İzmir'deki askeri casusluk soruşturmasında, 'Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY)' üyelerinin sahte delil ürettiği iddialarına ilişkin 10'u tutuklu 68 sanığın yargılandığı davada sanık ve müştekiler ifade verdi.
18.03.2017 14:36 İzmir'deki askeri casusluk soruşturmasında, 'Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY)' üyelerinin sahte delil ürettiği iddialarına ilişkin 10'u tutuklu 68 sanığın yargılandığı davada sanık ve müştekiler ifade verdi.
14.03.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen ve Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile kayıt alınan duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz yargılanan bazı sanıklar, müşteki ile taraf avukatları katıldı.
Tutuklu sanık Gökay Ersel Gülek, soruşturma sırasında Bilişim Suçları Büro Amirliğinde görevli olduğunu belirtti, hakkındaki suçlamaları kabul etmediğini ifade etti.
Gülek, kanunsuz emir almadığını iddia ederek, 'Alsam da yapmam. Devletin işleyişine ve kurallarına sadakatle bağlıyım. Kanunsuz hiçbir şeyin altına imza atmadım. Terörist nitelemesini gösterecek hiçbir bulgu yoktur.' dedi.
Telefonunda 'ByLock' tespit edilmesine ilişkin ise Gülek, uygulamayı kullanmadığını ileri sürdü.
Müşteki Narin Korkmaz ise sanıkların kendisine kurduğu kumpas sonucu 26 ay tutuklu kaldıktan sonra beraat ettiğini belirterek, sanıklardan şikayetçi oldu.
Korkmaz, beraat ettiği 'Askeri Casusluk' davasında 357 masum insanın suçsuz yere yargılandığına dikkati çekerek sanıklar tarafından 2 yıl takip edildiğini kaydetti.
Telefon konuşmalarının dinleyenler tarafından bazı yerlerinin kesilerek kendisine suçlama yöneltmek için uygun hale getirildiğini savunan Korkmaz, telefonda konuştuğu arkadaşının 'Çamaşırlar birikti, evdeysen sana getireyim' ifadesindeki 'çamaşır' kelimesinin 'poşet poşet belge getirecek' gibi yansıtıldığını söyledi.
Bu nedenle hakkındaki dinleme kararının uzatıldığını ifade eden Korkmaz, 'Madem arkadaşım poşet poşet belge getiriyor. Onu niye almıyorsunuz.' dedi.
Suçu olmadığı için beraat ettiğini belirten Korkmaz, 'Başımı yastığa koyduğumda vicdanım rahat. Ben bu insanlar yüzünden paranoyak oldum. Psikolojik olarak kendimi güvende hissetmiyorum. Bu insanlar benim tüm hayatımı mahvetti. Hepsinden şikayetçiyim.' diye konuştu.
Tutuklu sanık Yaser Özoğlu'nun Korkmaz'a yönelttiği sorular sırasında Korkmaz'ın ve avukatının soruların özel hayata yönelik ve amaç dışı olduğuna dair itirazları nedeniyle kısa süreli tartışma yaşandı.
Askeri Casusluk davasında örgüt üyesi olarak yargılanan ve beraat eden müşteki Ali Hakan Durukan, Gülhane Askeri Tıp Akademisinde (GATA) profesörlüğe atandıktan birkaç gün sonra gözaltına alındığını dile getirdi.
FETÖ'nün kendi adamlarını GATA'ya yerleştirmek için profesörlüğünün engellenmeye çalışıldığını dile getiren Durukan, sanıklardan şikayetçi olduğunu belirtti.
Müşteki Ender Saim ise hakkındaki soruşturmanın başladığı dönemde askeri liselerde matematik öğretmenliği yaptığını belirterek, 'Birilerini rahatsız etmişim ki bu davaya monte edildim. Bize kumpas kuranların cezalandırılmasını istiyorum. Aile olarak ciddi sarsıntı yaşadım.' dedi.
15.03.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen ve Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile kayıt alınan duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz yargılanan bazı sanıklar, müşteki ile taraf avukatları katıldı.
Müşteki askeri savcı Mustafa Ufuk Kök, Poyrazköy ve Balyoz davalarının soruşturmasını yürütürken tehdit mailleri aldığını, bu tehditlerle FETÖ'nün hedefi olduğunu anladığını söyledi.
