ABD'nin Pensilvanya eyaletinde yaşayan FETÖ lideri Fetullah Gülen, ABD'nin yeni başkanı Donald Trump'a mektup gönderdi. Gülen, mektubunda ABD'ye nasıl hizmet ettiğini, özellikle dünyadaki cemaat okullarında yürütülen faaliyetlerin Amerikan istihbaratının bilgisi dahilinde olduğunu, bu okullardan ABD'ye ciddi bilgiler transfer edildiğini, bilgi akışını sağlama konusunda gelen taleplerin hemen hepsinin karşılandığını anlatıyor. Gülen'in itirafı, yıllardır çeşitli bulgulara dayanarak iddia edilen ajanlık suçlamasını en yetkili ağızdan doğrulamış oldu.
28.01.2017 11:28 ABD'nin Pensilvanya eyaletinde yaşayan FETÖ lideri Fetullah Gülen, ABD'nin yeni başkanı Donald Trump'a mektup gönderdi.
Türkiye gazetesi yazarı Fuat Uğur, 'Fetullah'ın Trump'a gönderdiği mektup' başlıklı yazısında Gülen'in ABD Başkanı'na gönderdiği tehdit mektubunun detaylarını yazdı. 'FETÖ elebaşı, başkanlık koltuğuna oturmadan önce bir hamle daha yaptı Donald Trump'a mektup yazdı' diyen Uğur'un yazısında şu satırlar yer aldı:
'...'Çıkmadık canda umut vardır' misali tüm hedefi Donald Trump'a ulaşmak, ona hizmet edeceğini iletmekti. Bu mektubu yazdı ve “Ne isterseniz yaparım”a gelen cıvıklıktaki tüm cümlelerini peş peşe sıraladı.
Mektubu Donald Trump'ın birlikte çalışacağını açıkladığı çalışma arkadaşlarından birinin masasına koyanlar ise terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen'i örgütleyenler, evde kalmış CIA ajanlarıydı. Mektupla birlikte kendi dosyalarını da paketleyip Trump'ın önüne götüreceğine inandıkları kişilere servis ettiler.
Kimdi onlar?
Hepsini zaten yakından tanıyorsunuz; Morton Abramowitz, Eric Edelman ve Henri Barkey. İlk ikisi eski Ankara büyükelçileri, diğeri de CIA'in free lance ajanı Henri Barkey.
ÖZEL AJANLARIN KARANLIK GECESİ
Barkey, FETÖ'cü darbe girişiminden iki gün önce İstanbul'a gelip Büyükada'daki Splendid Palace otelinde kamp kurmuştu. Darbe gününü çok önceden biliyor olmalıydı ki o tarihlere denk gelecek çakma bir toplantı organize etmişti. Toplantıya Karar gazetesi yazarı Mensur Akgün de katılmıştı hatırlayacaksınız. Henry Barkey ve arkadaşları darbe gecesini heyecanla televizyondan izleyip canlı yayın sistemi kurdurarak, darbenin nasıl gerçekleştiğini anlatmaya hazırlanırken de kıçüstü oturduklarını acı biçimde idrak etmişlerdi. Hemen ertesi gün apar topar çöplüklerine geri dönmüşlerdi tabii.
Bu ekipte bulunan Avrupa Birliği Dış İlişkiler Konseyi'nin Orta Doğu ve Kuzey Afrika programında görevli Ellie Geranmayeh adlı müptezel 00.33'te Twitter'dan “Erdoğan facetime'dan televizyonlara bağlanıp halkın sokağa çıkmasını istedi. Bu sırada kendisi güvenlik için komşu ülkeye gidiyor” gibi yalanları peş peşe utanmadan yazdı.
Hızını alamayıp devam etti:
“Türkiye uzmanı Henri Barkey ile birlikteyim. Kendisi birçok şeyin Erdoğan ve Başbakan'ın tutuklanıp tutuklanmamasına bağlı olduğunu söylüyor.”
İşte ekip bu. CIA'in başına şimdi yeni bir isim geldi; Mike Pompeo. Bakalım Fetullah'ın arkasındaki bu isimlerle çalışmayı sürdürecek mi? Geranmayeh adlı kepaze ajanın deyimiyle bunu tespit etmek için zamana ihtiyaç var.
Bu üçlünün Policy Center adlı “düşünce kuruluşu” adına hazırladıkları sözde raporda Türkiye ile ABD arasını açmak için tüm şablon ve iğrenç argümanları kullanıyor, Trump yönetiminin yumuşak karnını okşayacak “tespit”lerde bulunduktan sonra “Fetullah Gülen'in iadesine siyasi olarak müdahil olmayın” tavsiyesinde bulunuyor.
VE FETULLAH'IN MEKTUBU
Gelelim Fetullah Gülen'in Trump'a yazdığı mektuba. Bu mektubu bir metin olarak ele geçirmek için çok uğraştık. İçeriğini az çok biliyorduk ama elimizde yazılı olarak bulunması çok daha iyi olurdu takdir edersiniz ki. Ama Ümit Akdemir tüm bilgi kaynaklarını epey zorladıktan sonra mektupta neler olduğunu kelimesi kelimesine olmasa bile kapsamlı biçimde öğrendi.
Donald Trump'tan randevu talep eden ama kabul edilmeyince de bu mektubu kaleme alarak yularını elinde tutan ağabeylerine veren Gülen, mektubunda ABD'ye nasıl hizmet ettiğini uzun uzun anlatıyor. Özellikle dünyadaki okullarda yürütülen faaliyetlerin Amerikan istihbaratının bilgisi dâhilinde olduğunu ve bu okullardan ABD'ye ciddi bilgiler transfer edildiğini, bilgi akışını sağlama konusunda gelen taleplerin hemen hepsinin karşılandığını anlatıyor Fetullah. Ardından Türkiye'de yürütülen mücadelenin bir adalet ve demokrasi mücadelesi olduğunu, darbe ile kesinlikle ilişkilerinin olmadığı yalanına yer vererek ABD'de hizmet ettiği kurumlar arasında bir ayrım yapmadıklarının da (FBI ve CIA'i kastediyor) altını çizerek belirtiyor.
Gülen mektubun bu kısmında Trump'a ince biçimde aba altından sopa da gösteriyor. Bu tehdit “Türkiye ve tüm dünyada ABD ile birlikte çalıştık. Hiçbir tarafta değilim. Ama hakkımdaki iddialar beni konuşturmak için ele geçirmek isteyenler tarafından ortaya atılıyor” sözlerinde saklı.
Yani “Beni teslim ederseniz konuşurum” mesajı vermekte.
Terör elebaşı mektubunun sonunda kendisine sahip çıkılmasını istiyor ve “Eğer bize sahip çıkılırsa sizinle daha aktif bir şekilde çalışırız. Dünyanın dört bir yanındaki yetişmiş elemanlarımız da bu konuda hizmet sunmaya hazırdır” diyor.
Evet, Trump'ın elindeki mal bu. Bakalım nasıl değerlendirecek.' (Fuat Uğur / Türkiye)
AJAN İDDİALARI İLK AĞIZDAN DOĞRULANMIŞ OLDU
Gülen'in bu mektubu çok önemli. Çünkü ilk ağızdan bir itiraf niteliğinde.
İlk olarak Özbekistan, yıllar önce harekete geçmiş ve ülkesindeki Gülen okullarına baskın düzenlemiş, bazı öğretmenleri ABD ajanı suçlamasıyla tutuklamış, okulları da kapatmıştı. Ardından Rusya benzer bir karar almıştı. Türkiye 2013 sonunda itibaren örgüte karşı harekete geçmişti.
Türkiye'deki gelişmeleri yakından takip eden Azerbaycan da örgüte karşı sert önlemler almaya başlamış, en yetkili ağızlardan örgütün ihanetine dikkat çekilmiş, okullarına el konulmuştu. Örgütün ABD'li dev enerji şirketi yetkilileri ve ABD senatörlerinden oluşan kalabalık bir grubu nasıl arabuluculuk yaparak Azerbaycan'a sokmaya çalıştığına dikkat çekilmişti.
Azerbaycan'ın örgütün üzerine gitmeye başlaması üzerine Gülen'e mektup yazan örgüt ülke sorumlularının ABD'nin Azerbaycan'a baskı yapması için harekete geçilmesini istemiş, yapılan baskınlarda bu mektupla birlikte Azerbaycan'da yetkililere verilen rüşvetlerin kayıtları ele geçirilmişti.
Azerbaycan'ın ardından özellikle Türkiye'nin uyarıları sonrası sayısı giderek artan diğer bazı ülkeler de benzer adımlar atmaya başladı.
Yine Gülen'in ABD'de süresiz oturum almasında ABD istihbaratının etkili olduğu, oturum başvurusu reddedilmek üzereyken mahkemeye başvuran istihbarat yetkililerinin girişimi sonrası mahkemenin 'Gülen'in ABD için yararlı bir yabancı olduğu' kararına vardığı ve süresiz oturum verdiği bir FBI ajanı tarafından mahkeme belgeleriyle ortaya konulmuştu.
Ayrıca son dönemde sık sık gündeme gelen Gülen'in Türkiye'ye iade edilme taleplerini ABD yetkililerinin gözardı etmesinin tek nedeninin, Gülen örgütünün ABD istihbaratıyla sıkı ilişkileri ve ABD'nin Gülen okullarından geniş ölçüde faydalanması olduğu iddia edilmiş, bu şekilde 140 civarında ülkeye yayılmış okulların bir istihbarat örgütü için çok önemli ve vazgeçilemez bir ajan kaynağı olduğu, hatta bu yönüyle cemaatin ABD açısından Türkiye'den bile daha değerli olabileceği iddia edilmişti.
Yine 2 yıl önce basına sızan ve Ankara'da Fetö mensubu yargı mensuplarının gizli bir toplantısında yapıldığı belirtilen konuşma kayıtlarında '140 ülkedeki okullarımızı korumak adına gerekirse Türkiye'den vazgeçebiliriz. Güçlü olan ABD'nin yanında yer almalıyız' dedikleri dile getirilmişti.
Gülen'in Trump'a gönderdiği mektubundaki itirafı ise, işte yıllardır bu gibi bulgulara dayanarak iddia edilen ajanlık suçlamasını en yetkili ağızdan doğrulamış oldu. (Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
Paralel yapı-ABD bağlantıları
Gülen: Batı'nın hizmetindeyiz, iade etmeyin
Paralel yargıdan şok ses kaydı: Direneceğiz. ABD'yi Türkiye'ye tercih edelim!
(28 Ocak 2017, 11:28)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: