Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ/PDY) akademik yapılanmasına ilişkin ilk dava İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başladı. Örgütün İstanbul Üniversitesi'ndeki yapılanmasının içinde yer aldığı öne sürülen 12'si tutuklu 45 akademisyenin yargılandığı davada hakim karşısına çıkan tutuklu sanık Psikiyatri Profesörü Lütfü İlhan Yargıç, 'Yaşadığım hukuksuz sürecin tek sebebi İstanbul Üniversitesi tarafından yapılan yasa dışı fişlemedir. Bu fişlemenin tek sebebinin de akademik kıskançlık ya da çelme takma olduğunu düşünüyorum' dedi.
18.02.2017 18:11 Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ/PDY) akademik yapılanmasına ilişkin ilk dava İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başladı.
13.02.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
13 Şubat'ta İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapılan duruşmaya 12'si tutuklu 42 sanık ve avukatları katıldı. Kimlik tespitinin ardından iddianamenin kısa özeti okundu. Daha sonra tutuklu sanıkların savunmalarına geçildi.
Mahkeme başkanı Cem Karacan, hakkında yakalama kararı bulunan firari sanıklardan Yrd. Doç. Dr. Erol Önen'in Edirne'de yakalanıp, tutuklandığını ve duruşma salonunda olmadığını bildirdi. Böylece dava kapsamında tutuklu sayısının 13'e yükseldiği belirtildi.
Hakkında yakalama kararı bulunan diğeri firari sanıklar Yrd. Doç. Dr. Dilek Selek ve Yrd. Doç. Dr. Selahattin Çitçi de yakalama kararı tebligatlarının kendilerine yapılmadığını belirterek, duruşmaya katıldı.
Duruşmada savunma yapan öğretim görevlisi Enis Güney, Fatih Üniversitesini tam burslu kazandığı zaman okulun FETÖ bağlantılı olduğunu bilmediğini, okuduğu zaman öğrendiğini ancak örgütle hiçbir şekilde bağlantıya geçmediğini savundu. Güney, okuldan aldığı 100 dolar burs nedeniyle Bankasya'nın Beylikdüzü şubesinden hesap açtığını, ancak bursu başka bir bankadan aldığını bu nedenle bu hesabı kullanmadığını ifade etti.
Hakkında yakalama kararı bulunan sanık Yrd. Doç. Dr. Dilek Selek ise yakalama kararını pazar günü internetten öğrendiğini söyleyerek, FETÖ ile bir bağlantısı bulunmadığını ve hakkında bulunan yakalama kararının kaldırılmasını talep etti. Bankasya'da bulunan hesabını, eşine yardım amaçlı açtığını öne süren Selek, 'Ben eşimin işini bilmem, bir firmada çalıştığını biliyordum. Kapatılan Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nda bulunduğunu bilmiyordum.' iddiasını dile getirdi.
Tutuklu profesör Ferah Armutçu ise teklif edilen yüksek taahhütler ve imkanlar neticesinde Fatih Üniversitesinde çalışmaya başladığını, söylenenlerin gerçekleşmemesi üzerine İstanbul Üniversitesinde işe başladığını anlatarak, şunları kaydetti:
'Ben İstanbul Üniversitesine ilk başta alınmadım, yerime başkası alındı. Ancak bir yargılama sonucunda verilen karar doğrultusunda, üniversiteye kabul edildim. Delil olarak sayılan 1 dolar, oğlumun askerlik kutlamasından kaldı, bilgisayar çıktıları eşimin çantasından çıktı. Üniversitede yapılan aramalar sonucu el konulan cep telefonu ve bilgisayarın imajları bana verilmedi. Çalışmış olduğum yerler dolayısıyla Bankasya'da hesap açtım.'
'ByLock'' kullandığı öne sürülen tutuklu öğretim görevlisi Halim Taşkaya da kendisine telefonundan 'ByLock' kırıntılarının bulunduğunun söylendiğini ifade ederek, 'Ben 'Bylock'u kurmadım, yüklenmesine izin vermedim ve bu programla kimseyle görüşmedim. Film ve uygulamalarda uzantılı olarak inmiş olabilir.' diye konuştu.
Tutuklu öğretim görevlisi Hasan Fehmi Erol ise iddianamede 'örgüt abisi' gibi iddiaların yer aldığını, ancak bunların yalan olduğunu ileri sürerek, 'Bu örgütle bir bağlantım yok. Ne abilik yaptım, ne başka bir şey. Emniyette gördüğüm kötü ve şiddet içeren müdahaleler sonucu, komşularımın ismini verdim.' dedi.
Zaman zaman ağladığı görülen Erol, tamamen maddi çıkarları doğrultusunda özel ders verdiğini, ders verdiği Kuleli Askeri Lisesi öğrencisinin babasının darbeci asker olduğunu bilmediğini söyledi.
'AKADEMİK KISKANÇLIK'
Suçlamaları kabul etmeyen akademisyenlerden Psikiyatrist İlhan Yargıç, 'Hayatımın hiçbir döneminde FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile bağlantım olmadı. Yaşadığım hukuksal sürecin sebebi İstanbul Üniversitesi tarafından yapılan yasa dışı fişlemedir. Bu fişlemenin tek sebebinin de akademik kıskançlık, ya da çelme takma olduğunu düşünüyorum' dedi. Bank Asya ile çalışma sebebim ise üniversiteden sonra özel hasta kabul ettiğim özel merkez üç bankanın pos cihazı ile çalışıyordu. Bunlardan biri Bank Asya'nın pos cihazıydı. Bank Asya pos cihazından kesilen paraları diğer bankalara göre çok daha erken veriyordu. Bu da bir avantajdı' dedi.
'SEHVEN YAZILDIĞINI DÜŞÜNÜYORUM'
Tutuklu akademisyenlerden Hasan Hakan Ulutin ise, ByLock kullanıcısı olduğu iddiasını kabul etmediğini belirterek, 'ByLock' programını hiç kullanmadım. IPhone kullanıcısıyım. Kullananlar, IPhone'na bir program yüklenemeyeceğini bilir. Mahkeme çıkışında polisler cep telefonumun temiz olduğunu söylediler. 3,5 ay tutuklu kaldıktan sonra iddianameye 'ByLock' kullanıcısı olduğum yazıldı. Bu ifadenin sehven yazıldığını düşünüyorum' diye konuştu.
'FARKLI REKTÖR ADAYINI DESTEKLEDİĞİMİZ İÇİN BURADA OLDUĞUMU DÜŞÜNÜYORUM'
Tutuklu Halit Taşkaya ise, 'Rektör adaylığı sırasında farklı bir rektör adayına destek olduğumuz için burada olduğumu düşünüyorum. 'Bylock' konusunda ise üzerime atılı suçu kabul etmiyorum. Film ve uygulamalar indirilirken uzantılı olarak Bylock inmiş olabilir. Bank Asya'daki hesabımla ilgili olarak da o dönem çalıştığım şirketin maaşları oraya yatırıyor olması üzerine bir banka hesabı açtım' diye konuştu.
AĞLAYARAK İŞKENCE GÖRDÜĞÜNÜ ANLATTI
Hasan Fehmi Erol da, ihraç olmadan önce İstanbul Üniversitesi'nde Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde okutman olarak görev yaptığını belirterek, soruşturma kapsamında Denizli'de ailesinin yanındayken gözaltına alındığını ve polis aracının bagajında kelepçeli bir şekilde İstanbul'a getirildiğini söyledi. İfadesi esnasında emniyette şiddete maruz kaldığını anlatırken ağlayan Hasan Fehmi Erol, 'Psikolojik ve fiziki şiddet gördüm. Psikoloğa, psikiyatriste gittim. 'Yüksek kaygı bozukluğu var' dediler. Burada ağlamayacağıma dair söz verdim ama kendimi tutamıyorum özür dilerim' diyerek bir süre gözyaşı döktü. Emniyette kendisine örgüt 'abisi' olduğu yönünde suçlamalar yöneltildiğini ve polislerin sürekli birilerinin isimlerini söylemesini istediklerini anlatan Erol, 'Zaman zaman bilmediğim isimleri söyledim' diye konuştu. Darbeci bir askerin oğluna Kuleli Askeri Lisesi'ne giden oğluna özel ders verdiği yönündeki soruya ise, 'Ek iş olarak özel ders veriyordum. El ilanları dağıttığım bir çok yer oldu. Söz konusu öğrenci de sınavlarına az bir zaman kala ders almak için bana ulaştı. Ancak o kişinin babasının annesini ne iş yaptığı konusunda bilgim olmadı'
'BİR DOLAR OĞLUMUN ASKERLİK KUTLAMASINDAN KALDI'
İhraç edilmeden önce Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde Biyokimya Bölümünde Profesör olarak görev yapan tutuklu sanık Ferah Armutçu da, yöneltilen suçlamalar arasında yer alan bir sosyal medya paylaşımının kendisine ait olmadığını, sosyal medya hesabının bulunmadığını söyledi. Evinde bulunan bir doların ise oğlunun askerlik kutlamasından kaldığını ve çocuğunun cüzdanında bulunmasına rağmen kendisine aitmiş gibi tutanak tutulduğunu iddia etti.
Duruşma diğer sanıkların savunmalarını yapmaları için yarına ertelendi.
14.02.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ), akademik yapılanmasına ilişkin İstanbul Üniversitesine (İÜ) yönelik, aralarında profesörlerin de bulunduğu 13'ü tutuklu 45 akademisyenin yargılandığı davada, bütün tutuklu sanıkların savunması tamamlandı.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesince büyük salonda yapılan duruşmada savunma yapan tutuklu sanık Prof. Dr. Vedat Demir, hakkındaki suçlamaları reddetti.
Demir, tutukluluk sebebinin İstanbul Üniversitesi (İÜ) yönetimiyle fikir uyuşmazlığı içinde bulunmasından kaynaklandığını savundu.
Hakkındaki terör örgütü üyeliği suçlamasını kabul etmeyen Demir, 'Örgüt üyeliği kapsamında hiçbir eylemim olmamıştır. Silahlı terör örgütü üyeliği gibi mesnetsiz bir suçlamayı asla kabul edemem. Hayatım, demokrasi ve hukuku savunmakla geçti. Yakın çevrem benim siyasi görüşümü ve düşünce yapımı bilir. Bilerek veya bilmeyerek hiçbir suç işlemedim.' dedi.
Demir, 15 Temmuz günü yaptığı mesajlaşmanın aleyhinde delil olarak gösterildiğini savunarak, şöyle devam etti:
'Hakkımdaki tedbir olan tutukluluk cezaya dönüşmüştür. Asılsız ihbarlarla 7 aydır tutukluyum. Telefon görüşmelerim cımbızlanarak aleyhimde suç teşkil edilmiş. 15 Temmuz günü arkadaşlarımla aramdaki mesajlaşmalar, hiçbir siyasetçinin konuşma yapmadığı bir anda yaşananları öğrenmeye matuf yorumlardır. Suçlamaların maddi ve manevi bir karşılığı yoktur.'
Mahkeme başkanı Cem Karacan, 'Darbeyle ilgili 'müsamere' ifadesini kullanmışsınız. Sebebi nedir?' sorusuna Demir,
'Ben böyle bir ifade kullanmadım. Yaşanan olayı farklı yorumlamış olabilirim. Kaotik ortamda yazdığım bazı yazılar vardır. Fakat ben 'darbe iyidir, başarılı olsun' gibi ifadeler kullanmadım.' cevabını verdi.
Vatandaşın sokaklara çıkarak darbe girişimini engellemesini eleştirdiğini anlatan Demir, 'Sayın Cumhurbaşkanının bu kararının daha sonra ne kadar doğru olduğunu gördük.' değerlendirmesinde bulundu.
Söz alarak savunmasını yapan tutuklu sanıklardan Yrd. Doç. Dr. Mustafa Selçuk da iddianamede hakkında belirtilen suçlamaları reddetti.
Selçuk, FETÖ silahlı terör örgütüyle herhangi bir bağlantısının bulunmadığını öne sürerek, 'Bir akademisyenin siyasi görüşü yazdığı kitaplarından belli olur. Darbelerden en çok öğretim görevlileri zarar görmüştür. Silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan tutuklandım. Bu mesnetsiz iddiayı şiddetle kınıyorum.' dedi.
Sosyal medyada FETÖ'yle ilgili hiçbir paylaşımda bulunmadığını belirten Selçuk, kaçma şüphesinin bulunmadığını ve tutuksuz yargılanmak üzere tahliyesi yönünde karar verilmesini talep etti.
İstanbul Üniversitesi yönetimiyle sorunları olduğunu dile getiren Doç. Dr. Osman Abalı, '15 Temmuz günü yıllık izindeydim. Daha emniyet görevlileri bile soruşturma başlatmadan önce İstanbul Üniversitesi yönetimi bizi suçlu ilan edip açığa almıştır. Yönetimle sorunu olan ilgili ilgisiz herkes bir torbaya koyularak FETÖ'cü ilan edilmiştir. Yönetim ne kadar da zorlasa beni terörist yapamaz.' ifadelerini kullandı.
Abalı, örgütsel hiçbir faaliyet içinde olmadığını ve hiçbir örgüt üyesiyle bağlantısının bulunmadığını iddia etti.
Beraatini talep eden ve FETÖ üyesi kişilerle bağlantısının bulunmadığını öne süren Abalı, şöyle devam etti:
'Şüphe ile hayatım karartılmaktadır. Şahsımla ilgili herhangi bir terör eylemi bağdaştırılamaz. Kimseden emir, talimat almadım ve FETÖ'yle irtibatlı olan hiçbir şahısla ilişkim bulunmamaktadır. İstanbul Üniversitesi yönetimi, kendisini savcı-hakim olarak görmüş ve FETÖ soruşturmalarını istismar ederek fikir uyuşmazlığı içinde bulunduğu akademisyenleri tasfiye etmiştir. Şimdiki rektörü destekleseydim burada olmayacaktım. Ben örgüt üyesi değilim, ByLock programını kullanmadım.' diye konuştu.
Tutuklu sanıklardan Yrd. Doç. Dr. Savaş Açıkkaya, hükümetin FETÖ'yle mücadelesini desteklediğini belirterek, şunları kaydetti:
'İstanbul Üniversitesi, hükümetin haklı olarak FETÖ'yle mücadelesini suistimal ederek açıkça fişleme yapmıştır. Sadece Bank Asya'da hesabım olduğu için silahlı terör örgütü üyeliğiyle suçlanıyorum. Bu hesabımı da bankanın ekonomik gidişatını beğenmediğim için kapatmıştım. FETÖ'yü kimsenin bilmediği bir dönemde yolumun kesişmesinden dolayı suçlanamam. Bu bankayı tercih etme sebebim ise evime yakınlığıdır. Suçlamaları kabul etmiyorum. Yasal ve kamuya açık o bankaya adımımı attığım için de üzgünüm.' diye konuştu.
Mahkeme heyeti, tutuksuz sanıkların ifadesinin alınması için duruşmayı yarına erteledi.
15.02.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) İstanbul Üniversitesindeki (İÜ) akademik yapılanmasına ilişkin aralarında profesörlerin de bulunduğu 13'ü tutuklu 45 sanığın yargılandığı davanın üçüncü duruşması başladı.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nce büyük salonda yapılan duruşmaya, 13'ü tutuklu 29 sanık ile avukatları katıldı.
Duruşmada, yoklama yapılmasının ardından sanık avukatları söz aldı.
Duruşma, sanık avukatlarının usule ilişkin taleplerinin ardından tutuksuz sanıkların savunmalarının yapılmasıyla devam edildi. Duruşmada, aralarında profesörlerin de bulunduğu 25 tutuksuz sanığın ifadesi alındı.
Tutuksuz sanıklar ifadelerinde haklarındaki suçlamaları kabul etmeyerek, davaya konu Bank Asya'daki hesaplarının eskiden açıldığını ve 2014 yılından sonra örgüt talimatı ile hesaplarına para yatırmadıklarını öne sürdü.
Mahkeme Başkanı Cem Karaca, yarın diğer 7 sanığın da beyanlarının ardından talepleri alacaklarını, akabinde ara kararını açıklayacaklarını belirterek, duruşmayı yarına erteledi.
17.02.2017 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
FETÖ/PDY'nin İstanbul Üniversitesi'ndeki yapılanmasının içinde yer aldığı öne sürülen 13'ü tutuklu 45 akademisyenin yargılandığı davada, mahkeme 6 akademisyenin tahliyesine karar verdi.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 4 gün süren duruşmaların ardından mahkeme heyeti, tutuklu sanıklar Ferah Armutçu, Hasan Fehmi Erol, Metin Halaç, Lütfi İlhan Yargıç, Savaş Açıkkaya ve Vedat Demir'in tutuklulukta kaldıkları süre ve suç vasfının değişme ihtimalini dikkate alarak tahliyelerine karar vererek haklarında yurtdışı yasağı konulmasına hükmetti.
Sanıklar Ahmet Edip Müftüoğlu, Enis Güney, Erol Önen, Halim Taşkaya, Hasan Hakan Ulutin, Mustafa Selçuk ve Osman Abalı'nın ise 'Bylock kullanıcısı olduklarına dair yapılan tespitler, Bank Asya'daki hesap hareketleri, tanık beyanları, mobil telefon dijital inceleme tutanakları ve aramalarda ele geçirilen ve örgütsel bağ şüphesini ortaya koyan kitap, yayın, eserlerin varlığı' gerekçesiyle tutukluluk hallerinin devamına karar verildi.
Sanıklardan soruşturma aşamasına ele geçirilen dijital materyallerin incelenmesine ilişkin adli bilişim işlemlerinin sonuçlarının sorulması için İstanbul Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğüne yazı yazılmasına karar veren mahkeme, 'Bylock' kullandığı tespit edilen sanıkların bu programı hangi tarihte yükledikleri ve hangi aralıklarda kullandığının tespiti için ilgili kurumlara yazı yazılmasına hükmetti.
Bazı tutuksuz sanıklar hakkındaki adli kontrol tedbirinin kaldırılmasını kararlaştıran mahkeme, bazı sanıkların Bank Asya'daki hesap hareketlerinin incelenmesi için bilirkişiden rapor alınmasına hükmetti.
MAHKEME, AÇIĞA ALINMA VE İHRAÇLARA İLİŞKİN REKTÖRLÜKTEN BELGE İSTEDİ
Mahkeme heyeti ayrıca İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'ne yazı yazılarak sanıklarla ilgili açığa alınmalarına ve ihraç edilmelerine ilişkin varsa dayanak teşkil eden bilgi ve belgenin de mahkemeye gönderilmesine karar verdi. Duruşma, 3 Mayıs'a ertelendi.
22,5 YILA KADAR HAPİS CEZASI TALEP EDİLDİ
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Mehmet Şenay Baygın tarafından hazırlanan iddianamede, şüpheliler hakkında, 'Silahlı terör örgütü kurmak veya yönetmek' ile 'Silahlı terör örgütüne üye olmak' suçlarından 7,5 yıldan 22,5 yıla kadar değişen oranlarda hapis cezası talep ediliyor.
Paralel yapı-19 Ağustos (2016) 'İstanbul Üniversitesi Yapılanması 45 sanık' davası
(18 Şubat 2017, 18:11)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: