İzmir'deki FETÖ/PDY soruşturması kapsamında, darbe girişiminin ardından kapatılan Gediz Üniversitesi'nin 'imamı' olduğu iddia edilen tutuklu sanıklar Yaşar Narı ile üniversitenin eski Sürekli Eğitim Merkezi Müdürü Atilla Ediz hakkında hazırlanan iddianame mahkeme tarafından kabul edildi. İddianamede, hayırsever Hatice Bahriye Yağcı'nın 80 milyon değerindeki arsasının, FETÖ üyelerince dini duygular ve iyi niyet suistimal edilerek ele geçirildiği yer aldı.
26.02.2017 10:09 İzmir'deki FETÖ/PDY soruşturması kapsamında, darbe girişiminin ardından kapatılan Gediz Üniversitesi'nin 'imamı' olduğu iddia edilen tutuklu sanıklar Yaşar Narı ile üniversitenin eski Sürekli Eğitim Merkezi Müdürü Atilla Ediz hakkında hazırlanan iddianame mahkeme tarafından kabul edildi.
24 Şubat'taki gelişmeye göre, 13. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen iddianamede, Gediz Üniversitesinin FETÖ/PDY kapsamında değerlendirilmesi ve incelenmesi gerektiği, konuyla ilgili bilgi sahiplerinin tanık olarak beyanlarının alındığı, bazı sanıkların örgütle bağlantılı olduklarına ilişkin deliller nedeniyle gözaltına alındıktan sonra tutuklandıkları, bazılarının adli kontrol şartıyla serbest bırakıldığı, bazılarının ise yakalama işlemlerinin sürdüğü belirtildi.
Sanıkların eylemlerinin birbirinden ayrı değerlendirilmesi, yargılama ve kovuşturmanın hızlı yürümesi için 'ayırma kararı' verilmesinin daha doğru olduğu kanaatine varıldığı ifade edilen iddianamede, her sanık hakkında ayrı ayrı kamu davası açılmasına karar verildiği vurgulandı.
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu savcılarından Ayhan Yılmaz'ın, kapatılan Gediz Üniversitesine yönelik yürüttüğü soruşturma kapsamında, hakkında gözaltı kararı çıkarılan 101 şüpheli hakkında yakalama kararı vermişti, aralarında öğretim üyelerinin de bulunduğu birçok şüpheli gözaltına alınmıştı.
İDDİANAMEDEN DETAYLAR
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu Savcısı Ayhan Yılmaz tarafından, Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) kapatılan Gediz Üniversitesindeki yapılanmasına yönelik soruşturma kapsamında hazırlanan iddianame, 13. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi.
İddianamede, her şüphelinin eyleminin birbirinden ayrı olarak değerlendirilmesinin, yargılamanın ve kovuşturmaların hızlı ve seri yürümesi için ayırma kararı verilmesinin daha doğru olduğu kanaatine varıldığı, her şüpheli için ayrı ayrı kamu davası açılmasına karar verildiği ifadeler yer aldı. Örgütün 'üniversite imamı' olduğu iddia edilen Yaşar Narı ile üniversitenin eski Sürekli Eğitim Merkezi (SEM) Müdürü Atilla Ediz hakkında 'silahlı terör örgütü yöneticisi olmak' suçlamasıyla 22,5 yıla kadar hapis cezası istemiyle ayrı iddianame hazırlandı.
FETÖ açıklamasına tepki göstermişler
Tanıklardan üniversitenin eski Genel Sekreteri Ö.M.K., Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde verdiği ifadesinde, 'Yaşar Narı FETÖ üyesidir. Bekir Baz tarafından bizzat Gediz Üniversitesine getirilip, üniversitenin meslek yüksek okulu müdürü oldu. Eski Genel Sekreter Adnan Yeşildal'ın üniversiteden uzaklaştırılmasının ardından FETÖ'nün üniversite imamlığına getirdiği bir kişidir. Yaşar Narı'nın, Aziz Bakay ile birlikte üniversitede çalışanlardan 'himmet' topladığını duydum. Bu şahsın örgüt adına eleman kazandırmak için çabaları bulunduğuna şahitlik ettim. Öğretim görevlisi Yaşar Narı, Gediz Üniversitesi Senatosunun 2016 yılı Nisan ayında FETÖ/PDY dahil hiçbir örgütle bağlantısının olmadığına dair hazırladığı bildiriye imza atmayan iki kişiden birisidir. İmza atmayan diğer şahıs ise Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Fehmi Özgüner'dir. Bu iki şahıs bildiriye çok büyük tepki göstermişlerdir' dedi.
Üniversitenin işleyişini anlatan ve tanık olarak ifade veren üniversitenin eski Genel Sekreteri Ö.M.K., FETÖ'nün imamlarından avukat Bekir Baz'ın FETÖ/PDY'nin İzmir'deki en büyük sorumlusu olduğunu söyledi. Baz'ın Ege bölge imamı olduğunu söyleyen Ö.M.K., 'Üniversite içerisinde ki örgüt yapılanmasını dizayn eden ve yönlendiren kişi Bekir Baz'dır. Bu şahsın, Ahmet Küçükbay ve Abdullah Kavuk üzerinde inanılmaz etkisi vardı. Gediz Üniversitesine personel alımlarında Ahmet Küçükbay ve Abdullah Kavuk'a direkt talimat verdiğini herkes bilir. Bu alınan talimatlar da üniversite içerisinde Abdullah Kavuk ve Ahmet Küçükbay tarafından Adnan Yeşildal (genel sekreter), Osman Zateroğulları (SKS müdürü), Atilla Ediz (GESEM müdürü), Orhan Keskin (Psikolojik danışmanlık eski müdürü) ve Murat Akpıçak (Mali işler müdürü) isimli şahıslara iletilir ve bu şahıslar da aldıkları talimatları yerine getirirdi. Örgütsel işleyiş üniversite içerisinde bu şekilde yapılmaktaydı. Seyfullah Çevik'in rektör olarak görünüşte ismi vardı ancak uygulamada üniversitenin sorumlusu ve rektörü, karar mekanizması Adnan Yeşildal üzerinden yapılmaktaydı. Örgütün eleman yerleştiriminde ve üniversiteye eleman alımında Seyfullah Çevik rektör olarak gerekli ağırlığı koyamamıştır. Gediz Üniversitesine örgütün istediği elemanı yerleştirmesine göz yummuştur' diye konuştu.
Hayırsever kadın FETÖ tarafından nasıl aldatıldığını anlattı
Öte yandan iddianamede, Çiğli ilçesindeki 44 dönümlük ve değeri yaklaşık 80 milyon lira olan arsasını kendi ya da ailesinin adını taşıyacak bir hastane yapılması için Gediz Üniversitesine bağışlayan hayırsever Hatice Bahriye Yağcı'nın iyi niyetinin örgüt mensuplarınca nasıl istismar edildiği yer aldı. Emniyete şikayetçi olarak ifade veren Hatice Bahriye Yağcı, 'Ben 1977-1978 yılında öğretmenlikten emekli oldum. Çiğli ilçesinde bulunan 44 dönümlük arazi babamın babası yani dedemin idi. Dedem vefat edince yaklaşık 22 dönümlük bir bölümü miras yolu ile satılması sonucu rahmetli babam 22 dönümlük bölümü satın aldı. Diğer geri kalan bölümü ben kendi maaşımdan ödemek suretiyle satın aldım. 1971 yılında babam vefat edince bahse konu 44 dönümlük arazi miras olarak bana ve iki kardeşime kaldı. 1978 yılında akciğer kanserinden erkek kardeşim, 2009 yılında ise kız kardeşim Mehbare vefat edince bahse konu arazi başka bir mirasçı olmadığı için tamamen bana kaldı. Ben yalnız kaldıktan sonra boşluğa düşmüştüm, bu dönemde en büyük destekçim yıllar önce babasının bize ait olan dükkanları tutmasından dolayı tanıştığımız A.Y.'dir. Yıllar önce kanser olan erkek kardeşim ölmeden önce ailecek bahse konu bu arazinin hastane yapılmasını istiyorduk. Kız kardeşim Mehbare'de 2009 yılında vefat ettikten sonra bu fikri hayata geçirmek için A.Y. ile oturup çok defa konuştuk' şeklinde konuştu.
'Dini duyguları ve iyi niyetini kullandılar'
Bahriye Yağcı, şöyle devam etti:
'A.Y. gerekli araştırmaları yaptı ve bu arsayı Gediz Üniversitesine hastane yapılması şartıyla bağışlamaya karar verdim. Gediz Üniversitesi mütevelli heyeti başkanı Abdullah Kavuk'a buraya hastane yaptırmak istediğimizi söyledik. Abdullah Kavuk 'Ben hemen gidip bu arsayı göreyim' dedi ve araziyi görüp geldi. Görüp geldikten sonra ben buraya ' Gediz Üniversitesi olarak Tıp Fakültesi yaparım' dedi. Ben bu duruma hem hastane olacağından hem de çocukların eğitim göreceğinden dolayı çok sevindim; ancak 2010 yılından bu yana 6 sene oldu bağışladığım arsam ile ilgili hastane ya da tıp fakültesi yapılması ile ilgili herhangi bir işlem yapılmadı. Neden bir şey yapmadıklarını sorduğumda hep yapacağız dediler. Arsa boş bir şekilde durmaktadır. Ben Abdullah Kavuk'a 'Siz benim bu arsama hastane yapmayacaksınız, 5 yıldır beni oyalıyorsunuz, kandırdınız' diyerek arsamı geri istedim. Ancak o hala biz buraya tıp fakültesi yapacağız diye ısrar etti. Bende artık 'bu arsayı kesinlikle geri istiyorum sizden alacağım' dedim ve avukatım aracılığıyla sözleşmenin yerine getirilmemesinden dolayı dava açıldı. 2015 yılında benim haberim olmadan herhangi bir imzam olmadan arsanın bir kısmına lunapark kurup çeşitli organizasyonlar düzenlenmiştir. 17-25 Aralık'tan sonra devlet ile ters düşmesinden sonra gazete ve televizyon haberlerinden ve ağızdan ağza söylenenlerden dolayı Gediz Üniversitesinin Fetullah Gülen cemaati mensubu olduğunu sonradan öğrendim ve bundan dolayı çok üzüldüm.'
2014'te hayır işleri yapmak için kurduğu vakfa tüm mal varlığını bağışladığını ve davayı kazanması halinde bu arsayı da hastane yapılması için vakfa vereceğini belirten Hatice Bahriye Yağcı, dini duyguları ve iyi niyetini kullanan Kavuk, eski rektör S.Ç, üniversitenin muhasebecisi ve mütevelli heyetinden şikayetçi ve davacı olduğunu ifadesine ekledi.
İddianamede, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik suikast girişimi için Marmaris'e giden helikopterlerin kalkış yaptığı Çiğli 2. Ana Jet Üs Komutanlığındaki askerler ile örgütün üniversitesi olduğu iddia edilen Gediz Üniversitesi arasında yüksek lisans anlaşması yapıldığı belirtildi.
İzmir Cumhuriyet Savcısı Ayhan Yılmaz'ın, tutuklu sanıklar 'üniversite imamı' olduğu iddia edilen Yaşar Narı ile üniversitenin eski Sürekli Eğitim Merkezi (SEM) Müdürü Atilla Ediz hakkında 'Silahlı terör örgütü yöneticisi olmak' suçlamasıyla 22,5 yıla kadar hapis cezası istemiyle hazırladığı iddianamede, 'Bulut' kod adlı gizli tanığın üniversitedeki FETÖ yapılanmasını deşifre eden bilgilerine yer verildi.
Askerler yüksek lisansı burada yapmışlar
Üniversiteye öğretim görevlisi olarak başladığında buranın FETÖ/PDY ile bağlantılı olduğunu anlamadığını, 17-25 Aralık sürecinin ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile hükümet aleyhinde, yerel seçimlerde de HDP'ye oy verilmesi yönünde konuşmaları duyduktan sonra odasına Türk bayrağı astığını ifade eden gizli tanık, bunun üzerine kendisine kumpaslar kurulduğunu ve üniversite ile bağının kesilmesi için soruşturmalar geçirdiğini savundu.
Gizli tanık 'Bulut', FETÖ'nün ' Ege Bölgesi İmamı' olduğu iddia edilen firari Bekir Baz'ın üniversitedeki yapılanmayı dizayn ettiğini, personel alımında 'tek' söz sahibi olduğunu, 'rektör' gibi hareket ettiğini kaydetti.
Tutuklu sanık Ediz'in üniversitenin Çankaya'daki yerleşkesinde 'en üst sorumlu' olduğunu, Baz'dan gelen talimatları başka bir FETÖ soruşturmasında tutuklanan iş adamları Abdullah Kavuk ve Ahmet Küçükbay aracılığıyla anında yerine getirdiğini iddia eden gizli tanık 'Bulut', bu kişinin göreve başladığında maddi zorluklar çektiğini, hatta çocuklarının et yiyememesinden B vitamini eksikliği olduğunu anlattığını, buna rağmen 2013'ten sonra aşırı zenginleştiğini, evini değiştirdiğini, iki çocuğunu kapatılan Özel Yamanlar Koleji'nde okuttuğunu savundu.
'Evini askerlere karargah gibi kullandırdı'
Ediz'in Çiğli 2. Jet Ana Üs Komutanlığıyla bağlantılar kurduğundan 2015'te üsteki askerlerin yararlanması için mühendislik alanında yüksek lisans anlaşması yapacaklarını kendisine söylediğinde buna şaşırdığını beyan eden gizli tanık 'Bulut', şunları kaydetti:
'Geçtiğimiz yıl İzmir Çiğli Hava Üssü ile mühendislik alanında yüksek lisans anlaşması yapılacağını Atilla Ediz söyledi. Ben de bunun mümkün olmadığını, üniversitemizin adının FETÖ'cü diye geçtiğini, yüksek lisans anlaşması yapmayı askerlerin asla düşünmeyeceklerini söyledim. Fakat kendisi bana Çiğli Hava Üssü ile arasının iyi olduğunu, kendisinin bunu halledebileceğini söyleyince duruma şaşırmıştım. Babasının önceden Çiğli Hava üssünde havacı pilot olduğunu, bu nedenle oradaki iç ilişkileri iyi bildiğini beyan etti. Hatta zaman zaman kendisinin ve ailesinin oturdukları evi haber geldiği zaman boşalttıklarını, askerlere karargah gibi evlerini kullandırdıklarını, birkaç gece askerlerin kaldığını, onlar gidince tekrar eve döndüklerini söyledi. Yani bir nevi evini örgüte bağlı olan hava üssünde çalışan askeri personelin toplantılarına sunuyordu. Kendisine niçin evini bu askerlere verdiğini sorduğumda hiçbir zaman cevap alamadım. Ancak ben, 15 Temmuz darbe girişiminde Çiğli Hava Üssünden de uçakların havalandığını ve buradaki bazı askerlerinde darbe girişimine destek verdiğini haberlerden duyunca, Atilla Ediz'in bu işin merkezinde ya da koordinesinde olduğunu anladım.'
Mescide şifreli kartla girilen yapı oluşturmuşlar
Üniversitedeki örgüt mensubu bazı akademisyen ve idari personelin FETÖ'ye düzenli bir şekilde 'Himmet' adı altında para aktardığını ileri süren gizli tanık, üniversitenin Seyrek yerleşkesinde her çarşamba örgütün üst düzey yöneticilerinin katılımıyla toplantılar yapıldığını, her öğretim görevlisi ve öğrencinin giremediği, sadece şifreli kartla girilebilen E bloktaki son katta ise örgüt elebaşı Fetullah Gülen'in propagandasının yapıldığı sohbetlerin düzenlendiğini, mescide bile şifreli kartla girilen bir yapı oluşturulduğunu anlattı.
'İzmir ve civarındaki bütün askeri personel istifade etti'
İddianamede ifadelerine yer verilen tutuklu sanık Atilla Ediz ise Çiğli 2. Ana Jet Üssü'nün İzmir'deki 9 üniversiteden yüksek lisans için teklif aldığını ve teklif sunduğunu, bunların hava üssünde bulunduğunu, en uygun teklifi de çalıştığı Gediz Üniversitesinin verdiğini ifade etti.
Ediz, 'Hava Üssü'ne fiyatı rektör hoca bizzat kendisi vermiştir. Hava Üssü'nden gelen heyete rektör hocamız kendi odasında fiyat verdiğinde çok düşük bir fiyat verdi. Ben bu fiyatın düşük olması nedeniyle rektör hocamıza mimiklerimle sitem ettim. Hava Üssü heyeti çıkınca rektör hocamıza sözlü olarak da 'hocam niye bu kadar fiyat düşürdünüz' diye sitem ettim. Bu olayla ilgili protokolde yapıldı. Protokol rektörlüktedir ve yetkililerin imzaları vardır. Benim bu protokolde hiçbir yetkim yoktur. Sadece programın tanıtımını yaparak pazarlamasını yaptım. Yüksek Lisans programını sadece 2. Ana Jet Üssü'ne değil İzmir ve civarındaki diğer askeri personele de aynı fiyat ve şartlarda uygulamasından istifade ettirdik.'
Ediz ayrıca evinin hiçbir kişi veya kurum personelince kullanılmadığını ileri sürdü.
Paralel yapı-26 Ağustos (2016) 'İzmir Gediz Üniversitesi Yapılanması 101 gözaltı' soruşturması
(26 Şubat 2017, 10:09)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: