yapan İHH´nın, çocuk, yaşlı ve kadınların başına gelebilecek sıkıntıları, can kaybı hatta savaş riskini öngörerek diplomatik yöntemleri sonuna kadar zorlaması gerektiğini vurguluyordu. Acı da olsa bunca olay yaşandıktan sonra, Gülen´e göre yapılması gereken ilk iş, gerçeğin ortaya çıkması için Birleşmiş Milletler öncülüğünde şeffaf ve bağımsız bir soruşturma yapılması.
Bu görüşlerin doğru anlaşılması için röportajla ilgili bir hususu bilmek lazım. Öğrendiğim kadarıyla ve okunduğunda da anlaşılacağı gibi bu görüşme, Gazze krizi üzerine düşünülmüş bir röportaj değildi. Olaydan birkaç hafta önce yapılmak istenen bir röportajdı ve yazılı cevapları günler öncesinden gazetecilere ulaştırılmıştı. Fotoğraf çekimi için kısa süreli bir araya geldiklerinde tüm dünya bu konuyu konuştuğu için, Gazze meselesine girilmiş ve bu konu diğerlerinin önüne geçmişti. Meseleyi bu boyutundan çıkararak, sanki sadece bu mevzu için röportaj verilmiş gibi değerlendirmek doğru olmaz. (Abdülhamit Bilici / Zaman)
(04 Haziran 2010), son güncel.: (08 Haziran 2010)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Fethullah Gülen´in Wall Street Journal´deki ingilizce söyleşisini okumak için tıklayın