Tam
EskidenYeniye
 

BASINDA ABDULLAH HARUN: 28 Ocak-9 Şubat 1995, Akit gazetesi, yazı dizisi | 14 Mart 1996, Akit gazetesi, yazı | 24-28 Kasım 1996, Akit gazetesi, yazı dizisi | 27-28 Aralık 1996, Akit gazetesi, yazı dizisi | 31 Ocak 1998, Akit gazetesi, yazı | 2 Şubat 1998, Akit gazetesi, yazı | 15 Mart 1998, Akit gazetesi, yazı | 31 Ocak 2000, Akit gazetesi, yazı

SUSURLUK VE KONTRGERİLLA
Akit, 27 - 28 Aralık 1996, yazı dizisi

Hedef Çiller mi?

Çiller ısrarla bitirilmeye çalışılıyor. Birileri Çiller'e kafayı taktı, onu tasfiye etmek istiyor. Tedaş ve Tofaş'la bitirmeye ramak kalmışken Refahyol koalisyonu sayesinde kurtulmayı başardı, ama peşini bırakmıyorlar. Refah'la koalisyon yaptığı için daha bir öfkeyle yükleniyorlar. Onun Mehmet Ağar'la beraber kurduğu bir örgütle, mafya cinayetleri kumarhane ve uyuşturucu işlerine karıştığı iddia ediliyor. Bu doğru olabilir de olmayabilir de. Çiller'in ak sütten çıkmış ak kaşık olduğu savunulmuyor zaten, ama birileri Çiller'i öne çıkarıyor bazı şeyleri ise örtmeye çalışıyor. Çiller'in Türk siyasi hayatında ortaya çıkışı 93/94 yıllarında olmuştur. Oysa bu ülkeyi sarsan asıl cinayet ve eylemler bu tarihten önce işlendi. O zaman Çiller yoktu. Eğer Çiller bir suç örgütü kurdu ise zaman tünelinde geriye gidip de mi bu eylemleri gerçekleştirdi?!.

Cinayetleri kim işledi

Çiller'in kurduğu iddia edilen örgütün siyasi cinayetlere karışmadığı, Susurluk olayının şoka dönüşmesine yol açan MİT raporunda bile belirtiliyor. O halde siyasi cinayetleri kim işledi? Ecevit'in (1) dediği gibi Kontrgerilla'nın 12 Eylül öncesi kullanımının mahzurlu olduğu devlet yetkilileri tarafından görülüp, bu düzenlemeden 12 Eylül sonrası vazgeçildiyse ya da Hasan Fehmi Güneş'in(2) dediği gibi devlet bu tür bir Kontrgerilla örgütlenmesi yerine Polis Özel Harekat Dairesi vasıtasıyla yeni bir düzenlemeye gittiyse 90'lı yıllar laiklik suikastlerini kim işledi? Oktay Ekşi'nin (3), Musa Anter cinayetinden sorumlu tuttuğu "devletin o menhus gücü", Çiller henüz ortalarda yokken kimdi? Özel Harp Dairesi brifinginde (4) açıklanan "...ÖHD, sadece komünizme değil din devrimine de karşıdır..." cümlesindeki "devrim" kelimesi neyi ifade ediyor? Örneğin, müslümanların başörtüsünde ısrar etmesi onlara göre bir devrim süreci mi, halkın dinine gittikçe daha çok sarılması bir devrim süreci mi? Eğer öyle kabul ediliyorsa ÖHD devreye girdi mi şu halde? Laiklik cinayetleri bu süreci baltalamak için mi yapıldı? Cinayetlerin failleri müslümanlardır yaygarasıyla toplumun İslam'a yönelişi engellenmeye mi çalışıldı? Gerçek dergisinin 6 Şubat 1993 tarihli sayısından aktardığımız aşağıdaki satırlarda yer alan, Mumcu cinayeti üzerine Erbakan'ın söylediği sözler buna mı işaret ediyor?:

"..İslamcılara yönelik hedef göstericiliğin baskısı altında Erbakan, bilinen ama kolayca ve normal koşullarda söylenemeyen gerçeği, onbinlerce kişi "Kahrolsun Kontrgerilla!" diye haykırırken dile getiriyor: "Türkiye'de Özel Harp Dairesi var. Bunların CIA'nın emrinde olduğunu, birçok provokasyonda bulunduğunu biliyoruz. Uğur Mumcu'nun öldürülmesine benzer birçok cinayet profesyonelce işlendi. Bu cinayetlerin Özel Harp Dairesi'nin marifeti olduğunu biliyoruz."

Önceleri de bunlar oluyordu

Faili meçhuller Çatlı gibi tetikçilerin işi mi yoksa "...gelin sizi Güneydoğu'ya gönderelim, devlet hesabına çalışın, yakalanırsanız firarınızı veririz..."(5) diyerek hapisteki tetikçileri organize eden, Başbakanların bile haberdar olmadığı meclisten geçmemiş uluslararası gizli anlaşmalar imzalayıp gizli daireler kuranların işi mi? Çatlı'ların Genelkurmay'da dosyasının (6) olmasının anlamı ne? Apo'nun bir zamanlar MİT elemanı (7) olmasının anlamı ne?..

12 Eylül öncesi eylemlerinin hesabı sorulmadan, Kontrgerilla 12 Eylül'le birlikte tasfiye edilmiş olabilir denilerek konu kapatılmak isteniyor. Suç, Polis Özel Harekat Dairesi'ne, Çiller-Ağar ikilisine yıkılarak aradan sıyrılmaya çalışılıyor. Bir an, 12 Eylül öncesini unuttuğumuzu ve Çiller-Ağar ikilisinin kurdukları örgütle kirli işlere karıştıklarını kabul edelim. Peki ama ya laiklik suikastleri?.. Toplumu müslüman-laik çatışmasının eşiğine getiren bu suikastleri kim işledi? Güneydoğu'da Kürtlerin çok sevdiği Musa Anter ve Vedat Aydın'ı kimler öldürdü? Tam bir kışkırtma olan bu eylemleri yapanlar, Çiller henüz o tarihlerde ortalarda olmadığından ve dolayısıyla bir örgüt kuramayacağına göre kimlerdi?..

Sorular bu şekilde uzatılabilir.. Ama cevabı bulmak önemli olan. Susurluk'ta 1,5 ay sonra olacak kazayı adeta(!) bilircesine MİT raporu düzenleyenler, kaza geçirenlerden birinin Mehmet Özbay ve asıl adının ise Abdullah Çatlı olduğunu, kazadan daha yarım saat geçmeden basın organlarına haber verenler olmalı işte o kimseler!..

Susurlukta ortaya çıkan Kontrgerilla

3 Kasım 1996 tarihinde Susurluk'ta meydana gelen bir trafik kazası, Türkiye gündeminde adeta bir bomba gibi patladı ve haftalarca gündemden düşmedi. Güneydoğu'lu bir aşiretin reisi ve aynı zamanda bir milletvekili, polis özel timinin kurucusu ve Emniyet Gn. Md. Yardımcılığı da yapmış üst düzeyde bir polis memuru ve 12 Eylül öncesi 7 TİP'linin öldürülmesi olayının sanıklarından, hala yaklanamamış ve İnterpol'ün kırmızı bültenle aradığı bir ülkücü kaza yapan arabadaydılar... Nasıl oldu da bir araya gelebildi bu çok farklı konumdaki insanlar?.. Şokun dozajını arttıran ikinci unsur ise, 1,5 ay kadar önce basına MİT raporu olarak sunulan ve bu kitabın ekinde de verilen raporda bu birlikteliklerin açıklanması idi.. O zaman kimse buna inanmamıştı tabii. Ama işte şimdi iddiaların en azından bir kısmının doğru olduğu ayan beyan ortaya çıkmıştı.. İşin kıvırtılacak, örtbas edilecek tarafı kalmamıştı..

Kazada bu üç kişiden milletvekili olan Sedat Bucak hariç, diğer ikisi öldüler. MİT raporunun 1,5 ay sonra kaza ile doğrulanması ve de polis bünyesinde MİT'e alternatif olarak kurulduğu iddia edilen istihbarat örgütünde Abdullah Çatlı ve ekibiyle, polis özel harekat dairesinden elemanların da bulunduğu iddiaları da hatırlandığında, akıllara, aracın kaza yapmasının sağlanmış olabileceği, diğer deyişle olayın komplo olabileceği ihtimali geldi. Olaydan yarım saat geçmeden gazete ve televizyonlara Mehmet Özbay adlı şahsın Abdullah Çatlı olduğu şeklinde esrarengiz telefonlar geldi. Nasıl bu kadar çabuk gerçek kimliği belirlenebildi Çatlı'nın, üstelik de pazar günü gibi bir tatil gününde, işte bu da kuşkuları besledi. Aydın Menderes'in başına gelen ve suikast kokan kaza hatırlandı diğer taraftan. Bir aracın kaza yapması sağlanabilir mi, bu mümkün mü, sorusu soruldu zihinlerde.. Diğer taraftan kazadan yaralı kurtulan Sedat Bucak, iyileşir iyileşmez bir TV kanalında (8) komplo iddiasını açıkça telaffuz etti ve Çatlı'nın devlet tarafından kullanıldığını, şimdi de kurban edildiğini açık açık ifade etti... Basında açıklamalar açıklamaları takip etti, yeni bilgiler ortaya çıktı. Çatlı'nın devlet menfaatleri doğrultusunda kullanıldığı en yetkili kişilerce açıklandı, hatta milli kahraman ilan edildi.. Kaza bir komplo muydu, eğer öyleyse kimin komplosuydu ve neden düzenlenmişti? Kaza da olsa komplo da olsa, siyaset-mafya-polis üçgeni olarak basına yansıyan bu birliktelik nasıl mümkün olabilmişti?.. Bu ve benzeri sorular kafaları kurcaladıysa da yıllardır konuşulan bazı iddialara somut bir örnek oldu Susurluk skandalı.. Kontrgerilla diye bahsedilen ve devlet içinde devlet olarak tanımlanan ABD/CIA kaynaklı gizli ve yarı resmi bir terör çıkarıcı örgütün varlığı sözkonusu...

ABD tarafından soğuk savaş yıllarında müttefik ülkelerin düşman istilasına uğraması durumunda istilacı düşmana karşı gerilla savaşı yürütmek üzere Nato ülkelerinde Kontrgerilla teşkilatları kuruldu. Bu teşkilatlar öylesine gizli tutuldu ki, bir çok durumda bundan başbakanların dahi haberi olmadı. 70'li yıllarda tüm Avrupa ülkelerini faili meçhul siyasi terör eylemleri kasıp kavurdu. Ardından 1990 sonunda İtalya'da örgüt açığa çıkarıldı ve bu teşkilatlanmanın tüm Avrupa ülkelerini sardığı hayretle görüldü... Avrupa ülkeleri bu örgütlerin üzerine gitti, birçoğu bu örgütleri lağvetti, bazıları da barışçı amaçlara yöneltecek mekanizmaları kurdu. Ama sonuçta hepsinde varlığı kabul edildi ve somut çözümler gerçekleştirildi. Tüm Avrupa ülkelerini derinden sarsan bu skandal yalnızca Türkiye'de örtbas edildi. Konuşmaya çalışanlar, örneğin Sayın Ecevit, nazikçe uyarıldı (9). En fazla Türkiye'de olması gereken bir örgüt için yetkililer asla bir kabule yanaşmadılar. Tabiri caizse yaprak dahi kımıldamadı resmi düzeyde. Oysa bu işin üzerine gidilmesi gerekiyordu, çünkü tam da o sıralar Türkiye'yi derinden sarsan laiklik suikastleri zinciri yaşanıyordu ve toplum müslüman-laik bölünmesinin eşiğine gelmişti. Ama cesaretli bir etkili yetkili çıkmadı ve olay kapatıldı. Resmen kapatılsa bile toplum vicdanında suçlu artık müslümanlar değil Kontrgerilla idi..

MİT'e alternatif olarak düşünülen örgüt şimdi tasfiye ediliyor
İpin ucu yukarılara uzanıyor

12 Eylül öncesi devlet için sol tehlike vardı ve ülkücüler o tehlikeye karşı kullanıldılar. 12 Eylül darbesi ile yeni bir döneme girildi, artık sol bir tehlike kalmamıştı. Kullanılan ülkücüler de hapislere tıkılarak mükafatlandırıldılar(!). Sol tehlike kalmamıştı ama şimdi başka tehlikeler çıkmıştı devletin karşısına..

Ülkücülere "devlet için savaşma" teklifi

Ülkücülerin devletin bekasına düşkünlükleri hatırlandı birileri tarafından yine. Hapistekilerine işbirliği teklifleri yapılmaya başlandı. Kimileri kabul etmedi, kullanılıp bir kenara atılmak ağırlarına gitmişti. Nefislerine ağır gelmişti bu vefasızlık. Tekrar risk almak istemediler. 12 Eylül öncesi Bahçelievler semtinde 7 TİP'linin ve Savcı Doğan Öz'ün öldürülmesi suçlarından yargılanan Abdullah Çatlı'nın arkadaşı ülkücü İbrahim Çiftçi, Milliyet'e (10) yaptığı açıklamalarda, ülkücülerin devlet menfaati adına nasıl kullanıldıklarını ve hala kullanılmaya çalışıldığını şu çarpıcı sözlerle açıklıyor:

"..1980 yılından sonra ilginç bir teklif geldi bizlere. Hepimize tek tek denildi ki, 'Sizi Güneydoğu'ya gönderelim. Orada bizim adımıza çalışırsınız. PKK ile mücadele edersiniz. Buradan kurtulursunuz' denildi...Bu teklifi bir yüzbaşı, MİT görevlisi bir istihbaratçı yaptı. 'Peki biz gittik Güneydoğu'ya PKK ile mücadele ederken öldük. Ya da ölmedik. Bizim yarınımızın garantisi ne olacak, beraat edecek miyiz?' diye sorduk. 'Yakalanırsanız firarınızı veririz' dediler..."

Çatlı ve bazıları kabul etti

İbrahim Çiftçi gibi bazı ülkücüler bu işbirliği tekliflerini reddettiler ama bazıları reddedemedi. Yurtdışında oradan oraya yaşamak zorunda olması gibi psikolojik baskı altında kalan ve devletin dış tehlikelere karşı korunmasına düşkünlüğü gibi zaafiyetinden faydalanmasını bilen yetkililer, Abdullah Çatlı gibi bazı ülkücüleri ise işbirliğine razı edebildi.

Devletin bekası için yasadışı işlere bulaşmanın da bir tarihi var. Bu olaylar yeni değil:

"Devletin Abdullah Çatlı gibilerini kullanması ilk defa olmuyor. Yakın geçmişimize göz attığımızda buna benzer çarpıcı örneklere sıkça rastlıyoruz. Günümüz yöneticilerinin bu konuda hiç de yaratıcı olmadıklarını düşünmek bile mümkün... Geçmişte ne nasıl yapılmışsa, neredeyse aynısı uygulanıyor. Çeteler ve kirli ilişkiler içindeki kişileri işlerine geldiği zaman kullanma, sonra onlardan kurtulmak için çeşitli mücadele yöntemleri... Muhbirlik, koruculuk, aşiretlerden yararlanma, cezaevlerinden suçlu katilleri çıkarıp cinayetlerde kullanma, kamuoyunu yanıltmak için yalan bilgi, sahte kanıt, gözboyayıcı açıklamalar... Bunların hepsi bu 'kutsal devlet'in çatısı altında oluyor...

Topal Osman ve Çerkez Ethem'in benzeri

... Olur... Devlet demokratik bir yapı haline gelmeyince bunların hepsi olur. Geldiği zaman bile olur... Ama o zaman da onu denetleyen, frenleyen demokratik mekanizmalar da geliştiği için devlet kolay kolay karanlık, yasadışı işlere bulaşamaz, bulaşsa bile sorumlular ortaya çıkarılır. Cezalandırılır... Türkiye Cumhuriyeti daha Topal Osman olayını, Çerkez Ethem olayını tam olarak açıklamış değil. Topal Osman da Çerkez Ethem de bir anlamda eşkiya... İkisinin de çeteleri var. Ve devlet sıkışık anlarında bunları kullanıyor. Daha sonra da devlet otoritesine karşı geldikleri gerekçesiyle ikisini de tasfiye ediyor..." (11)

Ermeni terörüne ininde darbe

Türkiye'nin 12 Eylül'ün hemen sonrasında ermeni terör örgütü ASALA ile başı beladaydı. Büyükelçiler ve ateşeler peşpeşe öldürülüyor, kimsenin elinden birşey gelmiyordu. Derken birşeyler oldu ve ermeni terör örgütlerine birileri saldırılar düzenlemeye başladı. Ermeni anıtı, Taşnak partisi büroları bombalandı, Asala elemanları öldürüldü. Ardarda yediği bu darbelere son halka olarak Atina'da Asala lideri Agopyan'ın öldürülmesi de eklenince ermeni terörü son buldu. Susurluk kazası sonrası yapılan yetkili açıklamalarında buna işaret edilerek Çatlı ve ekibinin devlet tarafından bu işle görevlendirildiği ima edildi.

Havuç-sopa taktiği ve piyon

Ermeni terörü bitirildikten sonra, karısına göre bir komplo sonucu Çatlı, uyuşturucu işinden yakalatılıp İsviçre'de hapse atıldı. 7 yıllık cezasını tamamlamadan cezaevinden ustaca kaçırıldı. Havuç-sopa taktiği güden bazıları tarafından anlaşılan yeni görevlere sürülmek isteniyordu. Öyle ya, baskıyı üzerinden eksik etmeyeceksin, hapislere attıracak, ben istersem ancak rahat bırakırım seni diyerek tehdit edecek, sonra da devleti tehdit eden tehlikeyi önlemek bir 'vatansever' olarak senin zaten vazifendir diye zayıf noktasından yakalayacaksın... Karşı durmak çok zor. İstihbaratçılar işlerini iyi bilirler. Dünyanın her yerinde bu işler böyledir. Havuç-sopa taktiği onların vazgeçemediği bir taktiktir. Bu şartlar altında Çatlı pek suçlanamaz.. Arkadaşı İbrahim Çiftçi'nin de dediği gibi o bir piyondur, onlar birer piyondur. Hapisten kaçırılan Çatlı, Mehmet Özbay sahte kimliği ve yeşil pasaportuyla Türkiye'ye getirilir.

Devleti tehdit eden tehlikeler bitmiyor

Ermeni terörünün yerini yine bir başka tehlike almıştı, PKK terörü... 12 Eylül öncesi devletin bekası için kullanılan ülkücüler 12 Eylül'le kendilerini zindanlarda bulunca şok olmuşlar, sırtlarını dayadıkları, kurtarmaya çalıştıkları devlet onları arkalarından vurmuştu.. Hapislerden çıkınca aç-açık ortada kalan bu insanlar birileri tarafından ülkücü mafyayı kurmaya sevkedildiler. Zor durumdaki bu insanların bu işe girmeleri bu yüzden zor olmadı. Devlet bu kez onları başka işler için kullanmayı düşünüyordu.

Önce sola, sonra PKK'ya karşı kullanıldılar

12 Eylül öncesi sol hedefteydi, 12 Eylül sonrası ise PKK... PKK'yi finanse eden uyuşturucu kaçakçısı kürt mafyasına karşı ülkücü mafya oluşturuldu. Ve çok geçmeden PKK'yı finanse ettiği iddia edilen bu uyuşturucu kaçakçısı kürt mafyası liderleri birer birer ve benzer şekilde öldürüldü. Behçet Cantürk, Savaş Buldan ve diğer kürt babalar... Diğer taraftan düzenli ordu ile yapılan mücadele fazla etkili olmayınca, devreye özel timler ve korucular da sokuldu. Koruculuk sistemi yapılandırıldı. Bucak aşireti 10.000 kişi kadarlık korucu gücüyle devlet saflarına katıldılar. Güneydoğu'da PKK'ya karşı mücadelede korucular ve Sedat Bucak aşireti, özel polis timleri ve kurucusu Hüseyin Kocadağ ile devlet adına bu birliktelikleri sağlayan organizatör Abdullah Çatlı.

Çatlı kullandı mı, kullanıldı mı?

Çatlı ve örgütü kullanılıp kenara atıldıysa kim attı, neden attı, niçin şimdi attı ve niçin şimdiye kadar atmadı? Devlet menfaati olarak gösterilen gizli eylemler haricinde ne gibi eylemlerde rol aldı Çatlı ve ekibi? Başka tetikçi ekipler ve örgütler var mı?

Türkiye'de 12 Mart döneminden beri meydana gelen ve toplumu derinden etkileyen o büyük faili meçhul siyasi terör eylemlerini kim yaptı, bu ekipler mi? Devlet ermeni terörünü yurtdışında bitirebilecek kadar ileri düzeyde mücadele verebilmişse niye faili meçhul olayları çözemiyor? Niye kendi ülkemizde faili meçhulcülere darbe vuramamış bu örgütler ya da vurdurulmamış? Yoksa faili meçhullerin tetikçileri bunlar mıydı?

Büyükbaş provokasyonlarla ülkemizde terör azdı. Sağ ve sol birbirine düştü. Kim yaptı bu hassas eylemleri? Kim kışkırttı sağ-solu bu hassas eylemlerle, yoksa Oktay Ekşi'nin dediği gibi (12), maceracı gençlerin işi miydi 12 Eylül öncesi terör ve yine Oktay Ekşi'nin dediği gibi laiklik cinayetleri müslümanların işi miydi? İki grup cinayetler de profesyonelce işleniyor ama biri maceracı gençlerin işi oluyor diğeri ise müslümanların (!?!). 1 Mayıs'taki gibi bir korkunç katliam, maceracı gençlerce düzenlenip olayın içinden sıyrılabiliniyorsa Ecevit'in (13) dediği gibi devlet kalmadığı yargısına varmak gerekirdi herhalde ama iş öyle değil. Ecevit'in dediği gibi işin içinde başkaları var. 

Çatlı, kimisine göre Gladio'nun ya da Kontrgerilla'nın Türkiye'deki lideri idi, kimisine göre de tetikçi. Basit değil usta, ama sonunda bir tetikçi... Toplumsal kışkırtma olayları ise tetikçilerin planlayıp istikrarlı şekilde tırmandırabileceği olaylar olamaz. Kim Çatlı'yı buruşturup bir kenara atıyorsa işte o olmalı aranan fail. Çatlı'yı kim işe aldıysa, kim onların karıştığı katliam olaylarını örtbas ettiyse odur suç odağı. Çatlı'nın yakın arkadaşı İbrahim Çiftçi (14) kullanıldıklarını anlamış, ve kim tarafından kullanıldıklarını da:

Ağar işin başı değil, uygulayıcısı

"..Çatlı bir dönem hayatımızı paylaştığımız, omuz omuza mücadele verdiğimiz arkadaşımdır. Mesele aydınlatılırsa Çatlı'nın olayın baş aktörü değil, kullanılmış bir kişi olabileceği anlaşılır. Bence Ağar harcandı. Ağar işin başında değildi. Yalnızca uygulayıcı...Susurluk olayının üzerine gidileceğine inanmıyorum. 1977'de Namık Kemal Ersun Paşa'nın 850 subayla emekliye sevkedilmesi olayı var. Böylece Evren, Türk ordu geleneği yıkılarak Genelkurmay Başkanlığı'na getirildi. Bu tesadüf değildir. İşe oradan başlayın, o zaman baş aktörü bulursunuz. Kontrgerillayı da..."

Yeraltı örgütleri yasadışı işlerden uzak kalamaz

Devlet adına yasadışı bir gizli örgüt kurulunca, yasadışı işlere kaymaması imkansızdır Kontrgerilla uzmanı Talat Turhan'a (15) göre:

'..Bir örgütün kuruluş amacı kutsal olabilir. Ama devlet adına yeraltı örgütü kurarsanız, o sizin elinizden kayar ve yeraltının hertürlü pisliğine bulaşır.."

Susurluk örgütü de devlet adına faydalı işler yapmış olabilir, ama Talat Turhan'ın sözlerinden yola çıkarak, örgütün karanlık işlere kaymış olup olmayacağı düşünülebilir, bunu araştırmalar gösterecektir, ancak anamuhalefet partisi lideri Mesut Yılmaz'ın (16) açıklamaları yabana atılacak gibi değil:

Mesut Yılmaz: Çok Büyük Örgüt

"Devlet 8 yıl kadar önce, MİT'e alternatif emniyet içinde bir oluşum yaratmış. Bu, devletin çeşitli işlerini yapmış. İşte kamuoyunda söylenilen Asala liderinin öldürülmesi ve Ermeni anıtının bombalanmasını, bunun yaptığı iddiaları var. Bunlar daha sonra, özellikle son iki yıl şahıslara çalışmaya başlamışlar. Son bir yılda ise siyasilere hizmet etmeye başlamışlar..." diyor Mesut Yılmaz ve ekliyor; "Bugünden sonra, devlet bizim can güvenliğimizi sağlar diye güvenmeyin. Bunlar çok büyük bir örgüt.."

Örgüt en tepelere kadar gidiyor

Kitabın ekinde sunulan MİT raporunda, bu örgütün karanlık işlere, örneğin uyuşturucu ticaretine bulaştığı iddia ediliyor. Bu yanlış da olabilir. MİT raporunun bir kısmı doğru çıktı. Fakat bu hepsinin de doğru olduğu anlamına gelmez. Kimisine göre Çatlı çok vatanperver ve namuslu bir kişi idi, kirli işlere bulaşması mümkün değildir. Kimisine göre de bulaşmıştır. Devlet artık buruşturup bir kenara atmak istediği için ya da MİT'e alternatif istemediği için bu örgütü bertaraf etmek istedi iddialarını düşününce bu örgüte atfedilen kirli işlerin karalama amaçlı olabileceği de mantıklı olmaktadır. İki tarafın iddialarını da güçlendiren deliller ve mantıklar var. Hangisinin doğru olduğu belli değil, belli olan bir şey var ise o da devlet içinde yuvalanmış örgütler var ve üst düzeylere kadar gidiyor bunların uzantıları. Önemli olan da bu...

Kontrgerilla tartışılmayı sevmiyor

Konu bu kez de kapatılacak, çünkü iş büyük yerler gidiyor, dayanıyor. Koray Düzgören(17), Susurluk kazasıyla ortaya çıkan kirli ilişkilerin devletin en üst makamlarına kadar yükseldiğini bunun ise resmen ortaya çıkarılamayacağını şöyle açıklıyor: "..Abdullah Çatlı'nın ölü de olsa ortaya çıkmasıyla sorgulanan, devletin gizli kapaklı işleri açıklanabilecek mi? Sanmıyorum.. Zaten devlet içinde bu çeteye karşı olan güçlerin ve başka grupların sızdırdığı bilgiler olmasa bu kadarını bile öğrenemeyecektik. Çünkü bu tür ilişkilerde herkes kendini koruyacak çeşitli sigortalarla donanıyor. Pisliğin bütün yönleriyle açığa çıkartılması ile oynayacak taşların kimleri de yerinden edeceği, sarsacağı bilinmiyor. Muhtemelen bütün devlet örgütü ve bu örgütü en üst düzeyde yönetenler bundan nasiplerini alırlar. Çünkü işlerin bu boyutlarda yürütülmesi sırasında sorumlu bu kişilerin bilgi sahibi olmadıklarını düşünmek mümkün olamaz. Öyleyse sorumluluğun sınırı onlara kadar ulaşır. Bunu ise kimse istemez... Birkaç kişinin harcanmasıyla iş geçiştirilir, unutma sürecine sokulur. Bazen bu süreç çok uzun yılları kapsar..."

_______________________________________________
Dipnotlar:
1 Cumhuriyet, 12 Kasım 1996
2 Show TV-32. Gün, 9 Aralık 1996
3 Hürriyet, 21 Eylül 1992
4 Milliyet, 4 Aralık 1990
5 Milliyet, 13 Kasım 1996
6 Tempo, 5 Aralık 1996-sayı:50 Susurluk kitapçığı
7 Milliyet, 25 Ocak 1993
8 HBB TV, 22 Kasım 1996, Sedat Bucak - Behiç Kılıç söyleşisi
9 Cumhuriyet, 18 Kasım 1990; Sefa Giray'ın Ecevit'i uyarması.
10 Milliyet, 13 Kasım 1996
11 Koray Düzgören'in yazısı - Radikal, 11 Kasım 1996
12 Hürriyet, 31 Ocak 1993
13 Ahmet Kekeç'in yazısı - Akit, 8 Ağustos 1995
14 Milliyet, 13 Kasım 1996
15 Milliyet, 16 Kasım 1990
16 Hürriyet, 13 Kasım 1996
17 Radikal, 11 Kasım 1996

BASINDA ABDULLAH HARUN: 28 Ocak-9 Şubat 1995, Akit gazetesi, yazı dizisi | 14 Mart 1996, Akit gazetesi, yazı | 24-28 Kasım 1996, Akit gazetesi, yazı dizisi | 27-28 Aralık 1996, Akit gazetesi, yazı dizisi | 31 Ocak 1998, Akit gazetesi, yazı | 2 Şubat 1998, Akit gazetesi, yazı | 15 Mart 1998, Akit gazetesi, yazı | 31 Ocak 2000, Akit gazetesi, yazı


ŞOK! TSK'daki Fetö'den darbe

15.07.2016 22:46 Türkiye, 15 Temmuz saat 22:00'den beri şok dakikalar yaşıyor.. İlk önce Jandarmadan bazı birliklerin İstanbul'un iki yakasını birbirine bağlayan köprüleri tanklarla ulaşıma kapattığı haberleri geldi. İlerleyen dakikala..
Tamamı 15.7.2016

İşte çılgınlıklarının nedeni

17.07.2016 14:13 TSK'daki Fetö'cülerin darbe girişimi "çılgınca" ve "gözü dönmüş" olarak değerlendiriliyor. Bir çok detay bu değerlendirmeye yol açıyor. Örneğin Meclis'in bombalanması.. Örneğin TRT'yi ele geçirirken canlı yayında darbe..
Tamamı 17.07.2016

İşte Paralel'in 81 il imamı

20.01.2015 21:02 Fetullah Gülen cemaatinin Marmara bölge imamı ile birlikte 8 il imamı olduğu iddia edildi. Bu isimlerin fotoğraflı özgeçmişleri yayınlandı. Bu imamların bir devlet memuru gibi terfi alarak kademe kademe yükseldiği iddia ediliyor..
Tamamı 20.01.2015

Paralel'e de Ergenekon'a da hayır

11.03.2014 14:52 Türkiye'de dün yargıda şiddetli bir deprem yaşandı. Daha önce benzeri yaşanmayan bu depremin merkez üssü, Ergenekon davasına bakan özel yetkili İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi oldu. Ergenekon davasına bakan İstanbul ..
Tamamı 11.3.2014

Büyükanıt: Huzurum kalmadı!

19.12.2015 23:00 Abdullah HARUN / kontrgerilla.com - 27 Nisan e-muhtırası soruşturmasında 'şüpheli' olarak sorgulanan dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın ifadesi ortaya çıktı. Kontrgerilla.com'un ulaştığı iki sayfalık ifaded..
Tamamı 19.12.2015

Fehmi Koru sitemize taş attı

12.10.2015 19:46 Maişet derdi nedeniyle yaklaşık 1 yıldır günlük yerine haftalık haber girişine geçmek zorunda kaldık. Dikkat edenler bunu farketmiştir. Saatlerdir süren bu haftalık haber girişini de az önce tamamlamış ve internet..
Tamamı 12.10.2015

Şok!!! Savcı Öz yurtdışına kaçtı

18.08.2015 20:19 HSYK tarafından haklarında terör örgütü üyeliği suçlamasıyla soruşturma başlatılan, ardından mahkemece yakalama kararı çıkarılan savcılar Zekeriya Öz ve Celal Kara'nın yurtdışına kaçtıkları ortaya çıktı. Mahkeme eski s..
Tamamı 18.08.2015

Balyoz Planı gerçek: 7 beraate itiraz

09.10.2016 13:55 Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Orgeneral Çetin Doğan'ın da aralarında bulunduğu 7 sanığın beraat kararının bozulması yönünde görüş bildirdi. 6 Ekim'de yaşanan gelişmeye göre, Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı adına B..
Tamamı 9.10.2016

Belgesel: Gezi'nin ardındakiler

24.06.2013 11:20 Taksim Gezi olaylarına katılanlar.. Haber, açıklama ve attıkları twitlerle destek verenler.. 'Çapulcu' olduklarını açıkça belirtenler.. 'Mesele Gezi değil sen hala anlamadın mı?' diyerek hükümeti bir ayaklanma ile devirmeye destek verenler..
Tamamı 24.06.2013

7 sanıklı Balyoz davası kapandı mı?

16.12.2018 11:00 İstanbul'da, Fetö yargısının etkin olduğu dönemde açılan ve 237 sanığın müebbet hapse mahkum edildiği, Fetö ile mücadelenin başlamasının ardından davanın kumpas olduğuna dair somut delillerin ortaya çıkması üzerine..
Tamamı 16.12.2018

Humeyni planı suya düştü

08.11.2014 13:58 Yıllardır ABD'de yaşayan Türk vatandaşı Fetullah Gülen'in Türkiye'ye dönmekten kesinlikle vazgeçtiği ileri sürülüyor. Gülen cemaatinin liderliğini yapan Fetullah Gülen, kendisine DGM tarafından dava açılmadan hemen önc..
Tamamı 8.11.2014

Gülen: 28 Şubat MGK'sı sevaptı

01.11.2014 17:35 Erdoğan'ın ilk kez 'Cumhurbaşkanı' sıfatıyla başkanlık ettiği Ekim ayı MGK toplantısı 10 saati aşarak en uzun MGK rekorunu kırdı. 28 Şubat süreci kararlarının alındığı MGK toplantısı ise 8 saat sürmüştü. MGK'da paralel..
Tamamı 1.11.2014

Ayrıntılarıyla 7 Şubat krizi

08.02.2014 15:18 Tarih: 7 Şubat 2012.. Ankara, Cumhuriyet tarihinde benzeri görülmemiş bir olayla sarsıldı. MİT Müsteşarı Hakan Fidan dahil 5 MİT yöneticisi hakkında savcılık tarafından yakalama kararı çıkartıldı.. Sabah gazetesinden A..
Tamamı 8.2.2014

Beddua etti, suç duyurusu yağdı

27.01.2014 13:03 Fetullah Gülen'in avukatı: Psikolojik harekâtta yeni aşamaya geçildi.. Fetullah Gülen Hocaefendi'nin avukatı Nurullah Albayrak, müvekkili hakkında ortaya atılan iftiraların suç duyurusu şeklinde yargıya taşınması suret..
Tamamı 27.1.2014

Paralel Yapı = P2 Locası

14.01.2014 15:48 Gülen cemaatinin lideri Fethullah Gülen'in paralel yapıyı uzaktan yönetmek için yaptığı telefon görüşmeleri bugün internette yayınlandı. (1) Görüşmelerde Gülen'in, bir dini cemaat liderinin ötesine geçerek siyaset..
Tamamı 14.1.2014

Özkök ve Yalman'dan şok inkar

03.11.2014 19:23 Balyoz davasında Anayasa Mahkemesi'nin verdiği 'hak ihlali' kararı üzerine yeniden yargılama başladı. Duruşma, Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Anadolu Adalet Sarayı'ndaki 450 kişilik Şehit Hakan Kılıç Konferans Salo..
Tamamı 3.11.2014

Yabancı vakıflara suç duyurusu

02.12.2013 16:57 Sivil Toplum Kuruluşu Adalet Platformu, Türkiye'de faaliyet gösteren yabancı vakıflar hakkında, yasak olmasına karşın Türkiye'deki siyasi olaylara müdahale ettikleri gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusund..
Tamamı 2.12.2013

Düşünen adam da olacak mı?

19.06.2013 17:17 Taksim Gezi olayları 19 günlük bir süreç sonra polisin Gezi parkını boşaltmasıyla sona erdi. Ancak artçı gelişmeler sürüyor. İki gündür 'duran adam' eylemi gündemde. Hükümeti protesto eden ve Gezi eylemcilerine destek ..
Tamamı 19.6.2013

Fetö'nün Şok Mangasına dava

21.11.2022 14:22 Ankara'da, Cumhuriyet Başsavcılığı, FETÖ'cü olmayan askeri öğrencilerin "şok mangası" yöntemiyle fiziki ve psikolojik şiddet uygulayarak okulu bırakmalarına neden oldukları ileri sürülen 8 eski asker hakkında "işkence ..
Tamamı 21.11.2022

Kara Kuvvetleri: 80 Müebbet Onandı

29.11.2022 10:33 Ankara'da, FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Kara Kuvvetleri Komutanlığı (KKK) karargahında yaşanan olaylara ilişkin aralarında 4 eski generalin de bulunduğu 132 sanıklı dava dosyasının istinaf incelemesi tamamlandı..
Tamamı 29.11.2022

Kars: 12 Müebbetin Gerekçesi

30.11.2022 13:13 Kars'ta, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine katıldıkları ve örgütün kentteki sözde 'ana komuta kademesi'nde yer aldıkları iddia edilen, aralarında örgütün sözde 'sıkıyönetim komutanı' ve dönemin 14. Me..
Tamamı 30.11.2022

Yakalanan İlk Darbeciye Müebbet

29.11.2022 11:03 Bursa'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında Bursa'da sözde 'sıkıyönetim komutanı' olmayı beklerken 'yakalanan ilk darbeci' olan dönemin İl Jandarma Komutanı Yurdakul Akkuş'un da..
Tamamı 29.11.2022

Darbeci Yaver'in Müebbeti Onandı

29.11.2022 10:43 Ankara'da, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi akşamı Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan'ın kaldığı oteli darbecilere bildirdiği belirlenen eski başyaver Ali Yazıcı'ya verilen ağırlaştırılmış müebbet ile eski Dalaman Deni..
Tamamı 29.11.2022

Çatı Davada Müebbetler Değişmedi

29.11.2022 10:22 Ankara'da, Yargıtay'ın 15 Temmuz darbe girişiminden önce açılan FETÖ çatı davasında, örgütün tepe yöneticileri eski Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, eski milletvekili İlhan İşbilen, keski Zaman Gazetesi İm..
Tamamı 29.11.2022

Askeri Hakimlere Müebbet Onandı

02.12.2022 09:55 Ankara'da, Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Ankara 25. Ağır Ceza Mahkemesince FETÖ'nün darbe girişiminde yer alan dönemin Genelkurmay Başkanlığı adli müşavirleri Hayrettin Kaldırım ve Muharrem Köse'nin de aralarında bulundu..
Tamamı 2.12.2022

Poyrazköy Kumpası: 1. Dava Başladı

28.11.2022 13:39 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün "Poyrazköy'de ele geçirilen mühimmat, Kafes eylem planı, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD), Amirallere Suikast" gibi davalardaki usulsüzlüklere ilişkin polis mem..
Tamamı 28.11.2022

Poyrazköy Kumpası: 2. Dava Yargıya

28.11.2022 15:42 İstanbul'da, kamuoyunda 'Poyrazköy davası' olarak bilinen dava ve soruşturmalarda görev alan 48 eski hakim ve savcı hakkında 'gizliliği ihlal', 'iftira', 'suç delillerini yok etme', 'kişisel verileri hukuka aykırı olar..
Tamamı 28.11.2022

1985'teki Sınav Hırsızlığına Dava

02.12.2022 12:37 Ankara'da, FETÖ irtibatı nedeniyle hakkında dava açılan eski Albay Cengiz C.'nin, 1985'te yapılan askeri lisesi sınav sorularını, 'örgüt abisi' aracılığıyla önceden aldığını itiraf etmesi, verdiği bilgilerin doğru çı..
Tamamı 2.12.2022

Pinhan Restaurant'a 9 Hapis

30.11.2022 12:08 İstanbul'da, Fetullah Gülen liderliğindeki terör örgütü (Fetö) adına faaliyetlerde bulunulduğu gerekçesiyle kayyum atanan örgütün karargahı konumundaki Maltepe Pinhan Restoran yapılanmasına dair 45 sanıklı davaya devam..
Tamamı 30.11.2022

Zırhlı Tugay Darbe davası

30.11.2022 12:40 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin aralarında muvazzafların da bulunduğu 28'si tutuklu 138 askerin 'kamu malına zarar verme' suçundan altışar yıl ile 'Anayasal düzeni ort..
Tamamı 30.11.2022

Darbede Valilik İşgali davası

30.11.2022 12:29 İstanbul'da, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminde İstanbul Valiliğinin işgalini konu alan 90 sanıklı davada ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası Yargıtay tarafından bozulan eski Yarbay Recep Karaçam'ın yeniden yargılan..
Tamamı 30.11.2022

Donanma Darbe davası

28.11.2022 13:24 Kocaeli'de, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Donanma Komutanlığındaki eylemlere ilişkin davada dosyaları ayrılan 6'sı tutuksuz, 13'ü firari 19 sanığın yargılanmasına devam edildi..
Tamamı 28.11.2022

Adana Yasadışı Dinleme davası

21.11.2022 12:10 Adana'da, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyeliğinden hüküm giyen eski İl Emniyet Müdürü Ahmet Zeki Gürkan ile terörden sorumlu emniyet müdür yardımcısı İsmail Bilgin'in, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) mensubunu yasa ..
Tamamı 21.11.2022

Tır Kumpası Organizatörleri davası

21.11.2022 11:57 Adana ve Hatay'da MİT tırlarının durdurulması ve aranmasını organize ettikleri gerekçesiyle haklarında 2'şer kez ağırlaştırılmış müebbet ve 50 yıl 5'er ay hapis cezası istemiyle dava açılan Fetullahçı Terör Örgütü'nün ..
Tamamı 21.11.2022

13.08.2001'den beri ziyaretçi sayısı:
66.043.757