Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Başkanvekili ve 2. Daire Başkanı Mehmet Yılmaz, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ/PDY) ile bağlantısı tespit edilen 227 hakim ve savcının meslekten ihracına karar verdiklerini bildirdi. Fetö soruşturmaları kapsamında ihraç edilen hakim ve savcı sayısı 3 bin 866'ya yükseldi. 12 Eylül 2014 tarihinde yapılan HSYK üye seçimlerinin öncesindeki günlerde sıkça tartışılan yargıda yaklaşık 3-4 bin Gülen cemaati mensubu olduğu iddiaları bazı çevrelerce abartılı bulunmuştu. İhraçlarla ulaşılan 3866'lık rakam bu iddiaların doğruluğunu kanıtlamış oluyor.
25.02.2017 17:32 Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Başkanvekili ve 2. Daire Başkanı Mehmet Yılmaz, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ/PDY) ile bağlantısı tespit edilen 227 hakim ve savcının meslekten ihracına karar verdiklerini bildirdi.
13 Şubat'taki ihraçlarla ilgili açıklama yapan Mehmet Yılmaz, olağanüstü hal kapsamında yayınlanan Kanun Hükmünde Kararname gereği, FETÖ/PDY terör örgütü ile iltisak, irtibat ve bağlantısı olduğu iddia edilen hakim ve savcılarla ilgili görüşmelerin devam ettiğini söyledi.
Bu kapsamda HSYK 2. Dairesince, daha önce açığa alınan hakim ve savcıların durumunu görüştüklerini belirten Yılmaz, 227 hakim ve savcıyı KHK gereği meslekten ihraç ettiklerini kaydetti.
'İFADELER ALINDIKÇA YENİ İSİMLERE ULAŞILDI'
Soruşturma kapsamında ifadesi alınan şüphelilerin beyanlarının soruşturmaya yön verdiğini belirten Yılmaz, ifadeler alındıkça yeni isimlere ulaşıldığını ve diğer delilerle desteklenmesi üzerine gereğinin yapıldığını ifade etti.
Yılmaz, şüphelilerin cep telefonları ve elektronik cihazlarındaki çözümlemeler ve ByLock mesaj içeriklerinin ortaya çıkması sonrası ulaşılan bilgilere göre de yeni şüphelilerin ortaya çıktığını aktardı.
HSYK tarafından, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından toplam 4 bin 176 hakim ve savcı hakkında işlem yapıldığını söyleyen Yılmaz, yeni ihraç edilenlerle şu ana kadar meslekten ihraç edilen hakim ve savcı sayısının 3 bin 886 olduğunu, hakkında işlem yapılan diğer hakim ve savcılarla ilgili incelemelerin sürdüğünü bildirdi.
'200 HAKİM VE SAVCI HAKKINDA GÖREVE İADE KARARI'
Mehmet Yılmaz, daha önce KHK ile ihraç edilen 200 hakim ve savcı hakkında ise yapılan incelemeler sonucu göreve iade kararı aldıklarını ifade etti.
Hakimler ve savcılar hakkında soruşturmaların 7 ildeki başsavcılıklarca yürütüldüğünü, yapılan değerlendirmelerin HSYK'ya iletildiğini belirten Yılmaz, 'Genel Kurul'da çalışmalarımız tüm hızıyla sürüyor. Yargıyı tekrar çeteden arındırmak ve güvenilir bir yapıya kavuşturmak için elimizden geleni yapıyoruz' dedi.
Yılmaz ayrıca, şimdiye kadar ByLock kullandığı iddia edilen bin 760 hakim ve savcının tamamının meslekten ihraç edildiğini belirterek, 'Şu an ByLock kullanıp da görev başında olan bir tek hakim ve savcı yok. Çalışmalarımız hızla devam ediyor. Artık teşkilat üzerindeki baskı kalksın, adliyeler huzurla çalışmalarına devam etsin çabası içindeyiz.' diye konuştu.
İŞTE GEREKÇE
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun (HSYK) 13 Şubat tarihli Genel Kurul toplantısında alınan Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) ile bağlantılı oldukları gerekçesiyle 227 hakim ve cumhuriyet savcısının meslekten ihracına ilişkin karar Resmi Gazete'de yayımlandı.
Söz konusu kararda, 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin (KHK) 3. maddesinin 1. fıkrası kapsamında FETÖ/PDY ile iltisak ve irtibatlarının olduğu sabit görülen hakim ve cumhuriyet savcılarının aynı kararname maddesi uyarınca meslekte kalmalarının uygun olmadığı ve ayrı ayrı olmak üzere meslekten çıkarılmalarına karar verildiği bildirildi.
HSYK Genel Kurulunda oy birliğiyle alınan kararda, meslekten çıkarılanların 6087 sayılı Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kanunu'nun 33. maddesi doğrultusunda kararın tebliğ tarihinde itibaren 10 gün içinde HSYK Genel Kurulu nezdinde yeniden inceleme talebinde bulunabileceği belirtildi.
Meslekten çıkarma kararının HSYK'ya gelen şikayet, ihbar, inceleme, soruşturma dosyaları ve bu dosyalar hakkında verilen kararlar ve mahallinde yapılan araştırmalar, FETÖ/PDY ile ilintili dosyalarda görev alan hakim ve cumhuriyet savcılarının bu dosyalarda yaptığı işlemler ve verdikleri kararlar, örgüt mensuplarının haberleşme için kullandıkları şifreli programlarda yer alan kayıtlar, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturmalar kapsamında ifadelerine başvurulan hakim ve cumhuriyet savcılarının ifade ve sorgu tutanakları ve soruşturma sürecinde samimi şekilde itirafta bulunan hakim ve cumhuriyet savcılarının beyanlarının birlikte değerlendirilmesi sonucu alındığı kaydedildi.
Gerekçede, şu ifadelere yer verildi:
'HSYK Genel Kurulunun, 667 sayılı KHK'nın 3. maddesi uyarınca yapacağı değerlendirmenin, hakim ve cumhuriyet savcılarının Milli Güvenlik Kurulunca (MGK) devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplardan MGK kararlarında ifade edildiği şekliyle 'Paralel Devlet Yapılanması' ile 'üyelik', 'mensubiyet', 'iltisak' veya 'irtibat' şeklinde bir bağlantılarının bulunup bulunmadığına ilişkin olup, somut olayın özellikleri, ilgililerin mesleğe kabulleri ile başlayan, eğitim merkezi ve Türkiye Adalet Akademisindeki faaliyetleri, hizmet içi eğitim ve yabancı dil eğitimlerine katılımlarına, yurt dışına gönderilmelerine, özel yetkili savcılıklara veya mahkemelere yahut idari görevlere atanmalarına ilişkin bilgiler ile bu görevlendirmelerde ve yine bir silah olarak kullanılan özel yetkili mahkemelere hakim veya unvanlı olarak, Teftiş Kurulu Başkanlığına, başkan, başkan yardımcısı veya müfettiş sıfatıyla, idari kurumlara tetkik hakimi, daire başkanı veya yardımcısı, genel müdür veya yardımcısı sıfatıyla vs. şeklinde yapılan atamalarda dikkate alınan kriterler, özlük dosyalarındaki bilgi ve belgeler, sosyal medya hesaplarındaki paylaşımları, ilgililer hakkında HSYK'ya intikal eden şikayet, ihbar, inceleme ve soruşturma dosyaları ile bu dosyalar hakkında verilen kararlar, mahallinde yapılan araştırmalar, FETÖ/PDY terör örgütü ile ilintili dosyalarda görev alan hakim ve cumhuriyet savcılarının bu dosyalardaki işlemleri ve kararları, örgüt mensuplarının haberleşme için kullandıkları şifreli programlarda yer alan kayıtlar, HSYK'nın FETÖ/PDY mensubu oldukları Emniyet Genel Müdürlüğü terörle mücadele birimlerince düzenlenen raporlarla sabit örgüt üyeleri hakkında tayin ettiği disiplin cezaları ve muhalefet şerhleri, sosyal çevre bilgileri ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığından temin edilen bilgi ile belgeler, ilgililer hakkında başsavcılıkça başlatılan soruşturmanın niteliği ve isnat edilen suçlamalar ile gözaltı ve tutuklama kararları, soruşturma kapsamında ifadelerine başvurulan hakim ve savcıların ifade ve sorgu tutanakları, itirafçıların beyanları birlikte dikkate alınarak, ekli listede yer alan hakim ve cumhuriyet savcılarının 667 sayılı KHK'nın 3. maddesinin 1 numaralı fıkrası kapsamında FETÖ/PDY örgütü ile iltisak ve irtibatlarının olduğu sabit görüldüğünden, adı geçenlerin, 667 sayılı KHK'nın 3. maddesi uyarınca meslekte kalmalarının uygun olmadığına ve ayrı ayrı olmak üzere meslekten çıkarılmalarına oy birliğiyle karar verildi.'
FETÖ/PDY'nin kuruluşu, yapılanması ve yargıdaki faaliyetleri
FETÖ/PDY'nin kuruluşu, yapılanması ve yargıdaki faaliyetlerine de yer verilen kararda, HSYK'ya intikal eden soruşturma dosyaları özetlendi.
Dini duyguları istismar etmek suretiyle güvenini kazandığı insanları yıllarca kendi kirli planları doğrultusunda kullanan terör örgütünün gerçek yüzünün anlaşılarak devletin bu yapıyla etkin mücadeleye başlaması sonrasında, mevcut kadrolarını korumakta zorlanan, tasfiye sürecine giren, ekonomik ve siyasi yönden zayıflayan örgütün 'mağdur edebiyatı' stratejisi üstüne kurulu algı yönetiminden de sonuç alamayacağını anlaması üzerine 15 Temmuz 2016'da darbe girişiminde bulunduğu belirtilen gerekçede, şunlar kaydedildi:
'Mülkiye, adliye, emniyet, eğitim ve ordu içerisindeki kadrolaşmasını tamamladıktan sonra anayasal düzeni yıkarak rejimi değiştirmek için artık zamanın geldiğini düşünen FETÖ/PDY'nin, 15 Temmuz 2016'da Cumhuriyet tarihinin en kanlı darbe girişimine imza atması, büyük duyarlılık göstererek rejimi korumak ve demokrasiye sahip çıkmak adına canları pahasına sokağa dökülen halkın, mermi sağanağına, üzerlerine sürülen tank ve askeri araçlara, jetlerden atılan bombalar ile helikopterlerden açılan ateşe göğsünü siper ederek, Türk Kurtuluş Savaşı'nda emsali görülebilmiş bir mücadeleyle, rejime kasteden saldırıyı püskürtmeleri sonrasında, devletin kılcal damarlarına sızan, örgütün nihai hedefi olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve kurumlarını ele geçirmek için devlete ve kendinden olmayan herkese karşı ne zaman ve ne şekilde saldırı yapacakları belirsiz olan, hukuku silah olarak kullanmaktan çekinmeyen ihanet çetesi mensuplarının hukuk dışı iş ve eylemlerine son vermek adına bazı tedbirler alınması zorunlu hale gelmiştir.'
'Milli güvenliğe yönelik en ağır saldırılardan biri'
FETÖ/PDY'nin 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin tespitlere de yer verilen kararda, darbe teşebbüsünün demokratik anayasal düzene karşı oluşturduğu tehdidin büyüklüğünü değerlendirmek bakımından, engellenen bu girişimin somut olarak meydana getirdiği zararların tek başına dikkate alınmasının yeterli olmadığı, darbe teşebbüsünün kısa sürede engellenememiş olması ya da darbenin gerçekleşmesi halinde oluşabilecek risklerin de göz önünde bulundurulması gerektiğine işaret edildi.
Karar metninde, şunlar kaydedildi:
'Son zamanlarda tanık olunan yakın çevredeki ülkelerin durumu, devlet otoritesinin ortadan kalkması halinde bırakın demokratik bir düzende yaşamayı, insanların en temel haklarının her gün saldırı altında olduğu bir düzensizlik ve kargaşa ortamının acı örnekleri olarak dünya kamuoyunun gözü önünde durduğu, darbe teşebbüsünün, ülkemizin birçok terör örgütünün açık hedefi olduğu günlerde gerçekleştirilmesinin bu riskin ağırlığını daha da artırdığı, bütün bu değerlendirmeler birlikte ele alındığında, darbe teşebbüsünün sadece demokratik anayasal düzen yönünden değil bununla sıkı bağı olan 'milli güvenlik' yönünden de mevcut ve ağır bir tehdit oluşturduğu, milli güvenliğin, Anayasada ve insan haklarının korunmasına ilişkin birçok uluslararası belgede, temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılması sebepleri arasında sayıldığı, güvenliğin olmadığı yerde demokratik düzeni sürdürme ve özgürlükleri hayata geçirebilmenin mümkün olmadığı, açıklanan nedenlerle şimdiden Türk demokrasi tarihine kara bir leke olarak geçen 15 Temmuz darbe teşebbüsünün demokratik anayasal düzene, bireylerin temel hak ve hürriyetlerine ve milli güvenliğe yönelik en ağır saldırılardan biri, belki de en ağırı olduğu sonucuna varmak gerektiği açıktır.'
HSYK 3. Dairesince inceleme izni verilen, kamuoyunda 'usulsüz dinlemeler' olarak bilinen dosyalara da değinilen kararda, FETÖ/PDY ile bağlantılı veya birlikte hareket eden bazı hakimler ile haklarında FETÖ/PDY üyesi olmak, sahte talep evrakı düzenlemek gibi suçlardan kamu davası açılan bazı kolluk kuvvetlerinin, terör faaliyetleri, uyuşturucu ve kaçakçılık suçları, Ergenekon, DHKP-C ve İBDA-C terör örgütleriyle mücadele gibi bahanelerle bakanlar, valiler, kaymakamlar, emniyet müdürleri, TSK mensupları, öğretim görevlileri, sivil toplum kuruluşları yöneticileriyle iş adamlarının da aralarında bulunduğu pek çok kişinin iletişimlerinin usul ve yasaya aykırı olarak belirlenmesine, dinlenmesine ve kayda alınmasına sebebiyet verdikleri vurgulandı.
O İDDİALAR DOĞRULANDI
Son ihraç kararıyla Fetö soruşturmaları kapsamında ihraç edilen hakim ve savcı sayısı 3 bin 866'ya yükseldi. 12 Eylül 2014 tarihinde yapılan HSYK üye seçimlerinin öncesindeki günlerde sıkça tartışılan, 'yargıda yaklaşık 3-4 bin Gülen cemaati mensubu olduğu' iddiaları o dönem bazı çevrelerce abartılı bulunmuştu. İhraçlarla ulaşılan 3866'lık rakam ise bu iddiaların doğruluğunu kanıtlamış oluyor. (Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
Paralel yapıya karşı HSYK'nın attığı adımlar
(25 Şubat 2017, 17:32)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: