Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimine ilişkin Genelkurmay Başkanlığındaki eylemlerle ilgili 221 sanık hakkında hazırlanan 'çatı iddianamesi', Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi.
11.03.2017 13:39 Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimine ilişkin Genelkurmay Başkanlığındaki eylemlerle ilgili 221 sanık hakkında hazırlanan 'çatı iddianamesi', Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi.
8 Mart'taki gelişmeye göre, Mahkeme heyeti, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın mağdur-müşteki ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ın mağdurlar arasında yer aldığı iddianame üzerindeki incelemesini tamamladı. Heyet, inceleme sonucunda iddianamenin kabulüne karar verdi.
Mahkeme, duruşmaya hazırlık tutanağını henüz tamamlamadı. Ancak yargılamanın başlayacağı tarih olarak 22 Mayıs 2017'nin belirlenmesinin planlandığı öğrenildi.
İddianame
Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekili Necip Cem İşçimen ile cumhuriyet savcıları Kemal Aksakal ve İstiklal Akkaya'nın hazırladığı iddianamede, 15 Temmuz 2016'da, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içerisinde örgütlenen FETÖ mensuplarınca Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmak ve bu düzen yerine başka bir düzen getirmek amacıyla hain darbe teşebbüsünde bulunulduğu belirtiliyor.
İddianamede, '15 Temmuz gecesi TSK içerisinde örgütlenmiş hain FETÖ mensupları tarafından demokratik anayasal düzen, cebir ve şiddet kullanılarak ortadan kaldırılma teşebbüsünde bulunulduğu, 8 binden fazla askeri personel, 35 uçak, 37 helikopter, 74 tank, 246 zırhlı araç ve 4 bine yakın hafif silahın kullanıldığı, mili irade hedef seçilerek, başta Cumhurbaşkanlığı Külliyesi ve TBMM olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti devletinin demokratik değerleri ve kurumlarına ait binalar bombalanarak ülkenin teslim alınmaya çalışıldığı' aktarılıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'mağdur-müşteki' olarak gösterildiği iddianamede, 'Genelkurmayda mağdur olan askerler' başlığı altında, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Akar, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Salih Zeki Çolak, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Yaşar Güler, eski Kara Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı emekli Orgeneral İhsan Uyar, Kocaeli Garnizon Komutanı Korgeneral Metin Gürak, Genelkurmay Başkanlığı Muhabere Elektronik ve Bilgi Sistemleri Komutanı Korgeneral Uğur Tarçın, Genelkurmay Basın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanı Tuğgeneral Ertuğrul Gazi Özkürkçü ile Osman Tolga Kılınçarslan, Burak Akın, Yunus Can, Atilla Gökesaoğlu, Göksel Sevindik ve Fikret Tayfur Erbilgin sıralanıyor.
'Karargah dışı mağdurlar' başlığı altında ise Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fahri Kasırga, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal, Kara Kuvvetleri Eğitim ve Doktrin Komutanı (EDOK) emekli Orgeneral Kamil Başoğlu, Özel Kuvvetler Komutanı Korgeneral Zekai Aksakallı ile Mehmet Şanver, Hasan Küçükakyüz, Ati̇lla Gülan, Mehmet Özlü, Bahri̇ Biber, Ahmet Biçer, Haluk Şahar ve Fethi Alpay yer alıyor.
İddianamede, Celalettin İbiş, Erhan Dural, Gökhan Yıldırım, Mehmet Şengül, Mesut Acu, Mucip Arıgan, Mustafa Avcu, Resul Kaptancı, Yıldız Gürsoy, Yusuf Çelik ve Ziya İlhan Dağdaş'ın sivil şehitler, Bülent Aydın'ın da karargahtaki asker şehit olduğu belirtiliyor.
Şehit ve gazilerin isimleri tek tek sıralandı
Ayrıca 'Genelkurmayda mağdur olan polis' Mikail Alıcı ile 42 mağdur, AK Parti Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstün'ün de arasında bulunduğu 26 müşteki, ülke genelinde şehit olan askerler Sait Ertürk, Halit Yaşar Mine ve Ömer Halisdemir, şehit düşen 63 polis, 'tüm ülkede şehit olan' 172 kişi, yaralı 21 asker, yaralı 153 polis, darbe girişimi sırasında ülke genelinde yaralanan 2 bin 558 sivilin isimleri de iddianamede tek tek sıralanıyor.
Sanıklar
Davanın, general rütbesindekiler ile eski Cumhurbaşkanı Başyaveri Ali Yazıcı, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Akar'ın eski emir subayı Levent Türkkan ve Başbakanlık Özel Kalem Müdürlüğü görevlisi Muhammet Uslu'nun da arasında yer aldığı asker ve sivil sanıkları şunlar:
'Fetullah Gülen, Abdulkadi̇r İlhan, Abdullah Şevki̇ Güngör, Abdulvahap Berke, Abdurrahi̇m Aksoy, Abdurrahman Aydoğan, Adem Özer, Ahmet Albayrak, Ahmet Durmaz, Ahmet Özçetin, Ahmet Yıldız, Ahmet Bi̇can Kırker, Ahmet İlhan Ayşan, Akın Öztürk, Ali Çakır, Ali Gültekin, Ali Irmak, Ali Kalyoncu, Ali Yazıcı, Ali Emre Eral, Ali Feyyaz Beydağ, Ali Osman Gürcan, Alpaslan Çetin, Anıl Koç, Asım Şanöz, Ayhan Carık, Aziz Onur, Baki Kavun, Barış Erdemir, Bayram Akpan, Bayram Aydemir, Bilal Akyüz, Birol Kurubaş, Bünyamin Tuner, Cahit Kükey, Cemal Turğut, Cemil Turhan, Cengiz Aydın, Cihangir Şenlik, Deniz Aydın, Derviş Taş, Doğan Öztürk, Doğan Üstüntaş, Emin Anar, Emrah Ilgaz, Emre Karslı, Erdem Eraslan, Erhan Caha, Erhan Metin, Erman Can, Ersin Eker, Ersoy Öz, Ertan Özmen, Ertuğrul Terzi, Fahri Kafkas, Fatih Ekici, Fatih Koç, Fatih Misir, Fatih Okutur, Fatih Sarımehmet, Fatih Üner, Fatih Yanıkkaya, Fazlı Özşahin, Fevzi Sönmez, Fırat Alakuş, Furkan Akbenli, Furkan Çetiner, Gökhan Akdağ, Gökhan Balcı, Gökhan Çetin, Gökhan Eski, Gökhan Şahin Sönmezateş, Güven Keskin, Hakan Evrim, Hakan Toprak, Halil Gül, Halil İbrahim Ataalp, Halil İbrahim Karabal, Halis Ahmet Özer, Halit Kazancı, Hamza Er, Hasan Demirci, Hasan Sevimli, Hasan Hüseyin Sarıtarla, Hüseyin Ömür, Hüseyin Yıldırım (1972 doğumlu), Hüseyin Yıldırım (1980 doğumlu) Hüseyin Hakan Öcal, İbrahim Çölkesen, İbrahim Karadağ, İlhan Talu, İlker Çetinkaya, İlyas Akyar, İlyas Bilgiş, İsa Akın, İsmail Aydın, İsmail Yolaçıcı, Kadir Bozan, Kamil Ilgaz, Kenan Şimşek, Kenan Yıldırım, Kubilay Selçuk, Kübra Yavuz, Levent Türkkan, Lütfi Karaca, Lütfullah Taşyumruk, Mahmut Tuncer, Mehmet Emin Tüzel, Mehmet Adıgüzel, Mehmet Akçara, Mehmet Aytaç, Mehmet Demir, Mehmet Dişli, Mehmet Partigöç, Mehmet Şahin, Mehmet Uslu, Mehmet Arif Pazarlıoğlu, Mesut Ürkmez, Mete Kıçılarslan, Metin Demir, Metin Gümüşburun, Muhammet Uslu, Muhammet Yılmaz, Muhsin Kutsi Barış, Murat Aletirik, Murat Aygün, Murat Bingül, Murat Engin, Murat Ertaş, Murat Koçyiğit, Murat Korkmaz, Murat Mala, Murat Pekgüler, Murat Can Avtan, Mustafa Akyıldız, Mustafa Çakmaktaşı, Mustafa Çiçek, Mustafa Demir, Mustafa Duygulu, Mustafa Kocaaslan, Mustafa Mengi, Mustafa Özsoy, Mustafa Sözer, Mustafa Temir, Mustafa Barış Avıalan, Mutlu Burak Uyar, Muzaffer Çoban, Muzaffer Düzenli, Nahsen Fıstıkcı, Necati Güneş, Nejdet Eroğlu, Neşet Gülener, Nuri Gayır, Oğuz Serhad Habiboğlu, Oğuzhan Konuk, Okan Ataoğlu, Okan Kurt, Oktay Felekoğlu, Orhan Yıkılkan, Osman Aktaş, Osman Kardal, Osman Kılıç, Osman Ünlü, Ömer Faruk Harmancık, Ömer Gürsel Çetin, Özay Yılmaz, Özcan Karacan, Özcan Kurt, Özgür Solakoğlu, Özkan Aydoğdu, Ramazan Cömert, Ramazan Gözel, Recep Aktürk, Recep Özkan, Recep Yıldız, Sadık Kazancı, Salih Ulusoy, Samet Yıldız, Satı Bahadır Köse, Savaş Kabaklı, Sedat Taşkın, Selçuk Topal, Serdar Tekin, Serhat Pahsa, Serkan Candal, Serkan Coşkun, Serkan Kılıç, Serkan Sağ, Sinan Sürer, Sinan Yılmaz, Suat Sağlam, Suat Kürşat Gün, Şener Doğrugören, Şener Kısak, Şevket Samet Okyay, Talha Atlanel, Tayfun Özek, Temel Can Köroğlu, Tevfik Gök, Turgay Er, Turgay Sökmen, Turğay Perişan, Uğur Bostan, Uğur Kent, Uğur Şahin, Ümit Bayık, Ümit Keskin, Ünsal Coşkun, Vahap Kavaker, Vahit Güllü, Veysel Tokmak, Veysel Özmen, Vural Akyıldırım, Yalçın Gür, Yalçın Toker, Yener Yılmaz, Yusuf Akdemir, Yusuf Güleç, Yusuf Karşil, Yusuf Yalçın ve Yusuf Yedidağ.'
Sanıklardan biri orgeneral, 3'ü korgeneral, 4'ü tümgeneral, 16'sı tuğgeneral, 3'ü tuğamiral, 26'sı albay, 27'si yarbay, 37'si binbaşı, 21'i yüzbaşı, kalanlar ise daha alt rütbelerden. Sanıklardan 12'si öğretmen, memur ve esnaftan oluşan sivil. Bu kişilerin 3'ü tutuklu, 2'si adli kontrol şartıyla serbest bulunurken, 7'si ise firari durumda.
Sanıklar, 'anayasayı ihlal', 'cebir ve şiddet kullanarak TBMM'yi ortadan kaldırmaya teşebbüs', 'cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs', 'silahlı terör örgütü yönetmek ve üyesi olmak' suçlarının yanı sıra darbe girişimi kapsamında Türkiye'de işlenen 'Cumhurbaşkanına suikast', '250 vatandaşı şehit etme', '2 bin 735 vatandaşı öldürmeye teşebbüs' ve 'üst düzey komutan ve devlet yöneticilerinin hürriyetini sınırlama' suçlarından da yargılanacak.
Hain Planı Fidan Bozdu! Darbe Girişimi İçin Düğmeye 19:58'de Basıldı
FETÖ'nün darbe girişimi, MİT Müsteşarı Fidan'ın Genelkurmay'a gitmesinin ardından erkene alındı. Cuntacı Erhan Caha 19.58'de, "03.00'teki hareketin erkene çekildiğini" söyledi.
FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminin başlama anları belirlendi. İstihbaratı alan MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın Genelkurmay'a gitmesinin ardından cuntacılar, darbeyi erkene aldı. Fidan Genelkurmay'dan ayrılmadan darbe talimatı verildi. Cuntacı Erhan Caha 19.58'de, Akıncı'daki Muzaffer Düzenli'yi arayarak "03.00'teki hareketin erkene çekildiğini" söyledi.
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişiminin istihbaratını Milli İstihbarat Teşkilatı'nın (MİT) almasından sonrasından yaşananların detayları ortaya çıktı. Kara Havacılık'ta görevli bir pilotun, 15 Temmuz günü MİT'e gelerek, MİT Müsteşarlığı'na yönelik harekat yapılacağını bildirdi. Bunun üzerine MİT yetkilileri konuyu Genelkurmay'a taşıdı.
FİDAN PLANLARI BOZDU
Önce MİT Müsteşar Yardımcısı ardından Müsteşar Hakan Fidan Genelkurmay Karargahı'na geldi. Darbe istihbaratını alan MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın Genelkurmay Karargahı'na gelmesinin ardından darbecilerin yaşadığı panik saniye saniye deşifre oldu. Darbenin ortaya çıktığını anlayan FETÖ'cü cuntanın darbeyi erkene çekmesi ve Ankara-İstanbul arasındaki temaslar iddianameye şöyle yansıdı.
İLK TALİMAT 19:58'DE
14.00: Genelkurmay 2. Başkanlığı'nda yıllık terörle mücadele toplantısı gerçekleştiriliyordu.
17.00: Önce Genelkurmay 2. Başkan Yaşar Güler ardından Kara Kuvvetleri Komutanı Kurmay Başkanı İhsan Uyar toplantı sırasında önlerine konulan not kağıtlarının ardından toplantıdan ayrıldı.
18.15: Karargahta MİT Müsteşarı ile Genelkurmay yetkilileri arasında darbe tedbirine ilişkin bir zirve gerçekleştirildi. Fidan toplantıda MİT'e yönelik saldırı istihbaratının "daha büyük bir planın parçası" olabileceği bilgisini verdi.
19.19: Fidan'ın uyarısı üzerine Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, kuvvet komutanlıkları, Jandarma ve sahil güvenliğe bilgi verdirerek Türkiye genelinde tüm askeri uçuşları yasakladığını bildirdi. Aralarında 7 helikopter ve 2 F16'nın da bulunduğu 33 askeri hava aracı yere indirildi.
19.25: İnsansız hava araçları ve Suriye sınırında görevli jetlere uçuş izni yeniden verildi.
19.26: Darbe girişiminin önemli isimlerinden biri olan Genelkurmay 2. Başkanı Yaşar Güler'in Özel Kalem Müdürü Bünyamin Tuner, darbe organizatörlerinden Genelkurmay Personel Daire Başkanı Tuğgeneral Mehmet Partigöç'ün odasına gitti ve konuyla ilgili bilgi verdi. Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı savcıya verdiği ifadede o anlarda gördüğü Mehmet Partigöç için "yüzü kıpkırmızıydı" demişti.
'HAZIRLANIN' TALİMATI
Darbenin devlet tarafından öğrenildiğini anlayan cuntacılar, saat 03.00 olarak planladıkları darbeyi erkene çekti. Henüz Fidan, Genelkurmay Karargahı'ndan ayrılmadan Ankara'daki cuntacılar İstanbul'dakilere "Hazırlanın" talimatı verdi.
19.58: Kara Kuvvetleri Komutanlığı Kuvvet Geliştirme Teşkilat Başkanı Tuğgeneral Erhan Caha, o sırada Akıncı Üssü'nde bulunan ve darbenin İstanbul ayağını organize eden Albay Muzaffer Düzenli'yi arayarak "Hazır olun, darbeyi erkene çekiyoruz" dedi.
20.00: Talimatı alan düzenli İstanbul'daki darbe hazırlık toplantılarına da katılan Binbaşı Murat Yanık'a konuyu iletti.
20.12: Darbeci general Mehmet Partigöç, darbenin harekat merkezi olan Akıncı Üssü ile irtibata geçerek son talimatı aldı. "Darbe başlasın" talimatı yeniden Muzaffer Düzenli'ye iletildi.
20.14: Albay Muzaffer Düzenli bu kez Binaşı Murat Çelebioğlu'nu aradı ve darbenin başlaması talimatı verildi.
6 AY ÖNCE BİLDİRİYİ YAZMIŞLAR!
15 Temmuz darbe girişimi kapsamında Yurtta Sulh Konseyi tarafından yayımlanan mesajların darbe girişiminden 6 ay önce, 14 Ocak 2016 saat 13.46’da yazdırılarak çıktısının alındığı ortaya çıktı.
Genelkurmay karargâhında yaşananlara ilişkin hazırlanan çatı iddianameye göre Yurtta Sulh Konseyi tarafından yayımlanan mesajların darbe girişiminden 6 ay önce yazdırıldığı ortaya çıktı
Genelkurmay karargâhında yaşananlara ilişkin hazırlanan çatı iddianameye göre, Genelkurmay Başkanlığı İcra Subayı Kurmay Binbaşı Erhan Metin ve SKKHM Amiri Kurmay Albay Osman Kardal imzalarıyla Temmuz 2016 (C TEM 16) ve 15 Temmuz 2016 saat 21.30’da imzasız ve imzalı olarak iki adet Hazırlık İkazı ve Birlik İntikali konulu gizli ibareli üç maddelik mesaj yayımlandı.
TARİH: 14 OCAK 2016
İlk ikaz mesajında “ülke genelinde meydana gelen ani gelişmeler kapsamında TSK’nın gereken her türlü tedbiri alacağı, tüm birlik, kurum ve karargâhların Genelkurmay Başkanlığı’nca verilecek emirleri icra etmek maksadıyla hazır halde bulunacağı, Çakırsöğüt’teki 1. Jandarma Komando Tugay Komutanlığı ve Özel Kuvvetler Komutanlığı’nın (ÖKK) uygun birlikleri gecikmeksizin derhal Ankara’ya intikal edeceği, her iki birlik komutanına yetki verildiği” belirtildi.
Bilirkişi raporunda bu mesajın PerOBS kullanıcısı tarafından oluşturulduğu, son yazdırma tarihinin 14 Ocak 2016 saat 13.46 olduğu, içerik oluşturma son tarihlerinden birinin 15 Temmuz 21.10, son kaydetme tarihlerinden birinin ise 15 Temmuz 22.36 belirtildi.
İmzasız olarak hazırlanan ikinci hazırlık mesajının ilk mesajla içerik itibarıyla aynı olduğu aynı tarihte 21.29’da değiştirilerek oluşturulduğu, sayfanın en son halinin şüpheli Genelkurmay Topçu Başçavuş Hüseyin Ömür tarafından düzenlendiği kaydedildi.
İddianamede, darbecilerin 15 Temmuz’da yayımladığı ‘Atama’ konulu mesajın Tuğgeneral Mehmet Partigöç imzası ile bazı birlik komutanlıklarına mesaj yolu ile bildirildiği kaydedildi. Bilirkişi raporunda da yine son yazdırma tarihinin 14 Ocak 13.46 olduğu görüldü.
16 OCAK 2016'DA ADİL ÖKSÜZ AKINCI'DAYDI
Genelkurmay karargâhında hazırlanan darbe mesajları 15 Temmuz’da yayımlanırken, her iki mesajın da son yazdırma tarihlerinin 14 Ocak 2016 saat 13.46 olması dikkat çekti. Darbe planının sivil imamları Adil Öksüz, Hakan çiçek, Nurettin Oruç, Kemal Batmaz tarafından ABD’ye götürülüp FETÖ lideri Fetullah Gülen’in onayının alındığı iddia edilmişti. Öksüz, HGS kayıtlarına göre, 16 Ocak 2016’da saat 13.56’da Çamlıca gişelerden geçip Akıncı’ya gitti. Öksüz, aynı gün gişelerden saat 22.37’de geçti. Yani o saate kadar Akıncı’daydı. Bu gelişmeler darbecilerin 14 Ocak 2016’da çıktılarını aldığı söz konusu mesajları Öksüz’e verip vermediği konusunda soru işaretine neden oldu.
Akın Öztürk Akıncı Üssü'nden iki kez kaçmaya çalışmış
Darbe girişiminin başarısız olmasının ardından o gece yaşananlar hakkında çarpıcı bir detay ortaya çıktı. 15 Temmuz akşamının kilit isimlerinden Orgeneral Akın Öztürk darbe başarısız olunca iki kez Akıncılar Üssü'nden kaçmaya çalıştığı ortaya çıktı
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine yönelik Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın hazırladığı çatı iddianamede, kalkışmanın kilit isimlerinden Yüksek Askeri Şura (YAŞ) Üyesi eski Orgeneral Akın Öztürk'le ilgili dikkat çekici detaylar yer aldı. İddianamede yer alan tanık ifadeleriyle cuntacı Öztürk'ün darbedeki rolünün şifreleri de çözüldü.
Öztürk'ün darbe girişiminin başarısız olmasından sonra Akıncı Üssü'nden 2 defa helikopterle kaçmaya çalıştığı ortaya çıktı. Helikopter pilotunun iki defa helikopteri kaldırmaya çalıştığı ancak darbe karşıtı askerlerin helikopteri hedef alması sonrası bu girişimin başarısız olduğu gün yüzüne çıktı. Akın Öztürk'ün tek başına firar girişiminin başarısız olması üzerine Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ın Çankaya'daki Başbakanlık konutuna götüren helikoptere binmek istediği, Orgeneral Akar'ın da 'Sen burada kal' dediği de biliniyordu.
BAŞBAKAN'LA GÖRÜŞECEKMİŞ
Darbe girişimine katılan helikopter pilotlarından Halil Gül, iddianamede yer alan ifadesinde Akın Öztürk'ün kaçış planını anlattı. Gül, Akıncı Üssü'nde bulunduğu sırada 16 Temmuz saat 09.00 sıralarında Öztürk'ün kendisinin yanına gelerek “Havalanmamız lazım. Başbakan ile görüşeceğim” dediğini söyledi. Gül ifadesinin devamında ise, “Bunun üzerine kalkmaya teşebbüs ettim ancak bir savaş uçağının ateş etmesi üzerine helikopteri bıraktım. Bir saat sonra Akın Öztürk tekrar geldi. Bu sefer de bir yer cobrası ile ateş edildi” ifadelerini kullandı.
AYNI ARAÇTAYDILAR
Gül, daha sonra Akın Öztürk'ün araca bindiğini ifade ederek, “143. Filoya gittik. Sonra geri döndük ardından tekrar 143. Filoya gittik. Sabah erken saatlerde Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ve ismini bilmediğim bir tümgeneral araca bindi. Terminale sürmem gerektiği söylendi. Helikoptere binmek için araçtan indiklerinde Akın Öztürk de oradaydı. Helikopter havalandıktan sonra Akın Öztürk ile karargaha geri döndük” ifadelerini kullandı.
AKAR'I AKINCI'YA GÖTÜRÜYORUZ
Darbe girişimi sonrası intihar eden Genelkurmay Destek Kıtaları Hizmet Tabur Komutanı Yarbay Hasan Yücel'in tanık sıfatıyla alınan ifadesi de Öztürk'ün FETÖ'cü generallerle irtibatını gözler önüne sermesi açısından dikkat çekici detaylardan bir tanesi oldu. Yücel ifadesinde darbenin kilit isimlerinden Orgeneral Akın Öztürk'le Tuğgeneral Mehmet Partigöç arasında yaşanan bilinmeyen telefon konuşmasını anlattı. 15 Temmuz gecesi karargah binasında olduğunu söyleyen Yücel, karargah binasına gelen Tuğgeneral Mehmet Partigöç'ün 'Akın Öztürk'le görüştüğünü söyleyerek Öztürk'e komutanım Genelkurmay Başkanımızı Akıncı'a götürüyoruz. Sizi de oraya bekliyoruz' dediğini duyduğunu aktardı.
Üst görevi hazırmış
Akın Öztürk'ün 15 Temmuz günü şoförlüğünü yapan Ahmet Ardıç'ın ifadesi de Öztürk'ün darbe girişimi sonrası bulunduğu konumdan daha üst düzey bir göreve geleceğini deşifre etti. İfadeye göre Akıncı Üssü'nün kapısında bekleyen Ardıç'a, darbe girişimine katılan özel kuvvetlerden 4-5 personel kimi getirdiğini sordu. Bu soruyu “YAŞ Üyesi Akın Öztürk'ü getirdim” şeklinde cevaplayan Ardıç'a, özel kuvvetler personeli “YAŞ üyesi değil” dedi. Ardıç'ın ifadesinin özeti şu şekilde: “11.30-12-00 sularında Öztürk ve eşini aldım. 14.00 sularında Akıncı Üssü'ndeki lojmanlara bıraktım. Akşam Genelkurmay'a saldırı haberini alınca Öztürk paşaya haber verdim. Bana geri dönmemi ve Genelkurmay'a gidebileceğimi söyledi. Daha sonra Akıncı Üssü'ne geri döndüm. Giriş çıkışlar kapalıydı. Koruma astsubayının ısrarı üzerine kapıyı açtırdık. Karargah kapısının önünde 4-5 tane özel kuvvet personeli vardı. Aracın yanına gelerek kim olduğumu ve üzerimde silah olup olmadığını sordu. Hangi paşayı getirdiğimi sordu. Ben de 'YAŞ üyesi olan Akın Öztürk'ü' getirdiğimi söyledim. Bunun üzerine özel kuvvet personeli bana 'YAŞ üyesi değil' diyerek cevap verdi ve yanımdan ayrıldı.”
Maymuncuk ortaya çıktı!
Savunma Bakanı’nın eski Özel Kalemi Albay Tevfik Gök, 15 Temmuz’da FETÖ’cü darbeciler için Karargâh’ın anahtarlarıyla ilgili bilgi toplamış. FETÖ’nün darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığı’na gelen zırhlı araçlara, Tankçı Kurmay Albay Tevfik Gök’ün eskortluk yaptığı belirtildi. Milli Savunma Bakanı Fikri Işık’ın Özel Kalem Müdürü olan 201 No’lu firari sanık Gök’ün, Işık’a bilgi akışını da engellediği ‘Çatı iddianamesi’nde yer aldı
FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişiminde üst düzey komutanların özel kalem bürolarında görev yapan personel ile emir subaylarının aktif rol aldığı ortaya çıkmıştı. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın Özel Kalem Müdürü Kurmay Albay Ramazan Gözel, emir subayı Levent Türkkan, dönemin Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Galip Mendi’nin Özel Kalem Müdürü Erkan Öktem, dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Yaşar Güler’in Özel Kalem Müdürü şüpheli Kurmay Yarbay Bünyamin Tuner ile emir subayı Binbaşı Mehmet Akkurt darbe girişiminin başaktörleri arasında yer aldı.
Bu isimlerden biri de Milli Savunma Bakanı Fikri Işık’ın Özel Kalem Müdürü Kurmay Albay Tevfik Gök. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca darbe girişimine ilişkin hazırlanan ‘Çatı iddianamesi’nde Gök ile ilgili önemli tespitlere yer verildi. İddianamede, Gök’ün darbeye hazırlık kapsamında, Karargâh içi nöbetlere, olay günü öğle saatlerinde de Genelkurmay ara geçiş kapılarının kimler tarafından kapatıldığına ve anahtarların kimlerde olduğuna ilişkin bilgi topladığı anlatıldı.
‘ZIRHI ARAÇ ALIP GELDİ’
Gök’ün, 15 Temmuz saat 19.50’de Karargâh’ta bulunduğu, saat 20.00 sularında darbe saatinin öne alınmasının akabinde 28. Mekanize Tugay Komutanlığı’na gittiği anlatıldı. Gök’ün, darbe gecesi 28. Mekanize Tugay’ı ele geçiren darbeci grupla yaptığı görüşmenin ardından bir zırhlı araç temin ederek, Genelkurmay Karargâhı’na döndüğü ifade edildi. Gök’ün, Karargâh’ta Milli Savunma Bakanı Işık’a bilgi akışını engellediği belirtilen iddianamede, gece boyunca ve sabah saatlerinde darbe faaliyetine devam ettiği vurgulandı. İddianamede, 28 Temmuz 2016’da TSK’dan ihraç edilen Gök için “FETÖ’nün planlayıp, sevk ve idare ettiği darbe teşebbüsü fiillerine ‘fail’ sıfatıyla katılan şüphelinin, örgüt üyesi olarak da kabul edilmesinde zorunluluk bulunduğu, Karargah’a getirdiği aracın niteliği ve eylemlerinin ulaştığı boyut dikkate alınarak, Karargâh içindeki darbeye teşebbüs eylemine yönelik işlenen tüm suçlardan sorumluluğunun bulunduğu anlaşılmıştır” denildi.
‘BAŞKANLIĞA ÇIKACAĞIM’
Gök’ün habercisi olan Ali S.’nin de tanık olarak ifadesi alındı. Ali S. özetle şunları söyledi: “20.30-21.00 sularında 28. Tugay Komutanlığı’na gitmek üzere birlikten çıktık. Tugay’da kamuflajlı ve rütbeli bir personelle konuştu. Rütbeli personelin telefonla konuşurken, ‘Genelkurmay Başkanlığı’na baskın var, tüm birliklere haber verin, zırhlı araçlar Genelkurmay’a’ dediğini duydum. Tugay’ın önünde bekleyen zırhlı araçların yanına gittik. Araca binerek, ‘Aracın dörtlülerini yak, zırhlı araç bizi takip edecek, Genelkurmay’a gidiyoruz, aracı kuzey nizamiyeden sokacağız’ dedi. Kuzey nizamiyeye geldiğimizde Emir Subayı Serdar Binbaşı sivil olarak oradaydı. ‘Komutanım içeride çatışma var gireni vuruyorlar’ dedi. Gök, ‘Bir şey olmaz, sen karışma’ deyip zırhlı aracı öne alarak önden girmelerini, bizim de arkalarından gireceğimizi söyledi. Kapıdakiler bize silah doğrulttu. Gök onları sakinleştirdi. İçeri giren zırhlı aracın kendilerine ait olduğunu ve kuzey nizamiye önünde duracağını söyledi. Milli Savunma Bakanlığı’na gittik. Nöbetçi Hava Astsubayı ‘Komutanım isterseniz silah vereyim, sizinle geleyim’ dedi. 26 No’lu kapının oraya gittik. Orada özel tim etrafımızı çevirdi. Araçtan inen Gök, ‘Hava astsubaya silahını bırak, bir şey olmaz beni dinle’ dedi. Silah bırakınca astsubayı kelepçelediler. Yere çömelen Gök, ‘Başkanlığa çıkacağım haber verin’ dedi. Bir kişi geldi, Gök içeri girdi.”
DAKİKA DAKİKA GÖRÜNTÜLENDİ
Gök’ün, Karargâh’taki faaliyetleri de güvenlik kameralarından tespit edildi. Görüntülere göre Gök, 15 Temmuz 2016 saat 22.46’da Genelkurmay binasına giriyor. 16 Temmuz 2016 saat 02.31’de Karargâh binası makam katı koridorunda, saat 02.39’da Genelkurmay bahçesinde, saat 10.21’de Genelkurmay bahçesinde bir grup askerle sivil kıyafetli olarak görülüyor. 201 No’lu sanık Gök şu an firari konumda.
MESAJLARI CEMİL TURHAN ÇEKTİ
İddianamede, sıkıyönetim direktiflerinde Mehmet Partigöç ile ismi yer alan Cemil Turhan’ın 15 Temmuz’dan bir gün önce şüpheliler Hüseyin Ömür ve Kenan Şimşek’i, Mesaj ve Evrak Dağıtım Sistemi (MEDAS) üzerinden mesajların nasıl gönderildiği konusunda bilgi toplamaları için görevlendirdiği belirtildi. Mesaj gönderilen odanın anahtarından bir tane yapılması için de talimat verdiği kaydedildi. Saat 21.29 civarında cuntacı Cemil Turhan yanındaki Özel Kuvvetler ekibiyle MEDAS vasıtasıyla hukuka aykırı darbe mesajlarının çekildiği Orbay Salonu’na geldi. Elinde tabancı bulunan Turhan, kendilerine direnilmesi üzerine uzaklaşarak Personel Plan ve Yönetim Daire Başkanlığı idari bölümüne geçti. Muharebe Merkezi, daha sonra cuntacılar tarafından ele geçirilince Turhan tekrar Orbay Salonu’na geçerek, MEDAS üzerinden saat 21.37’de “Hazırlık İkazı ve Birlik İntikali”, “Zırhlı Muhabere Aracı İntikali”, “Atama”, “Katılışlar”, “Sıkıyönetim Direktifi” konulu mesajları ilgili yerlere gönderdi.
Darbeci Askerlerin ABD Ziyaretine "Nato Kılıfı"
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimine ilişkin Genelkurmay Başkanlığındaki eylemlerle ilgili 221 şüpheli hakkında hazırlanan çatı iddianamesinde, askeri örgütlenmeye büyük önem verdiği belirtilen FETÖ'nün, kendisine bağlı askerleri örgüt elebaşı Fetullah Gülen'le görüştürmek için NATO görevlendirmesiyle ABD'ye gönderdiği belirtildi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanarak Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilen iddianamede, örgüt mensubu askerlerin örgüt elebaşı Gülen ile görüştürülmelerine ilişkin ayrıntılar yer aldı.
Buna göre, Fetullah Gülen'i ziyaret amacıyla örgüte bağlı askeri personele yönelik Amerika'ya geziler düzenlendi. Bu ziyaretler genel olarak Avrupa ülkelerinden sonra ABD'ye gidiş şeklinde olduğu gibi az sayıda doğrudan ABD'ye gidiş şeklinde de gerçekleştirildi.
Ziyaretlerde, askerlere genelde Türk Hava Yolları yerine yabancı hava yollarıyla seyahat yapmaları tercih ettirildi.
ABD'ye gidenler doğrudan New York yerine, ABD'nin başka bir iline götürüldü ve buradan da Pensilvanya'ya geçildi.
Burada amacın elebaşı Gülen'e yapılan ziyaretleri gizlemek olduğu vurgulanan iddianamede, "Askeri personelin ABD'de Fetullah Gülen'e yapacağı ziyaretler, bu ülkede bulunan Askeri Mahrem Hizmetler İmamları tarafından organize edilir. Hangi personelin Fetullah Gülen ile görüşeceğine karar verilmesinden sonra, tespit edilen isimlerin ya turistik ya daNATO kapsamında ABD'ye gidişleri ayarlanır ve Gülen'le görüşmeleri sağlanır." denildi.
İddianamede, örgütün güçlü olduğu ülkelere gidecek TSK personeline özel önem verdiği ve bu ülkelere çekirdekten yetiştirdiği üyelerinin gönderilmesini sağladığının tespit edildiği de belirtildi.
Yaklaşık 160 ülkede faaliyet gösteren örgütün, kendi üyesi personeli mümkün olduğunca yurt dışına göndererek örgütle ilişkilerini gözlerden uzak ve kolay fark edilmeyecek şekilde yürütmeye çalıştığı, bu kapsamda yüksek lisans, doktora, sürekli/geçici görev, kurs gibi nedenlerle yurt dışına giden birçok personelin Pensilvanya'ya giderek Fetullah Gülen ile yüz yüze görüştüğü aktarıldı.
Askeri okullardan mezun olan TSK personeli içerisinde en güvenilen FETÖ mensubu elemanların da kritik yurt dışı ateşelikler ve NATO görevlerine getirildiği belirtilen iddianamede, yurt dışı görevlere seçilerek NATO kadrolarına atanan FETÖ/PDY mensubu subayların bazı milli ve askeri bilgileri, gerek NATO makamlarına servis ettikleri gerekse de milli menfaatlerin söz konusu olduğu bazı konuların örgütün istediği şekilde gerçekleşmesini sağlayacak şekilde kullandıklarının belirlendiği aktarıldı.
İddianamede, "15 Temmuz sürecinde bu personel FETÖ ile mücadele kapsamında yürütülen faaliyetleri de çarpıtarak NATO nezdinde Türkiye'yi zor durumda bırakmaya çalışmaktadırlar. Bu çabalar sonucunda NATO'da görevli üst düzey bazı yetkililer tarafından uluslararası arenada Türkiye aleyhinde kamuoyu oluşturmaya yönelik beyanatlar verilmekte, bunlar zaman zaman yerli ve yabancı medyada da yer almaktadır." tespitleri yapıldı.
Darbe Girişimi, Line'dan Koordine Edilmiş
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişiminde Genelkurmay Başkanlığı ve çevresindeki olaylarla ilgili hazırlanan iddianameye göre, darbecilerin, teşebbüsü "Line" isimli uygulama üzerinden düzenledikleri tespit edildi.
İddianamedeki itirafçı ifadelerinde, Line üzerinden Yurtta Sulh'u temsil eden "YS" isimli grup kurulduğu, "YS Başladı" mesajıyla darbenin başlatıldığı ve darbecilerin "Merkez" isimli kullanıcıya sürekli bilgi aktardığı anlatıldı.
İddianamede, dosya şüphelilerinden itirafçı olan eski Albay Arif Kalkan'ın ifadelerine yer verildi.
Buna göre, Kalkan, 15 Temmuz'dan bir hafta önce Buca İlçe Jandarma Komutanlığı ve Asayiş Şube Müdürlüğü Vekilliği görevlerini yürüten Mehmet Aydın'ın kendisini arayarak telefonla görüşmek istediğini anlattı.
Ankara Tandoğan'da buluştuğu Aydın'ın kendisini biriyle tanıştırdığını belirten Kalkan, ismini söylemeyen bu kişinin, 17/25 Aralık olayları sonrasında örgütün yaşadığı sıkıntılardan söz ettiğini ve Yüksek Askeri Şura (YAŞ) toplantısında 3 bin civarında askeri personelin ihraç edileceğini söylediğini aktardı.
Kalkan, tanıştığı kişinin, "bu gidişata dur demenin zamanı geldiğini, hükümetin YAŞ'ı yapmasını engellemek gerektiğini yani kısa bir zaman içerisinde darbe yapılacağını ve sıkıyönetim ilan edileceğini" söylediğini bildirdi.
Bu kişinin, olayın çok kapsamlı olduğu, tüm kuvvetlerden personel bulunduğu, uçaklar, helikopterler, tanklar, gemiler ve bir orgeneralin bu işin içinde yer aldığı yönünde ifadeler kullandığını vurgulayan Kalkan, "şahıs, bu darbeyi Fetullah Gülen'in istediğini, hükümetin kesinlikle Yüksek Askeri şurayı yapmaması gerektiğini söylediğini belirtti." ifadesini kullandı.
Bağlantı için Line yüklendi
Görüştüğü kişinin, bundan sonra Mehmet Aydın ile irtibat halinde olmasını isteyerek yanlarından ayrıldığını anlatan Kalkan, şöyle devam etti:
"Mehmet Aydın telefonumu isteyerek bağlantı kurmamız için program yükleneceğini söyledi. Telefonuma iki program yüklenmiş, birisi 'Line' programı, diğeri de Proxy gizlemek için kullanılan bir program. Bu programlar başka bir odada APK dosyası olarak yüklenmiş. Yükleyeni görmedim. Line'de bana bir numara tanımlamışlar, bir de 'Merkez' diye bir numara tanımlamışlar. Mehmet Aydın, 'Buluşma için Line'dan haberleşeceğim, senin bir söyleyeceğin olduğu zaman da 'Merkez' olarak belirtilen yere yaz. Müsait olduğu zaman sana cevap verecek.' dedi."
O gün yaşadıklarının etkisiyle uyuyamadığını, dudaklarında uçuk çıktığına işaret eden Kalkan, akşamına Line'dan "21.00'de büroda buluşalım." diye mesaj geldiğini bildirdi.
Kalkan, buluştuklarında Aydın'ın planların henüz netleşmediğini, kendisine muhtemelen Güvercinlik kışlasındaki generalleri alıp güvenli bir yere götürme görevinin verileceğini ilettiğini aktardı.
Bunun için keşif yapmasının istendiğini dile getiren Kalkan, keşif yaptığını ve ertesi gün yine Line'dan gelen mesaj üzerine Aydın ile buluşmaya gittiğine dikkati çekti. Kalkan, burada önceden tanıdığı ancak örgütten olduğunu bilmediği Erdoğan Çiçek'in de bulunduğunu kaydetti.
Generaller sayfası
Aydın'ın dizüstü bilgisayara bir flash bellek taktığını ve "generaller" sayfasını açtığını anlatan Kalkan, dosyada "Generaller, Jandarma Okullar Komutanlığı, Beştepe, Güvercinlik, MİT, Türksat ve TİB." yazılarını gördüğünü belirtti.
Kalkan, Güvercinlik lojmanlarındaki generallerin Akıncı Üssü'ne götürüleceğinin belirtildiğini, kendisinin Korgeneral Kemal Alataş, Tümgeneral Arif çetin, Tuğgeneral Tanju Selçuk Yücel, Tuğgeneral Mehmet Arta, Tuğgeneral Ahmet Hacıoğlu, Tümgeneral Güral Alp Ar'ı almasının istendiğini aktardı.
Her generalin altında bir tim komutanı ve 5-6 teğmen, üsteğmen, astsubaydan oluşan isimler bulunduğunu vurgulayan Kalkan, kendisinin de generallerle ilgili sektörün komutanı olarak yazıldığını, tim komutanlarının ise Pilot Yarbay Orhan Çetin, Binbaşı Mehmet Özoğul, Salih Ergün, Yüzbaşı Yener Ekinci olduğunu bildirdi.
Aydın'ın Orhan Çetin ve Salih Ergün'ün telefonlarına da program yüklediğini ifade eden Kalkan, Aydın'ın Line'dan gönderdiği mesajla bir "abi"nin kendisini tim komutanlarıyla tanıştıracağını ilettiğini, bunların bir kısmıyla bu şekilde tanıştığını anlattı.
Kalkan, Aydın'ın Kurmay Albay Nurettin Alkan ile Aziz Yılmaz'ı da alıp alamayacağını sorduğunu, "Aziz albayın Ergenekon'dan yargılandığını, dışarıda darbeye karşı Nurettin Albay ile organizasyon yapabileceğini" söylediğini aktardı.
"YS başladı"
Tim komutanlarına, "Generallere Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) yönetime el koyduğunu, sıkıyönetim ilan edildiğini, kendilerini güvenli bir bölgeye götürmekle görevlendirildiğimizi, konuyla ilgili başkaca bir bilgimizin olmadığını, zorluk çıkartmamalarını, gittikleri yerde kendilerine verilecek görevin bildirileceğini" söylemeleri talimatı verdiğini dile getiren Kalkan, "Bu esnada Mehmet Aydın gelerek yarın, yani cumayı cumartesiye bağlayan gece 03.00 gibi darbenin başlayacağını, Line'da Yurtta Sulh'un baş harflerini simgeleyen 'YS' isimli, daha önceki 'Merkez' gibi bir numara-isim tanımlanacağını 'YS'de 'YS başladı' dendiği zaman bizim de harekete geçmemiz gerektiğini söyleyip çıktı." şeklindeki bilgileri verdi.
Cuma akşam 20.00 sıralarında Line'dan buluşma yeri ve saatini bildireceğini söylediğini ve koordineyi bitirince oradan ayrıldıklarına dikkati çeken Kalkan, "Merkez" isimli kullanıcıdan Yener Ekinci'nin kendisini bir "abi"yle tanıştıracağının belirtildiğini ve bu kişiyle de tanıştığını aktardı. Kalkan, ifadesini şöyle sürdürdü:
"Line'dan irtibatımız olan Orhan ve Salih'e buluşma yerini ve saatini yazdım. 'Merkez'e Line'dan tim komutanlarıyla saat 20.00'de lojmanlardaki halı sahanın girişinde buluşacağımı, Murat Tamer ile tanıştırılmadığımı, Mehmet Özoğul ile Line bağlantımın olmadığını bildirdim. 'Merkez' de Murat Tamer'in yanlarında olduğunu, telsiz kod listesi hazırladıklarını ve onu verdiklerini, buluşma esnasında bizlere vereceklerini söyledi. Yanlış hatırlamıyorsam 18.00 sıralarında Line'dan 'YS' ismi açıldı. Bundan sonraki yazışmalar 'Merkez'de değil, 'YS'de yapıldı.
Saat 20.00 sıralarında ben lojmandaki halı sahanın oraya gittim. Müteakiben Orhan, Mehmet ve Salih, bir süre sonra da Murat Tamer geldi. Yener ve Hakan ile temasımız olmadığından 'YS'ye ikisinin buluşmaya gelmediğini, irtibat varsa bulunduğumuz yere yönlendirmelerini yazdım. Herhangi bir cevap gelmedi. Yanlış hatırlamıyorsam saat 20.45 sıralarında Line'den 'YS'ye 'YS başladı' diye yazıldı. Herkesin görev yerlerine gitmesini yazdılar."
"Gidebilirseniz Türksat'a gidin"
Kalkan, mesajın yazıldığı anda 5 kişi oldukları için "YS"ye görevi yerine getiremeyeceklerini ilettiğini, cevap olarak bir süre beklemelerinin istendiğini anlattı.
Daha sonra Jandarma Okullar Komutanlığına gitmesinin istendiğini bildiren Kalkan, burada Okul Komutanı Tuğgeneral Sadık Köroğlu'nun yanına gittiğini, Okul Komutanlığı Kurmay Başkanının, Köroğlu'nun onayını alarak "Size biraz teğmen verip Jandarma Genel Komutanlığına gönderelim." dediğini aktardı.
Kalkan, 8-10 kişiden oluşan 3 timle yola çıktığını, Jandarma Genel Komutanlığındaki Mehmet Aydın'ı aradığını, Aydın'ın "Burası polis tarafından çevrildi, boşuna gelmeyin, gidebilirseniz Türksat'a gidin." dediğini ancak kendisinin orasıyla ilgili bilgisi olmaması nedeniyle Okul Komutanlığına döndüğüne işaret etti.
Döndüğünde televizyonda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım ve bazı generallerin konuşmalarını dinlediğini, yer yer çatışmalar yaşandığını öğrendiğini vurgulayan Kalkan, "Televizyondan bu haberleri görünce artık bu işin aleyhimize sonuçlandığını, hain damgasını yiyeceğimizi anladım. Bu olayın daha fazla bir parçası olmamak için nizamiyeden çıkmak istediysem de giriş ve çıkışların yasaklandığı belirtildiğinden 01.30-04.30 saatlerinde Beytepe'den çıkamadık." değerlendirmelerini paylaştı.
Kalkan, daha sonra nizamiyeden çıkmayı başardıklarını, yolda üzerlerindeki listeyi yaktıklarını kaydetti.
"Yurt dışına götürüleceğimizi düşündüm"
Zanlı Cemil Çetin de ifadesinde, 13 Temmuz'da "Murtaza" kod isimli kişinin, evine geldiğini ve cep telefonuna Line isimli programı yüklediğini, sonraki görüşmeleri bu program üzerinden yaptıklarını anlattı.
Sonraki gün, kendisini Ali Bozgeyik olarak tanıtan birinin, "Ben Okullar Komutanlığında tabur komutanıyım, kurmay yarbayım, bundan sonra senin abin benim, yarın Line açık olsun." dediğini belirten Çetin, "Komutanım yarın önemli bir şey mi var? Ben yarın Hatay'a gidiş bileti aldım, gidebilir miyim? Yarınki faaliyetimiz nedir?" diye karşılık vermesi üzerine bileti iptal etmesinin istendiğini söyledi.
Daha önce örgüt içerisinde deşifre olmaları halinde yurt dışına çıkarılacakları yönünde telkinde bulunulduğunu ve eşi KPSS soruşturması şüphelisi olması nedeniyle kendilerinin yurt dışına götürüleceğini düşündüğünü ifade eden Çetin, 15 Temmuz saat 16.30 sıralarında Line'dan gelen mesajda "Murat Koçyiğit Albayın yanına git, görevini al" şeklinde mesaj geldiğini bildirdi.
Kendisinden mühimmat depolarının anahtarlarını bulmasının istendiğini aktaran Çetin, gece boyu Line üzerinden mesajlaştıklarını kaydetti.
FETÖ'nün kilit ismi Dişli'nin 20 subayından 18'i...
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından FETÖ’nün darbe girişimine ilişkin hazırlanan çatı iddianameden ayrıntılar ortaya çıkmaya devam ediyor.
İddianamede ‘Yurtta Sulh Konseyi’ üyelerinden şüpheli eski Tümgeneral Mehmet Dişli hakkında Genelkurmay Başkanlığı’nca hazırlanan idari tahkikat raporunda çarpıcı bir tespitte bulunulduğu görüldü. Raporda, Dişli’nin, kuruluş amacı komuta katı ve Genelkurmay Başkanlığı bağlılarına bilimsel karar desteği vermek olan BİLKARDEM’e (Bilimsel Karar Destek Merkezi) 16 Ağustos 2012’de katıldığı ve yaklaşık 4 yıl görev yaptığı belirtildi. Raporda, Dişli’nin görev süresi boyunca 20 kurmay subay ile çalıştığı, bunlardan 18’nin, 15 Temmuz darbe girişimi kapsamında TSK’dan ihraç edildiği, tutuklandığı veya öldüğü kaydedildi.
DARBECİDEN DARBECİ TALİMATI
‘Yurtta Sulh Konseyi’ üyesi eski Genelkurmay Personel Başkanı Korgeneral İlhan Talu’nun ise gözaltına alınmadan önce FETÖ bağlantısı nedeniyle TSK’dan ihraç edilen Korgeneral İbrahim Yılmaz’ın 2. Ordu Komutanlığı’na vekâlet etmesine ilişkin mesaj çektiği anlaşıldı. Talu’nun gözaltına alındıktan sonra odasında yapılan aramada, soruşturma makamlarını soruşturmanın ilk günlerinde yanlışa düşürmeye sevk edebilecek ifadelerin yazılı olduğu bir not ele geçirildi. Talu’nun soruşturmayı yürüten Başsavcıvekili Necip Cem İşçimen’in adını kullanarak Merkez Komutanlığı’na yazdığı 19 Temmuz tarihli notta, “Darbe konseyi tarafından hazırlanan atama listesinde bir üst rütbeye atanan veya görevine devam ettirilen görevlilerin halen görevde bulunduğu ve komuta kademesindeki görevlilere talimatlar verebilecekleri düşünüldüğünden gözaltına alınarak TEM Şube Müdürlüğü’ne teslimi” ifadesi yer aldı.
KAVUN’U TELEFONU YAKALATTI
‘Yurtta Sulh Konseyi’ üyelerinden Tümgeneral Baki Kavun’un ise üst düzey komutanların karargâhta darbeciler tarafından rehin alınarak Akıncı Üssü’ne götürülmesine rağmen serbestçe dolaşmasına izin verildiği, savunmasında, rehin alındığı sırada telefonunun alınıp, elleri ve gözlerinin bağlandığını beyan etmesine rağmen, derdest edildiğini söylediği sırada telefonunu kullandığının anlaşıldığı dile getirildi.
KUMPAS MEKTUPLARI İDDİANAMEDE
GENELKURMAY İstihbarat Başkanlığı Bilgi Güvenlik Şubesi’nde araştırma subayı olarak görev yapan şüpheli Yarbay Hüseyin Yıldırım’ın odasında, asılsız ihbar mektupları ile FETÖ’cü olmayanlara yönelik izlenecek yöntemleri içeren notlar ele geçirildi.
Karargâh iddianamesine giren notlara göre, kendilerinden olmayanları fişleyen FETÖ’cülerin, “menfilere yönelik çalışma planı” ve “1. sınıfta neler yapılmalı?” diye plan hazırladıkları görüldü. Buna göre, başarı sıralamasında ilk 50’ye giren askerler 7’lik rehber talebelere zimmetlenecek, sürekli açıkları aranacak.
Elde edilen bilgiler mektuba çevrilecek ve ayda bir yazılacak. Menfiler kampı psikolojik olarak yıpratılacak. Menfilerin ve akrabaların şeceresi çıkarılacak, vukuatlı olanlar tespit edilecek ve gerekli kurumlara mektup yazılacak. Ele geçirilen bir asılsız ihbar mektubunda şu ifadeler kullanılmış:
“Ankara Kızılcahamamlı. Sigara kullanmıyor. Normal biri gibi gözüküyor ama kendisi ile muhabbet ettiğim sıralar çok sayıda subay ve astsubay akrabasının olduğunu duymuştum. Yaptırılan güvenlik soruşturmasında babasının iş ve ikamet çevresinde alkol kullanan ve sözüne güvenilmeyen bir kişi olarak tanındığı, alkollü olarak karıştığı bir kaza sonucu işyerinden 3 ay uzaklaştırma cezası aldığı ve annesinin türban kullandığı yönünde bilgiler mevcut...”
Mehmet Dişli ilk kez anlattı Hulusi Akar ile diyaloğu bomba
Darbe girişiminin kilit isimlerinden eski Tümgeneral Mehmet Dişli’nin ikinci kez ifade verdiği ortaya çıktı. Dişli, Çankaya Köşkü’nde saat 08.30’dan 15.30’a kadar kriz masasında görev aldığını kaydetti.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli’nin kardeşi, Yurtta Sulh Konseyi üyesi olduğu ileri sürülen eski Tümgeneral Mehmet Dişli’nin 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin ikinci kez alınan ifadesi ortaya çıktı.
15 Temmuz darbe girişimine ilişkin çatı iddianamenin önemli şüphelilerinden olan Dişli’nin savcılığa verdiği ikinci ifade özetle şöyle:
"Silah zoruyla söyledim: Kalkışma akşamı, 18 Temmuz’da Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sunmak üzere hazırladığım çalışmayı Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’a arz etmek için karargâha gittim. Makamıma çıktığımda sivil kıyafetli biri enseme silah dayadı ve beni boş bir odaya aldı.
YA BİZİMLE HAREKET EDERSİNİZ YA DA PAKETLERİZ
Bu kişiler bana 3 tane boş kart ve kalem vererek, 'Komutanım silahlı kuvvetler duruma el koydu, birazdan darbe bildirisi TV’lerden okunacak, Yurtta Sulh Cihanda Sulh Konseyi kuruldu. Genelkurmay Başkanı, konseyin başı olacak. Birazdan konsey de burada olacak. Tüm yurtta sıkıyönetim ilan edildi. 15-20 dakika sonra Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanlar yakalanmış olacak, buradan da telefonla Komutan’a göstereceğiz. Size zarar vermek istemiyoruz, Komutan’ın da hayatı sizin elinizde. Bizimle hareket edersen, o da siz de yaşarsınız. Yoksa ikinizi de paketleyeceğiz. Sizi ve Komutanı, bizimle hareket etmeye davet ediyoruz. Bu söylediklerimizi içeriye girerek Komutan’a aktarın' dediler."
HULUSİ AKAR İLE OLAY DİYALOG
"Söylenenleri boş kartlara yazarak Komutan’ın makam odasına girdim. Girdiğimde Genelkurmay Başkanı masada oturmuş evrak okuyordu. Bana ‘Gel otur’ dedi. Ben de oturup kendisine karta yazmış olduğum şeyleri okumaya başladım. Komutan, kafasını kaldırarak;
-‘Benimle kafa mı buluyorsun’ dedi. Ben de;
-‘Komutanım gerçek darbe olmuş, TSK yönetime el koymuş, 5 Tugay Ankara’ya geliyormuş’ dedim. Uçakların havada olduğunu söyledim.
HABERİMİZ VAR TEDBİRİMİZİ ALDIK
Bunun üzerine Komutan bana ;
-'Haberimiz oldu, uçuşlar durduruldu, tedbirimizi aldık, sakin ol' dedi. Ben de kendisine;
-‘Komutanım ne tedbirinden bahsediyorsunuz, iş bitmiş. TSK ayakta, bütün gemiler ve uçaklar yola çıkmış, sıkıyönetim ilan edilmiş' deyince Komutan ayağa kalktı ve ;
-'Deli mi bunlar, öyle şey olmaz, kim bunlar' diye bağırdı. Ben de
-Komutanım 'Bir Konsey varmış ve birazdan buraya geleceklermiş. Ayrıca buradan canlı yayın yapılacakmış, sizin de konseyin başı olmanızı istiyorlar' dedim. Bunun üzerine Komutanımız bağırarak;
-‘Ne başı ne konseyi’ dedi. Ben de kendisine;
-'Yurtta Sulh Cihanda Sulh Konseyiymiş' dedim."
HULUSİ AKAR : SIK ULAN ŞEREFSİZ
"Yaklaşık 15-20 dakika sonra dışarıdan yoğun şekilde silah sesleri gelmeye başladı. Birden içeriye elinde tabancayla emir subayı Levent Türkkan ve iki kişi daha girdi. Türkkan beni eliyle ittirip, elindeki tabancayı bir komutana, bir bana doğrultarak ‘Komutanım vallahi sıkarım, zorluk çıkartmayın, direnmeyin’ dedi. Bu sırada Komutanımız Hulusi Akar ‘Sık ulan şerefsiz’ diye tepki gösterdi.
Bu esnada silahlı ve sivil giyimli olan şahıs Komutan’ın ağzını kapatmaya, kelepçe takmaya çalışıyorlardı. Bu arbedede dışarıdan silah sesleri gelmesi üzerine makamdan dışarı çıktım. Bana Genelkurmay 2. Başkanı’na ateş edildiğini, emir subayının vurulduğunu belirttiler."
"Yarbay Levent Türkkan ve Özel Kuvvetler personellerine ‘Komutanı emniyetli bir yere almamız lazım’ dedim. Özel Kuvvet personellerinden birisi bana ‘birazdan emniyetli bir yere geçeceğiz’ dedi. (…) Bizi bir helikoptere bindirdiler. Yaklaşık 15- 20 dakikalık uçuştan sonra helikopter indi. Komutan ‘Burası neresi’ diye sordu. Özel Kuvvetçilerden birisi ‘Akıncı’ dedi. Helikopterin indiği yerde VİP tipi bir minibüsün beklediğini gördük. Komutanla ikimiz o araca bindik. Daha sonra ikimizi bir odaya aldılar. Odada Tümgeneral Kubilay Selçuk vardı."
HULUSİ AKAR BANA : EVE HABER VER...
"Komutanımız bana ‘Eve haber ver, mesai devam ediyor, bir sıkıntı yok, herhangi bir problem yok’ desinler dedi. Yarbay Türkkan’ı arayıp Komutan’ın emrini ilettim. İçeri girdiğimde Komutanımız, Kubilay Paşa ile konuşuyordu. Komutan, Kubilay Paşa’ya, 'Hava Kuvvetleri Komutanı nerede?' diye sordu. Kubilay Paşa 'Bilmiyorum' dedi. Bunun üzerine Komutan Akın Paşa’ya ulaşılmasını istedi. Akın Paşa’yı aramak için dışarı çıkan Kubilay Paşa, 30-40 dakika sonra Akın Öztürk içeriye girdiler. Akın Paşa sivil kıyafetli idi."
'AKIN PAŞA'YI İKNA İÇİN GÖNDERDİ'
"Bir süre sonra Komutan, Akın Paşa’yı onlara gönderdi. O da geri döndüğünde ‘ikna edemedim’ dedi. Komutanla oturup bir planlama yaptık. ‘Karargâha geçip TSK’ye duyuru yapalım, Komutan’ın emir komutayı devir aldığını iletelim. Birliklere derhal kışlalarına dönme emri verelim. Başbakan ve Cumhurbaşkanımızı arayıp onların da polis ve halka çağrı yapmalarını, geri çekilmelerini sağlayalım. Genelkurmay Başbakanımız bu planı Cumhurbaşkanı ve Başbakan’a arz etsin, Merkez Komutanlıkları ve Askeri Savcılıkları devreye sokalım. Askeri ve Hukuki işlemleri TSK içinde başlatalım. TSK bu işi kendi inisiyatifi ile sonlandırmış olsun’ diye kararlaştırdık."
'SAĞ OL EVLAT'
Önce Cumhurbaşkanını aradım ancak cevap veren olmadı. Sonra Başbakan’ı aradım. Özel Kalem Müdürü Emekli Albay Murat çıktı. Durumu özetledim, telefonu Komutan’a verdim. Komutan planı anlattı, “Karargâha geçiyoruz, orada görüşürüz” dedi. Daha sonra MİT Müsteşarını buldum ve Komutanla görüştürdüm. Minibüsle helikopter pistine hareket ettik. Pilotlara ‘Karargâha geçiyoruz’ dedim. Bir süre sonra Murat Albay tekrar aradı, Sayın Başbakan’ın Karargaha değil Çankaya’ya geçmemizi istediğini söyledi. Pilotları ikaz ettim. Komutan helikopterin içerisinde bitkin bir vaziyette oturuyordu. Kafasını bana doğru çevirdi. 'Sağ ol evlat' dedi.
"SİLAH ZORUYLA DAHİL EDİLDİM"
"Darbe kapsamında hiçbir silah, araç, teçhizat kullanmadım. Hiçbir birliğe, ünite veya birime emir vermedim. Talimat, görev tevdi etmedim. Emir komuta etmedim. Olayın başladığı saatten Genelkurmay Başkanı ile Çankaya Köşkü’ne vardığımız saate kadar Komutanla birlikte rehin alınmış vaziyette tutuldum. Her iki odadan da dışarı çıkmam, icra ettiğim tüm faaliyetler, Sayın Genelkurmay Başkanı’nın emirleri ve bilgisi dahilinde, bu olayın bir an önce durdurulması, kaosun sona erdirilmesi amacı doğrultusunda olmuştur. Bu olaya silah zoruyla dahil edildim."
Saat 08.30 sularında Köşk’e indik. Köşk’te bizi Sayın (Tuğrul) Türkeş karşıladı. Akıncı’da kalan Akın Paşa ve Kubilay Paşa ile irtibatı sürdürdüm. Akın Paşa oradan hareket ederken helikopteri vuruldu, yaralandı. Beni aradı, ateşin kesilmesi için Komutan’ın ve ilgili bakanların emri ile Eskişehir’i aradım. Saat 15.30’a kadar oradaki kriz masasında görev yaptım. Buna başta Sayın Başbakanımız olmak üzere hepsi şahittir. Daha sonra 2 polis memuru gelip ‘Sizin de bilginize başvurmamız lazım’ dediler. Bu sırada ben ağabeyim Şaban Dişli’ye yaşananları özetliyordum.
Gözaltına alınmadan 1 saat önce FETÖ'cü general atamış
15 Temmuz’da Genelkurmay Başkanlığı’ndaki darbe faaliyetine ilişkin iddianameden çarpıcı detaylar çıktı. Darbe girişimi öncesi Genelkurmay Personel Başkanı olarak görev yapan korgeneral İlhan Talu’nun 16 Temmuz’da gözaltına alınmadan hemen önce bir generalin atama emrini verdiği ortaya çıktı. Bu general daha sonra FETÖ nedeniyle ihraç edildi.
ANKARA Cumhuriyet Başsavcısı Yücel Kocaman koordinasyonunda, Başsavcıvekili Necip Cem İşçimen, Cumhuriyet savcıları İstiklal Akkaya, Kemal Aksakal’ın hazırladığı iddianamede, şüphelilerle ilgili çarpıcı saptamalar yer aldı.
DARBEYİ ERKENE ALDIRDI
İddianamede ‘15 Temmuz darbe girişimi öncesinde Genelkurmay Başkanlığı Personel Başkanı olarak görev yapan Korgeneral İlhan Talu’nun, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın Genelkurmay Karargâhı’na gelip, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ve Orgeneral Yaşar Güler ile görüştüğünü gördüğü, FETÖ mensubu personelle ilgili tutuklamaların hemen başlayacağı bilgisini paylaştığı, bu nedenle gece saat 03.00 olarak planlanan darbe girişiminin erkene alındığı, şüphelinin darbe girişiminin geriye çekilmesinde önemli rolü olduğu’ tespiti yapıldı.
O GECE ASKERLERE YOL GÖSTERDİ
İddianamede Talu’nun 15 Temmuz saat 21.23’te Genelkurmay Karargâhı’nı ele geçirmek için içeri giren darbeci Özel Kuvvet görevlilerinden bir gruba bina içinde yol gösterdiği anlatıldı.
Darbe girişiminin başarısız olduğunun anlaşıldığı saatlerde 16 Temmuz günü saat 18.30’da gözaltına alınmasından yaklaşık bir saat önce Talu’nun, Korgeneral İbrahim Yılmaz’ın 2. Ordu Komutanlığı’na atanmasına ilişkin emri MEDAS sistemiyle gönderdiği de belirtildi. (Yılmaz, kalkışmanın ardından FETÖ bağlantısı nedeniyle TSK’dan ihraç edildi.)
SAVCILARI YÖNLENDİRMEK İSTEDİ
İddianameye göre ‘Talu’nun gözaltına alındıktan sonra odasında yapılan aramada, soruşturma makamlarını yanlışa düşürmeye sevk edebilecek ifadelerin yazılı olduğu’ bir not bulundu. Talu’nun soruşturmayı yürüten Anayasal Suçlar Soruşturma Bürosu Başsavcı Vekili Necip Cem İşçimen’e hitaben yazdığı 19 Temmuz tarihli notta, ‘Darbe konseyi tarafından hazırlanan atama listesinde bir üst rütbeye atandırılan veya görevine devam ettirilen görevlilerin halen görevde bulunduğu ve komuta kademesindeki görevlilere talimatlar verebilecekleri düşünüldüğünden, gözaltına alınarak TEM Şube Müdürlüğü’ne teslimi’ ifadeleri yer aldı.
EMRİNDEKİ 20 SUBAYDAN 18'İ DARBECİ
İDDİANAMEDE eski Genelkurmay Başkanlığı Stratejik Dönüşüm Başkanı Tümgeneral Mehmet Dişli için çarpıcı değerlendirmeler de yer aldı.
Dişli’nin görevi süresince emrindeki 20 kurmay subaydan 18’inin darbe girişimine karıştıkları belirtildi. TBMM’yi bombalayan Mustafa Azimetli ve emri veren Ahmet Özçetin’in de Dişli’nin emrinde olduğu vurgulandı. İddianamedeki Genelkurmay Başkanlığı Tahkikat raporunda, Dişli’nin 15 Temmuz saat 20.51’de Genelkurmay Başkanı danışmanı Orhan Yıkılkan ile birlikte Hulusi Akar’ın odasına çıktıkları belirtildi. 2 saat 12 dakika sonra Dişli ve darbeci askerlerin Akar’ı götürdükleri belirtildi.
İKİNCİ İFADE İDDİANAMEDE
İddianamede Dişli’nin 26 Aralık’ta verdiği ikinci ifade de yer aldı. 15 Temmuz akşamı Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ile görüşmek için karargâha geldiğini belirten Dişli, özetle şu iddialarda bulundu: “Yarbay Levent Türkkan’ın odasına girdim. Biri enseme silah dayadı, ordunun yönetime el koyduğunu söyledi. Bana ‘Komutanın hayatı sizin elinizde, bizimle hareket edersen yaşarsınız yoksa sonu Rüştü Erdelhun’dan beter olacak, bunları Komutan’a aktarın’ dediler. Kartlara yazdığım notları daha sonra Komutan’a okudum. Tabancayla Yarbay Levent Türkkan, Yüzbaşı Serdar Tekin içeri girdi; ‘Sıkarım, direnmeyin’ dedi. Akar, ‘Sık ulan şerefsiz’ diye tepki gösterdi. Akıncı’ya geldiğimizde 23.00 sıralarıydı. Bizi bir odaya aldılar. 30-40 dakika sonra Kubilay Paşa ile Akın Öztürk geldi.
EVREN HATIRLATMASI
Hakan Evrim ve Ömer Faruk Harmancık ile görüştüm. Komutan’ın yanına gittik. Komutan, ‘12 Eylül’de halkın orduyu çağırdığını biliyorum, ama Kenan Evren’in cenaze törenini gördüm, gelin bu işi durduralım’ dedi, televizyonu gösterdi. ‘Şu halkı görmüyor musunuz’ dedi. Gruptakiler ‘Başımıza geçin, duyuruyu yapalım, halk çekilir’ dedi. Komutan ‘Polisin askere silah çekmesinin telafisi olmaz, bu faciadır. Cumhurbaşkanı’nı, Başbakan’ı ikna ederim. Bu son şans, sonra benim bunu yapmamın anlamı kalmayacak’ dedim Karargâhı aradım. Emniyet durumunu sordum. ‘Müsait’ dediler. Komutan helikopterde bitkindi. Bana ‘Sağ ol evlat’ dedi. ‘Komutanım ne olduysa anlatacağız, başından beri birlikteyiz, ben sizin için buradayım’ dedim. 08.30 gibi Köşk’e indik. 15.30’a kadar kriz masasında görev yaptım. Başta Başbakanımız olmak üzere hepsi şahittir. 2 polis gelip ‘Bilginize başvurmamız lazım’ dediler. Bu sırada ben ağabeyim Şaban Dişli’ye bütün gece yaşananları özetliyordum.”
'REHİNE OYUNU' İDDİANAMEDE
İDDİANAMEDE eski Genelkurmay Harekât Plan Daire Başkanı Tümgeneral Baki Kavun’a ilişkin ilginç bir tespit de yer aldı.
İddianameye göre, 15 Temmuz gecesi, darbe girişiminde aktif rol alan, darbeci askerlerle irtibatlı olduğu saptanan Kavun’un darbe girişiminin başarısız olduğu sıralarda saat 03.55’te darbeciler tarafından rehin alındığına ilişkin görüntüler tespit edildi. İddianamede, Kavun için “Rehin alındığı sırada telefonunun alınıp, elleri ve gözlerinin bağlandığını beyan etmesine rağmen, derdest edildikten sonra da telefonu kullandığının anlaşılması ve diğer komutanların enterne edildiği saat dilimi de dikkate alındığında inandırıcı bulunmadığı anlaşılmıştır” değerlendirilmesi yapıldı.
2003'TEN SONRA TEK BİR FETÖ'CÜ ATILMADI
FETÖ’nün TSK’daki yapılanması da detaylı anlatıldı. İddianamede, “1985’ten FETÖ’cü darbenin olduğu 2016’ya kadar FETÖ üyeliği iddiasıyla 400 personelin TSK ile ilişiği kesilmiştir. TSK, 2003’ten sonra FETÖ olduğunu bildiği kimsenin ilişiğini kesmemiştir” denildi. 2013 YAŞ’ında terfi eden generallerin neredeyse tamamının FETÖ mensubu olduğu belirtilen iddianamede şöyle denildi: “2013 YAŞ’ta terfi eden generallerin 1 -2 istisna hariç hepsi darbeye fiilen iştirak ettikleri için TSK’dan ihraç edilmiş veya tutuklu durumdadır. 2011 ve 2012’de YAŞ neticesinde de durum aynı şekildedir. 15 Temmuz öncesi TSK’da görev yapan generallerin büyük bir kısmı darbeye fiilen iştirak etmiş veya FETÖ iltisakları tespit edilerek TSK’dan ihraç edilmiştir. 2014 ve 2015’te albaylıktan Tuğg./Tuğa.lığa terfi ettirilen personelin yüzde 80’i ihraç edilmiştir.”
Tam Teçhizatlı Görüntüsü Yalanını Ortaya Çıkardı
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığında kendisinin bir odaya kilitlendiğini ve sabaha kadar çıkmadığını ileri süren Özel Kuvvetler Komutanlığında görevli eski yüzbaşı Mehmet Emin Tüzel'in tam teçhizatlı, silahlı görüntüleri ortaya çıktı.
FETÖ'nün 15 Temmuz'daki darbe girişimine ilişkin Genelkurmay Başkanlığındaki eylemlerle ilgili 221 sanık hakkında hazırlanan çatı iddianamesinde yer alan ifadesinde Tüzel, Özel Kuvvetler Komutanlığında görevli eski yarbay Halit Kazancı'nın 15 Temmuz'da Genelkurmay Başkanlığında rehine kurtarma tatbikatının yapılacağını söylediğini belirtti.
Tüzel, daha sonra akşam saat 18.00'de Akıncı 4. Ana Jet Üs Komutanlığında olmasının istenmesi üzerine buraya gittiğini ifade etti.
Kazancı ile eski kurmay albay Fırat Alakuş'un teçhizat alınması talimatı verdiğini anlatan Tüzel, 20 kişinin bulunduğu otobüsle Genelkurmay Başkanlığına gittiklerini bildirdi.
Darbe girişiminde bulunulan 15 Temmuz'da Genelkurmay Başkanlığında yaşananları anlatan Tüzel, eski yüzbaşı Fazlı Özşahin ile kendisinin bir odaya kilitlendiğini ve buradan da sabaha kadar çıkmadıklarını ileri sürdü.
Tüzel, darbe girişiminde bulunulduğunun farkında olmadığını, kimseye zarar vermediğini ve FETÖ hakkında bilgisi olmadığını savundu.
Görüntülerde silahlı ve teçhizatlı görüldü
İddianameye giren, darbecilerin imha ettiklerini sandıklarını ancak Bilgi İşlem Daire Başkanlığındaki yedekleme sisteminden ulaşılan güvenlik kamerası görüntüleri ise Tüzel'in ifadelerini yalanladı.
Görüntülere göre, Tüzel, tam teçhizatlı olarak darbeci askerlerle Genelkurmay Başkanlığına saat 21.22'de giriş yaptı.
Saat 21.29'da Genelkurmay Karargahı muhabere merkezi koridorunda teçhizatlı olarak dolaşan Tüzel, bir ara Genelkurmay Başkanlığı bahçesine de çıktı.
Tüzel, saat 22.28, 22.32 ve 00.51'de de yine darbeci askerlerle Genelkurmay Karargahı girişinde silahlı görüldü.
15 Temmuz akşamı son toplantıyı burada yapmışlar!
FETÖ'cü darbecilerin 15 Temmuz'da akşamüstü Maltepe semtindeki Tandoğan'da bir apartmanda buluştukları ortaya çıktı.
ANKARA Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanarak Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilen darbe girişiminin çatı iddianamesinde, darbe girişimine ilişkin bir başka soruşturmada "şüpheli" konumunda olan eski Binbaşı Murat Tamer'in ifadesine yer verildi.
İfadesinde, öğrencilik yıllarından beri FETÖ mensubu olduğunu kabul eden Tamer, 15 Temmuz 2016 sabahı normal mesaisine başladığını söyledi. Murat Tamer, gün içinde eski Jandarma Kurmay Yarbay Erdoğan Çiçek'in kendisini arayarak, Tandoğan metrosu yakınına çağırdığını ve sivil kıyafetle gelmesini söylediğini aktardı. İş yerinden izin alarak çıktığını, Tandoğan metrosuna gittiğini, dolaştığını ancak kimseyi göremeyince yeniden karargaha döndüğünü anlatan Tamer, Çiçek tarafından oda telefonundan tekrar aranarak, bu kez saat 18.30'da Tandoğan'a gelmesinin söylendiğini belirtti.
Sivil kıyafetle bekleyen Erdoğan Çiçek ile buluştuktan sonra, Çiçek'in kendisini geriden takip etmesini istediğini bildiren Murat Tamer, Erdoğan Çiçek'in, metronun Kızılay tarafına doğru bölümündeki sokaklardan dolaştırarak yine metronun Tandoğan yakınında bulunan bir apartmana gittiklerini ifade etti. Tamer, burada bir odada Mehmet Aydın ile konuştuğunu kaydetti.
'PEYGAMBER GÖZÜYLE BAKACAKLAR'
Tamer, Aydın'ın burada kendisine, "cemaatle ilişkisi bulunan herkesi bu yılki Askeri Şura kararıyla ordudan atacaklarını, cemaatle ilgisi olanlara yaşama şansı tanımadıklarını, eğer böyle giderse şu anki Cumhurbaşkanı'na 20-30 yıl sonra kendi çocuklarının peygamber gözüyle bakacaklarını" söylediğini ve "O yüzden bu gece yönetime el koyacağız. Büyüğümüzden talimat geldi. Biz de bu durumun olmasını istemeyiz ama bunu yapmak zorundayız." dediğini aktardı.
DARBENİN SAATİ VERİLMİŞ
Böyle bir şey beklemediği için kalbine adeta ağırlık çöktüğünü söyleyen Murat Tamer, Mehmet Aydın'ın ayrıca, "Bu akşam saat 03.00'te operasyon yapacağız. Türk Silahlı Kuvvetlerinin tamamı bu harekata katılacak. Genelkurmay Başkanımıza bu durum arz edilecek, onun da katılımıyla inşallah sonuç alacağız. Seni de bu görevlendirmeye dahil ettik. Jandarma Albay Arif Kalkan bu akşam seni arayacak. Senin numaranı da ona verdik. Şimdi çok fazla vaktimiz yok. Sana bir görevlendirme listesi vereceğiz. Orada sen generallerden birini alacaksın, ayrıntıları Arif Kalkan albay sana söyleyecek." dediğini anlattı.
Tamer, o evde bulunmanın suçluluğu içerisinde duruma boyun eğdiğini, istenileni reddederse kendisini de alırlar diye düşündüğünü, şok içerisinde sağlıklı düşünemediğini ileri sürdü. Bulunduğu odanın hemen solundaki bir odaya o listeyi almak için geçtiklerini, koridorda tuvalet önünde pantolonun paçasını kıvırmış, ayakları çıplak halde, muhtemelen abdest alma hazırlığındaki eski Jandarma Albay Şükrü Demirtürk'ü gördüğünü, selamlaştıklarını, bir başka odada da 4-5 kişi olduğunu kaydetti.
'HAZIRLIĞINI GEÇEN YIL YAPTIK'
Daha sonra 15 Temmuz gecesi ölen darbecilerden Jandarma Kurmay
"Biz bunun hazırlığını geçen yıl yaptık, halen de çalışıyoruz."
Binbaşı Zekeriya Açıkgöz'ün yazıcıdan liste çıktısı alarak kendisine verdiğini ifade eden Murat Tamer, bu arada Jandarma Kurmay Yarbay Süleyman Bilir ile karşılaştığını, Bilir'in de kendisine, "Biz bunun hazırlığını geçen yıl yaptık, halen de çalışıyoruz." dediğini aktardı. Tamer, burada kendisine verilen görevlendirme listesinde, Jandarma Genel Komutanlığında görev yapan generallerin isimleri ve onları derdest edecek kişilerin isimlerinin yazdığını, listede Korgeneral İbrahim Yaşar, Korgeneral Kemal Alataş ve Tümgeneral Arif Çetin'in karşısında kendi isminin yazdığını gördüğünü söyledi.
Listeyi aldıktan sonra hemen evden çıktığını, Etimesgut'taki evine gittiğini ifade eden Murat Tamer, akşam gelen telefonun ardından Jandarma Okullar Komutanlığına gittiğini ve burada yaşanan gelişmeleri anlatarak, "pişman olduğunu" dile getirdi. Tamer, "1-2 ay kadar" örgütün şifreli haberleşme programı ByLock'u kullandığını da ifade etti.
Fetö, Türkiye'nin Teknolojisini de Satmış
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimine ilişkin Genelkurmay Başkanlığındaki eylemlerle ilgili 221 sanık hakkında hazırlanan çatı iddianamesinde, örgütün TÜBİTAK'ta üretilen teknolojik ürünleri, örgüt mensuplarının özel şirketleri üzerinden yabancı ülkelere ve özellikle İsrail'e sattığı belirtildi.
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen iddianamede, TÜBİTAK'ın FETÖ için stratejik kurum kabul edilerek "mahrem yerler" içine alındığı ve örgüt lideri Fetullah Gülen'in buradaki kadrolaşmaya çok özel bir önem verdiği aktarıldı.
Örgütün, TÜBİTAK'ta kadrolaşabilmek için 2011'de yönetici kadrosunun bir kanun hükmünde kararname ile değiştirilmesini sağladığı, bundan sonra ise kısa sürede kadrolaşmaya ve yapılanmaya gittiği vurgulandı.
TÜBİTAK'ın başkanı ve birim başkanlıkları ile kritik yöneticilerinin, örgüt mensupları arasından seçilip atandığı belirtilen iddianamede, TÜBİTAK içerisindeki örgüt yapılanmasının, evlerde sohbet toplantıları düzenlediği, bu sohbet toplantılarında ise Fetullah Gülen'in konuşmalarının dinlendiği tespitine yer verildi. Tedbir olarak toplantıya katılanların cep telefonu bataryalarının çıkarılıp başka bir odaya bırakıldığı, toplantı odalarının steril hale getirildiği de iddianamede yer aldı.
Birbirlerine selam dahi vermemişler
TÜBİTAK içindeki FETÖ kadrolarının örgütlü bir tavır geliştirdiği ve bu kapsamda, kadroların kurum içerisinde gizlenip tedbir uyguladığı, hatta kod adı kullandığı bir talimat da iddianamede açıklandı.
Buna göre, örgüt mensuplarının "örgütten değilmiş" gibi izlenim vermeye çalıştığı, hatta İslami usulde selamlaşma yerine "Günaydın, iyi günler" türü selam verilmesi talimatına sıkı sıkıya uydukları belirtildi.
İddianamede örgütün, Marmara Araştırma Gemisi'nde işe alma karşılığı kişileri örgüte kazandırdığı, bunu kabul etmeyenleri işe almadığı, örgüt talimatlarına uymayanların sözleşmelerini de yenilemediği tespitine yer verildi.
TÜBİTAK'ta üretilen teknolojik ürünlerin FETÖ mensuplarının özel şirketleri üzerinden yabancı ülkelere ve özellikle İsrail'e satıldığı tespiti de iddianamede yer aldı.
Özel şirketlerin bu yolla gelir temin ettiği, ülkenin teknolojik sırrı niteliğindeki gizli bilgilerin teknolojik ürün satışı ile yabancı ülkelere aktarıldığı vurgulanan iddianamede, TÜBİTAK'ta üretilen bazı projelerin ise örgüt menfaati ile uyuşmadığı için atıl bırakıldığı kaydedildi.
FETÖ'cü darbecilerden 18 dakika sonra ABD'ye tekmil
Darbe gecesi 21.22'de Genelkurmay'da harekete geçen FETÖ'cülerin ilk işi, saat 21.40'ta ABD'deki askeri ateşeyi arayıp gelişmeleri haber vermek oldu.
FETÖ'cü darbeciler, kalkışmadan 18 dakika sonra saat 21.40’da askeri ataşeliklere WhatsApp mesajı göndererek, “TSK’nın yönetime el koyduğunu muhataplarınıza bildirin” talimatı vermiş.
FETÖ Çatı İddianamesi'nde 15 Temmuz kanlı darbe girişiminin ayrıntıları ve ihanetin bilinmeyenleri tek tek ortaya çıkmaya devam ediyor. FETÖ'cü darbecilerin darbe kalkışmasının başlamasından 18 dakika sonra saat 21.40’da Türkiye’nin askeri ataşeliklerine WhatsApp mesajı göndererek “Darbe oldu muhataplarınıza bildirin” talimatı vermiş.
EMİR PARTİGÖÇ'TEN GELDİ
İhanet girişimi ABD’ye 0530 6620422 telefonla bildirilmiş. Washingot’na yapılan bildirimde ise mesajla yetinilmeyip buradaki Askeri Ateşe Tuğgeneral Yavuz Çelik ile sesli bağlantıyla, TSK’nın yönetime el koyduğunun ABD yönetimi ile paylaşılması istenmiştir. İhanetin ataşeler aracılığı ile ABD ve dünyaya duyurulması görevini Tuğgeneral Mehmet Partigöç’ün emri ile sözde Yurtta Sulh Konseyi üyesi Tuğamiral Sinan Sürer yerine getirmiş. Görüşmeyi itiraf eden Sürer, Partigöç'ün, "Çelik’i ara, onun muhakkak haberi olsun ki; Amerikalılar’a bildirsin" dediğini söyledi.
ATAŞELER 'EMREDERSİNİZ' DEDİ
Sürer’in, Washington'un yanı sıra Moskova Askeri Ataşesi'ni de özel olarak bilgilendirdiği öğrenildi. İddianamede, askeri ataşelerin çoğunluğunun verilen talimata ‘emredersiniz’ şeklinde cevap verdiği belirtildi.
SABAH TARAF DEĞİŞTİRDİ
Saat 23.30'da Kahire Askeri Ataşesi Kurmay Albay Fethi Fırat'ın yazdığı mesajda Sürer'e, "Komutanım durumla ilgili bilgi verilirse uygun olur. Çünkü TV'lerde sürekli farklı durumlar gösteriliyor. Muhataplarımız bize bunları soruyor" şeklinde talepte bulundu. Diyalogların devamında, Fırat saat 00.16'da , " Sn. Genelkurmay Başkanımızın durumu bize soruluyor. Ne diyeceğiz" diye sordu. Ancak buna 6 saat boyunca sessiz kalan Sürer'in, sabah saat 06.26'da, "Her zaman olduğu gibi askeri hiyerarşi içinde görevinizi yapmaya devam edin" yanıtını verdi. Sürer, darbenin başarısızlığa uğramasının ardından taraf değiştirmeye çalıştı.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-03 Mart (2017) 'Ankara Darbe Ana (Çatı) Yapılanması 221 sanık' davası
(11 Mart 2017, 13:39)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: