İstanbul'da, FETÖ tarafından organize edilen 15 Temmuz darbe girişiminde Afet Koordinasyon Merkezi'nin işgal edilmesin ilişkin 5'i tutuklu 17 sanığın 25'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandığı davaya başlandı. Duruşmada savunma yapan bir askerin ifadesi pes dedirtti: 'Binanın bahçesine giren vatandaşa doğru ateş ettim. Asker heyecanlanıp vatandaşı vurabilir, vatandaş da askeri linç edebilirdi. Kendimin ve askerlerin nefsi müdafaası kapsamında davrandım.'
18.03.2017 12:49 İstanbul'da, FETÖ tarafından organize edilen 15 Temmuz darbe girişiminde Afet Koordinasyon Merkezi'nin işgal edilmesin ilişkin 5'i tutuklu 17 sanığın yargılandığı davaya başlandı.
14 Mart'ta İstanbul 25'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın ilk duruşmasına 5 tutuklu sanık cezaevinden getirilirken, bazı tutuksuz sanıklara Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemi(SEGBİS) ile bağlanıldı. Duruşmada bazı AKOM çalışanları da şikayetçi sıfatıyla hazır bulundu.
SEGBİS ile bağlanılan tutuksuz sanık İsmail Erol ilk olarak ifade verdi. Sanık Erol, Hasdal'da er olarak bulunduğunu belirterek, '15 Temmuz sabahı kışlada acil müdahale mangasında görevliydik. Başımızda Ömer Faruk Çimen adlı astsubay vardı. Saat 20.00 gibi alay komutanının bizi çağırdığını öğrendik. Komutanlarımız bize araçlara binmemizi söyledi. Bunun dışında herhangi bir bilgi vermediler. Askeri kurallar gereği üstlerimize bir şey soramıyorduk. Araçlar AKOM binası önünde durdu. Hazır kıta olduğumuz için üzerimizde silahımız ve yedek şarjörler de vardı. AKOM'da önce tatbikat sonra bomba olduğu söylendi bize. Bize sürekli AKOM'un güvenliğini almamızı söylediler' dedi.
'Ellerindeki kağıtları yaktılar'
AKOM binasına girince bilgisayar fişlerini çekmekle görevlendirildiğini ifade eden sanık Erol, 'Orada tanımadığımız subaylar da vardı. Fiş çekme işleminden sonra İsa Uysal adlı arkadaşımızla nizamiye kapısında görevlendirildik. Sabaha kadar nöbet tuttuk. Güneş doğunca bizi zemin kata çağırdılar. Subayların ellerinde kağıt parçaları vardır ancak üzerinde ne yazıyordu göremedim. Subaylar bu kağıtlar için 'Bunları ne yapacağız? İmha edelim' diyorlardı. Aralarından biri diğerlerindeki kağıtları alarak sanırım lavabo olan yere giderek yaktı. Erler arasında önden bir arkadaş gitti teslim oldu, sonra ardından biz teslim olduk. Hiçbir sivile zarar vermedim, silahım hiç ateş almadı. Sadece kabloları söktüm ve bir lambayı kırdım. Askerliğimin bitmesine 2 hafta kalmıştı. Olaydan sonra tutuklandım, 2 hafta sonra tahliye olunca gidip tezkeremi aldım' ifadelerini kullandı.
İsmail Erol, bir sanık avukatının sorusu üzerine SEGBİS ile bağlandığı ekrandan tutuklu sanıkları teşhis etti. Sanık Erol, ekrandan gösterilen tutuklu sanıkların, olay yerinde bulunduğunu belirterek kendi komutanı ile adını bilmediği bazı subayları gösterdi ve 'Evet bunlardı' dedi.
İfadesini tamamlayan sanık Erol'un, 'Başkanım peki bundan sonra benim durumu ne olacak?' sorusu salonda gülüşmelere neden oldu. Duruşmada daha sonra tutuklu sanık Mustafa Kubilay'ın ifadesine geçildi. Olay tarihinde yarbay olarak görev yapan sanık Kubilay, '15 Temmuz'da her şey normal başlamıştı. Saat 11.30 gibi 1'inci sicil amirim benimle görüşmek istediğini söyledi. Daha sonra ise sana bir görev vereceğim dedi. Ben Kara Harp Okulu'nda öğretim görevlisi olarak ders de veriyordum. O gün saat 15.00 gibi dersim bitti. Daha önceden tayinim çıkmıştı. Bu yüzden eşyalarımı toplamaya odama gittim. Saat 16.00 gibi binbaşı Hamza Mermer beni arayarak, öğrencilerin gece atışı olacağını söyledi. Bu atış eğitiminin 6'ıncı alay kışlasında olacağını ve orayı bilip bilmediğimi sordu. Ben de bilmediğimi ama bulabileceğimi söyledim ancak Mermer kendi aracıyla gidebileceğimizi söyledi. Mermer'in aracıyla kışlaya gittik' ifadelerini kullandı.
Binbaşı Hamza Mermer ile alay binasına gittiklerini söyleyen sanık Kubilay, 'Binadan çıkınca Kurmay Albaylar Müslüm Kaya ve Nebi Gazneli bina önündeki askerlere AKOM'a gidilip buranın emniyetinin sağlanacağını söylüyordu. Yaklaşık 15 dakika sonra AKOM'a ulaştık. Nizamiyedeki personele terör ihbarı aldığımızı söyledik. Araçtan 2 kişiyi indirip bölgenin güvenliğini sağlamaları emrini verdim. Askerlere bina içinde ne kadar personel varsa dışarı çıkarmalarını söyledim. Binadan çıkarılan personelin cep telefonlarının kapatılarak toplanması emrini verdim. Bunu neden yaptım? Çünkü eğer bir terör olayı varsa, böyle durumlarda içerden biriyle irtibata geçebilirlerdi' diye konuştu.
'Binanın elektriğini kesmemiz emredildi'
Saat 21.45 gibi Müslüm Kaya'yı arayarak AKOM'a ulaştıklarını ve personelin içerden çıkarıldığını bildirdiğini ifade eden sanık Kubilay, 'Müslüm Kaya bana teknik ekibin gecikeceğini, binadaki bilgisayarların fişlerinin çekilmesini emretti. Bunun üzerine ekibe fişlerin çekilmesini emrettim. Ancak bina çok büyüktü. Tekrar Müslüm Kaya'yı arayıp durumu anlattım. Kaya bu kez bana teknik ekibin gelmeyeceğini, binanın elektriğini kesmemizi emretti. Bir süre sonra sivil bir aracın AKOM bahçesine geldiğini öğrendim. Görmek için kapıya çıktığımda adının Mehmet Tunç (Darbe girişimi soruşturması kapsamında tutuklu İBB Sivil Savunma Sekreteri) olduğunu öğrendiğim biri 'Komutanım burada bir şey yok ki, askerler köprüye çıkmış, ihtilal mi oluyor?' diye sordu. Ben bilmediğimi söyledim. Mehmet Tunç bana 'Siz 6'ıncı alaydan mısınız? Ben de bugün oradaydım. Hem ben eski askerim' dedi. Bu esnada arka tarafımda bulunan sivil birinin şüpheli hareketlerde bulunduğu gördüm. Yere yatmasını söyledim. Mehmet Tunç 'Bu çocuğu tanıyorum, bırakın gitsin' deyince gönderdim' dedi.
İzleyicilerden sanığa tepki: 'Kalleş herif'
Bir süre sonra AKOM bahçesine yine sivil bir aracın geldiğini belirten sanık Kubilay, 'Kendisinin İSKİ'den Fatih Turan olduğunu söyledi. 'Cumhurbaşkanımızın emri var duymadınız mı?' dedi. Ben asker olduğumu söyleyerek, sıralı amirlerimden emir alıyorum dedim. Üst tarafta nöbet tutan askerlere bakarak 'Bir ihtiyacınız olursa ben yan taraftayım, arkadaşlar kolay gelsin' deyip gitti. Bir süre sonra kalabalık bir grup halk binaya doğru yaklaşıyordu. Yaklaşmayın diye uyarıda bulundum' ifadelerini kullandı. Mahkeme başkanı bunun üzerine, 'Size darbe oluyor, yapmayın gibi şeyler söylemedi mi halk?' diye sordu. Sanık Kubilay'ın, 'Hayır sadece bağırıyor ve küfür ediyorlardı' yanıtı üzerine duruşma salonunda bulunan izleyiciler sanığa, 'Yazıklar olsun, kalleş herif' diye tepki gösterdi.
'Nefsi müdafaa kapsamında davrandım'
İfadesine devam eden sanık Kubilay, 'Kalabalık gelince G3 piyade tüfeğinin kolunu çekip bıraktım ve yere patlamamış mühimmat düştü. Havaya iki el ateş ettim. Kalabalık daha da yaklaşınca yere doğru 15-20 metre mesafeden 1-2 el daha ateş ettim. Kalabalık ilerlemeyi durdurdu ve uzaklaştı. Eğer ben ateş etmeseydim, kalabalık binaya girecekti. Binada görevli erler eğitimsiz ve heyecanlı oldukları için ateş edip vatandaşı yaralayabilir hatta öldürebilirdi. Bu yaşanabilirdi hatta kızgın kalabalık içindeki askerler de linç edilebilirdi. Kendimin ve askerlerin nefsi müdafaası kapsamında davrandım' dedi.
'Müslüm albay binayı terk etmememizi emretti'
Gecenin ilerleyen saatlerinde AKOM önüne polis shortland aracı geldiğini, bunun üzerine Müslüm Kaya'yı aradığını kaydeden sanık Kubilay, 'Müslüm albay konumumuzu korumamızı ve ne olursa olsun binayı terk etmememizi emretti. Saat 05.30'dan sonra ise defalarca aramama rağmen telefonları açmadı. Askeri personeli binanın alt katında topladım. Emniyetten biri beni cep telefonumdan arayarak teslim olmamızı söyledi. Emir komuta içerisinde olduğumu, üstlerimden emir almam gerektiğini kendisine ilettim. Bir süre sonra teslim olmaya karar verdik. Beni arayan emniyet görevlisini geri arayarak teslim olacağımızı belirttim. Sivil kıyafetlerimizi giyip teslim olduk' şeklinde konuştu.
Tutuklu sanık eski Yarbay Mustafa Kubilay, Kara Harp Akademisinde öğretim görevlisi olduğunu belirterek, atış talimi için Hasdal'daki 6. Motorlu Piyade Alayı'na gittiğini söyledi.
Kubilay, 'Alay Komutanı Albay Müslüm Kaya, İstanbul genelinde terör saldırısı uyarısı olduğunu söyleyerek güvenliği sağlamak için beni AKOM'a gönderdi.' dedi.
AKOM'da, terör saldırısı nedeniyle içeriden bağlantı kurulabileceği düşüncesiyle personelin cep telefonlarını toplattığını, sonrasında personeli tahliye ettiklerini, bilgisayarların da fişlerini çektirdiğini ifade eden Kubilay, darbecilere yardım ettiği gerekçesiyle tutuklanan Mehmet Tunç'un yanlarına geldiğini anlattı.
Tunç'un 'Burada önemli bir şey yok. Niye emniyet alıyorsunuz?. Köprüde askerler var. İhtilal mi oldu?' sözleri üzerine kendisinin de Genelkurmay Başkanlığının terör saldırısı olabileceği uyarısı yaptığını söylediğini ifade eden Kubilay, şöyle devam etti:
'Kalabalık bahçede toplanınca uyarmak için havaya ateş ettim. Patlamamış mühimmat yere düştü. Kalabalık yaklaşmaya başlayınca onlara doğru yere bir iki el ateş ettim. Halk da uzaklaştı. Böyle yapmasaydım içeriye girmeye çalışacaklardı. Emniyet alan askerler onlara ateş edebilirdi. Siviller ölebilirdi. Kalabalık da kızgındı. Askerleri linç etmeye çalışabilirlerdi. Bunlar yaşanmaması için uyarı ateşiyle askerin silah kullanma yetkisine uygun şekilde silah kullandım.'
Kubilay'ın bu sözleri üzerine, duruşma salonunda bulunan ve askerin ateşiyle yaralanan bazı müştekiler, 'Yalan söylüyor, kalleş.' diyerek tepki gösterdi.
Daha sonra haber gelmesi üzerine çatıya çıktığını, burada da içeri girmek isteyen iş makinalarını engellemek için askerlere havaya uyarı ateşi yapmaları talimatını verdiğini anlatan Kubilay, kimseye hedef gözeterek ateş etmediğini ileri sürdü.
Bu yaşananları, Müslüm Kaya'ya aralıklarla bildirdiğini dile getiren Kubilay, 'Hava aydınlanmaya başlayınca polis geldi. Teslim olmamızı söyledi. Müslüm Albay'a durumu bildirince binada kalmamızı söyledi. Sonrasında aradığımda bir daha ulaşamadım. Teslim olmaya karar verdik. Erleri bıraktık, sonra sivil elbiseleri giydik ve teslim olduk.' diye konuştu.
'Darbe kalkışması olduğunu duymadın mı?'
Mahkeme Heyeti Başkanı İbrahim Lorasdağı'nın, 'Darbe kalkışması olduğunu Cumhurbaşkanı, Başbakan söyledi, duymadınız mı? Telefondan internete bakmadınız mı?' sorusu üzerine Kubilay, tam olarak ne olduğunu anlayamadığını, elektrikleri kestikleri için de televizyonun açılamadığını söyledi.
Kubilay, Başkan Lorasdağı'nın 'Bir terör saldırısı durumunda işleyen prosedür; önce polis sevk edilir, sonra jandarma, daha sonra da valilik izniyle asker sevk edilir. Ortada terör olayı da yok. Böyle bir durumda asker ya da kamu görevlisi kendiliğinden inisiyatif kullanamaz. Bir öğretim görevlisi olarak bunu sorgulamadınız mı?' sorusuna, 'Bana böyle bir emir verilmişti. İç hizmet kanununa göre emirleri uyguladım.' cevabını verdi.
Lorasdağı'nın 'Terörist nerede, saldırı nedir, sorgulamadınız mı?' sözlerine karşılık Kubilay, 'Teröristin kimliğini tespit edemezdim. Gelen halktı.' dedi.
Duruşma savcısı da 'Madem terör saldırısı ihbarı üzerine gittiniz. Neden AKOM'un güvenlik personelini dışarıya çıkardınız. Bilgisayarları kapatmanızdaki amaç neydi?' diye soru yöneltti. Bunun üzerine Kubilay, 'Terör saldırısı durumunda zarar görmemesi için güvenlik personelini binadan çıkardık. Bilgisayarları da siber saldırı olduğunu düşündüğüm için kapattık.' diye konuştu.
'Teslim olunca darbeyi öğrendim'
Tutuksuz yargılanan erlerden İsmail Erol da Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya bağlanarak savunmasını yaptı.
Acil müdahale mangasında görevli olduğu için Müslüm Kaya'nın emriyle terör saldırısı ihbarı nedeniyle güvenliği sağlamak üzere AKOM'a gittiklerini belirten Erol, binanın arka kapısında görev yaptığını, kendi komutanları olan astsubayın kaçtığını duyunca erler olarak teslim olma kararı aldıklarını ancak subayların buna izin vermediğini kaydetti.
Erol, subayların ellerindeki bazı kağıt parçalarını yaktıklarını ifade ederek, teslim olduktan sonra polisten darbe girişimini öğrendiğini anlattı.
İddianameden
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, tüm sanıkların ' anayasayı ihlal, TBMM'yi ortadan kaldırmaya teşebbüs, Türkiye Cumhuriyet'ini ortadan kaldırmaya teşebbüs, silahlı terör örgütü üyeliği' suçlarından 3'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması isteniyor.
İddianamede 3'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapsin yanı sıra, 5 sanığın 7 kez 'kasten adam öldürmeye teşebbüs' suçundan 63'er yıldan 105'er yıla kadar, 11 sanığın 'silahlı terör örgütü üyeliği' suçundan 5'er yıldan 10'ar yıla kadar, 14 sanığın ise 'kamu malına zarar vermek' suçundan 1'er yıldan 4'er yıla kadar hapsi talep ediliyor.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-06 Ocak (2017) 'İstanbul Darbe Yap./AKOM İşgali 17 sanık' davası
(18 Mart 2017, 12:49)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: