Eskişehir'de Fetö'ye karşı açılan üç davada duruşmalar yapıldı. Davalardan birinde Meteoroloji Genel Müdürlüğü 3. Bölge Müdürlüğü çalışanı 2 sanık yargılanıyor. Diğer bir davada, müvekkilinin ifade verdiği sırada polis memurlarıyla tartışan ve hakkında 'tehdit ve hakaret' suçlamasıyla dava açılan 1 avukat yargılanıyor. Avukat tehdit iddiasına dayanak olan diyaloğu kabul etti ancak bunun tehdit olmadığını savundu. Diğer davada ise Türk Telekom'da Elektrik Elektronik Mühendisi iken gözaltına alınan ve ardından çıkarıldığı mahkemece tutuklanan 1 kişi yargılanıyor.
17.12.2016 15:27 Eskişehir'de Fetö'ye karşı açılan 5 sanıklı üç davada duruşmalar yapıldı. İşte o gelişmeler:
1) METEOROLOJİ ÇALIŞANI 2 SANIK
Eskişehir'de Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında tutuklanan Meteoroloji Genel Müdürlüğü 3. Bölge Müdürlüğü çalışanı 2 sanığın yargılanmasına başlandı.
13 Aralık'ta Eskişehir 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın ilk duruşmasında, tutuklu sanıklar Tuncay Dikyol ve Salim Demirel ile avukatları hazır bulundu. Sanık Salim Demirel, savunmasında, FETÖ/PDY ile ilgisinin bulunmadığını öne sürerek, iddianamede geçen suçlamaları kabul etmediğini söyledi.
Darbe girişimini gerçekleştirenleri lanetlediğini belirten Demirel, şunları kaydetti:
"İddianamede de geçtiği üzere oğlumu Samanyolu okullarına kaydettirmiştim çünkü kendisi başarılı bir öğrenciydi. Ben bu okulun FETÖ/PDY ile irtibatlı olduğunu bilmiyordum. Ayrıca oğlumun bu okula gitmesinden dolayı 3 bin lira teşvik parası alıyordum. Milli Eğitim Müdürlüğü kayıtlarında bu durum mevcuttur. Bunun dışında okul Bank Asya ile çalıştığı için bu bankadan hesap açtırdım. Açtırdığım bu hesaptan çocuğun okul taksitlerini ödedim. İddianamede Ufuk Büro-Sen'e üyeliğim geçiyor. Ben Nisan 2014'te üye oldum aynı yılın kasım ayında bu sendikadan ayrıldım. Benim bu örgütle ilgim yoktur. Bu örgütün evinde veya yurdunda da kalmadım. Darbe gecesi imkanım olsaydı ben de tankın önüne yatardım. Suçsuzum, tahliyemi talep ediyorum."
Demirel, "Sosyal paylaşım hesabı ile ilgili twitter bana ait değildir. Herhangi twitter hesabım bulunmamaktadır. Bunu mahkemece araştırılmasını talep ediyorum. Okul ile ilgili kaydetme sebebim başarılı olmasıdır. 17-25'ten önce kaydettim. Milli Eğitim Bakanlığına bağlı yasal bir kurum olduğundan kaydettim. Devlet tarafından özel okullara verilen yıllık 3 bin lira teşvikten yararlandık. Bundan dolayı bu okulların yasal olduğunu düşünmeme neden oldu. Banka Asya'daki hesabım, okul kaydı sırasında açtım. Mecburen açtım. Okul hesabı bu bankayla anlaşması vardı. Okul ortalama 12 bin lira idi. Oraya bırakılan para ile okul taksitlerini ödedim. Kendime ait olan parayı bu bankaya yatırdım. Amacımda maaş hesabı ile karışmaması içindi. İddianamedeki çağrıdan haberim yoktur. Bu yatırdığım para hibe olarak aktarılmadı. Kendi hesabıma aktarıldı. İddianamedeki diğer paralar ise okul taksiti ve fatura ödemelerine ilişkin faturalardı. İhraç olmamla ilgili Anayasa Mahkemesine başvurdum. Ülkemize kara leke olan 15 Temmuz kim planladı ise onları lanetliyorum. Bizim bu duruma düşmemizin sebebi onlar olmuştur. Darbe girişimi sırasında o tankın altında ölecek insanlardan biri benim. Bununla ilgili darbe girişiminde hayatını kaybedenlere yardımda bulundum. Bu konuyla ilgili Başbakanlık tarafından teşekkür aldım. Bu durum benim nerede durduğumun göstergesidir. Anne ve babam ile eşimde mağdur olmuştur. Benim için en ağır gelen şey vatan haini ilan edilmesidir. Tahliyemi talep ediyorum" dedi.
Mahkeme başkanının "Aracında yapılan aramalarda FETÖ/PDY ile ilgili CD'ler ele geçirilmiş. Bununla ilgili neler söyleyeceksiniz?" sorusu üzerine sanık Demirel, "Çocuğumun okul kaydı yaptırılınca bana kırtasiye listesi verildi ve okul yönetiminin belirttiği bir mağazadan bunları temin edebileceğim söylendi. O mağazadan okul alışverişini yaptıktan sonra bu CD'leri promosyon olarak vermişlerdi. İçeriğinde ne olduğunu bilmiyorum." dedi.
"17 ve 25 Aralık'tan sonra kızgınlıkla bazı paylaşımlarda bulunmuştum"
Diğer sanık Tuncay Dikyol ise üzerine atılı suçlamayı kabul etmediğini belirterek, yaklaşık 5 aydır suçsuz yere cezaevinde bulunduğunu savundu.
Dikyol, 12 Eylül 1980 darbesini yaşadığını dile getirerek, şöyle devam etti:
"Darbeyi desteklemem söz konusu değildir. Hiçbir darbe bu ülkeye yarar sağlamaz. Oğlum devlet lisesine gidiyordu ve çok başarılı bir öğrenciydi. Öğretmenlerinin talebi üzerine özel okula tam burslu olarak kayıt yaptırdım. Bu okulun FETÖ/PDY'ye ait olduğunu 15 Temmuz'dan sonra öğrendim. Bank Asya'da ise 1999 yılından beri hesabım var. Ben faize karşı bir insanım. Bank Asya'da param faizsiz duruyordu, bu yüzden bu bankayı tercih ettim. Ufuk Büro-Sen üyeliğime gelince devletin onayıyla kurulmuş bir sendikaydı. Ben sendikanın FETÖ/PDY bağlantısını 15 Temmuz'dan sonra öğrendim."
Dikyol, "FETÖ/PDY ile bir bağlantım yoktur. Benim oğlum başarılı bir çocuktur. Şu anda Fatih Fen Lisesin okumaktadır. Devlet okulundaki sınıf öğretmeninin yönlendirmesiyle çocuğumu burslu olarak okula gönderdim. Özel okula vermemle devletten teşvik aldım. Yıllık 3 bin lira verdik. Aylık taksitler halinde ödedik. Bank Asya da 99 yılından bu yana param vardır. O da bana gelir getirmektedir. 30 yıllık devlet memuruydum. Banka TMSF ye geçti. Daha da garantili bir banka olmuştur. Bundan dolayı para tuttum. Herhangi bir sohbetlerine katılmadım, evlerine gitmedim, okullarına gitmedim. Ben 12 Eylül darbesini görmüş birisiyim. Hiç bir darbe memlekete fayda sağlamaz. Herkes kendi görevini yapsın. Vatanını seven insan görevini en iyi yapan insandır. Ben 30 yıldır görevimi en iyi şekilde yapmaya çalıştım. Facebook sayfası bana aittir. Paylaşımlarım bir eleştiri idi. Ben 4 aydır dışarıdayım. Ailemin ihtiyaçları var. Yapmadığımız bir eylemden dolayı cezalandırılıyoruz. Tutuksuz yargılanmayı talep ediyorum. Dünya menfaati için kimseyi ezmek istemem. İsteyeni ise lanetlerim." dedi.
ÖRGÜT LEHİNE SOSYAL MEDYADA PAYLAŞIM YAPTIĞINI KABUL ETTİ
Dikyol, mahkeme başkanının "Sosyal paylaşım sitesi Facebook'tan örgüt lehine paylaşımlarda bulunmuşsun" demesi üzerine, "17 ve 25 Aralık'tan sonra kızgınlıkla bazı paylaşımlarda bulunmuştum ama sonra bu tarz paylaşımlarda bulunmadım." ifadelerini kullandı.
Sanık Dikyol, savcının "Telefonunda ByLock ve Eagle programları var mı?" sorusu üzerine, "Ben ByLock ve Eagle'nin ne olduğunu cezaevinde öğrendim. Kesinlikle bu programları kullanmadım." diye konuştu.
Sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar veren mahkeme heyeti, dosyadaki eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı 9 Şubat'a erteledi.
2) POLİSLERE HAKARET EDEN AVUKAT
Eskişehir'de geçen yıl Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde müvekkilinin ifade verdiği sırada polis memurlarıyla tartışan ve hakkında "tehdit ve hakaret" suçlamasıyla dava açılan Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında tutuklu avukatın yargılanmasına başlandı.
13 Aralık'ta Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın ilk duruşmasına, bu suçtan tutuksuz yargılanan ancak FETÖ/PDY soruşturması kapsamında tutuklu olan sanık avukat Turgay Balaban ile müşteki polis memurları C.Y, İ.H.Ö. ve Ö.Y. hazır bulundu. Müşteki cumhuriyet savcısı Orhan Sancak ise duruşmaya katılmadı.
Sanık Balaban, savunmasında olay günü müvekkili N.A'nın Terörle Mücadele Şubesinde ifade verdiğini, kendisinin de yanında bulunduğunu söyledi. Polis memurlarının müvekkiliyle polemiğe girdiğini öne süren Balaban, şunları kaydetti:
"ESEN RÜZGARA ALDANMA" DEDİĞİNİ KABUL ETTİ
"Ben de polislere 'Lütfen polemiğe girmeyin' dedim. Daha sonra bana 'Sana söz hakkı verilmedi' denildi. Bunun üzerine avukatlık mesleğimi yapamayacağımı dile getirdim. Eskişehir Barosu Avukat Hakları Merkezini arayacağımı söyledim. Daha sonra müvekkilimden ifadeyi sonlandırmasını istedim. Benim, o soruşturmayı yürüten savcı Orhan Sancak ile bir sorunum yok. Sadece savcının yanlış yaptığını söyledim. 'Esen rüzgara aldanmayın' şeklinde söz söyledim. Benim amacım yasak ifade alma şekline müdahale etmekti."
Balaban, "Müvekkilim ile polisler arasında tartışma yaşandı. Ben de müvekkilime polemiğe girmemesini söyledim. Polis bana söz hakkı vermediğini ve müdahale etmememi söyledi. Ben de burasının TEM olduğunu ve istediğim gibi konuşabileceğimi söyledim. Avukatlık mesleğimi yapamayacağımı anlayınca amirlerinin odasına gittim. Amirleri de aynı tepkiyi gösterince Avukat Hakları Merkezi'ni arayarak tutanak tutacağımı söyledim. Müvekkilime de bu şartlarda ifade verilemeyeceğini ve ifadesini sonlandırmasını belirttim. Yaptıkları uygulamanın yanlış olduğunu belirterek esen rüzgara çok aldanmamalarını söyledim. Ben kendilerini ne ile tehdit edebilirim ki. Suçsuzum ve beraatımı istiyorum." dedi.
Müşteki polis memurlarından C.Y. ise sanık Balaban'ın kendilerine hakaret ettiğini belirterek, "Kendisi iddianamede geçen, 'Rüzgarı arkanıza aldınız ama rüzgar tersinden de esecek. Senin o savcıların hepsi gününü görecek. Hepsi gün gelip hesabını verecek. Sizin savcılarınız kanunsuz iş yapıyor. Hepsine hesabını soracağız.' sözlerini sert bir şekilde sarf etmiştir." dedi.
Mahkeme heyeti, olayın tanığı avukat Balaban'ın müvekkili N.A'nın da dinlenilmesi için duruşmayı 2 Mart 2017 tarihine erteledi.
Olay
Avukat Balaban, 22 Mayıs 2015'te Eskişehir Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde bir müvekkilinin ifade vermesi sırasında polis memurlarıyla tartışmıştı.
Tartışma sırasında sanık Balaban'ın soruşturmayı yürüten savcı Orhan Sancak'ı kastederek, "Rüzgarı arkanıza aldınız ama rüzgar tersinden de esecek. Senin o savcıların hepsi gününü görecek. Hepsi gün gelip hesabını verecek. Sizin savcılarınız kanunsuz iş yapıyor. Hepsine hesabını soracağız. Ben savcılara ön yargılıyım. Bugün rüzgara kapılanlar yarın tırmalayacaklar" dediği öne sürülmüştü. Balaban hakkında "tehdit ve hakaret" suçlamasıyla dava açılmıştı.
3) ELEKTRİK-ELEKTRONİK MÜHENDİSİ
Eskişehir'de Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında tutuklanan elektrik-elektronik mühendisi Mustafa Yılmaz'ın tahliye talebi yargılandığı mahkemece kabul edilmedi.
Eskişehir 2'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde Türk Telekom'da Elektrik Elektronik Mühendisi iken gözaltına alınan ve ardından çıkarıldığı mahkemece tutuklanan evli 2 çocuk babası 37 yaşındaki Mustafa Yılmaz'ın yargılanmasına başlandı. Duruşmaya tutuklu sanık ile yakınları ve avukatlar katıldı.
15 Aralık'ta yapılan ilk duruşmada 10 yıla kadar hapis istemiyle tutuklu yargılanan Yılmaz suçlamaları kabul etmedi. Kızını, okulun başarılı olması nedeniyle Samanyolu Okulları'na gönderdiğini söyleyen Mustafa Yılmaz şöyle konuştu:
"Bu okula milletvekilliği yapmış ve kentin önde gelen kişileri de çocuklarını gönderiyordu. Daha başarılı olacağını düşündüğüm için 2011 yılında çocuğumu bu okula kayıt yaptırdım. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra okulun FETÖ bağlantısını öğrendiğim için 20 Temmuz'da çocuğumu okuldan aldım. Faizsiz kazanç geldiği için Bank Asya'yı tercih ettim. Bank Asya'dan önce ve sonra faizsiz olan bankalarla çalışmam oldu. Bank Asya'da ilk 2010 yılında hesap açtırdım. 2011 yılında da gelirimizin artması nedeniyle araç almaya karar verdik. Kredi için en uygun verilen kuruluş bu bankaydı. Bank Asya'dan kredi çektim. 2011-2013 yılına kadar kredi ödemesi yaptık. Ev almaya karar verdik. Başka bir bankadan ev için kredi çektim. 2013-2015 yılı arasında ev kredisi ödedik. 2015 yılında krediyi ödeyemediğim için evi sattım. Geri kalan 77 bin 600 lirayı bankaya yatırdık. İhtiyaçlarımız olduğu zamanlarda bu paradan çektim. Son olarak kalan 20 bin lira paramızı da geçtiğimiz yıl bankadan çekerek hesabımı sıfırladım. Tutuklandıktan sonra eşim bu parayı kullanmaya başladı. Ben banka hesaplarından kesinlikle terör örgütüne para aktarmadım. Devlet kontrolünde olan bir bankaya para aktarmamın sakıncasının olduğunu düşünmedim."
Çalıştığı Türk Telekom İl Müdürlüğü'nde Müdürü ile tartıştıklarını belirten Mustafa Yılmaz, müdürün bu nedenle kendisini FETÖ'cü olarak ihbar etmiş olabileceğini iddia etti. Yılmaz, "Eskişehir'de bizim kurumdan bir tek ben çıkartıldım. Müdürümüz ile aramız açıktı. Genel müdürlükten isim istedikleri için benim ismimi vermiş olabileceğini düşünüyorum. Ancak işten çıkarıldığım tarihte bu okullar kapatılmamıştı. İşten çıkarılmadan öncede kızımın kaydını aldırmıştım. Müdürümüz de çocuğunu FETÖ'nün okuluna gönderiyordu. Ben 15 Temmuz öncesinde böyle bir terör faaliyeti içine girebileceklerini bilmiyordum. Cumhurbaşkanımızın bir ifadesi var. 'Bunların üstü ihanet, ortası ticaret, altı ibadetti.' Ailem psikolojik ve maddi sıkıntılar yaşamaktadır. Var olan hastalıklarım hapishanede artmıştır. Tahliyemi talep ediyorum" dedi.
Eskişehir 2'nci Ağır Ceza Mahkeme heyeti Mustafa Yılmaz'ın tahliye talebini kabul etmeyerek tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı 28 Şubat 2017 tarihine erteledi.
(17 Aralık 2016, 15:27)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: