Denizli'de, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından açılan davada, 11'inci Komando Tugayı eski Komutanı Tuğgeneral Kamil Özhan Özbakır'ın da aralarında bulunduğu, 42'si tutuklu 60 sanığın yargılanmasına, Denizli 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlandı.
31.12.2016 18:50 Denizli'de, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından açılan davada, 11'inci Komando Tugayı eski Komutanı Tuğgeneral Kamil Özhan Özbakır'ın da aralarında bulunduğu, 42'si tutuklu 60 sanığın yargılanmasına, Denizli 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlandı.
26.12.2016 GÜNKÜ DURUŞMADA AŞANANLAR
15 Temmuz darbe girişimine fiili olarak katılımla ilgili Türkiye'de başlayan ilk davanın duruşması Denizli 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nin duruşma salonuna dönüştürülen EGS Kültür ve Kongre Merkezi'nde, kimlik tespitlerinin yapılmasıyla başladı. İzmir F Tipi Cezaevi'nden Denizli Kocabaş D Tipi Kapalı Cezaevi'ne nakledilen, aralarında Özbakır'ın da bulunduğu 42 tutuklu sanık, geniş güvenlik önlemleri altında duruşmaya getirildi. Sanık yakınlarından, birinci derece akraba olan üçer kişinin duruşmayı takip etmesine izin verildi.
Kimlik tespitlerinin ardından iddianame okundu ve davanın bir numaralı ismi olan 11. Komando Tugay Komutanı Tuğgeneral Kamil Özhan Özbakır'ın savunması alındı. İddianamede, darbe kalkışmasını gerçekleştiren konsey tarafından Denizli Sıkıyönetim Komutanı olarak atandığı yer alan Özbakır'ın savunması 1.5 saat, sorgusu ise dört saat sürdü. Diğer sanıkların avukatları ile mahkeme üyeleri ve savcı, Özbakır'ı çok sayıda soru yöneltti.
İddiaları kabul etmedi
Davanın en önemli ismi olan 11. Komanda Tugay Komutanı Tuğgeneral Kamil Özhan Özbakır, kendisine yöneltilen iddiaları kabul etmediğini belirtip, "Olay tarihinde sıkıyönetim komutanı olarak atandığım yönünde emir gönderilmiş ve kararı icra etmem istenmiştir. Bu kararı yerine getirmeme yönündeki gayretlerim iddianameye yansıtılmamıştır. Böyle bir emir geldiğinde benim de emri görevlilere tebliğ etmem ve ilave bir emir yayınlamam gerekirdi. Bunu yapmadım. Bu durum benim mevcut sistem içinde olmadığımı gösterir. Böyle bir durumda idareye, kolluğa, yönelik işlem yapmam ve sokağa çıkma yasağı kararını uygulamam gerekirdi. Ayrıca, sıkıyönetim komutanı olarak atandığım yolundaki bu kararı bana ulaştıranlar dışında kimseye göstermedim, bilgi vermedim. Ayrıca bu emirde benim sicilim de yanlış yazılmış. Silahlı Kuvvetler'de böyle bir hata olmaması lazım, yazıda imza da eksikti. Silahlı Kuvvetler'de 'Yurtta Sulh Konseyi' diye bir yapılanma yoktur. Yazı teamüllere uygun değildi, düşündükten sonra bu kararı uygulamama kararı verdim" diye konuştu.
Sevkiyat yıllık eğitim planı iddiası
15 Temmuz gecesi Ege Ordu Komutanlığı, Komuta Harekat Merkezi ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı tarafından bir çok kez arandığını, mevcut durumun hassasiyeti nedeniyle tüm konuşmalarda kafasında şüpheler oluştuğunu ileri süren Özbakır, Söke'deki birliğin Denizli'ye sevkini ise yıllık eğitim planı kapsamında olduğunu belirtti. Söke'deki birliğin sevki ve Çardak Hava Meydan Komutanlığı'nın işgalini içeren eğitim planını Ege Ordu Komutanlığı'na bildirmediğini vurgulayan Özbakır, tugayın 15 Ocak'ta Motorlu Piyade Tugayı'ndan Komando Tugayı'na dönüştürüldüğünü, tugayın yapısının değişmesi nedeniyle görev kapsamı içerisinde eğitime havaalanının işgalini kendisinin koyduğunu söyledi.
"Emniyet müdürü ve vali'ye devletin tarafında olduğumu söyledim"
12 Temmuz'da yıllık iznini tamamlayarak Denizli'ye döndüğünü, Söke ve İzmir'e birliklerin yeni yapılanmasıyla ilgili incelemeler ve görüşmeler yapmak üzere gittiğini, FETÖ olarak adlandırılan grupla görev süresi boyunca mücadele ettiğini, bu yapıya mensup bazı askeri personelle ilgili önlem aldığını ileri süren Özbakır, ifadesinde ayrıca şunları söyledi:
"Söke'den aceleyle birlik getirme iddiası doğru değildir. Yıl içerisinde bu tür uygulamalar yapılır. Söke'deki birliğin gelişi gizli değildir. Gerek duymadığımız için emniyete yol önlemi için bilgi vermedik. Sıkıyönetimden emir geldikten sonra konseyin kimlerden oluştuğuna dair kafa yordum. 'Askerlerin içinde ayrışma olur' diye düşündüm ve çözüm aradım. Ege Ordu Komutanı aradı, 'Benimle misin yoksa Genelkurmay ile mi?' diye sordu. Komutanın sorusuna, 'Genelkurmay'ın emrindeyim' dedim. Bu arada Ankara'dan Sıkıyönetim Komuta Harekat Merkezi'nden arayıp, taburların Ankara'ya istendiği söylendi. Yazılı emir gönderilmesini istedim. 'Göndereceğiz, siz çıkın' denildi. Tank ve topçu birliklerine daha önce gece planladığımız eğitimi öne aldığımı söyledim, araçları çıkardım. Emniyet Müdürü ve Vali aradı. Onlara devlet tarafında olduğumu söyledim. Ama birlikler çıktığı için onları geri döndürmenin halkla karşı karşıya getirmek olduğunu belirterek, birliklerin hızlı bir şekilde havaalanına gitmelerini istedim. Vali tekrar aradı, havaalanının emniyetini almak için gittiğimizi söyledim. Kriz Merkezi'ne gitmek istedim ama tugayın önü iş makinalarıyla kapatılmıştı. Havaalanındaki birlikler halkın tepki gösterdiğini, karşı karşıya geldiklerini bildirdi. Onlara halkla tartışmamaları emrini verdim. Sabah adli mekanizma işlemeye başladı. Askerlerimiz bir şey bilmiyordu" dedi.
Savcı Alper, "Kayıtsızlığınız şüphe uyandırıyor"
Sanık avukatları Kamil Özhan Özbakır'a darbe gecesiyle ilgili çok sayıda detaylı soru sorarken, davanın savcısı Tuncay Alper, Özbakır'a sıkıyönetim komutanı ilan edilmesinden kuşku duyup duymadığını sordu. Savcı, "Sizi sıkıyönetim komutanı ilan etmişler. Bu kişileri tanımadığınızı söylüyorsunuz. Bu kararı Ege Ordu Komutanı'na, Genelkurmay'a sormadınız mı? Karardan hiç şüphe duymadınız mı? Bayram değil seyran değil, eniştem beni niye öptü diye düşünmediniz mi? Darbe girişiminin başarılı olsa bir anayasal bir suç olduğunu bilmiyor musunuz? Vali'yle, Emniyet Müdürü'yle, Ege Ordu Komutanı'yla bir çok kez görüşmüşsünüz? Çok daha dikkatli davranmanız, durumu fark ederek karar vermeniz gerekmiyor muydu? Kayıtsızlığınız şüphe uyandırıyor" dedi.
"Darbe başarılı olsaydı, sizin yerinizde üniformalılar olacaktı"
Özbakır, savcının sorusuna, "Böyle bir durumda kimin hangi şapkayı taktığını bilmediğim için yaptığım görüşmelere hep şüphe ile baktım. Subay kesiminin yüzde 70'i iç güvenlikle ilgili olarak hükümetin son yıllardaki kararlarına muhaliftir. Ben de bana ziyarete gelen bir çok kişi ve kuruma Çözüm Süreci, Suriye ve Irak politikalarıyla ilgili muhalif sözler söyledim. Bu sözlerim darbe girişimcilerine ulaşmış olabilir. Bu nedenle bana bu görevi vermiş olabilirler. Askerleri Çardak'a göndermek için yazılı emir olmasında ısrar ettim. Çünkü, darbe başarılı olsaydı, sizin yerinizde üniformalı insanlar olacaktı ve emre niye uymadın diye soracaktı. Daha kötü bir halde olacaktım" diye konuştu. Özbakır, birlikteki tankların İzmir'e sevk edilmesi yönünde bir emri ve bilgisi olmadığını da söyledi.
27.12.2016 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Denizli'de, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin soruşturma kapsamında aralarında eski Denizli Garnizon ve 11. Komando Tugay Komutanı Tuğgeneral Kamil Özhan Özbakır'ın da bulunduğu 42'si tutuklu 60 sanığın yargılanmasına devam edildi.
2. Ağır Ceza Mahkemesince Denizli Kongre ve Kültür Merkezi'nde dün başlayan ve bugün de devam edilen duruşma öncesi kimlik tespiti yapıldı.
Duruşmada, eski Söke Garnizon ve 11. Komando Tugay Komutan Yardımcısı Kurmay Albay Erol Akman'ın savunması alındı.
Söke'den Denizli'ye 15 Temmuz'da geldiğini anlatan Akman, saat 22.30'da eski Tugay Komutanı Kamil Osman Özbakır'ın kendisini arayıp eğitim için planlanan intikalin öne alındığını söylediğini, 23.30'da da askeri konvoyun Çardak Havaalanına gitmek üzere yola çıktığını söyledi.
Boğaz Köprüsü'nün kapatılması ve intikalin erkene alınmasının şüphe uyandırıp uyandırmadığı sorulan Akman, "Yola çıkarken internetten Boğaz Köprüsü'nün kapatıldığını öğrendim. Bir daha internete bakmadım. Sadece asker olduklarını biliyorum, polis de olabilirdi. Bu nedenle eğitimin öne alındığını sorgulamadım." cevabını verdi.
"Sen hiç darbe yaptın mı?"
Akman, Çardak Havaalanı yolunda kendisini arayan Özbakır'ın, Ankara'da kalkışma olduğunu, bunu bastırmak için asker gideceğini, bu şehirden de uçak geleceğini söylediğini savundu.
Şoförü Kenan Bölübaşı'na yolda söylediği "Sen hiç darbe yaptın mı?" şeklindeki sözünün hatırlatılması üzerine Akman, "Sen hiç darbe yaptın mı?" diye sordum. Daha sonra da 'gidelim darbeye darbe yapalım' diye ilave ettim. Bunu şaka yollu söyledim." şeklinde konuştu.
"Şuursuzca sarf ettiğim sözler"
Geri dönmek yerine ciddi bir konuda şaka yapılması ve yola devam etmesi sorulan Akman, kendisine sadece intikal emri verildiğini ileri sürdü.
Emre uyup intikale devam ettiğini belirten Akman, "Geri dönecek bir durum yoktu. Ben şoförüme darbe yapalım demedim. Darbe yapmak istesem neden şoförüme söyleyeyim. Tugay komutanının söylediği sözler karşısında şuursuzca sarf ettiğim sözler olarak nitelendiriyorum. Ben darbe yapıldığı konusunda bir bilgi sahibi değilim." dedi.
"Askerler arasında huzursuzluk çıkması üzerine niçin dönme kararı almadın?" şeklindeki soru üzerine Akman, şöyle konuştu:
"Şarjım bitmişti, karargahtan da bana kimse bir şey söylemedi. Uçak geleceği söylenmedi. İnternetteki haberleri, aldığımız eğitimler nedeniyle doğru kabul edemeyiz, doğrulanması gerekirdi. Tugay komutanı bana böyle bir şey olabileceğini, araştırdığını, emir beklememi söyledi. Fahrettin Demir'in uçakların ineceği pisti araçlarla aydınlatmaya çalıştığını gördüm."
"Arama gereği duymadım"
"Dönelim, faaliyetlerimizi sonlandıralım diyen olmadı mı?" şeklindeki soruya ise Akman, kışlaya dönülmesi gerektiğini düşünenlerin olduğunu, kendisinin ise beklemeyi tercih ettiğini dile getirdi.
Birliğinden daha alt rütbedeki komutanların anormal durum karşısında Ege Ordusu, İl Jandarma Komutanlığı gibi birim ve görevlilere telefonla ulaşıp bilgi sahibi olmak için çaba sarf etmelerine karşılık kendisinin niçin hiçbir yeri aramadığı sorulan Akman, "Arama gereği duymadım. Zira tugay komutanı ile sürekli irtibat halindeydim, onun emirleri doğrultusunda emirleri yaptım. Sürekli, yaptığım görevlerin suç olup olmadığına baktım. Suç oluşturmadığı kanaatine vardım. Tugay komutanından hiç şüphelenmedim. Darbeci olabileceğini düşünmedim." diye konuştu.
Tanık ifadelerinde, "nizamiyede silahlanmaları ve polise direnmeleri" şeklinde emir verdiği hatırlatılan Akman, böyle bir talimat vermediğini söyledi.
"Darbe teşebbüsünden saat 03.30'da haberim oldu. Bu saatten sonra darbe teşebbüsü olduğuna inandım" diye konuşan Akman, birlikteki eğitim zamanı ve planlamasının da tugay tarafından yapıldığını ileri sürdü.
-Elindeki not...
Havaalanında elindeki not sorulan Akman, "Tugay komutanının yolda verdiği notta, 'eğer uçak gelirse bu numarayı arayıp bununla irtibat kurarsın, koordineyi sağlarsın' dediği bir telefon numarası vardı. Ben o gece bu numarayı bir kez aradım, 'uçak gelme ihtimali var mı?' dedim, hayır şeklinde cevap aldım. Uçak geleceğini söylemedim, gelebileceği ihtimali olduğunu söyledim ve bunun düşük bir ihtimal olduğunu gördüğüm için hazırlık yapmadım." şeklinde konuştu.
Hakkındaki iddiaları reddeden, darbe girişiminden haberi olmadığını söyleyen Akman, "12 Temmuz'da eğitimden haberim oldu, Kurmay Başkanı arayıp bildirdi. Söke'deki birliklerin Denizli'ye gideceği emrini yazıp imzaladım. Gizli bir intikal değildi. 13 Temmuz'da Tugay Komutanı kamera sistemini denetlemek için Söke'ye geldi. Birlikte olduğumuz süre 3-4 dakikayı geçmez. 15 Temmuz Cuma gününe kadar Söke'de rutin işlerimi yaptım. Cuma günü saat 15.30'da yola çıktım ve akşam saatlerinde Denizli'ye tugaya geldim. Kurmay Başkanı, Cumhur ve Afşin Yarbaylar ile oturduk, yemek yedik. Saat 22.30'da, tugay komutanının intikal eğitimini 03.00'ten 23.00'e aldığını öğrendim. Komutanın odasına çıktım, hazırlanıp intikali yapmamız için talimat verdi. Saat 23.30'da birliklerle Çardak'a intikali başlattık" dedi.
"Fetö'ye ilgim olmadı, darbe girişiminden haberim yoktu"
İntikal sırasında Tugay komutanı Tuğgeneral Kamil Özhan Özbakır'ın arayarak, Ankara'da kalkışma olduğunu, bastırmak için bir birlik gidebileceğini, birliğin uçağa binmeden önce kendi emrini beklemesi talimatını verdiğini de belirten Akman, Çardak'ta Hava Meydan Komutanlığı nizamiyesinden giriş yaptıklarını, içeri zorla girmediklerini, saat 03.30'da Tugay Komutanı'nın arayarak uçak olayının iptal edildiği talimatını verdiğini söyledi. Kule ışıklarının açılması için bir girişiminin olmadığını, Tugay Komutanı'nın son telefonunun ardından birliğe yat emri verdiğini, kendisini araçta beklediğini belirten Akman, "Ertesi gün İl Jandarma Komutanı aradı, ana yola gelmemizi istedi. Nizamiye kapısının araçla kapatıldığı belirtip, kendilerinin gelmesini istedim. Kaymakam ile geldiler ve orada gözaltı işlemi yapıldı. Tüm süreçte kimseye suç konusu olabilecek bir emir vermedim. Kendim de bir eylemde bulunmadım. Benim kalkışma olacağından haberim olsaydı tavrım farklı olurdu, kesin ve net emirler verirdim. FETÖ'yle bugüne kadar ilgim olmamıştır, kalkışmadan haberim yoktur. Rütbem gereği bana verilen emirlere uydum. Cemaat üyesi değilim. Tabi olduğum bir hiyerarşi yoktur. Tugay Komutanı ile sürekli irtibat halindeydim. FETÖ ile ilgim olsa benimle ilgili bir görevlendirme de yapılırdı" diye konuştu.
"Şoförüm yanlış anlamış"
Kurmay Albay Erol Akman, intikal sırasında Tugay Komutanı telefonla kendisini aradıktan sonra araçtaki şoförü Kenan Bölükbaşı'na, "Sen hiç darbe yaptın mı? Hadi gidelim darbe yapalım" şeklinde bir ifadede bulunup bulunmadığının sorulması üzerine, "Böyle demedim. Şoförüme, 'Sen hiç darbe yaptın mı? Hadi gidelim darbeye darbe yapalım' dedim. O söylediğimi yanlış anlamış olabilir. Bu sözlerimi de şaka olarak söyledim. Ciddi bir yanı yoktur" dedi. Kurmay Albay Erol Akman, birliklerin Çardak'a intikal başlatmadan önce darbe girişiminden bilgisi olmadığını, sadece cep telefonundan Boğaz Köprüsü'nün askerler tarafından kesilmesini farkettiğini söyledi.
Darbe şakası durumun ciddiyetiyle bağdaşıyor mu?
Davanın savcısı Akman'ın darbe şakası yaptığını söylemesi üzerine, "Yeniçeriler'den bu yana Türkiye'de 13 darbe yapıldı. Bunların hepsini askerler yaptı. Tugay Komutanı sizi arıyor ve Ankara'da kalkışma olduğunu söylüyor, cep telefonundan Boğaz Köprüsü'nün askerler tarafından kesildiğini görüyorsunuz. Bu birliğin iki numaralı ismisiniz ama şaka yapıyorsunuz. Böyle bir şakanın durumun ciddiyetiyle bağdaşmadığını, yanlış anlaşılabileceğini düşünmediniz mi?" sorusunu yöneltti. Sanık Akman, "'Darbe girişiminden haberdar değildim. Boğaz Köprüsü'nün askerler tarafından kesilmesi terör amaçlı olabilir' diye düşündüm. Denizli ve İstanbul arasında bir bağ kuramadım. Şoförüme de şaka yaptım. Yanlış anlaşıldığını düşünüyorum. Böyle bir niyetim olsaydı şoförüme niye söyleyeyim, rütbelilere söylerdim" dedi.
"Darbeyi bastırmış olsak şu an yargılanmayacaktık"
Darbe girişimi gecesi Çardak'ta emrindeki hiçbir askere polise direnmeleri talimatı vermediğini, darbe teşebbüsünden gece saat 03.00 gibi haberdar olduğunu söyleyen Akman, intikalin yapıldığı gece havada uçak görmediğini ve uçak sesi de duymadığını belirtti. Tugay Komutanı'nın kendisine telefonla bildirdiği numarayı aradığını, tanımadığı kişiyle görüştüğünü belirten Akman, "'Uçak gelme durumu var mı?' dedim. 'Yok' dedi. Çardak'ta nizamiyedeki astsubaya sadece uçak gelebileceğini söyledim. Eğer uçak gelse ve biz Ankara'ya gitsek, darbeyi bastırmış olsak şu an burada yargılanmıyor olacaktık" diye konuştu. Akman, intikal sırasında birliklerin yanlarına aldığı 26 bin 500 merminin askeri duruma göre fazla olmadığını, 500 kişi için 72 bin mermi alınması gerektiğini, merminin dışında el bombası, roketatar, bomba atar gibi mühimmatın da birliklerde olmadığını söyledi.
28.12.2016 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Denizli 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ne dönüştürülen EGS Kültür ve Kongre Merkezi'nde süren davanın üçüncü gününde kurmay yarbay Avşın Y., ile binbaşı Ertuğrul Y. savunmalarını yaptı.
Harp Akademisi'nde görevli iken Denizli 11. Komanda Tugayı'na tabur komutanı olarak atamasının yapıldığını, Sinop'ta eşi ile izin yaparken Denizli 11. Komanda Tugay Komutanı Tuğgeneral Kamil Özhan Özbakır'ın telefonla kendisini arayarak Denizli'deki taburun Söke'ye taşınma işlemleri için erken gelmesini istediğini belirten Avşın Y., gelmemesi halinde resmi talepte bulunacağını, bu nedenle 1 Ağustos'ta başlaması gereken görevine 14 Temmuz'da Denizli'ye gelerek başladığını, iddianamede bu durumun kendi isteğiyle gerçekleşmiş gibi yansıtılmasını kabul etmediğini söyledi. Yarbay Avşın Y., "İzindeyken Denizli Komutanlığı'na atandığım taburun Söke'ye taşınmasıyla ilgili önemli karar alınacağını düşünerek gelmiştim. Bu konuda Tugay Komutanı tarafından kandırıldığım düşüncesindeyim" dedi.
"Halk bize darbeci askerler diyor, komutanım"
Tugaya geldiği ilk gün komutanlarla tanıştığını, eğitim ve intikali öğrendiğini, 15 Temmuz akşamı intikalin öne çekilmesi üzerine Tugay'dan gece saat 23.30'da Denizli birliği olarak çıkış yaptıklarını söyleyen Avşın Y., "Yolda bir aracın lastiği patladı, trafik ışıklarından dolayı da araçların düzeni bozuldu. Biz intikali Çardak Hava Meydan Komutanlığı'na yapacaktık. Öndeki araç yolu şaşırdı ve Çardak Havaalanı yoluna girdi. Havaalanı yolunda araçlar yolu kesen vatandaşlar tarafından durduruldu. Biz de geri dönmek istedik ancak geri dönerken başka bir gurubun yolu kapattığını gördük. Burada toplanan vatandaşlar bize tepki gösterdi, küfürler etti. Hatta bir kadın askeri aracın üzerine çıkarak şoförü indirmek istedi. Halk bizim darbeci olduğumuzu söylüyordu, tepki gösteriyordu. Bize kurşun mu sıkacaksınız diyorlardı. Amacımızın darbe girişimi olmadığını eğitim için geldiğimizi söyledik, ikna etmeye çalıştık. Askerleri araçtan indirmedik. Birkaç kez Tugay Komutanını aradım. Komutanım halk bize darbeci askerler diyor dedim. Askeri kurallar gereği biz darbeci miyiz diye soramadım. Tugay Komutanı bana, 'Biz darbeci değiliz, eğitimciyiz. Git onlara anlat' dedi. Daha sonra kaymakam ve ilçe emniyet müdürü geldi. Bize kriz masası kurulduğunu, uçağın inmeyeceğini söylediler, ben uçak geleceğini ilk orada duydum, olayın renginin değiştiğini orada anladım" diye konuştu.
"Halk, ekmek, su verdi"
Çardak Havaalanı yoluna ilk ulaştıklarında birlikte 84 askerin bulunduğunu söyleyen Avşın Y., darbe girişiminde bulunmak istemeleri halinde ilk toplanan vatandaş grubunun birliği durma olasılığı olmadığını belirterek, kaymakam ve ilçe emniyet müdürünün kendilerinin birliğe geri dönme isteğine de sıkıntı yaşanabileceği düşüncesiyle olumlu bakmadığını kaydetti.
Tugay Komutanı'nı tekrar aradığını ifade eden Avşın Y., "Tugay Komutanı sabaha kadar orada beklememizi, halkla karşı karşıya gelmemizi söyledi. Sabah karşı toplanan halk bize eksek, su ve meyve suyu getirdi. İl Jandarma Komutanı gelene kadar bekledik. Daha sonra gözaltı işlemleri uygulandı. Eğer darbe yapmaya çalışan grubun içinde olsaydık tankların çıkarılması, ildeki kurumların kontrol altına alınması gerekirdi. Yaptığımız darbe faaliyeti değil, eğitim faaliyetiydi" dedi.
Binbaşı Ertuğrul Y. de, topçu taburu ikmal subayı olarak yaptığını, tabur komutanının tayini çıktığı için tabura vekaleten komutanlık yaptığını, 12 Haziran'da bitecek görevinin Tugay Komutanı tarafından uzatıldığını, Çardak Hava Meydan Komutanlığı'na yapılacak intikal eğitimi öncesi gece boyunca Tugay'da eğitim çalışması yaptıklarını, intikale Denizli'den katılacak taburun komutanı olarak kendisinin görevlendirildiğini belirtti.
"Bizi buraya gönderenler birçok kişinin kanına girmiş oldu"
Eğitim ve intikali planlayanlar tarafından kandırıldıklarını iddia eden eski Tabur Komutanı Vekili Ertuğrul Y., bir aile dramı yaşadıklarını ileri sürdü. Ertuğrul Y., "Benim kardeşim Kuzey Irak'ta şehit oldu. Ben 25 yıl şerefle bu ülkeye hizmet ettim. Şimdi terör örgütü üyeliğiyle itham ediliyorum. Ben vatanını milletini seven biriyim" diye konuştu.
15 Temmuz günü öğleden sonraya kadar evinde istirahat ettiğini daha sonra Tugay'a geldiğini, emirler doğrultusunda mühimmat ve kumanya temini için emrindeki subaylarla çalıştığını, gece intikalin öne alındığı emrinin gelmesi üzerine saat 23.30'da Çardak'a intikalin başlatıldığını belirtti.
Öndeki aracın yanlış yola girmesi üzerine Çardak Havaalanı'na yöneldiklerini, halkın yolu kestiğini, bir kadının aracın üzerine çıkmaya çalıştığını kaydeden Ertuğrul Y., "Konvoyu geri dönmek için çevirdim ama 150-200 metre sonra tekrar halk yolu kestiği için durduk. Bizi buraya gönderenler bir çok kişinin kanına girmiş oldu. İddianamede belirtildiği gibi buna karar veren mekanizma bizi kandırdı. Sadece ben değil, birçok arkadaşım kandırıldı. Bu eğitim ve intikalin 365 gün içinde o gün planlanması düşündürücü, başka yer mi yoktu. Askeri terbiyemizden komutanlarımız yanlış yapmaz diye düşündük. Çardak'ta halk konvoyun önünü kesti. Sabaha kadar bizi ne tugay komutanı, subay, astsubay kimse aramadı. Halk sakin davrandığımız için bize ekmek, su ve meyve suyu getirdi. Düşüncemiz farklı olsaydı, başka türlü gelirdik, kandırıldık. Komple kandırıldık. İstanbul'da, Ankara'da o gece yaşananlar Denizli'de yaşanmadı ama biz kandırıldık" dedi.
"Kardeşim Kuzey Irak'ta şehit oldu"
25 yıllık meslek hayatı boyunca askerlik yeminine sadık kaldığını, devletteki ağabeylerinin dışında başka ağabeyleri olmadığını, FETÖ/PDY ile iltisakı ve bağlantısı olmadığını belirten Ertuğrul Y., "Ben onun bunun askeri değil devletin askeri oldum. FETÖ ile ilgili okullarda, eğitim kurumlarında ne ben ne de ailemden kimse eğitim görmedi. Ne himmet ne de kurban parası verdim. Aslında bir aile dramı da yaşamaktayım. Kardeşim Kuzey Irak'ta şehit oldu. Şimdi bir oğlu devleti için şehit olmuş, bir oğlu 25 yıl vatanına şerefle hizmet etmiş ama katalog suçlardan, bu terör örgütüne üyelikten yargılanan bir aile durumuna düştük. Ben vatanını, vatanını milletini seven, şerefsiz terör örgütüyle iltisakı, ilgisi olmayan biriyim" diye konuştu.
31.12.2016 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Denizli'de, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin soruşturma kapsamında, aralarında eski Denizli Garnizon ve 11. Komando Tugay Komutanı Tuğgeneral Kamil Özhan Özbakır'ın da bulunduğu 42'si tutuklu 60 sanığın yargılanmasına devam edildi.
2. Ağır Ceza Mahkemesince görülen davanın Denizli Kongre ve Kültür Merkezi'nde pazartesi günü başlayan duruşması, sanık ve avukatların kimlik tespitiyle devam etti.
Duruşmada, eski 11. Komando Tugay Komutanlığı Harekat ve Eğitim Şube Müdürü olarak kurmay yüzbaşı rütbesiyle görev yapan tutuklu sanık Adem A, yaptığı savunmada, kendisinden 14-17 Temmuz tarihleri arasında 4 günlük eğitim faaliyeti hazırlamasının istenildiğini, 14-15 Temmuz tarihlerinde kışla içinde komando yürüyüşü, 16 Temmuz Cumartesi günü saat 01.30'dan itibaren Çardak Hava Meydan Komutanlığına Motorlu İntikal ve Üs Bölgesi İşgali faaliyetinin öngörüldüğü söyledi.
Mesai saatleri dışındaki mesajların normalde nöbetçi amire iletilmesi gerektiğini, Kurmay Başkanı Fahrettin Demir'in o gece için gelecek mesajların teamüllere aykırı olarak kendisine getirilmesini istediği anlatan Adem A, Çardak'a intikalin saat 23.00'e alınması dolayısıyla birliklere haber verdiğini ve harekete geçtiklerini dile getirdi.
"Ezip geçin talimatı"
Yolda kopmalar olduğuna ve arkadan gelen konvoyun Çardak Hava Meydan Komutanlığı yerine Çardak Havaalanına gittiğine işaret eden Adem A, "Havaalanı yolunda askeri birliklerin önü sivil vatandaşlar tarafından kesilmiş. Sivillerin kendilerini geçirmediğini haber verdiler. Kurmay başkanı Yarbay Fahrettin Demir, Tugay Komutanı ve başka kişilerle görüştü. Askerlerin geçmesi gerektiğini belirten kurmay başkanının, 'Araçları sivillerin üzerine sürün, gerekirse Sisi gibi ezip geçin' talimatı verdiğini duydum. Çardak'a intikali bir eğitim faaliyeti olarak gördük, darbe girişimi olarak görseydik katılmazdık." şeklinde konuştu.
Tutuklu sanıklardan Ali Z. de olay günü Tank Taburu Kuvvet Mekanize Piyade Bölük Komutanı olarak üsteğmen rütbesi ile görev yaptığını belirterek, üç günlük kumanya alınmasının dikkatini çektiğini, kompozit başlık alınmasının istendiğini belirtti.
Tabur komutanlığına yeni atanan Avşin Y'nin 14 Temmuz'daki eğitim sırasında kendisini tanıttığını, göreve iki hafta sonra başlayacağını, şimdi gözlemci olarak eğitime katıldığını söylediğini ifade eden Ali Z, sosyal medyada askerlerin dağa çıktık gibi paylaşımlarda bulunduğunu, bunun yanlış olduğunu söylediğini, aynı uyarının Tugay Komutanı tarafından da yapıldığını duyduğunu söyledi.
Çardak Havaalanının olduğu bölgeye gitmek üzere yola çıktıklarını söyleyen Ali Z. tank şoförü, tank nişancısı, tank doldurucusu ve tank komutanı gibi 15 rütbeliyle askerin çağrıldıkları gerekçesiyle Üçgen Kavşağından geri döndüğünü bildirdi.
"Hangara gidip mevzilenin, gelen olursa ateş edin"
Kurmay Başkanı Fahrettin Demir'in kendilerini teslim almaya gelecek polis ve askerle çatışmalarını istediğini anlatan Ali Z. şöyle konuştu:
"Fahrettin yarbay 'hangara gidip mevzilenin, gelen olursa ateş edin.' dedi. Ben şaşırdım. Personelimle söylenen yere gittim, ama mevzilenmedim. Fahrettin yarbay, sabaha karşı diğer rütbelilerle toplantı yaptı. 'Şu an darbe ile suçlanıyorsunuz, ne yapmayı düşünüyorsunuz, teslim olacak mısınız yoksa çatışacak mısınız?' dedi. Biz devletin polisine silah sıkamayacağımızı söyledik. Kurmay başkanının darbe taraftarı olduğunu düşündüm. Tugay Komutanı ile telefonda görüştü. Tugay Komutanının teslim olma taraftarı olmadığını söyledi. Biz gitmek istedik, 'çıkamazsınız siviller durdurur, burada kalıyoruz.' dedi. 'Ben Ankara'ya direnmeye gideceğim, benimle geliyor musun?' dedi. Bir süre sonra Fahrettin Demir'in habercisi ve şoförü elinde bot ve çantayla yanımıza geldi. Gidecek yerim kalmadı, sizin yanınıza geldim, diyerek Fahrettin yarbayın sivil kıyafetleri giyip gittiğini, sen geri dön dediğini söyledi."
550 KOMANDO ANKARA'YA SEVK EDİLECEKTİ
Geçen 15 Temmuz'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe teşebbüsü sırasında 11'inci Komando Tugay Komutanlığı'ndan 550 komando, Ankara'daki kalkışmayı desteklemek üzere Çardak Havaalanı'nı ele geçirerek, Ankara'ya kargo uçaklarıyla nakledilmek istenmiş, durumdan haberdar olunması üzerine uçakların iniş kalkışını engellemek için piste iş makineleri yerleştirilmiş, havaalanının elektriği kesilerek jeneratörler devre dışı bırakılmış, uçaklara yakıt ikmalinin önlenmesi amacıyla yakıt tankları boşaltılmıştı. Bunun yanı sıra Çardak başta olmak üzere çevre ilçelerden gelen vatandaşlar, havalimanının girişini kapatmış ve askerlerin geçişine engel olmuştu. Havalimanına giremeyen askerler, nakil için gelecek uçakların da inememesi üzerine birliklerine dönmüş ve gözaltına alınmışlardı.
Denizli Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 15 Temmuz darbe girişimi sonrası başlattığı soruşturmanın ardından, aralarında 11'inci Komando Tugayı'nın eski komutanı Tuğgeneral Kamil Özhan Özbakır, Söke 11. Komando Tugay Komutan Yardımcısı Kurmay Albay Erol Akman, 11. Komando Tugayı Merkez Komutanı Yarbay Ziver İnce'nin de bulunduğu, tamamı rütbeli askeri personelden oluşan, 42'si tutuklu 60 sanık hakkında, 'Anayasal düzeni, TBMM'yi ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya, görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme ve FETÖ/PDY'ye üye olma' suçlarından üçer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis ve 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016) 'Denizli Darbe Yapılanması 60 sanık' soruşturması/davası
(31 Aralık 2016, 18:50)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: