Koç Müzesi´nde yapılan aramalarda müzeye Genelkurmay tarafından devredilen denizaltıda TNT kalıpları, fitil, fünye bulunmuş olaya Ergenekon soruşturmasına bakan Ergenekon savcıları el koymuştu. Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılar, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı tarafından Koç Müzesi´ne devredilen Ali Uluç Reis isimli denizaltıda bulunan ve daha sonra imha edilen TNT kalıpları, saniyeli fitil, mekanik fünyeden oluştuğu belirtilen mühimmat ile ilgili olarak Genelkurmay Askeri Savcılığı´na yazı göndererek bilgi talep etti. Genelkurmay cevap yazısında depolarındaki patlayıcıların sayımının yapılarak tam olduğunun tespit edildiğini dolayısıyla TSK malı olmadığını, patlayıcıların denizaltıya nasıl girdiğine dair bilgilerinin olmadığını bildirdi. TSK´nın patlayıcılara sahip çıkmamasıyla, patlayıcıların herhangi bir terör eylemiyle ilgisinin olmadığı, denizaltı´da TSK tarafından yıllardır unutulmuş olduğu iddiaları da geçerliliğini yitirmiş oluyor. TSK´nın patlayıcıların unutulmuş olduğu iddiasını reddetmesine karşın, olayın ilk anında askeri savcılığın patlayıcıların gemide unutulduğunu açıklamış olması da hatırlanması gereken bir ayrıntı.
TSK Koç Müze denizaltısında bulunan patlayıcılara sahip çıkmadı
Koç Müzesi´nde yapılan aramalarda müzeye Genelkurmay tarafından devredilen denizaltıda TNT kalıpları, fitil, fünye bulunmuş olaya Ergenekon soruşturmasına bakan Ergenekon savcıları el koymuştu. Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılar, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı tarafından Koç Müzesi´ne devredilen Ali Uluç Reis isimli denizaltıda bulunan ve daha sonra imha edilen TNT kalıpları, saniyeli fitil, mekanik fünyeden oluştuğu belirtilen mühimmat ile ilgili olarak Genelkurmay Askeri Savcılığı´na yazı göndererek bilgi talep etti. Genelkurmay cevap yazısında depolarındaki patlayıcıların sayımının yapılarak tam olduğunun tespit edildiğini dolayısıyla TSK malı olmadığını, patlayıcıların denizaltıya nasıl girdiğine dair bilgilerinin olmadığını bildirdi. TSK´nın patlayıcılara sahip çıkmamasıyla, patlayıcıların herhangi bir terör eylemiyle ilgisinin olmadığı, denizaltı´da TSK tarafından yıllardır unutulmuş olduğu iddiaları da geçerliliğini yitirmiş oluyor.TSK´nın patlayıcıların unutulmuş olduğu iddiasını reddetmesine karşın, olayın ilk anında askeri savcılığın patlayıcıların gemide unutulduğunu açıklamış olması da hatırlanması gereken bir ayrıntı.
TSK ben patlayıcıları gemide unutmuşum dese olay belki kapanacaktı ama şimdi olayın ardındaki terör planı iddiaları güçlenmiş oldu
Genelkurmay Başkanlığı cevap yazısında TNT kalıpları ve saniyeli fitilden oluşan tahrip kalıplarının kadrolu ordu donatım malzemesi olarak denizaltı gemilerine tahsis edildiğini belirtip, ´2002´den itibaren güvenlik mülahazaları ile bahse konu malzemelerin sadece gerginlik ve muhasamat (düşmanlık) dönemlerinde seyir öncesinde teslim alınması ve müteakiben seyir hitamında iade edilmesi yöntemiyle kullanılmak üzere sahildeki ordonat depolarında muhafaza edilmeye başlanmıştır´ denildi. Yazıda ayrıca, ´Bahse konu denizaltıda görev gereği bulundurulmuş olan mühimmat diğer tüm kullanılabilir kullanılmaz malzemelerde olduğu gibi sayılarak teslim edilmiş ve yapılan mühimmat sayımında herhangi bir eksiklik tespit edilmemiştir´ denildi.
TSK: Hizmet dışına ayrılmış bir gemide bu tip malzemeler bulundurulmaz
Yazıda, hizmet dışına ayrılmış bir gemide bu tip malzemelerin bulunması veya bulundurulmasının mümkün olmadığı belirtildi. Yazıda ayrıca, ´Patlayıcıların denizaltıya nasıl girdiğine ilişkin herhangi bir veri bulunmamaktadır´ denildi.
Patlayıcıların tesadüfen bulunduğu açıklanmıştı
2009 yılı Mayıs ayında Koç Müzesi´nde sergilenen ULUÇ ALİ REİS Denizaltısı´nda 1960 yılına ait Amerikan menşeli patlayıcı ve TNT kalıplarının tesadüfen bulunduğu ortaya çıkmıştı. Gemide bulunan mühimmat gazetelere şu şekilde yansımıştı: Amerikan meşeli 2 adet 100 gr. TNT içeren burgu fişeği, 1 adet 1 libre TNT kalıbının ikiye bölünmesi sonucu elde edilmiş, bir buçuk libre patlayıcı kalıbı, 160 cm portakal renkli eski saniyeli fitil ve altı adet mekanik fünye.
Olay Koç Grubu´nu şok etmiş Ergenekon savcılarının devreye girmesi ikinci şok olmuştu
Ergenekon Savcıları Poyrazköy´de çıkan mühimmatlar sonrası geniş çaplı bir inceleme başlatmışlardı. İnceleme Deniz Kuvvetleri´nin içine doğru ilerlemiş, bu çerçevede 8 Albay sorgulanmıştı. Deniz Kuvvetleri Askeri savcılığı da bazı muvazzaf subayların evlerinde ve bürolarında aramalar yapmıştı. Müzede mühimmatların bulunması Koç Grubu´nda şok etkisi yaratmıştı. Facia yaşanmaması tek teselli unsuruydu. Ancak Koç Grubu Ergenekon Savcıları´nın keşfiyle yeni bir şok yaşamıştı.
Ergenekon savcılarını şüphelendiren gelişmeler..
Patlayıcılar polise haber verilmesi gerekirken askerlere haber verilmiş ve Ergenekon soruşturmasında adı geçen Ali Feyyaz Öğütçü patlayıcıları aceleyle imha ettirmişti
Bombaların bulunmasının ardından ilginç bir gelişme yaşanmış, sivil alanda bulunan bu patlayıcılarla ilgili bilgi, İstanbul Emniyet´ine bildirilmesi gerekirken, müze yetkilileri adı Ergenekon soruşturmasında geçen Kuzey Deniz Saha Komutanı Koramiral Ali Feyyaz Öğütçü´yü haberdar etmişti. Müzeye gelen askeri yetkililer incelemenin ardından patlayıcıları Beykoz SAS Grup Komutanlığı´na götürmüş ve Öğütçü´nün emriyle, 17 Kasım 2008 günü eğitim sahasında infilak ettirilerek imha etmişti.
Bir ihbar maili ve bir sanığın bilgisayarındaki plan: Ergenekon, müzede öğrencilere bombalı saldırı planladı
Ergenekon savcısı Zekeriya Öz´ün Rahmi Koç Müzesi´nde yaptığı keşfin sebebi tartışılırken, önemli bir iddia gündeme gelmişti. İddiaya göre Ergenekon Terör Örgütü, ´müzeyi gezen öğrencilere bombalı saldırı´ düzenlemeyi planlamıştı. Gözaltına alınan bir şüphelinin bilgisayarında bulunan plana göre, ´denizaltıya yerleştirilen TNT kalıpları, öğrencilerin müzeyi ziyareti sırasında patlatılacaktı´. Ancak bombalar geçtiğimiz yıl bulunmuş ve imha edilmişti.
´Malzeme operatöre ulaştı müzeye ziyaretçi artırılsın´
´Binbaşı Bektaş´ta yakalanan 3 No´lu CD´nin içerdiğindeki şifreli bir belgede Koç Müzesi´nde öğrencilerin ziyareti sırasında yapılacak eylemin planları bulundu. Ergenekon Terör Örgütü iddiasıyla başlatılan soruşturma kapsamında Sütlüce´deki Rahmi Koç Müzesi´nde demirli Uluç Ali Reis Denizaltısı´nda Ergenekon savcısı Zekeriya Öz ve Terörle Mücadele Polislerince yapılan 1 saatlik keşfin ayrıntıları ortaya çıkmaya başladı. Uluç Ali Reis Denizaltısı´nın santral dairesinde 14 Kasım 2008 günü tesadüfen bulunan patlayıcılarla ilgili kan donduran ihbarda iddia edilen eylemin ayrıntılı planları Ergenekon tutuklusu emekli Deniz Binbaşı Levent Bektaş´ın evinde çıktı. ´Ergenekon 200-300 öğrencinin ziyareti sırasında bombalı saldırı yapacaktı´ ihbarını doğrulayan plan, emekli Binbaşı Bektaş´ta yakalanan 3 No´lu CD´nin içinden çıktı. CD´deki dosyalardan birinde şifrelenerek gizlenen çocuk katliamı ile ilgili belgede ´Koç Müzesi´ne konulmak üzere gönderilen malzeme operatöre ulaştırıldı. Müzenin ziyaretçilerini arttıralım. Okullarda tanıtım reklam ve organizasyon faaliyetleri yapılarak ziyaretçi yoğunluğunun en fazla olduğu zamanı belirleyelim. Öğrenciler Projelerin en önemli parçası operasyon tarihini teyit edelim´ cümlelerine rastlandı.
Amaç kargaşa ortamı oluşturmak
Şifreli belgedeki plan ve amacı için ise şu değerlendirme yapıldı: ´300 kişilik öğrenci gurubunun müzeyi ziyaretleri esnasında, patlayıcılar patlatılacak ve ortalık kan gölüne dönecek. Meydana gelen saldırıdan hükümet sorumlu tutulacak. Faillerin yakalanamaması insanları gerecek. Toplumda bir kargaşa ortamı doğacak ve hükümet bunun hesabını veremeyecek.´ Ancak bu plan, Denizaltı´da rehber olarak çalışan emekli astsubayın 60 gr. TNT kalıbı, 20 fitil ve 10 adet fünye´yi tesadüfen bulmasıyla amacına ulaşamamıştı.
İhbar emaili ile diğer bulgular örtüştü
Soruşturmayı genişletin talimatı
Poyrazköy cephaneliği ve ´cunta planını´ ortaya çıkaran e-posta ihbarı ile Ergenekon tutuklusu emekli binbaşı Levent Bektaş´ta çıkan belgelerdeki ´bombalı´ saldırı planının örtüşmesi üzerine Savcı Zekeriya Öz harekete geçti. Savcı Öz, Ata Evleri kapsamında soruşturulan ve denizaltıdaki bombaları polis bölgesi olmasına rağmen polise haber vermeden kriminal inceleme yaptırmadan imha ettiren Koramiral Ali Feyyaz Öğütçü ve ´cunta´ planında yer alan Koramiral F.İ hakkındaki soruşturulmanın genişletilmesi talimatı verdiği öğrenildi. Savcı Öz´ün Ergenekon ile ilişkisini saptayarak Genelkurmay Askeri Savcılığı´na isimlerini ilettiği ve askeri savcılıktan haklarında işlem yapılmasını talep ettiği muvazzaf askerler arasında Koramiral A.F.Ö. de vardı. Koramiral A.F.Ö., Deniz Kuvvetleri´ndeki yapılanmanın yöneticisi olarak suçlanıyordu.
300 çocuğu katledeceklerdi
Ergenekon soruşturmasını yürüten savcı ekibinin liderliğini yapan Zekeriya Öz, 10 Temmuz günü Haliç Sütlüce´deki Rahmi Koç Müzesi´ne giderek burada demirli bulunan Uluç Ali Reis Denizaltısı´nda yaklaşık bir saat süren bir keşif çalışması yaptı. Öz´ün polis eşliğinde yaptığı keşfe neden olan ihbar mektubunda, Poyrazköy cephaneliği ile ilgili tutuklanan subayların 200-300 kişilik öğrenci grubunun ziyareti sırasında Uluç Ali Reis Denizaltısı´nda bombalı saldırı yapmayı planladıkları iddia edilmişti.
Askeri savcılığın dikkat çeken örtbas gayreti
Ergenekon savcılarının incelemesinde ortaya çıkardığı sarsıcı sonuç: TNT´lerin denizaltıda unutulması mümkün değil
İddialar üzerine savcılar, Deniz Askeri Savcılığı´na yazı yazarak TNT´ye ilişkin ne işlem yapıldığını sordu. Askeri savcılık, patlayıcının denizaltında daha önceden unutulmuş olduğunu, SAT komandolarına imha ettirildiğini ve soruşturmaya gerek olmadığını bildirdi. Bunun üzerine Ergenekon savcıları keşif kararı aldı. Yapılan incelemede TNT´nin denizaltıda unutulmasının mümkün olmadığı sonucuna varıldı.
Bombaları aldırıp imha ettiren Feyyaz Öğütçü´nün adı Ergenekon soruşturması kapsamındaki Karargah Evleri´nde geçiyor
Bombaların alınma emrini veren Kuzey Deniz Saha Komutanı Koramiral Ali Feyyaz Öğütçü´nün adının MİT´in hazırladığı Karargah Evleri belgesinde de geçtiği iddia ediliyordu. Ergenekon savcılarının, Karargah Evleri soruşturmasıyla ilgili Genelkurmay Askeri Savcılığı´na gönderdiği listede, Öğütçü´nün de adının bulunduğu öne sürülmüştü. İddiaya göre, Genelkurmay Başkanlığı´na ulaşan bu belgede Koramiral Öğütçü, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı bünyesindeki organizasyonun yöneticisi olarak tanımlanıyordu. Poyrazköy´deki cephanelikler de, Kuzey Deniz Saha Komutanlığı´na ait askeri alanın hemen yanı başında bulunmuştu.
(30 Ağustos 2009, 13:50)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Koç Müzesi denizaltısında patlayıcı bulunması manşetimiz
Askerlerin organize şekilde Ergenekon savcılarından delil kaçırmaları
Askerlerin soruşturmalara müdahalesi
Şemdinli Davası´nın askerlerce örtbas edilmesi
Karargah Evleri soruşturmasını yürüten askeri savcılara sahte evrak suçlaması
Karargah Evleri soruşturmasının askerlerce savsaklanması