Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca 15 Temmuz darbe girişimine yönelik Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nda görevli 3'ü amiral 72 sanık hakkında iddianame tamamlanarak dava açıldı. Sanıkların ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle yargılanacağı davada Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bülent Bostanoğlu da müşteki olarak yer aldı. Sanıkların arasında, darbe girişiminden sonra firar eden, yakalanmamak için peruk kullanan, sakal bırakan ve 3 ay sonra polis tarafından yakalanan eski Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Harekat Başkanvekili Tuğamiral İrfan Arabacı da yer alıyor.
14.01.2017 14:31 Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'ndaki 15 Temmuz darbe girişimine iştirak eden şüpheliler hakkında yürütülen soruşturma tamamlandı. Savcılık, darbe girişiminden sonra firar eden, yakalanmamak için peruk kullanan, sakal bırakan eski Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Harekat Başkanvekili Tuğamiral İrfan Arabacı'nın da aralarında bulunduğu 72 şüpheli hakkında 3'er kez ağırlaştırılmış müebbet talebiyle dava açtı.
Foto: İrfan Arabacı (Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Eski Harekat Başkanvekili)
BOSTANOĞLU MÜŞTEKİ
İddianamede darbe girişimini engelleyen siyasiler ve vatandaşlar için Mehmet Akif Ersoy'dan alıntıyla “Milli Şairimiz Ersoy'un ‘Bedr'in aslanları ancak, bu kadar şanlı idi' mısrasında anlamını bulacak bir kahramanlıkla ülkemizi işgal girişimine karşı çıkması sonucunda darbe girişimi başarısızlıkla sonuçlanmıştır” tanımlaması yapıldı. Cumhuriyet Savcısı Tekin Küçük'ün hazırladığı iddianamede, Deniz Kuvvetleri Komutanı Bülent Bostanoğlu da müşteki sıfatıyla yer aldı. İddianamede, Bostanoğlu'nun 15 Temmuz gecesine ilişkin ifadesine de yer verildi. İddianamede darbe girişimi sırasındaki eylemler nedeniyle “Deniz Kuvvetleri karargahında 174 bin 87 TL'lik maddi hasar olduğu belirlenmiştir” denildi.
GÜLEN'İN KILI İDDİANAMEDE
İrfan Arabacı'nın FETÖ'nün Deniz Kuvvetleri karargahındaki yöneticisi olduğu belirtildi. Arabacı'nın Albay Mahmut Arduç ile 14 Temmuz günü toplantı yaparak, Deniz Kuvvetleri Komutanının rehin alınması görevi verdiği ifade edildi. Şüpheli Tuğamiral Ali Murat Dede'nin odasında Arapça yazılı kağıtlar, 2 adet kıl bulunduğu ve örgüt adına kutsal sayılan bu nesnelerin önemli örgüt üyelerine verildiği değerlendirmesi yer aldı.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca 15 Temmuz darbe girişimine yönelik yürütülen soruşturma kapsamında hazırlanan 8'inci iddianame mahkeme tarafından kabul edildi. Kabul edilen iddianamede, aralarında tuğamiraller İrfan Arabacı ve Ali Murat Dede'nin de bulunduğu 72 sanıktan 71'i 3'er kez ağırlaştırılmış müebbet, bir astsubay 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis, sanıkların tamamı örgüt üyeliğinden 7.5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasıyla yargılanacak. Cumhuriyet Savcısı Tekin Küçük tarafından hazırlanan 304 sayfalık iddianamede Deniz Kuvvetleri Komutanı Bülent Bostanoğlu müşteki olarak yer aldı.
Şüpheli eski Tuğamiral İrfan Arabacı için ayrıca "silahlı terör örgütü yöneticisi olmak" suçundan 15 yıldan 22 yıl 6 aya kadar mahkumiyet istenen iddianamede, Arabacı'nın "örgüt yöneticiliği" suçlanmasına ilişkin şu değerlendirmede bulunuldu:
"FETÖ'nün Deniz Kuvvetleri Komutanlığı karargahındaki yöneticisinin şüpheli Tuğamiral İrfan Arabacı olduğu, sözde Yurtta Sulh Konseyi tarafından hazırlanan karargah sorumluları mesajında şüphelinin Deniz Kuvvetleri Komutanlığı karargahından sorumlu olduğunun belirtildiği, şüphelinin darbe girişiminin meydana geldiği zaman diliminde Deniz Kuvvetleri karargahında bulunduğu ve karargahı yönettiği, rütbe farkı olmaksızın diğer şüphelilerin tamamının ise onun kanunsuz emirleri doğrultusunda faaliyet gösterdikleri, şüphelinin Türk Ceza Kanunu'nun ilgili maddesini (silahlı terör örgütü yöneticisi olmak) ihlal ettiği anlaşılmıştır."
İddianamedeki sanıklar şunlar:
"Adem Sevinç, Ahmet Keklikçi, Ahmet Çağrı Göçmen, Ahmet Zeki Yılmaz, Ahmet Ziya Kireç, Ali Altın, Ali Murat Dede, Alpaslan Akyol, Bora Akyol, Ceyhan Duysak, Doğan Gölcük, Elvan Onur Başer, Emre Bayram, Enver Pöge, Erdal Özer, Erday Ak, Ertuğrul Uzunoğlu, Faruk Kamalak, Fatih Alyaprak, Fatih Keskin, Fatih Koç, Ferdi Kesgin, Hakan Karakuzey, Hasan Kulaç, Hilmi Dilmen, Himmet Taner Çengel, İbrahim Çavdar, İhsan Bakar, İrfan Arabacı, Mahmut Arduç, Mehmet Metin, Mehmet Udül, Muhittin Elgin, Murat Mengi, Murat Önen, Murat Sinç, Murat Şirzai, Murat Yılmaz, Mustafa Aslan, Mustafa Mesut, Mustafa Özer, Mustafa Polat, Mücahid İnel, Necati Köksal, Nurhan Uz, Oğuz Karaman, Okan Sayar, Oktay Gündoğdu, Olcay Yüksel, Ömer Faruk Öncü, Özcan Özata, Özgen Aykan, Rahim Kürkcü, Ramazan Karademir, Salih Dağbaşı, Savaş Arslan, Sedat Çelik, Serdar Büyükeren, Serhat Ayyıldız, Sinan Avşar, Sinan Azmi Tosun, Suat Arslan, Suat Mülayim, Süleyman Özgün, Tuna Aygündüz, Tunahan Temel, Tuncel Karakaya, Ufuk Kabasakal, Umut Demirhan, Yaşar Anar, Yıldıray Hazır, Yunus Tosun."
Soruşturma gerekçesi
İddianamede soruşturmanın gerekçesi, "Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde görev yapan ve yasadışı Fetullahçı Terör Örgütü(FETÖ/PDY) üyesi olan askeri personel, emir komuta zincirinin dışına çıkarak, örgüt lideri Fetullah Gülen ve örgütün mahrem hizmetler olarak adlandırılan illegal yapılanmasında görev yapan sivil kişilerin emir komutasına girip, kendilerini 'Yurtta Sulh Konseyi' olarak tanımlayarak, 15 Temmuz 2016 günü saat 20.30'dan itibaren askeri darbe yapmaya, Anayasa'yı askıya alarak, seçilmiş Cumhurbaşkanını görevden almaya, Türkiye Büyük Millet Meclisini ve Türkiye Cumhuriyet Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs etmişlerdir" şeklinde açıklandı.
15 Temmuz gecesinin sayısal dökümü yapıldı
İddianamede darbe girişimine yönelik sayısal verilerle birlikte o gece yaşananlar şöyle anlatıldı:
"Darbe girişimine yaklaşık 9 bin askeri personel karışmış, 35 uçak, 37 helikopter, 74 tanesi tank olmak üzere 246 zırhlı araç ve 4 bine yakın hafif silah kullanılmıştır. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bir televizyon kanalına cep telefonu ile yaptığı bağlantı sırasında darbecilere hiçbir şekilde imkân tanınmayacağını ifade ederek milletimizi darbeye tepki göstermek için sokağa çıkmaya davet etmesi üzerine, bu çağrının ardından başta Ankara ve İstanbul olmak üzere Türkiye'nin birçok ilinde darbe karşıtı ve barışçıl protesto gösteriler düzenlendiği, darbeci askerlerin ise Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki hiçbir darbe girişiminde rastlanmayan bir şekilde, ayrıca bu girişimin bir askeri darbe teşebbüsünden öte Türkiye'yi bir yabancı güç adına işgal etme amacını taşıdığını da ispat edecek şekilde, uçaklardan, helikopterlerden, zırhlı araçlardan veya diğer silahlarla ateş ederek, başta Genelkurmay Başkanlığı, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, Ankara İl Emniyet Müdürlüğü, İstanbul Boğaziçi Köprüsü, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Akıncı Üssü olmak üzere çok sayıda mahalde yüzlerce vatandaşımızı şehit ettikleri ve yaraladıkları belirlenmiştir."
Bostanoğlu yaşadıklarını anlattı
İddianamede, darbe girişimi gecesi bir olayın yaşanmadığı Deniz Kuvvetlerinde darbeci askerlerin hazır şekilde beklediği belirtilerek, Deniz Kuvvetleri Komutanı Bülent Bostanoğlu'nun ifadeleri yer aldı. O gün ailesiyle birlikte İstanbul Ataköy'de bir düğüne katılan Bostanoğlu yaşadıklarını şöyle anlattı: "Yer değiştirme sürecinde, bana ve aileme ulaşılmasına mani olmak, rehin alınmamak ve darbeci hainlerin elektronik olarak mevkimizi belirlemesini engellemek maksadıyla kendi mobil telefonumu bir süre kapalı muhafaza ettim. Bu süre 23.11-01.11 zaman aralığına tekabül etmektedir. Bu tedbir tamamen mevki tespitini önlemek ve kişisel güvenliğimizi tesis etmek için uygulanmıştır. Bununla birlikte üst düzey yetkili merciler tarafından bilinen, emir subayımın cep telefonu sürekli açık tutuldu. Bu telefon üzerinden iletişim sağlamaya devam ettik, ast birliklerden raporlar aldık ve gerekli görüşmeleri yaptık. Görüşmeler sırasında seyre kaldırılan gemilerin üslerine dönmesi ve darbecilerden kurtarılması talimatı verilmiştir. Ayrıca Deniz Kurmay Albay Bülent Olcay ve Deniz Albay Oğuz Kaan Yavuz ile Sahil Güvenlik Komutanlığının emir dışında giden gemilerin geri dönmesi ve Sahil Güvenlik Komutanlığının emniyete alınması, yani darbecilerden kurtarılması talimatı verilmiştir. Güvenliğimiz nedeniyle ve darbeciler tarafından tesirsiz hale getirilmemek için, emir Subayımın özel program kapsamında düğünde bana refakat etmediği izlenimini darbeci hainlere verdik. Ancak emir Subayım ile buluştuk sonra bir kısım telefon görüşmelerini emir Subayım yaptı, ancak güvenli gördükten sonra benim yanımda olduğunu söyleyip telefon görüşmelerini yaptım ve darbenin önlenmesi için talimatları verdim."
'Milli Savunma Bakanı ile irtibat sağladım'
Genelkurmay Başkanı ve diğer kuvvet komutanlarından haber alınamaması üzerine Milli Savunma Bakanı Fikri Işık'la telefon irtibatı sağladığını anlatan Bostanoğlu şöyle devam etti: " Yaşanan illegal olaylar karşısında saat 01.17'de Milli Savunma Bakanı Sayın Fikri IŞIK ile telefon irtibatı sağladım. Sayın Bakan'a 'komuta kademesi olarak darbe girişimine karşı olduğumuzu, bu girişimin FETÖ cuntası tarafından yapıldığını değerlendirdiğimi ve güvenli bir bölgede bulunduğumu' ifade ettim, Sayın Bakan ile belli aralıklarla telefonla görüşerek sürekli irtibatta kaldık, gelişmelere yönelik olarak kendisine bilgi sundum."
Olay gecesi tek Kuvvet Komutanı olarak ifadem CNN TÜRK'de yayınlandı
Bu süre zarfında CNN Türk Muhabiri Kenan Şener ile saat 01.24'de irtibat kurduğunu anlatan Bostanoğlu, "Komuta kademesi olarak bu girişimi kesinlikle kabul etmiyoruz' şeklindeki ifadem CNN Türk'te yayınlandıktan sonra diğer TV ekranlarında ve internette son dakika gelişmesi olarak kamuoyuna duyuruldu. Olay gecesi tek Kuvvet Komutanı açıklaması olarak bu ifadelerimin, darbe endişesi yaşayan kamuoyunu ve darbe karşıtı olan TSK personelini ferahlatan önemli bir referans teşkil ettiğini düşünüyorum" dedi.
'Karargahı saat 08.00'da kontrol altına alabildik'
İfadesinde yaptığı telefon görüşmelerini, darbecilere karşı gelinmesi için verdiği emirleri, emirlerine uyan ve uymayan askerleri tek tek anlatan Bostanoğlu, "Bu menfur darbe girişimin yaşandığı 15-16 Temmuz 2016 tarihlerinde, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı karargahının ve bağlısı komutanlıkların güvenliğinin sağlanması, bu illegal girişime karışan darbeci personelin yine Deniz Kuvvetleri personeli tarafından yakalanması ve gözaltına alınması, denize açılan gemilerin güvenli bir şekilde üslerine avdet etmesi gibi Deniz Kuvvetlerindeki kritik gelişmeleri telefon görüşmelerimiz vasıtasıyla 16 Temmuz 2016 günü saat 08.00'de Deniz Kuvvetleri Komutanlığı karargahını kontrol altına alabildik. Karanlık olayların yaşandığı bu süreçte darbeciler tarafından ulaşılamamış ve rehin alınamamış olmam sayesinde, Deniz Kuvvetleri bağlısı birlikler ile iletişim kurabildiğimizi, CNN Türk ile kurduğumuz irtibatın ve yaptığımız açıklamanın tüm Türkiye'de kamuoyunu rahatlatan bir beyanat olduğunu ve Deniz Kuvvetleri çapında krizi mümkün olan en uygun şekilde yönetebildiğimiz değerlendiriyorum" şeklinde ifade verdi.
(14 Ocak 2017, 14:31)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: