KONTRGERİLLA'NIN TASFİYESİ / GELECEĞİ
Klasik_ilk_bölüm |
Ergenekon_soruşturması_burada_noktalanır,Zaman,7Nisan2008 |
A.Dilipak_ABDdestegiyle_kisitli_tasfiye,Vakit,12Nisan2008
VAKİT GAZETESİ, 12 NİSAN 2008:
İŞTE HABER BU!
ABD DESTEĞİYLE KONTRGERİLLA'YA KISITLI TASFİYE
Abdurrahman Dilipak
İsmet Berkan yazıyor: “Genelkurmay'ın 'Eğer Anayasa
Mahkemesi bu seçimi iptal etmezse darbe yaparım' diye de okunabilecek olan
bildirisi, Türkiye'de bütün hesapları bozacak olaylar zincirini başlattı.”
Yargıtay'ın yalanladığı Ergenekon tutuklusu Doç. Ümit Sayın’ın ifadelerine atfen
Taraf'ta yayınlanan, “Yargıtay Başkanı Genelkurmay’a çağrıldı; Harekât
Başkanı’yla görüştü. Artık ordu muhtırasız darbe yapacak. Danıştay, Sayıştay,
Yargıtay eliyle mesaj verilecek” dediği iddialarına yer verdi. Gazetede Yasemin
Çongar’ın yazdığı köşe yazısında da bu habere ilişkin yorum yapıldı ve “Yüksek
yargı mensuplarının vicdanları rahat mı?” diye soruldu. Yargıtay da dava açmış..
Bakalım bu işin sonu nasıl gelecek?
Hani şu Yargıtay başsavcısı da basına dava açsa da, madem hükümet bu olayların
üzerine gitmiyor, savcıları harekete geçirmek için elindeki belgeleri
mahkemelere göndermiyor, basın tartışmalı haberlere konu kişi ve belgeleri
mahkemeye sunsun bakalım, savcılık o zaman da mı harekete geçmeyecek?.. Bana
kalırsa savcılar, Şemdinli'nin ağır baskısını hâlâ üzerinden atmış değiller..
Buyurun şu haber de Sabah'tan; Ergenekon örgütü operasyon kapsamında
tutuklanarak cezaevine konulan Doç. Dr. Ümit Sayın'ın teknik takibe takılan şok
telefon görüşmeleri ortaya çıktı... Telefondaki karşı ses ise eski İÜ Rektörü
Kemal Alemdaroğlu... Eski İstanbul Üniversitesi Rektörü Kemal Alemdaroğlu'nu
arayan Sayın'ın son gelişmelerin "milli demokratik devrim" ile biteceğini
söylediği öne sürüldü. Sayın'ın, Alemdaroğlu'na telefonda, Ankara'daki
görüşmelerinden, bütün komutanların "devrim" kelimesini kullandığına dikkat
çektiği iddia edildi. Alemdaroğlu'nun o zaman ne beklediklerini sorması üzerine
ise darbenin üst taraftan olmayacağını, 1960'taki gibi alt taraftan olacağını
anlatarak, "Bir yerden patlak verecek. 3-5 ay önemli şeylere gebe. Telefonda
konuşamayacağım şeyler var" dediği de iddialar arasında yer aldı. Sayın'ın,
Turgay adlı kişiyle yaptığı görüşmede ise çok sayıda "paşa"ya mesaj attığını ve
mesajda "Darbe yapılması için yüz tane neden var" dediğini anlattığı iddia
edildi...
Geçen gün Taha Akyol köşesinde Tülay Tuğcu'ya bir çağrıda bulunuyordu.
Cumhurbaşkanlığı seçimini kilitleyen ve erken seçim sürecini başlatan '367'
kararı, Anayasa Mahkemesi'nde nasıl alındı? Tülay Tuğcu bu dönemde Yüksek
Mahkeme'nin başkanı idi. Şimdi onun konuşması gerekti.. Anılarını yazması
gerekti. Sezer konuşmuyor.. Konuşmayacak gibi de duruyor.. Ama Tuğcu belki
konuşur.. Cumhuriyetin şimdi emekli olmuş bir kadın yargıcı erdemli bir iş yapar
ve bu iddiaları cevaplar.. Hâlâ görevleri başında olan yargıçlardan bunu yapacak
biri var mı acaba? Yoksa susacaklar mı? Millet adına karar verenler milli
iradeyi birilerine peşkeş çekiyor ve susuyorlarsa yazıklar olsun onlara. Gün
gelecek içlerinden biri, ya da yakınlarından biri bu gerçeği açıklayacak. O
zaman belki çok geç olacak ama tarih onları başka bir türlü anacak!
Bakın! Zaman kaybediyoruz. Çete ve darbeci güçler iktidardan daha hızlı hareket
ediyor.. Neyse ki dış destekleri yok.. Neyse ki, kendi içlerinde
anlaşamıyorlar.. Neyseki başarı şansları yok.. AK Parti ve DTP'yi kapatırsanız,
Güneydoğuyu kaybedersiniz.. Türkiye kaybeder. İşte o zaman korkulan olur.. Bölge
Irak'a döner.. O zaman darbeciler de kaçacak yer ararlar ama iş işten geçmiştir
artık. Çetenin yargı ve üniversiteler, TSK içindeki uzantılarının bir an önce
yakalanıp tasfiye edilmesi gerekiyor.. AK Parti bu işin kendi içindeki
uzantıları konusunda da dikkatli olması lazım.. Darbe olursa bu işten sadece
iktidar değil, devletin içindeki farklı oluşumlar arasında da kanlı bir
hesaplaşma yaşanacak.. Bu işten herkes zarar görecek.. Çete mensuplarının da
aklını başına toplaması ve bu kanlı sürecin artık noktalanması gerek. Anayasa
Mahkemesi ve yüksek yargı üyeleri de, CHP yöneticileri de, paşalar da bunu
görmeli.. Bu iş buraya kadar.. Sonunda bu işi çözecek olan AK Parti.. Ayağını
yere sağlam basar, kararlı ve cesur davranırsa, daha önce bu işin içinde olup da
bugün artık vazgeçme noktasında olanlar, iktidarın kararlılığından ve
samimiyetinden emin olurlarsa önce iktidara bilgi verirler ve sonra da yanında
yer alırlar..
Bakın Antalya'daki sakallı tek kişi değil. Elleri sopalı, bıçaklı sakallı diğer
kişiler kim?.. Gözünüze bu adamı fazla yaklaştırıp arkasındaki çeteleri
görmezlikten gelmeyin.. Sadece eli sopalı, bıçaklı, sakallı olmayan, bu çetenin
perde gerisindeki akademisyen kılıklı çete başlarını da izleyin.. Asıl mesele
bu.. Beyefendilerin çekmecelerindeki dosyaları ele geçirin.. Gençler de bu kirli
oyunlara alet olmamalı.. Sağcısı-solcusu, Türk'ü-Kürd'ü yok bu işin.
Provokatörlerin hepsi aynı merkezden yönetiliyor.. MHP’li ya da PKK’lı
değiller.. Alevi-Sünni, Türk-Kürt, sağ-sol yok, bunlar sadece makyaj malzemesi..
Bu işlerden anlayan biri diyor ki, “Bu komplonun tezgahçılarını bulmak için
şehire değil, üniversite kampusuna gitmeleri gerek. Merkeze..” Ve de tabii şu
Oda, Baro, Vakıf, Dernek, Sendika görüntüsündeki çete uzantılı mahfilleri de boş
bırakmamak gerek.. Ergenekon talimnamesine bakın, örgüt ve kişi profillerini
inceleyin kim kimdir anlarsınız? Ve Tayyib Erdoğan ne yapacaksa elini çabuk
tutmak zorunda..
Bu yapının TSK içindeki uzantılarının tasfiyesi açısından İlker Başbuğ'un nasıl
bir çizgi izleyeceğini göreceğiz.. Hükümet bir an önce, bir yandan Anayasa
değişikliğini yapıp, öte yandan kayıtdışı siyasetin finansman aracı olan, büyük
sermaye grublarından başlayarak kayıtdışı ekonomiyle etkin bir mücadele
başlatmalı.. Media ve bu yapının yargıdaki uzantıları ile ilgili bir politikası
olmalı..
Bir iddiada bulunuyorum: ABD çetelerin tasfiyesi için
düğmeye bastı.. Bu yapıyı ABD kurdu fakat bu yapı ABD'nin kontrolünden çıktı,
başka ülkelerle iş yapmaya başladı. Mafialaştı.. Amerikan'ın politikalarına
karşı tavır içindeler. Onun için ABD bu işi tasfiye etmek istiyor.. Örgütün
deşifre edilmesinde ABD'nin rolü büyük. Genel kanaat şu yönde: ABD AK Parti'nin
ayağına topu veriyor, AK Parti topu ayağında bekletip sonra da taca atıyor..
Görünen o ki, bu iş geri dönüşü olmayan bir noktaya geldi.. Ya AK Parti bu işi
yapacak, ya da o gidecek, bu işi yapacak bir başkası gelecek.. Yani demek o ki,
çetelerin tasfiyesi konusunda bugün AB ve ABD'den destek var. NATO merkezli bu
yapılanma zaten bu destek olmadan çözülemezdi. Kaldı ki, ABD bu yapıyı
sanmıyorum ki, tamamen tasfiye etsin. Kendisinin kontrol edeceği düzeyde bir
çekirdek kadroyu muhafaza edecektir.. Bunu da bir kenara not edelim..
İktidar ne yapacaksa hemen şimdi yapmalı, hem de tavşan yamaca geçmeden! (Abdurrahman Dilipak / Vakit)
Klasik_ilk_bölüm |
Ergenekon_soruşturması_burada_noktalanır,Zaman,7Nisan2008 |
A.Dilipak_ABDdestegiyle_kisitli_tasfiye,Vakit,12Nisan2008
|