Kök, 'Fuhuş, insan ticareti, devletin gizli belgelerini bulundurma gibi suçlamalarla 2012 yılının Haziran ayında gözaltına alındım. 471 gün tutuklu kaldım. Balyoz davasına bakacak savcı bendim. Bir anlamda bana 'bunlara fazla müdahale etme, seni de alırız' demiş oldular. 17-25 Aralık operasyonları olmasaydı İzmir Askeri Casusluk davası devam edecekti. Beraat kararı sonrası göreve iade edildim. Hepsinden şikayetçiyim.' diye konuştu.
Askeri Casusluk davasında 25 ay tutuklu kaldıktan sonra beraat eden emekli albay Coşkun Başbuğ ise beraat ettiği davada tutuklanan ilk kişi olduğunu ve en son kendisinin serbest bırakıldığını belirterek sanıkların üst seviyeden cezalandırılmasını istedi.
Başbuğ'un mahkeme başkanına 'size göre sanık bana göre terörist' ifadesini kullanması sonrası sanıklar tepki gösterdi.
Askeri Casusluk Davası kapsamında gözaltına aldığı sırada bunun bir kumpas olduğunun farkına vardığını, dava sürecinde de kendinden emin olduğunu ve 'gülerek teslim olduğunu' ifade eden Başbuğ, 'FETÖ polisleri Ankara'da İşçi Partisi binasına göstermelik bir baskın yaptılar ve hesapta bu baskında benim görev yaptığım Ege Ordusu İstihbarat Başkanlığına ait bilgilerin olduğu bir CD ele geçirdiler. CD üzerinde 'Binbaşı Coşkun Başbuğ' yazıyor, dolayısıyla 'Bu CD'yi sen verdin' diye hakkımda soruşturma yürüttüler. FETÖ, insanlık tarihinin en aşağılık, en adi örgütüdür. Hiçbir değer yargısı olmayan, günahsız insanları yakan ahlaksız bir örgüt.' diye konuştu.
Başbuğ, FETÖ tehdidini yakın çevresine anlattığını, bir süre sonra kendisine tehdit mektupları geldiğini ve örgüt yayını bazı gazetelerde aleyhinde haberler yayınlanması sonrası da Askeri Casusluk Davası kapsamında gözaltına alındığını anlattı.
Mahkeme başkanı duruşmayı yarına erteledi.
16.03.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen ve Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile kayıt alınan duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz yargılanan bazı sanıklar, müşteki ile taraf avukatları katıldı.
Müştekilerden uçak teknikeri eski hava astsubayı Emre Cemal Gürsoy, sanıklardan şikayetçi olduğunu, Türk Silahlı Kuvvetlerinin içine sızan örgüt üyelerinin farklı oyunlarıyla saf dışı bırakıldıklarını savundu.
Gürsoy, soruşturma kapsamında 2 gün gözaltında tutulduğunu, devamında tutuksuz yargılandığını, 2014 yılında görevinden atıldığını hatırlatarak 'Hava Kuvvetleri İstihbarat Daire Başkanlığından gelen kişiler ifademizi aldı. 'Hava Kuvvetlerinde bazı sıkıntılar var onun için ifadenizi alıyoruz' dediler. İfade alımında ' Cemaat hakkında kötü konuşuyormuşşunuz' gibi ifadelerle karşılaştık. İfadeyi zorla imzalattılar. Darbe girişiminde önemli payı olan o zaman Hava Eğitim Komutanı olan Akın Öztürk disiplinsizlikten dolayı atılmam için sicilimi imzaladı. Bir astsubay olarak kafede garsonluk gibi işler yapıyorum. Mesleğe geri dönmek için başvurdum ancak geri alınmadım. Bizim göreve geri dönmemizi reddeden Askeri Yüksek İdare Mahkemesi üyeleri FETÖ'den içeri alındı.' diye konuştu.
Duruşmada ifade veren müştekilerden eski sağlık astsubayı Davut Yıldız, sanık eski komiser Özcan Karanfil başta olmak üzere kendilerine bu kumpası kuran herkesten şikayetçi olduğunu belirterek 2 yıl boyunca telefonlarının dinlendiğini ve soruşturma sonrasında 2 yıl tutuklu kaldığını belirtti.
Yıldız, 'Bylock' kullanıcısı olup tutuksuz yargılananların da tutuklanması talebinde bulundu.
Savaş helikopter teknisyeni olan müşteki İhsan Kürşat Toksoy ise yıllarca doğu illerinde operasyonlarda bulunduğunu, terörist peşinde koşarken FETÖ/PDY'lilerin arkasından kuyusunu kazdığını savunarak 'Operasyonlardan dolayı 96 saat uyumamış olduğum gün gözaltına alınarak vatan hainliğiyle itham edildim. Vatanı korumak için uyumazken böyle bir soruşturmanın içine nasıl çekildim. Mesleğimin baharında 15 ay hapis yattım. Ben ihraç edildikten sonra kimse iş vermedi. Benim hayatımı bitirdiler. Ben vatansever askerler tarafından eğitim aldım, Pensilvanya'dan almadım. Bana bu kumpası kuran, vesile olan, görmezlikten gelen herkesten şikayetçiyim.' şeklinde ifade verdi.
'ByLock' kullanan tutuksuz sanıkların tutuklanması talebi
Müşteki eski Pilot Üsteğmen Emre Arslan da 19 ay tutuklu kaldıktan sonra beraat ettiğini aktararak, 'Darbeye giden yolda bizim dava temel taştı. Bazı kişilerin tasfiye edilip, örgütün sıkıştığı noktalarda kendi adamlarını koyması için düzenlenen kumpastır. Bu dava yüzünden bir süre işsiz kaldım. 594 gün tutuklu kaldım. Bu kumpasta görev yapmış polis, tutuklayan savcılardan şikayetçiyim. Bu davada ByLock kullanıcısı olup da tutuksuz yargılananların bize dışarıda tehlike arz ettiğini düşünüyorum.' dedi.
Müşteki yüzbaşı Andaç Keskin ise 22 ay tutuklu kaldığını ifade ederek, büyük mağduriyet yaşadığını belirterek kumpas kuran kişilerden şikayetçi olduğunu beyan etti.
Müştekilerden Deniz Yüzbaşı Engin Karatekin ise eşinin Rusya Federasyonu vatandaşı olması nedeniyle 'Eşi üzerinden yurt dışına bilgi kaçırıyor' suçlamasıyla 25 ay tutuklu kaldığını belirterek, 'ByLock' kullanıcısı olup tutuksuz olanların kendileri açısından tehlike arz ettiği gerekçesiyle tutuklanmalarını talep etti.
Müşteki emekli Tabip Albay Ergun Özkan da aynı dava kapsamında 'gizli belge bulundurma' suçlamasıyla 22 ay tutuklu kaldığını daha sonra beraat ettiğini ifade ederek, 'Seninle göz kontağı kurmayan hakim ve savcılara ifade verdik. Özel yetkili mahkemelerin hakim ve savcısı da örgütün üyeleriydi. Belgeleri Türk Silahlı Kuvvetlerinin dışına çıkarmakla suçladılar. Aklandım ama suç hala ortada. Bu belgeyi gerçekten kim çıkarttıysa cezalandırılmasını istiyorum. 2015'te emekli oldum. Çalışmıyorum. Bu yaşadıklarımdan sonucunda çalışmayı kim düşünebilir. Benim hakkımda en ufak bir delil toplamayacaksın, lehime ifade vermek isteyenleri dinlemeyeceksin, dünyanın neresinde böyle adalet var.' diye konuştu.
Mahkeme başkanı duruşmayı yarına erteledi.
17.03.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile kayıt alınan duruşmaya, bazı tutuklu ve tutuksuz sanıklar, müştekiler ile taraf avukatları katıldı.
Başka bir soruşturmadan tutuklanan bu davada da tanık olarak dinlenen eski polis memuru Cüneyt Güvenç, 2012'de deniz üsteğmen Onur Süer'in evinde gerçekleştirilen aramayla ilgili savunma yaptı.
İzmir'den Marmaris'e 9 Mayıs 2012'de öğlen saatlerinde yola çıktıklarını belirten Güvenç, araçta büro amiri Mehmet Emin Çakıcı, polis memurları Tüzün Bayındır ve Adem Demir'in olduğunu vurguladı.
Güvenç, mahkeme başkanının, 'Arabada büro amiri tarafından arama sırasında buzdolabının arkasına bakın dendi mi?' sorusuna 'Hayır. Böyle bir emir vermedi. Arama kararını gösterdi.' cevabını verdi.
Tanık polis memuru Adem Demir ise askeri casusluk soruşturması kapsamında yapılan ev aramalarının Organize Suçlar Büro Amirliği tarafından gerçekleştirildiğini, görevli bulunduğu Mali Büro Amirliği olarak da ev aramalarına destek verdiklerini kaydederek, tanık olarak dinlenilen Güvenç'in tam tersi beyanda bulundu.
Askeri Casusluk soruşturması kapsamında sanık Onur Süer'in evinde arama yaptıklarını ve emri büro amiri Mehmet Emin Çakıcı'dan aldıklarını belirten Demir, şöyle konuştu:
'Bize 'Hazır olun, göreve gideceğiz, birkaç gün sürebilir' dedi. Öğlen saatlerinde arabayla yola çıktık. Yolda Çakıcı, bize 'Bir askerin evi aranacak aramada buzdolabının arkasına özellikle bakın' diye talimat verdi.
Onur Süer'in evine akşam saatlerinde gittik. Ben gittiğimizde savcının akşam 07.00 itibarıyla arama kararını imzaladığını öğrendim. Buzdolabını çektik, hard diski öyle bulduk. Hard disk bulunduğunda Onur Süer'in tepkisi 'Bunlar bana ait değil, kim koymuş, haberim yok, nereden çıktı' oldu. Usul gereği imaj alınması gerekmesine rağmen Mehmet Emin Çakıcı'nın inisiyatifiyle imajının alınmamasına karar verildi.'
Mahkeme başkanının, tutuklu sanıklardan Gökay Ersel Gülek ile ilgili kanaatini sorması üzerine Demir, 'Ben Gülek'e hep 'İyi birisisin ama şu cemaat işlerini bırak' demişimdir. Şubede cemaate yönelik bir yapılanma ve hiyerarşi vardı. Ben bu faaliyetlerin hiçbirine katılmak istemediğimi bu yolda olanlara beyan ettim. Gülek, cuma günleri bana 2 saat Fetullah Gülen'in vaazlarını dinletirdi.' dedi.
Müşteki Coşkun Başbuğ ise Güvenç ile ilgili yalancı şahitlik yapmak ve mahkemeyi yanlış yönlendirmekten suç duyurusunda bulunarak şikayetçi oldu ve mahkeme başkanından bu kişi hakkında hukuki işlem yapmasını talep etti.
Başbuğ, akşam 19.00'da imzalanan bir evrakın tanığın ifade ettiği gibi öğlen saatlerinde kendisine gösterilemeyeceğini, bunun imkansızlığını öne sürerek, Güvenç'in verdiği tüm ifadelerin yanlı ve yalan olduğunu ileri sürdü.
ByLock kullanıcısı olmanın hukuki işlem başlatılması için yeterli bir sebep sayıldığını dile getiren Başbuğ, bu nedenle bu davada tutuksuz yargılanan toplam 29 sanığın ByLock kullanıcısı olmalarından dolayı tutuklanmalarını talep etti.
Tanık Cazime Solak da soruşturmanın yürütüldüğü tarihlerde Narin Korkmaz'ın fiziki takibini yaptığını belirterek, 'İş yoğunluğundan dolayı başkasına ait aidiyet numarası ile telefon dinlemelerine katıldım.' diye konuştu.
Mahkeme başkanı duruşmayı 20 Mart'a erteledi.
Dava ve iddianame
'Askeri gizli bilgi ve belge bulundurma' iddialarına ilişkin İzmir Emniyet Müdürlüğüne 10 Ağustos 2010'da gelen ihbar e-posta üzerine başlatılan ve aralarında muvazzaf askerlerin de bulunduğu 357 sanık ve üst düzey askeri yetkili, devletin gizli bilgi ve belgelerini yabancı istihbarat servislerine vermekle suçlanmıştı. İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesi, şubat ayında tüm sanıkların beraatine hükmetmişti.
Sahte deliller üretilerek kumpas kurulduğu iddiaları üzerine başlatılan soruşturmada ise 25 kişi tutuklanmış, 5 zanlı daha sonra tahliye edilmişti. Soruşturmaya ilişkin İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan ve Fetullah Gülen'in bir numaralı sanık olarak yer aldığı 68 sanıklı iddianame İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilmişti.
İddianamede, sanıklar hakkında Türk Ceza Kanunu'nun ilgili maddeleri kapsamında, 'silahlı terör örgütü kuruculuğu, yöneticiliği, üyeliği, örgüt faaliyetleri kapsamında devlet ve ülkenin bütünlüğünü bozmak, hukuka aykırı kişisel verileri kaydetmek, iftira, kamu görevlisinin resmi evrakta sahteciliği, kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirmek ve yaymak, özel hayatın gizliliğini ihlal, suç delillerini yok etmek, gizlemek, değiştirmek ve suç uydurmak' gibi suçlamalar yer alıyor.
Paralel yapı-03 Kasım (2015) 'İzmir Askeri Casusluk Kumpası 68 sanık' davası
(18 Mart 2017, 14:36)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: