İzmir'de Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin soruşturma kapsamında 270 kişinin yargılandığı davaya hafta sonu araları dışında kesintisiz devam ediliyor.
11.03.2017 15:43 İzmir'de Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin soruşturma kapsamında 270 kişinin yargılandığı davaya ilişkin duruşmanın öğleden sonraki oturumunda, örgütün kriptolu haberleşme programı 'ByLock' kullandığı tespit edilen bazı tutuklu sanıklar savunmalarını yaptı.
07.03.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
7 Mart'ta Aliağa Ceza İnfaz Kurumu Kampüsü'ndeki salonda, İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesince görülen duruşmaya bazı tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları katıldı.
Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile kaydedilen duruşmada tutuklu sanık eski astsubay Aydın Kaya, 'ByLock'u 15 Temmuz darbe teşebbüsünün ardından basından öğrendiğini, programı cep telefonu ya da tablete yüklemediğini, kullanmadığını iddia ederek, buna ilişkin gelen iki raporda tutarsızlıkların olduğunu öne sürdü.
Kaya, son raporda programı tablette kullandığına ilişkin 'Benim hiçbir zaman tabletim olmadı.' diyerek tahliye talebinde bulundu.
Tutuklu sanık eski astsubay Enis Kerti, ADSL bağlantısı üzerinden programın yüklendiğine ilişkin suçlamayı reddederek, 'ByLock' hakkındaki bilgileri basından duydukları ve avukatının anlattıklarıyla sınırlı olduğunu, programı kullanmadığını savundu.
'Komşularım da kullanmış olabilir'
Sanık Kerti, 'Öğrenciyken evde üç kişi kalıyorduk. İnternet paketiyle ilgili kota problemim olmadığından modem şifresi olup olmadığını bile hatırlamıyorum. ADSL üzerinden programı yüklediğim iddia ediliyor. Hakkımda başka bir suçlama yoktur. İki yıl boyunca evimize giren herkes interneti kullanıyordu. Komşularım da kullanmış olabilir.' dedi.
Programı kullandığı belirlenen tutuklu sanık eski astsubay Özkan Kömü, 'Programın adını gözaltına alındığımda duydum. 'ByLock'u yüklemedim de kullanmadım da. Ciddi bir araştırma yapılsaydı programı kullanmadığım ortaya çıkacaktı ve 7 aydan bu yana tutuklu kalmayacaktım. Adını ilk defa duyduğum program nedeniyle tutuklu kalmak istemiyorum.' dedi.
Örgüt mensuplarınca kullanılan 'ByLock'u cep telefonuna yüklediğine yönelik suçlamaya ilişkin savunma yapan tutuklu sanık eski astsubay Ömer Tokmak, 'İddianamede hakkımdaki suçlamaları reddediyorum. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından programın adını televizyondan öğrendim. Önceden hiçbir bilgim yoktu. Hain FETÖ mensuplarının kullandığı programı hiç kullanmadım. FETÖ ile herhangi bir bağlantım yok.' ifadelerini kullandı.
FETÖ'nün 'Hava Kuvvetleri imamı' olduğu ileri sürülen Adil Öksüz'le toplantılara katıldığı belirlenen eski Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kuzey Deniz Saha Komutanlığı Kurmay Başkanı Ömer Faruk Harmancık'ın eski emir astsubayı ve tutuklu sanık Ferhat Kaya, 'Örgütle bağlantım yok. ByLock programını burada öğrendim. Hakkımdaki iddiaları reddediyorum.' şeklinde savunma yaptı.
Tutuklu sanıklar İlker Erarslan, Fuat Sağlam, Harun Demirci, Nazım Tetik, Semih Yılmaz, Alper Karagöz, Mustafa Bacak ve Selçuk Aydın 'ByLock' kullanmadıklarını ifade ederek, tahliye talebinde bulundu.
Mahkeme heyeti, Karagöz'ün adli kontrol şartıyla tahliye edilmesine karar verdi.
09.03.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile kaydedilen duruşmada tutuklu sanık Yıldız, soruşturma aşamasında "Kuzgun" kod adıyla gizli tanık olarak ifade verdiğini, darbe girişimi planından önceden haberdar olduğunu, örgüt tarafından kandırıldığını belirterek, olanlardan duyduğu pişmanlık nedeniyle etkin pişmanlık yasasından yararlanmak istediğini mahkeme heyetine iletti.
Gizli tanık olarak verdiği ifadenin mahkemece kabul edilmesini isteyen Yıldız, gerçek kimliğiyle emniyet ve cumhuriyet savcılığında verdiği ifadesinin gerçekleri yansıtmadığını, sanal olduğunu savundu.
Yıldız, "Darbenin arkasında Fetullah Gülen'in olduğuna ilişkin ilk ifade verenlerdenim. Varolmaya çalışan bir milletin amiral yaptığı bir Anadolu çocuğuyum. Cezadan kurtulmak için değil, dini duyguları istismar edilerek kandırılan biri olarak kabul edilmek istiyorum. 15 Temmuz gecesi olayları değerlendirdikten sonra darbe girişiminin başarısız olduğunu kesinleşmeden teslim oldum. Takdirimi, kalkışmanın bitirilmesi yönünde verdim." dedi.
FETÖ ile 1990'ların başında Ahmet Ç. isimli subay aracılığıyla örgüt mensuplarının kaldığı bir evde tanıştığını, evde yapılan sohbetlerde örgüt elebaşı Fetullah Gülen'in kitaplarının okutulduğunu, Gülen'e ait kasetlerin dinletildiğini ve videolarının seyrettirildiğini anlatan sanık Yıldız, örgüt mensuplarının gerçek isimlerinin sorulmaması için uyarılar aldığını, herkesin birbirini kod ismiyle tanıdığını, o günün şartlarında bunu sorgulamadıklarını ancak neden böyle davrandıklarını şimdi daha iyi anladığını savundu.
Çocuğunu, örgüte ait olduğu gerekçesiyle kapatılan Nokta Koleji'ne gönderdiğini kaydeden sanık Yıldız, 17-25 Aralık sürecinin ardından örgütün, FETÖ üyelerinin birbiriyle görüşmelerini azalttığı, Gülen'in kitaplarını toplattırdığı ve sohbet sayılarının azaltılması gibi çeşitli tedbirleri aldığını, hükümete yakın kimselerle temas kurulmaması ve onlardan uzak durulması gibi talimatlar verdiğini ifade etti.
Harp Akademisi sorularını örgüt üyeleri vermiş
Harp Akademisi sınavlarından önce "Remzi" kod adlı örgüt mensubunun genel kültür sorularını kendisine verdiğini itiraf eden Yıldız, göreve başladıktan sonra İstanbul'dan İzmir'in Foça ilçesine tayinle geldiğinde örgütte "Abi" olarak tabir edilen bir kişi tarafından kendisine "Tufan" kod ismini verildiğini, örgütte 10 yıldan beri bu isimle bilindiğini, bu davanın sivil tutuklu sanıklarından Hasan Coşkuner'in "İhsan" kod ismini kullandığını, bu kişinin darbe girişiminin planlandığı Ankara'daki villada yapılan toplantılara katıldığını, Coşkuner tarafından kendisine verdiği tablette yüklü bulunan, iki aşamalı şifreyle girilen "VPN" ve "Viber" programı üzerinden haberleştiğini, talimatları buradan aldığını ve örgütün kriptolu haberleşme programı "ByLock"u ihtiyaç duymadıklarından kullanmadığını öne sürdü.
"Gizli tanık olarak verdiğim ifademin arkasındayım"
Eski Ege Deniz Bölge Komutanı Tuğamiral Süleyman Manka'nın da darbe girişimi öncesinde "İhsan"ın evinde görüşme yaptığını ileri süren sanık Yıldız, "Hain değilim, bana hain diyenler (Örgüt mensuplarını kastederek) FETÖ nedeniyle TSK'dan ya da kamudan atılan binlerce insanı, annesiz babasız kalan çocukları, eşsiz kalan hayat arkadaşlarını ve Türkiye'de neler olduğunu iyi düşünsün. Ben de bunların hainliklerini olaylar sona erdikten sonra gördüm." ifadelerini kullanarak, "Kuzgun" kod adıyla gizli tanık olarak verdiği ifadesinin arkasında olduğunu bildirdi.
Darbe için 2 tarih belirlenmiş
Sanık Yıldız, ifadesinde, örgütün sözde "Hava Kuvvetleri imamı" Adil Öksüz'ün Ankara'da Çukurambar'daki bir villada darbe girişiminden önce TSK'dan ihraç edilen Koramiral Ömer Faruk Harmancık, Tuğamiral Sinan Sürer, bu davanın tutuklu sanıklarından Albay Hakan Bıyık ile "İhsan" kod isimli Hasan Coşkuner ve ismini bilmediğim birçok kişiyle toplantı yaptığını öne sürerek, şunları anlattı:
"Villa içerisinde çalışmalar devam ederken, namaz vakitlerinde villa içerisindeki herkes abdest alıp namaz kılıyordu ancak farzları oradaki sivil bir şahıs kıldırıyordu. Bu şahsın 15 Temmuz sonrası görsel ve yazılı medyada çıkan haberlerden gördüğüm kadarıyla TSK'da 'Havacı imam' diye adı geçen Adil Öksüz olduğunu anladım. Bu şahıs villaya girdiğim ilk gün olduğu gibi diğer günlerde de sürekli olarak villanın diğer katlarını da gezerek, villada bulunan ve yapılacak olan askeri darbeyle ilgili çalışmaları yürüten diğer örgüt mensuplarıyla görüşmeler yapıyordu. Öksüz, benimle birebir görüşmedi. Sadece Harmancık'la yaptığı konuşmalarını duyuyordum. Öksüz'ün darbe planının bitmek üzere olduğu, birkaç unsurun eksik kaldığını, bunların tamamlanacağını, Gülen'e onaylatılacağını söylediğini duydum. Öksüz darbe planını Gülen'e yazılı olarak değil, planı ezbere sunacağını söylüyordu. Villada, eksikliklerin giderilmesi halinde darbe planının 15 Temmuz'da, aksi halde 22 Temmuz'da devreye sokulacağı konuşuldu. Tarih konusunda kararsızlık vardı ancak iki tarihte de, darbe planı saat 03: 00'te devreye sokulacaktı."
Adil Öksüz'den "Şeytanı içimize karıştırmayalım" telkini
Sanık Yıldız, villadakilerin darbe planının başarılı olmaması halinde nelerin yapılacağı ve halka rağmen söz konusu silahlı darbe girişiminin başarı ile sonuçlanamayabileceği görüşü dile getirildiğinde Öksüz'ün telkinlerde bulunarak, "Bu tür olumsuz düşüncelerle şeytanı içimize karıştırmayalım. Allah'ın yardımı ile bu iş olumlu sonuçlanacaktır." dediğini savundu.
Öksüz ile Sürer ve Harmancık'ın kendisine 15 Temmuz gecesi darbe yapacaklarını ve yönetime el koyacaklarını söylediklerini, kendisine de Tümamiral Aydın Şirin, Tümamiral Hasan Nihat Doğan, Güney Deniz Saha Komutanı Koramiral Hasan Uşaklıoğlu ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı Serdar Dülger'in derdest edilmesi ile İzmir'deki Türk Telekom Müdürlüğünü kontrol altına alma görevlerinin verildiğini, bunu nasıl yapacağını sorduğunda kendi bölüğünde yapı ile irtibatlı uzman personelin isim listesinin verildiğini kaydeden sanık Yıldız, ifadesini şöyle sürdürdü:
"Amiraller ve İzmir Türk Telekom Müdürlüğünün nasıl kontrol altına alınacağına ilişkin bilgim yoktu. Harmancık bana, ' Türkiye'de sıkıyönetim ilan edip, sokağa çıkma yasağı uyguladıktan sonra amiralleri rahat bir şekilde gözaltına alacaksınız. İzmir Türk Telekom Müdürlüğünü ise ertesi gün saat 10: 00 sıralarından elini kolunu sallaya sallaya kontrol altına alabileceksin.' şeklinde sözler söyledi. Şirin ile Doğan'ı derdest ettik ancak Dülger ile Uşaklıoğlu gözaltına alınamadı. Tuğamiral Manka, Uşaklıoğlu'nun gözaltına alınması görevini 'Uşaklıoğlu'yla yüz yüze bakıyoruz, onun ailesiyle görüşüyorum. Böyle bir şeyi yapamam.' gerekçesiyle reddetmişti. Böyle olunca Uşaklıoğlu ortada kalmıştı."
Amiralleri derdest ettikten sonra "İhsan"dan emir almış
Tümamiral Şirin ve Tümamiral Doğan'ın derdest edilmesinin ardından sorumlusu "İhsan" ile tablet üzerinden yaptığı görüşmede, amiralleri Çiğli 2. Ana Jet Üssü'nün eski Kurmay Başkanı Albay Ramazan Elmas'a teslim etmesi, üsse gittiklerinde "Yurtta Sulh" parolasının kullanılması yönünde talimat aldığını iddia eden sanık Yıldız, sıkıyönetim emri geldikten sonra nöbetçi sayısını artırarak onları teçhizatlandırdıklarını, nöbetçilerin dışında kimseye teçhizat vermediğini, birliğini dışarı çıkartmadığını aktardı.
FETÖ'nün sözde imamından "öldür" emri
Sanık Yıldız, "Televizyondaki farklı görüntüleri izleyince olayların gerçek yüzünü gördüm. Darbe planında kan dökülmeyeceği yönünde görüş belirtilmişti ancak kan döküldüğünü, Boğaziçi Köprüsü'nün tanklarca kapatıldığını, savaş uçaklarının Ankara'yı bombaladığını gördükten sonra olayları tekrar değerlendirdik. Uşaklıoğlu beni arayarak, Tümamiral Şirin'i sordu, o esnada Uşaklıoğlu'na Şirin'in yerini söylemedim. Bana 'Sen kimdensin?' diye sorunca 'Sizdenim' diye cevap verdim. Sonra beni arayan eski İzmir Emniyet Müdürü Celal Uzunkaya'ya personel ve araçları dışarı çıkartmadığımı söyledim. 'İhsan' kod isimli kişi beni aradı, 'Birliğini dışarı çıkart, ölmeden öldür.' diye talimat verdi. Bu talimatı yerine getirmedim."
"Akın Öztürk, Genelkurmay Başkanı olacaktı"
Sanık Yıldız, darbe girişiminin başarılı olması durumunda, FETÖ'nün Genelkurmay Başkanlığına ve Yurtta Sulh Konseyi Başkanlığına eski YAŞ üyesi Akın Öztürk'ün getirilmesine karar verildiğini ifadesine ekledi.
Mahkeme başkanının, "Kod ismi İhsan olan kişi darbe öncesi seni Ankara'ya davet etmesi teklifi neden hemen kabul ettin, sorgulamadın?" sorusuna sanık Yıldız, "Annem Ankara'da yaşıyordu. Uzun süredir de onu görmüyordum. Bu daveti fırsat bilerek, koşarak Ankara'ya gittim. Toplantıdan sonra yanına gittiğim annemin elini öptüm, zaten onda kaldım." diye cevap verdi.
"Belki de darbeyi bu yüzden öne çektiler"
Sanık Yıldız, mahkeme başkanının, "Devletin elinde TSK'da FETÖ mensubu olduğu iddia edilen 600 kişilik bir listenin olduğu ve bunların tasfiye edileceğine yönelik bir söylemden haberin var mıydı? Bu durum villadaki toplantıda konuşuldu mu?" sorusuna, "Devletin ya da hükümetin elinde böyle bir liste olduğu söyleniyordu. YAŞ'tan önce ya da sonra bu simlerin emekli edileceği konuşuluyordu. Oradakiler, 'Biz bu hareketi (Darbe kastedilerek) yapmazsak, onlar bize bu hareketi yapacaklar. Belki de darbeyi bu yüzden öne çektiler." şeklinde yanıt verdi.
Mahkeme heyeti, sanık Yıldız'ın tutukluluk halinin devamına karar vererek, duruşmayı yarına erteledi.
10.03.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile kaydedilen duruşmada, tutuklu sanık Bıyık gözaltına alınmadan Foça Jandarma Komando Okulu ve Eğitim Merkez Komutanlığı Kurmay Başkanvekili olarak görev yaptığını, soruşturma aşamasında "Şapka" kod adıyla gizli tanık olduğunu, etkin pişmanlık yasasından yararlanmak istediğini ancak buna ilişkin yasal prosedürün devam etmesi nedeniyle gerçek kimliğiyle de aynı ifadeleri vereceğini belirtti.
Gülen cemaatine iyi niyetle ve dini duygularla katıldığını, bu nedenle terör örgütü üyesi olarak kabul edilmemesini isteyen Bıyık, 15 Temmuz darbe girişiminden önceden bilgisi olduğunu kabul etti.
"Acil Ankara'ya gel ülke yönetimine el konulacak"
Terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen'in hain darbe planının arkasında olduğunu ifade eden yegane kişilerden biri olduğunu belirten Bıyık, "Yüce Türk milletinin başına bela olan Fetullah'ın gerçek yüzünü Türkiye ve dünyanın görmesini, örgütün bitmesini istiyorum. Örgütün sözde "Hava Kuvvetleri imamı" firari Adil Öksüz, Ankara'daki bir villada darbe girişiminden önce TSK'dan ihraç edilen Kurmay Albay Bilal Akyüz, Kurmay Yarbay Barış Avıalan, Tuğgeneral Mehmet Partigöç, Havacı Tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş, Koramiral Ömer Faruk Harmancık ve Jandarma Kurmay Yarbay Turgay Sökmen ile toplantı yaptı. Darbeyle ilgili çalışmaları yürüten örgütün sözde üst düzey 'imamları' ile de görüşmeler yaparak sürekli irtibat halindeydi." diye konuştu.
Bıyık, Ankara'da görev yaptığı 2013-2015 döneminde, FETÖ'nün sözde Jandarma Genel Komutanlığı imamı "Cihan"ın, telefonlarına örgüt mensupları tarafından kullanılmak üzere geliştirilmiş "şifreli WhatsApp" programı kurduğunu kaydetti.
"Cihan"ın, Ramazan Bayramı'nın ikinci günü olan 5 Temmuz saat 21.00-22.00 sıralarında "Acil Ankara'ya gelmen gerekiyor" şeklinde mesaj attığını dile getiren Bıyık, "Nedenini sorduğunda ise 'ülke yönetimine el konulacak. Bununla ilgili çalışmalar yapılıyor, hemen Ankara'ya gelmen gerekiyor." dediğini anlattı.
"İlk iş FETÖ'cüleri cezaevinden çıkartmak"
6 Temmuz'da buluştuğu "Cihan" kod isimli kişinin, "Şu an çok önemli bir çalışma yapılıyor, birazdan bu çalışmanın yapıldığı yere gideceğiz" dediğini ifade eden sanık Bıyık, Ankara'da gittikleri yerde üç katlı çimento renkli, bahçeli, dışında danışmanlık merkezi levhası olan villa tarzı bir binanın kapısını 25-30 yaşları arasında saçları arkadan örgülü, gözlüklü, zayıf yapılı bir erkeğin (Akıncı Hava Üssü'nde yakalanmasının ardından tutuklanan eski Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu çalışanı Harun Biniş) açtığını beyan ederek şunları anlattı:
"Villa içerisinde çalışmalar devam ederken namaz vakitlerinde villa içerisindeki herkes abdest alıp namaz kılıyordu ancak farzları oradaki sivil bir şahıs kıldırıyordu. Bu şahsın 15 Temmuz sonrası görsel ve yazılı medyada çıkan haberlerden gördüğüm kadarıyla TSK'da 'Havacı imam' diye adı geçen Adil Öksüz olduğunu anladım. Bu şahıs villaya girdiğim ilk gün olduğu gibi diğer günlerde de sürekli olarak villanın diğer katlarını da gezerek villada bulunan ve yapılacak olan askeri darbeyle ilgili çalışmaları yürüten diğer örgüt mensuplarıyla görüşmeler yapıyordu. Öksüz, yapmış olduğu bu konuşmalardan bir tanesinde dini konu olmamakla birlikte, 15 Temmuz akşamını kastederek, '15 Temmuz akşamında yapılacak ilk işlerden bir tanesinin görevlendirme verilecek kuvvetlerle halen cezaevlerinde tutuklu bulunan cemaat mensubu kişilerin vakit kaybetmeksizin cezaevlerinden çıkartılmak olduğunu' söylemişti."
Villada 3 gün
Villadaki büyük salonda asker ve örgütün üst düzey imamlarının toplantı yaptığını, "Cihan" kod adlı kişinin oradakilere, "Arkadaşlar burada çalışmalar olacak, detayları bilmeseniz de şimdilik takip edin. Jandarma ile ilgili diğer kuvvetlerden herhangi bir talep olursa not alın" dediğini aktaran sanık Bıyık, havacıların havacılarla, karacıların karacılarla, denizcilerin denizcilerle gruplandığını ve çalıştığını, Jandarma Genel Komutanlığıyla ilgili asıl çalışmayı eski İstihbarat Okul Komutanı Jandarma Kurmay Albay Murat Koçyiğit'in yaptığını öğrendiğini dile getirdi.
6 Temmuz'da geldiği villada 9 Temmuz'a kadar kaldığına dikkati çeken sanık Bıyık, "Bizden önceki jandarma grubunda kimlerin olduğunu sorduğumda İstihbarat Okul Komutanı Jandarma Kurmay Albay Murat Koçyiğit isimli şahıs olduğu söylenmişti. Devam eden günlerde bahsetmiş olduğum bu villaya zaman zaman gelip gidenler oluyordu. Bunlar içerisinde Özel Kuvvetler Komutanlığında görevli Kurmay Albay Fırat Alakuş da vardı. "Hakan" isimli örgüt mensubu ile birlikte Çakırsöğüt Jandarma Komando Tugay Komutanı Ali Osman Gürcan da geldi. Bu şahıslar yaklaşık yarım saat kadar bulunduğumuz villada kaldılar. "Hakan", jandarma imamı "Cihan" isimli örgüt mensubunun bir altında olduğunu düşündüğüm sorumlu bir abi. Ali Osman Gürcan'a, Kastamonu'ya giderek Tuğgeneral Faruk Bal'a 15 Temmuz'daki görevi olan Jandarma Genel Komutanlığı karargahının komutasını devir alma görevinin verildiğini iletmesini istedi. Bunun üzerine Gürcan da verilen görevi Faruk Bal'a iletebileceğini söyledi." ifadelerini kullandı.
"Darbe planı Gülen'in talimatıyla hazırlandı"
Villadan, kendisinden sorumlu üst yöneticiden habersiz 9 Temmuz'da ayrıldıktan sonra İzmir'deki görevine 11 Temmuz'da döndüğünü, 13 Temmuz'da ise "Cihan"ın "WhatsApp" üzerinden attığı mesajda darbenin 15 Temmuz'da olacağını öğrendiğini, darbe girişiminin başarısız olmasının ardından telefonuna format attığını, telefonunda kurulu bulunan "şifreli WhatsApp" programını sildiğini, "Cihan" ile irtibatını kopardığını ileri süren sanık Bıyık, darbe planının örgütün elebaşı Fetullah Gülen'in talimatıyla hazırlandığını ve Adil Öksüz tarafından ABD'ye götürülüp Gülen'e onaylatıldığını söyledi.
13 Temmuz 2016 günü saat 16.00 sıralarında gönderilen bir çok mesajı okuduğunda, İzmir'de darbeye karşı çıkabileceğinden dolayı alıkonulacak generallerin listesi ile bu generallerin alınmasında kimlerin görevlendirilebileceğinin yazılı olduğu liste ve ifadelerin bulunduğunu belirten Bıyık, savunmasını şu şekilde sürdürdü:
"Gelen çok sayıda mesajı okuduğumda, 'Çiğli-İptal', '15 Temmuz'da hazır olunacak, haber bekleyin', 'Korgeneral Ata Kalkan'ın İzmir Gümüldür Askeri Kampından Faik Baran tarafından (tutuklu sanık), 'Tuğgeneral Ali Özkara, tam hatırlamıyorum Tuğgeneral Ali Çardakçı da olabilir Marmaris Hisarönü kampından, Tuğgeneral Hacı İlbaş'ın Foça Jandarma Komando Okul Komutanlığından Murat Eryılmaz tarafından (tutuklu sanık), Jandarma Albay Hasan Koçyiğit'in İl Jandarma Komutanlığından Erdal Gün tarafından (tutuklu sanık), darbe girişimine ve sıkıyönetim komutanlığına uymaması halinde alınacakları belirtiliyordu. Mesajları okuduğumda 15 Temmuz'da darbenin olmayacağını düşündüm. Villada konuşulanlardan bir muallak durum söz konusuydu. Ayrıca eksiklikler olan darbe planının Gülen tarafından onaylanmayacağını düşündüm. Mesajları kimseye okumadım, vermedim ve daha sonra makam odamda sildim."
"Gülen'in Orgeneral Akar'la ilgili talimatı"
Sanık Bıyık, "Şapka" kod adıyla gizli tanık ve gerçek kimliğiyle daha önce verdiği ifadelerinde değinmediği bir konuyu da dile getirerek, "Adil Öksüz, Fetullah Gülen'le yaptığı görüşme sonrasında, Gülen'in talimatını bize aktardı. Öksüz, ' Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yüksek Askeri Şura'da (YAŞ) Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ı emekli edecek. Orgeneral Akar'ın darbede desteğinin örgütün yanında olması için bunu ona söyleyin.' şeklinde sözler sarf etti. Bunun Gülen'in talimatı olduğunu söyledi." ifadesini kullandı.
ByLock'u 5 ay kullanmış
Örgütün kriptolu haberleşme programı "ByLock"u Diyarbakır'dan Ankara'ya tayin olduğu 2013'te "Osman" kod adlı örgüt mensubunca telefonuna yüklendiğini, yaklaşık 5 ay kullandığı programı telefonundan kaldırttığını söyleyen Bıyık, "2014'ten sonra telefonuma yüklenen geliştirilmiş "şifreli WhatsApp" programını kullandım. Bu program 'ByLock'tan farklıydı. Programın ikonu aynı WhatsApp'taki gibiydi ve üzerinde bu ibare yazılıydı. VPN ve şifre kullanarak girdiğimiz programda, örgüt yöneticileri tarafından tanımlanan kişiler dışında kimseyle görüşemiyordum. Sadece "Osman" ve "Cihan" kod adlı örgüt mensuplarıyla görüşebiliyordum." dedi.
Mahkeme başkanının, "Ankara'daki villada 4 gün kaldığını söylüyorsun ancak verdiğin ayrıntılar yeterli değil. Darbecilerin hazırladığı sıkıyönetim direktifi emrini gördün mü ya da buna ilişkin konuşmaları duydun mu?" sorusuna sanık Bıyık, "Sıkıyönetim ilan edildikten sonra kimlerin göreve getirileceğine dair hiçbir bilgi görmedim. O listeyi ilk defa Foça'da gördüm. Villada, sadece 'Darbe bir emirle başlayacak' tarzında şeyler konuşulduğunu ancak bu emrin ne olduğu söylenmedi." diye cevap verdi.
Tutuklu sanık Bülent Eryılmaz'ın "1 ABD dolarının örgütte bir anlamı var mı, şifre olarak mı kullanılıyordu?" sorusuna ise sanık Bıyık, "1 ABD dolarının 'Eren' kod adlı bir öğretmen tarafından 'Paran kıymetlenir, bereketlenir, bu Fetullah Gülen'den hediye olarak gönderildi, cüzdanında bulunsun.' diye Bursa'da bana verildi. 7-8 yıl önce bunu kaybettim. Örgütte şifre niteliğinde kullanılmazdı." şeklinde cevaplandırdı.
Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile kaydedilen duruşmada tutuklu sanık Coşkuner, iddianamede yer alan "Kuzgun kod adlı gizli tanık, canlı teşhis sonucu Hasan Coşkuner'in "İhsan" kod adlı şahıs olduğunu tespit edilmiştir. Coşkuner, İzmir'deki darbe girişiminde FETÖ/PDY üyelerine talimatları veren Adil Öksüz ile bağlantı ve koordinasyonu sağlayan abidir. Gizli tanık 'Kuzgun'un ifadesinde bu husus tüm netliği ile anlaşılmıştır. Coşkuner, FETÖ/PDY üyesidir ve darbe girişiminde aktif rol almış, yönlendirme yapmış, talimatlar vermiştir." suçlamalara ilişkin yaptığı savunmada, iddiaları kabul etmediğini açıkladı.
Fizik öğretmeni olarak Ankara'da örgütün kapatılan kolej ve dershanelerinde çalıştığını, 2014'te İzmir'e gelerek özel bir danışmanlık şirketinde görev aldığını ileri süren sanık Coşkuner, eşi Hülya Coşkuner'le 1 Eylül 2016'da tutuklandığını, haklarında FETÖ'nün darbe girişimiyle ilgili suçlamaları görünce uzun süre şaşkınlık yaşadıklarını belirtti.
Gizli tanık "Kuzgun" olarak ifade veren ve mahkemede kimliğini açıklayan tutuklu sanık eski Amfibi Deniz Piyade Tugay Komutanı Tuğamiral Halil İbrahim Yıldız, eski Amfibi Deniz Piyade Tugay Komutanı Tuğamiral Halil İbrahim Yıldız ve tutuklu sanık eski Ege Deniz Bölge Komutanı Tuğamiral Süleyman Manka'yla "İhsan" kod adıyla örgüt abisi olarak görüştüğü iddialarının gerçeği yansıtmadığını ileri süren sanık Coşkuner, sanık Yıldız'la Ankara'daki villada yapılan darbe planı toplantısına katılmadığını, sanık Manka ile İzmir'de görüşmediğini öne sürdü.
Sanık Coşkuner, gizli tanık ile tanıkların kendisi hakkında verdiği ifadelerin çelişkili ve tutarsız olduğunu görünce bunlara cevap verecek değerde bulmadığını dile getirerek, darbe girişiminin halkın üzerinde travma oluşturduğunu ancak cumhuriyet savcısının darbe girişimine ilişkin hazırladığı iddianamede sanık olarak yer aldığını avukatından öğrenince şoka girdiğini anlattı.
"Anladım ki birileri darbenin sivil ayağıyla beni bağdaştırmak istiyor. Onun için ben de böyle bir mevzuya dahil edildim diye düşünüyorum. Hakkımda ifade veren gizli tanık ve tanıklar tezatlık oluşturuyor. Tanımadığım gizli tanık, benim 7 Temmuz'da Ankara'da olduğumu söylüyor ancak o tarihte memleketim olan Trabzon'daydım. Sanık Manka, 10 Temmuz'da saat 17.00'da İzmir'de görüştüğüne dile getirmesine rağmen ben o saatte Ankara'dan İzmir'e gelmek için uçakla havadaydım." diye savunma yapan sanık Coşkuner, hakkındaki "İzmir'deki TSK imamı" ve Adil Öksüz'ün emir ve talimatlarını askerlere ileten kişi olduğunu suçlamasına ilişkin olarak şunları anlattı:
"Benim bir kod adım yok, fizik öğretmeniyim, Hasan Coşkuner'im. Örgütün imamı da değilim, abisi de değilim. Hasan Coşkuner olarak askerlerle temasım, bedelli askerlik yaptığım sürede kurduğum temas kadardır. Evimdeki aramada örgütle bağlantılı olduğuma ilişkin herhangi bir delil de bulunmadı. Dolayısıyla huzurunuzdayım, bugünlerin çabuk biteceğini düşünüyorum. Adaletin kısa sürede tecelli edeceğini umuyorum. 15 Temmuz'da suç teşkil edecek bir eylemde bulunmadım. Adil Öksüz'ü hayatımda bir kez dahi görmedim. Darbe girişiminin ardından basından çıkan haberlerden sonra Öksüz'ü gördüm. Öksüz'le hiçbir şekilde bir araya gelmedim, temasım olmadı ve görüşmedim. TSK imamı olduğum iddiasını da reddediyorum, buna verecek cevap dahi bulamıyorum. Gizli tanıkların beni teşhis ettiğini emniyette bana söylediler ancak bunun nasıl olduğunu bilmiyorum."
Sorulara "Tesadüf" diye cevap verdi
Sanık Coşkuner'in sanık Yıldız'ı ("Kuzgun" kod adlı gizli tanık) hayatında hiç görmediğini, ilk kez cezaevinde gördüğünü iddia etmesi üzerine, mahkeme başkanının söz hakkı verdiği Yıldız, "2014'ün ortalarında 'Ahmet' kod adlı kişi beni 'İhsan' kod adlı bu şahısla, Hasan Coşkuner ile tanıştırdı." dedi. Bunun üzerine mahkeme başkanının "Bu bir tesadüf müdür?" sorusuna Coşkuner "Tesadüf olabilir. Yıldız'ın ifadelerinde tutarsızlık vardı, hangisinin doğru olduğunu bilmiyorum." diye cevap verdi.
Sanık Yıldız'ın, darbe teşebbüsünden önce tutuklu sanık Manka ve Coşkuner'i birlikte gördüğünü iddia etmesi üzerine söz alan Manka, "Kendisiyle üç kere görüştüm, üçünde de sakallıydı. Şimdi burada sakalsız olarak, traşlı görüyorum. O olduğunu değerlendiriyorum. 15 Temmuz'dan önce görüştüğümüzde de sakallıydı." dedi. Sanık Coşkuner, mahkeme başkanının "Bu da bir tesadüf müdür?" sorusunu "15 Temmuz'dan önce sakalım vardı ama şimdi benim olduğumu değerlendirdiğini söylüyor. Bu da tesadüftür." şeklinde cevapladı.
İddia makamı, "Şapka" kod adıyla ifade veren tutuklu sanık Albay Hakan Bıyık'ın bugün yaptığı savunmasında "Darbe planının yapıldığı Ankara Çukurambar'daki üç katlı villanın bahçe girişindeki tabelada üzerinde etüt ve danışmanlık merkezi yazan bir ofise gittik. Bu bir tesadüf müdür?" sorusu üzerine sanık Coşkuner, "Tesadüf olabilir. Öyle düşünüyorum. Bahsi geçen villa ile ilgili hiçbir malumatım yok." cevabını verdi.
Sanık Coşkuner son olarak, iddia makamının "Örgütün İzmir'deki TSK imamı iddiasına ne diyorsun?" sorusuna ise "İddiayı kabul etmiyorum. Nasıl bir pozisyon olduğunu bilmiyorum. Bana açıklar mısınız" cevabını verdi.
Mahkeme heyeti, öğleden önceki oturumda savunma yapan tutuklu sanık Bıyık ile Coşkuner'in tahliye taleplerini reddederek, duruşmaya pazartesiye kadar ara verdi
İddianame
İzmir'de FETÖ'nün 15 Temmuz'daki darbe girişimine ilişkin soruşturma kapsamında İzmir Cumhuriyet Savcısı Berkant Karakaya tarafından hazırlanan bin 300 sayfalık iddianame, İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilmişti.
İddianamede, Fetullah Gülen'in 'birinci' şüpheli olduğu 267 sanığa 'anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs, silahlı terör örgütüne üye olma, TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs' suçlamaları yöneltilmişti.
Daha sonra hazırlanan ek iddianameyle 3 kişinin daha dosyaya eklenmesiyle sanık sayısı 270'e yükselmişti.
Yargılananlar arasında tamamı TSK'dan ihraç edilen, 'Yurtta Sulh Konseyi'nce Manisa ve İzmir'de sözde 'sıkıyönetim komutanı' ilan edilen tutuklu sanıklar Ege Ordusu Komutanlığı Kurmay Başkanı Tümgeneral Memduh Hakbilen, NATO Kara Komutanlığı Kurmay Başkanı Tümgeneral Salih Sevil, Bornova 57. Topçu Tugay Komutanı Tuğgeneral Mehmed Nuri Başol, Amfibi Deniz Piyade Tugay Komutanı Tuğamiral Halil İbrahim Yıldız, Foça Batı Görev Grup Komutanı Tuğamiral Yaşar Çamur, Hava Teknik Okulları Komutanı Tümgeneral Ahmet Cural, Ulaştırma Personel ve Eğitim Komutanı Tümgeneral Mustafa İlter, İstihkam Okulu ve Eğitim Merkezi Komutanı Tuğgeneral Osman Nadir Saylan, Ege Deniz Bölge Komutanı Tuğamiral Süleyman Manka, Hava Eğitim Komutanlığı Kurmay Başkanı Tuğgeneral Veyis Savaş ile Gaziemir Hava Sınıf Okulları Komutanı Tuğgeneral Ersal Ölmez de bulunuyor.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016) 'İzmir Darbe Yapılanması 270 sanık' davası
(11 Mart 2017, 15:43)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: