Kamuoyunda 'Selam-Tevhid soruşturması' olarak bilinen soruşturmada binlerce kişi hakkında usulsüz dinleme kararı vermekle suçlanan 54 hakim ve savcının yargılandığı davaya Yargıtay'da devam edildi. Davaya gönderilen MİT raporuna göre sanıklardan 32'sinin ByLock kullanıcısı olduğu belirtildi. Öte yandan Fetö'nün Selam-Tevhid Kumpasını konu alan bir başka dava ise İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülüyor. Davada, firari sanıklar Fetullah Gülen ve Emrullah Uslu ile eski emniyet müdürleri Yurt Atayün, Ömer Köse ve muvazzaf subayların da bulunduğu 122 kişi yargılanıyor.
18.02.2017 21:07 Kamuoyunda 'Selam-Tevhid soruşturması' olarak bilinen soruşturmada binlerce kişi hakkında usulsüz dinleme kararı vermekle suçlanan 54 hakim ve savcının yargılandığı davaya Yargıtay'da devam edildi.
13.02.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
13 Şubat'ta, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanmasının (FETÖ/PDY) Selam-Tevhid soruşturmasında kumpas kurduğu iddiasına yönelik soruşturmanın yargı ayağını oluşturan ve Yargıtay 16. Ceza Dairesince görülen davanın dördüncü duruşması, sanık sayısının fazlalığı, Yargıtay'daki salonların yetersizliği nedeniyle Sincan Cezaevi yerleşkesindeki duruşma salonunda yapıldı.
Heyete, Yargıtay 16. Ceza Dairesi Üyesi Mehmet Öztunç'un başkanlık ettiği duruşmaya, tutuklu sanıklar ile avukatları ve çok sayıda müşteki katıldı. Davanın firari sanıklarından 28 Ocak 2016'da Yalova'da yakalanan Şike ve Odatv davalarının eski hakimi Mehmet Ekinci ile davanın tutuksuz sanıklarından Cumhuriyet Gazetesi soruşturmasını yürüten Savcı Murat İnam ve emekli Savcı Mustafa Çavuşoğlu katıldı.
Duruşmada savunma yapan İnam, hakkındaki suçlamaları reddederek, savunmasını yazılı olarak mahkemeye sundu.
İnam, Başkan Mehmet Öztunç'un sorularını da yanıtladı. Suçlamalara konu teknik takip ve izlemeyle ilgili ilk kararı havale ettiğinin belirtilmesi üzerine İnam, 'Nöbetçi Cumhuriyet Savcısı iken, görevli savcının yerinde olmaması nedeniyle havale evrakı bana imzalattırılmış. İmza benim imzama benzemekle birlikte sürekli attığım bir imza değil. Bilirkişi incelemesiyle netlik kazanmasını istiyorum.' dedi.
Kız kardeşinin FETÖ/PDY terör örgütüyle bağlantılı olduğu ileri sürülen bir dershanede görev yaptığı iddiası sorulan İnam, 'Bilmiyorum, 2014 Şubat ayından önce bazı dershanelerde öğretmen olarak görev yaptığını biliyorum.' diye konuştu.
Yurt dışı bağlantılı telefon görüşmelerine ilişkin sorular üzerine de iddiaların gerçeği yansıtmadığını söyleyen İnam, numaraların tekrar incelenmesini talep etti. İnam, görüştüğü iddia edilen FETÖ şüphelisi Hüseyin Avcı'nın Gümrük Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkan Yardımcısı olduğunu, K.Ö'nün ise Çağlayan Adliyesi Sosyal İşler Müdürlüğü görevini yürüttüğünü anlattı.
Terör örgütü üyeliğinden hakkında soruşturma yürütülen K.Ö'ye ilişkin takipsizlik kararı verildiğini bildiren İnam, yaptığı iddia edilen diğer telefon görüşmelerinin kendisine ait olmadığını, konuştuğu kişilerin başkalarıyla yaptığı görüşmelerin iddianameye suç unsuru olarak konulduğunu savundu.
Savunmasının ardından İnam'a, 2013 yılında izleme talepli yazıya attığı imza gösterildi. İnam, 'Benim imzama benziyor ama olmayabilir.' diyerek beraatını ve duruşmalardan vareste tutulmasını istedi.
İnam, bir başka soru üzerine, görev yaptığı dönemde bir savcıya günde 50-150 arası dinleme ve izleme takip evrakı geldiğini tahmin ettiğini dile getirdi.
Tutuksuz sanık Mustafa Çavuşoğlu da Selam-Tevhid soruşturmasında tek bir dinleme kararına imza attığını, bu kişinin politikacı veya kamuoyunda tanınan birisi olmadığını ileri sürdü.
Yurt dışı telefon görüşmelerine ilişkin iddiaları da yanıtlayan Çavuşoğlu, telefonunun yurt dışı görüşmeye kapalı olduğunu, kimseyle görüşmediğini iddia etti.
Görev yaptığı dönemde bazı basın yayın organlarınca 'Ergenekoncu' olarak gösterildiğini ileri süren Çavuşoğlu, dönemin Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyesi Ali Suat Ertosun ve Başkanvekili Kadir Özbek tarafından göreve getirildiğini belirterek, bu kişilerin tanık olarak dinlenmesini istedi.
Çavuşoğlu'nun avukatı da müvekkilinin Ergenekon davası sürecinde aralarında Tuncay Özkan, Mustafa Balbay, Fatih Hilmioğlu'nun bulunduğu onlarca kişi hakkında çeşitli defalar tahliye talep ettiğini, Mehmet Baransu'nun yargılandığı bir davada ceza istediğini ve beraatını temyize götürdüğünü bildirdi.
Daha sonra, önceki duruşmada hazırlanamadığı gerekçesiyle savunma yapmayan sanık Vedat Dalda, söz istedi.
Kamuoyunda eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'u tutuklayan hakim olarak bilinen Dalda, 16 dinleme kararı verdiğini, ardından hakkında soruşturma açıldığını, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında tutuklandığını söyledi.
Hain darbe girişiminin ardından dört gün meydanlarda darbeye karşı durduğunu iddia eden Dalda, böyle bir örgütle ilişkilendirildiği için hicap duyduğunu öne sürdü.
Önüne gelen dinleme talep yazılarına bakarak, vicdani kanaatine göre ve yasalara uygun şekilde karar verdiğini savunan Dalda, Selam-Tevhid örgütünün Yargıtay tarafından terör örgütü olduğunun kabul edildiğini, dinleme kararı verdiği 16 kişi arasında politikacıların, siyasilerin bulunmadığını kaydetti.
Dalda'nın savunmasının uzaması üzerine salonda bulunan müştekiler, 'Hikaye anlatıyor, yalan söylüyor, daha ne kadar dinleyeceğiz.' diyerek tepki gösterdi. Bunun üzerine Başkan Öztunç, müştekileri savunmaya müdahale etmemeleri konusunda uyardı.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde, kamuoyunda eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'u tutuklayan hakim olarak bilinen eski Savcı Vedat Dalda, savunmasına devam etti.
Dalda, FETÖ soruşturması kapsamındaki şüpheli Ömer Çetin ile ilgili bilgi verirken, 'Ömer Çetin hukuk fakültesindeyken, üst sınıfta okuyan biriydi. Hatta, aynı okulda olduğumuzu müşteki avukatlarından Mehmet Said Kurt da bilir.' dedi.
Dalda'nın savunmasını tamamlamasının ardından söz alan müşteki Başbakanlık avukatı Mehmet Said Kurt'un, 'Dalda aynı okulda okuduğumuz ayrıntısını neden verdi bilmiyorum. Evet, aynı okuldaydık. Hatta sanıklardan Muzaffer İren, Seyfettin Mermerci ve Vedat Dalda'nın, o dönemde bugün artık terör örgütü olduğu açık olan FETÖ'nün evlerinde kaldıklarını biliyorum.' demesi üzerine, sanıklar ve avukatları Kurt'a itiraz etti.
Mahkeme Başkanı Öztunç'un uyarılarına rağmen sanıklardan Muzaffer İren, Kurt'a, 'Sen hangi evlerde kalıyordun?' diye bağırdı. Kurt'un 'Sana ne' diye karşılık verdiği sanık İren, 'ısrarla söz kesip, uyarılara uymadığı' gerekçesiyle Başkan Öztunç'un isteği üzerine jandarmalar tarafından salondan çıkarıldı.
Daha sonra söz alan Dalda, avukat Kurt hakkında herhangi bir ithamda bulunmadığını belirterek, 'Yalnızca ilişkilendirildiğim bir kişiyle okul arkadaşı olduğumu onun da bildiğini söyledim. Burada görünce aklıma geldi. Ayrıca o evlerde kalmadım.' diye konuştu.
Başbakanlık avukatı Mehmet Said Kurt, Mahkeme Başkanı'na, 'Bu kişilere savcı veya hakim demeyin, ihraç edildiler, sonuçta sanıklar.' dedi. Kurt'un bu sözlerine sanık avukatları itiraz etti, Başkan Öztunç da Kurt'a, 'Ağız alışkanlığı, abartmayın.' diye karşılık verdi.
Sanık Dalda, müşteki avukatı Kurt'un kendisiyle ilgili suçlayıcı sözlerine itibar edilmemesini, bu sözlerin kayıtlardan çıkarılmasını istedi.
Yapılan itirazlar üzerine, duruşmaya ara verildi.
Rüstem Eryılmaz'ın savunması
Aranın ardından savunma yapan Hrant Dink davasını karara bağlayan eski hakim Rüstem Eryılmaz, soruşturma sürecinin usule uygun yürümediğini savundu.
Verdiği hiçbir kararda talimatla hareket etmediğini ileri süren Eryılmaz, talimatla hareket edenlerin 'hakim-savcı' sıfatı taşıyamayacağını belirtti.
Mesleğin şeref ve itibarına zarar verebilecek hiçbir eylemi bulunmadığını iddia eden Eryılmaz, dünya görüşü nedeniyle cemaat ve benzeri yapılarla ilişkilendirilmesinin mümkün olmadığını öne sürdü.
Duruşma, Eryılmaz ve diğer sanıkların savunmalarıyla yarın devam edecek.
14.02.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) 'Selam-Tevhid' soruşturmasında kumpas kurduğu iddiasına yönelik soruşturmanın yargı ayağını oluşturan ve Yargıtay 16. Ceza Dairesince görülen davanın duruşması, sanık sayısının fazlalığı, Yargıtay'daki salonların yetersizliği nedeniyle Sincan Cezaevi yerleşkesindeki duruşma salonunda yapıldı.
Heyete Yargıtay 16. Ceza Dairesi Üyesi Mehmet Öztunç'un başkanlık ettiği duruşmaya, sanıklar, avukatları ile müşteki avukatları katıldı.
Savunmasına devam eden sanıklardan eski hakim Hakan Karaali, FETÖ ile hiçbir bağı olmadığını ileri sürerek, 'Bayram namazları dışında imam tanımadım. Hiçbir örgüte himmet vermedim. Hiç kod adım olmadı.' dedi.
Karaali, soruşturmalar sırasında emniyet içerisinde FETÖ ile bağlantılı olduğu belirtilen Ali Fuat Yılmazer ve diğer isimlerle görüşmediğini de söyledi. Bunun üzerine heyet üyesi Mustafa Kurtaran, 'Özellikle mi görüşmediniz? Bu kişilerin FETÖ ile bağı olduğunu düşündüğünüz için mi görüşmekten imtina ettiniz?' diye sordu. Karaali 'Hayır, gerek görmedim. Soruşturmalarda bir komiser görevli olurdu, görüşmelerimizi onunla yapardık.' diye konuştu.
Ergenekon, Balyoz, Şike gibi soruşturmalarda kendisine görev verilmediğini ifade eden Karaali, bu konudaki şikayetler üzerine dönemin İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Turan Çolakkadı'nın farklı isimleri de görevlendirmeye başladığını, kendisine de Ergenekon soruşturması kapsamında bir dosya verildiğini söyledi. Karaali, bu kapsamda soruşturmaya konu 29 kişiden 21'i için soruşturma izni vermediğini belirterek, dosyanın sonradan kendisinden alınarak eski savcı Fikret Seçen'e verildiğini söyledi.
Gazeteci Ahmet Şık'ın 'İmam'ın Ordusu' adlı kitabının internet üzerinde yayınlanacağı haberinin alınmasının ardından yayının durdurulması istemli emniyet müdürlüğünden gelen talep yazısını reddettiğini aktaran Karaali, 'Emniyet bana iki defa internete erişimin engellenmesi talebiyle geldi. İkisini de 'Bu bir sansürdür. Eser yayınlanmadan böyle bir uygulama söz konusu olamaz.' diyerek reddettim. Bunun üzerine, benzer taleplerle Şık hakkında Ergenekon kapsamında bir soruşturma başlatıldı. Yayınlanmadan kitabın yayını durduruldu. Herkesin Ergenekon ile yatıp kalktığı öyle bir dönemde benim bu yaptığımı yapabilen bir savcı var mıydı? Takdirlerinize sunuyorum.' dedi.
Selam-Tevhid örgütünün silahlı terör örgütü olduğunun devletin bütün kaynaklarında belirtildiğini savunan Karaali, terör gerçeğiyle yaşayan bir ülkede bu örgütün eylem yapacağına ilişkin istihbari bir bilgi üzerine savcıların harekete geçmesinin doğal olduğunu ileri sürdü. Karaali, 'Ben de terör gerçeğiyle yaşayan bir ülkede bunun vicdani sorumluluğunu alamazdım. İletişimin tespitini kısıtlarsanız ülkemizde yaşanan canlı bomba eylemlerini ancak televizyondan izlersiniz.' görüşünü savundu.
Hakan Karaali, Selam-Tevhid örgütü üyeleri hakkında soruşturmayı kendisinin başlattığını ancak sonlandırdıktan 1,5-2 yıl sonra davaya konu dinleme kararlarının alındığını, bu kararların hiç birisinde imzasının bulunmadığını söyledi.
FETÖ'nün özellikle Ergenekon ve Balyoz soruşturmaları döneminde elindeki basın yayın organları aracılığıyla masumiyet karinesini ihlal ederek, bazı insanları toplumsal lince tabi tuttuğunu belirten Karaali, şöyle konuştu:
'Sadece örgüt medyası değil, diğer basın organları da bunu yaptı. O dönemde CMK 250. maddeyle görevli savcı idim. Basın ve internet suçlarına da bakıyordum. Bu dönemde soruşturmanın gizliliğini ihlal veya algı operasyonu suçlarına yönelik Zaman, Taraf, Sabah, Akşam, Yeni Şafak gazeteleri hakkında soruşturmalar başlattım. Benim görev yerimde olmayan suçlarla ilgili görevli başsavcılıklara ihbarlarda bulundum. Özellikle Ergenekon soruşturmasında tahliye kararı veren iki hakimi hedef gösterdiği için Zaman gazetesi muhabiri Hanım Büşra Erdal hakkında kamu davası açtım. Şu an FETÖ'den tutuklu bulunan Erdal, o dönemde aleyhime Twitler atmıştı. Mehmet Baransu hakkında da kamu davası açtım. Ben nasıl bir örgüt üyesiyim ki terör örgütünün kamuoyu algısı yaratma çabalarına karşı onlarca kez suç ihbarında bulundum, soruşturma açtım.'
İddianamede MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın dinlenmesiyle ilgili kararla da ilişkilendirildiğini belirten Karaali, 'Evraktaki son imzamla 2011'de soruşturmayı sonlandırdım. İddialar, benim sonlandırmamdan 1,5 yıl sonraki dinleme kararlarına ilişkin. AK Parti Milletvekili Faruk Koca aracılığıyla MİT Müsteşarı Hakan Fidan dinleniyor. Bu dinleme kararı Bekir Altun'a ait. Bekir Altun hakkında soruşturma açılmadığı gibi, disiplin işlemi bile yapılmıyor.' ifadelerini kullandı.
Daha sonra savunma yapan sanık Salim Duran, kendisine 2011 Mart ayında özel yetki verildiğini, görevinin 8. gününde ilk iletişimin tespiti talepli yazının geldiğini anlattı. Emniyetten gelen yazı doğrultusunda 6 kişi hakkında dinleme talep ettiğini belirten Duran, bu kişilerden Mustafa İslamoğlu dışındakilerin tanınan isimler olmadığını, İslamoğlu'nu da o dönem kendisinin tanımadığını savundu.
Dosyanın elinden alındığını ve başka bir savcıya verildiğini ifade eden Duran, bu nedenle dosyayla ilgili inisiyatif kullanamadığını ileri sürdü.
Özel yetkili savcılık görevinden Ankara'ya tayin talep ederek, kendi isteğiyle ayrıldığını anlatan Duran, bunun örgütle hareket etmediğini ortaya koyduğunu söyledi. Duran, devlete sadakat görevini eksiksiz yerine getirdiğini savundu.
Duruşmaya yarın sanık savunmalarıyla devam edilecek.
15.02.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) 'Selam-Tevhid' soruşturmasında kumpas kurduğu iddiasına yönelik soruşturmanın yargı ayağını oluşturan ve Yargıtay 16. Ceza Dairesince görülen davanın altıncı duruşması, sanık sayısının fazlalığı, Yargıtay'daki salonların yetersizliği nedeniyle Sincan Cezaevi yerleşkesindeki duruşma salonunda yapıldı.
Heyete Yargıtay 16. Ceza Dairesi Üyesi Mehmet Öztunç'un başkanlık ettiği duruşmaya, sanıklar, avukatları ile müşteki avukatları katıldı.
Duruşmada, sanıkların FETÖ'nün örgüt içi haberleşmede kullandığı ByLock programını kullanıp kullanmadığına ilişkin MİT'ten istenen rapor okundu. Buna göre, sanıklardan 32'sinin ByLock kullanıcısı olduğu belirtildi.
ByLock kullanıcısı olduğu belirlenen sanıklar şöyle:
'Mesut Özcan, Ümit Zafer Çolak, Rüstem Eryılmaz, Muammer Akkaş, Mehmet Ekinci, Celal Kara, Salim Duran, Gökmen Demircan, Mehmet Hamzaçebi, Sadrettin Sarıkaya, Mehmet Karababa, Cihan Kansız, Nurullah Çınar, Birol Bilen, Hüseyin Ayar, Hikmet Usta, Nalan Can, Süleyman Karaçöl, Fatih Mehmet Uslu, Mehmet Ali Uysal, Metin Özçelik, Mustafa Başer, İsmail Tandoğan, Hadi Çağdır, Murat Üründü, Kazım Kahyaoğlu, Eşref Aksu, Seyfettin Mermerci, Adem Özcan, Dursun Ali Gündoğdu, Muzaffer İren, Davut Bedir.'
Heyet, daha sonra sanıkların tutukluluk itirazlarını dinledi. Tutuklu tüm sanıklar tahliyelerini isterken, sanıklardan Mehmet Ekinci, ByLock kullanmadığını savunarak, bu konuda yeniden inceleme yapılmasını talep etti.
Sanık eski hakim Mehmet Ekinci'den kumpas iddiası
Ekinci, Selam-Tevhid terör örgütü soruşturmasının MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın ifadeye çağrıldığı 7 Şubat öncesi ile bu tarihten sonraki sürecinin birbirinden farklı olduğunu 7 Şubat 2012'den sonra soruşturmanın saptırıldığını iddia etti. Kendisinin 7 Şubat'tan sonra bu soruşturmada bir karar vermediğini söyleyen Ekinci, soruşturma üzerinden devlet yetkililerinin dinlenmesinden bu tarih sonrasına denk düştüğünü söyleyerek diğer sanıkları suçladı.
Sanık Mehmet Ekinci savunmasında, 5 telefon dinleme kararı verdiğini, bu dinlettiği 5 kişinin de İran adına ajanlık yapan kişilerle irtibatlı olduğunu ve eski Selam-Tevhid davasının sanıkları olduğunu söyledi. Ancak heyet üyelerinden Hamdi Kara, dinlemeye ilişkin emniyetten gelen yazıda Gökhan adlı kişinin eşine 'bir şey lazım mı' eşinin de 'gelirken sıvı sabun ve ekmek al' dediği diyaloglarını okuyarak 'Size göre terör delili bu mu?' diye sorusunu yöneltti. Ekinci ise bu yazıyı hatırlamadığını söylemekle yetindi.
Taleplerin ardından Mahkeme Başkanı Mehmet Öztunç, kararı okudu.
Buna göre, sanıklara yasal çerçevede gerekli zaman ve imkanın sağlandığı belirtilerek, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun ilgili hükümleri gereğince bu aşamaya kadar savunma yapmayan sanıklara savunma için gelecek celseye kadar son kez kesin süre verilmesine, aksi halde savunma haklarını kullanmış kabul edileceklerine karar verildi.
ByLock kullandığını kabul etmeyen sanık Mehmet Ekinci'nin telefon ve bilgisayarının bilirkişi tarafından incelenerek rapor hazırlanması kararlaştırılırken, bazı sanıkların haklarında başlatılan soruşturmaların bu davayla birleştirilmesi talebi reddedildi.
Firari sanıklar hakkında çıkarılan yakalama emirlerinin devamına, tutuklu sanıklarla ilgili başka bir dosyada tutuklama kararı verilip verilmediğinin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığından sorulmasına hükmedildi.
Sanıklardan başka suçtan da tutuklu bulunan Hakan Karaali, savunmasını yapması, mevcut delil durumu, suç vasfının değişme ihtimali, tutuklulukta geçirdiği süre göz önünde tutularak, yurt dışına çıkış yasağıyla bu dosya kapsamında tahliye edildi.
Diğer sanıklar Mehmet Hamzaçebi, Süleyman Karaçöl, Ümit Zafer Çolak, Muzaffer İren, Birol Bilen, Rüstem Eryılmaz, Kazım Kahyaoğlu, Mehmet Ekinci, Ayhan Bedirhan, Salim Duran, Abdullah Öztürk, İsmail Işık, Mehmet Erdoğan ve Vedat Dalda'nın ise tutukluluk halinin devamına karar verildi.
Duruşma, 12 Nisan'a bırakıldı.
GÜLEN VE POLİSLERİN YARGILANDIĞI 122 SANIKLI DAVA DA SÜRÜYOR
Öte yandan Fetö'nün Selam-Tevhid Kumpasını konu alan bir başka dava ise İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülüyor. Davada, firari sanıklar Fetullah Gülen ve Emrullah Uslu ile eski emniyet müdürleri Yurt Atayün, Ömer Köse ve muvazzaf subayların da bulunduğu 122 kişi yargılanıyor.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosunca daha önce yürütülen ve takipsizlik kararı verilen 'Sözde Kudüs Ordusu Terör Örgütü' soruşturmasında usulsüzlükler yapıldığı iddiaları kapsamında 22 Temmuz 2014'te operasyon yapıldı.
Aralarında eski İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürü Yurt Atayün'ün de olduğu 11 emniyet görevlisinin tutuklandığı operasyon sonrası savcılık soruşturmayı genişletti.
Yeni deliller doğrultusunda Şubat 2015'te düzenlenen ikinci operasyonda, 'terör örgütü kurmak ve yönetmek', 'kurulan örgüte üye olmak', 'terör örgütünün faaliyeti kapsamında siyasal veya askeri casusluk', ' Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs' suçlarından 29 polis gözaltına alındı.
Bu operasyonda FETÖ elebaşı Fetullah Gülen ile kamuoyunda ' Emre Uslu' olarak bilinen Emrullah Uslu hakkında da tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarıldı.
Adana ve Hatay'da Ocak 2014'te MİT'e ait tırların durdurulmasının 'Selam-Tevhid' dosyası kapsamında yapıldığının tespit edilmesi üzerine, 5 Nisan 2015'te başlatılan üçüncü operasyonda, aralarında yarbay ve binbaşıların da bulunduğu 19 kişi tutuklandı.
Eski cumhuriyet savcısı ve avukat Gültekin Avcı'nın da tutuklandığı soruşturmada, eski Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı hakkında yakalama kararı çıkarıldı.
İddianame hazırlandı
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, şüphelilerin eylemlerine yönelik hazırlanan 10 bin 529 sayfalık iddianame, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi.
İddianamede, aralarında firari sanıklar Gülen, Uslu ile eski emniyet müdürleri Atayün ve Köse ile muvazzaf subayların da bulunduğu 122 sanık yer aldı. İddianamede, 122 sanığın ' Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması talep edildi.
İddianamede, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, bazı bakanlar, MİT Müsteşarı, üst düzey siyasi parti temsilcileri, gazeteciler ve kamu görevlilerinin de aralarında bulunduğu 968 kişi müşteki sıfatıyla yer aldı.
Gülen, Uslu, Atayün ve Ömer Köse'nin de aralarında bulunduğu 48 sanığın ayrıca 'devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri casusluk maksadıyla açıklama' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılması talep edilen iddianamede, Gülen, Uslu ve Atayün'ün, 'silahlı terör örgütü kurma veya yönetme, özel hayatın gizliliğini ihlal etme, hukuka aykırı kişisel verileri kaydetme, resmi belgede sahtecilik, suç uydurma, devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri casusluk maksadıyla açıklama, suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme, hukuka aykırı olarak kişiler verileri kaydetmek' suçlarından ayrı ayrı 67,5 yıla kadar hapsi istendi.
İlk duruşması 1 Şubat 2016'da görülen davaya, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam ediliyor.
Hakim ve savcılar Yargıtay'da
FETÖ/PDY'nin 'Selam-Tevhid' soruşturmasında kumpas kurduğu iddiasına yönelik soruşturmanın yargı ayağını oluşturan ve binlerce kişi hakkında usulsüz dinleme kararı vermekle suçlanan 54 hakim ve savcı ise Yargıtay'da yargılanıyor.
'Selam-Tevhid'de kumpas' iddianamesinde, AK Parti'den 177, CHP'den 53, MHP'den 103, BBP'den 23 kişi olmak üzere, siyasi parti mensubu ve yöneticisi 356 kişi ile aralarında yargı mensupları, üst düzey bürokrat, üst düzey askeri personel, emniyet personeli, MİT mensubu, ÖSYM çalışanı, TOKİ yöneticisi, TÜBİTAK proje çalışanı, gazeteci, iş adamı, öğretim üyelerinin bulunduğu bin 706 kişinin usulsüz dinlenildiği bilgisine yer verildi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başbakan olduğu 2012'de AK Parti İl Kongresi'ne katılmak amacıyla Antalya'yı ziyaret ettiği dönemde İl Başkanının açık kimlik bilgileri gizlenerek 26 günlüğüne teknik takibe alındığı ifade edilen iddianamede, sosyal medyada özel hayatlarına ilişkin görüntüleri yayınlanan dört MHP'linin, istifa etmeden önce yaptıkları telefon görüşmelerinin tespit edildiği de suçlamalar arasında yer aldı.
Hard disklerde depolandı
Soruşturma bahanesiyle FETÖ/PDY silahlı terör örgütü tarafından hedef alınan kurumlar arasında, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin 61. Hükümeti'nin bulunduğu bildirilen iddianamede, o dönem başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem Dışişleri Bakanı olan eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, eski Başbakan Yardımcıları Ali Babacan, Beşir Atalay, Bekir Bozdağ, eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin, eski Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, eski Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın da aralarında bulunduğu çok sayıda bürokratın görüşmelerinin şüphelilerce dinlenilerek, kayıt altına alındığı ve hard disklerde depolandığı kaydedildi.
'Selam-Tevhid' soruşturmasında kumpas kurulduğu iddiasıyla 54 hakim ve savcı hakkında hazırlanan ve iddianame yerine geçen son soruşturma kararında, sanıkların 'darbe girişimi', 'casusluk' ve 'silahlı terör örgütü kurma' suçlarından ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmaları istendi.
Hakim ve savcıların yargılandıkları dava, Yargıtay'da sürüyor.
Paralel yapı-11 Aralık (2015) 'Selam-Tevhid Soruşturmasında Kumpas 54 hakim-savcı sanık' davası
Paralel yapı-09 Kasım (2015) 'İstanbul Selam-Tevhit Soruşturmasında Kumpas 122 sanık' davası
Paralel yapı-Selam-Tevhit kumpası
(18 Şubat 2017, 21:07)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: