İzmir'de Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında örgüte finans desteği sağladıkları öne sürülen işadamları Ahmet Küçükbay, Abdullah Kavuk, oğlu Metehan Kavuk ve Şeref Sipahi hakkında hazırlanan iddianame İzmir 13'üncü Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Sanıklar hakkında 15'er yıla kadar hapis cezası isteniyor.
19.02.2017 09:23 İzmir'de Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında örgüte finans desteği sağladıkları öne sürülen işadamları Ahmet Küçükbay, Abdullah Kavuk, oğlu Metehan Kavuk ve Şeref Sipahi hakkında hazırlanan iddianame İzmir 13'üncü Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.
16 Şubat'taki gelişmeye göre, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından FETÖ/PDY üyesi işadamlarına yönelik soruşturmasını sürdüren Cumhuriyet Savcısı Zafer Dur, iddianamesini hazırladı. Halen tutuklu bulunan eski Gediz Üniversitesi'nin kurucularından Orkide Yağları ve Küçükbay Şirketler Grubu sahibi işadamı Ahmet Küçükbay, Kavuklar Şirketler Grubu sahibi ve Gediz Üniversitesi'nin eski Mütevelli Heyet Başkanı Abdullah Kavuk, oğlu Metehan Kavuk ve Şeref Kuyumculuk'un sahibi Şeref Sipahi hakkındaki iddianame, İzmir 13'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi. Örgütün Ege Bölgesi'ndeki para trafiğini yürüttükleri ve örgüte finansal destek sağladıkları iddiası ile tutuklu bulunan 4 işadamının dosyasının, terör örgütü üyesi oldukları gerekçesi ile farklı zamanlarda tutuklanan diğer zanlıların dosyalarından ayrıldığı öğrenildi. Diğer zanlılarla ilgili iddianame hazırlıklarının sürdüğü açıklandı.
Mahkemenin kabul ettiği iddianameye ilişkin ayrıntılar da ortaya çıktı. Buna göre, işadamları Abdullah Kavuk, Ahmet Küçükbay ve Şeref Sipahi'nin birlikte hareket edip FETÖ Terör Örgütü ile Gediz Üniversitesi'nin faaliyete geçirilmesi için Sipahi Eğitim Sağlık ve Spor Vakfı'nı kurdukları yer aldı. İşadamlarının kentte örgütün en önemli finansörleri oldukları, şüpheli Metehan Kavuk'un da üzerine atılı eylemleri babası Abdullah Kavuk ile birlikte gerçekleştirdiği, şüphelilerin örgüte mensubiyetlerinin sonucu olarak maddi ve nakdi yardım yapmalarının yanında, örgüt adına toplanan paraları yurt içi ile yurt dışında örgüt adına muhafaza, saklama, aktarma eylemlerini gerçekleştirdikleri ileri sürüldü.
FETÖ'YÜ 2005 YILINDA TANIMIŞ
Abdullah Kavuk, iddianamede yer alan ifadesinde, FETÖ olarak bilinen grubu 2005 yılında tanıdığını anlattı. Abdullah Kavuk, 'Benim ve ailemin yaşam şekli cemaatin yaşam şekli ile hiç bir şekilde uyuşmaz. Benim çocuklarım Atatürk Lisesi'nde, Çakabey Koleji'nde, Koç ve Dokuz Eylül Üniversiteleri'nde okumuşlardır. Küçük oğlum Saint Joseph Lisesi'nde okumaktadır. Bu nedenle FETÖ/PDY örgütü üyesi olduğum suçlamasını kabul etmiyorum. Tuskon'a bağlı hiçbir dernekte üyeliğim yoktur. Bank Asya'da şirket hesabı vardır ancak işlemeyen bir hesaptır. 2014 yılının ocak ayında paramızı çekmişiz' dedi.
Suçlamaları reddeden Abdullah Kavuk, 'Benim İzmir cemaat yapılanmasında önde gelen iş adamlarından olduğum ve yapılanmanın babalar grubunda bulunduğum doğru değildir. Ben bu gruba hiç bir şekilde yardım etmedim. Sadece üniversite kurulurken vakıfta olduğum için taahhüt ettiğim yardımı yaptım. 2012 yılından bu yana da herhangi bir yardımda bulunmadım. Benim cemaatin umuma açık toplantılarına katıldığım oldu. Ancak gizli hiçbir toplantısına katılmadım. Hiç bir himmet toplantısına katılmadım. Kısmen siyasi ve bürokratlarda bu toplantılara katılırlardı. Dolayısıyla katılanların kimliği itibariyle legal olmayan bir görünüm hissetmedim. Ben adreslerde yapılan aramalarda bulunan çelik kasa içindeki 15 adet 1 Dolarlık banknotun olup olmadığını bilmiyorum. Şirket kayıtlarında olan bir para olması lazım. Benim şahsi olarak bildiğim bir para değildir' ifadelerine yer verdi.
'YAĞ YARDIMINDA BULUNDUM'
Tutuklu sanıklardan Ahmet Küçükbay ise aile yaşamını da anlattığı ifadesinde, 'İşadamı olmam sebebiyle hemen hemen bütün bankalarda aktif yada pasif şahsi hesaplarım bulunmaktadır. Hatırladığım kadarıyla Asya Katılım Bankası'nda 2014 Ocak ayında açmış olduğum hesabımı 2015 yılı Mart ayında kapatarak hesabımdaki paraları Kuveyt Türk Katılım Bankası'na aktardığımı hatırlıyorum. Tüm bankalarda şirketlerimin hesapları bulunmaktadır' dedi.
Fetullah Gülen'in liderliğini yaptığı bu cemaat ile ilk temasım 1980 yılların başlarında şirketine bir cemaat mensubunun gelmesiyle olduğunu kaydeden Ahmet Küçükbay, şunları söyledi:
'Hayır işleri yaptıklarını, fakir çocukları okuttuklarını söyledi. Fakir çocukların kaldığı yurtlarda okuduğu okullarda ihtiyaçlarının olduğunu bu ihtiyaçları benim gibi hali vakti yerinde olan zengin işadamlarının bağışlarıyla karşıladıklarını söyleyerek benden şirket üretimimiz olan yemeklik yağ bağışı yapmamı istedi. Bende bu okullarda okuyup yurtlarda kalan öğrencilerin ihtiyaçlarına yönelik olarak yemeklik sıvı yağ yardımında bulundum. Bu şekilde Fetullah Gülen cemaatiyle tanışmış oldum. Bu yardımların fabrika kayıtlarımdan çıkışı şahsi hesabım üzerine olmuştur. Faturalar adıma kesilmiştir. Yardım yaptığım Fetullah Gülen cemaatine bağlı kuruluşlarda tarafıma yapmış olduğum yardımlara karşılık makbuz vermiştir. Şirket kayıtlarımız araştırılırsa gerek adıma kesilen faturalar, gerekse yardım makbuzları tespit edilecektir. Benim yardım yapmamdaki temel gaye babamın 'kapınıza gelip yardım isteyeni boş çevirmeyin' şeklindeki vasiyetini yerine getirmekti.'
'AĞLAYIP ETKİ ALTINA ALMAYA ÇALIŞIYORDU'
Fetullah Gülen'le toplantı yaptığını da ifadesinde anlatan Ahmet Küçükay, ifadesini şöyle sürdürdü:
'1985 yılı olarak hatırladığım bir tarihte Bozyaka Yamanlar okulunda çay içeceklerini söyleyerek beni de davet etti. Bu davete icabet ettim. Yamanlar okuluna gittiğimizde ise bizi 5'inci kat diye belirtilen bir salona çıkardılar. Biz salona girdiğimizde yere oturduk ve salonda bizimle birlikte bir çok kişi vardı. Bir süre sonra Fetullah Gülen salona geldi. Herkes ayağa kalkarak hürmet gösterdi. Fetullah Gülen koltuğa oturup konuşmaya başladı. Konuşmaya içeriği çok ağır bir dilde olduğu için ben konuşma içeriğini anlamadım. Çoğu dini içerikli sözlerdi. Ama zaman zaman ağlayarak orada bulunanları etki altına almaya çalışıyordu.'
Kapatılan Samanyolu Televizyonu'nun kuruluş süreci hakkında da bilgi veren Küçükbay, '1992- 1993 yıllarında Mahmut Akdoğan ve Hidayet Karaca, benim işyerime geldiler. Cemaat adına yayın yapacak olan bir televizyon kanalı kuracaklarını benden maddi destek istediler. Bende o anki durumumun elverdiği şekliyle destek oldum. Hatta o dönemde cemaate yakın tüm kişilerden para toplanıldığını biliyorum. Hatırladığım kadarıyla 1993 yılında İzmir 'de Samanyolu TV adı altında bir TV kanalı açtılar. Tam emin olmamakla birlikte belki bende bu kanala belli bir dönem ortak edilmiş olabilirim. Samanyolu TV belli bir süre sonra İstanbul iline taşındı. Samanyolu TV 'yi kalkındırmamız için ben ve benim gibi işadamlarından destek isterdi. Cemaat adına faaliyet yürüten Işık Sigortayı kurduk. İGİD 'e gerek kuruluş aşamasında gerekse daha sonradan üye yada yönetici olarak yerleştirilen işadamların tamamı cemaate yakın olan ve maddi destek veren kişilerdir. TUSKON 'un İzmir bölgesinden kurucuları arasında bende yer almaktayım' dedi.
30 mart seçimlerinden önce FETÖ'nün tavırlarıyla ilgili bazı siyasi ve bürokratlarla konuştuğunu ileri süren Ahmet Küçükbay, 'Sonuç itibariyle bu cemaat görünümlü yapının devlete zarar vermeyi hedefleyen bir fitne odağı olduğunu anlayarak 15 Şubat 2015 yılında TUSKON, ESİDEF, İGİD 'ten tamamen ayrıldım. Ancak son yaşanan süreçten sonra FETÖ yapılanmasının bir Terör örgütü olduğunu anladım ve bu terör örgütüne hizmet ettiğini düşündüğüm bu kuruluşlardan istifa etmek suretiyle ayrıldım. 17-25 Aralık sürecinden sonraki gelişmelerle bu toplantı ve yemeklerin FETÖ/PDY Terör Örgütü kapsamında olduğunu anladım. Ben ve benim gibi sanayici ve işadamlarının FETÖ/PDY tarafından alçakça kullanıldığımı söyleyebilirim. Zaten şuan bize o toplantılara davet edenler suçlarını biliyor olacaklar ki kaçak durumdalar' dedi.
METEHAN KAVUK TAHLİYE EDİLDİ
Bu arada dosyayı inceleyen mahkeme, tutuklu sanıklardan Metehan Kavuk hakkında, tahliye kararı verdi. Metehan Kavuk ile tutuklu sanıklar Ahmet Küçükbay, Abdullah Kavuk ve Şeref Sipahi ise 13'üncü Ağır Ağır Ceza Mahkemesi'nde, önümüzdeki günlerde hakim karşısına çıkacak.
4 İŞADAMININ DOSYASI AYRILMIŞTI
İzmir'de, 15 Temmuz darbe girişimin ardından, ünlü iş adamları Ahmet Küçükbay, Abdullah Kavuk, Şeref Sipahi ve Metehan Kavuk tutuklanmıştı.
FETÖ örgütüne finansal destek sağladıkları iddiasıyla tutuklanan iş adamları hakkındaki 168 sayfalık iddianamede önemli bir gelişme yaşandı. Soruşturmayı yürüten savcı Zafer Dur, dört önemli isimle ilgili soruşturma dosyasını ayırdı ve savcı iş adamları hakkında hazırlanan iddianameyi İzmir 13. Ağır Ceza Mahkemesine gönderdi. Mahkeme, dört iş adamı ile ilgili iddianameyi daha sonra kabul etti. İddianamede, 4 iş adamına 10 ile 15 yıl arasında ceza verilmesini istendi.
2025'te Dünya Bize Tabi Olacak'
İzmir'de Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında örgüte finans sağladıkları iddiasıyla 4 iş adamı hakkında hazırlanan ve mahkemece kabul edilen iddianamede bir tanığın, örgütün gizli hedefine ilişkin ifadelerine yer verildi.
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu savcılarından Zafer Dur'un, Küçükbay Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Küçükbay, gayrimenkul, otomotiv, akaryakıt sektöründeki yatırımlarıyla tanınan ve kapatılan Gediz Üniversitesinin kurucu üyelerinden Abdullah Kavuk, oğlu Metehan Kavuk ile kuyumcu Şeref Sipahi hakkında hazırladığı iddianamede, 'Terörizmin Finansmanın Önlenmesi Kanununa muhalefet, silahlı terör örgütüne üye olmak ve yönetme' suçlamaları yöneltilen iş adamları hakkında 10 ile 15 yıl arasında değişen hapis cezaları talep edildi.
İddianamede, tanık olarak emniyetteki ifadesine yer verilen N.M, FETÖ mensubu firari gazeteciler, KHK ile kapatılan Zaman gazetesinin genel yayın yönetmen yardımcısı Mehmet Kamış, kapatılan Bugün Gazetesi Ankara Temsilcisi Adem Yavuz Arslan ve Ali Akkuş'u üniversite yıllarında, iş adamları Ahmet Küçükbay, Mehmet Timuroğlu, Mustafa Özkara, Abdullah Kavuk ve firari Ramazan Davulcuoğlu'nu iş hayatında tanıdığını beyan ederek, yaklaşık 6 yıl Küçükbay'ın şirketinde üst düzey yönetici olarak çalıştığını, bu esnada örgütün ' Ege Bölgesi imamı' olarak bilinen firari Bekir Baz'ın sık sık şirkete gelerek gizli sohbet ve toplantılara katıldığını ileri sürdü.
Küçükbay'ın şirketindeki 'üst düzey' toplantılar
Baz'ın gerek sivil toplum kuruluşları gerek bürokrasi gerekse iş adamları üzerinde etkin rol oynadığını, hiçbir resmi görevi olmamasına rağmen birçok törende protokolün ön sıralarında gördüğünü, örgütteki görevi nedeniyle önemsendiğini sonradan anladığını ifade eden N.M, Baz'ın davetiyle haftada bir, Küçükbay'ın kontrolünde yapılan toplantılara Ege Bölgesi'ndeki bazı valiler ile üst düzey iş adamlarının iştirak ettiğini öne sürdü.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde, Davos Zirvesi'nde eski İsrail Cumhurbaşkanı Simon Peres'e karşı 'One minute' çıkışının yaşandığı 2009'da Küçükbay'ın şirketindeki yemekli toplantıya Amerikalı 10 gazetecinin davet edildiğini, toplantıda AK Parti ve hükümet aleyhine propaganda yapıldığını kaydeden tanık N.M, 'Gördüğüm bu toplantıların amacı toplantıya davet edilen siyasiler, iş adamları ve kamu yöneticilerine yönelik bir güç gösterisiydi. Cemaatin gücünü ve ağırlığını toplantıya davet edilen kişilere hissettirmekti. Bunda başarılı oldukları açıkça da görülüyordu. Toplantılara katılacakları Bekir Baz tespit ediyordu.' dedi.
'2025'te tüm dünya bize tabi olacak'
N.M. şirkette çalıştığı dönemde Küçükbay'ın talimatıyla sık sık İstanbul'a giderek kapatılan Samanyolu Televizyonu ve Zaman gazetesinde çalışan yöneticilerden bilgi aldığını, yapılan görüşmelerde ilginç anekdotların ortaya çıktığını kaydederek ifadesini şöyle sürdürdü:
'Bunlar arasında en ilginci Zaman gazetesi Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Mehmet Kamış ile yaptığım görüşmeydi. Kamış'a bir sohbette, Samanyolu Yayın Grubunun görsel ve yazılı kısmında program yapıp, yazı yazan bazı şahsiyetlerin geçmişi göz önüne alındığında bunların kendi gruplarında yazı yazıp program yapmasının ilginç olduğunu, bunların kendi gruplarında nasıl çalıştığını ve kontrol edildiğini sordum. Kamış da bana 'Bunlara aylık 50-60 bin lira maaşlar veriyoruz. Elbette bizim istediğimiz gibi yazı yazıp programlar yapacaklar. Bunları bırak, 2025'te tüm dünya bize tabi olacak.' demişti. Bu şahsın yapı içerisinde etkin bir kişi olduğunu biliyorum. Konuşmalarının boş olmadığını düşünüyorum.'
Küçükbay'ın, soruşturma aşamasında emniyet ve cumhuriyet savcılığında verdiği ifadelerde, tanık N.M'nin iddiaların gerçeği yansıtmadığına ilişkin beyanları da iddianamede yer aldı.
Operasyon
İzmir Cumhuriyet Başsavcıvekili Okan Bato'nun yürüttüğü soruşturma kapsamında, İl Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şubesi ekiplerince, 6 ve 8 Ağustos'ta örgüte finans sağladıkları iddia edilen iş adamlarına yönelik operasyonlarda aralarında TMSF'ye devredilen Küçükbay Şirketler Grubu sahibi Ahmet Küçükbay ile gayrimenkul, otomotiv, akaryakıt sektöründeki yatırımlarıyla tanınan, FETÖ soruşturması kapsamında kapatılan Gediz Üniversitesinin kurucu üyelerinden Abdullah Kavuk ve oğlu Metehan Kavuk'un da aralarında bulunduğu 24 kişi gözaltına alınmıştı.
İzmir'de FETÖ'nün darbe girişimine ilişkin soruşturma kapsamında 30 Temmuz'da düzenlenen operasyonda da FETÖ/PDY'nin Ege Bölgesi'ndeki para trafiğini yürüttükleri, iş adamlarından topladıkları yüklü miktarda bağışı örgüte aktardıkları iddia edilen kuyumcu Şeref Sipahi yakalanmıştı.
Sipahi'nin de Küçükbay ve Kavuk gibi kapatılan Gediz Üniversitesinin kurucularından olduğu iddia edilmişti
Paralel yapı-06 Ağustos (2016) 'İzmir Kavuklar Holding ve örgüte finansal destek 4 sanık' soruşturması/davası
(19 Şubat 2017, 09:23)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: