15 Temmuz darbe girişiminde, FETÖ/PDY'nin atama listesinde adı örgütün sözde 'Erzurum Sıkıyönetim Komutanı' olarak yer alan Jandarma Bölge Komutanlığı Kurmay Başkanı Kurmay Albay Murat Koçak ile 'Kırmızı Bylock' kullandığı tespit edilen Harekat ve Asayiş Şube Müdürü Kurmay Binbaşı Murat Yılmaz ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Her iki komutana iyi hal indirimi uygulanmadı.
07.01.2017 17:45 FETÖ'cü komutanlara ilk ceza Erzurum'da verildi. Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) kapsamında tutuklanan iki komutan müebbet hapis cezasına çarptırıldı.
5 Ocak'taki gelişmeye göre, Darbe girişiminde adı 'Erzurum Sıkıyönetim Komutanı' olarak geçen Jandarma Bölge Komutanlığı Kurmay Başkanı Kurmay Albay Murat Koçak ile 'Bylock' kullananlarla ilgili kırmızı listede bulunan Harekat ve Asayiş Şube Müdürü Kurmay Binbaşı Murat Yılmaz, 'Cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs' suçundan ayrı ayrı ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. Başarısız darbe girişimin olduğu 15 Temmuz gecesi Erzurum Jandarma Bölge Komutanlığı Kurmay Başkanı olan Kurmay Albay Murat Koçak ile Jandarma Bölge Komutanlığı'nda görevli Harekat ve Asayiş Şube Müdürü Kurmay Binbaşı Murat Yılmaz gözaltına alındı. Yurtta Sulh Konseyi tarafından gönderilen 'sıkıyönetim direktiflerini' uygulamakta ısrarcı oldukları gerekçesiyle Murat Koçak ile Murat Yılmaz, 17 Temmuz'da tutuklanarak H Tipi Cezaevi'ne gönderildi. Murat Koçak ve Murat Yılmaz hakkında Erzurum 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı. Hazırlanan iddianamede söz konusu eylemlerin FETÖ/PDY mensupları tarafından gerçekleştirildiği, Murat Koçak'ın 'Sıkıyönetim Direktifi' konulu belgenin ekinde bulunan 'İl Sıkıyönetim Komutanları' başlıklı listenin 29'uncu sırasında Erzurum Sıkıyönetim Komutanı olarak görevlendirildiği, Murat Yılmaz'ın örgüt mensuplarının yararlandığı Bylock haberleşme programını kullandığı vurgulandı. Murat Yılmaz'ın Murat Koçak ile birlikte hareket ettiği ve her ikisinin de örgütün emirleri doğrultusunda astlarına emir verdiği belirtilen iddianamede, Erzurum ilinin Doğu Anadolu Bölgesinin merkezi konumunda, Büyükşehir Belediyesi statüsünde, TRT ve kamu kurumlarına ait çok sayıda bölge müdürlüklerinin bulunduğu, Bölge Adliye Mahkemesi ve Bölge İdare Mahkemesi bulunan Erzurum'un adli teşkilat açısından Türkiye'nin önemli bir ili olduğu, özellikle örgüt lideri Fetullah Gülen'in Erzurum nüfusuna kayıtlı olduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde soruşturmaya konu eylemleri icra eden şüphelilerin örgütün sıradan birer üyesi değil yöneticisi olduklarına dikkat çekildi.
KOÇAK: KENDİ HALKINA SİLAH SIKACAK CANİ DEĞİLİM
Erzurum 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen üçüncü duruşmada tutuklu komutanlar, avukatları ve yakınları hazır bulundu. Yazılı ve sözlü olarak Murat Koçak ve Murat Yılmaz suçsuz olduklarını savundular. Bilgisayarında, evinde, odasında yapılan aramalarda suç teşkil edecek delillerin bulunmadığını anlatan Murat Koçak, şunları söyledi:
"Adli Tıp uzmanlarından dinlediğim kadarıyla her suçlu arkasında bir delil bırakır. Böyle bir iz bende yok. 3 aydır tek kişilik hücrede bulunuyorum. Böyle bir eylem içerisinde bulunmam söz konusu değildir. Eski bir Türk subayı olarak kendi halkına silah sıkacak kadar cani değilim. Bilinçsiz bir şüphe nedeniyle buradayım. Suçsuzum, beraatımı istiyorum."
Bylock kullananlarla ilgili kırmızı listede bulunduğu belirtilen Murat Yılmaz ise Bylock kullanmadığını, hangi bir terör örgütüne üye olmadığını söyledi. 15 Temmuz akşamı eşi ve çocuğu ile karargahta piknik yaptığını anlatan Murat Yılmaz, "Böyle bir vahim olayı bilen kişi eşini ve çocuğunu karargaha getirir mi? Planlama yapmış, olayın içerisine dahil olmuş olmam söz konusu değildir. Vatanımı, milletimi, bayrağımı çok seviyorum. Adaletin yerini bulacağına inanıyorum" diye konuştu.
KOMUTAN İFADE VERDİ
Dava kapsamında talimatla ifade veren dönemin Jandarma Bölge Komutanı olan Jandarma Genel Komutan Yardımcısı Korgeneral Ali Lapanta ve dönemin Jandarma Bölge Komutanlığında Emniyet ve Kaza Önleme Proje Subayı olan Jandarma Genel Komutanlığında görevli Albay Cüneyt Gül de, darbe gecesi yaşananları anlattı.
Korgeneral Lapanta, darbe girişimiyle ilgili tutuklu sanıklar Murat Koçak ile Murat Yılmaz'ın yargılandığı Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki dava çerçevesinde talimatla ifade verdiği Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesindeki ifadesinde, olay günü izinli olduğunu ve teşebbüsü kendisini telefonla arayan Ağrı İl Jandarma Komutanından öğrendiğini belirtti.
Konuşma esnasında darbe planı emri geldiğini bildiren Lapanta, "Ağrı İl Jandarma Komutanı, Murat Koçak'ın Erzurum Sıkıyönetim Komutanı olduğunu ifade etti." dedi.
Lapanta, komutana bu hareketin FETÖ tarafından planlanmış olabileceğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Kendisine bağlı birimlere emir vermesini ve talimatım olmadan hareket etmemelerini söyledim. Vekalet bıraktığım Kurmay Başkanı Murat Koçak'ı aradım. Durumun ne olduğunu sordum. Darbe uygulama emrinin geldiğini, birlikleri kışlaya topladığını ve hazırlık yaptığını söyledi. Kendisine 'Oğlum bu normal silahlı kuvvetlerin inisiyatifinde olan bir faaliyet değildir' diyerek yanlış yapmamasını ve gelen talimatlara uymamasını söyledim. Bana aynen 'Komutanım ben askerim, ben gelen emri uygulamak zorundayım' deyip gelen emre uyacağını söyledi."
"Komutanım siz ve Kolordu Komutanım görevden alınmışsınız"
Telefonda Koçak'a, "Ben ve kolordu komutanı varken sıkıyönetim komutanlığı sana mı kaldı" sorusunu yönelttiğini anlatan Lapanta, "Komutanım siz ve kolordu komutanım görevden alınmışsınız. Jandarma Genel Komutanlığının emrine verilmişsiniz." yanıtını aldığını kaydetti.
Koçak'ı darbecilerin emirlerini yerine getirmemesi için ikna etmeye çalıştığını vurgulayan Lapanta, şöyle devam etti:
"Kendisi 'Ben askerim, gelen emirlere uyarım.' dedi. Kendisine ailesiyle ilgili bazı açıklamalarda bulundum. 'Oğlun daha yeni doğdu, baba demesini bilmiyor. Yapmış olduğunuz faaliyet darbeye teşebbüstür. Bunun cezası da müebbettir. Sakın ola yanlış yapmayın.' diyerek nasihatta bulundum."
Söylediklerine karşılık Koçak'ın "Emredersiniz." demesine rağmen kışla içerisinden personeli hazırlama ve dışarı çıkarmada ısrarcı olduğunu öğrendiğine işaret eden Lapanta, şu ifadeleri kullandı:
"Kurmay Başkanının durumunun şüpheli olduğunu öğrenmem üzerine İl Jandarma Komutanı Albay Mustafa Çelik'i arayarak durumunu sordum. Bir sıkıntı olmadığını, personeli göreve çağırmadığını, gelişmeleri takip ettiğini ifade etti. Ben de kendisine derhal Jandarma Bölge Komutanlığı karargahına giderek duruma el koymasını istedim ve gelişmelerden Valiyi haber etmesi talimatını verdim. Gelişen süreç içerisinde kolordu komutanımızı aradım. Kolordu komutanına, Murat Yılmaz, MEBS Şube Müdürü Yaşar Uçgun ve Mali Şube Müdürü Mehmet Karaman'ın yanlış hareket ettiklerini ve haklarında tutuklama kararı çıkarılması için askeri savcılığa bilgi verilmesi gerektiğini söyledim. Kendisi de gereğini yapacağını söyledi. Gece 2-3 sıralarında da askeri savcılık tarafından tutuklama kararı çıkarılmış ve merkez komutanlığınca gereği yapılmış."
Albay Gül'ün ifadesi
Dönemin Jandarma Bölge Komutanlığında Emniyet ve Kaza Önleme Proje Subayı Albay Cüneyt Gül ise ifadesinde, olay gecesi Erzurum Orduevi bahçesinde oturduğu ve darbe girişimini kız kardeşinin telefonundan öğrendiğini bildirdi.
Daha sonra televizyondan gelişmeleri takip ettiğini belirten Gül, ifadesinde şunları anlattı:
"Televizyondaki durumdan rahatsızlık duyarak komutanlığa gittim. Nizamiyeden içeriye girdiğimde karargahta görevli personelin hücum yeleklerini alıp silahlandıklarını gördüm. Yaklaşık 40-50 kişiydi. Hepsi rütbeliydi. Tanıyanlar bana 'Komutanım ne oluyor?' dediler. Ben de 'Bilmiyorum, içeri girip öğreneceğiz' dedim. Koçak'ın odasına gittim. 'Murat ne oluyor?' diye sorunca bana 'Komutanım sıkıyönetim ilan edildi.' dedi. Ben de ne 'Sıkıyönetim mi? Ne diyorsun?' deyince sıkıyönetim direktifi mesajı gösterdi."
Etrafındakileri darbe mesajına inanmamaları konusunda uyardığını vurgulayan Gül, şu bilgileri verdi:
"Murat'a 'Bu mesaja nasıl inanıyorsun, üç tane çocuğun var. Bu, karargahtaki Fetullahçının birinin oyunudur. Sakın kanma. 9. Kolordu ve Jandarma Genel Komutanını aradın mı?' diye sordum. Murat, bana kolordu komutanına ulaşamadığını, Jandarma Genel Komutanlığının da sıkıyönetim faaliyetini gerçekleştirmeye başladığını beyan etti. Bunun üzerine 'Murat, bunda yanlışlık var, kolordu komutanını aramadan bir şey yapma.' dedim. Bir ara odasından çıkıp geri geldim. Bu sırada bazı komutanları gördüm. Bana ne yapacağımızı sordular. Ben de onlara 'Bunlar kesinlikle Fetullah'ın oyunu. Tanıdığınız, güvendiğiniz adamlara yavaş yavaş yayın.' dedim. Koçak'ın telefonda Ali Paşamla konuştuğunu duydum. 'Murat emir veriyorum, o direktifi kaale almayacaksın.' dedi. Murat da kendisine 'Sizi genel komutanlık emrine aldılar.' dedi."
Gül, Murat Koçak'ı darbe emrini uygulamaması konusunda ikna etmeye çalıştığını dile getirerek, "Daha sonra Albay Mustafa Çelik geldi. Bana 'Murat'ı bir şekilde durdurmamız lazım.' dedi. Ben de kendisine 'Derdest etsek olur. Ancak kimin ona taraf olduğunu bilemiyorum. Biri silah çeker, kışla içerisinde kan gövdeyi götürür. Müsaadenizle içeride Murat'ı ikna edeyim. Siz de dışarıda personel ile konuşun, doğruyu anlatmaya çalışın' dedim." şeklindeki görüşlerini paylaştı.
Emri aldıktan sonra içeri girdiğine değinen Gül, şunları kaydetti:
"İçerdi otururken Binbaşı Murat Yılmaz odaya gelerek 'Komutanım, Mustafa Albay personeli toplamış, konuşuyor.' dedi. Koçak hızlı bir şekilde bahçeye koştu ve içtimada bulunan rütbelilere 'Bu bir emirdir, isteyen gelir.' diyordu. Çelik, bundan önce kendisine 'Murat saçmalıyorsun.' şeklinde uyarıda bulunmuştu. Koçak da Çelik'e 'Komutanım bu emirdir, emri uygulayacağız.' dedi. Mustafa Albayın 'Sen o saçma mesajla gidip valiyi mi alacaksın?' diye sorması üzerine Koçak da 'Vali artık yok.' dedi. Personelin etrafımızda toplanması üzerine Koçak, Mustafa Albay ve Albay İsmail Güzel ile birlikte kamelyaya geçtik. Orada Murat'ın tutum ve davranışlarından bu işi yapamayacağını anladığını sezdim."
Jandarma Genel Komutanlığı Denetleme Başkanı Korgenaral Harun Ocaklı'dan mesaj geldiğini işaret eden Gül, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bunun üzerine Koçak'ın yanına giderek 'Murat, Harun Paşa arıyormuş, ne dedi' diye zarf attım. Koçak da bana 'Kışladan çıkmayın.' diye emir verdiğini söyledi. Ondan sonra Koçak'ın hiçbir girişimde bulunamayacağı kanaati bende hasıl oldu. Gözaltına alınarak götürülmelerine kadar odasında televizyon izledi."
MAHKEMEDEN MÜEBBET HAPİS KARARI!
Mahkeme heyeti karar için ara vererek duruşma salonundan çıktığı sırada sanık Murat Koçak, eşine "Ne olursa olsun sakın üzülme. Karar ne olursa olsun tepki verme" dedi.
Kararını açıklayan mahkeme heyeti, Murat Koçak ile Murat Yılmaz'ı 'Cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs' suçunu işlediklerini kabul ederek sanıkları ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkum etti.
Mahkeme, iki komutan için de iyi hal indirimi uygulamadı ve tutukluluk hallerinin devamına karar verdi. Verilen karar ile Türkiye'deki ilk darbeci komutanlar davası karara bağlanmış oldu.
Türkiye'de FETÖ'nün darbe girişimine ilişkin komutanların yargılandığı ilk davada esas hakkındaki son görüşünü açıklayan cumhuriyet savcısı sanıkların en ağır cezaya çarptırılmasını istemişti. Sanıkların suçunun terör kapsamında değerlendirilmesi gerektiğine işaret edilen mütalaada, her iki sanığın "Anayasayı ihlal" suçundan ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmaları talep ediliyordu.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016) 'Erzurum Darbe Yapılanması 2 sanık' davası
(07 Ocak 2017, 17:45)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: