Tam
EskidenYeniye
 

Polatlı 330 sanıklı Darbe davası

Fetullahçı terör örgütünün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin Ankara'nın Polatlı ilçesindeki 58. Topçu Tugayı ile Topçu ve Füze Okul Komutanlığında görevli 330 sanık hakkında açılan davaya başlandı.

Önceki haber title=Sonraki haber

04.03.2017 08:40 Fetullahçı terör örgütünün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin Ankara'nın Polatlı ilçesindeki 58. Topçu Tugayı ile Topçu ve Füze Okul Komutanlığında görevli 330 sanık hakkında açılan davaya başlandı.

28.02.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR

Fetullahçı terör örgütünün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin Ankara'nın Polatlı ilçesindeki 58. Topçu Tugayı ile Topçu ve Füze Okul Komutanlığında görevli 330 sanık hakkında açılan davanın ilk duruşması yapıldı. Sanıkların, Ankara 13'üncü Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü duruşma salonunda savunmaları dinlendi.

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin Ankara'nın Polatlı ilçesindeki 58. Topçu Tugayı ile Topçu ve Füze Okul Komutanlığı'nda görevli 330 sanık hakkında açılan davanın ilk gününde, kursiyer uzman onbaşı olarak görev yapan 48 sanık savunmasını tamamladı.

Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü duruşma salonunda görülen duruşmaya, 245'i tutuklu 330 sanık, sanık yakınları ile avukatlar katıldı.

İfadeleri dinlenen sanıklardan kursiyer Uzman Çavuş Emrah Kurt, suç gecesine ilişkin, içtimadan sonra Polatlı Merkez Camii önüne götürüldüklerini buraya geldiklerinde halkın alkışlayarak, "Bizim çocuğumuz bize silah mı tutacak?" ifadelerini kullandığını dile getirdi.

Suç gününden 9 gün sonra tutuklandıklarını dile getiren Kurt, mahkeme başkanını sorusu üzerine "Darbe hakkında komutan bir haber verseydi kafasına sıkardım" dedi. Kurt, üzerinde telefonu bulunmadığı için darbe teşebbüsünü eniştesinden öğrendiğini savundu.

Bir avukatın sorusu üzerine emir komuta zincirine uyduğunu belirtmek için iç hizmet kanunundan bir maddeyi savunması sırasında okuyan Kurt'u mahkeme salonundaki sanık yakınları alkışladı. Bunun üzerine mahkeme başkanı yakınlara uyarıda bulunarak, "Burası duruşma salonu burada alkış olmaz" dedi.

"Ben suçlu değilim, kullanıldım"

Savunması dinlenen tutuklu sanık Ferhat Karakurt ise suçlu olmadığını iddia ederek, "Ben suçlu değilim, kullanıldım. Ailem ve arkadaşlarımla konuştum. Terör saldırısı olduğunu bilmiyorlardı. Darbe ile ilgili bir şey söylemediler. Darbe girişimi olduğunu bilseydim kışladan çıkmazdım. Bütün amirlerim oradaydı. Onlar ne olup bittiğini soramazken ben bir kursiyer olarak sormazdım. Hakkım yok" ifadelerini kullandı.

Sanık Emrah Kurt, temmuz ayı başında spor testine tabi tutulduklarını, 26 kişinin başarılı olduğunu 48 kursiyerin ise başarısız olması nedeniyle kışladan çıkışına izin verilmediğini anlattı.

Kendisinin de başarısız olması nedeniyle moral bozukluğu yaşadığını, koğuşta dinlendiği sırada içtimaya çağrıldıklarını aktaran Kurt, daha sonra Polatlı Merkez Camisine gittiklerini söyledi.

Orada toplananlar arasındaki yaşlı bir kadının, "Siz bizim evladımızsınız, bize silah mı sıkacaksınız?" diye sorduğunu belirten Kurt, "Biz sizin güvenliğiniz için buradayız." diye karşılık verdiklerini ifade etti.

Sanık Kurt, "Oraya gitmeden önce darbe girişimine ilişkin bir şey konuşulmadı. Öyle bir şey olsa komutanın kafasına sıkardım." iddiasında bulundu.

Kışlaya döndükten sonra olaydan haberdar olduklarını ifade eden Kurt, "Sabaha karşı eniştemle telefonda konuştuğumuzda darbe girişimi olduğunu söyleyip, bana video gönderdi. Olayı bu şekilde öğrendim." dedi.

"Burası düğün salonu değil"

Kurt, bir müşteki avukatının sorusu üzerine askerlerin üstlerinin emirlerine uyma zorunluluğunu düzenleyen kanun maddesini okudu. Sanık yakınlarının, Kurt'un sözlerini alkışlaması üzerine Mahkeme Başkanı Zikrullah Özbağ, müdahale ederek, "Alkış yok. Burası duruşma salonu, düğün salonu değil. Yoksa dışarı çıkarılırsınız." diye uyarıda bulundu.

Sanık Erdinç İnanır ise içtima sonrasında nöbetçi subaya sosyal medyada gördükleri Genelkurmay Başkanının kaçırıldığı iddiasını sorduklarını, onun ise bu haberlerin asılsız olduğunu söylediğini aktardı.

Babasıyla da bir telefon görüşmesi yaptığını belirten İnanır, şarjının azalması nedeniyle kısa konuştuklarını, konuşmalarında darbeye ilişkin bir ifade geçmediğini savundu.

Sanık Ferhat Karakurt da "Darbe teşebbüsü olduğunu anlasaydım kışladan dışarı çıkmazdım." ifadelerini kullandı.

Avukatların darbe girişimini anlayıp anlamadığı yönündeki soruları üzerine Karakurt, "Ben bölük komutanını da tabur komutanını da tanımam. FETÖ'cüyseler, darbeciyseler bunu nereden bilebilirim? TSK, devlet, MİT bunu bilmiyorsa ben nasıl bileyim? Bende ByLock çıkmadı, kriminal raporu da temiz." diye konuştu.

Mahkeme Başkanı Özbağ'ın arkadaşıyla yaptığı telefon görüşmesinde arkadaşının "Genelkurmay Başkanı kaçırılmış, darbe söylentileri var." yönünde ifadeler kullandığını hatırlatması üzerine Karakurt, konuşmayı doğruladı ancak darbe girişimi olduğunu muhakeme edemediğini savundu.

"Hepinizin de şarjı bitmiş"

Sanık Gökhan Doğan da gece yaşananları anlattı. Doğan'ın telefonunun şarjının bittiğini ve bu nedenle kimseyle görüşemediğini söylemesi üzerine Mahkeme Başkanı Özbağ, "Hayret, hepinizin de şarjı bitmiş." karşılığını verdi.

Sanık Kaan Enes de içtima sonrasında silah dağıtıldığı sırada astsubay gazinosundaki televizyonda alt yazı olarak "Genelkurmay Başkanı Akar kaçırıldı" ifadesini gördüğünü söyledi.

Gittikleri Polatlı Merkez Camisinde 5-6 dakika kaldıklarını anlatan Enes, "Önce 'En büyük asker, bizim asker' diye slogan atıyorlardı. Sonra başka bir grup geldi. Üzerinde cübbe olan birisi, gömleğini yırtarak, 'hadi vursana beni, vursana' diye bağırmaya başladı. Ondan sonra halk silahımızı almaya çalıştı. Yüzbaşı 2-3 el ateş etti. Ara sokaklardan geri döndük." dedi.

Ara sokakta alkollü kişilerin kendilerine saldırdığını, kafasına bir bira şişesinin geldiğini ileri süren Enes, kışlaya döndüklerinde Yarbay Abdülkerim Ceyhan'ın geldiğini ve gözünün şişmiş olduğunu gördüklerini belirtti.

Enes, camilerden sela sesleri geldiğini ve "Cumhurbaşkanımız halkı sokağa davet ediyor" şeklinde anonslar yapıldığını ifade ederek, silahları teslim ettiklerini ve sabaha kadar dinlendiklerini söyledi.

Sanık Enes, ertesi gün internetten Yarbay Ceyhan'ın camiye girdiği görüntüleri izlediğini kaydetti.

Sanık Serkan Yayman ise sosyal medyada İstanbul Boğaz Köprüsü'nde askerlerin olduğunu gördüğünü, bunun üzerine bilgi almak için aradığı İstanbul'da askerlik yapan akrabasının "Bir şey yok, komandolar şov yapıyor herhalde." dediğini anlattı.

Yayman, akrabasının darbeyle ilgili bir şey söylemediğini, bunun kendisinin aklına da gelmediğini savunarak, "Terör saldırısına karşı harekete geçtiğimizi sandığımız için yolda arkadaşlarımızla helalleştik." iddiasında bulundu.

"Karışırsa karışsın"

Sanık Seyit Oral da Tabur Komutanı Yarbay Ceyhan ile bölük komutanı Yüzbaşı Özgür'ün kışladan çıkmadan önce konuştuklarını, Özgür'ün "Komutanım çıkmayalım, ortalık karışık." sözlerine Ceyhan'ın "Karışırsa karışsın." karşılığını verdiğini söyledi.

Sanık Volkan Hamedi de önceki savunmalarını tekrarladı. Gözaltına alındığında üzerinde çıkan 1 doların sorulması üzerine Hamedi, "Arkadaşımın düğününde oynarken atılan paraydı. Hatıra olsun diye saklıyorum." dedi.

Aynı zamanda para koleksiyonu yaptığını savunan Hamedi, 1 doların "B" serisi olduğunu kaydetti.

Tutuklu sanıklardan Yasin Bala da savunmasında önceki beyanlarını tekrar ederek, "Başımızdaki amir vasıflı kişileri devlet tanıyamamışken benim tanımam mümkün değil. FETÖ ile bağım olmadığı yapılacak araştırmayla ortaya çıkacaktır." diye konuştu.

Sanıklar Emrullah Ergen, Enes Eruslu, Furkan Dulkadir, Halil İbrahim Erim, Hamza Aydın, Murat Yeşilyaprak, Harun Kuru, Hasan Eren, Mesut Üstündağ, Metin Çetinkaya, Murat Durmuş, Murat Kahraman, Murat Özdemir, Musa Çetin, Orhan Polat, Ömer Barut, Sedat Çala, Tolga Zöngür, Ümit Ülker, Vasfi Dursun, Yasin Ayaz, Yasin Özkara, Yıldıray Tekir, Yunus Emre Doğan ve Yusuf Söken de savunma yaptı.

Böylece davanın ilk gününde olay tarihinde kursiyer uzman onbaşı olarak görev yapan 48 sanık savunmasını tamamladı.

Duruşmaya yarın sanık savunmalarıyla devam edilecek.

01.03.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin Ankara'nın Polatlı ilçesindeki 58. Topçu Tugayı ile Topçu ve Füze Okul Komutanlığında görevli 330 sanık hakkında açılan davanın ikinci günü sanık savunmalarıyla başladı.

Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü duruşma salonunda görülen duruşmaya, sanıklar, sanık yakınları, müştekiler ve tarafların avukatları katılıyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatları ile Başbakanlık ve TBMM avukatları da duruşmada hazır bulunuyor.

Duruşmanın ikinci günü, Yarbay Murat Dinlecener ile TÜRKSAT'ı ele geçirmek için görevlendirilen Üsteğmen Bilal Akdoğan'ın savunmasıyla başladı.

Darbe girişiminden saatler önce kışlada, eski 58'inci Topçu Tugay Komutanı Tuğgeneral Murat Aygün'ün subaylarla yaptığı toplantıda, ülke genelinde terör saldırısı olacağını, bunun için hazırlık yapmaları için emir verdiğini iddia eden Akdoğan, toplantıdan sonra Aygün'ün kendisine farklı rütbedeki askerlerin yer aldığı bir görev listesi verdiğini söyledi.

Kendisinin de söz konusu listede yer alanların, olası operasyon için birliğe gelmeleri için emir verdiğini aktaran Akdoğan, "Toplantıda terör saldırısı olabileceği için hazır olmamız istendi. Bunun dışında, darbe girişimi ya da TSK'nın ülke yönetimine el koyduğuna dair bir görüşme olmadı." savunmasını yaptı.

Tugay komutanın emri üzerine emir komutasındaki 34 askerle birlikte birlik dışına çıkarak Ankara istikametine doğru yol almaya başladıklarını anlatan Akdoğan, zırhlı araçlarla Polatlı ve Temelli'den çıktıkları sırada bayrak taşıyan araçların konvoy halinde ilerlediklerini fark ettiğini, bunu üzerine cep telefonunda haberlere baktığını aktardı.

Akdoğan, "Bundan önceki süreçte cep telefonuma hiç bakmamıştım. Bayrak taşıyan araçları gördükten sonra farklı bir gelişme olabileceğini düşünerek telefona baktığımda darbe girişimin olduğunu öğrendim. Bunun üzerine araçlarımızı yolun sağ tarafında durdurdum. Murat yarbayı aradım, o da bana, 'Süratle kışlanıza dönün.' dedi. Kışlaya döndüğümüzde halkla karşı karşıya gelmemek için bir köy yoluna girdik. Sivil halka karşı hiçbir şekilde silah kullanmadık." ifadelerini kullandı.

Geçmiş yıllarda toplumsal olaylara karşı tedbir amaçlı olarak, görevli bulunduğu batarya birliğinin hazır olması için birçok kez emir verildiğini belirten Akdoğan, "Bize terör eylemi olabileceği söylenmişti. Birliğimiz operasyonel olduğu için geçmişte Gezi olayları ve Nevruz kutlamaları sarısında da olası bir müdahale için hazır olmamız istenmişti. Bu nedenle o gece verilen emri yadırgamadım." diye konuştu.

Mahkeme Başkanı Zikrullah Özbağ'ın, "Ani terör olayına karşı hazırlanmanız için emir verildiğini söylüyorsun ancak görev listesinin önceden hazırladığı anlaşıyor." hatırlatması üzerine Akdoğan, "mutlak emre itaat" anlayışıyla hareket ettiğini, görev listesinin hazırlanma süreci hakkında bir fikri olmadığını belirtti.

Davanın ilk gününde, olay tarihinde kursiyer uzman onbaşı olarak görev yapan 48 sanık savunmasını tamamlamıştı.

Dava dosyasında, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar ve Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Yaşar Güler de müştekiler arasında yer alıyor.

Ökk'daki Darbe Girişimi Davasında İlk İtirafçı Çıktı

Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Gölbaşı'nda bulunan Özel Kuvvetler Komutanlığının (ÖKK) ele geçirilme teşebbüsüne ilişkin 69 sanığın yargılandığı davada, sanıklardan Bekir Kurt, FETÖ ile irtibatlı olduğunu itiraf etti.

Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen eski Kurmay Albay Ümit Bak ve Kurmay Yarbay Mehmet Ali Çelik'in de aralarında bulunduğu 69 sanıklı davanın ikinci duruşmasında, sanıkların savunmaları alınmaya devam ediliyor.

Duruşmaya, ÖKK'yı ele geçirmek isteyen cuntacı general Semih Terzi'yi vurarak darbe girişiminin seyrini değiştiren şehit Astsubay Ömer Halisdemir'in eşi Hatice Halisdemir, kardeşleri Soner ve Savaş Halisdemir, ÖKK'da darbecilerce vurularak yaralanan Astsubay İsmail Oğuz "müşteki" sıralarında katılıyor.

Duruşmada savunma yapan sanık teknisyen eski başçavuş Bekir Kurt, ÖKK Lojistik Destek Bakım bölümünde görev yaptığını söyledi. Terör örgütü ile irtibatlı olduğunu itiraf eden Kurt, "Gülen cemaati veya hizmet hareketi olarak bilenen ve 15 Temmuz'dan sonra terör örgütü olduğunu anladığım FETÖ ile irtibatlıydım. Çocuk yaşta tanıştım. Ortaokul sürecinde, meslek hayatımda kendileriyle görüştüm. 12 Temmuz'da en son görüştüm. 15 Temmuz'a kadar bu hain yapılanma olduğunu bilmiyordum. Görüştüğüm kişilerden hiçbirinde kötülük, art niyet sezmedim. Hiçbir şeklide de benden kanunsuz, beni zora sokacak istekleri olmadı." diye konuştu.

Türkiye'de bu yapının faaliyetlerinin 2013'e kadar takdir edildiğini, yapının bu tarihten sonra terör örgütü ilan edildiğini kaydeden Bekir Kurt, savunmasını şöyle sürdürdü:

"Biz en alt kademesiyle görüştüğümüz için bunların kötü bir yapılanma olduğunu fark edemedik. Yapılan haberlerden falan gördüm ama kendileri, 'Bizim alakamız yok 17-25 Aralık süreciyle' dediler. 'Hükümeti devirmeye çalışıyoruz, rahatsızız, operasyonları biz düzenliyoruz' deselerdi ben de terör örgütü olduğuna inanırdım. Ama bize 'polisin operasyonu, bizim dahlimiz yok' dediler. Ben de görüşmeye devam ettim. Çünkü kötülük görmedim. Tamamen dini ve milli duygularla, dinim adına bilgiler öğrendim. Dini vecibeleri yapmam adına teşviklerde bulundular. Ülkemizin, milletimizin adına yaptıkları faaliyetlere şahit olduk. Bir kişiye gönlünüzü kaptırırsınız, ayıbını görmezsiniz. Küçük yaşta tanıştık, ayıpları, kusurları gözümüze batmadı ta ki ihanet ettiklerini görene kadar. Bunların bu şekilde bir ihanet şebekesi olduğunu bilmiyordum aldatıldık, kandırıldım."

Sanık Kurt, daha önce verdiği ifadelerinde de bu yapının çökertilmesi için bildiklerini anlattığını belirterek, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istediğini söyledi.

CEMAATİN DERSHANESİNE GİTTİM

İfadesinde Özel Kuvvetler Komutanlığı Destek Bakım Bölümü'nde başçavuş olarak bir yıldır görev yaptığını, darbe girişimi gecesi nöbetçi olduğunu belirten Bekir Kurt, "15 Temmuz öncesi Fetullah Gülen cemaati ya da hizmet harekatı olarak bilinen, 15 temmuz sonrası FETÖ terör örgütü olarak bilinen yapılanma ile irtibatlıydım. Ekonomik nedenlerden dolayı Amasya'da bunların dershanesine gittim. Dershane sonrası da irtibatımız devam etti. Astsubay olduktan sonra görev aldığım yerlerde cemaat ağabeyleri ile ayda bir görüşüyordum. Toplantılarda Fetullah Gülen'in kasetlerini izliyor, kitaplarını okuyorduk. Ağabeyler genelde öğretmenlerden oluşuyordu. Dini sohbetler yapıyorduk" dedi.

TOPLANTILARDA GİZLİLİK VARDI

Mahkeme başkanının, "Görev yaptığınız yerdeki arkadaşlarınız bu sohbetlere gittiğini biliyorlar mıydı" şeklindeki sorusuna Kurt, "Bu sohbetlere gittiğimizi arkadaşlarımıza söylemememizi istiyorlardı. Gizlilik vardı. Bağlı bulunduğum birliklerde bu sohbetlere giden arkadaşlarım da vardı. Ancak şu an onların ismini söylemek istemiyorum. Basına çıkıp ifşa olmalarını istemem. Mahkeme sunduğum dilekçede isimleri mevcut" dedi.

NÖBETÇİ OLMAM FETÖ'NÜN GÖREVLENDİRMESİ DEĞİL

Kurt, darbe girişimi gecesi nöbetçi olduğunu belirterek, "Nöbetler her kışlada personelin izin, mazeret ve görev durumlarına göre her ayın 20'si ile 25'i arasında belirlenir. Ben de 18 temmuzda izne ayrılacaktım. Nöbet ona göre belirlendi. Grup komutanımız albayın imzasıyla listeler 20 gün öncesinden yayınlandı. Nöbet listesinde bir değişiklik yapılmadı. Ben bu yapı tarafından nöbet almadım" diye konuştu. İddianamede tam teçhizatlı olduğunun yazıldığını belirten Kurt, "Bunu kabul etmiyorum. Nöbet tutarken sadece üzerimde kamuflaj, bot, palaska, kep ve beylik tabancam vardı. Saat 22.00 sıralarında televizyondan Boğaz köprülerinin askerler tarafından kapatıldığını gördüm. Tatbikat dahi olsa farklı bir durumdu. Yani ülkede bir ayaklanma olduğunu ben hissettim. Ama bu terör örgütü tarafından düzenlendiğini düşünemedim. Nöbet tuttuğum yerde yaklaşık 300 tane araç var. Bütün peronların ışığını söndürdük. Bir saldırı olabilir diye sadece televizyon ışığı açık kaldı. Helikopterlerin ateş ettiğini, Gölbaşı'na atılan bombanın dehşetin görüntüsünü bile gördük" diye ifade verdi.

Bir grup askerle karargahta bulundukları yerin çatışmaların yaşandığı Nizamiye bölgesine yaklaşık 2, karargah binasına da bir kilometre uzaklıkta olduğunu belirten Kurt, "O gece hiçbir olaya karışmadık. Kimseden kanunsuz bir emir almadık. Sadece yanımdaki askerlerin ve kendimin can güvenliğini koruman yönünde yaptığım telefon görüşmelerinde komutanlarımdan emir aldım. Sabah olduğunda bizi yatırıp üzerlerimizi aradılar. Ancak daha sonra bizim darbeciler tarafında olmadığımız anlaşılınca nöbetimize devam ettik. Saat 11.30 gibi nöbeti devir edip istirahata çekildim. Daha sonraki gün de nöbetçiydim. Darbecilerle kesinlikle bağlantım yoktu" dedi.

Darbe girişiminden sonra 12 gün boyunca göreve devam ettiğini, Albay Ümit Bak'ın listesinde ismi yer aldığı için gözaltına alınıp tutuklandığını belirten Kurt şöyle konuştu: "Ümit Bak albayı tanımıyorum. Kendisini adliye dışında hiç görmemiştim. Adımın neden orada yazdığını bilmiyorum. Belki Nesimi tarafından bu liste oluşturulmuş olabilir diye düşünüyorum. Yalnız bu listede 33 kişi var ama 22 kişi darbeye katılmamış, Dışarıda olanlar ve rütbe alanlar var. Bu listenin sonradan hazırlanmış olduğunu da düşünüyorum. Çünkü benim nöbet süresince bir suça karışmadığım idari tahkikat raporunda yer aldı."

ETKİN PİŞMANLIKTAN YARARLANMAK İSTİYORUM

İfadesinin sonunda mahkeme başkanının FETÖ ile ilgili sorularını yanıtlayan Kurt, "Maaşımın yüzde 5'ni himmet olarak veriyordum. En son görüştüğüm Nesimi adlı kişi tahminime göre ağabeylerin de üstü biriydi. Daha önce bunlardan hiç bir kötülük görmedim. Terör örgütü olduğunu sonra anladık. Bizi kullanmışlar. Bunların ne kadar sinsi olduğunu göremediğim için çok pişmanın. Bu yapıyla daha önce görüştüğüm ve onların iç yüzlerini görmediğim için pişmanın. Etkin pişmanlıktan yararlanmak istiyorum. 16 Temmuz sabahı bu darbenin cemaat tarafından yapıldığını anladım. Gözaltına alındıktan sonra bildiklerimi anlatmazsam onların tarafında olacağımı düşündüm. O yüzden her şeyi başından beri samimiyetle anlattım" dedi.

Darbenin cemaat tarafından yapıldığından haberinin olmadığını iddia eden Kurt, darbenin koordinasyonunda yer aldığının doğru olmadığını savundu. 16 Temmuz sabahında birkaç arkadaşının, Mutfak Kısım Komutanının TÜRKSAT'ta kafasından vurularak öldüğünü öğrendiğini anlatan Kurt, "Bunun emir komuta zincirinde yapılmadığını orada anladım. Daha sonra öğrendim cemaatin bunu yaptığını. 1 doları, ByLock programını, ses kaydı konulmasını tanık ifadelerinden öğrendim. Darbecilerle amaç ve eylem bütünlüğü içinde bulunmadım. Benden kanunsuz bir şey isteselerdi yapmazdım. Kabul etmeyen arkadaşlar olduğu için de bu darbe girişiminin başarısız olduğunu düşünüyorum" ifadelerini kullandı.

Kurt eklemek istediği bir husus daha olduğunu söyleyerek, mahkeme başkanına şöyle seslendi: "2013 yılına kadar bu yapı el üstünde tutulurken, devletin bütün imkanları elinde bulunan yöneticiler, bu örgütün hain olduğunu bilmezlerken, benim bu örgütün hain olduğunu bilmem mümkün mü? Yanlış anlaşılmasını istemiyorum ama bazıları 'kandırıldık' deyip işin içinden sıyrılırken, ben hiç bir suça karışmamama rağmen meslekten atıldım, itibarımı kaybettim. Hain ilan edildim ve 7 aydır eşimden, çocuklarımdan ayrıyım. Üzerime atılı suçun kaldırılmasını ve tahliyemi talep ediyorum."

Ankara'nın Polatlı ilçesindeki 58. Topçu Tugayı ile Topçu ve Füze Okul Komutanlığı'nda görevli 330 sanık hakkında açılan dava sanık savunmalarıyla devam etti.

Yarbay Murat Dinlencener, 58. Topçu Tugay Komutanlığı'nda Personel Şube Müdürü olarak görev yaptığını belirterek, "Darbe girişimi gecesi tugayda yapılan hareket toplantısında Tugay Komutanımız Murat Aygün, bir terör tehdidi olduğunu ve TÜRKSAT'a kontrolü sağlamak için görevlendirildiğimi tebliğ etti. İddianamede darbe girişiminin 11 Temmuz'da planlandığı söyleniyor. Ben görevlendirildiğimi öğrendikten sonra telefonumdan TÜRKSAT'ın yerine baktım. Daha önce haberim olmuş olsaydı, bu şekilde konumuna bakmazdım." dedi.

Aygün'ün 15 Temmuz gecesi 22.43'te eski Genelkurmay Başkanlığı Personel Plan Yönetim Daire Başkanı Tuğgeneral Mehmet Partigöç ile telefonla görüştüğünü ileri süren Dinlencener, "Tuğgeneral Aygün, kavşakların ve stratejik öneme sahip bazı kurumların güvenliğinin alınacağını söyleyerek, beni TÜRKSAT'ta görevlendirdi. Gelişmelerden haberim yokken Aygün, alt rütbedekilerle farklı konuşmalar yapmış. Bir astsubayım akrabalarına 'Bizi zorla götürüyorlar, bu mesajı silmeyin' şeklinde bir mesaj atmış." ifadelerini kullandı.

Sözde "Yurtta Sulh Konseyi"nin bir "motto" olduğunu ifade eden Dinlencener, "İllegal bir yapı olan bu konseyin, legal gösterilip motiveyi arttırmak için yapıldığı sonradan ortaya çıkmıştır." değerlendirmesini yaptı.

Aygün'ün toplantıdaki herkese dağıttığı emir ve görevlendirme listesinin sahte olduğunu savunan Dinlencener, şöyle devam etti:

"Aygün'ün beyanında bulunduğu 'Kavşakları ve stratejik yerleri emniyete alacaksın' sözlerini son 6 ayda ülke genelinde yaşanan terör olaylarıyla bağlantılı zannettik. Roma ve Paris'te teröre karşı alınan tedbirleri hatırlayarak aynı önlemleri alacağımızı düşündüm. Bize verilen sahte emir sonucu 194 rütbeli personel, sanık olarak yargılanıyor. Bu personelin FETÖ ile bağlantısı yüzde 40 deniliyor. Bu oran TSK'daki genel FETÖ'cü oranıyla çelişiyor."

Aldığı emir üzerine TÜRKSAT'ın kontrolünü sağlamak için, 34 personelin bulunduğu 3 zırhlı araçla birlikten ayrıldıklarını anlatan Dinlencener, şunları kaydetti:

"Seyir halindeyken, bazı şeylerin ters gittiğini fark ederek, konvoyu durdurdum. Ne olduğunu anlamaya çalışırken, Tugay Komutanı Aygün beni arayarak, 'Geç kaldınız acele edin, polis bariyer kurabilir. Yolunuzu kesen olursa polis, sivil kim çıkarsa gerekirse ateş edin' şeklinde emir verdi. Bunun üzerine konvoyu çevirerek bu emre itaat etmedim. Personel ile kışlaya dönmektense yolda beklemeyi tercih ettim. Çünkü o esnada öğrendiğime göre bu kişilerin çıkışta bazı personele verdiği emirler akıl ve izan dışıdır. Bunlar hayatları boyunca hülle, takiye ve sızmayla uğraştıkları için aynı şekilde hareket etmekte çekinmemişlerdir."

"FETÖ'cüleri rozete boğdular"

FETÖ'ye, 2014'te milli bir tehdit olduğu tespit edilerek Milli Güvenlik ve Siyaset Belgesinde yer verildiğini hatırlatan Dinlencener, "TSK'da en küçük bir tehdide yönelik bilgilendirme toplantıları, konferanslar yapılır, istihbarat paylaşımına gidilir. Ancak Kırım Kango Kanamalı Ateş hastalığına verilen önem FETÖ'nün bilinmesi için yapılmadı. Emir komuta zinciri FETÖ'cülere bırakılmış, bu örgütlere, devleti 40 yıldan beri ele geçirme çabasına rağmen ne hikmetse sempati ile yaklaşılmıştır. Bu hareket tarzının 'gafletten mi dalaletten mi yoksa hıyanetten mi' olduğunun araştırılmasını talep ediyorum." diye konuştu.

Terör örgütü FETÖ'nün kendisinden olmayan herkesi horladığının bilindiğini aktaran Dinlencener, savunmasına şöyle devam etti:

"Bu örgüt kendi üyelerini daha üst rütbelere gelebilmesi için bunları şerit rozete boğmuştur. Ben Özel Kuvvetler Komutanlığında 10 yıl tim komutanlığı, üç buçuk yıl da yurt dışı görevinin yanı sıra değişik sorumluluklar alarak 30 yıllık meslek süresince sadece bir tane şerit rozet alabildim. Ama ağırlıklı olarak karargahlarda görev ayan Murat Aygün'ün 11 şerit rozeti var. Sormak lazım Aygün hangi meydan muharebesini kazandı da bu kadar şerit rozete boğuldu? Bunlara bu şekilde yol açanların bulunmasını istiyorum."

Davanın öğleden sonraki kısmına sanık savunmalarıyla devam edildi.

Sanık Topçu Üsteğmen İbrahim Kızılyer, başka bir birliğin askeri olduğunu, darbe girişiminin olduğu sırada 58. Topçu Tugayında gaye kursu için bulunduğunu söyledi. Eski 58. Topçu Tugay Komutanı Murat Aygün tarafından hazırlanan sözde görev listesine isminin yer aldığını iddianameyi okurken öğrendiğini savunan Aygün, isminin söz konusu listeye sonradan eklenmiş olabileceğini öne sürdü. Eğitim maksadıyla o gece birlikten askeri personel araçlarıyla ayrıldıklarını belirten Kızılyer, daha sonra Türkiye genelinde bir terör saldırısının olacağını, bu nedenle TÜRKSAT'ın güvenliğini sağlamak için kendilerinin görevlendirildiğini öğrendiğini aktardı.

Ankara'ya gitmek için Polatlı'daki birlikten ayrıldıktan bir süre sonra Yassıhöyük köyü civarlarında konvoyun durduğunu belirten Kızılyer, daha sonra sosyal medyada darbe girişimi olduğuna dair haberleri okuduğunu, bunun üzerine Yassıhöyük Jandarma Karakoluna giderek bir yetkiliyle görüşmek istediğini kaydetti.

Kızılyer, "Buradakiler aracılığıyla Hareket Komuta Merkezinde görevli Yüzbaşı Alper ile irtibat sağladım ve durumu izah ettim. O da bana 'Darbe girişimi var, bu işin içinde olmayın silahlarınızı bırakın' dedi. Bunun üzerine ben ve diğer askerler jandarma karakoluna silahlarımızı teslim ederek polisin bizi almasını bekledik." ifadesini kullandı.

"Sıkıyönetim ilan edilmiş beyler"

Sanık Teğmen Osman Uçar da Kara Harp Okulundan yakın bir zaman önce mezun olduğunu, kura çekimi ile gaye kursu için 58. Topçu Tugayında bulunduğunu söyledi.

15 Temmuz akşam saatlerinden tugayda içtima alındığını, bu sırada alandaki askerlerin kendi aralarında "sıkıyönetim ilan edildiğine" ilişkin konuşmalar yaptığını aktaran Uçar, mühimmat ve silah verildikten sonra TÜRKSAT'a gitmek için yola çıktıklarını söyledi.

Kursiyer teğmen olması nedeniyle emir verme yetkisinin olmadığını öne süren Uçar, ihanet içinde olmadığını, kendisine verilen emri yerine getirmek zorunda kaldığını savundu.

Mahkeme Başkanı Zikrullah Özbağ, sanık Uçar'a "63'üncü Dönem Topçular" isimli bir WhatsApp grubunda 15 Temmuz gecesi 22.16'da "Sıkıyönetim ilan edilmiş beyler", bunun üzerine 23.26'da bir başka grup üyesinin de "TSK'dan açıklama, yönetime el koyuldu" şeklinde paylaşımlarda bulunulduğunu hatırlatarak, "Nizamiyeden çıkmadan önce darbe girişiminden haberin olduğu anlaşılıyor, grupta biri 'Kızılay'da silahlı askerlerin' olduğunu da yazıyor. Sen teğmensin, bunun muhakemesini yapamadın mı?" diye sordu.

Sanık Uçar'ın eğitim amaçlı nizamiyeden dışarı çıktıklarını düşündüğünü, emir komutada yetkili olmadığını tekrarlamasının üzerine Başkan Özbağ, "Yahu 'kırmızı ışık da olsa geçin, polis olsa da durmayın' diye söylenmiş. Bunu da idrak edemedin mi? Bütün askerler senin gibiyse işimiz var." dedi.

Sanık Astsubay İbrahim Yıldız da izinli olmasına rağmen bölük komutanın kendisini arayarak birliğe gelmesi için emir verdiğini, gittiğinden gece eğitimi olacağını, bunun için hazırlık yapması için emir aldığını öne sürdü.

Daha sonra mühimmat ve silah aldığını, arkadaşlarının kendisine terör saldırısına karşı TÜRKSAT'ı korumak için görevlendirildiklerini söylediğini aktaran Yıldız, şunları kaydetti:


"Temelli'ye geldiğimizde garip şeylerin olduğunu fark edip telefonlardan haberlere baktık. Bu sırada Cumhurbaşkanımız halka çağrı yapıyordu. Arkadaşlarla araçtan indik ve 'Ne olursa olsun, darbenin içinde yer almayacağız. İlk fırsatını bulduğumuzda buradan kaçacağız.' diye sözleştik. Bir zaman sonra konvoyumuz, köy yoluna girdi. Yassıhöyük köyüne geldiğimizde halk bize karşı tepki gösterdi, bunun üzerine tahrik olmamaları için en küçük bir direniş göstermedik. Kaçma girişimimiz olmadı, polis gelince teslim olduk."

"Dolarlar koleksiyon içindi"

Sanık Yıldız, evinde yapılan aramalarda 1'er banknot halinde 4 doların ele geçirildiğini, bu nedenle FETÖ üyeliğiyle suçlandığını belirtti. Dolarlarla eski Alman markı, İsveç kronu ve Güney Kore wonu da aynı aramada bulunduğunu ifade eden Yıldız, "Bu paraları koleksiyon için tutuyordum. Yakalandığımda üzerimde ele geçen 100 bin eski Türk lirası ile Güney Kore parası bunun göstergesidir." diye konuştu.

Benzer beyanları dile getiren sanık avukatı da söz konusu dolarların bir düğün gününde hatıra için alındığını belirterek, "Masraf olur diye köyde 5 dolar yerine 1'er dolar düğünde atılmış. Bu sırada bu paralar oradan hatıra olarak alınmış." açıklamasını yaptı.

Mahkeme Başkanı Özbağ, "Böyle bir köy kültürünün olduğunu bilmiyordum." demesinin üzerine sanık avukatı, Ege bölgesindeki düğünlerde böyle bir geleneğin olduğunu iddia etti.

"Bir şeyler saçmalıyor ama anlayamadım"

Sanık Astsubay Fatih Ezer de Tugay Komutanı Murat Aygün'ün tugayda subaylarla yaptığı toplantıdan sonraki sözde görev listesine isminin rızası olmadan yazıldığını, emir komuta zinciri içinde hareket ettiklerini söyledi.

Ezer, kendilerini darbe girişimi sürecine dahil eden komutanlarından şikayetçi olduğunu ifade etti. Kuvvet Kolluk Kuvvetlerini Toplumsal Olaylarda Destekleme (KOKTOD) mevzuatı gereği görev yaptığı birliğin toplumsal olaylara müdahale için yetkilendirildiğini anlatan Ezer, "Bu uygulama çerçevesinde geçmiş dönemlerdeki toplumsal olaylarda olası bir müdahale için hazır olmamız istenmişti. 15 Temmuz gecesi yapılan hazırlığı da bu çerçevede düşündük." diyerek savunmasını tamamladı.

Sanıklardan eski Albay Selçuk Serhat Pesek söz alarak, "O gece nizamiyeden çıkan araçlardaki askerlere benim bir şeyler söylediğimi duydun mu?" sorusunu yönelttiği sanık Ezer, şu cevabı verdi:

"Türksat'a hareket etmek üzere birliğin nizamiyesinden çıkacağımız esnada Serhat Pesek oradaydı. Aracın orta bölümünde oturuyordum, dışarısı gürültülü olduğu için ne söylediğini tam olarak anlayamadım. Bunun üzerine Astsubay Tayfun Başar'a Pesek'in ne söylediğini sordum. O da bana 'Bir şeyler saçmalıyor ama ne söylediğini anlayamadım' şeklinde cevap verdi."

Duruşmada sanıklar, Özgür Ören, Ersin Germiyen, İbrahim Yılmaz Yılmaz, Azmi Gönüllü, Erkan Arı, Mesut Karakurt, Ali Kaya ve Yunus Emre Baz da savunmalarını yaptı.

Duruşmanın yarınki celsesine sanık savunmalarıyla devam edilecek.

02.03.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin, Ankara'nın Polatlı ilçesinde bulunan 58. Topçu Tugayı ile Topçu ve Füze Okul Komutanlığında görevli 330 sanık hakkında açılan davanın üçüncü günü sanıkların savunmalarının alınmasıyla devam ediyor.

Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü duruşma salonunda görülen duruşmaya sanıklar, yakınları, müştekiler ve tarafların avukatları katılıyor.

Sanık eski Uzman Çavuş Gökhan Bulgan, darbe girişimi sırasında terör olayını bastırmak için görev aldıklarını savunarak, "Biz o gece bir terör saldırısını önlemek için görevlendirildiğimizi sanarken hain bir amaca alet edildiğimizi sonradan anladık." dedi.

Polatlı'daki 58. Topçu Tugayı kışlasından çıktıktan sonra vatandaşların tezahürat yaptığını ileri süren Bulgan, "Halk bize el sallıyordu, Ankara istikametine doğru giderken bir süre bekledikten sonra geri döndük. Polatlı'ya yaklaştığımızda halk bu kez tepki gösteriyordu. Aracın altında kalanlar olur, ezilebilirler diye havaya üç el ateş ettim. Bunu kendilerine ve bize zarar vermesinler diye yaptım. Güvenlik amacıyla havaya ateş açtım." diye konuştu.

Sanıklardan Yunus Yalçın da uzman çavuş olduğunu belirterek, "Ben 23 yaşında bir askerim. Halkımızın 'hain' demesi zoruma gidiyor. 8 aydır tutukluyum, önemli değil, önemli olan hainlerin ortaya çıkmasıdır. Darbe girişimi olduğunu bilmiyordum." ifadelerini kullandı.

Duruşmada sanıklar Emrah Unutkan, Serhat Tursun, Hasan Balcı, Cihan Yavaşlı, Mustafa Küçükbayatlı, Arif Tahsin Çıtak, Kasım Şafak ve Ramazan Yamankaya da savunma yaptı.

Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde savunma yapan eski 1. Batarya Komutanı Topçu Yüzbaşı Hakan Kıvrak, terör saldırısı nedeniyle kolluk kuvvetlerine destek vermek için kendilerine emir verildiğini iddia ederek, "Tugay personelinin o an için diken üstünde tutulmasını, gece eğitiminin olacağının söylenmesini, terör olayları için bizlerin dışarı çıkarılmasını bir bütün olarak düşündüğümde bizlerin darbe girişiminde kullanıldığını fark ettim." dedi.

Eski 58. Topçu Tugay Tugay Komutanı Murat Aygün'ün 6 Temmuz'da 10 günlüğüne yıllık izne çıktığını buna rağmen 11 Temmuz'da birlikteki görevine devam ettiğini anlatan Kıvrak, Aygün'ün gece eğitimi için hazırlıklı olması için kendisine emir verdiğini kaydetti.

Daha sonra Aygün'ün komutasından Tugay Hareket Merkezinden icra edilen toplantıya katıldığını, burada kendisine personel görev dağılımını gösteren bir liste verildiğini ifade eden Kıvrak, tugay komutanının kendisine krokide Ümitköy Kavşağı'nı göstererek komutasındaki personelle buraya gitmeleri için emir verdiğini belirtti.

Kıvrak, "Tugay komutanı, 'Bu kavşağa gidiyorsun ve benden haber bekliyorsun', dedi. İkinci kez kavşağın yerini göstererek 'Yanlış yere gitme' diye uyardı. Bu esnada Harekat Merkezindeki toplantı sırasında etrafımdakilere neler olduğunu sormaya çalıştım. Sıkı yönetimin ilan edildiği şeklindeki konuşmaları duydum. Genelkurmay Başkanlığına saldırı olduğu da söyleniyordu." ifadelerini kullandı.

"Polisle karşılaşırsanız ateş edin"

Üç araç halinde nizamiyeden ayrılacakları sırada eski Tugay Komutan Yardımcısı Albay Selçuk Serhat Pesek ile karşılaştıklarını belirten Kıvrak, şöyle devam etti:

"Serhat Albay bir astsubayla kışladan intikal eden araçların plakalarını alıyordu. Aklımdaki soru işaretlerini gidermek için kendisine 'Polis ya da başka bir engelleme olursa ne yapalım' diye sordum. O da 'Durmayacaksınız, geçeceksiniz' dedi. 'Polis bize ateş ederse ne yapalım' diye sorduğumda da 'Siz de onlara ateş edersiniz' cevabını verdi. Kanunlara uygun olarak aldığımız bir emri, ülkemizin bekası ve güvenliği için yerine getireceğimizi düşündüm. Nizamiyeden çıkarken personele silahlarındaki dolu şarjörlerini çıkarmalarını, kimsenin ateş etmeyeceği emrini verdim."

Nizamiyeden ayrıldıktan kısa bir süre sonra sağlıklı düşünmeye ve emir komutayı sorgulamaya başladığını dile getiren Kıvrak, şöyle dedi:

"Araç şoförlerine emir vererek hızlarını düşürdüm. Ellerinde kalaşnikof silahlı polisleri gördüm, daha sonrasında ailemle yaptığı telefon görüşmelerinde bir darbe girişiminin içinde olduğumuzu anladım. Bunun üzerine araçları durdum. Konvoyu Haymana yoluna doğru çevirdim. O saatten sonra tugay komutanının emirlerine uymayarak, emir komuta zincirinde ayrıldım. Bir polis akrabamız bana 'Birliğine geri dön' mesajı atmıştı. Bunu da görünce, yolumuzu değiştirmekte ne kadar doğru bir adım attığımız fark ettim."

Birliğe döndükten sonra teçhizatlarını bırakıp emrindeki askerlerle birlikte yaşadıklarına ilişkin bir tutanak hazırladıklarını kaydeden Kıvrak, "Her şey komutanlarımızın iki dudağı arasındaydı. FETÖ ile hiçbir bağım yoktur. Darbe girişimi içinde de olmadım. Konvoyu sağ salim bir şekilde kışlaya geri getirdim." iddiasında bulundu.

Bir sanığın sorusu üzerine Kıvrak, o gece komutasındaki bataryada yüze yakın mühimmatın bulunduğunu, bunların 150 kilometre menzildeki bir hedefi 150 metrelik bir hata payı ile vurabildiğini sözlerine ekledi.

"Ben polise ateş etmem"

Sanık eski Astsubay İlyas İlkay Keskin de Ahmet Erdoğan isimli bir astsubayın kendisini arayarak, silahlı içtima alınacağını, gelirken kendisi için de silah getirmesini istediğini aktardı. Keskin, "Alana geldiğimde gruplamalar yapılmış, isimler okunuyordu. Sıkıyönetim ilan edildiği, Genelkurmay'a saldırı yapıldığı konuşuluyordu. Beni biri arayarak, 2. Taburun emrine verildiğimi, oraya gelmem gerektiğini söyledi. Bu arada eşimi aradım, terör saldırısı olduğu şeklinde duyumların olduğunu, televizyona bakıp beni bilgilendirmesini istedim." dedi.

Bölük Komutanı Yüzbaşı İsmail Kanal'ın emri ile 2. Tabura gittiğini, burada tanımadığı bir diğer Yüzbaşı Hakan Kıvrak'ın emrine girdiğini söyleyen Keskin, "Birlikteki hareketlilik ve hazırlık bir terör saldırısına karşı tedbir alındığı intibaı uyandırıyordu. Çünkü bize sürekli bombalı araç ihbarı geliyordu." ifadelerini kullandı.

Teçhizatını aldıktan sonra Yüzbaşı Hakan Kıvrak'a neler olduğunu sorduğunda, "Genelkurmay'a saldırı varmış, biz de Ümitköy Kavşağı'nda güvenlik önlemi alacağız." cevabını aldığını aktaran Keskin, nizamiye çıkışında Yüzbaşı Hakan Kıvrak ile Albay Pesek'in konuşmaları karşında şok olduğunu dile getirdi. Keskin, şunları kaydetti:

"Albay Pesek'in karşınıza polis çıkarsa 'Ateş edin' demesinin üzerine araç şoförü Uzman Çavuş Erdal Aladağ, 'Ben polise ateş etmem' diye tepki gösterdi. Hakan yüzbaşı bir şey demedi. Birlikten ayrıldıktan 300 metre sonra bir şeylerin ters gittiğini anladım. Oradan kurtulmak için beni ilerideki benzinlikte bırakmalarını istedim. Hakan yüzbaşı yine bir şey demedi. Tugayda yapacağımız söylenen görev ile nizamiyeden çıkarken konuşulanlar beni şok etmişti. Eşim ve kardeşimle yaptığım telefon görüşmelerinden sonra bunun bir terör eylemine karşı faaliyet olmadığını, kanunsuz bir emir verildiğini anladım."

"Geri dönelim bir terslik var"

Sanık Keskin, Yüzbaşı Hakan Kıvrak'a "Bir terslik var, birliğe geri dönelim" dediğini, komutanın da kendisine hak verdiğini anlatarak, "155'i arayalım bize eskortluk yapıp birliğe bıraksınlar' dedim. Hakan yüzbaşı polisle muhatap olmak istemiyordu. Daha sonra Hakan yüzbaşı, 'Bize kanunsuz bir emir verildi' şeklinde bir bilgilendirme yaptı. Haymana yoluna girdik. Birliğe geldikten sonra Hakan yüzbaşı yaşadıklarımız tutanak altına aldı." dedi.

"Komutanlarımız tarafından kullanıldık"

Darbe girişimine iştirak etmediğini, kandırıldığını, komutanları tarafından kullanıldığını öne süren Keskin, "FETÖ ile bir bağım yok. Okullarına gitmedim, yayınlarını takip etmedim. Hayatım mahvoldu, 18 yıl sonra babamdan harçlık ister hale geldim. 7 buçuk aydır tutukluyum, hamile eşimin yanında olamadım. Oğlumu sadece bir kez görebildim. Bu saatten sonra ben bir hiçim, pasaportum yok, param yok nereye kaçabilirim. Beni bu duruma koyanlardan hem bu dünyada hem de ahirette şikayetçiyim." ifadelerini kullandı.

Eski Albay Pesek'in "Yüzbaşı Hakan, 'Polis ateş ederse ne yapalım' diye bana sorduğu iddia ediliyor. Neden polisin ateş edeceğini söylüyor, polisten neden çekiniyor." sorusu üzerine Keskin, "Polisten ziyade biz, sizden korkuyorduk." cevabını verdi.

Sanıklardan Huzur Karakaş, Muharrem Onur Alkan, Samet Öztürk, İbrahim Sav ve Erdal Akdağ da savunma yaptı.

Duruşmaya yarın sanık savunmalarıyla devam edilecek.

03.03.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimine ilişkin, Ankara'nın Polatlı ilçesinde bulunan 58. Topçu Tugayı ile Topçu ve Füze Okul Komutanlığında görevli 330 kişi hakkında açılan davanın dördüncü gününde sanıkların savunmalarının alınmasına devam edildi.

Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü duruşma salonunda görülen duruşmaya sanıklar, yakınları, müştekiler ve tarafların avukatları katıldı.

Sanık eski 3. Batarya Komutanı Üsteğmen Melih Yasin Yüksel, darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz gecesi, eski 58. Tugay Komutanı Tuğgeneral Murat Aygün'ün komutasında hareket merkezinde toplantı yapıldığını ve burada sıkı yönetim ilan edildiği bilgisinin kendisine söylendiğini belirtti.

Aygün'ün kendisine görev dağılımı gösteren liste sunduğunu, olası bir terör saldırısına karşı listedeki askerlerle ODTÜ Kavşağı'nda güvenlik önlemi alması için emir verdiğini öne süren Yüksel, emrindeki askerlerle hazırlık yaptıktan sonra konvoy halinde 2 No'lu Nizamiye kapısına yöneldiklerini anlattı.

Çıkış noktasında eski Tugay Komutan Yardımcısı Albay Selçuk Serhat Pesek'in kendilerine, "Yol güzergahında trafik ışıkları, polis kontrol noktalarında durmayın." şeklinde emir verdiğini ifade eden Yüksel, "Bu emri, görevin aciliyetine binaen verildiğini düşündüm." dedi.

Temelli ilçesine geldikleri sırada annesinin kendisine telefonla ulaşarak, Genelkurmayda saldırı olduğunu, polis ile asker arasında çatışma yaşandığını söylediğini aktaran Yüksel, "Bunun üzerine durumu açıklığa kavuşturmak için telefon görüşmelerine devam ettim. Yüzbaşı Hakan Kıvrak ile görüştüm, o da gidişimizin kanunsuz olabileceğini söyledi. Bu nedenle araçlarımızı durdurduk." diye konuştu.

Bulundukları yere gelen bazı vatandaşların, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın darbe girişimine ilişkin televizyonda yaptığı görüşmeyi kendileriyle paylaştığını kaydeden Yüksel, şöyle devam etti:

"Kemal Yarbay ve Cafer Yüzbaşı ile görüştüm. Gidişimizin kanunsuz olduğunu, birliğe geri dönmemiz gerektiğini kararlaştırdık. Bulunduğumuz yol boyunca yoğun trafik vardı ve araçların manevra yapmaları oldukça zordu. İleride U dönüşü yaptık bu esnada vatandaşlar bize tepki gösteriyordu. Onlara karşı en küçük bir direniş ve karşı koyma yapmadık. Askerlerime de bu yönde emirler verdim. Personelim de oldukça iyi niyet gösterdi. Daha sonra yolda bir trafik polisine denk geldik, birliğe dönmek istediğimizi kendisine söyledik. O da bize tutanak tuttuktan sonra gidebileceğimizi söyledi."

Polise karşı silah kullanma emri

Kendisi gibi üsteğmen olan Naci Koza ve Yusuf Aydoğan ile yaptığı görüşmede eski Tugay Komutanı Aygün'ün bu iki isme "Polise karşı silah kullanma yetkiniz var." şeklinde emir verildiğine işaret eden Yüksel, savunmasını şöyle tamamladı:

"Hiçbir şekilde bu emri yerine getirmedik, bu yönde bir irade göstermedik. FETÖ ile ne benim ne de ailemin bir irtibatı yoktur. Örgütün finans kurumlarında hesabımız da olmamıştır. Himmet adı altında hiç kimseye para vermedim. ByLock gibi programı da kullanmadım. Demokrasiye inanan bir insanım, amirlerim dışından kimseden emir almadım. Bu süreçte hayatım elimden alındı."?

"Alınan emir kanunsuzmuş"

Eski 58. Topçu Tugay Komutanı Murat Aygün'ün sanıklardan eski 3. Batarya Komutanı Üsteğmen Yüksel'e, ODTÜ Kavşağı'nda güvenliğin sağlanması için görev verdiğini belirten sanık eski Astsubay Kerim Sarı, "Temelli çıkışında Kerim Üsteğmen beni arayarak, alınan emrin kanunsuz olduğunu ve aracı durdurmam gerektiğini söyledi. Durduktan sonra yanımıza gelen vatandaşlar, darbe girişimi olduğunu söyledi." ifadelerini kullandı.

ODTÜ Kavşağı'nda güvenliği sağlamak için taburdan ayrıldıklarını kaydeden sanık Emrah Metin de "Temelli çıkışında beklerken Uzman Çavuş Yasin Altıntaş'ın annesi arayarak, 'Oğlum, neredesiniz? Darbe olmuş Cumhurbaşkanımız açıkladı. Bir şeye bulaşmayın, gerekiyorsa elbisenizi çıkartın gelin.' dedi. Biz bu sırada darbe girişimi olduğunu öğrendik." şeklindeki bilgileri aktardı.

Terör örgütü üyesi olarak yargılanmasının, kendisi ve ailesini derinden üzdüğüne dikkati çeken Metin, "Gözaltına alındığımda eşim hamileydi. 20 Ocak'ta bir kızım oldu, 36 günlükken kirli bir camın arkasından görmek zorunda kaldım. Çocuğumu kucağıma alamadım. Vatanıma, milletime ve devletime ihanette bulunmadım." diye savunma yaptı.

Metin'in savunması sırasında mahkeme salonunda bulunanlardan bazıları ağladı.

Sanık eski Uzman Çavuş Yasin Altıntaş ise darbe girişiminden annesinin araması sonucu haberdar olduğunu ileri sürdü.

Üsteğmen Yüksel'i eski 58. Topçu Tugay Komutanı Aygün'ün aradığını ve darbe girişimine karşı koyacak kişilere karşı silah kullanma emri verdiğini iddia eden Altıntaş, "Allah, devletimize zeval vermesin, suçsuzluğum elbette ortaya çıkacaktır. 20 aylık bebeğim bana yabancı gibi bakıyor. Sözleşmem feshedildiği için eşim ekonomik zorluklar yaşıyor. Kirayı ödeyemediği için evden çıkartıldı. Bizleri kullanarak bu duruma düşürenler her kimse herkesten şikayetçiyim." şeklinde konuştu.

Sanıklar, Abdülsamet Darbaş, Veli Ürkmez, Fatih Özdemir ve Uğur Demirci de savunmalarını yaptı.

Polatlı Darbe Davasında İlk Hafta Tamamlandı

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin Ankara'nın Polatlı ilçesindeki 58. Topçu Tugayı ile Topçu ve Füze Okul Komutanlığında görevli 330 sanık hakkında açılan davanın ilk haftasında 101 sanık savunma yaptı.

Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsündeki duruşma salonunda görülen duruşmaya sanık, sanık yakınları, müştekiler ve tarafların avukatları katıldı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatları ile Başbakanlık ve TBMM avukatları da mahkeme salonunda hazır bulundu.

Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde savunma yapan sanık eski Üsteğmen İbrahim Bektaş, darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz gecesi, eski 58. Tugay Komutanı Tuğgeneral Murat Aygün'ün komutasında hareket merkezinde icra edilen toplantıya katılmadığını öne sürdü.

Daha sonra Aygün'ün kendisini yanına çağırdığını, komutasındaki askerlerle güvenliğini sağlayacağı kavşağın haritasını verdiğini anlatan Bektaş, aldığı bu emir üzerine timini hazırlamaya başladığını savundu.

Bu sırada arkadaşlarından sıkıyönetim ilan edildiğini, Aygün'ün de sıkıyönetim bölge komutanı olarak atandığı bilgisini aldığını belirten Bektaş, "Terör saldırısına karşı kolluk kuvvetlerine destek vermemiz için güvenliği sağlayacağımız bir yer belirlenmişti. Bu amaç doğrultusunda hareket ettiğimiz için sıkıyönetimin ilan edilmesini ve Tümen Komutanı Osman Ünlü yerine Tugay Komutanı Aygün'ün bu göreve atanmasını sorgulamadım." dedi.

Nizamiye çıkışında eski Tugay Komutan Yardımcısı Albay Selçuk Serhat Pesek'in kendilerine, "Yol güzergahında trafik ışıkları, polis kontrol noktalarında durmayın." şeklinde emir verdiğini ifade eden Bektaş, "Bu emre rağmen hiçbir şekilde silah kullanmadık, halka karşı en küçük bir mukavemet göstermedik. Kandırılmış olsak da suça bulaşmadık." diye konuştu.

Tugaydan ayrılmadan önce İstanbul'daki köprülerin askerler tarafından kapatıldığına dair bilgi aldığını anlatan Bektaş, yaşananların bir darbe girişimi olabileceğini o an için düşünemediğini savundu.

Bektaş, konvoy halinde Polatlı yoluna geldikten sonra yanındaki askerlerden birinin cep telefonunda darbe girişime ilişkin haberler okuduğunu kaydederek, bunun üzerine kendisi gibi görevlendirilen diğer birlik komutanlarıyla durum değerlendirmesi yaptıklarını söyledi.

Aldıkları karar gereği kendilerine verilen kanunsuz emri yerine getirmediklerini, araçları yeniden tugay tarafına çevirdiklerini öne süren Bektaş, şöyle devam etti:

"Ancak yoğun bir trafik vardı. Araçların büyük olması ve manevra kabiliyetlerinin o an için zor olması nedeniyle ilerlememiz güçleşti. Daha sonra yolda karşılaştığımız Satılmış Çetiner isimli trafik polisi ile komutanlarımız görüştü ve birliğe dönmek istediğimizi iletti. Takviye polislerin gelmesi sabah saatlerini buldu. Eğer darbe girişiminin içinde olsaydık, 84 kişi bir trafik polisine teslim olmazdık."

- "Emirleri yerine getirmek için yetiştirildik"

Haklarında hazırlanan iddianamede emir komuta ve hiyerarşi gerçeğinin göz ardı edildiğini savunan Bektaş, savunmasını şöyle tamamladı:

"Bizler askeriz, emri sorgulamak yerine bir an önce uygulamak için yetiştirildik. Şehit Ömer Halisdemir, komutanından aldığı emri sorgulayabilmiş miydi? O da amirinden aldığı emri gözünü kırpmadan yerine getirdi ve kahraman oldu. Üstlerinden emir alan bizler ise bugün hain ilan ediliyoruz. FETÖ ile hiçbir şekilde ilişkim olmadı.

Okullarına, dershanelerine gitmedim. Himmet vermedim, ByLock kullanmadım."

- "Terhisime 14 gün kalmıştı"

Sanıklardan eski Asteğmen Mehmet Akdemir de Hava Savunma Birliği'nde vatani görevini yaptığı sırada kendisini darbe girişiminin içinde bulduğunu savunarak, "Yedek subay olarak askerliğimi yapıyordum. Askeri bir geçmişim ya da deneyimim yoktu. Bu olaylar olduğunda terhis olmama sadece 14 gün kalmıştı." dedi.

Darbe girişiminden birkaç gün önce kardeşinin nişan töreni için Bölük Komutanı Üsteğmen Yunus Çiçek'ten 15 Temmuz'da başlayarak 3 günlük için izin istediğini, komutanın da bu talebini kabul ettiğini anlatan Akdemir, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yunus Çiçek, birlikten 'terk belgesini' 15 Temmuz akşam saatlerinde vereceğini söyledi. Bunun üzerine aynı gün Ankara'dan ayrılacak şekilde otobüs biletimi aldım. Belgeyi almak için yanına gittiğimde, eğitim olacağını, gitmemem gerektiğini bildirdi. Gitmek için ısrar ettim ve sonunda terk belgesini verdi. Evime gidip üstümü değiştirerek, otogara gittim. Otobüsün gelmesini beklemeye başladım. Bu esnada birliğe geri dönmem için telefonuma mesaj geldi. Biraz sonra da Kazım Asteğmen beni arayarak acil birliğe geri dönmem gerektiğini söyledi.

Arkadan da Yunus Üsteğmen gelmem için bağırıyordu. Ben de birliğe gitmek zorunda kaldım."

Birliğine döndükten sonra araçların hareket halinde olduğunu, askeri kıyafetlerini giydikten sonra Yunus Çiçek'in emri ile araçlardan birine rastgele bindiğini savunan Akdemir, "Araçtakilere ne olduğunu sordum, onlar da bana 'Terör saldırısı var, kolluk kuvvetlerine destek için gidiyoruz.' diye cevap verdi." şeklinde konuştu.

Sanık Akdemir, Polatlı'dan çıktıktan sonra araçların durduğunu, yaşanan gelişmeler ve edindikleri bilgiler nedeniyle diğer birlik komutanlarının tugaya dönmek için karar aldıklarını belirterek, "Bunu üzerine kendi irademizle polise teslim olduk. Kimseye en küçük bir zarar vermedik. Emir komuta zinciri içinde söylenileni yaptık. Bu emri sorgulayacak durum ve rütbede değildim." beyanında bulundu.

- "Komutanlardan şikayetçiyim"

Sanıklardan eski Uzman Çavuş Fazıl Özata da görevi ve rütbesi gereği kendisine verilen emri sorgulama konumunda olmadığını, TSK İç Hizmetler Kanunu'na göre astın, üstün emrine karşı gelemeyeceğini savundu.

Darbe girişiminden sonra tutuklandığı spor salonunda polislerce kötü muameleye maruz kaldığını iddia eden Özata, "Bizler için kullanılan 'vatan haini' ifadesi beni çıldırtıyor. 2,5 yıl şerefimle üniformamı taşıdım. İhanet içinde olmadım. Hayatım elimden çalındı, yaşayan bir ölüyüm. Kızımın ilk yaş günü için neler yapacağımı düşünürken bugün sanık sandalyesindeyim. Beni bu duruma düşüren, yaşadıklarıma sebep olan komutanlardan şikayetçiyim." ifadelerini kullandı.

Savunmasını yaptığı sırada ağlayan eski Uzman Çavuş Mehmet Karaca ise "Şehadet şerbetini içmek için sabırsızlanırken 'vatan haini' olarak suçlanıyorum. İhanet etmedim, kaçarak polise ve halka sığındım." diye konuştu.

Sanık eski Uzman Çavuş Gökhan Bilgiç de darbe girişiminin yaşandığı akşam, 5 Ağustos'ta yapacağı düğününün davetiyelerini dağıtmak için Eskişehir'deki köyüne gittiğini, akşam saatlerinde komutanın araması üzerine araç kiralayarak Ankara'ya geldiğini söyledi.

Sözleşmeli personel olduğunu, komutanların verdiği emirleri sorgulama durumunda olmadığını savunan Bilgiç, şunları dile getirdi:

"Birliğe geldiğimde komutanım Yunus Çiçek, teçhizat ve mühimmat almamı istedi. Ne yapacağımızı sorduğumda tatbikat olduğunu söyledi. Sicil amirim ve komutanım olduğu için güvendim. Araçla ilerlediğimizde bir asker bana Albay Pesek, engellendikleri takdirde polise ateş edebileceğimizi söylemiş. Bunun üzerine 'Polise ateş etmem, siz de ateş etmeyin.' dedim."

- "Terörist görmeyenler bana terörist diyor"

Sanık Uzman Çavuş Serdar Güçlü de daha önce Hakkari'de görev aldığını, terörle mücadele kapsamında yüzlerce operasyona katıldığını anlattı.

FETÖ ile hiçbir şekilde bağlantısının olmadığını savunan Güçlü, "Katıldığım operasyonlarda bin 200 mermi sıktım. Yüze yakın terörist vurdum ama bugün, bir terörist dahi görmeyenler, bana 'terörist' ve 'vatan hain' diyor. Ben hain değilim, emir komuta zinciri içinde bir uzman çavuş olarak görev yaptım." ifadelerini kullandı.

Sanıklardan Ramazan Kocaerkek, Hüseyin Bağlar, Tayfur Demir, Umut Nuri Altın, Veli Çalışkan, İlker Yavuz, Zafer Demir ve Vural Ceyhan da savunma yaptı.

Davanın sonraki duruşması 6 Mart Pazartesi günü sanık ve avukatlarının savunmalarıyla devam edecek.

Paralel yapı-15 Temmuz (2016)-22 Aralık (2016) 'Ankara Polatlı 58. Topçu Tugayı Darbe Yap. 330 sanık' davası

(04 Mart 2017, 08:40)

HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

PARALEL YAPI KONULU HABER GRUPLARINDAN KISA BİR BÖLÜM: (TÜMÜ ve LİNKLER İÇİN TIKLAYIN)  
Paralel Yapıya yönelik hemen hemen tüm operasyonlar ve açılan davalar
Paralel yapıya açılan ve sonuçlanan davalar
Paralel yapı ve diğer kurum kuruluşlarla bağlantıları
Başbakan Erdoğan'ın paralel yapıyla ilgili açıklamaları
Paralel yapı-Abdullah Gül
Paralel yapı-Taksim Gezi Parkı olayları bağlantısı
Paralel yapı-Çeşitli davalardaki kumpaslar
Paralel yapı-Ergenekon
Paralel yapı-Behçet Oktay intiharı
Paralel yapı-Hablemitoğlu cinayeti
Paralel yapı-Üzeyir Garih cinayeti
Paralel yapı-Cevzet Soysal cinayeti
Paralel yapı-Gaffar Okkan cinayeti
Paralel yapı-Paris cinayetleri
Paralel yapı-Haydar Meriç cinayeti
Paralel yapı-15 Temmuz (2016) 'TSK'daki Fetö'cülerin darbe girişimine açılan davalar'
Paralel yapı-Fenerbahçe/Şike soruşturması
Paralel yapı-Ses kayıtları
Paralel yapı-Hanefi Avcı'nın cemaat iddiaları
Paralel yapı-Sabri Uzun'un cemaat iddiaları
Paralel yapı-28 Şubat süreci
Paralel yapı-Kaset olaylarıyla bağlantısı
Paralel yapı-Rusya Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov suikasti
Paralel yapı-1990 Uğur Mumcu vd. Laiklik suikastleri soruşturmasında kumpas
Paralel yapı-TSK'daki Fetö'cülerin 15 Temmuz askeri darbe girişimi ile bağlantısının delilleri
Paralel yapı-15 Temmuz askeri darbe girişimindeki rollerini saptırma gayretleri
Paralel yapı-Yargılandıkları davalarda Fetö'nün terör örgütü olduğunu kabul etmeyen sanıklar
Paralel yapıya karşı devlet kurumlarının attığı adımlar
Paralel yapı-Deşifreyi ve soruşturmaları engelleme çabaları
Paralel yapı-Kamikaze tahliye girişimleri
Paralel yapı-Teslim olmayıp saklanan ya da yurtdışına firar eden şüpheliler
Paralel yapıya dair hukuki deliller
Paralel yapı mensuplarından gelen itiraflar
Paralel yapı-Suç duyuruları
Paralel yapı-Abdullah Harun
Paralel yapı-Dış ülke bağlantıları
Paralel yapı-Vatana ihanet
Paralel yapı-Misyonerlik/Dinlerarası Diyalog Bağlantıları
Paralel yapı-İslami açıdan sapkın görüşleri
Paralel yapı-Fetullah Gülen'in bedduaları
Paralel yapı-Örgüt mensuplarının intiharları
Paralel yapı konulu kitaplar
Paralel yapı konulu filmler
Paralel yapı bahanesiyle kontrgerilla yapılanmalarının gözden kaçırılma çabaları ... (TÜMÜ ve LİNKLER İÇİN TIKLAYIN)

http://www.kontrgerilla.com/mnsetgoster.asp?haber_no=9767    yazdır/print

ŞOK! TSK'daki Fetö'den darbe

15.07.2016 22:46 Türkiye, 15 Temmuz saat 22:00'den beri şok dakikalar yaşıyor.. İlk önce Jandarmadan bazı birliklerin İstanbul'un iki yakasını birbirine bağlayan köprüleri tanklarla ulaşıma kapattığı haberleri geldi. İlerleyen dakikala..
Tamamı 15.7.2016

İşte çılgınlıklarının nedeni

17.07.2016 14:13 TSK'daki Fetö'cülerin darbe girişimi "çılgınca" ve "gözü dönmüş" olarak değerlendiriliyor. Bir çok detay bu değerlendirmeye yol açıyor. Örneğin Meclis'in bombalanması.. Örneğin TRT'yi ele geçirirken canlı yayında darbe..
Tamamı 17.07.2016

İşte Paralel'in 81 il imamı

20.01.2015 21:02 Fetullah Gülen cemaatinin Marmara bölge imamı ile birlikte 8 il imamı olduğu iddia edildi. Bu isimlerin fotoğraflı özgeçmişleri yayınlandı. Bu imamların bir devlet memuru gibi terfi alarak kademe kademe yükseldiği iddia ediliyor..
Tamamı 20.01.2015

Paralel'e de Ergenekon'a da hayır

11.03.2014 14:52 Türkiye'de dün yargıda şiddetli bir deprem yaşandı. Daha önce benzeri yaşanmayan bu depremin merkez üssü, Ergenekon davasına bakan özel yetkili İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi oldu. Ergenekon davasına bakan İstanbul ..
Tamamı 11.3.2014

Büyükanıt: Huzurum kalmadı!

19.12.2015 23:00 Abdullah HARUN / kontrgerilla.com - 27 Nisan e-muhtırası soruşturmasında 'şüpheli' olarak sorgulanan dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın ifadesi ortaya çıktı. Kontrgerilla.com'un ulaştığı iki sayfalık ifaded..
Tamamı 19.12.2015

Fehmi Koru sitemize taş attı

12.10.2015 19:46 Maişet derdi nedeniyle yaklaşık 1 yıldır günlük yerine haftalık haber girişine geçmek zorunda kaldık. Dikkat edenler bunu farketmiştir. Saatlerdir süren bu haftalık haber girişini de az önce tamamlamış ve internet..
Tamamı 12.10.2015

Şok!!! Savcı Öz yurtdışına kaçtı

18.08.2015 20:19 HSYK tarafından haklarında terör örgütü üyeliği suçlamasıyla soruşturma başlatılan, ardından mahkemece yakalama kararı çıkarılan savcılar Zekeriya Öz ve Celal Kara'nın yurtdışına kaçtıkları ortaya çıktı. Mahkeme eski s..
Tamamı 18.08.2015

Balyoz Planı gerçek: 7 beraate itiraz

09.10.2016 13:55 Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Orgeneral Çetin Doğan'ın da aralarında bulunduğu 7 sanığın beraat kararının bozulması yönünde görüş bildirdi. 6 Ekim'de yaşanan gelişmeye göre, Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı adına B..
Tamamı 9.10.2016

Belgesel: Gezi'nin ardındakiler

24.06.2013 11:20 Taksim Gezi olaylarına katılanlar.. Haber, açıklama ve attıkları twitlerle destek verenler.. 'Çapulcu' olduklarını açıkça belirtenler.. 'Mesele Gezi değil sen hala anlamadın mı?' diyerek hükümeti bir ayaklanma ile devirmeye destek verenler..
Tamamı 24.06.2013

7 sanıklı Balyoz davası kapandı mı?

16.12.2018 11:00 İstanbul'da, Fetö yargısının etkin olduğu dönemde açılan ve 237 sanığın müebbet hapse mahkum edildiği, Fetö ile mücadelenin başlamasının ardından davanın kumpas olduğuna dair somut delillerin ortaya çıkması üzerine..
Tamamı 16.12.2018

Humeyni planı suya düştü

08.11.2014 13:58 Yıllardır ABD'de yaşayan Türk vatandaşı Fetullah Gülen'in Türkiye'ye dönmekten kesinlikle vazgeçtiği ileri sürülüyor. Gülen cemaatinin liderliğini yapan Fetullah Gülen, kendisine DGM tarafından dava açılmadan hemen önc..
Tamamı 8.11.2014

Gülen: 28 Şubat MGK'sı sevaptı

01.11.2014 17:35 Erdoğan'ın ilk kez 'Cumhurbaşkanı' sıfatıyla başkanlık ettiği Ekim ayı MGK toplantısı 10 saati aşarak en uzun MGK rekorunu kırdı. 28 Şubat süreci kararlarının alındığı MGK toplantısı ise 8 saat sürmüştü. MGK'da paralel..
Tamamı 1.11.2014

Ayrıntılarıyla 7 Şubat krizi

08.02.2014 15:18 Tarih: 7 Şubat 2012.. Ankara, Cumhuriyet tarihinde benzeri görülmemiş bir olayla sarsıldı. MİT Müsteşarı Hakan Fidan dahil 5 MİT yöneticisi hakkında savcılık tarafından yakalama kararı çıkartıldı.. Sabah gazetesinden A..
Tamamı 8.2.2014

Beddua etti, suç duyurusu yağdı

27.01.2014 13:03 Fetullah Gülen'in avukatı: Psikolojik harekâtta yeni aşamaya geçildi.. Fetullah Gülen Hocaefendi'nin avukatı Nurullah Albayrak, müvekkili hakkında ortaya atılan iftiraların suç duyurusu şeklinde yargıya taşınması suret..
Tamamı 27.1.2014

Paralel Yapı = P2 Locası

14.01.2014 15:48 Gülen cemaatinin lideri Fethullah Gülen'in paralel yapıyı uzaktan yönetmek için yaptığı telefon görüşmeleri bugün internette yayınlandı. (1) Görüşmelerde Gülen'in, bir dini cemaat liderinin ötesine geçerek siyaset..
Tamamı 14.1.2014

Özkök ve Yalman'dan şok inkar

03.11.2014 19:23 Balyoz davasında Anayasa Mahkemesi'nin verdiği 'hak ihlali' kararı üzerine yeniden yargılama başladı. Duruşma, Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Anadolu Adalet Sarayı'ndaki 450 kişilik Şehit Hakan Kılıç Konferans Salo..
Tamamı 3.11.2014

Yabancı vakıflara suç duyurusu

02.12.2013 16:57 Sivil Toplum Kuruluşu Adalet Platformu, Türkiye'de faaliyet gösteren yabancı vakıflar hakkında, yasak olmasına karşın Türkiye'deki siyasi olaylara müdahale ettikleri gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusund..
Tamamı 2.12.2013

Düşünen adam da olacak mı?

19.06.2013 17:17 Taksim Gezi olayları 19 günlük bir süreç sonra polisin Gezi parkını boşaltmasıyla sona erdi. Ancak artçı gelişmeler sürüyor. İki gündür 'duran adam' eylemi gündemde. Hükümeti protesto eden ve Gezi eylemcilerine destek ..
Tamamı 19.6.2013

Fetö'nün Şok Mangasına dava

21.11.2022 14:22 Ankara'da, Cumhuriyet Başsavcılığı, FETÖ'cü olmayan askeri öğrencilerin "şok mangası" yöntemiyle fiziki ve psikolojik şiddet uygulayarak okulu bırakmalarına neden oldukları ileri sürülen 8 eski asker hakkında "işkence ..
Tamamı 21.11.2022

Kara Kuvvetleri: 80 Müebbet Onandı

29.11.2022 10:33 Ankara'da, FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Kara Kuvvetleri Komutanlığı (KKK) karargahında yaşanan olaylara ilişkin aralarında 4 eski generalin de bulunduğu 132 sanıklı dava dosyasının istinaf incelemesi tamamlandı..
Tamamı 29.11.2022

Kars: 12 Müebbetin Gerekçesi

30.11.2022 13:13 Kars'ta, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine katıldıkları ve örgütün kentteki sözde 'ana komuta kademesi'nde yer aldıkları iddia edilen, aralarında örgütün sözde 'sıkıyönetim komutanı' ve dönemin 14. Me..
Tamamı 30.11.2022

Yakalanan İlk Darbeciye Müebbet

29.11.2022 11:03 Bursa'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında Bursa'da sözde 'sıkıyönetim komutanı' olmayı beklerken 'yakalanan ilk darbeci' olan dönemin İl Jandarma Komutanı Yurdakul Akkuş'un da..
Tamamı 29.11.2022

Darbeci Yaver'in Müebbeti Onandı

29.11.2022 10:43 Ankara'da, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi akşamı Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan'ın kaldığı oteli darbecilere bildirdiği belirlenen eski başyaver Ali Yazıcı'ya verilen ağırlaştırılmış müebbet ile eski Dalaman Deni..
Tamamı 29.11.2022

Çatı Davada Müebbetler Değişmedi

29.11.2022 10:22 Ankara'da, Yargıtay'ın 15 Temmuz darbe girişiminden önce açılan FETÖ çatı davasında, örgütün tepe yöneticileri eski Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, eski milletvekili İlhan İşbilen, keski Zaman Gazetesi İm..
Tamamı 29.11.2022

Askeri Hakimlere Müebbet Onandı

02.12.2022 09:55 Ankara'da, Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Ankara 25. Ağır Ceza Mahkemesince FETÖ'nün darbe girişiminde yer alan dönemin Genelkurmay Başkanlığı adli müşavirleri Hayrettin Kaldırım ve Muharrem Köse'nin de aralarında bulundu..
Tamamı 2.12.2022

Poyrazköy Kumpası: 1. Dava Başladı

28.11.2022 13:39 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün "Poyrazköy'de ele geçirilen mühimmat, Kafes eylem planı, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD), Amirallere Suikast" gibi davalardaki usulsüzlüklere ilişkin polis mem..
Tamamı 28.11.2022

Poyrazköy Kumpası: 2. Dava Yargıya

28.11.2022 15:42 İstanbul'da, kamuoyunda 'Poyrazköy davası' olarak bilinen dava ve soruşturmalarda görev alan 48 eski hakim ve savcı hakkında 'gizliliği ihlal', 'iftira', 'suç delillerini yok etme', 'kişisel verileri hukuka aykırı olar..
Tamamı 28.11.2022

1985'teki Sınav Hırsızlığına Dava

02.12.2022 12:37 Ankara'da, FETÖ irtibatı nedeniyle hakkında dava açılan eski Albay Cengiz C.'nin, 1985'te yapılan askeri lisesi sınav sorularını, 'örgüt abisi' aracılığıyla önceden aldığını itiraf etmesi, verdiği bilgilerin doğru çı..
Tamamı 2.12.2022

Pinhan Restaurant'a 9 Hapis

30.11.2022 12:08 İstanbul'da, Fetullah Gülen liderliğindeki terör örgütü (Fetö) adına faaliyetlerde bulunulduğu gerekçesiyle kayyum atanan örgütün karargahı konumundaki Maltepe Pinhan Restoran yapılanmasına dair 45 sanıklı davaya devam..
Tamamı 30.11.2022

Zırhlı Tugay Darbe davası

30.11.2022 12:40 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin aralarında muvazzafların da bulunduğu 28'si tutuklu 138 askerin 'kamu malına zarar verme' suçundan altışar yıl ile 'Anayasal düzeni ort..
Tamamı 30.11.2022

Darbede Valilik İşgali davası

30.11.2022 12:29 İstanbul'da, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminde İstanbul Valiliğinin işgalini konu alan 90 sanıklı davada ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası Yargıtay tarafından bozulan eski Yarbay Recep Karaçam'ın yeniden yargılan..
Tamamı 30.11.2022

Donanma Darbe davası

28.11.2022 13:24 Kocaeli'de, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Donanma Komutanlığındaki eylemlere ilişkin davada dosyaları ayrılan 6'sı tutuksuz, 13'ü firari 19 sanığın yargılanmasına devam edildi..
Tamamı 28.11.2022

Adana Yasadışı Dinleme davası

21.11.2022 12:10 Adana'da, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyeliğinden hüküm giyen eski İl Emniyet Müdürü Ahmet Zeki Gürkan ile terörden sorumlu emniyet müdür yardımcısı İsmail Bilgin'in, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) mensubunu yasa ..
Tamamı 21.11.2022

Tır Kumpası Organizatörleri davası

21.11.2022 11:57 Adana ve Hatay'da MİT tırlarının durdurulması ve aranmasını organize ettikleri gerekçesiyle haklarında 2'şer kez ağırlaştırılmış müebbet ve 50 yıl 5'er ay hapis cezası istemiyle dava açılan Fetullahçı Terör Örgütü'nün ..
Tamamı 21.11.2022

13.08.2001'den beri ziyaretçi sayısı:
66.007.251