Antalya'da Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na (FETÖ/PDY) yönelik soruşturma kapsamında açılan davada, çoğunluğu adliye çalışanı ve FETÖ'nün okullarında, dershanelerinde öğretmenlik yapan 3'ü tutuklu 17 kişinin yargılanmasına başlandı.
14.01.2017 18:15 Antalya'da Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na (FETÖ/PDY) yönelik soruşturma kapsamında açılan davada, çoğunluğu adliye çalışanı ve FETÖ'nün okullarında, dershanelerinde öğretmenlik yapan 3'ü tutuklu 17 kişinin yargılanmasına başlandı.
10 Ocak'ta Antalya 8. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davaya 17 sanık ile avukatları ve yakınları katıldı. Sanıklar hakkında, TCK'nın 314/2 maddesi gereğince "silahlı terör örgütü üyesi olma" suçundan 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası isteniyor.
Duruşmada söz alan tutuklular Hüseyin Yılmaz, Mehmet Muhlis Emrah ve Musa Olgun, savunma yapmayacaklarını, savunma için bir sonraki celseye kadar ek süre istediklerini söyledi.
Tutuksuz sanık Nurşah Arık, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Manavgat Toros Sema Kolejinde yardımcı öğretmen olarak 10 yıl görev yaptığını kaydetti.
İmam hatip lisesi mezunu olduğunu ifade eden Arık, 2011 yılı son aylarında Ş.B.Ş, A.K. ve Ş.G. ile tanıştıktan sonra sohbet adı altında gerçekleştirdikleri toplantılara bu yılın sonuna kadar devam ettiğini söyledi. Arık, bu süreçte kimseden para istemediğini, para almadığını ve yaptıkları sohbetlerin örgüt faaliyeti kapsamında olduğunu bilmediklerini savundu.
Eşi Hüda Arık'ın ByLock kullandığı ile ilgili bir bilgiye sahip olmadığını öne süren Arık, şunları söyledi:
"Eşim kesinlikle ByLock programı kullanmadığını bana söyledi, Hüda Arık'ın himmet ve bağış topladığı iddia edilmiş, fakat sonradan toplanan delillerle bunun böyle olmadığı anlaşılmış. Eşimde ByLock programı görmedim. Bu programı televizyondan, darbe zamanı öğrendim. Darbe gecesi evdeydim, korkumdan erken doğum yaptım. Ertesi gün doktora gittim, kayıtlarda vardır. Ayrıca yaptığımız toplantıların öyle olduğunu bilseydim kesinlikle bir araya gelmezdim. Şu ana kadar vatanıma ve milletime hainlik yapacak bir şey yapmadım, bundan sonra yapacak isem Allah benim burada canımı alsın."
"Telefonuma haberleşme programı yüklemek istediler, kabul etmedim"
Sanık Sami Derviş de 2009 yılında Manavgat Adliyesinde zabıt katibi olarak göreve başladığını, 2013 yılı ramazan ayında bazı arkadaşlarının kaldığı Manavgat'taki bir eve birkaç kez iftara gittiğini belirtti. Bu iftarlarda kendisini Nebi olarak bildiği Musa Olgun ve yine kendisini Harun olarak tanıtan Erol Gülgen ile tanıştığını kaydetti.
Birkaç kere sohbet adı altında evlerde toplantılara katıldığını, burada dini sohbetlerin yapıldığını, Kur'an-ı Kerim okunduğunu ve bunun dışında hiçbir siyasi konuşma yapmadıklarını iddia eden Derviş, daha sonraki sohbetlerde para istendiğini bu nedenle bir daha toplantılara katılmadığını savundu.
Derviş, grubun sohbetlerine katılmayı bıraktıktan kısa bir süre sonra Musa Olgun'un, Erol Gülgen'in ve ismini bilmediği bir diğer kişinin yanına geldiğini ve neden sohbetlere katılmaya devam etmediğini yönünde sorular sormaya başladığını ifade ederek, "17-25 Aralık'tan sonra 2014 yılı içerisinde evime geldiler, sohbetlere gelmemi istediler. Benim cep telefonuma bir haberleşme programı yüklemeyi teklif ettiler. Kabul etmedim. Bana 'Bizim kötü insan olmadığımızı yakında anlayacaksınız.' dediler. Bir kereliğine para istemişlerdi." dedi.
Sanıklardan Melek Aytekin ise Manavgat'ta faaliyet gösteren Özel Sema Koleji'nde danışma görevlisi olarak çalıştığını anlatarak, 2011 aralık ayında bir sohbet grubuna katıldığını ifade etti.
-"17-25 Aralık'tan sonra hükümet ve bakanlar aleyhine sözler söylendi"
Bir süre sohbet için evlere gitmeye devam ettiklerini vurgulayan Aytekin, "17-25 Aralık 2013 tarihinden 1-2 hafta sonrasına kadar bu sohbetlerimiz devam etti, 17-25 Aralık'a kadar sadece dini sohbet yapılıyordu, 17-25 Aralık'tan sonra ise bir iki hafta kadar sonra toplandığımızda sanık Nurşah Arık medyada bakanlarla ilgili iddialar sebebiyle hükümet ve bakanlar aleyhine sözler söyledi, bu tarihte bu grup dağıldı." ifadelerini kullandı.
Sanık Emine Beyoğlu Taşar da sohbetlere "saf" ve dini duygularla gittiğini iddia ederek, 17-25 Aralık'tan sonra paralel örgüt ve terör örgütü denilen dönemde sohbetlere katılmadığını ileri sürdü.
Cumhuriyet savcısı Ahmet Şevken, sanıkların savunmalarına bir diyeceklerinin olmadığını belirterek, dijital materyallere ilişkin uzman raporunun ve tüm sanıklara ilişkin ByLock raporlarının beklenilmesini talep etti.
Mahkeme heyeti, tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devamına karar vererek, eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı 8 Mart'a erteledi.
(14 Ocak 2017, 18:15)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: