Adana'da Fetö'ye karşı açılan iki davada duruşma yapıldı. 15 Temmuz darbe girişimine katıldıkları iddiasıyla tutuklanan ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nden ihraç edilen İl Jandarma Bölge Komutanlığı'nda görevli 5 eski subay, 3'er kez ömür boyu hapis cezası istemiyle yargılandıkları mahkemede suçlamaları kabul etmedi. Diğer davada ise kapatılan Kanuni Üniversitesi'nin Genel Sekreteri Mahmut Açıl ile Burç Okulları'nda öğretmen Uğur Dündar ilk kez hakim karşısına çıktı. Örgütün avukat yapılanmasına yönelik diğer bir soruşturmada ise 10'u tutuklu 18 avukat hakkında 15'er yıla kadar hapis cezası istemiyle iddianame hazırlandı.
17.12.2016 14:17 Adana'da Fetö'ye karşı açılan iki davada duruşmalar yapıldı. Örgütün avukat yapılanmasına yönelik diğer bir soruşturmada ise iddianame hazırlandı. İşte o gelişmeler:
1) DARBECİ 5 SUBAY HAKİM ÖNÜNDE
Adana'da 15 Temmuz darbe girişimine katıldıkları iddiasıyla tutuklanan ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nden ihraç edilen İl Jandarma Bölge Komutanlığı'nda görevli 5 eski subay, 3'er kez ömür boyu hapis cezası istemiyle yargılandıkları mahkemede suçlamaları kabul etmedi.
12 Aralık'ta görülen duruşmaya dair elde edilen bilgilere göre, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası başlatılan soruşturma kapsamında dönemin İl Jandarma Bölge Komutanlığı Kurmay Başkanı Kurmay Albay Halil Çelik, Çukurova İlçe Jandarma Komutanı Jandarma Kurmay Binbaşı Hüseyin Yalçınkaya, darbe girişimi gecesi nöbetçi olan İl Jandarma Komutanlığı'nda görevli Binbaşı Osman Tunahan Berk, Adana İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürü Binbaşı Atilla Demir ile Üsteğmen Hasan Şahna tutuklandı.
131 SAYFA İDDİANAME HAZIRLANDI
Soruşturmayı yürüten savcı 131 sayfadan oluşan iddianame hazırladı. İddianameye göre, Jandarma Bölge Komutanı'nın izinli olması nedeniyle vekaleten bu görevi yürüten şüpheli Albay Halil Çelik'in, 'Harekat Yıldırım' nitelikli sözde sıkıyönetim direktifi ile silahlı kalkışmayı gerçekleştiren 'Yurtta Sulh Konseyi' tarafından sözde Adana Jandarma Bölge Komutanı olarak atandığı belirtildi. FETÖ üyesi Halil Çelik'in, sözde Adana Sıkıyönetim Komutanlığı'na atanan İncirlik 10'uncu Tanker Üs Komutanı Hava Tuğgeneral Bekir Ercan Van ile telefonla görüşmeler yapıp, Van'ın emriyle Osmaniye'de bulunan Jandarma Özel Harekat (JÖH) Taburu'nu Adana'ya getirmek için girişimlerde bulunduğu ve diğer şüpheliler ile odasında toplantı yaptığı bildirildi. Ayrıca tüm uyarılara rağmen darbecilerle hareket ettiği bildirilen eski Çukurova İlçe Jandarma Komutanı Kurmay Binbaşı Hüseyin Yalçınkaya ile Adana Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürü Binbaşı Atilla Demir'in kırmızı renkli 'ByLock' adlı gizli ve şifreli program kullanıcısı olduğu öne sürüldü. 5 Eski subay hakkında 3'er kez müebbet hapis cezası istemiyle Adana 11'inci Ağır Ceza Mahkemesi'ne dava açıldı.
'TUĞGENERAL VAN, JÖH TABURUNU GETİRTMEYE ÇALIŞTI'
Bugün ilk kez hakim karşısına çıkarılan 5 sanığın savunması görüntü ve ses kaydı yapılarak alındı. İlk olarak savunma yapan Halil Çelik, kendisine iftira atıldığını öne sürerek, savunmasında şunları söyledi:
"Olay gecesi, bir çok kişi odama gelip gitmiştir. Kimseyle yalnız kalmadım. İddia edildiği gibi bir toplantı da yapmadım. Sıkıyönetim mesajında sıkıyönetim komutanı olarak dönemin 10'uncu Tanker Üs Komutanı Tuğgeneral Bekir Ercan Van'ı görünce telefonunu buldurtarak aradım. Kendisine durumdan haberi olup olmadığını söyledim. Daha sonra beni tekrar arayarak İl Jandarma Komutanı Albay Fatih Yılmaz'a ulaşamadığını toplumsal olaylara karşı birlik olup olmadığını sordu. Ben de kendisine herhangi bir birliğimiz olmadığını söyledim. Tekrar aradığında ise Osmaniye'de konuşlu Jandarma Özel Harekat Taburu'nu Adana'ya getirilmesini istedi. Ben bunun mümkün olamayacağını ve suç olduğunu söyledim. Bekir Ercan Van'ın suça beni de ortak etmeye çalıştığını düşündüm. Konuştuğum kişilere kendimi devamlı kurmay başkanı olarak tanıttım. Burada yanlış anlaşılma var. İftiraya uğradım. Gelen mesaja da itibar etmedim. Darbe girişimine itibar etseydim, bölge komutanı ve vali ile görüşmezdim. Gelen darbe mesajını komutanlığa bağlı ve yaklaşık toplamda 10 bin personel olduğu diğer komutanlıklara göndermedim. Mesaja itibar etmeyerek ve kimsenin dikkate almamasını sağlayarak Adana'da hiç kimsenin burnunun kanamasını sağladım. Ayrıca o gün komutanlığa gelen tüm personeli evlerine gönderdim."
"FETÖ MAĞDURUYUM"
Sanıklardan Osman Tunahan Berk ise FETÖ mensubu olmadığı, aksine kendisinin de bu örgütün mağduru olduğunu öne sürdü. Berk, sıkı yönetim mesajının komutanlığa gelmesinin ardından durumu telefonla Halil Çelik'e ilettiğini belirterek, şunları söyledi:
"İstanbul'da görev yaptığım dönemde FETÖ'nün askeri okullara sızma girişimi nedeniyle çalışma yürüttüm. Bu nedenle görevden atılmaya çalışıldım. Sürgün yeri olarak görülen Adana'ya gönderildim. Darbeyi asıl durduranlar tankların, uçakların önünde duran polisler ve askerlerdir. Vatandaş 2'nci derecede etkili oldu. Darbeyi TSK durdurmuştur. Darbeyi Cumhurbaşkanımızın cesareti durdurmuştur. İlk andan itibaren darbeye karşı olduğumu açıkça herkese ifade ettim. Komutanım Halil Çelik'in emri üzerine İncirlik'e giderek sıkıyönetim evrakını Bekir Ercan Van'a teslim ettim. Halil Çelik şimdi verdiği emri inkar ediyor, anlamadım. Bekir Ercan Van ile özel görüşmemiz olmadı. Kendisi ile 5-10 cümle konuştum. Evrakı kendisine verdiğimde bana 'diğeri' dedi. Herhalde sıkıyönetim komutanlığı ile ilgili olanı sordu. Daha sonra İncirlik'ten ayrılmak istedik, polisler bizi bırakmadı."
Berk, hala görevinin başında olan FETÖ mensuplarının bulunduğunu da savunmasına ekledi.
"KAHRAMANDIM HAİN OLDUM"
Darbe gecesi İl Jandarma Komutanı Fatih Yılmaz'ın emirlerini yerine getirdiğini kaydeden Hüseyin Yalçınkaya ise kendini şöyle savundu:
"Darbe gecesi Fatih Yılmaz, beni arayarak Çukurova İlçe Jandarma'da bulunan tüm rütbeli personeli evlerine göndermemi söyledi. Komutanlığa giderek tüm personeli evlerine gönderdim. Ayrıca emir üzerine komando bölüğünü de silahlarından arındırdım. Albay Yılmaz beni arayarak kendisinden başka kimsenin emrini yerine getirmememi istedi. Gözaltına alınana kadar kahramandım daha sonra hain ilan edildim. Telefonumda ByLock çıkmış. Benim kullandığım telefon dışarıdan herhangi bir program kurulmasına müsade etmiyor. Böyle bir program kullanmadım. Tüm eğitimimi dereceyle bitirdim, çok sayıda ödül ve madalyam var. Geleceğin paşası olarak görülürken mesleğim elimden gitti. Suçlamaları kabul etmiyorum."
Hasan Şahna ise Whatssap grubundan kendisinin göreve çağırıldığını belirterek, "Darbe ile ilgili ne emir aldım ne de bir emir verdim. Ben zaten sivil çalışıyorum. Üzerimde 1167 dolar vardı. Ama nedense sadece çıkan 2 dolar görüldü. Bu art niyettir. İncirlik'ten çıkışımız sırasında bize engel olan polislere herhangi bir müdahalem olmadı" suçlamaları kabul etmiyorum" diye savunma yaptı.
"FETÖ İLE MÜCADELE ETTİM"
Atilla Demir de darbe girişimi öncesinde MİT TIR'larıyla ilgili görüntülerin sosyal medya hesaplarından yayınlanmaması için Başsavcılık ile çalışma yürütüp engellediğini anlatarak, şöyle konuştu:
"FETÖ'yle hep mücadele ettim. Darbe girişimi gecesi bizi İl Jandarma Komutanı Fatih Yılmaz göreve çağırdı. Fatih Yılmaz, neden Bölge Komutanı Vekilinden emir almak için aramadı da emir almak için Halil Çelik'in yanına gitti. Gerçek suçlular dışardayken biz içerdeyiz. Suçlanmamızı sağlayan tutanaklarda imza atan kişilerin benimle ilgili husumeti bulunmaktadır. İftira olduğunu düşünüyorum. Kaldı ki imzası bulunan personelin verdikleri bilgiler de birbirleriyle de çelişmektedir. Ayrıca bana çamur atan çoğu personel daha sonra FETÖ mensubu olmaktan ihraç edilmiştir. Darbe başarılı olsaydı kurşuna dizilebilirdim. Aradan 6 gün geçtikten sonra bir terörist gibi tartaklanarak gözaltına alındım. Kahraman olmayı beklerken hain ilan edildim."
Başarılı bir subay olmasına rağmen yurt dışına gönderilmediğini belirten Demir, "Kimlerin gönderildiği belli. Ruhumu 1 dolara satmadım. Eşim KPSS sınavına girdi 70 aldı. FETÖ üyesi olsaydık sorular gelirdi." ifadesini kullandı.
Adana'da darbe kalkışmasının yaşanmadığı iddiasında bulunan Demir, gerçek suçluların serbest olduğunu öne sürdü.
Demir, gelen darbe girişimi emrini kabul etmediğini ve soruşturma sürecinde ise husumetli olduğu kişilerin kendisine iftira attığını iddia etti.
Mahkeme heyeti sanıkların tutukluluğunun devamına karar verip, duruşmayı tanıkların dinlenmesi için 16 Aralık Cuma gününe erteledi.
Sanıklar hakkında "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs etmek, Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs etmek, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs ve silahlı terör örgütü FETÖ/PDY'yi kurmak ve üyesi olmak" suçlarından 3'er kez ağırlaştırılmış müebbet ve 15'er yıl hapis cezası istemiyle dava açılmıştı.
2) KANUNİ ÜNİVERSİTESİ SEKRETERİ İLE ÖĞRETMEN HAKİM ÖNÜNDE
Adana'da Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) ile ilgili başlatılan soruşturmalar kapsamında kapatılan Kanuni Üniversitesi'nin Genel Sekreteri Mahmut Açıl ile Burç Okulları'nda öğretmen Uğur Dündar ilk kez hakim karşısına çıktı.
15 Aralık'taki gelişmeye göre, 15 Temmuz'daki darbe girişiminin ardından Adana Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü soruşturma çerçevesinde Mahmut Açıl ve Uğur Dündar'ın da evlerinde arama yapıldı. Açıl'ın evinde Fetullah Gülen'in kitapları ve çok sayıda örgütsel doküman ele geçirildi, cep telefonları ve hafıza kartlarına da el konuldu. Açıl ve Dündar, terör örgütü üyeliği suçlamasıyla tutuklandı. Soruşturma sonrası hazırlanan iddianamede, Açıl ve Dündar'ın örgüt içi haberleşmede kullanılan 'bylock' programını bulundurdukları belirtildi. Şüpheliler, hakkında terör örgütü üyeliğinden 15'er yıla kadar hapis cezası istemiyle 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı.
'MAAŞ İÇİN GİRDİM'
Uğur Dündar ile Mahmut Açıl, bugün 2'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde SEGBİS sistemi ile görüntülü olarak ilk kez hakim karşısına çıktı. Suçlamayı kabul etmeyen Dündar, 2014'te çok sayıda okula iş başvurusunda bulunduğunu söyleyip, kendini şöyle savundu:
"Burç Okulları bana bin 500 lira maaş ve sigorta teklif etti. Birçok okul sigorta bile yapmayı istemiyordu. Teklif iyi olduğu için Fen Bilgisi öğretmeni olarak işe başladım. Maaşımız Bank Asya'ya yatıyordu. Okulda bulunduğum süre boyunca herhangi bir toplantıya çağırılmadım. Böyle bir toplantı yapılmışsa da benim haberim yoktur. Maaşımdan himmet ya da kurban yardımı gibi bir para ödemedim. Bunla ilgili de bir teklif yapılmadı. 'ByLock' kullanıcısı olduğum iddia ediliyor. Ancak ben bu programı telefonuma kurmadım ve kullanmadım. Telefonum incelendiğinde böyle bir programın olmadığı görülecektir."
'İŞSİZ KALDIĞIM İÇİN KABUL ETTİM'
Kanuni Üniversitesi'nde genel sekreter olmadan önce Zirve Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olarak çalıştığını anlatan Mahmut Açıl ise savunmasında şunları dedi:
"Zirve Üniversitesi'nde Türk Dili ve Edebiyatı derslerine giriyordum. Bu dersler internet üzerinden yayınlanmaya başladığı için üniversitede öğretim üyeliği fazlası olunca işsiz kaldım. Daha sonra Adana'da açılması planlanan Kanuni Üniversitesi'nden iş teklifi aldım ve genel sekreter olarak çalışmaya başladım. Akademisyenlik kariyerim boyunca 4-5 adet kitap yazdım. Bunlar benim referanslarımdır. Buraya girmek için kimseden aracılık istemedim. Bu okulun öğrencisi yoktu, sadece 5-6 personel görev yapıyordu. Evimde yaklaşık 2 bin 500 adet kitap vardır. Evimden çıkan Sızıntı Dergisi 90'lı yıllara aittir ve bir sarraftan satın almıştım. Ben 'ByLock' programını kurmadım, kullanmadım. Ne olduğunu da emniyette ve basında öğrendim. Suçlamaları kabul etmiyorum."
Sanıkların tahliye istemini reddeden mahkeme heyeti, duruşmayı erteledi.
3) 18 AVUKATA İDDİANAME
Adana'da Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında 10'u tutuklu 18 avukat hakkında "FETÖ/PDY terör örgütü üyesi olmak" suçundan 15'er yıla kadar hapis cezası istemiyle iddianame hazırlandı.
14 Aralık'taki gelişmeye göre, Adana Cumhuriyet Savcılığınca FETÖ/PDY terör örgütü ile bağlantıları olduğu iddia edilen 18 avukat hakkındaki soruşturma tamamlandı. Soruşturmayı yürüten cumhuriyet savcısı 10'u tutuklu 18 şüpheliyle ilgili "FETÖ/PDY terör örgütü üyesi olmak" suçundan iddianame hazırladı.
Avukatların 15'er yıla kadar hapis cezasıysa cezalandırılmaları istenen iddianame Adana 11. Ağır Ceza Mahkemesine sunuldu.
İddianamede, bazı sanık avukatların örgütün iletişimde kullandığı ByLock programını kullandığı, bazılarının ise KHK ile kapatılan Nizam Hukukçular Derneği üyesi oldukları belirtildi.
Bu arada, 11 avukat hakkında da ayrıca bir soruşturmanın sürdürüldüğü öğrenildi.
Paralel yapı-15 Temmuz (2016) 'Adana darbeye destek' soruşturması
(17 Aralık 2016, 14:17)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: