Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimiyle ilgili tutuklanan eski 2. Ordu Komutanı Orgeneral Adem Huduti ile bazı generaller, subay ve astsubaylar ile erlerin de aralarında bulunduğu 76 şüpheli hakkında hazırlanan iddianame Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi. İddianamede, sanıkların hükümeti, Meclis'i ve anayasal düzeni devirmeye teşebbüs suçlarını işledikleri belirtildi. Şüphelilerden bazılarının, ByLock kullandığı bilgisine de yer verilen iddianamede, şüphelilerden Kemal Keskin'in Huduti ile ilgili ilginç ifadelerine de yer verildi. Keskin'in, eski 7. Ana Jet Üs Komutanı Emin Ayık'ın cezaevi girişinde bir numaralı şüpheli eski 2. Ordu Komutanı Orgeneral Adem Huduti'ye, 'Olmadı işte komutanım, başaramadık' dediği belirtildi. Ayrıca izlenen kamera kayıtlarında darbe girişiminin gerçekleştiği saatlerde Huduti'nin makam odasına giriş ve çıkışı esnasında kendisine karşı herhangi bir zor kullanma olmadığının görüldüğü kaydedildi.
07.01.2017 22:06 Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimiyle ilgili tutuklanan eski 2. Ordu Komutanı Orgeneral Adem Huduti ile bazı generaller, subay ve astsubaylar ile erlerin de aralarında bulunduğu 76 şüpheli hakkında hazırlanan iddianame Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi. Malatya Cumhuriyet Başsavcı Ergül Yılmaz ve Başsavcı Vekili Mehmet Badem tarafından hazırlanan 165 sayfalık iddianamede, eski 2. Ordu Komutanı Orgeneral Huduti bir numaralı şüpheli olarak yer alıyor.
2 Ocak'ta yaşanan gelişmeye göre, iddianamede, darbe girişimi sırasında dönemin 2. Ordu Komutanlığı Komuta Kademesini oluşturan eski 2. Ordu Kurmay Başkanı Tümgeneral Avni Angun, eski 2. Ordu Harekat Destek Yarbaşkanı Tuğgeneral Zeki Karataş, eski 2. Ordu İdari Kurmay Yarbaşkanı Tuğgeneral Mustafa Serdar Sevgili, eski 2. Ordu'da görevli Tuğgeneral Ersin Yıldırım, eski 7. Ana Jet Üs Komutanı Tuğgeneral Emin Ayık ile subay, astsubay ve erlerden oluşan 76 şüpheli hakkında suçlamalar bulunuluyor.
Foto: Adem Huduti (2. Ordu eski Komutanı, Orgeneral)
İddianamede, haklarında, "FETÖ-PDY silahlı terör örgütü üyesi olmak, cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs etmek, cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs etmek, cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek ve mala zarar vermek" suçlamalarının yer aldığı şüphelilerden bazılarının, örgütün şifreli mesajlaşma programı "ByLock"u kullandığı bilgisine de yer verildi.
İddianamenin kabulüne karar veren mahkeme heyeti, önümüzdeki günlerde tensip hazırlayarak duruşma günü belirleyecek.
İDDİANAMEDEN DETAYLAR
Malatya'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimiyle ilgili hazırlanan iddianamede, darbecilerin 2. Ordu Komutanlığındaki askerlere, "Nizamiyeden polis, jandarma veya vatandaş girerse vurun", "Gelecek olanlar bizim komutanımızı almak için gelen teröristlerdir", "Genelkurmay Başkanını rehin aldılar şimdi de 2. Ordu Komutanını rehin almaya geliyorlar", "Bugün savaş günü silahınızı alın ve beni takip edin" şeklinde emirler verdikleri ifadelere yansıdı.
Cumhuriyet Başsavcısı Ergül Yılmaz ve Başsavcıvekili Mehmet Badem tarafından FETÖ'nün darbe girişimine ilişkin eski 2. Ordu Komutanı Orgeneral Adem Huduti ile bazı generaller, subay ve astsubaylar ile erlerin de aralarında bulunduğu 76 kişi hakkında hazırlanan ve 1. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen 165 sayfalık iddianamede, darbe girişiminde yaşananlara ilişkin detaylı bilgilere yer verildi.
İddianamede, şüpheli er Abdi Yıldız'ın 16 Temmuz sabah 05.30'da hücum yeleğini alarak yukarı çıkıp darbe teşebbüsü sırasında ölen zanlı Binbaşı Fatih Kılıç'ın yanına gittiği belirtildi. Binbaşı Kılıç'ın, 2 No'lu nizamiyenin sağ tarafına aldığı, şüphelinin de aralarında bulunduğu askerlere "İçeri girmek isteyen kim olursa olsun onları vurun. Gelecek olanlar bizim komutanımızı almak için gelen teröristlerdir. Genelkurmay Başkanını rehin aldılar, şimdi de 2. Ordu Komutanını rehin almaya geliyorlar." dediği aktarılan iddianamede, bunun üzerine şüpheli Yıldız'ın da içinde yer aldığı bir grup askerin nizamiye girişinde konumlandığı kaydedildi.
Grubun başında şüphelilerden Yüzbaşı Kemal Keskin'in bulunduğu vurgulanan iddianamede, jandarmanın anonslarla Türkiye'de darbeye teşebbüs edildiğini, İnönü Kışlası'nda da darbecilerin olduğunu, bunların kanunsuz emirlerine uyulmaması gerektiğini, bu sebeple direnç gösterilmemesi, ateş edilmemesi ve teslim olunması söylenmesine rağmen Keskin'in askerlere "Ateş edin" emri verdiği anlatıldı. İddianamede, şüphelinin ateş açtığı, çatışma sırasında da kolundan yaralandığı, bunun üzerine mevziden geriye çekildiği ve daha sonra yanındakilerle 1 No'lu nizamiyeden polislere teslim olduğu bildirildi.
Şüpheli Ademcan Güven'in ifadelerinin de bulunduğu iddianamede, zanlının nizamiyede darbe teşebbüsünde bulunan diğer zanlılardan Yüzbaşı Kemal Keskin ve Üsteğmen Hüseyin Çakıcı tarafından karşılandıkları ve askerlere silahlarını doldurmaları emrini verdikleri, Güven'i de nizamiye giriş kapısına yönlendirdikleri, daha sonra Malatya Valisinin ( Mustafa Toprak) nizamiye kapısına geldiği, kapıdaki Yüzbaşı Keskin ile konuşmaya başladığı ancak Keskin'in Valiye buradan ayrılması ve içeriye giremeyeceği yönündeki silahlı tehdidi de yer aldı.
"Herkes silahlansın"
Er Ali Göktaş'ın ise "Herkes silahlansın" talimatı üzerine silahlığa gittiklerine işaret edilen iddianameye, şu ifadeler yansıdı:
"Burada Kemal Keskin'in 'Nizamiyeden polis, jandarma veya sivil vatandaş girer ise vurun' diye söylediği, nizamiye bölgesinde bulunan ve darbeye karşı tedbir almış olan jandarma tarafından söz konusu eylemin yasa dışı olduğu, Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı bir darbe teşebbüsü olduğu, bu nedenle direnç gösterilmemesi ve ateş edilmemesi ikazı anons edilerek bildirilmesine rağmen, şüphelinin nizamiye önüne gelen jandarma zırhlı araçlarının tekerleklerine bir el ateş ettiği, daha sonra nizamiye bölgesinden ayrılarak karargah binasına doğru gittiği, bir odaya giderek burada diğer kişilerle bekledikleri ve sonrasında diğer şüpheliler ile emniyet görevlilerine teslim oldukları anlaşılmıştır."
"Kim gelirse vurun"
İddianamede, şüpheli er Bülent Yiğit'in teşebbüs sırasında ölen Binbaşı Fatih Kılıç'ın, "Herkes silahını alsın" emri üzerine silahını aldığı, nizamiyeye gittiği ve darbeye karşı tedbir alan jandarma tarafından söz konusu eylemin yasa dışı olduğu Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı bir darbe teşebbüsü olduğu, bu nedenle direnç gösterilmemesi ve ateş açılmaması ikazı anons edilerek bildirilmesine rağmen burada Fatih Kılıç ve Kemal Keskin'in, "Nizamiyeden kimse girmeyecek kim gelirse vurun" dediği ve zanlı Yiğit'in de 2 el ateş ettiğinin anlaşıldığı anlatıldı.
"Ateş et, yoksa ben sana sıkarım"
Şüpheli Onbaşı Emre Uçar'ın ise silahların alınıp aşağıya inilmesini söylenmesi üzerine silahıyla nizamiye bölgesine gittiği belirtilen iddianamede, "Darbe teşebbüsü sırasında ölen Binbaşı Fatih Kılıç'ın, Emre Uçar'ın da içerisinde bulunduğu asker grubunu 2 No'lu nizamiye girişine yerleştirdiği ve 'İçeriye polis, jandarma, sivil kim girmeye çalışırsa vuracaksınız' şeklinde emir verdiği ancak şüpheli Emre Uçar'ın kendi beyanına göre, 'Ağabeyim polis, ben polise ateş edemem' demesi üzerine Fatih Kılıç'ın da 'Ateş et, yoksa ben sana sıkarım' diyerek ayak dibine doğru ateş ettiği, bunun üzerine çatışmalar devam ederken şüpheli Emre Uçar'ın 2 el ateş ettiği, daha sonra da diğer şüphelilerle emniyet görevlilerine teslim olduğu anlaşılmıştır." ifadelerine yer verildi.
"Bugün savaş günü silahınızı alın ve beni takip edin"
İddianamede, ayrıca şüpheli er Turan Avcı ile ilgili şu değerlendirme yer aldı:
"Şüpheli, nöbet yerinden ayrıldığı sırada çatışma sırasında ölen Binbaşı Fatih Kılıç ile karşılaştığı ve 'Bugün savaş günü, silahınızı alın ve beni takip edin' diyerek askerleri ani müdahale mangasına götürdüğü, burada şüphelinin şarjör alarak 2 No'lu nizamiyeye gittikleri ve burada mevzilendikleri, nizamiye bölgesinde bulunan ve darbeye karşı tedbir almış olan jandarma tarafından söz konusu eylemin yasa dışı olduğu, Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı bir darbe teşebbüsü olduğu, bu nedenle direnç gösterilmemesi ve ateş edilmemesi ikazı anons edilerek bildirilmesine rağmen, ölen Fatih Kılıç'ın nizamiye dışına doğru ateş ederek askerlere de 'Siz de kimi görürseniz ateş edin' talimatı vererek şüphelinin de aralarında bulunduğu askerlerle birlikte iki el ateş ettiği ve akabinde geri çekilerek koğuşlar bölgesine gittikleri, silah bırakarak güvenlik kuvvetlerine teslim oldukları anlaşılmıştır."
ÖLDÜRÜN DİYEN DARBECİ, ÇATIŞMADA ÖLDÜRÜLDÜ
Malatya'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili 197 şüpheli hakkında hazırlanan takipsizlik kararında, 2. Ordu Komutanlığı nizamiyesinde çıkan çatışmada öldürülen Kurmay Binbaşı Fatih Kılıç'ın üzerinde "Vali, Emniyet Müdürü gözaltına, gerekirse öldürülsün" yazılı not bulunduğu ortaya çıktı.
Cumhuriyet Başsavcısı Ergül Yılmaz ve Başsavcıvekili Mehmet Badem tarafından hazırlanan, darbe girişimi sırasında ölen şüpheli Fatih Kılıç ile 196 asker hakkındaki takipsizlik kararında, darbe girişiminde yaşananlara ilişkin bazı bilgilere de yer verildi.
Kararda, FETÖ'nün darbe girişimi sırasında ölen şüpheli Fatih Kılıç'ın Malatya 2. Ordu Komutanlığı Harekat Başkanlığında İstihbarat Kurmay Binbaşı olarak görev yaptığı, 15 Temmuz tarihinde şüphelinin de Malatya 2.Ordu Komutanlığında darbeye teşebbüs içerisinde aktif rol aldığı aktarıldı.
Darbe girişiminin ilk saatlerinden itibaren koğuşlarda bulunan askerleri silahlandırıp, nizamiye bölgelerinde mevzi aldırdığı ve nizamiye dışına atış emirleri vererek sivil halka ve emniyet kuvvetlerine ateş ettirdiği aktarılan takipsizlik kararında, şüphelinin ateşli silah kullandığı ve emniyet güçleriyle girdiği çatışma sırasında yaralanarak öldüğü belirtildi.
BAŞINDAN VURULDU
İddianamede yer alan güvenlik kamera kayıtlarına göre, Karargah binası Şehitlik bölgesinde piyade tüfeği ile görünen Fatih Kılınç, saat 08.30 sularında Albay Bahadır Erdemli ile birlikte denetleme koridorunda görülüyor. Erdemli, Binbaşı Fatih Kılınç ile birlikte koridor bir süre ilerledikten sonra giriş kısmında bulunan kapıya tekme atarak içeri giriyor. Burada görüntü dışında kalan Kılınç ve Erdemli daha sonra eğilerek diğer odaya geçiyor. Siper alıp atış yapan Fatih Kılınç, güvenlik güçleri tarafından yapılan ateş sonucu 08.48 sularında başında vurularak yere düşüyor. Yanında bulunan Yarbay Erdemli eğilerek Kılınç'ın yanına geliyor burada nabzını kontrol ediyor. Erdemli, telefon ile yaptığı görüşmenin ardından olay yerinden koşarak uzaklaşıyor. 20 dakika yerde yatan Fatih Kılınç'ın yanına Albay Erdemli bir süre sonra tekrar geliyor. Yerde yatan Kılınç'ın üzerinde bulunan cep telefonunu alan Erdemli, ardından yine bir darbeci subay ile birlikte yanlarında getirdikleri örtü ile Kılınç'ı olay yerinden sürükleyerek Harekat Başkanlığına götürüyor. Kılınç'ın taşınma sürecinde yerlerde oluşan kan izini ise Albay Erdemli'nin temizlik aracı ile temizlediği görülüyor.
BAŞSAVCI OLAY YERİNDE
Görüntülerde, darbe girişiminin ardından 2. Ordu Karargahındaki darbe girişimcilerini gözaltına almaya giden Cumhuriyet Başsavcısı Ergül Yılmaz ve Cumhuriyet Başsavcı Vekili Mehmet Badem, saat 16.50 sularında beraberlerinde özel hareket polisi ve jandarma ile Fatih Kılınç'ın cesedinin bulunduğu Harekat Merkezine giderken görülüyor.
OTOPSİ SONUÇLARI AÇIKLANDI
Başsavcılığın talebi üzerine Fatih Kılınç'ın cesedi üzerinde yapılan otopsi işleminde ise iddianamede şu bilgilere yer verildi: "Ölü Muayene ve Otopsi İşlemi sonucunda ölüm sebebinin 'Ateşli silah yaralanmasına bağlı kafatası kırıkları ile birlikte beyin kanaması ve beyin doku harabiyeti' sonucu meydana geldiğinin bildirildiği, şüphelinin elbiseleri içerisinde ele geçirilen 'Vali, Emniyet Müdürü gözaltına, gerekirse öldürülsün' yazılı not bulunduğu, bu yazı üzerinde kriminalistik yapılan incelemede; 'Yazının Fatih Kılıç'ın elinden çıktığının' bildirildiği, şüphelinin darbe teşebbüsü içerisinde yer aldığı ve aktif rol aldığı, bu suretle şüphelinin FETÖ/PDY Terör Örgütü Üyesi olduğu ve cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs etmek', 'Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs etme', 'Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme' suçlarını işlediği anlaşılmış ise de; şüphelinin alınan nüfus kaydında 15.07.2016 tarihinde öldüğünün anlaşılması karşısında; TCK'nun 64. Maddesinin 'sanığın ölümü halinde kamu davasının düşürülmesine karar verilir, ancak niteliği itibari ile müsadereye tabi eşya ve maddi menfaatler hakkında davaya devam olunarak bunların müsaderesine hükmolunabilir' amir hükmü gereğince şüpheli hakkında kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
Şifahi Emir'le Ankara'ya Helikopter Göndermişler
Malatya'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimiyle ilgili hazırlanan iddianamede, örgütün şifreli mesajlaşma programı "ByLock" kullanıcısı olduğu belirlenen dönemin 2. Kara Havacılık Alay Komutanı Albay Mustafa Özkan'ın "şifahi emri"yle darbe girişiminden 2 gün önce Ankara'ya taarruz helikopterlerinde kullanılan bin 500 adet 20 milimetrelik top mühimmat ve helikopter gönderildiği tespit edildi.
Cumhuriyet Başsavcısı Ergül Yılmaz ve Başsavcıvekili Mehmet Badem tarafından FETÖ'nün darbe girişimine ilişkin eski 2. Ordu Komutanı Orgeneral Adem Huduti ile bazı generaller, subay ve astsubaylar ile erlerin de aralarında bulunduğu 76 şüpheli hakkında hazırlanan ve 1. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen 165 sayfalık iddianamede, darbe girişiminde yaşananlara ilişkin detaylı bilgilere yer verildi.
İddianamede, şüpheli Mustafa Özkan'ın 15 Temmuz tarihinde 2. Kara Havacılık Alay Komutanı olarak görev yaptığı ve bu görevini aynı tarihte mesai saatleri içerisinde Kara Pilot Albay Hakan K'ya devrettiği aktarıldı. Suç tarihinde Mustafa Özkan'ın Kurmay Başkanı Avni Angun'u aradığı ve telefonla görüştüğüne yer verilen iddianamede, bu görüşmede Angun'un Özkan'a alayına dönmesini, yeni göreve başlayan Albay Hakan K'ye yardımcı olmasını istediği belirtildi.
İddianamede, Kara Havacılık Alay Komutanlığına saat 21.25 sıralarında giden Özkan'ın, burada nöbetçi askerlerin mermilerini kontrol edip, mermiyle nöbet tutan erlerin yerine uzman çavuşları nöbete tertiplediği anlatıldı. Bu sırada Harekat Merkezine "Yurtta Sulh Konseyi" ibareli emir yazısı geldiği ve ülkede sıkı yönetimin ilan edildiği, yeni görevlendirmeler yapıldığı anlatılan iddianamede, emir yazısının şüpheli Mustafa Özkan tarafından görüldüğü kaydedildi.
Malatya'dan Ankara'ya mühimmat gönderilmiş
Şüpheli Özkan'ın, diğer darbeciler, dönemin 2. Ordu İdari Kurmay Yarbaşkanı Tuğgeneral Mustafa Serdar Sevgili, 2. Ordu Harekat Destek Yarbaşkanı Tuğgeneral Zeki Karataş ile albay Bahadır Erdemli başta olmak üzere diğer şüphelilerle hareket ettiği aktarılan iddianamede, şunlar kaydedildi:
"Şüpheli Mustafa Özkan'ın darbeye teşebbüs tarihinden önce 14 Temmuz tarihinde şifahi emirle, taarruz helikopterlerinde kullanılan bin 500 adet 20 milimetrelik top mühimmatının Ankara'ya intikal edecek S-70 helikopteriyle Ankara'da bulunan taarruz helikopter tabur komutanlığına gönderilmesi ve Özcan Karacan'a teslim edilmesi emrini verdiği, aynı tarihte bin 500 adet 20 milimetrelik top mühimmatı Gürçay B. ile ve Yakup Y'nin pilot olarak yer aldığı S-70 helikopterle Ankara'ya gönderildiği anlaşılmıştır. Gürçay B. ile Yakup Y.'nin 15 Temmuz 2016 tarihindeki darbeye teşebbüs olaylarında yer aldığı Çağdaş Ç'nin beyanından anlaşılmıştır."
Kurs için gönderilen ATAK darbe girişiminde kullanılmış
Ayrıca 2 adet T-129 ATAK ve bir UH-1 helikopterinin 15 Temmuz 2016 tarihinde devam eden kurslarda kullanılmak üzere Ankara'ya gitmesi gerektiğinin şüpheli Özkan tarafından görevi devrettiği Alay Komutanı Hakan K'ye söylendiği ve aynı gün helikopterlerin Ankara'ya gönderildiğinin anlaşıldığı vurgulanan iddianamede, "Ankara'ya gönderilen T-129 ATAK helikopterlerinden birisinin Ankara/Temelli meydanında arıza nedeniyle kaldığı diğerinin 15 Temmuz 2016 tarihinde yaşanan olaylarda kullanıldığının tespit edildiği anlaşılmıştır." ifadelerine yer verildi.
İddianamede, şüpheli Mustafa Özkan'ın darbeye teşebbüs olayının meydana geldiği 15 Temmuz'da görevi devretmesine rağmen eski görev yerine gittiği, Tulga Kışlasında hazır olarak bekletilen B-350 uçağının, isimleri müteakiben bildirilecek kişiler ile Ankara'ya hareket edeceğini bildirir mesaj gönderdiği, bu mesajın da Harekat Başkanı Kurmay Albay Erkan Varol ve Kurmay Başkan Vekili Tuğgeneral Mustafa Serdar Sevgili tarafından imzalandığı, şüpheli Mustafa Özkan'ın bu mesaj emrinden sonra emir komutayı aldığı, sabah saatlerinde de kışlaya kimsenin alınmaması yönünde talimat verdiği, şüphelinin aktif olarak darbe teşebbüsü içerisinde yer aldığı kaydedildi.
Şüpheli Mustafa Özkan'ın örgütün şifreli mesajlaşma programı "ByLock" kullanıcısı olduğu da iddianamede yer aldı.
Darbe gecesi Malatya'dan 10 uçak kaldırılmak istenmiş
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimine ilişkin soruşturma kapsamında tutuklanan Üsteğmen Resul S, ifadesinde, darbe girişimi gecesi Malatya'daki 7. Ana Jet Üs Komutanlığından mühimmat yüklü 8 F-4 savaş uçağı ile 2 yedek uçağın hazırlatıldığını anlattı.
Olay günü 7. Ana Jet Üs Komutanlığı Uçak Bakım Tabur Komutanlığında 171 Filo Hat Bakım Subayı olarak görev yapan ve tutuklu bulunan Üsteğmen Resul S, emniyetteki ifadesinde darbe girişimi sırasında yaşananları aktardı.
Darbe girişiminde herhangi bir konum ve faaliyetinin kesinlikle olmadığını savunan Resul S, 15 Temmuz gecesi yaşananlara ilişkin, şu bilgileri verdi:
"Saat 21.00 sıralarında Uçak Bakım Tabur Komutanı Yarbay Cahit Kıyak beni arayarak nerede olduğumu, 'TMH (Terörle Mücadele Harekatı) görevi varmış' bununla ilgili bilgimin olup olmadığını sordu. Ben de bilgim olmadığını, evde bulunduğumu söyledim. Bunun üzerine Harekat Komutanı Tayfun Tuna Albayın kendisini arayarak, TMH görevi olduğunu bildirdiğini, o da kendisinin izinde olduğunu, Uçak Bakım Komutan Vekili Binbaşı Murat Örsal'ın konuyla ilgilendiğini söylediğini aktardı. Ardından ben uçak bakım nöbetçisini arayarak durumun ne olduğunu sordum. Bana dört uçakla TMH görevi için 22.30 sıralarında uçak başı yapılacağını söyledi. Ben de personel sayısının yeterli olup olmadığını sordum. Altı silah personelinin ve iki makinist personelinin mevcut olduğunu belirtti."
Uçuş görevi verildi
Resul S, daha sonra kendisinin makinist atölye komutanı Kıdemli Başçavuş Kemal A'yı arayarak, dört uçağın 22.30 sıralarında uçak başı yapacaklarını, yeterli personelin mesaiye gelmesini sağlamasını istediğini vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Ardından evden ayrıldım. Murat Örsal binbaşı ile irtibata geçerek komutanım mesaide altı silahçı personelin mevcut olduğunu, iki makinist personelinin var olduğunu ve yeteri kadar makinist personelin göreve geleceğini bildirdim. Ardından 21.45 sıralarında mesaiye vardım. Uçakların yükleme durumunu kontrol etmek amacıyla uçakların başına gittim. Dördüncü uçağa da mühimmat yüklenmesinin devam ettiğini gördükten sonra hangar içerisinde uzman tahsis bölümüne girdim. 22.15 sıralarında Murat Örsal binbaşı gelerek uçuşun şu anda beklemede olduğunu bildirdikten 5-10 dakika sonra filodan G. soyisimli üsteğmen, uzman tahsis birimini arayarak uçuşun iptal olduğunu, pilotların evlerine gideceklerini bildirdi.
Murat Örsal binbaşı filo komutanı Metin Ç. binbaşım arayarak, G. üsteğmenin uçuşun iptal edildiğini söylediğini bildirdi. Metin Ç. de harekat komutanı ile durumu netleştireceğini söyledi. Saat 22.45 sıralarında Şaban D. albay, uzman tahsis birimine geldi. Murat Örsal binbaşı, Şaban D. albaya, 'harekat komutanını arayıp. durumun ne olduğunu sorabilir misiniz?' diye sordu. Bunun üzerine Şaban D. albay harekat komutanını arayarak durumu sordu, o da 'dört uçağın beklemede kalacağını bu şekilde devam edeceğini' bildirdi."
Bunun üzerine uzman tahsis biriminde oturarak, uçuşu beklemeye başladıklarını belirten Resul S, sözlerine şöyle devam etti:
"Saat 23.00 sıralarında televizyonu açınca haberlerde İstanbul Boğaz Köprüsü'nün kapatıldığı haberlerini gördük. Haberlerin devamında Başbakan (Binali Yıldırım) 'Bu TSK içerisinde bir grubun kalkışma hareketidir' haberini izledikten sonra Murat Örsal binbaşı bana uçuş hattının emniyet tedbirlerini almamı söyleyerek, yanımdan ayrıldı. Uçuş hattının emniyet tedbirinden kasıt, uçak sığınaklarının kapatılması, açıkta uçak bırakılmaması anlamına gelir. Ben de açıkta olan uçakların hangara çekilmesini ve sığınaktaki uçakların kapısının kapatılması emrini verdim, ardından uçuş hattındaki mühimmat ve uçak çeker araçlarının hangara alınması emrini verdim. Sonrasında uçak sığınak kapılarının kapatılıp kapatılmadığını kontrol etmesi amacıyla bir personel görevlendirdim ve uçuş hattı bölgesinde bütün ışıkların kapatılması emrini verdim."
Uçaklar ikinci defa kaldırılmak istendi
Resul S, saat 03.57'de uzman tahsis biriminden Başçavuş Alper A'nın telsizden kendisini anons ettiğini ifade ederek, yanına gittiğinde filo komutanı Binbaşı Metin Ç.'nin dört asıl ve iki uçağın yedek olarak TMH kapsamında Birleştirilmiş Hava Harekat Merkezi (BHM) emri ile 5-10 dakika içerisinde hazır edilmesini istediğini anlattı.
Filoya giderek filo komutanının odasına girdiklerini ve Binbaşı Murat Örsal'ın Metin Ç. binbaşıya, "Bu uçakları BHM emriyle TMH kapsamında mı istiyorsunuz" diye sorduğunu belirten Resul S, şunları kaydetti:
"O da 'evet BHM emri ile' dedi. Emin misiniz bu şartlarda BHM emri ile olduğuna diye tekrar sordu, oda 'eminiz BHM emri ile' diyerek dört uçağın TMH kapsamında istenildiğini söyledi. Sonra odada bulunan harekat komutanı Tayfun T. Albay'a dönerek 'komutanım BHM emri ile mi bu şartlarda isteniliyor bu uçaklar' diye sordu. O da evet BHM emri ile olduğunu bildirdi. Uçaklar saat 04.30 sıralarında hazır oldu, filoya bilgi verildi ve pilotlar uçakların başına geldi. Sonrasında bu uçaklar rule alarak, inen dört nakliye uçağının arkasına giderek 5 ya da 10 dakika içerisinde geri döndüler. Döndüklerinde Ö. Binbaşı filo komutanına 'neden geri döndünüz' diye sordu, o da kendisine 'BHM emri ile geri döndük' dedi. Sonra uçakları biz tekrardan emniyete alarak uçak sığınakları ve hangara çektik."
Darbe girişimi gecesi, Malatya Havalimanı ve 7. Ana Jet Üs Komutanlığının ortak kullandığı ana pistler, havaalanındaki itfaiye ve iş araçları ile Büyükşehir Belediyesine ait, otobüs, iş makinesi ve kamyon ve otobüslerle tamamen kapatılarak, uçakların kalkış ve iniş yapması engellenmişti.
1980 DARBESİ GİBİ HER ŞEYİN İKİ SAAT İÇERİSİNDE BİTECEĞİNİ" DÜŞÜNMÜŞ
"OLMADI İŞTE KOMUTANIM, BAŞARAMADIK"
Malatya'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimiyle ilgili hazırlanan iddianamede, 2. Ordu Komutanlığı nizamiyesinde polis ve jandarmayla çatışan tutuklu yüzbaşı Kemal Keskin'in, "1980 darbesi gibi her şeyin iki saat içerisinde biteceğini" düşündüğünü ifade ettiği bilgisine yer verildi.
Cumhuriyet Başsavcısı Ergül Yılmaz ve Başsavcıvekili Mehmet Badem tarafından FETÖ'nün darbe girişimine ilişkin eski 2. Ordu Komutanı Orgeneral Adem Huduti ile bazı generaller, subay ve astsubaylar ile erlerin de aralarında bulunduğu 76 kişi hakkında hazırlanan ve 1. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen 165 sayfalık iddianamede, darbe girişiminde yaşananlara ilişkin detaylı bilgiler bulunuyor.
İddianamede, şüpheli Kemal Keskin'in 2. Ordu Komutanlığında Hareket Plan Subayı olarak yüzbaşı rütbesiyle görev yaptığı, darbe girişimi sırasında karargahta bulunduğu, saat 22.00 sıralarında çatışmada ölen Binbaşı Fatih Kılınç'ın şüpheli Kemal Keskin'e, "Ordunun ülke yönetimine el koyduğunu belirterek, 2. Ordu nizamiyelerinin giriş ve çıkışın olmamasını sağlaması, aksi halde vurabileceğini söylemesi" emrini verdiği bildirildi.
Şüpheli Keskin'in daha sonra nizamiye bölgesine giderek nöbetçi ve görevli askerlere ordunun yönetime el koyduğunu bildirip, emirlerine göre hareket edilmesini söylediği, diğer kapılara da görevlendirmeler yaptığı aktarılan iddianamede, şüphelinin saat 22.00 - 23.00 arasında koğuşlar bölgesinden askerler getirerek nizamiye bölgesinde mevzi aldırdığı belirtildi.
2. Ordu Komutanı ve yanındakilerin nizamiyeden içeri girdikten sonra şüphelinin gerekli tertibatı alarak içeriye kimsenin girmemesini temin ettiğine değinilen iddianamede, Malatya Valisi Mustafa Toprak ve yanındaki İl Emniyet Müdürü Ömer Urhal ile görevlilerin nizamiyeye geldikleri, valinin nizamiye dışında durarak şüpheli Kemal Keskin'e seslenip, içeride olumsuz durumlar olduğu, bu durumu kendisinin de görmek istediğini söylediği ancak şüphelinin valiye bunun mümkün olmayacağı, içeri alamayacağı, nizamiye bölgesini terk etmeleri gerektiğini söylediği, akabinde Malatya Valisi Toprak'ın buradan ayrıldığı bilgilerine yer verildi.
Vali Toprak'ın uzaklaşmasının ardından jandarmaya ait 3 kobra aracının nizamiye önüne gelmesi üzerine şüphelinin araçlarının bulunduğu yeri terk etmesini istediği ve askerlere emir vererek, kendisi de bizzat ateş etmek suretiyle bu araçların tekerlerini patlattığı, çatışma başlaması üzerine de nizamiye bölgesinde mevzi alarak beklediği aktarılan iddianamede, şunlar kaydedildi:
"Emniyet Kuvvetlerinin 'teslim olun' çağrılarına ateşle karşılık verdiği, daha sonra şüpheli Kemal Keskin'in garajlar bölgesini arayarak iki servis aracı getirtip, nizamiye bölgesini kapattığı, bu arada zaman zaman çatışmaların olduğu, Kemal Keskin'in talimat vererek koğuşlar bölgesinden silahlı askerler getirterek nizamiye kapılarında mevzi aldırdığı ve bu hareketliliğin sabah saatlerine kadar devam ettiği, bu çatışmalar sırasında şüphelinin mevzi değiştirirken karnından yaralandığı, ancak yaralanmasına rağmen, tedavisini bir süre yaptırmadığı ve bu bölgede kaldığı, bir müddet sonra geri çekildiği ve buraya gelen ambulans ile yarasını tedavi ettirdiği, daha sonra da askerlere karargah bina bölgesine çekilme emri verdiği, yaralı askerlerin revire gittiği, kendisinin de karargah bölgesine geçtiği, burada diğer şüpheliler ile durumu değerlendirdikleri ve teslim olmaya karar verdikleri ve akabinde kışla içerisine gelen emniyet kuvvetlerine teslim oldukları anlaşılmıştır. Şüpheli alınan beyanında, kendisine bütün emir ve talimatları ölen Binbaşı Fatih Kılıç'ın verdiğini, 2. Ordu Komutanı Adem Huduti ve Kurmay Başkanı Avni Angun'un kendileriyle hareket ettiği, kendilerine aksi bir bilginin gelmediği, 1980 darbesi gibi her şeyin iki saat içerisinde biteceğini düşündüğünü ifade etmiştir."
İddianamede, dönemin 2. Ordu Komutanı Adem Huduti'nin "Darbeye İştirak Edenler" başlıklı el yazısı ile yazdığı listede Kemal Keskin'in de yer aldığı, şüphelinin cep telefonu incelenmesinde telefona gelen darbe yanlısı mesajların bulunduğu belirtildi.
HUDUTİ, KORGENERAL TEMEL'E "DURUMU DÜZELTİYORUZ" DEMİŞ
İddianamede, darbe girişimi sırasında Van Jandarma Asayiş Kolordu Komutanı olarak görev yapan ve halen 2. Ordu Komutanı olan Korgeneral İsmail Metin Temel'in tanık olarak alınan beyanına da yer verildi.
Temel, beyanında, Çakırsöğüt Jandarma Komando Tugay Komutanlığından emre aykırı olarak çıkan Komando Taburlarının Cizre'ye sokulmaması ve gerekirse vurulması emrini kendisinin verdiğini, Adem Huduti'nin bu konuda kendisine verilmiş bir emri olmadığını, Adem Huduti ile yaptığı telefon görüşmesinde 2. Ordu karargahında bir kalkışmanın olduğu, durumu halledeceğini kendisine söylediğini, 'Bir emriniz var mı?' diye sorması üzerine de Huduti'nin 'durumu düzeltiyoruz' dediğini ve herhangi bir yardım talebinin bulunmadığını belirtti.
ZPT İLE DIŞARI ÇIKIP DARBEYE DESTEK VERDİ, POLİS KOVALAYINCA İÇERİ GİREMEDİ
Malatya'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimiyle ilgili, aralarında generallerin bulunduğu 76 şüpheli hakkında hazırlanan iddianamede, şüpheli Albay Bahadır Erdemli'nin İstihkam Alay Komutanlığına giderek Kurmay Yarbay Ahmet Üçbudak'a "Akşama hazırlıklı olun, kargaşa çıkacak" dediği, bunun üzerine şüpheli Üçbudak'ın birlikleri ve araçları yetkisi olmadığı halde hazırlatarak beklettiği belirtildi.
Cumhuriyet Başsavcısı Ergül Yılmaz ve Başsavcıvekili Mehmet Badem tarafından FETÖ'nün darbe girişimine ilişkin eski 2. Ordu Komutanı Orgeneral Adem Huduti ile bazı generaller, subay ve astsubaylar ile erlerin de aralarında bulunduğu 76 şüpheli hakkında hazırlanan ve 1. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen 165 sayfalık iddianamede, darbe girişimi sırasında Malatya'da yaşananlara ilişkin detaylı bilgilere yer verildi.
İddianamede, şüpheli Ahmet Üçbudak'ın 2. Ordu İstihkam Alayı'nda Tabur Komutanı olarak görev yaptığı, bu görevini 15 Temmuz'da devrettiği halde ayrılmayarak Alay Karargahında kaldığı, bu süre içerisinde Albay Bahadır Erdemli'nin İstihkam Alay Komutanlığına giderek şüpheliye "Akşama hazırlıklı olun, kargaşa çıkacak" dediği, bunun üzerine şüpheli Üçbudak'ın birlikleri ve araçları, yetkisi olmadığı halde hazırlatarak beklettiği aktarıldı.
Şüpheli Ahmet Üçbudak'ın Tayfun Ç, Selim K, Hamdi B. ve diğer rütbelileri yanına çağırarak "Evet arkadaşlar şehit olmaya gidiyoruz, hazır mısınız?" dediği ve "2. Ordu Komutanlığında ölü ve yaralıların olduğunu, oraya gidilmesi gerektiğini" söylediği aktarılan iddianamede, Yüzbaşı Hamdi B'nin Ahmet Üçbudak'a "Komutanım bu sizin şahsi emriniz mi yoksa, emir komuta zincirinden gelen bir emir mi?" diye sorduğu, Üçbudak'ın "Alay Komutanınızın emrini dinlemeyeceksiniz, burada benim emrim geçerli" dediği ve elindeki silahı Yüzbaşı Hamdi B'ye doğrultarak "Benimle gelecek misiniz, gelmeyecek misiniz, seni tutuklarım" şeklinde söylemlerde bulunduğu belirtildi.
Şüpheli Ahmet Üçbudak'ın darbeye teşebbüsten ilk anlardan itibaren haberdar olduğu ve darbe girişiminde bulunan şüpheliler ile hareket ettiği anlatılan iddianamede, şunlar kaydedildi:
"Şüpheli Ahmet Üçbudak'ın Tabur Komutanlığı görevini devretmesine rağmen İstihkam Alay Komutanlığından ayrılmayarak tabura emir komuta ettiği, taburu 'Kolluk Kuvvetlerinin Toplumsal Olaylarda Desteklenmesi' konumuna geçirdiği, personeli silahla tehdit ettiği, Alay Komutanının emirlerini dinlemeyerek ZPT (zırhlı personel taşıyıcı) aracı ve üç asker ile tel çiti yıkarak kışla dışına çıktığı, İnönü Kışlasındaki darbe teşebbüsçülerine yardım etmek için kışla çevresinde bulunan polis ve jandarma güçlerine ateş ettiği ve bu nedenle darbe teşebbüsüne aktif olarak katıldığı anlaşılmıştır."
Üçbudak, İnönü Kışlası nizamiye çevresinde polis ekiplerinin tertibat alması nedeniyle içeriye girememiş, araçtan çıkmaya çalışırken açılan ateş sonucu yaralanarak etkisiz hale getirilerek yakalanmıştı.
ZPT'deki askerlerin ifadeleri
İddianamede, şüpheli Mustafa Kalan'ın 2. Ordu Komutanlığı Altay Kışlasında onbaşı rütbesiyle ZPT sürücüsü olarak görev yaptığı, suç tarihinde koğuşta bulunduğu sırada bütün askerlere kamuflaj giyilip içtima alanında toplanılması emri verilmesi üzerine G3 piyade tüfeğini alarak içtimaya çıktığı, içtima alanında Yarbay Ahmet Üçbudak'ın ZPT sürücülerinin ayrılmasını ve garaja gidip beklemelerini emretmesi üzerine Kalan'ın garaja gittiği, sabah saatlerine kadar burada beklediği aktarıldı.
"Şehadet şerbetini içmeye hazır mısınız?"
Sabah saatlerinde de Ahmet Üçbudak'ın garaja gelerek Mustafa Kalan'a ZPT'yi çalıştırması için emir verdiği ve "2. Ordu Karargahını ele geçirmişler kurtarmaya gidiyoruz, şehadet şerbetini içmeye hazır mısınız?" diyerek ZPT'ye bindiği anlatılan iddianamede, şüpheli Kalan'ın 205538 numaralı ZPT aracını çıkardığı, içerisinde onbaşılar Emrah D. ve Hasan Hüseyin A'nın da bulunduğu ZPT'nin 2. Ordu Komutanlığına doğru hareket ettiği, ana arterlerin barikatlarla kapatılması nedeniyle refüjler üzerinden geçerek yola devam eden aracın 2. Ordu Komutanlığına kadar ulaştığı, nizamiye çevresinde Emniyet Müdürlüğünün tertibat alması dolayısıyla şüphelilerin içeriye giremedikleri kaydedildi.
Şüpheli Onbaşılar Emrah D. ve Hasan Hüseyin A'nın da benzer ifadelerine yer verilen iddianamede, ikinci ZPT'de bulunan erler İlyas E. ve Yunus İ'nin de alayın arka kısmından tel örgüleri parçalayarak, Sivas-Malatya karayolu üzerinden 2. Ordu Komutanlığına gitmek üzere şehir merkezine doğru yola çıktıkları, Ahmet Üçbudak'ın içerisinde olduğu ZPT'yi takip ettikleri ancak içerisinde bulundukları ZPT aracının alt geçitte refüje çarparak arızalandığı ve hareket edemediği, akabinde emniyet görevlilerince yakalandıkları bildirildi.
DİĞER DETAYLAR
10.01.2017 23:18 Malatya'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimiyle ilgili hazırlanan iddianamede, örgütün şifreli mesajlaşma programı "ByLock"u kullandığı belirlenen dönemin 2. Ordu Komutanlığı Plan Hareket Şube Müdürü Albay Bahadır Erdemli'nin üstü konumundaki tuğgeneraller Mustafa Serdar Sevgili ve Zeki Karataş'a emir ve talimatlar verdiği belirtildi.
Malatya Cumhuriyet Başsavcısı Ergül Yılmaz ve Başsavcıvekili Mehmet Badem tarafından FETÖ'nün darbe girişimine ilişkin eski 2. Ordu Komutanı Orgeneral Adem Huduti ile bazı generaller, subay, astsubaylar ve erlerin de aralarında bulunduğu 76 şüpheli hakkında hazırlanan ve 1. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen 165 sayfalık iddianamede, darbe girişiminde yaşananlara ilişkin detaylı bilgilere yer verildi.
İddianamede, şüpheli Albay Bahadır Erdemli'nin 15 Temmuz'da "Yurtta Sulh Konseyi"nce hazırlanan sözde emri yerine getirmek üzere, şüphelilerden Yüzbaşı Kemal Keskin ve Kurmay Binbaşı Fatih Kılıç'ın karargaha gelmesini sağladığı ifade edildi.
Erdemli'nin Binbaşı Eyüp Kök, tuğgeneraller Mustafa Serdar Sevgili ve Zeki Karataş ile şüpheli eski 2. Ordu Komutanı Adem Huduti'nin konutuna gittiği anlatılan iddianamede, şüphelilerin Huduti'nin "Karargaha gidelim" demesiyle 2. Ordu Karargahına gelerek Huduti'nin makam odasına girdikleri, akabinde eski 2. Ordu Kurmay Başkanı Tümgeneral Avni Angun'un da komutanlık katına geldiği, Adem Huduti'nin odasına Angun ile Erdemli, Sevgili, Karataş ve Huduti'nin emir subayı Sedat Kaya'nın girdikleri aktarıldı.
İddianamede, Huduti'nin telefon görüşmeleri yaptığı, Erdemli'nin odaya sık sık girip çıktığı, bir ara Erdemli'nin Angun ile oda içerisinde tartıştığı, koridorda silah çektiği yer aldı. Bahadır Erdemli ile Avni Angun'un yeniden tartışmaları üzerine Angun'un odadan çıkarak şeref salonuna geçtiği anlatılan iddianamede, Erdemli'nin Mustafa Serdar Sevgili'ye hitaben, "Avni Angun'a kelepçe tak" dediği ancak Sevgili'nin takamayacağını söylemesi üzerine Erdemli'nin kelepçe taktığı, uzun namlulu silahlarla karargah içinde ve dışında dolaştığı belirtildi.
"Darbeden haberi vardı"
Şüpheli Erdemli'nin Yüzbaşı Kemal Keskin'i İnönü Kışlası 2 nolu nizamiyede görevlendirdiği, emir ve talimatlar verdiği, giriş-çıkışı kontrol altında tutmasını istediği aktarılan iddianamede, şu ifadeler yer aldı:
"Şüpheli Bahadır Erdemli'nin Yurtta Sulh Konseyi tarafından yayınlanan darbeye teşebbüs mesajının gelmesinden önce darbe teşebbüsü yapılacağından haberinin olduğu, bu doğrultuda darbeye teşebbüs eden diğer şüpheliler ile hazırlıkları gerçekleştirdiği, darbeye teşebbüse katılan askerlere emir talimat verdiği, darbede görev alacak kişileri nizamiye, Ani Müdahale Mangası ve diğer yerlerde görevlendirdiği anlaşılmıştır. Ayrıca şüphelinin kendisi albay rütbesinde olmasına rağmen tuğgeneral rütbesinde olan, üstü konumunda bulunan Mustafa Serdar Sevgili ve Zeki Karataş'a emir ve talimatlar verdiği, Ordu Komutanına, makamında darbenin başına geçmesini teklif ettiği, karargah içerisinde silahlı olarak dolaştığı, çatışma esnasında polislere karşı silah kullandığı, Binbaşı Fatih Kılıç'ın karargah içerisinde ölü olarak ele geçirilmesi sürecinde cesedini Hareket Başkanlığı katına sürükleyerek götürdüğü, kan izlerini temizlediği, istihkam ve MEBS Alay Komutanlıklarına telefon açarak emirler verdiği, Kara Havacılık Alay Komutanı Hakan Keleş'i arayarak İKU (İnsanlı Keşif Uçağı) hazırlanmasını talep ettiği, karargah ve nizamiye kısmından emniyet kuvvetlerine ateş ettiği ve şüphelinin darbe teşebbüsünde aktif rol aldığı, alınan savunmasında da kendisinin Yurtta Sulh Konseyi tarafından verilen emirleri yerine getirdiğini kabul ettiği, şüphelinin ByLock programını kullandığı anlaşılmıştır."
"İntihar fedaisi" FETÖ'cü pilot teğmen iddianamede
İddianamede, ayrıca örgütün şifreli mesajlaşma programı "ByLock" kullanıcısı olduğu belirlenen Malatya Kara Havacılık Alay Komutanlığında Kara Pilot Teğmen olarak görev yapan şüpheli Mustafa Sinan Soybaş'ın da "intihar fedaisi" olarak yetiştiği ve her türlü eylemi yapabileceği vurgulandı.
Şüpheli Soybaş'ın 14 Temmuz'da mazeret izniyle Ankara'ya gittiği aktarılan iddianamede, şüphelinin 15 Temmuz'da Ankara Keçiören semtinde yapılan düğün törenine katıldığı belirtilerek, şu bilgilere yer verildi:
"Şüpheli, darbeye teşebbüs olayının meydana geldiği saatlerde 'WhatsApp Taarruz Taburu' grubundan komutanlarının bulundukları yerleri terk etmemesi şeklindeki gelen mesajlar üzerine evde kaldığı, 18 Temmuz tarihinde de Malatya'ya geldiği, Malatya Emniyet Müdürlüğünün 21 Temmuz tarih ve 683945 sayılı yazılarında şüphelinin Kara Havacılık Alayında Taarruz Helikopteri Kobra Pilotu olarak görev yaptığını, babasının PDY kontrolündeki Sema-Der Başkanı ve doktorların imamı olduğu, şüphelinin tam bir intihar fedaisi olarak yetiştiği ve her türlü eylemi yapabileceğinin bildirildiği anlaşılmıştır. Yine 2'nci Kara Havacılık Alay Komutanlığının 03 Ekim 2016 tarih ve PER.19768472-1280-2074167-16 sayılı yazılarında şüphelinin iznini geçirdiği Ankara'da herhangi bir kışlaya giriş-çıkış yaptığına dair bir bilginin bulunmadığı, şüphelinin FETÖ/PDY üyelerinin haberleşmekte kullandıkları ByLock kullanıcıları arasında yer aldığının bildirildiği anlaşılmış olup, şüphelinin darbe teşebbüsüne katılmadığı ancak FETÖ/PDY üyesi olduğu anlaşılmıştır."
İddianamede, şüpheli hakkında "FETÖ/PDY Terör Örgütü üyesi olmak" suçundan 15 yıl hapis cezası istendi.
2. Ordu'nun "ByLock"çuları
İddianamede, eski 2. Ordu Komutanlığı Harekat Kurmay Yarbaşkanı olarak görev yapan Tuğgeneral Ersin Yıldırım, eski 2. Ordu Komutanlığı Plan Hareket Şube Müdürü Albay Bahadır Erdemli, eski 2. Ordu Komutanlığı Harekat Başkanı olarak görev yapan Albay Erkan Varol, eski Kara Havacılık Alay Komutanı Albay Mustafa Özkan ve Kara Havacılık Alay Komutanlığında Kara Pilot Teğmen Mustafa Sinan Soybaş'ın örgütün şifreli mesajlaşma programı "ByLock" kullanıcısı olduğu kaydedildi.
Dönemin İstihkam Alayı Komutan Vekili ve Tabur Komutanı Yarbay İsmail Akın'ın telefonunda da "Kakao Talk" uygulamasının yüklü olduğunun tespit edildiği aktarılan iddianamede, şüpheli Tuğgeneral Ersin Yıldırım'ın çantasında B seri numaralı 1 Amerikan Doları çıktığı belirtildi.
DAVA 7 MART'TA BAŞLIYOR
18.01.2017 19:24 15 Temmuz’da FETÖ’cü askerlerin darbe girişimi sonrası tutuklanan ve aralarında ordudan ihraç edilen 2. Ordu eski Komutanı Adem Huduti’nin de bulunduğu 76 sanık ile ilgili ilk duruşma 7 Mart 2017 tarihinde başlayacak.
İstanbul ve Ankara'dan sonra hain kalkışmanın önemli ayaklarından biri olan Malatya'da 76 sanıklı davanın ilk duruşma tarihi netleşti. Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından iddianamenin kabul edilmesi ile birlikte aralarında kalkışmanın en rütbelilerinden biri olan dönemin 2. Ordu Komutanı Orgeneral Adem Huduti'nin de bulunduğu 76 sanık, 7 Mart 2017 tarihinde ilk kez hakim karşısına çıkacak.
Darbe girişiminden sonra ordudan ihraç edilen ve tutuklanan Huduti ile Garnizon Komutanı olan Tümgeneral Avni Angun Düzce T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'na sevk edilirken, diğer sanıklar ise Malatya E Tipi Ceza İnfaz Kurumu başta olmak üzere Osmaniye, Tokat, Rize, Trabzon ve Bolu'daki cezaevlerine nakledildi.
İddianamede 1 numaralı olarak gösterilen Huduti ile birlikte yargılanacak olan sanıklar hakkında 'Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olma' suçlamaları ile 3'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile 15'er yıl hapis cezası talep ediliyor.
Bu arada 7 Mart'ta başlayacak olan dava için mahkeme salonunun dar olması nedeniyle adliye dışında büyük bir salon arayışları da sürüyor.
Paralel yapı-17 Aralık (2016) 'Malatya Yapılanması/Darbeye destek 76 sanık' davası
(07 Ocak 2017, 22:06), son güncel.: (18 Ocak 2017, 19:24)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: